• 760
    kendisi kritik bir noktayı atlıyor. fatih terim, kebapçı olayından sonra federasyona istifa edebileceğini belirterek zaten tazminatından vazgeçiyor. ancak terim'in açıklamasına göre, demirören buna karşı çıkıyor, seninle yolumuz uzun diyor. ama ne hikmetse bu konuşmadan yaklaşık 2 hafta sonra, bu 2 haftalık süreçte başka hiçbir şey yaşanmamışken, terim ani bir kararla kovuluyor.

    demirören'in terim'le devam etme düşüncesi varken, terim neden kovulmuştur? terim'i kim, kimin kararıyla veya emriyle kovmuştur? biraz maçası yiyorsa popülizmi bırakıp bu soruların peşine düşer.
  • 905
    instagramda elinde raki bardagiyla yaptigi paylasima bir vatandas elestiride bulunmus. "spor medyasinda begenilen birinin genclere bu sekilde ornek olmamasi lazim." seklinde gelen elestiriye manidar bir cevap vermis, takdir ettim kendisini.
    demis ki cevaben ugur meleke: "calmadim, cirpmadim. haksiz zenginlesmedim. 1 kurus haksiz kazanc elde etmedim. bulundugum konuma yorpille gelmedim. stajyer olarak geldigim sektorde yillarca editorluk yaptim. sonra yazarlik nasip oldu. guce tapmadim, guclu olana yanasmak suretiyle menfaat elde etmedim. gencler beni ornek almasin zaten. bu devirde gecer akce benim yolum degil."
  • 363
    efendim tek entry uğur meleke'nin müthiş adalet tespitine gereken hakkı vermediği için biraz daha derinine inmek gerekiyor.

    olay, uğur meleke'nin 4-5 yıl önce başına gelen bir durumla ilgili:

    meleke, zamanında kendisini hapse atmak için an kollayan bir kamu görevlisine "size beni içeri attıracak malzemeyi vermeyeceğim" dediği için hapis cezası almıştır. hukuk çerçevesinde hakkını aramak için mahkemelere çıkan, temyizlerde bulunan meleke, tüm itirazlarının mahkeme tarafından reddedildiğini görerek şoke olur ve cezasını çeker.

    aylar sonra, bu kez başka bir kamu görevlisinin önünde elindeki tenis topunu yere vurduğu için 4 ay hapse mahkum olur. daha önceki deneyimlerinden, hakime de gitse, temyize de ulaşsa cezasının değişmeyeceğini bilir. kendisinin ulaşabileceği tüm kurumların kadrosu, rakip gazetenin sahibini koruyan birisi tarafından belirlenmiştir. hukuki olarak hiçbir şansı kalmayan, hakimlerin, kamu görevlilerinin, kafalarına göre ceza verebildikleri meleke, yapabildiği tek şeyi yapar ve isyan eder. sinirlenir, çılgına döner. kimseye zarar vermese de ortaya asabi bir görüntü koyar.

    bunun üzerine mahkeme salonunda bulunan bir entelektüel kendisine şöyle der: neden sinirleniyorsun meleke, hakim sana hiç sinirleniyor mu, onun sinirlenmeye hakkı yok mu, o insan değil mi? bu durumu onaylayan hakim, sinirlendiği için meleke'nin cezasını ikiye katlar. meleke de ibret alır ve entelektüel adama hak verir. adaletsiz davrandığı için hakimden ve tüm kamu görevlilerinden özür diler.

    başına gelen bu olaydan çok etkilenen uğur meleke, adalet ve hak kavramlarına dair eşsiz bir fikir edinmiş olur, ve bundan böyle gördüğü tüm adaletsizliklerin karşısında yer alır.
  • 918
    https://twitter.com/...568329181126659?s=19

    daha 1 hafta önce kendisine demediğimi bırakmamıştım ama şu önerisi takdiri hak ediyor. footbonaut veya aynı işlevde bir sistemi kesinlikle kullanmalıyız. hoca bazı konularda "e galatasaray topçusu o kadarını da yapsın" düşüncesinde ama bu düşünceden sıyrılmalı. futbolcularımızın bir kısmı hocaya "hocam benim futbolun temel bazı gerekliliklerinde eksikliklerim var" mesajını sürekli veriyor ama hoca hatalı bir şekilde futbolcuların eksikliklerini kendilerinin kapatacaklarını düşünüyor.

