• 155
    sözlük sinirlenme duvarı kapalı olduğu için buraya geldim ben de. aslında şu an içerisinde bulunduğum durumu ne kelimelerle, ne de duygularla tarif edemem. 18 ekim 2019 galatasaray sivasspor maçı'nda belhanda'nın marcao'ya attığı muazzam diagonal(!) pas gibin bi hal işte.

    saat 04.30 suları. gecelik simone de beauvoir okumamı yapmış, yarınki klasik edebiyat teorisi ve shakespeare'de zaman teması derslerine hazır ve nazır olma gayretiyle çalışma odasından yurduma dönüyorum. ülkemin en iyilerinden biri olan bir akademide, alanının belki de en iyisi olan bölümümde neler daha iyi olabilir diye kafa yoruyorum bir yandan da. beriki taraftan cuma akşamki derste tüm notlarımın bulunduğu küçük defter ve latince kitabımı, geçen hafta kalemliğimi unutmuş olduğum sıranın gözünde unuttuğumu hatırlıyor ve darlanıyorum.

    neyse, rahatça bilgisayarın başına geçerek son bir iki noktanın altını çizmek umuduyla yurduma giriş yapıyorum. öncesinde bir lavabo/tuvalet zaruriyeti baş gösteriyor. tabi pazar gecesi, tuvalet kağıdı ve sabun bulmak zor. neyse efendim, giriş katta sağdan ilk alaturkaya yöneliyorum ve güm.

    3 senelik bölüm hayatımda gördüklerimi, hayatın ne kadar ezilse de yok olmayan kahve gerçeklerini tek kolonda konsantre etmiş o müthiş satirist şaheser, trajan sütunu edasıyla şapkasını çıkararak bana selam veriyor. beyaz zeminle oluşturduğu tezat adeta bir oksimoron hüviyetiyle zıt kutupları aynı potada temsil ediyor. gerçeğin bu koyu hali karşısında algıları kısıtlı bir fani olarak daha fazla dayanamayacağımı anlıyorum. o an gözlerim yaşarıyor, huşu içerisinde immanuel kant'ın süblim deneyimine yaklaştığımı hissediyorum.

    o andan sonra bir isme nail olmanın ya da olmamanın çok da fifi bi mesele olduğunu anlıyor ve bu simülasyonu benimle paylaşıp gecenin zehirinde aydınlanmamı sağlayan sanatçı dostuma sevgilerimi yolluyorum.
  • 160
    son 3 günde sadece 6 saat uyudum. beynimdeki amfetamin etkisiyle enteresan bir kafa yaşıyorum.* mayhoş sayılır mıyım? dertleşelim mi sözlük?

    iş için projenin deadline geldi onu yetiştirmem lazım. ayrıca öğrenciyim, vizelerde yoğunluktan dolayı iki sınava giremedim. cuma günü onların mazaretine girmem gerek. mezun olmak için tüm dersleri vermem gerek. boş bir vaktim olursa bitirme tezi yazacağım. bunlar hangi ara olacak?

    dönem başında girdiğim işi ne güzel bırakıp, sözlüğe bile yazmıştım çok mutluyum diye. (bkz: #2771066) bok vardı yeni işe girecek. okulla ikisi olmuyor. ayrıca hiçbir iş görüşmesinde size sunulan iş akdine uyulmuyor. iş hayatına uygun olmadığımı düşünüyorum be sözlük ahalisi. özellikle türkiye için. kendimi enayi gibi hissediyorum. aldığın işi kendi işin gibi benimser hayatından, zamanından belki sağlığından verip kimsenin bunun farkında olmaması muazzam bir his. * proje çalışmadığı için huzursuz olup, gece yarısı çalışan birinin bu sektörde ve türkiye'de mutlu olması imkansız. tüm gece uykusuz sabaha kadar çalıştığını bildikleri halde "kurumsal" dünya zırvalarıyla sabah bir toplantı yapalım lafını işitmek insana çok acı veriyor.

    2 ay önce tam zamanlı bir işi yoğunluk yüzünden bıraktım. ayrıca orada normal yazılımcı kadrosundan maaş alıyordum, öğrenci olarak değil. yeni işime girerken bunu bizzat söyledim. zaman sıkıntısı olan biriyim dedim. sorun değil okulu boşlamanı istemiyoruz dediler. lakin öyle olmuyor. şu an nerdeyse eski işim kadar yoğun çalışıyorum ve eski işime nazaran komik bir para kazanıyorum. iş hayatına uygun değilim derken bunu ifade etmek istiyordum. yarı zamanlı bir işte tam zamanlıyı geç boş kaldığım zamanlar bile proje çalışsın diye uğraşıyorum, okulu belki uzatacağım peki ne için?

    sırf mezun olduğumda yurt dışı başvurularında iş tecrübesinin boş olmaması için katlanmaya çalışıyorum. iyi bir yazılımcı olmaya çalışıyorum ama bildiğin suistimal seviyesine geldi bu iş. arkadaşlarlarım sürekli şunu söylüyor. mesai içinde çalış, proje olursa olur, olmazsa senin problemin değil. planlamayı sen yapmadın ama olmuyor be sözlük. fazla mı edepli yetiştirdi ailem bilmiyorum. böyle profesyonel düşünemiyorum. işten çıkıp eve geldiğimde her şeyi unutamıyorum. bu şekilde bu ömür gitmez.

