aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 1652
    mevzubahis "oley oley ultraslan ultraslan" tezahüratının insanlarda yarattığı antipatinin nedeni, normal destek tezahüratından daha coşkuyla söylenmesidir. galatasaray taraftarı değil ultraslanspor taraftarı olduklarını sanıyor insan.

    kendi reklamını yapmak için bu kadar kasan başka bir tribün grubu da çarşıdır. popülizmin dibine vuralım herkes adımızı bilsin kafası.
  • 1654
    ne kadar arabesk besteler yapsalar da, ne kadar reklam yapsalar da, ne kadar saygısız veletleri içinde barındırsalar da içerdeki maçlarda bağıran taraftarlardır. benim için stada bağırmaya değil maçı seyretmeye gelen, fenerli olmakla tehdit edilmeden(u: sanki ayağa kalkmasalar fenerli olacaklar bana kalsa ayağa kalkmayan siktirsin gitsin) ayağa kalkmayıp tezahüratlara katılmayan galatasaray sempatizanlarından* daha çok sevdiğim insanlardır*. 0 liralik biletleri karaborsa satanlara da ben bişe demiyorum arenanın yapılması en çok bunlara koymuştur zaten* ha bi de sen burada bilgisayar başında oturup onlara bok atarken o adamlar şu anda 302yle istanbula veya ankaraya, rizeye geri dönüyolar. galatasaraylılık; orjinal forma almak, storedan bilmem kaç yüz liralık alışveriş yapmak değildir ki, ben daha çocukken yokken ali sami yeni dolduran binlerce korsan ürünlü insan, storedan alışveriş yapmayla galatasaraylı olduğunu sananlardan 50 kat daha galatasaraylıdır bana göre. zaten baktığınız zaman tribünler o zamanlar daha güzeldir galatasaray sempatizanlarından değil de galatasaraylılardan oluştuğu için.

    not: yaşını başını almış galatasarayı canlı olarak görmek için stada gelen güzel amcalarıma değildir sözüm.
  • 1655
    2011 yılının kasım ayına yaklaştığımız şu günlerde hala daha ''madem öyle siz yapın edin bir şeyler'' gibi cümleler kuran insanları gördükçe mecburen kahkahalar attıran bir zamanların taraftar grubu. tribüne takılmadıklarına -maça gidip geliyor olabilir- emin olduğum insanların kimsenin aklına gelmeyen bu parlak fikrinin neden yanlış olduğunu açıklayayım.

    önceden de böyle bir durum vardı ama yazısız kural gibiydi. belki maça gidip gelen değil ama tribüne takılan herkes bilirdi. galatasaray tribününe bir tarafında ua yazmayan pankart asmak yasaktı. tribünde ultraslan'ın canını sıkmayacak, aksine onların işlerini kovalayan bazı ufak grupların alpaslan dikmen köprüsünden de faydalanarak imzasız pankartlar astığı olurdu o kadar. sonra sanırım bordo maçı dönemiydi, bir karar aldık olayına döndü iş. bundan sonra ultraslan yazmayan pankart asılmayacak. kararı kim aldı? ultraslan.

    özellikle son birkaç yılda ultraslan için zamanında götünü yırtmış birçok insan bu işi genelde örtülü, yaraya çok basmadan hep zorladı. yasağın delindiği de çok oldu ama her zaman bu tribünde geçmişte yaptıklarıyla ayrıcalığı hak ettiğine inanılan insanlara bak kardeşim dendi. bu olay büyüdü büyüdü bugünkü haline geldi. tribünde bir tane ua imzasız pankart yok.

