• 51
    galatasaraylı olma hikayemin girişi, gelişmesi, sonucu hep babamdır.

    çok farklıyız babamla ama ortak bir yönümüz var... o beni küçükken sadece galatasaraylı yapmadı renklere aşık etti. şimdilerde 30 lu yaşlardayım ve geçmiş zaman ile ilgili bir konu dönüyorsa referans verdiğim tarihler hep "galatasaray' ın şu dönemiydi işte...kalli zamanı, hollmann zamanı..." şeklinde. eşimle nikahımızda üzerimizde formalarla birbirimize evet dedik.

    ben de 4 yaşındaki oğlumu babam gibi büyütüyorum. bazen çevremden tepki de alıyorum ama tarifsiz bir aşk bu ne yapayım. yarın öbür gün doğru yoldan şaşmasın diye şimdiden forması,kıyafeti,topu... aldım da aldım. resmini dergiye bastırdım.
    evin vitrininde bir rafı ali sami yen stadı maketi, uefa ve süper kupalar, yarım kupamız, metin oktay, fatih terim... ile süsledim. arada bakıyorum benim eleman oraya dalmış bakıyor.ben de "oldu bu iş" diyorum.
  • 53
    1999 yılında bir aile dostumuz durmadan fenerbahçelilik zehrini bana aşılamaya çalışıyordu ama nedendir bilmiyorum o çocuk halimle o uğraşlara yanıt vermedim ve 2000 yılında kendimi galatasaraylı olarak ilan ettim kendi kendime. o zamanlar uefayı kazandığımızın farkında değildim tabii babam futbol ile ilgilenmediği için. anımsadığım ilk sezon 2002-2003 yılı, o sezon babamın tüm telkinlerine rağmen maçların özetini izleyerek galatasaraylılığımı resmen başlatmış oldum ve o günlerden bugünlere geldik şükürler olsun. hayatımın en güzel kararlarından birisini 7 yaşındayken vermişim.
  • 54
    sene 1996. buzkets henüz 4 yaşında. anne sülaleden gelme fenerli, baba fanatik olmasa bile beşiktaşlı. buzkets mi? biri sorarsa ne olduğunu bilmeden fener diyor... buzkets kıvırcık ve sarı saçlarını kimseye elletmeyen, makas görünce zırlayıp katiyen saçlarını kestirtmeyen ve ortalıkta kız çocuğu gibi lüle lüle saçlarla dolanan bir velet. buzkets' in babası ile bir rütini var. her ay sanki kendi traş olacakmış gibi baklavacının yanındaki berbere babasıyla beraber gidip babayı traş koltuğuna oturtup biraz sonra babasına aldıracağı baklavayı düşlüyor. yine böyle bir günde buzkets babasını berber amcanın kollarına bırakmış arkadan traşın bitmesini beklemekte. berber tam bir mahalle berberi. 3 kişi traş oluyor, 10 kişi muhabbet ediyor. traş bahane aslında millet goy goya gelmiş. işte tamda böyle bir anda bir adam oturuyor buzkets' in yanına. bir süre sonra buzkets' e hangi takımlısın diye soruyor. buzkets durur mu hiç yapıştırıyor cevabı; fener ! bu cevap adamın hoşuna gitmiyor gel seni cimbomlu yapalım diyor. buzkets olmaz diyor. adam bu sefer sana çikolata alalım diye üsteliyor. buzkets yine yok diyor... ama adam inatçı. sana bir sürü çikolata, şeker, dondurma alalım diye üsteliyor bu sefer. buzkets yine inatçı yok diyor. bir süre sonra adam bu sefer teklifini çikolata, şeker, cips, kola diye yineliyor. buzkets bu ahlaksız teklif sonrası berberle koyu muhabbete girmiş babasına şöyle bir baktıktan sonra esrarengiz adamla birlikte berberden çıkıyor. sonrası mı? babanın traşı sonunda bitmiş, bir yandan berbere parasını öderken bir yandan da içinden nerede lan bu çocuk diye geçirirken kapıdan içeri