çok değil 2 ay kadar önce, inönü deplasmanı hakkında şu entryi girdiğim oluşum.
(bkz:
#2030477)
dün akşam,
20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçında, 6 yıl aradan sonra kadıköy'de oynanan bir derbi karşılaşmasında galatasaray taraftarına bilet verildi. bu tarz olayları tarihe gömeceği söylenen passolig zımbırtısı ile taşşak geçercesine biletlerin tamamı bu arkadaşlara indirildi. laf ola açılan internet satışı 8 dakika gibi komik bir sürede tamamen kapandı.
isminde ultras ibaresi olan her topluluğun prostesto etmesi gereken passolige rağmen bu arkadaşlar kalkıp "geliyoruz" muhabbetlerine girişti. passoligi olmamasına rağmen çoğu "eski dost" dün bir şekilde tribüne girdi. bunların bir kısmı sırf bu maç için passolig başvurusunda bulundu, bazıları ise sima olarak benzeyenlerin passolliglerini kullandı. başından beri tavrını koruyan, koreografi hazırladığı maçlarda bile koreografi sonrası stadı terkeden uni bile sete astığı pankartı ve münferit de olsa katılımıyla kendilerine duyulan saygıdan kocaman bir parçayı daha alıp götürdü.
bunca yılın hasreti, o sene bu sene motivasyonu diyerek bu u dönüşlerini görmezden geldik diyelim. maça gitmeden kulübün verdiği
sucuk ekmek partisi ayrı bir fiyasko. televizyon görüntülerine yansıyan, kırık camdan sarkıp cep telefonuyla arka camdan sarkan arkadaşlarını fotoğraflayan çocuk ayrı bir vaka. passolig haracını toplayan banka ile aynı bokun suyu bir kanala otobüsün içinden telefonla canlı yayın servis edilmesi apayrı... düşünsene ultras adını kullanıyorsun, fişlenip yıllık aidat ödediğin bilet sistemine ses çıkarmayıp kuzu kuzu uyacaksın, derbi maçından önce kulübün verdiği sucuk ekmekle karnını doyuracaksın, kudurmuş durumda olması gereken kafilen fotoğraf çekmekle uğraşacak, yetmez gibi otobüsün içinden televizyon kanallarına yayın servis edeceksin... rezil kere rezil...
hadi bunları da geçtik. bari tribünde bir performans göster. basit ama başarılı uygulanmış bir koreografi. onun dışında koca bir hiç. açıkçası geçmiş kadıköylerin bıkkınlık getiren üçlülerini bile özleten bir tribün. açıkçası o tribünde olmak, kendini koparıp bağırabilmek kolay değil. gerginlik, stres, 0-0 geçilen her dakikada bir yandan "aha birazdan atarlar" diye beklerken bir yandan da "lan olacak mı yoksa" diye heycanlanmak. ama arkadaş maçın 0-0 gittiği 45 dakika boyunca bir derbi deplasmanı tribünü bir kere mi reaksiyon vermez, aynı stresten kilitlenmiş düşük tempodaki ev sahibi tribünü bastırmaz? 17 senedir kazanamadığı deplasmana çıkıp sadece yan pas ve joggin yapmak takıma yakışmadı belki ama, en kötü maçlarda bile canavar gibi tribün yapmış bir geleneğe çok daha fazla yakışmadı...