    üstelik bu olayın ultraslan adıyla alakası da yok. zaten ultraslan kurulalı 10 yıl değil, 30 yıl oluyor. kadıköylü aslanlar bile (arkalarında çok zengin sağlam eski tribüncü adamlar olmasına rağmenı) ne kadar dayanabildi ki o zamanlar ultraslan adı yok varın siz düşünün.

    tribünü çok eskilerden kovalamış (40-50 yaş civarı) birini yakalarsanız sorun bu olayı. çok şaşırıyorlar çünkü. biz ne güzel getirip bayrağımızı, pankartımızı asardık iş olmazlardı o zaman diyorlar. bu niye böyle olmuş olabilir ki sorusunun cevabını onlar da bilir ama siz en iyisi 1987 eskişehir maçından sonra futbolcuları sırtına almış tribünün gerçek tayfasından, çoktan tribünden uzaklaşmış birini de arayın bulun. şimdiki lider kadro tribünü ne için kovalıyor onlardan iyi kim bilebilir, onlar da iyi biliyor zaten.

    tanım: istanbul'un en vasat tribününün önünde yazan kelime.
  • 1656
    ''ultraslan olmadan galatasaray olmaz'' ne demektir? 500 küsür senelik bir ilim ifran yurdunu 100 küsür senelik bir spor klübünü bir kalemde bir kenara koyup bu taraftar grubnu herşeyin üstünde tutmak hangi akılla açıklanabilir? daha 10 senelik bir taraftar gurubu mu koca galatasaray klübünün önüne geçmiştir?

    ultraslan grubunda mısınız? bu oluşum da değilsiniz ama yaptıklarını mı beğenip destekliyorsunuz? alkışlayıp bravo mu diyorsunuz... tabiki diyin alkışlayın sevin... ama işin bokunu çıkarıp da galatasaray klübü ile mukayeseye girmek koskoca klübü bu gruba indirgemek afedersiniz ama saçmalığın daniskasıdır...

    elinize vicdanınıza koyun ve allah aşkına yapmayın arkadaşlar...
  • 1660
    ultraslan olmadan galatasaray olmaz diyenlerin grubudur. şu platformda fenerli yazsın ama bu kafa yazmasın! bu takımın taraftarı iki direk arasını doldurur tabirinden bu noktaya gelmiştir. o gün de galatasaray vardı, bugün de var, yarın da olacak. az ya da çok, olacak!

    yenilmiş takımı tribünlere çağırdı diye lig tv ligin kırılma anını gerçekletirdi demişmiş. yemişim lig tv'yi de yaptığı yorumu da. lig tv kim?! taraftar tabii ki futbolcuyu tribüne çağıracak, gücü düşen futbolcuyu, kalk aslanım arkanda ben varım mesajını verecek. rakibe de kimsin lan sen diyecek, benim çöplüğüm burası, kime dikleniyosun diyecek. hele ki o gün sahada verilen mücadeleyi gördükten sonra takımın çağrılmaması ayıptır.

    ultraslan'ın tribün performasının ve statta oluşturduğu düzenin eleştirilmesine tekrar girmeye gerek yok. tek cümle: sen bu kulüp için ne yaparsan yap, o stada gelen diğer taraftarları küçümseyemezsin.

    şahsen ultraslan'ı övmek için illa bir konu aranacaksa, yaptırdığı ormana, destek verdiği okula bakarım. o işler bir taraftar grubunun sorumluluğu değildir. grup olmanın verdiği gücün ekstradan kullanılmasıdır. budur takdir edilesi olan.

    tanım: a'sının büyük yazılması, galatasaray'ın g'sinin büyük yazılmadığı yerde eleştirilebilecek grup. sabah kahvaltısından öncesi, deplasman maçı sonrası, yatsı namazı sırası farketmez.
  • 1661
    yıllardır eleştirilen bir grup ultraslan. alpaslan abinin gidişinden sonra sürekli düşüşte olan bu grup hakkında sürekli eleştiriler yapıldı, iftiralar atıldı, gerçekler söylendi...
    ama olumlu tek gelişme olmadı bu söylenenler hakkında. bu nedenle bu başlık altında eleştiriler seviyeli, saygılı ve mantığa uygun şekilde yapılmalıdır. sonrasında gerekli kişilere bu şikayetler, eleştiriler iletilmelidir.

