bursaspor maçımızdan sonra inim inim inleyen, kudum kudum kuduran oluşumdur.
(bkz:
17 mart 2019 bursaspor galatasaray maçı)
baştan kızıyordum ama izledikçe, kıvranmalarını gördükçe hoşuma gitmeye başladı.
takım oyunundan, trtsporuna, beyaz sporundan %100 futboluna, maratonuna kadar ermanı, ersini, çakarı, serkanı, ilkeri, turgayı, rıdvanı, güntekini, tümeri, sıvacı ertemi, sinanı .... ve daha bilimumları hepiniz kuduradurun, geberedurun,
yokoladurun...
kardeşim trabzonda, antalyada, malatyada ve daha birçok maçta defalarca yol verilen başakşehir'i kaç dk konuştunuz?
bu takımın maçına 1 yıldır çıkamayan hakem vardı, hiç lafı geçti mi programlarınızda?
her hafta kural katliamı yapılan kadıköyde; penaltı ihlalinde atış tekrarı yerine diğer takım lehine endirekt serbest vuruş verilirken, başlangıcı kabak gibi ofsayat olan pozisyonlara penaltı çalınırken, havada uçan tekmeler atılırken var a bile gidilmemesini, tüm bunları kaç dk konuştunuz sizi gidi şeref ve haysiyet yoksunları?
tamam izlemeyelim izlememesine de, ulan takımın öyle ya da böyle 2-0 geriden gelmiş 2-3 kazanmış, şöyle ağız tadıyla çayımı kahvemi yudumlarken bir iki yorum dinleyeyim diyorsun ama 5 dk içinde bir bakmışsın seni çileden çıkarmayı başarmışlar. doluyorum, doluyorum, ah diyorum takımım takım gibi olsa bunların ağzının payını verir, ağızlarının orta yerine her hafta şamarı oturtur ama o kadar sallanıyoruzki biz de...
artık 8 hafta kala biraz daha kıpırdamamız lazım, maçlarda galibiyet kadar rakiplere mesaj da verebilmeliyiz. heleki kadıköy deplasmanı da yaklaşıyorken. zira biraz hissettirsek kendimizi, eli ayağı boşalacak bir başakşehir var karşımızda...