adeta bir maskot girer... sarı kırmızı atkı takmış, pazar işi formalardan giymiş, hatta yetmemiş kafaya kasket bile geçirmiş bir yandan da ellerinde poşet dolusu çikolata ve şekerler var. evet buzkets o esrarengiz adamla gidip tam teşekküllü bir cimbomlu olarak dönmüş. ama sadece cipsle, şekerle, çikolata ile kalmamış birde üstünü giydirtmiş...baba şok içinde tabi. esrarengiz adam ise berberdekiler tarafından tanındığı için pek bir problem yok. ne oldu, ne bitti muhabbetlerinden sonra buzkets ve babası berberden ayrılıp eve doğru yola çıkar. tam çıkarken adam en büyük kim diye sorar ? buzkets avazı çıktığı kadar bağırır; cimbom! evet işte bende böyle oldum cimbomlu... o adamın sesini, yüzünü vs. hatırlamıyorum. yaptığı şey ise gerçekten çılgınca. ama hayatımdaki en ilginç hikaye bile sayılabilir. tabi olayları tüm çıplaklığı ile hatırlamıyorum. özellikle alışveriş faslını vs. ama bugün bile babam ara sıra hiç tanımadığı herifle çıkmış gitmiş, adamada bir sürü şey aldırmış eşek herif diye laf sokmaya devam eder. yani uydurma, abartma, kurmaca filan değil yazdıklarım. burdan o dayıya sesleniyorum, iyi ki beni kandırmışsın, iyi ki bir çocuğu ebeveyninden habersiz alıp götürmüşsün, iyi ki gerçekten var olmuşsun. bir kez daha, binlerce defa daha teşekkürler...
  • 55
    çocukluğunu 90'larda geçirmiş biri olarak, bilhassa haftasonları radyodan maç dinlemek, cine5'ten maçları izlemek, mavi logolu star'da şampiyonlar ligi şerefine nail olmuştum. kalabalık bir evde dede, babaanne, anne, baba beraber yaşayınca ve dedeyle pederin ikisi de ağır galatasaraylı olunca benim için işler çok rahat oldu. anne tarafı ağır beşiktaşlı olmasına, rahmetli diğer dedemin sahip olduğu otobüsle beşiktaş şampiyonluklarında tura çıkacak kadar fanatik olmasına rağmen baba tarafından çok sağlam bir tedrisat almıştım. kaybetmeye hiç tahammülü olmayan iki kuşağın galatasaray maçında aynı takımı tutmalarına rağmen devamlı tartışmaları bana hep garip gelirdi aslında. maç izlerken bir yandan da tartışma programı izler gibi olur, bunlara bir anlam vermeye çalışırdım. ama yaş ilerleyip zihin berraklaştıkça o fanatiklik ve tutku bana da yerleşti. 2000'de ilk fıçı biramı 17 mayıs akşamı peder beyle beraber 10 yaşındayken içtiğimde nasıl bir tarih yazıldığını tam kavrayamamıştım ama yaşadığım sevinç unutulmazdı. yine o yıl şampiyonluk maçına karaborsadan bulduğumuz biletle ilk kez gittiğimde pederin boynunda izlemiştim sami yen'de bütün maçı. 2001 sezonunda okul yüzünden erken yatmaya zorlanırken, eve dönüşte hemen uyuyup akşam da bütün maçı zevkle seyrederdim. tabi yine dede ve pederin yoğun tartışmaları arasında. o 2001 aralık ayında peder bey bu dünyadan göçtü gitti ama arkasında en az kendi kadar galatasaraylı bir evlat bıraktı ve her galibiyeti, şampiyonluğu, kupayı, gurur dolu anı kendisine ithaf ettim. yarın da şampiyon olunca formamı giyip kabristanını ziyaret edeceğim ve kendisine bu gurur dolu hissi yaşamamı sağladığı için tekrar teşekkür edeceğim. insanın ailesinden kalan bir mirası iliklerine kadar hissetmesi gerçekten paha biçilemez bir durum. taçsız kral metin oktay'ın o sözü, gerçekten de çok doğru.