    iletildikten sonra hala bir değişiklik, bir uygulama yapılmazsa; kulüp yönetimiyle iletişime geçilmelidir.
  • 1665
    her maça giden biri olarak yorum yapacak kadar tanıyorum diye düşündüğüm taraf grubu.maalesef yapı gereği artık kendilerini takımdan üstün tuttuklarına inandığım taraftar grubudur.ben maçta üstümde ultraslan pankartı olmasını isteyen birisi değilim.''ultraslan ultraslan'' diye tezahürat yapmak zorunda da değilim ve bu konuda da tek değilim.benim ''ultraslan'' tezahüratı yapmamın takıma ne gibi ateşleyici tarafı var? üzgünümki benim görüşüm galatasaray üstünden rant yapan bir şekile dönmüş taraftar topluluğudur.umarım eski güzel günlere döneriz.herşey galatasaray için.ultraslan için değil.
  • 1668
    geçen sezon, galatasarayın zor zamanları. beyoğlunda eski bir ilkokul arkadaşımla karşılaştım.

    ilkokuldayken galatasaraylı olan bu elemanla tek ortak noktamız galatasaraydı. başka da bir samimiyetimiz yoktu. yılda bir iki kez karşılaşırdık o kadar. hatırladığım son konuşmamızda, maçlara gidiyo musun diye sormuştum, "sucularla giriyoruz biz" şeklinde bir cevap alınca da şaşırmıştım. allah allah anladık ultraslana girmişsin de siz biz mi olur tribünde diye düşünmüştüm.

    nitekim o zamanlar ben de bir antipati beslemiyordum ultraslana karşı. alpaslan abinin vefatıyla bocalayan galatasarayımın taraftar grubuydular benim için. illa ki su akar yolunu bulur, tribün yeniden toparlanır diye düşünüyordum.

    son aldığım cevap hoşuma gitmediği için bu seferki karşılaşmamızda hiç böyle bir soru sorma gafletine düşmedim. zaten beni beklemeden o sordu ilk soruyu. "ne olacak bu takımın hali?" oysa bana sorulmaması gereken bir soruydu bu. "ne olacaksa olacak, biz de yanında olacağız" derim çünkü. fakat eski arkadaşıma böyle bir cevap vermek istemediğim için ağzımda yaaa eüüü auuu şeklinde bir şeyler geveleyip sustum. sanki sözümü bitirmem için saniye sayıyormuş gibi ben susar susmaz girdi lafa: "abi bi de bizi biliyosun"

    haydaa, dedim içimden yine başlıyoruz. bu söze verecek cevabım yoktu. hiçbir şey demedim ben de. öyle olunca benden övgü ve minnet bekleyen genç deplasmancı sucucu ultraslan arkadaşım, hiç beklemedi. aynı tondan devam etti: "abi biliyosun, deplasman sami yen sürünüp duruyoruz, yazık bize."

    bilmiyorum anasını satayım. vallahi bilmiyorum. ne seni biliyorum, ne tribündeki kendinde istiklal marşını bile tayfasına dönüp söyleme yüceliği gören abercrombie-şapka sentezi abilerini biliyorum. tek bildiğim 40 yıllık galatasaraylı babamın televizyonu kaparkenki siniri, tek bildiğim her yenilgiden sonra okula götürdüğüm sarı kırmızı atkımın pis fenerli sırıtışlarına izin vermeyen asaleti, tek bildiğim her kötü geçen maçın bizi güzel günlerin başlamasına bir adım daha yaklaştırdığı...

    demedim tabii ki, tuttum kendimi. onun yerine "zor" dedim. "biliyorum sizin işiniz de zor."

    elemanın bu yaklaşımı sayesinde artık sizli bizli olmuştuk. ilk defa başıma böyle bir şey geliyordu. elemanın benden böyle şükran beklemesi, şımarık fenerlilerin her kadıköy deplasmanı öncesi, metin bu akşam size kaç atarız metin demesiyle birdi. ha birine aferin koçum en büyük cimbomlu sensin demişsin, ha ötekine yine yenersiniz bizi sizden büyük yok aferin demişsin. sinir katsayım git gide yükseliyordu ama son bir kez sustum. şu konu kapansın herkes kendi yoluna devam etsin diye, "boşver dedim toparlar takım, sen moralini bozma."

