1
3.ligde küme düştük. ben daha ne diyeyim ama başlık açtık madem, altını doldurmak lazım.
25 yaşında profesyonel lige transfer yaptım. 25 ! sen ne yaptın be abi, 20'yi geçtin mi olmaz o iş derler, oldu.
deplasmanlı amatör ligde oynuyorum o zamanlar, edirnede trakya üniversitesi takımnda. peder bey üniversitede yönetici, kulübün de ikinci başkanı. ekstra harçlık veriyor, her hafta edirneye maça gidiyorum. boru değil tam 6 sene oynadım edirne'de. idman falan yapmıyorum, maça gidiyorum oynuyorum. babam sağolsun.
neyse, deplasmanlı amatör lige çıkınca idman yapma ihtiyacı hissetim. itü'deki hocalarım bana takım buldular. dikilitaş. onlar da deplasmanlı amatör ligdeler. biz ege-trakya grubunda yürüyoruz, dikilitaş istanbul grubunda yürüyor. ikimizde gruplarımızda şapiyon olduk. bir de baktık ki heğ beraber tekirdağdaki 3.lige yükselme maçlarındayız. tekirdağda ne numaralar döndü, başak bir zaman anlatırım.
maçlar öyle, böyle geçti. biz bir şey yapamadık, dikilitaş 3.lige çıktı.
istanbul'a dönünce dikilitaş'a gittim, tebrik etmek için. bana biraz sitem ettiler, finali izlemediğim için falan ama o arada transfer teklif ettiler. bana. 25 yaşındayım be abi. severek kabul ettim. edirnedeki alacaklarımdan feragat ederek dikilitaş'a transfer oldum.
takım sezon başı kampı yapmadı. parası yoktu. ilk hocamız ayhan akbin. tam bir artist. ama öyle böyle değil. idmanlardan sonra yemekte, milletle kafa yapıyor, takım sahada maç yaparken dupont çakmağını gösteriyor falan, acayip bir adamdı. o sıralar galatasaray veteran takımnda oynuyor, filibe'de maçlar varmış, gidemeyeceğim ya bizim 4. haftaya denk geliyor dedi. takımın papazları gidersin hoca dediler, 2. hafta kovuldu. beni oynatmıyordu ama işin rengi sonra ortaya çıktı.
kişisel olarak önemli kısmı, captano oynamaz mı bu takımda kardeşim diye takıma sordu, oynar hoca dediler. ama oynatamıyorum dedi. valla ben göndermedim, ben yeniçeri değilim !
ayhan akbin'in yerine metin kurt geldi. benim için çok önemli biridir metin hoca. bir galatasaray efsanesidir ama kişisel olarak da benim için çok önemlidir, yazılarımı takip edenler bilirler. bilmeyenlere bira karşılığı anlatabilirim. metin hoca da birasever, o bakımdan.
maçlar devam ediyor, ben oynayamıyorum istediğim gibi, formayı alıyorum ama bırakmak zorunda kalıyorum. hocaya gittim, niye oynamıyorum dedim. hoca beni 16 yaşımdan beri tanıyor. zamanında takımında kalmam için çok uğraşmıştı. neyse, benim elimde değil dedi. buyrun.
ben yedeğim ama kimin? kerem alışık ile adnan eirşçi'nin. bunların ikisi de 3.ligde az bulunan cinseten kaliteli adamlardı. üstüne üstlük yılların profesyoneliydiler. evet, kerem alışık tanıdığınız adam. sadri alışık ile çolpan ilhan'ın oğlu, atilla ilhan'ın yeğeni.
bunlar sakatlanmaz etmezi takımın papazları. bir ara beni sol bek düşündüler, o da bana uymaz. 10 sene olmuş sol beki bırakalı. basketbol deyimiyle çok az süre alıyorum. haaa, isteseler bana orta sahada başka yer bulurlar ve verirler miydi, verirlerdi.
meğer işin içinde başka işler varmı. birincisi beni takıma getiren yönetim değişmişti, benim dikilitaş kulübüyle başkaca bir bağımda yoktu zaten, sahipsizdim anlayacağınız.