    o kadar boktan bir yoğunluk ki 6 aydır aşk acısı bile çekmedim. erkek yazarlar ne demek istediğimi anlar. hayatında hoşlandığın biri olur, birlikte olduğun biri olur, acısını çektiğini biri olur. lakin böyle boş tamamen boş. birinden hoşlanmaya bile vaktim yok. ne için peki? gerek var mı? ölümlü bir dünyada hırslar uğruna bu kadar kendini kaybetmeye gerek var mı? bugün sakallarımı kestim 1.5 ay sonra. bıyığımın olduğu yerde kırmızı top top yaralar var. ilk önce jilet ile kanattım sandım ama değil. bildiğin şişmiş bir doku var. sabah işe pardon "toplantıya" gittiğim için doktora gidemedim. 1.5 ay dudağımın üstünde ne olduğunu bile bilmiyorum. o sakalların, bıyıkların içinde böcek yaşasa şaşırmazdım.

    istifa etmeyi düşünüyorum tekrar. alışkanlık gibi oldu. bir sorun da orada var be sözlük. sorun bende mi acaba diyorum. kendime uygun bir iş bulamıyorum belki de. çok mu rahata alıştım diyorum ama çalışmak ile ilgili problemim yok. bilmiyorum sözlük yok mu yahu işini sevip iş hayatından, toplantılardan, iş harici her şeyden nefret eden? akıl verir belki. yapmak istediğim şey bence çok güzel. bir sonraki aşamayı düşünerek bugünleri dolduruyorum hep ama yoruldum yahu vallahi yoruldum. kendimi zengin etmek için uğraşsam bedelin karşılığı var derdim. başkalarını zengin etmek için kendi sağlığından vermek akıl tutulmasıdır yahu. ben neden kendime engel olamıyorum?
  • 166
    kendisi için yaptırdığım şu siktiğimin anahtarını her deliğe sokuşumda tarifi mümkün olmayan bir acı duyuyorum. koridordaki yarrak gibi ortadaki halıyı gördüğümde gözlerim dolmaya başlıyor. uyuyabilirsem sabah işe gidiyorum ama geri dönemiyorum. bu koduğumun odası o yokken içimi öyle sıkıyor ki eve dönmek istemiyorum. keşke ciğeri beş para etmez aptalın teki olmasaydın.
  • 168
    hala onu düşünmek çok zor sözlük. uzun zamandır görüşmediğim arkadaşlarımla görüşüp kafa dağıtmaya çalışıyordum bir süredir. onu görmediğim müddetçe de çok başarılı devam ediyordu bu süreç. bugün aptal bir pakistanlı iş arkadaşımı yaşadığım muhite getirdim. bir mekana girdik ve o da oradaydı. yaşça benden 7-8 yaş büyük olduğu için abilik triplerine girip kızla konuşmaya çalıştı. defalarca engellemeye çalışsam da gitti. benim için onu düşünmemek çok zor, o karşımdayken onu düşünmemek ise imkansız. gidelim dedi, hayır burada kalacağım dedim. konuş dedi, hayır konuşmayacağım dedim. kalbim bütün geceyi onla geçirmek istiyor, geçirebileceğinin de farkında. beynimse dönüşü olmayan bir hata yapıldı ve bundan sonrasında da sizden bir bok olmaz diyor. ama ben aptal bir adam değilim, çoğu zaman duygularımı seçerken bu sefer beynimi seçtim. dedim ya abilik triplerinde yavşak. 3 defa, 4 defa onların masasına konuşmaya gitti. her gittiğinde yerin dibine girdim, her gittiğinde keşke onun yerinde ben olsam dedim. kendi içimde kurmaya çalıştığım o dengeyi, o yalan krallığını yerle bir etti bu hisler. geri dönecek yüzüm olmasın diye tüm yolları kapamak için yapılmaması gereken yanlışları yapan, hiçbir zaman pişmanlık hissetmeyen ben, o zaman pişmanlığı iliklerimde hissettim. bütün dengem alt üst oldu. bu yavşağın son gidişinden sonra geri dönünce hiçbir şey demedim ve masadan kalktım. şu an bu dangalak kanepede uyuyor ve bildiğim bütün küfürleri ediyorum. sadece ona değil kendime de. bu bataktan çıkmak için kurmaya çalıştığım her şey bir pamuk ipliğine bağlıymış meğer. en hafif rüzgarda devrileceği belliymiş. velhasılkelam son kısmı kendime yazıyorum. sevgili mizuhara bu entry'i silmezsen ve okursan sadece şunu hatırla. affedemeyeceğin şeyler yaşandı ve sonunda neler olacağını biliyorsun.