    (bkz: galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır)
  • 57
    beni galatasaray taraftarı yapmaya çalışacak tek bir yakınım bile yok. annem galatasaray’ı tutar ama öyle ilgili falan değildir. sadece dayımın çocukluğumda sen fenerlisin dediğini hatırlarım. soranlara öyle söyletirdi yanımdaysa.

    hal böyle iken nasıl galatasaray taraftarı oldum bilmiyorum sözlük :) ama her ne veya kim sebep olduysa allah ondan razı olsun.

    bana yol gösteren olmadı ama ileride çocuk sahibi olursam onlara yol gösterecek bir babaları olacak :)
  • 59
    benin galatasaray'lı olma hikayemde rahmetli dayımın payı çok büyüktür. kendisi hasta galatasaray'lıydı. on dört sene şampiyonluk görmemişti. galatasaray' ın şampiyon olduğu sezon dayımda kanser hastası olmuştu. ama o şampiyonluğu gördükten sonra vefat etti. kendisi beni küçüklüğümden beri galatasaray aşkı ile doldurmuştu. bir sonraki sene şampiyon kulüpler kupasında yarı final oynadığımızı görmesini çok isterdim. çok genç vefat etti. yaşayıp takımının o seneden sonra nasıl şahlandığını ligi ve avrupa' yı nasıl titrettiğini görmesini çok isterdim.
  • 60
    (bkz: 16 aralık 1998 galatasaray beşiktaş maçı)

    babamin etkisiyle besiktas taraftariydim, ya da kendimi oyle saniyordum. fakat bu maci cocuk halimle izledigimde galatasaray'in attigi her golde (ozellikle fatih akyel'in attigi golde) kalbimde bir seylerin harekete gectigini farketmistim. ve sonra anladim ki ben bu sari kirmizi renklere sahip takimin taraftariymisim megersem.
  • 62
    nasıl olduğunu tam hatırlamıyorum ama abimle sanırım 2000 uefa kupası zaferinden sonra galatasaraylı olduk. hayal mayal hatırlıyorum. beşiktaş'ın 100. yıl şampiyonluğunda bjk tarafında yer aldık bir hafta. fakat bir hafta dayanabildik. kalbimin ilk defa galatasaray için heyecan ile çarptığı dakikalar ise 2006 yılının 14 mayıs akşamı. malum 16 dakika. bütün mahalle neredeyse bir abimizin otomobil radyosundan denizli-fener son 16 dakikasını dinledi. o 16 dakika boyunca kalbim bir daha o kadar hızlı atmadı, bir daha da ne zaman atar bilmiyorum. o 16 dakika beni galatasaraylı yaptı. sonrası malum. bir daha kopamadık. abimle koptuk ama takımdan kopamadım.

    edit: 94 doğumluyum.
  • 63
    (bkz: #2590688) itirafımı yaptığıma göre gelelim nasıl galatasaraylı olduğuma. annem ve babam ilkokul öğretmeni idiler. her sabah köy okuluna giderlerken mecburen beni de yanlarında götürürlerdi. köy okuluna giden serviste sadece annem ve babam yoktu birde hayriye teyze vardı. annem ve babam gibi öğretmen olan hayriye teyze yol boyunca bana hep cimbombom diye tezahürat yaptırırdı. bir akşam evlerine misafirliğe gittiğimizde kendisinin sarı kırmızı atkısını alıp boynuma dolamış ben de artık galatasaraylı oldum demiştim. işte o akşamdan beri yirmi yıldır galatasaraylıyım. varol hayriye teyze sayende nice mutluluklar yaşadım.
  • 64
    87-88 sezonunda 29 ağustos günü daha 13 yaşındayken eniştem ( sakarya’lıdır kendileri) galatasaray-sakaryaspor maçına kapalı tribüne götürmüştü beni. eski açık tarafa yakın ortalarda oturmuştuk. tanju çolak rövaşata gol atmıştı gözümün önünde. böyle bir sihir mi var ben o yaştayken. o sezon yaklaşık 10 maça gittim eski samiyende. şampiyonluk maçında bile oradaydım. mecidiyeköy’den taksime yürümüştük. ondört yıllık bu çile bitti artık o sene...
  • 65
    annem ve babam çalıştığı için beni bakıcıya bırakıyorlardı çocukken. bakan teyzenin de galatasaraylı kızı ve beşiktaşlı oğlu vardı. biri beşiktaşlı biri galatasaraylı yapmaya çalışıyordu ablayla aram daha iyi olduğu için galatasaraylı olmuştum. bu arada babamda trabzonsporlu,neden benide trabzonlu yapmadın diye sormuştum. “ ben tuttum düzgün bir şey göremedim,sen kendin seç istedim.” demişti *
  • 69
    babam fenerbahçeli. henüz tam takım tutma aşamasına gelemişken ama ufaktan fenerbahçe sempatisi duymama ramak kalmışken 96 cumhurbaşkanlığı kupasında fenerbahçeyi galatasarayımız 3-0'la geçiyordu ve o zaman 5 yaşında olan ben galatasarayın yenmesiyle babama karşı saflara geçip artık galatasaraylı oluyordum. sağolsun babam hic zorlamadı kararımdan döndürmedi.

    iyiki o gun yenmisiz. iyi ki galatasarayli olmusum:)
  • 73
    eşsiz olduğuna emin olduğum hikayedir.
    küçük bir çocuktum, futbolu seviyordum, bir takımı tutkuyla tutmak istiyordum, takım tutarsam daha da çok seveceğimi biliyordum bu sporu. ama hangi takımı tutacağımı bilmiyordum. annem beşiktaşlı ama tutkulu değil, babam da takım tutmaz(dı). benden bir kaç yaş büyük bir kuzen dedi ki, gel fenerli ol. biraz bakmaya başladım fener maçlarına, yok olmadı, hissetmedim, hiç heyecenlanmadım, sevmedim. hayır bu takım uymadı bana dedim, belki de futbol o kadar da sevilesi bir spor değildi.
    hemen sonra başka bir kuzen abimiz, ablamla bana, gelin ben sizi galatasaraylı yapayım dedi. yap abicim ama nasıl olacak ki? bazı dualar edip üfleyeceğim, sessiz olun... tüm şartları sağladık ve törenle galatasaraylı olduk. o zamanlar kuzen abimin futbolla ilgisinin hiç olmadığını ve bizimle dalga geçtiğini fark edemeyecek kadar saf ve küçüktük. ama hemen sevdim cimbomu, kanım ısındı, heyecanım üstel olarak arttı. babamı ve benden küçük tüm kuzenlerimi galatasaraylı yaptım, benim tutkumdan etkilenmemek zordu, annem bile takımını bırakmasa da sempatizanımız oldu, ne de olsa galatasaray yendikçe yüzünde güller açan çocukları vardı. tüm sülalede galatasaraylılık seviyesi hızla yükseldi, koyulaştı. beraber maç seyretmeler, topluca sevinmeler, şampiyonluklar, konvoylar...

    bence galatasaray benim kanımda varmış ama ortaya çıkarılması gerekiyormuş :)

    sağolasın abicim sen çok yaşa...
  • 74
    tarih 9 kasım 1988. pek çoğumuzu galatasaraylı yapan 9 kasım 1988 galatasaray neuchatel xamax maçı günü gelmiş çatmış. babam televizyonu açtı deli gibi heyacanla maçı izlemeye başladı. goller geldikçe sevinçten kendinden geçiyor. e tabi bu sevinç beni de coşturdu, o gün futbola ilgim başladı ve galatasaraylı oldum. ha bu arada babam gençliğinde sıkı bir fenerliymiş, 1975'te benfica'dan 7 yiyince fenerliliğini serinletmeye alıp, gaziantepsporlu olmaya karar vermiş. avrupada türk takımlarını destekleyen babam 1988de farkında olmadan beni sıkı bir galatasaraylı yaptı :) e tabi aradan geçen yıllar içinde ben de ılık fenerli babamı sıkı bir galatasaraylı yaptım ;)
App Store'dan indirin Google Play'den alın