• 178
    hepimiz kendimize ulvi değerler biçiyoruz, aslen sahip olmadığımız..

    önemsediğimiz şeyler bir başkasının dönüp bakmaya yeltenmeyeceği kadar boş, sığ ve manasız yada bizim kaybettiğimizde ertesi gün aklımıza dahi düşmeyecek olanlar bir başkasının hazinesi.

    kant der ki "öyle bir eylemde bulunmalısın ki eylemlerin bütün zamanlar ve mekanlar için geçerli olsun." yaptıklarıma bakıyorum bazen, sorguluyorum eylemlerimi gece 3-4 gibi. iyi bir insan olduğuma karar veriyorum.

    sabah kalktığımda kendime aynı şeyi tekrar soruyorum, sonra dilimin ucuna geliyor; ne kadar kötü olabilirdin ki iyi oldun.

    mesela benden hoşlandığını söyleyen kadınlar oldu, bir şey hissetmediğim kimseye aşık taklidi yapmadım fiziksel tatmin için. sadece kibar bir dille reddettim. bu mudur beni iyi yapan.

    bazen geceleri mama alıp sokak hayvanlarını beslemeye çıkıyorum. rahatsız gördüğüm varsa arabaya alıp götürmeye çalışıyorum. bu mudur beni iyi yapan.

    üst komşumla ne zaman dışarıdan bir şeyler alıp evine gelirken denk gelsem poşetlerini zorla alıp ben taşırım. bu mudur beni iyi yapan.

    ben "iyi" olanı yapmıyorum. ben kendimi "iyi" hissettirecek olanı yapıyorum. aslen çıkarcı, basiretsiz ve bencilim. iyi olan nedir. iyiliğin tanımı nedir en ufak bir fikrim yok. ama insan istemsiz şekilde aldığı nefesi dahi kendi çıkarı için yapıyorken bilinçli eylemlerinin içgüdüsel olarak kendi menfaatlerini korumaması gibi bir ihtimal kalmıyor. mesela iyilik denilen şey içinde bulunduğun dönemin şartlarına ve toplumsal normlara göre öğrenilen bir şey. ama zalimlik zaman ve mekandan bağımsız olarak insanın her zaman için kendi kendine öğrendiği bir şeydir.

    duygusuz sevişmek bana kendimi iyi hissettirseydi eğer reddettiğim kadınların tamamıyla sevişirdim. hayvanlarla vakit geçirmek beni bu dünyadan bi süreliğine olsa da uzaklaştırmasaydı hiçbirinin yüzüne bakmazdım. yalan söylemek bana iyi hissettirseydi eminim yalancı olurdum.

    çalışma masamın ilk çekmecesi bitirdiğim anti depresan kutularıyla dolu ağzına kadar. tam olarak iyi hissedebildiğim bir vakit açıp bakayım ve iyi hissetmek için gerekli hormanların salgılanmasına vesile olan farmasötik kimyagerlere şükranlarımı sunayım ümidiyle sakladım hep. ama bir türlü sunamadım. murat menteşin de dediği gibi acı gerçekler bazen dandiktir.

    kendi içimde ne için kiminle savaştığımı bilmiyorum. ama her zaman aklımın bir köşesinde olmaktan korktuğum kişi olmanın korkusu olduğunu biliyorum. nietzsche'nin dediği gibi ;
    "canavarlarla savaşan kişi dikkat etmelidir, ki kendi bir canavara dönüşmesin. sen dipsiz bir kuyuya uzun uzun baktığında, dipsiz kuyu da sana bakar."

    birde benim dediğim gibi ; ne kadar kötü olabilirdin ki iyi oldun ?
App Store'dan indirin Google Play'den alın