resim
Thierry Daniel Henry
Görev:Yatırımcı
Takım:Como
Yaş:47
Uyruk:Fransa
  • 390
    teknik direktörlük stajı için galatasaray'a gelmeyecek. uefa prolisans kursunda antrenörlerimizden tuğberk tanrıvermiş de var ve orada tanışıyorlar. thierry henry, claude makelele ve mikel arteta galatasaray'da antrenmanları izlemek, incelemelerde bulunmak istiyor. durum cenk ergün'e aktarılıyor, o da kabul ediyor sanırım. yakın tarihte bir ziyarette bulunabilirler.

    zaten şu anda takımımızda gomis, carrasso gibi fransız ve fransa'da oynamış belhanda, fransa doğumlu feghouli gibi isimler var. gelişi fransa'daki popüleritemize de katkıda bulunacaktır. henry gibi bir ismin florya'da olacak olması ise çok heyecan verici.

    (bkz: galatasaray markası)
  • 461
    2011-2012 sezonu. arsenal tüm forvetlerini afrika uluslar kupası'na göndermiş, 2 aylık santrafora ihtiyaçları var. mls'te de o dönem 2 ay boşluk var. arsenal 2 aylığına henry'i kiralıyor. henry yıllar sonra arsenal'e dönüyor ve 7 maçta 3 gol atıyor. attığı gollerin 2'si direkt galibiyeti getiren goller. henry o dönem belki 2 aylığına kiralanmamış olsa arsenal sonraki sezon şampiyonlar ligi'ne gidemeyecekti. haa gitti de ne oldu derseniz pek bir şey olmadı. son 16'da bayern'e elendiler.
  • 423
    entrye başlamadan şunu okumanızı isterim.
    (bkz: #2513930)
    hayat sürprizlerle doludur,

    bazen istediğimiz hayatı yaşarız bazen hayat ırmağının bizi sürüklediği yerde.

    bazen bulunduğumuz konumdan kımıldamak korkutur, bazen yeni bir deneyim ürkütür, bazen de edinilen konfor varken risk almayı kesmez gözümüz.

    başka işler, pozisyonlar denerken başarısız olan insan kadar, çok daha başarılı olmuş nice insan da vardır. belki aynaya baktığımızda bulunduğumuz konumukendimize yakıştırdığımızdan çalıştığımız mevki, sektör, makam, departman en iyisi gözükür. belki de aslında o daha da iyiye ulaşmak için bir engeldir.

    şirketlerin uyguladığı stratejiler değişiklik gösterebilir. kimileri iş bilgisi ve tecrübesini, bu "know how" diye tabir edilir, kaybetmemek için personellerini yıllarca aynı departmanda değerlendirir kimisi de çaprazeşleştirme yapıp ondaki yetenekleri görüp farklı bir pozisyonda görev verir.

    4 yıllık mühendislik hayatımda gördüğüm şu ki, belli bir zamandan sonra sabitleşen işlerde personeller en iyilerini gerçekleştirdikten sonra hem kendi içlerinde hem de kurum içinde farklı bir arayışta bulunabilir. burada risk almak ve yeni bir görev için yeterli bilgi, tecrübe ve özgüven varsa bu denenebilir bir risktir.

    çalıştığım şirketlerin birinde de böyle radikal bir karar alınmıştı ve bu radikal kararın 8. ayından itibaren ben duruma şahit olma şansına eriştim. önceki iş tecrübeleri daima kalite üzerine olan bir mühendis, çalıştığı şirkette önceden toplam 5 yıllık tecrübeli bir kalite mühendisi olarak işe başlar, 1 sene sonra kalite müdürü, 10 ay sonra da fabrika müdürünün takdiri ile bir anda üretim müdürlüğü pozisyonuna getirilir. bu ciddi bir risktir. yıllık cirosu milyon eurolar ile ölçülen, yaklaşık 20 milyonluk yeni bir fabrika yatırımı kararı alan, 250 civarı kişinin çalıştığı bir şirketin en önemli pozisyonlarından biri, yeni pozisyonunda hiç tecrübesi olmayan birisine teslim edilmiştir.

