• 1068
    milli takım kaptanı hakan çalhanoğlu dahi arda'nın kasık sakatlığı nedeniyle oynatılmadığı söylemişken bu beyefendiye göre büyükekşi-hamit ikilisi oynattırmamış arda'yı.

    yahu büyükekşi'nin federasyon başkanı olmaması gerektiğini söylemek için illa yalan haber mi yapmak lazım? bu şahıs gibi bilmem kaç yılın gazetecileri milli takımın hedef maçına 2 gün kalmışken nasıl hiç utanmadan iftira atabiliyor? delirdiniz mi oğlum siz?

    zaten tff'nin değişmesi gerektiği konusunda ülkede herkes hemfikir. nelerle neleri bağlayarak kime neyi kabul ettirmeye çalışıyorsunuz? arda yerine oynayan yunus'a, barış'a ayıp değil mi?

    tarih bunların hepsini yazacak. baştan aşağı ahlaksızsınız.
  • 642
    televizyon programında ilk yarı fb ve bizim puanlarımızı 5 hafta öncesinden doğru tahmin etmiş yorumcu. bjk nin puanını 2 puan eksik tahmin etmiş ki osmanlıspor maçındaki sosa'nın son golü olmasaydı onu da doğru tahmin edecekti.

    aslında gelmek istediğim nokta futbolu bilen, anlayan ve hizmet ederse, edeceği takıma katkı yapacak olan spor adamı.

    hiç deli ibrahimle falan uğraşmayıp kendisini mustafa denizli'nin yardımcısı ve danışmanı yapsak inanın çok katkısı olur. yönetimin kendisini ciddi ciddi düşünmesini istiyorum.
  • 913
    --- alıntı ---

    uğur meleke: "deneyimsizliğimize yenildik, deneyimsizliğimizin sebebi de 10 yıl boyunca oyuncu çıkaramamak. kadromuzda 27-36 yaş arası oyuncu olmaması garip. 10 yıl boyunca oyuncu çıkaramadığımız bir süreç var. bu oyuncular, yabancı serbestisi sonucuyla çıktı." https://t.co/taaJuto1cM

    --- alıntı ---

    oldukça doğru bir anektod. burak hariç oyuncuların tamamının 26 yaş altı olması gerçekten ilginç. ayrıca tamamının ilk büyük turnuvası.

    (bkz: 11 haziran 2021 türkiye italya maçı)
  • 921
    bugunku yazisinda cok yerinde bir tespitle türk futbolunun ana sorunlarindan birinin topun oyunda kaldığı süre oldugunu belirtmis.

    --- alıntı ---

    süper lig durarak oynanıyor. her taçta bir seremoni. her frikikte itiraz. her barajda kaos. elbette bunun da “maç sonuna eklenen uzatmalar” olarak ödüyoruz bedelini. geçtiğimiz sezon süper lig’de bir maçın (uzatmalarla birlikte) brüt süresi 99 dakika. topun oyunda kaldığı süre ortalamasıysa 54 dakika. yani televizyon başında izlediğimiz her süper lig müsabakasında hayatımızdan 45 dakika çalınıyor. tam 45 dakika. iki bölüm komedi dizisi izleyebilirsiniz süper lig’in hayatınızdan çaldığı sürede yani!

    --- alıntı ---

    yazinin tamami: https://www.hurriyet.com.tr/...-o-9-dakika-41956952
  • 669
    --- alıntı ---

    sneijder’in 2 gol-11 asist, yani 13 gol katkısı var; 4’ü alanya, 3’ü akhisar, 2’si rize’ye! büyük oyuncu, büyük maçlarda sahneye çıkmış gerçekten!

    --- alıntı ---

    acaba oğuzhan özyakup hakkında hangi görüşlere sahip diye düşündüğüm gazeteci. sneijder rüştünü sadece türkiye'de kanıtlamış bir oyuncu değil öncelikle onu bi bilin. ha bunu bilemiyorsan ne büyük gazeteciymişsin gerçekten!
  • 907
    mehmet demirkol’un ayrılışından sonra bein sports’ta bein manşet programının yeni yorumcusu olmuş. mehmet demirkol’un yeri zaten kolay dolmaz. söylediği doğru-yanlış tartışılır ama üslubuyla kendisini dinleten bir tarzı vardı. şimdi uğur meleke’yi izliyorum. mıymıy konuşuyor. için bayıldı. nihat hatipoğlu ile sahura doğru izliyor gibiyim.
  • 1067
    fenerbahçe troll örgütü üyesi gibi yazı yazmış, hayatımda daha kötü bir dil ve daha kötü bir yazı görmedim. kulaktan duyma şeyleri sıkarak saçmalamış, arda kendisi sakatım dese inanmayacak noktaya gelmiş. bu ve demirkol gibi kendini objektif gösterenlerin tek tek falso vermesine ve sonunda rezil olmalarına bayılıyorum, seviyeleri çok düşük ama kendilerini üstün insanlar gibi gösterirken birden patlıyor ve çok mutlu oluyorum. allah sabır versin sevdiklerine kötü insan.

    https://www.hurriyet.com.tr/...si-altintop-42480304
  • 588
    bugünkü muazzam yazısı:

    ****

    üç puan kutsal mı?

    bir milletin kutsalı çoksa, kutsalı yok oluyor maalesef...
    komünikasyon çağı bu memlekette dezenformasyonu kolaylaştırdı, dezenformasyoncu da ekseriyetle kutsallaştırma yolunu kullandı: bugün sokaktaki adam, esas kutsalları hariç her şeyin kutsal olduğuna inandırılmış durumda!
    sanat kutsal. sanatçı kutsal. sinema salonu kutsal. tiyatro sahnesinin tozu kutsal! oy verdiği siyasi partisi kutsal. lideri kutsal. örgütü kutsal. cemaati kutsal. milli takımı kutsal. saha kutsal, çim kutsal! milli takım antrenörü kutsal. milli takım kaptanı kutsal. çemişgezekspor forması kutsal! oyuncusu kutsal. ihaleci kulüp başkanı kutsal! bu nasıl iş yahu?
    sorsan ki, adalet kutsal mı? hak, hukuk kutsal mı? saygı, birlikte yaşama becerisi, medeniyet kutsal mı? temizlik, dürüstlük, ahlâk kutsal mı? cevaplar belirsiz. tavırlar netameli.

    ***

    malumunuz, bir “forma kutsaldır” goygoyudur gidiyor yıllardır... özellikle 3 büyük kulüp ve milli takım düzeyinde, ne kaybedilirse kaybedilsin, önemli olan 3 puandır, gerisi teferruattır anlayışı dikte ediliyor.
    kavga: kapatılır.
    dolandırıcılık: örtülür.
    haksızlık: ne olacak canım, unutulur.
    sahtekarlık: görmezden gelinir.
    küfür: yüceltilir!
    çünkü önemli olan takımın menfaatidir, 3 puandır, 7’nci yıldızdır, 138’inci şampiyonluktur derler bir de! onlara göre kol kırılır, yen içinde kalır. o “yen”e bulaşmamış pislik kalmamıştır, koldaki damar artık pis kanla simsiyah olmuştur, fark etmez! çünkü damarı kesseniz, yeşil-mavi, sarı-beyaz, tuttukları takımın rengi her neyse öyle akacağına inanır onlar.
    forma kutsal.
    peki, ahlâk? peki, hukuk? onu bilmiyoruz...

    ***

    neredeyse bir yıl önce, milli futbolcular gökhan, ömer ve hakan’ın arasında silahlı bir hadise yaşandı. hadisenin detaylarını hâlâ tam olarak bilmiyoruz, çünkü çıkıp dürüstçe anlatmıyorlar: oyuncular gizliyor, antrenörleri gizliyor, yöneticileri gizliyor. neyse ki konuyu alman basını ciddiye aldı da, meselenin büyük bölümünü kamuoyu onlardan öğrendi.
    bildiğimiz kısıtlı şeyler aşağı yukarı şöyle: ömer, gökhan’ın hayatını mahvettiğini söylüyor; milli takıma gelmek istemiyor. “milli takıma beni davet etmeyin” diye rica ediyor. ama yine de davet ediliyor. neden acaba? bu davet, ömer’in mesleki ve manevi olarak cezalandırılmasından başka neye yarayabilir ki?

    bu kadar zor mu?
    gökhan, özel telefon konuşması yoluyla diğer iki milli futbolcudan özür diliyor. peki neden telefonda dileniyor özür? neden milli takım teknik direktörü, bu 3 genç çocuğu bir araya getirmiyor? ömer, terim’in kendisiyle hiç konuşmadığını söylüyor hatta! meselenin üzerinden aylar-mevsimler geçti, konu neden yine milli takım maçı haftasına sıkışıyor? 60 yaşındaki görmüş geçirmiş bir milli takım koçunun, 3 tane genç adamı bir araya getirip layığınca özür diletmesi, sarılması, kucaklaması, birleştirmesi bu kadar zor muydu sahi?
    fatih terim, “bir tane genç oyuncuya sahip çıktım, suçluyum” diyordu ekim’deki basın toplantısında. gökhan sahip çıkılması gereken bir genç çocuk da, ömer değil mi? yalnızca gökhan mı hak ediyor sahip çıkılmayı? bu acayip vakanın sonunda ceza alan tek tarafın, silah çekilen taraf olması sizce de garip değil mi? gökhan milli takımda ve mutlu. hakan milli takımda ve mutlu. terim de son durumdan memnun gözüküyor. ömer toprak’sa evinde ve mutsuz! üstelik şimdi belki bir de federasyon tarafından cezalandırılacak!
    bu mesele, sportif bir mesele olmaktan çoktan çıktı... geçen hafta, emre’nin küfürleri üzerine yazmıştım: “bu adam, televizyonda prime time’da sürekli küfür ediyor. hakemler küfürleri duymuyorsa, rtük duysun da cezalandırsın bari” diye.
    bu hadise de benzer bir şekilde, televizyonda, prime-time’da bir sessiz tiyatroya dönüştü. silahlı hadiseye karışan kahramanlaştırılırken, silah çekilen mahzunlaştırılıyor. milli takımın teknik direktörü, hatta türkiye futbol direktörü terim’in katkısıyla oluyor bu. sürekli küfür eden, tehdit eden milli takımda. silahla dolaşan kahraman. silah çekilen cezalı. neden? çünkü, milli takım kutsal. üç puan kutsal!

    çok daha önemli
    sizin kutsalınız sizin olsun. üç puanınız da... bana, sokaktaki adama benim kutsalımı verin kâfi.
    bana 3 puan değil, ahlâkla adalet lazım. suçluyu cezalandırıp, suçu lanetlemek lazım. argoyu-küfürü-tehdidi değil, medeniyeti, birlikte yaşama becerisini verin bana. silahsızlanmayı, sokaklarda güvende hissetmeyi verin. bu memleketin silahsızlanmaya, önüne gelenin bir diğerini silahla tehdit edememesine, rehin alamamasına ihtiyacı var, 3 puana değil.
    hayatta 3 puandan, 38’inci şampiyonluktan, dokuzuncu yıldızdan, milli takımdan, futboldan çok daha önemli şeyler var. inanın.
  • 923
    https://twitter.com/...8w6FbXUZyyw&s=19

    --- alıntı ---

    "ama 2022’nin başında değişti bu hikâye: visca’nın trabzon’a geçişi, adeta totti’nin juventus’a geçmesi gibi bir etki yaptı süper lig’e. son üç maçtaki üç galibiyetin, şampiyonluk yolunda çok kritik galatasaray ve konya zaferlerinin aslan payını sırtladı visca."

    --- alıntı ---

    trabzon'un bizle oynadigi macta aslan payi visca'daymis kendisine gore. benim hatirladigim visca o macta yoklari oynadi. son dakikada taylan'in buyuk hatasi olmasa gol de atamazdi. nasil o maca da damga vurdu anlamiyorum. ts'nin diger iki macini izlemedigim icin o maclarda nasildi bilmiyorum ama bizle oynadiklari macta sahada yok gibiydi.
  • 917
    https://twitter.com/.../1421485814194884617

    --- alıntı ---

    "luyindama - marcao gelişmiyor"
    "ömer geriliyor."
    "yedlin yerinde sayıyor."
    "emre kılınç, sivas’taki görüntüsünün uzağında."
    "mohamed, istanbul’a geldiğinde zımba gibiydi. feghouli de öyleydi bir aralar"
    "taylan dışında terim'le gelişen oyuncu yok"

    --- alıntı ---

    - marcao bize geldi geleli futbolunu ciddi ölçüde geliştirdi. 2019 ocağındaki marcao ile bugünkü marcao arasında ciddi ölçüde fark var.

    - luyindama da bize geldikten sonra aynı gelişimi göstermişti ki (şubat 2019'daki haliyle ekim 2019'daki hali çok farklıydı) 1 senesini kaybettiren bir sakatlık yaşadı ve vücut yapısı gereği sakatlık öncesi formunu kazanması imkansıza yakın.

    - gerilediği iddia edilen ömer'in bek performansı hep aynı seviyedeydi (hatta bizden önce daha da kötüydü normal olarak). akhisar'dan 400 bin euro'ya aldığımız bir oyuncudan bahsediyoruz sonuçta. ömer'i orta sahaya koyup içinden bir canavar çıkaran kişi ise tabii ki fatih hoca'ydı (bkz: #2959044).

    - yedlin yerinde sayıyor evet doğru ama zaten adamı geliştirmek için değil, omar'ın sakatlığı sonrası o bölgeyi doldurmak için almıştık. yine de hoca yedlin'den daha iyi verim almalıydı bence de.

    - emre kılınç geçen sezon daha önce hiç oynamadığı bir mevkide oynamasına rağmen oldukça iyi bir sezon geçirdi ve en çok süre alan 3 oyuncumuzdan biri oldu.

    - ikinci psv maçında izlediğimiz üzere mohamed şu an da zımba gibi ama adama topu götüremiyoruz. götürebilsek psv maçında da golünü atardı.

    - "feghouli de öyleydi bir aralar": hangi aralar, tabii ki yine fatih terim döneminde.

    - "taylan dışında terim'le gelişen oyuncu yok": çöp muamelesi yapılan donk ve hatta nagatomo'dan bir başlarım, 50 tane oyuncu yazarım buraya. hocanın 4. dönemindeki en büyük artılarından biri her sene şapkadan minimum 1 tavşan çıkarması (17-18 donk ve garry, 18-19 ozan, 19-20 ömer ve adem, 20-21 taylan ve kerem en belirgin örnekler). şunu demeye insan utanır yemin ediyorum.

    bu arkadaşı periyodik olarak yazdığı bolca bilgi eksikliği ve manipülasyon içeren "fatih terim başarılı ama çok şanslı olduğu için başarılı" ana temalı yazılarıyla hatırlıyoruz. hoca bu arkadaşa bir kötülük mü yapmış bilmiyorum ama kamuoyunda yapılan eleştirileri de görüp "dem bu demdir" diyerek hoca aleyhinde rasyonellikten uzak yorumlarına/yazılarına devam ediyor. yukarıdaki yorumlarıyla aslında ne kadar kompleksli bir insan olduğunu gösteriyor ve kendisini rezil ediyor ama haberi yok.

    yorumlarına gedson ve halil'i eklemekten utanmış belli ki, keşke utanmayıp onlardan da bahsetseydi. hatta fatih terim taylan'ın kariyerini mahvetti de deseydi. çünkü yorumları bu haliyle bile yeterince utanç verici zaten. ha bir eksik ha bir fazla, en azından hırsını daha iyi çıkarırdı.
  • 836
    --- alıntı ---
    muslera, dün 3 kez hakeme itiraz için kalesinden ayrıldı. 3 kez sarı kart görmeliydi. volkan demirel, kaç kez çıkıp böyle sarı kart gördü. muslera’nın ekstra bir kredisi oluyor. emre’nin kartında çıktı, mariano’nun kartında çıktı, bir tane de verilmeyen kartta çıktı. o yüzden kaleci kaptan riskli.
    --- alıntı ---

    demiş kendisi. şimdi benim de futbol kuralları içerisinde anlamadığım bir olay var, daha doğrusu açık. kurallar diyor ki "kaleci itiraz için ceza sahası dışına gelirse sarı kart". aynı kurallar yine diyor ki "kaptanın konuşma hakkı var". daha doğrusu aslında sadece kaptanın konuşma hakkı var da, diğer oyuncular hep tolere ediliyor. ayrıca bir diğer nokta da itiraz ederken ne diyor bu insanlar? muslera kaptanlığın hakkını veren bir oyuncu. ne zaman kaptanlık pazubandını taksa, yakışır bir şekilde sürekli hakkımızı koruyor. şu an selçuk'a tekrar gömmek istemem ama sanırım selçuk'un "aman tadımız kaçmasın ali rıza bey" tarzı naif kaptanlığı sonrası böyle hareketler şaşırtmış kendisini.
  • 1075
    fenerbahçeli yorumculara osimhen'in maskesini çıkarttırma kampanyasında söz almaları için emir vermişler. kendisi de uymuş. vay efendim tartışılmalıymış maske. bu kadar küçülmese iyi adamdı.

    https://m.youtube.com/...;pp=2AGLA5ACAQ%3D%3D

    edit: beinsports hesabı kendisini eleştiren yorumları siliyormuş sanırım. böyle de prensipli adamdır. :)
  • 887
    var uygulaması ile ilgili 22.08.2019 tarihinde bir yazı kaleme almış köşe yazarı.

    bakın türkiye’ de yorumcu olarak görev yapıp, edebiyat hakimiyeti ve dünya görüşü fena olmayan birkaç adam var. aklıma bir solukta mehmet demirkol, ali ece ve uğur meleke geliyor. kimin hangi takımlı olduğuna bakmaksızın yorumlarını dinliyordum. özellikle uğur meleke’ yi çok dikkatli takip ediyordum. kendi sitesi üzerinden tüm basın yayın organlarında yaptığı yorumları kaçırmıyordum. lakin zaman içerisinde gördüm ki sinsice bir fatih terim düşmanlığı yapıyor. elinde taşıyamadığı fenerbahçe bayrağını içerisinden söküp atamıyor. tarafsız yorum yapamamak şöyle dursun, bizzat algı yaratmak için kocaman kocaman “çok güzel” görünen yazılar yazılıyor.

    hiçbir zaman “bizim o pozisyon da penaltıydı, fener’ in bu pozisyonunda hakem eyyam yaptı” vs. ağlaklıkta bakamam insanlara ve futbola. bu yorumcuları da takımına göre değil objektifliklerine, bilgilerine ve hitabet gücüne göre dinlerim. öyle ki bir galatasaraylı olarak beşiktaş ve liverpool fanatiği ali ece hakkında plase dergi için yazdığım bir yazı var ki yazarlara objektif bakabildiğime kanıt olabilir bence;

    http://plasedergi.com/portre/ali-ece/

    ancak sayın uğur meleke’ nin 22.08.2019 tarihli yazısından da büyük bir bal kabağı gibi görüyorum ki içerisindeki huzursuzluğu sinsice ortaya koymaya başlamış. diagne’ nin denizli maçındaki penaltı pozisyonunu örnek vererek %100 olmayan bir penaltı olduğunu iddaa ederken, fenerbahçe maçında verilen 3. penaltının netliği konusunda herhangi bir yorum katmamış. ya da fenerbahçe maçının ilk penaltısına var’ ın müdahale etmemesine hiç ama hiç değinmemiş. o maçla ilgili herşey normal gibi davranmış. e fenerbahçe maçındaki el pozisyonu %100 müydü? e ilk pozisyonu da oraya yazman gerekmez mi kardeş? gerekir. lakin yazmaz.

    şimdi bana ingiltere liginden verdiği örnek pozisyonla kıyaslayabilmek ve derdinin başka bir konu olduğu için diagne’ nin pozisyonunu örnek vermiş diyenler olacaktır. istediğin örneği çıkartır koyarsın kimse sana karışamaz tabi. ancak ben renktaşlarımı bu saygın yazar konusunda uyarıyorum. galatasaray (özellikle fatih terim) konusunda bilerek ya da bilmeyerek olumsuz bir algı yarattığını düşünüyorum. bu durumun tek bir yazısına bakarak anlaşılmadığını anlatıyorum. açın sitesini bakın, zaman buldukça yazılarını okuyun, yorumlarını dinleyin. işte o zaman çok net anlaşılıyor.

    tek amacım renktaşlarımı uyarmak. sonrasında insan üzülüyor. yıllarca objektif bir spor yazarı sanıyorsun ancak bir bakmışsın kişisel nefretini içinde tutamıyor...

    dipnot editi: şikayet ve tespit ettiği “bizde var %51’ e göre çalışıyor” konusuna ve yazının ana fikrine %100 katılıyorum.
  • 919
    bugunku yazisinda gun itibariyla takimimizin durumunu ve transferleri analiz etmis.

    --- alıntı ---

    sarı kırmızılıların özellikle ileri üçlü için genç ve yetenekli oyunculara ihtiyacı var. galatasaray, terim döneminde maçlara genelde iyi başlıyor; zaten geçen sezon da ilk devrelerde ligin en çok gol atan takımı konumundaydılar. ancak maçları aynı seviyede bitiremiyorlar ve transferde de sanırım bu fiziksel zafiyeti gidermeye çalışıyor terim.

    kadroya yeni katılan van aanholt, boey, berkan gibi isimlerin saha içi dinamizmi artıracağı kesin. ancak kaliteyi yükseltecek takviyeye de hâlâ ihtiyaç var. hagi’lerden, selçuk’lardan, sneijder’lerdan sonra duran topların bugün aytaç, berkan, ömer tarafından kullanılıyor olması düşündürücü. bundan sonraki transferler kalite odaklı olmalı.

    --- alıntı ---

    yazinin tamami: https://www.hurriyet.com.tr/...rmasi-gerek-41870544
App Store'dan indirin Google Play'den alın