bir de başka bir konu var tabii, önemsiz*. takım maçlardan önce cihangir otelde kamp yapardı. bir üst sokağında bilsak'ın en üst katı rock bardı. tesadüfe bakın ki benim arkadaşım işletiyordu. ben de sürekli oradaydım zaten. bulutsuzluk özlemi, kesmeşeker, erkin koray, asım can gündüz, leke gibi rockçılar çıkıyordu orada. hatta bir yılbaşı gecesi hepsi birden çıkmıştı. leke dedim de aklıma geldi. solistleri öyle bir geçer zaman ki'deki süleyman yani renan bilek'ti.
konuyu dağıtmayalım, ben takımın papazlarını bilsak'a götürüyordum kamptayken. azıcık, valla azıcık bir şeyler içiyorduk, otele dönüyorduk. bir kaç hafta devam ettik böyle. gündüz ilk 11'deyken gece yedeklere transfer oluyordum anlaşılan. çünkü son çift kalede ilk 11deydim be abi, maç günü yedek. birileri ötüyordu ama kim. papazlar? adı üstünde onlar papazdı be abi, duşe ilk girer, yemeğe ilk oturur, trasfer taksiklerini ilk alırdı onlar. bildiğin yeniçeriler onlardı işte.
sonra takım merter güneş otel'de kampa girmeye başladı. orada da kerem'den sonra ikinci kaptan olan şeref'e sigara istemiş ben de ona golvaz vermiştim. şansım kötü be.
böyle böyle çok az maça çıktım ki bana göre çıkmadım bile sayabiliriz. beni derinden yaralayan, eğlenceli ama büyük bir başarısızlık örneğidir benim açımdan.
ama çok para kazandım be. düşmeye oynuyoruz ama kafadaki takımların hepsini yeniyoruz. gebze, düzce, beykoz'dan teşvik geliyor. sadece ibb para göndermiyordu, şampiyon oldular zaten. düzce'den gelen para acayipti. diğerleri 1 gönderiyorsa düzce'den 3 geliyordu. paraları kimin gönderdiğini söylemeyeceğim. sahi topuk yaylası neredeydi?
25 yaşında profesyonel lige transfer yaptım. 25 ! sen ne yaptın be abi, 20'yi geçtin mi olmaz o iş derler, oldu.
deplasmanlı amatör ligde oynuyorum o zamanlar, edirnede trakya üniversitesi takımnda. peder bey üniversitede yönetici, kulübün de ikinci başkanı. ekstra harçlık veriyor, her hafta edirneye maça gidiyorum. boru değil tam 6 sene oynadım edirne'de. idman falan yapmıyorum, maça gidiyorum oynuyorum. babam sağolsun.
neyse, deplasmanlı amatör lige çıkınca idman yapma ihtiyacı hissetim. itü'deki hocalarım bana takım buldular. dikilitaş. onlar da deplasmanlı amatör ligdeler. biz ege-trakya grubunda yürüyoruz, dikilitaş istanbul grubunda yürüyor. ikimizde gruplarımızda şapiyon olduk. bir de baktık ki heğ beraber tekirdağdaki 3.lige yükselme maçlarındayız. tekirdağda ne numaralar döndü, başak bir zaman anlatırım.
maçlar öyle, böyle geçti. biz bir şey yapamadık, dikilitaş 3.lige çıktı.
istanbul'a dönünce dikilitaş'a gittim, tebrik etmek için. bana biraz sitem ettiler, finali izlemediğim için falan ama o arada transfer teklif ettiler. bana. 25 yaşındayım be abi. severek kabul ettim. edirnedeki alacaklarımdan feragat ederek dikilitaş'a transfer oldum.
takım sezon başı kampı yapmadı. parası yoktu. ilk hocamız ayhan akbin. tam bir artist. ama öyle böyle değil. idmanlardan sonra yemekte, milletle kafa yapıyor, takım sahada maç yaparken dupont çakmağını gösteriyor falan, acayip bir adamdı. o sıralar galatasaray veteran takımnda oynuyor, filibe'de maçlar varmış, gidemeyeceğim ya bizim 4. haftaya denk geliyor dedi. takımın papazları gidersin hoca dediler, 2. hafta kovuldu. beni oynatmıyordu ama işin rengi sonra ortaya çıktı.