    4.30 gibi entry'i yazmışım fakat sızıp yollayamamışım, şimdi yanımda bu dangalakla işe giderken yollayabiliyorum.
  • 169
    daha dün yazdım, bugün yine gördüm. biriyle buluştuk, ben yarım saat erken ve günlük kıyafetlerimle gelmiş, tek başıma biramı içiyordum. kız sanki baloya gidiyormuş gibi giyinmiş. geldiğinde abartmıyorum mekandaki herkes dönüp baktı. bi yarım saat sonraysa o geldi, ben bir kere bile bakamadım. karşımdaki kız umrumda değildi, bir kere göz göze gelmek istedim sadece, bir seferliğine ya. ama dönüp bir kere bile bakmadım. o varken hayatıma devam edemiyorum, şu saatte yazıyorum çünkü karşımdaki kıza yarın mesaim var, erken uyanacağım gitmem lazım dedim. yalancıyı sikmiyorlar ya. duramadım yanında başka bir kızla. kızı erkeği önemli değil. yüzünü bir kere bile görmedim. ama o sarı saçlarını gördüm. keşke daha kolay olsa her şey. ama onla aynı yerdeyken nutkum tutuluyor. sarılsam bana sarılacağını biliyorum, ama sonunun aynı boka bağlanacağını da biliyorum. tek bir sefer onunla konuşmak istiyorum ama tutuyorum kendimi. birçok kötü özelliğim vardır belki ama çok kararlı bir insanım. belki de kindarlığımdan gelir bu bilemem. konuşmuyorum, kendimi azıcık tanıyorsam da konuşmayacağımdan eminim. ama köpek gibi istiyorum. ne dedim ne anlattım bilmiyorum. ama onu görmek bana hiç yaramıyor, yine yaramadı. yurtdışına defalarca yerleşme şansım oldu ve gitmedim ama bu sefer diyorum ki seni burada tutan ne var? ailenden yeterince sevgi, destek mi gördün onlar için mi gidemiyorsun? hayır. zordayken yanında olduğun ama sen zordayken yanında olmayan arkadaşların var diye mi gidemiyorsun? hayır. sevgilin mi var? hayır. tek galatasaray var. allah belamı versin beni bu ülkede tutan tek galatasaray var. onun bile gücü yetmeyecek gibi hissediyorum. her şeyi siktir edip gidesim var, neresi olur belli değil. ama gitmem lazım. bu koduğumun bataklığından, bu koduğumun insalarından bir şekilde kurtulmam lazım.
  • 172
    bugün hayatımın en kötü günü. kuzenim daha 28 yaşında sevgilisinden ayrılmak istediği için sevgilisi tarafından kurşunlanarak öldürüldü. teyzemse yoğun bakımda. lütfen başlığımın altına bununla alakalı bir şey yazmayın. aynı zamanda sevdiğim, aşık olduğum kızın doğum günü. onun doğum gününde modu düşmesin diye hiçbir şey anlatmamıştım. o da zaten bugün tek kalıp son 1 yılı gözden geçirmek istediğini söylemişti. ben de ona en ihtiyaç duyduğum anda anlayışla karşılamıştım. daha 2 saat önce beni öpüp evden çıkmıştı. doğum gününü kutladım, cevap alamadım. duramadım evde dışarı içmeye çıktım. gördüğüm şeyse kız ve eski sevgilisinin gözden uzak bir yerde oturduğuydu. hayatıma dair kurduğum tek hayal de yıkıldı.
  • 174
    günler birbirinin aynısı
    bozuk bir düzenin parçası
    henüz bilmiyorsan sen de cevabı
    üzülme,
    herkes bir cevap peşinde
    yolda dikkat et kendine
    esir olma hiçbir fikrine
    unutma,
    değişecek çoğu, zamanla

    sikmişim ferhat’ı, mecnun’u
    dağlar delmişler, çöller aşmışlar
    bütün bunlar sadece hikaye
    aşk bu kadar zor değil,
    kolay olanı seçmek suç değil
    korkma, sana denileni yapma
    düşün, bu kadar da olsa özgürsün

    aşk mutlu eder, ağlatmaz
    özletir ama kavuşturur.
    aşk eziyet değil,
    aşk acı çekmek değildir,
    aşk sana tamamlanmış hissettirir.
    aşk eziyet değil
    aşk acı çekmek değildir
    aşk iki kişiyi birden mutlu etmektir.
    aşk eziyet değil
    aşk acı çekmek değildir
    üçüncüye söylersem
    belki herkes öğrenir.
  • 175
    1 ay olmasını geçtim artık. kafam da güzel biraz, güzel olsun zaten. ben galatasaray'ımı çok özledim sözlük. her şeyin başı sağlık, mahalle yanarken saçını tarayan kahpe olmak da istemiyorum ama bitsin artık bu hasret. hayata tekrar karışalım artık. tribünde ismini bilmediğim insanlarla ahbaplık kuran ben karşıdan gelen biri varsa yolumu değiştirmekten bıktım usandım..

    doğu üst'ten gelen bir sese kulak verip kollarımı açarak sen gözümün nuru adanmış hayatların umudu diye bağırmak istiyorum. karantina gibi sensizlik de yordu galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın