iptidai versiyonlarının ortaya çıkışı ta 1930'lara kadar dayandırılsa da ilk ultrasların 1950'lerde torino'da dallanıp budaklandığından bahsedilir. yine de onlara bile tam anlamıyla ultras demek zor. dört dörtlük ultraslar, 1960'ların sonlarında milan, inter, sampdoria, torino ve verona takımlarının taraftarları tarafından oluşturulur. orijinal ultrasların illaki bir siyasi görüşe teşneliği vardır. hatta çoğu sağ görüşü faşizm, sol görüşü komünizm-anarşizm seviyesinde yaşar. günümüzdeki ultrasların siyasi yanı eskisi gibi ağır basmaz. sayısı 500'ü geçen ultraslardan bugünlerde pek azı bir siyasi görüş etrafında kümelenmiştir. siyasi tandanslı bu 100 tane grubun da dörtte üçü aşırı sağcı, dörtte biri aşırı solcu olarak konumlanmış vaziyette. misal çoğu kişi lazio'ya olan düşmanlığından dolayı roma'nın taraftarlarının solcu olduğunu sanar lakin ki durum hiç de öyle değildir. roma'nın
fedayn dışındaki bütün ultras grupları aşırı sağcıdır. ultras romani, ultras primavalle, tradizione distinzione gibi romalı ultraslar, en az lazio'nun kafatasçı
irriducibili grubu kadar faşizme gönül vermişlerdir. irriducibili demişken di canio'nun çocukluktan beri bağlı olduğu bu grup, lazio'nun 12 numaralı formayı emekli etmesine neden olacak kadar güçlü; sırp soykırım suçlularının, mussolini-hitler gibi faşist liderlerin posterlerini açacak kadar nefret doludur.
https://i.hizliresim.com/Pn0ArQ.jpg (destra: sağ / sinistra: sol)
curva denen kale arkası tribünlerini mesken edinen
* ultrasların asıl yükselişi seksenlerde gerçekleşir ve doksanlarda pik yapar. kulüpleri, oyuncakları haline getirecek kadar güç sahibi olurlar; istemedikleri oyuncuların transferini veto edecek kadar bir güçten bahsediyorum. misal bu yıllarda udinese, israilli forvet ronnie rosenthal'i transfer etmek ister ama kulübün antisemitik ultras grubu kulübü böyle bir şeyin gerçekleşmesi halinde sezon boyu tribünleri boş bırakmakla tehdit edince udinese geri adım atmak zorunda kalır ve transfer yatar.
ultras manifestosunu okuyup bu oluşumları ulvileştirmek ya da romantik bir gözlükle bakmak yanlış. ultrası oluşturan taraftarların kulüplerini çok sevdikleri gerçek ama birçoğunun sevgisinin arkasında
yolunu bulmak yatıyor. grubun sembollerinin basılı olduğu bayrak, tişört, atkı vs. satarak gelir sağlamalarının dışında; haraç kesmek, uyuşturucu satıcılığı, tefecilik, bahis, karaborsacılık gibi eylemler bir ultras için son derece olağan vakıalar. zaten ultrası oluşturan taraftarların hemen hepsi banliyö kökenli, düşük gelirli insanlardan oluşuyor. şiddete eğilimli olmaları da bununla doğrudan alakalı. günlük hayatta itilip kakılan bu insanlar, grup haline gelince elde ettikleri gücün farkına varıyorlar
* ve deşarj oluşları pek de hoş şekilde gerçekleşmiyor ki ultras şiddetinde hayatını kaybeden insan sayısı hiç de az değil. hatta bunlardan en meşhuru da
vincenzo paparelli olabilir.
doksanların ortasından başlayıp 2000'lerin ortasına doğru iyice artan ultras şiddeti sonucu kulüpler ve polis asayişi arttırmak için çeşitli yöntemlere başvurmaya başlar. juventus'un della alpi'den yeni stadına yani tamamen kendine ait olacak olan juventus stadium'a geçme isteğinin altında yatan sebeplerden biri de budur. gruplaşmayı ve en önemlisi karaborsayı engellemek için bir kişinin bir maç için alabileceği bilet sayısını 4 ile sınırlandırırlar. lakin turpun büyüğü sezon öncesi satılan kombine biletlerde yatar. ultras ki juve'nin en büyük ultrası curva sud'da yer alan
drughi'dir, kombineleri cukkalamak için bir tane ayakçı seçer. bu ayakçı sezon öncesi tüm şehri dolaşıp gözüne kestirdiği insanlardan kimlik kiralar ve bu kimliklerle yüzlerce kombine satın alır. sezon başladığında da zaten avrupa'nın en pahalı biletlerinin satıldığı j-stadium'da bilet bulamayan taraftarlar gidip drughi'nin karaborsacı elemanlarından -normal bilet fiyatlarından misliyle yüksek meblağları bayılarak- bilet alırlar. bu olaydan juve yönetiminin de haberi olur ama drughi stadın güvenliğini sağlamakta ve olay çıkarmamaktadır, dolayısıyla bu satışlara göz yumarlar. drughi'nin her bir grubunun senelik neredeyse 1 milyon avroya yakın para kaldırdığı düşünüldüğünde işlerine çomak sokulmaması karşılığında juventus stadium'u cennete çevirmesi de çok şaşılacak bir olay değil zaten.
ultrasların mafyayla iç içe geçtiği, mafyanın güdümüne girdiği, hatta mafya tarafından bilhassa kurulan ultras grupları olduğu bile vakidir. calabria kökenli meşhur ve meşum ndrangheta mafyası da bu bahsettiklerimden. 2013'te juventus stadium'daki pastadan pay alabilmek için gobbi isimli bir ultras grubu kurmaya kalktıkları polis kayıtlarına takılmış.
ultras, kulüp için büyük güç. roma'nın curva sud'u iki sezondan beri statta yapılan ve taraftarların arasında set çeken önlemlerden dolayı maçlara gelmiyor. geçenlerde bizzat totti, curva sud'dan maçlara tekrar gelmeleri için ricacı oldu. başka bir roma ultras ise bu sezonki lazio deplasmanı öncesi takıma antrenman sonu şöyle gaz verdi ve romalı oyuncular tespih tanesi gibi önlerine dizildiler:
https://www.instagram.com/p/BNkEpoBhJ3t/ ya da inter'in curva nord'unun haddini bilmeyen icardi'ye haddini bildirişini hatırlayalım. otobiyografisinde tahkir ettiği curva nord, postayı koyunca akan sular durdu ve kitaptan o bölümleri çıkarmak zorunda kaldı icardi denen hırt.
hep kötü yüzlerini anlattım şimdiye kadar ultrasların ama tribünlere büyük renk getirdiklerini inkar etmek de olmaz. san siro'nun curva sud'unda yer alan ve dünyanın en eski ultrası olan
fossa dei leoni'nin
* muhteşem koreografileri, hele ki edvard munch'ün meşhur scream'inden mülhem, inter'i itin götüne sokan şu muhteşem koreografisi unutulmaz:
https://i.hizliresim.com/1VLWYb.jpg