    gerekiyorsa -ki bazıları için gerekiyor da- oyuncularımıza pas atmayı sıfırdan öğretmeliyiz. kaldı ki olay sadece sıfırdan öğretmek de değil. marcao %90 olan pas isabet oranını %91'e çıkarırsa yine kardır. kısacası uğur meleke'nin footbonaut önerisi son derece yerinde bir öneridir.
  • 631
    belli konularda iyi yorumlar yapiyor: istatistiklere bakiyor, yurtdisini takip ediyor. ulke futbolunu dunya'da dogru yere oturtup ayaklarin yere basmasini sagliyor. bunlarin hepsine eyvallah. ancak...

    futbol yorumlarini gercekten yavan buluyorum, ve yalnizca belli sablonlar uzerinden yorum yaptigini dusunuyorum. bir ornek: hamzaoglu'nun jem paul karacan'i galatasaray'a istedigi ve aldirdigini biliyoruz. hamzaoglu bu kararini zamaninda aciklarken jem'i uzun sure takip ettigini, takimda her zaman yildiz oyuncuya ihtiyac olmadigini ve jem turu oyuncularin da kadroda bulunmasi gerektigini, oyuncunun sakatlik gecirmesinden dolayi piyasasinin dustugunu ve galatasaray'in cok dusuk bir meblaga kendisini transfer edip eski formuna dondurmeye calisacagini soyledi. en kotu ihtimalle de idman kalitesini yukseltecegini ima etti.

    taraftar bunu elestirdi, zira taraftar farkli. beklentiler yuksek, ibrahimovic laflari dolaniyorken jem karacan hayal kirikligiydi.

    ancak ugur meleke bir spor yorumcusu, olaylari ne kadar nesnel degerlendirebilirse o kadar basarili olur. meleke bu aciklamayi icinde bulundugu sartlardan cikarip, "hamzaoglu jem'i idman kalitesini artirsin diye aldigini soyledi, boyle bir seyin dunyada ornegi oldugunu sanmiyorum" seklinde degerlendirdi.

    bu dogru degil, cunku eksik.

    meleke tabi ki jem'i ve transferini elestirebilir. bunu eger "hamzaoglu jem'den bekledigini alamayacak, zira oyuncunun kalitesi o duzeyde degil ve eski gunleri diye tabi edilen seviyeye donemez. bu yuzden sadece idman kalitesi icin para odemis olacak" seklinde soylese, o vakit kendini ve gorusunu de tipki teknik direktorlerin yaptigi gibi ortaya koymus olacak. zaman icinde de kimin hakli oldugu zaten ortaya cikar.

    ancak kendisini birebir savunmayacak bir teknik direktorun soyeldiklerini carpitip onun uzerinden yorum yapmayi ben meleke gibi insani kalitesi yuksek bir yorumcuya yakistiramadim. jem'in yetersiz oldugu ve yetersiz kalacagi konusunda kendisiyle hemfikir olsam dahi vasat yorumcularin yaptigi umarsiz argumanlari kendisinden duymak uzucuydu.

    bu noktada son bir ek yapayim: meleke telegol'e giderken ne dusundu bilmiyorum. para olabilir, sesini duyurabilecegi bir ortam olabilir, bilemiyorum. bu tercihi elestirmek haddime degil, hayat zor, hele turkiye'de cok zor, insanlar siklikla ideal olmayan durumlarda buluyorlar kendilerini. diyecegim su: yaninda biraz kit engin verel, zor cumle kuran umit karan ve ibrahim toraman'la kendisini ileri tasiyamaz. spor programi olmasin, arkadas sohbeti dahi olsa haftada 10 saati kapasitenizin cok altinda insanlarla gecirirseniz bundan negatif etkilenirsiniz.

    umarim meleke bir sekilde kendini korumayi ve gelistirmeyi basarir.
  • 977
    fenerbahçe tam 9 sezondur şampiyon olamıyor. tam 8.5 yıldır kupa bile kazanamıyor. tam 15 yıldır da şampiyonlar ligine gidemiyor.

    hal böyle olunca en ufak bir olumlu gidişatı gözlerinde inanılmaz derecede büyütüyorlar. fener dominasyonu olarak adlandırılan 2004-2011 arası dönemi çok özlüyorlar. ama galatasaray bir daha o dönem yaşadığı ekonomik problemleri allah'ın izniyle yaşmayacak. dolayısıyla öyle bir dominasyon bir daha olmayacak ama bunu da kabullenmeleri zor.

    o yüzden 3 top kesen adamı ülkenin en iyi defansı, 2 top kurtaran kaleciyi en iyi kaleci, alt yapıdan şans bulan herhangi bir oyuncuyu en iyisi, 3 maç üst üste kazandıran hocayı da en iyi hoca sanıyorlar.