    bu noktada kendisini gözlemleme şansına eriştim. kendisi işe başlarken, farklı pozisyonda üretim süreçleri ve üretim ekibi hakkında yaptığı gözlemleri ile kollarını sıvar ve değişik bir hikayeye imzasını atar. önce akışın sağlanması çok zor olan bir üretim ortamını analiz eder ve kısıtlar teorisinin gerektirdiği şekilde kısıtları tanımlar. bu kısıtlar ile nasıl başa çıkabileceğini gördükten sonra, kısıtların üzerine gider ve meyvelerini toplaması uzun sürmez. uzun zamandır yakalanamayan üretim verimlilik hedefi yakalanmıştır,hem de sadece 2 aylık bir tecrübe ile. bu kısıtların üzerine gidildikten sonra bütün üretimin nihai sonuca bağlanacağı yarı mamüllerin bitmiş ürün haline getirilip müşteriye sevke hazır hale geleceği paketleme hattını yönetmeye başlar. vaktinin çoğunu burada geçirirken öncelikli amacı olan müşteri taleplerine göre üretim yapmaya çalışır ve bu esnada karşılaştığı tüm problemleri çözmeye başlar. bu bir nevi şuna benziyor. futbolda rakibinizin genel oyununu bozacak saha yerleşimi sağlıyor, güçlü olduğu kanatı bek ve kanat oyuncuları ile kapatıyor, defansın önündeki iki ciğersiz defansif orta saha ile de rakibin yetenekli ayaklarını duduruyor, kendinizin güçlü silahları ile rakibi vuruyorsunuz. önce kısıtları belirliyor, üzerine gidiyor, sonra problemleri çözüyor en sonunda da yönetme yeteneği ile hedefe ulaşıyorsunuz. nasıl ki "futbol çok basit bir oyundur, zor olan ise onu basit oynamaktır" cümlesi futbolu özetliyorsa aslında üretim de öyle. müşteri talepleri ortada, makina kapasiteleri ortada, geri kalan üretimi bu ikisine göre oluşturmak ve yönetmek.
    ne için üretiyoruz? müşteri için. peki müşterinin istemediği ürünleri üretip stoğa atmanın bir anlamı var mı?

    peki bütün bunlar tek başına yapılabilir miydi? elbette hayır.

    ikinci ayda yakalanan üretim verimlilik hedefini, yıl sonu üretim verimlilik rekoru pekiştirdi. bu sefer sağlanan üretim verimliliğinin yanında kendisine şirketin otonom sistemi doğrultusunda 5s, operatörlerin sisteme katılımı, iş güvenliği ve ergonomi konuları eklendi. bunları tek başına yapması elbette imkansız değil ancak çok zordu. bu noktada üretim ekibine yöneldi. onların mentalitesini değiştirmek için özel görüşmeler yaptı. şirketin önceliğinin iş güvenliği, sonra kalite en sonunda da verimlilik olduğunu aşıladı. her toplantıya iş kazası ve ramak kalaları sorarak başladı ve sonunda önceden iş kazası rekoru kıran hattının koca bir seneyi iş kazasız kapatmasını sağladı. gerek operatörler ve gerek üretim takım liderleri bunları yapabildiklerini gördükçe 5s'te de çıtayı oldukça yukarı taşıdılar.

    işte böyle bir hikayeydi canlı şahit olduğum dönüşüm. bir kalite müdüründen bir üretim müdürüne, bir yalın dönüşüm yürütücüsüne. yeni hedef olarak da kısıtlar teorisine göre yönetilen fabrikanın yeni yatırımla kurulacak fabrikada tek bir ürünün bile hattan çıkarılmadan, herhangi taşıma işlemi yapılmadan tamamen akış halinde yapmasını sağlamak. bunu yapabilecek mi ekip? göreceğiz. ancak ilk üretime bakılırsa bu hiç de imkansıza benzemiyor çünkü fabrikada ürün taşınması için kullanılan paletler yasaklandı ve taşıma arabaları da sadece istisnai durumlar için tahsis edildi.
    peki bu ve benzeri değişimleri sadece bacası tüten fabrikalarda mı yapıyoruz? yoksa 22 kişinin bir top peşinden koştuğu futbol sahalarında da bir benzeri var mı?

    2007 yazında barcelona transfer piyasasını beklenmeyen bir isimle canlandırdı. isim gazetelerde ve internet sitelerinde nasıl kullanılacağı anlaşılmayan bir santrafor transferi yazılıyordu. thierry henry barcelona ile anlaşmıştı.
    kadrosunda hücumsal anlamda deco, pedro, ronaldinho, krkic, messi, dos santos, gudjohnsen ve eto'o bulunan barcelona belki de kendisinden beklenmeyen bir transfer yapmıştı. thierry henry!!!

    kariyerine monaco takımında başlayan henry, daha sonra 1 senelik juventus tecrübesi ile arsenal'in yolunu tuttu. sol çaprazdan ceza alanına girerken sağ köşeye bıraktığı plase vuruşlar ile hafızalarda yer edinen henry, komple bir santrafor kelimesinin karşılığı olarak kabul edildi yıllarca. pas oyununa yatkınlığı ve yardımcı bir forvet ile beslendiği maçlarda daha çok boş alan bulduğunda can yakışları meşhur olan henry barcelona'ya geldiğinde hangi pozisyonda oynayacağı konuşulmaya başlanmıştı.
    "barcelona'ya sadece
    şampiyonlar ligini kazanmaya gelmedim, herşeyi kazanmaya geldim" diyerek amacının kupalar olduğu apaçık belli etmişti. henry kadroda direk santrafor olarak yer alamayabileceği gibi bir durumda yedek kalmak istememiş ve teknik direktörünün de desteğiyle kariyerinin ilk başlangıcında kısa bir süre oynadığı sol kanatta, hücumsal sol kanat oyuncusuna evrildi ve olaya çok farklı bir bakış açısı getirdi. takımının ihtiyacına göre hem sol kanatta hem forvette oynadı. bir forvet oyuncusunun forvet hattında bir sol kanat oyuncusundan ne beklediğini iyi biliyordu ve sol kanatta oynarken bunları göz önünde bulundurdu aynı zamanda sol kanatta oynadığı esnada bir forvet oyuncusunun ona nasıl yardımcı olabileceğini gördükten sonra forvetteki oyununu daha da olgunlaştırdı.

    rakip takım için artık o topu kaleye tehlikeli bir şekilde vurabilecek 1 kişi daha vardı ve bu tehdit savunmanın 1 futbolcunun şut çekmesinde de fazladan emek sarf ederek o şutu attırmaması gerektiğinden yapılan savunmahattı daha çok genişlemek durumundaydı ve bu sayede ayağa kısa paslarla ilerleyen barcelona'nın tek pas canavarları savunmaları açmakta daha az zorlanmaktaydı. bunu şuna benzetebilir miyiz? 4 tane üretim hattı ile ucu ucuna yakalanan sipariş adetleri artık yeni bir hat ile çok daha rahat bir şekilde yakalanır hale gelecek, hatta olası bir hattın arıza durumunda da üretim sekteye uğramayacak çünkü yeni hat, arızalı hattın yerine ikame edebilecektir.

    eğer sadece santrafor oynayacam diye diretseydi forma şansı düşebilecekken kendisine açılan yeni pozisyon şansını değerlendirdi ve 3 yılda 121 maçta 49 gol 27 asistle başarılı bir grafik sergileyip nou camp'a veda etti.
    30 yaşındayken bu değişime hazırlanıp kariyeri için çok farklı bir sayfaa çan henry, öğrenmenin yaşı yokturun, life-long-learning'in, profesyonelliğin, açık fikirliliğin(open-minded) resmen bir timsali olmuştur. bu başarısı aynı zamanda bir çok futbolcuya ve teknik direktöre de ilham vermiş, bu tarz denemeler ile çok başarılı sonuçlar alınmaya devam edilmiştir.
    benzer bir durum yine aynı takımda javier mascherano için de geçerliydi. defansif orta saha futbolcusu mascherano, pas oyununa dayalı takımın oyunu en geriden itibaren kurabilmesi için zamanla stopere evrildi ve barcelona bir nevi oyun kurulurken top ile rakip kale arasında 1 futbolcu fazladan kullanabilir hale geldi.