kişisel olarak önemli kısmı, captano oynamaz mı bu takımda kardeşim diye takıma sordu, oynar hoca dediler. ama oynatamıyorum dedi. valla ben göndermedim, ben yeniçeri değilim !
ayhan akbin'in yerine metin kurt geldi. benim için çok önemli biridir metin hoca. bir galatasaray efsanesidir ama kişisel olarak da benim için çok önemlidir, yazılarımı takip edenler bilirler. bilmeyenlere bira karşılığı anlatabilirim. metin hoca da birasever, o bakımdan.
maçlar devam ediyor, ben oynayamıyorum istediğim gibi, formayı alıyorum ama bırakmak zorunda kalıyorum. hocaya gittim, niye oynamıyorum dedim. hoca beni 16 yaşımdan beri tanıyor. zamanında takımında kalmam için çok uğraşmıştı. neyse, benim elimde değil dedi. buyrun.
ben yedeğim ama kimin? kerem alışık ile adnan eirşçi'nin. bunların ikisi de 3.ligde az bulunan cinseten kaliteli adamlardı. üstüne üstlük yılların profesyoneliydiler. evet, kerem alışık tanıdığınız adam. sadri alışık ile çolpan ilhan'ın oğlu, atilla ilhan'ın yeğeni.
bunlar sakatlanmaz etmezi takımın papazları. bir ara beni sol bek düşündüler, o da bana uymaz. 10 sene olmuş sol beki bırakalı. basketbol deyimiyle çok az süre alıyorum. haaa, isteseler bana orta sahada başka yer bulurlar ve verirler miydi, verirlerdi.
meğer işin içinde başka işler varmı. birincisi beni takıma getiren yönetim değişmişti, benim dikilitaş kulübüyle başkaca bir bağımda yoktu zaten, sahipsizdim anlayacağınız.
bir de başka bir konu var tabii, önemsiz*. takım maçlardan önce cihangir otelde kamp yapardı. bir üst sokağında bilsak'ın en üst katı rock bardı. tesadüfe bakın ki benim arkadaşım işletiyordu. ben de sürekli oradaydım zaten. bulutsuzluk özlemi, kesmeşeker, erkin koray, asım can gündüz, leke gibi rockçılar çıkıyordu orada. hatta bir yılbaşı gecesi hepsi birden çıkmıştı. leke dedim de aklıma geldi. solistleri öyle bir geçer zaman ki'deki süleyman yani renan bilek'ti.
konuyu dağıtmayalım, ben takımın papazlarını bilsak'a götürüyordum kamptayken. azıcık, valla azıcık bir şeyler içiyorduk, otele dönüyorduk. bir kaç hafta devam ettik böyle. gündüz ilk 11'deyken gece yedeklere transfer oluyordum anlaşılan. çünkü son çift kalede ilk 11deydim be abi, maç günü yedek. birileri ötüyordu ama kim. papazlar? adı üstünde onlar papazdı be abi, duşe ilk girer, yemeğe ilk oturur, trasfer taksiklerini ilk alırdı onlar. bildiğin yeniçeriler onlardı işte.
sonra takım merter güneş otel'de kampa girmeye başladı. orada da kerem'den sonra ikinci kaptan olan şeref'e sigara istemiş ben de ona golvaz vermiştim. şansım kötü be.
böyle böyle çok az maça çıktım ki bana göre çıkmadım bile sayabiliriz. beni derinden yaralayan, eğlenceli ama büyük bir başarısızlık örneğidir benim açımdan.
ama çok para kazandım be. düşmeye oynuyoruz ama kafadaki takımların hepsini yeniyoruz. gebze, düzce, beykoz'dan teşvik geliyor. sadece ibb para göndermiyordu, şampiyon oldular zaten. düzce'den gelen para acayipti. diğerleri 1 gönderiyorsa düzce'den 3 geliyordu. paraları kimin gönderdiğini söylemeyeceğim. sahi topuk yaylası neredeydi?