    en bilgisizinden tutun da aha bunun gibi kendini en filozof sanana kadar neredeyse hepsinin psikolojisi böyle işliyor. parası olanın canı isteyinceye kadar başkan kalabildiği kulübü cumhuriyetin kalesi sanmaları da bundan.

    halisinayon gören bir başka fenerli. dokunmayın, yatsın.
  • 809
    son zamanlardaki fatih terim ve galatasaray karşıtı yazılarının sebebi, dikkat çekmek değil; ali ece gibi kıymetli bir spor yazarını tasarruf gerekçesiyle gönderip rüştü çapında bir adama yazı yazdıran hürriyet gazetesinde geç de olsa sahip olduğu koltuğunu koruma arzusudur. elbet bugünler de geçecek, bu rüzgar ters taraftan da esmeye başlayacak. velhasıl kendisine yazık etmiş adamdır.
  • 575
    --- alıntı ---

    tazminatları başkanlar ödesin.
    ....

    ülke futbolunun bu son derece klişeleşmiş ve hatta kabak tadı vermiş meselesinin bir de ekonomik boyutu var tabii. geçtiğimiz pazar günü hürriyet’te koray durkal’ın yaptığı güzel araştırmaya göre son 12 yılda 4 büyükler yabancı hocalara toplam 74 milyon tl tazminat ödemişler.

    yanlış transfer mümkün tabii. işlerin istediğiniz gibi gitmemesi olası. ama hiç kimse hiç kimseye zorla uzun süreli kontrat imzalatmıyor, zorla tazminat maddesi yazdırmıyor. kendi şirketlerini bin euro zarara uğratacak personele bir gün tahammül etmeyecek başkanların, gönüllü yönettikleri kulüpleri milyonlarca euro zarara uğratırken gözlerini kırpmamasına artık bir dur demek gerekiyor şüphesiz.

    mâlum, türkiye’de kulüp başkanları sadece sigorta ve vergi borçlarından sorumlu. sigorta-vergi dışında arkalarında nasıl bir tablo bırakırlarsa bıraksınlar, ceketlerini alıp çıkabiliyorlar kulüplerden. ispanya futbol federasyonu da bu kanayan yaraya bir çare düşünmüş ve şöyle bir karara imza atmaya hazırlanıyorlar: ispanya’da artık her isteyen başkan olmayacak. kulübe başkan olmak isteyen kulübün toplam değerinin yüzde 15’ini bankaya teminat olarak yatırmak zorunda. başkanlık döneminde mali tablo ekside ise, bu zarar başlangıçtaki teminattan kesilecek...

    türkiye’de spor kulüpleri yasası hâlâ rafta. öyleyse hiç olmazsa zaman kaybetmeden bu teminat yöntemine geçilmeli bence... özellikle de sezon ortasında görevlerine son verilen teknik direktör tazminatlarının tamamen başkan teminatından kesilmesi bence en güzel çare. belki o zaman türkiye’de spor kulübü başkanlığı, itibar kazanma, şöhret yapma ve ihale alma kurumluğundan çıkıp gerçekten takım menfaatlerini gözetme noktasına gelir ha, ne dersiniz?

    ...

    --- alıntı ---

    yine güzel değinmiş kendi şirketlerine arslan kesilen yöneticiler kulübün parasını kafasına göre harcayamamalı. ispanya örneği hiç gerçekçi durmuyor real madrid ve barcelona başkan bulamaz kulübün toplam değerinin %15'i ne demek!

    not: bu arada twitter'da gördüm web sitesi için yardımcı arıyormuş. yarı zamanlı iş arayan varsa...
  • 968
    "sayın jesus... iki bin yıl önce yeryüzüne adaşınız inmişti, bu sene de türk futboluna siz indiniz adeta!"
    daha 2 ay önce adamı peygamber ilan etmişti.
    dünkü maç* sonrası içinse şunu yazmış teşbih ustası.
    "fenerbahçe teknik direktörü jesus’sa dün sanki gömleğinin içinde vitor pereira’yı saklıyor gibiydi!"
    büyük saçmaladı ama tabii ki memleketin acı gerçeği olarak hatasını kabullenmek yerine sıvamayı tercih etti.
    hadi dün gömleğin içinde pereira vardı, peki o gömleğin içinde 2 ekim 2022 beşiktaş fenerbahçe maçında kim vardı, 24 aralık 2022 trabzonspor fenerbahçe maçında kim vardı?
    başında bulunduğu takım oynadığı 3 derbide gol atamamış, hiçbir maçta oyun üstünlüğünü de alamamış ama başlığı hala "türk futboluna indiniz"
App Store'dan indirin Google Play'den alın