    bir saniye geçmedi ulan, bir saniye! hemen bir soru daha patladı yüzümde: "sen gitmiyor musun deplasmanlara?"

    ipler koptu. gözlerim hızlıca kapandı, yavaşça açıldı. dedim, "ben gidiyorum. hadi kendine iyi bak. bana sorarsan da ultraslandan bi bok olmaz, haberin olsun."
  • 1669
    deplasmanlara giderek heya heya ultraslan ultraslan diyerek takımına destek veren türkiye'nin en iyi(!) taraftar grubu. arkadaş çarşı grubuna bile daha fazla sempati duyuyorum ultraslana göre. öyle bir hava yarattılar ki kendilerini galatasaraydan ve galatasaray taraftarından daha üstün görüyorlar. kimsiniz siz? biz çok çile çekiyoruz deplasmanda, yağmurda, karda ama. biz ultraslanız en vefakarı biziz. adnan polat takımı sikerken protesto ettiniz mi? galatasaray için bir şey yaptınız mı? haa tabi heya heya ultraslan ultraslan. te allahım ya hangi taraftar grubu kendi adına pankart yapar, tezahürat yapar bilmiyorum. ego adamlarda tavan. samimiyetsiz herifler. sizsiz de olur merak etmeyin galatasaray. sizsiz de olur güzelim tezahüratlar merak etmeyin. reyizlerinizi de alın gidin diyecem ama çok boş bir hayal olur. rant sağlamadığınıza da ben eminim zaten reyizçi tayfa.
  • 1671
    ironi üstüne ironilerle sözlükte konusu olan taraftar grubu.bir önceki yazımda olumsuzluklarını belirtmiştim ancak insanlar olumlu taraflarını zaten görmezsiniz diyerek dokundurmuş.sevgili kardeşlerim elbette her dakika her saniye deplasmanlarda takımımızı destekleyen voleybol,basketbol,futbol demeden her branşı desteklediklerini görüyoruz, biliyoruz.ancak gözle görülür bir gerçek varsa o da en azından şu dönem içinde galatasaray üstünden reklam yaptıklarını düşündüğüm gruptur.zira galatasaray samsunspor maçında pegasus olarak büyük metin oktay bayrağı açarken karşı tribünün de buna ortak olarak aynı anda ''ultraslan'' bayrağı açması nedir? söyleyin nedir? metin oktay = ultraslan? bu mudur? aynı anda açılan 2 bayrak biri metin oktay biri ultraslan? ultraslanı kimle kıyaslıyoruz? daha da sözüm yok hakim bey.
  • 1674
    bu grubun artık küçülerek büyümesi taraftarıyım. arenada tüm stadı kontrol edemediklerini zaten hepimiz biliyoruz, bunun üzerine kendi içlerinde de gün geçtikce her anlamda geriledikleri aşikar. gerek takımı ateşleme olsun, gerek yeni tezahürat veya beste üretme olsun, bunların üstüne bi de kendileri gibi düşünmeyenleri tribünden soğutma huyları var ki bu hiç hoş değil.

    e madem öyle, ana yerleri olarak belirledikleri pegasus tribününe çekilip sadece oradan tezahürat yapıp orayı yönlendirsinler.* böylece diğer tribünlerde de yeni fikirler, yeni gruplar oluşmaya başlar, en azından ultraslan'ı sevmeyen adam oralara geçer. kendi içlerinde de gereksiz elemanları temizlemeleri ve kısmen kemik ve sağlam bi tayfayla kalmaları daha kolay olur. sayı azaldıkça kalite artar belki.

    ultraslan'ı eski güzel günlerine taşımanın ve yine adının geçtiği her yerde övgüyle anılmasının tek çaresi* budur bence. alpaslan abi'nin * emanetinin bu hâllere geldiğini görmek beni üzüyor zira.
App Store'dan indirin Google Play'den alın