    çok mu fazla barcelona üzerinden ilerledik? katalan ekibinin son örneği de lionel messi. ilk defa piyasaya çıktığı maçlarda alışılagelmiş bir 10 numara gibi gözükse de bugün false 9 denildiğinde, yani forvet gibi ama forvet değil, ofansif orta saha gibi ama öyle değil, akıllara gelen tek isim. yeni pozisyonu ile rekorlar kıran messi bir nevi değişimin kişiye ummayacağı başarılar getireceğini de kanıtladı.

    devamını ve hagi'yi, pepe'yi, guardiola'yı, cengiz ünder'i, jaba'yı, ünal aysal'ı, alex'i kitapta bulacaksınız.
    görüşmek üzere.

    tüm süreçte desteklerini esirgemeyen baranakcok ve haginin topugu'na da burdan selamlar olsun.
  • 474
    güzel bir sonbahar gününde tekrardan aklıma düşmüş efsanevi futbolcu. endüstriyelleşen futbol henry gibi sokaktan gelmiş ve oynadığı topa sokağı entegre etmiş futbolcuları öğüttü. betonun üstünde çalım atmayı öğrenmiş, savaşmayı öğrenmiş bu tür topçular yeşil sahalarda delicesine dribbling yapar, tekmelerden etkilenmez, sallanır ama yıkılmazdı. bu tür futbolcular yerini en ufak müdahalede alaşağı olanlara bıraktı maalesef.

    aynı bugünkü gibi yağmurlu sonbahar günlerinde, londra'nın gri ikliminde henüz emirates stadyumu'nun yapılmadığı, "home of the football" olarak anılan highburry'deki efsane arsenal stadyumu'nda sol kanatta buluştuğu topu içeri çekip ayak içiyle uzak köşeye klas bir plase golü bıraktıktan sonra içlik giydiği kollarını kaldırıp boyunluğunun üstünden sigara dumanı gibi soğuk hava üfleyip tempolu koşarak poker face bir ifadeyle coolca golünü kutlayan bir efsaneydi thierry henry.
  • 452
    cok cabuk hızlanabilen ve tık diye stop edip rakipleri uzaklara yollayan efsane forvet oyuncusu. ayak ici vuruşları ölümcül ancak* uzun boyuna rağmen kafa vuruşları yok denecek kadar azdır.

    17 mayıs 2000 galatasaray arsenal maçında yaptığı ve taffarel'in çıkardigi kafa vurusu sonrası kafa sutlarina küsmüş olabilir.*

    müthiş dribling kabiliyeti ile giuseppe meazza'yı interin başına yıkmışligi vardır.

    kulupler düzeyinde premier lig ve şampiyonlar liginde büyük başarılar şampiyonluklar tattığı gibi fransa milli futbol takımı ile dünya kupası ve avrupa şampiyonası kazanmışlığı da vardır.
  • 391
    https://twitter.com/...s/910763722641149952

    henry şu anda skysports'da yorumcu. zlatan'la, pogba ile vs çok güzel röportajları da var hatta. baya kıvırmış işi. tabii teknik direktör olarak görmek ayrı bir şey olur onu. arsene wenger'den sonra arsenal'in başına geçse, zidane gibi falan..

    mikel arteta zaten şu anda city'de guardiola'nın yardımcılığını yapıyor. geçen sene arsenal'de emekli olduktan hemen sonra guardiola'yla city'de çalışmaya başladı.
  • 469
    francesco totti ve zlatan ibrahimoviç ile birlikte favori emekli oyuncum. bana göre mbappe'den çok daha iyi, cr'den de daha iyidir. daha istikrarlı ve ya sportmen olmayabilir ama daha iyidir.

    kendisi kadar hızlı olup aynı zamanda uzun boylu, topa bu kadar hakim ve iki ayağının da her yeriyle eliyle koymuş gibi şut atan oyuncu bence yok. full paket 2. ve 3. bölge oyuncusu, 8, 10, sol, sağ açık ve santrfor oynar hiçbirinde de durdurulamaz. 2006 şampiyonlar ligi maçlarında rakip ceza sahasında 5v1 oynadığı maçlardaki performansı en etkileyici tek kişilik takım performanslarında tepeye oynar bence. büyük oyuncu, çok büyük.
  • 478
    futbol dediğimiz oyunun prime yıllarında yani 90’ların sonu 2000’lerin başında, en baba oyunculardan biriydi. özlüyorum o dönemleri gerçekten.

    sonra messi ve ronaldo çıktı, çıtayı bambaşka seviyelere çektiler. bir daha hiçbir oyuncu o seviyelere çıkamaz ama o özlediğimiz futbol da yavaş yavaş bitti. şu an hiçbir takımın oyunu zevk vermiyor çünkü yetenekli oyuncu çok az. daha çok sistem ve taktik savaşlarına döndü futbol. eğlence kısmı rafa kalktı. şu an 14-15 yaşındaki bebeler bile xg, half space falan diyor. taraftar zaten kulübü yönetiyor sosyal medya sayesinde. istedikleri oyuncular geliyor, istemedikleri gelmiyor.

    futbolun prime döneminde her takımda yıldız oyuncular vardı. city, psg yahut arap kulüpleri gibi obez takımlar yoktu. madrid bile galacticos’u kurarken her sene 1 oyuncu transfer ederdi.

    henry de o prime dönemlerden kalma hoş bir anı işte.
  • 454
    az önce ucl gollerine denk geldim de ne golcü olduğunu tekrar hatırladım. topa hakimiyet desen var, şık vuruş desen var, klas falso desen var. nefis bir futbolcuymuş.

    ama keşke 18 kasım 2009 fransa irlanda maçındaki utanç verici hareketi yapmasaydı. bu nedenle aklımda hep emek hırsızı olarak kalacak.

    zaten o maç sonrası fransa 2010 dünya kupasında rezil oldu, henry'nin kariyer de düşüşe geçti hızla.
  • 447
    2000'lerin başında futbol izleyenler çok şanslıydi. henry, zidane, ronaldinho, fenomen ronaldo, figo, messi ve cr7'nin piyasaya çıkışı vs hep bu döneme denk geldi. henry de atletik yapısı ve ayak içi ustalığıyla yeni jenerasyon futbolun habercisiydi. aradan 20 sene geçti ve bence kendisi gibi, bir tarz değişimini müjdeleyen oyuncular tekrardan gelmedi maalesef.
  • 448
    aslında kendisi için 2000'li yılların ilk 10 yıllık diliminde premier league'de oynamış en muhteşem futbolcu demek çok doğru olacaktır. tamam cristiano ronaldo tarihin messi ile en iyisi ama henry'nin arsenal ile 2005 sezonuna kadarki performansı muazzamdı. 2002-03 sezonunda 20 gol artı 20 asist barajını aştı. bu o zamana dek görülmemiş bir olay ve ilk henry bu barajı kırdı. o sezonlarda 15 gol üstü çok iyi bir rakamdı. ayrıca 2003 ve 2004 yıllarında ballon d'or kazanmaması talihsizlikti.
  • 466
    futbol zekasını sosyal zekayla bu kadar iyi birleştiren başka oyuncu görmedim. oyunculuk desen var. çok eğlenceli biri. futbolcu henry'yi tanımadan mimiklerini esprilerini internette paylaşan çok sayıda insan var.
    tanım: komple futbolcuyu da aşmış komple insan. seviyoruz onu. saygı duyulası bir uefa 2000 kaybedeni.
    https://media.tenor.com/...EAAAAM/laugh-lol.gif
    https://media.tenor.com/...henrycbs-thierry.gif
App Store'dan indirin Google Play'den alın