• 12
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078)

    ilk cümlesini okuyup ofsaytlamıştım, okumaya değer bulmadım.

    şimdi gündeme gelince bir daha okudum. ve karşılaştırma yaptığı her paragrafına cevap vermek istedim.

    1. daha iyi kadrolarla 8. olan ve baş tacı edilen hocalardan bahsetmiş. hagi ve bülent ünder hoca olarak pek baş tacı edilmedi onları saymıyorum. muhtemelen ilk 8 hafta takımın başında olan rijkaarddan bahsediyor. ilk 8 hafta takımın başında kalan hoca sebebiyle mi 8. olduk. saçmalık. onun dışında daha iyi kadroyu da çözemedim. kalesinde aykut, orkun olan, defansı lucas neill dışında tamamen çöp olan, orta sahası bam olan, ileride de sakat arda, çok az oynayan elano, misimovic gibi adamlar var. bir de hamza hoca'nın şampiyon olduğu kadroya bakıyorum. muslera, sneijder, melo, chedjou, telles gibi yabancıları olan bir takım. karşılaştırmaya gerek yok hangi takımın daha iyi kadrosu olduğu ortada zaten.

    2. transfer konusunda pasif kalmasında dursun başkanı suçlamış, hamza hoca'yı haklı çıkarmak için. pasif kalmayıp şu entrydeki takımı (bkz: #1825695) kursa çok mu para harcayacaktı veya kulübü batıracaktı? son gün melo, telles'i yollayıp takımı bir seviye düşürürken de pek pasif değildi ayrıca.

    3. mancini'nin yerli-yabancı konusunda eleştirilmemesinin sebebi ayrım yapmamasaydı. anlamak çok zor değil. ceyhun'u alırken drogba'yı çıkarıyordu adam ki ceyhun'u oynatmasının sebebi taktiksel*, ceyhun babasının oğlu değil, ceyhun özelliklerinde bir başka oyuncu yabancı da olsa yerli de olsa onu oynatırdı. onun dışında burak oyunda kalırken drogba alınıyordu. eboue'yi kesip sabri'yi falan kullanıyordu. kendi getirdiği burdisso'yu yetersiz görüp oynatmıyordu. hamza hoca olsa evladım diye hep ilk 11'e koyardı net. mancini'yi eleştir hatta eleştirmek lazım fuzuli transferleri konusunda ama ayrım konusunda eleştiremezsin. yerli yabancı ayrımı yapmıyordu adam bu kadar basit. herkesi mantığı çerçevesinde kullanıyordu. yabancı hocaya hayranlık işte bu yüzden var. insanlar hiçbir yerli hocada bu eşitliği göremiyor. hep bir pohpohlama, kayırma görüyor. ve bunu istemiyor. gayet de doğal. takımda lobisi olanların değil hakedenin oynaması isteniyor. çok şaşılacak bir durum değil. bunu sağlayacak hoca yerli-yabancı olsun farketmez.

    4. yaptığı değişiklikleri diğer yabancı hocalarla kıyaslamış. hamza hoca değişiklikleriyle takımı yakıyordu geçen sezon. ilk aklıma gelen yasin'i çıkarıp dzemaili'yi aldığı ve özür dilediği maç. vakit öldürmeye çalıştığımız maçlarda 3. değişikliği yapmayı unutuyordu lan. diğer hocaların eleştirilmediği gibi üstünkörü bir tespitte bulunmuş. her hoca sonucu hatalı olan değişikliği yüzünden eleştirilmiştir. detaylandırırsa daha net cevaplandırabilirim.

    5. mancini düşmanlığını değişik boyutlara taşımış arkadaş. ceyhun 90'da oyuna alındığı zaman herkes kızıyordu. kim aferin diyordu? ayrıca sabri konusu daha derin bir konu. zam yapılan ve belli maç oynaması karşılığında sözleşmesi uzayacak bir oyuncu. en önemli ayrıntıyı atlayarak, hamza hoca'yı haklı çıkarmaya çalışmış. gereksiz bir çaba. popescu olayını pek bilmiyorum bir şey yazmadım o yüzden.

    ayrıca, selçuk ile ilgili xelçuk muhabbetinin neresi goygoy? bir oyuncun bir sezon çok iyi performans göstermiş. bunu görenler de onu alanında en iyi olan futbolculardan biri xavi'ye benzetmiş. bunun goygoyluk bir durumu yok. eğer şunu diyorsan başka, bir sezon iyi oynayan adamı şişirdiniz, adam havalara girdi bak oynamıyor. bu da saçma, berbat oynayan bir futbolcunun bu performansının sebebini taraftara bağlamak ama hadi eyvallah. arda'nın gitmesini sağlayan adamlarla, iyi oynayan futbolcusunu öven taraftarın nasıl aynı zihniyette birleştiğini anlamak güç. iyi oynarsan alkışlanırsın. kötü oynarsan eleştirilirsin. bu kadar basit.

    hamza hoca'nın niye eleştirildiği zaten açık. bunun yerli veya yabancı olmasıyla bir alakası yok. kaç kere yazılıp çizildi defalarca anlatmaya gerek de yok aslında. ufak ufak yazayım yine de, berbat futbol, bu futbolun puanlara yansıması, yerli kayırma, taraftara artistlik, saçma sapan röportajlar, yapılmayan transferler*, maalesef her maçtan galibiyet bekliyoruz, vs. uzar gider.

    sonuç olarak, hoca 3 kupayı ve 4. yıldızı getirmesine rağmen bu kadar eleştiriliyor ve arkadaş bunun sebebini yerli olmasına bağlamış. olayın bunla alakası yok ve olay bu kadar basit değil maalesef.

    not: biraz hızlı yazdım, imla hataları ve düşük cümleler olabilir.

    edit: elimden geldiğince düzelttim imla hatalarını.

    edit2: defansin ablasina sarkan golcü ceyhun'un niye mancini'nin prensi olduğuyla ilgili bir bilgilendirmede bulundu. kendisine aynen katılıyorum ve hiç dokunmadan iletiyorum.

    "mancini, üçlü orta sahada bir çapa oynatmayı seven bir adam. ilk inter zamanında vieira'yı, man city'de de jong'u ve yine vieira'yı, bizde ceyhun'u ve şimdi inter'de melo'yu öyle oynatıyor.

    ceyhun'u defans sibopu bırakıp melo'yu savaşan bir orta saha yapıyordu. şimdi aynı şeyi melo'yu çapa yaparak, kondogbia'yı savaşçı orta saha olarak oynatıyor. belki de bunu hem melo'nun ilerleyen yaşı, belki de kondogbia'nın daha fazla fiziği ile oynayabilen bir oyuncu olmasından dolayı yapıyor."
  • 9
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078)
    malum entrynin neredeyse hiçbir yerine katılmıyorum. daha önce yazdım duygusal bakmayın artık.
    yazısının başında hocaya niye sallıyorsunuz sorusu vardı ki bu entryi beğenen arkadaşlar kaç maçtır şu sebeplerden dolayı hamza hocaya sallıyor, sallıyoruz:
    -umut bulut ısrarı.
    -sabri ısrarı(neyse ki az da olsa kırıldı bu) ama hala 90+2 de oyuna girmesine niye ses çıkarmamayım ben taraftar olarak.
    -formsuz oyuncuları formda oyunculara tercih etmesi.
    -oyunu okuyamaması. oyuncu değişikliklerinden net görülüyor.

    şu yukarıdaki eleştiriler galatasaray ın her maçında yazılıp çiziliyor. hep aynı şeyler.
  • 25
    yurdumun heryerinde göreceğiniz kafa yapısına sahip yazar. bu kafa yapısı daha iyisi kim diye başlar ilk başta. genelde siyasette baş gösterir. buna oy veriyorum aslında kötü ama kötünün iyisi bu. bunları bunları yaptı ama olsun diğerlerinden iyi en azından. hiç bir zaman soruna çare olmaz derde derman olmaz ama olsun kötünün iyisi edebiyatı yapar. genelde iyi dönemlerle karşılaştırma yapmayıp kötü dönemler ile karşılaştırma yapar. yaptığı karşılaştırmalar ise saçmalık ve o gün şartı ile bugün şartını ayırmadan yapılır. en basit örneği bunun siyasette görülür. bakın internetten randevur alıyoruz ama eskiden yoktu şeklinde devam eder. bu dönemler arası en az 20 yıldır internet yaygın değil hatta yoktur. futbol konusunda ise 1 yıl bile etkilidr. ancak bunları bilmeyen kötünün iyisi yazarlar uzun yazarak demogoji yaparak arada bende eleştirdim serperek devam ederler.

    kısacası arkadaş upuzun yazı yazmış olsada aslında tek demek istediği hamza kötünün iyisi bak 2010-2011 de neler oldu bla bla. dönemi dönemle kıyaslama özelliği olmayan insanların hatasıdır bu. neyse dahada yazardımda gerek yok arkadaşın kötünün iyisi mantığıyla devam etmesini dilerim yakında sabri içinde bakın kötünün iyisi yazar.
  • 26
    "transfer konularında çok pasif davrandı denilebilir fakat bu konuda asıl suçlanması gereken kişi dursun başkandır şunu da atlamamak lazım hamza hoca bazıları gibi küstüm oynamıyorum demedi ve bazılarının fazla fazla harcadıkları nedeni ile aza kanaat etti ya da etmek zorunda kaldı."
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078)

    https://twitter.com/...s/639406718049456129

    yoo hayır? yani transfer konusunda suçlanması gereken kişi evet kebapçı kılıklı başkan, -ki ilk suçlu o zaten. ama hocan bundan şikayetçi değil? hocan bundan şikayetçi olmadı? hocan sürekli yönetim borazanlığı yaptı. hocan sürekli taraftar azarladı.
  • 24
    türkiyede çok yaygın olan, kötü yapılan şey ile kötüyü karşılaştırıp, yapılan işi haklı çıkarmak, buna ses etmediysen buna da sesini çıkarma deme huyu ile bir yazı yazmış yazar. (bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078) haklı noktaları var, bazı durumlarda hocaya hakaret edenler oluyor, fakat 3 ayda taraftara cinnet geçirttiler. hala da göz göre göre yalan konuşuyor hocamız.
  • 14
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078) ilgili entrysinde katıldığım ve katılmadığım noktalar bulunmakta. lakin bahsetmek istediğim teknik konular değil. soyut padisah isimli arkadaşımızın da bahsetmek istediği sadece teknik konular değil. renktaşlarımızın ve insanlarımızın zihniyetlerindeki yanlışlardan dem vuruyor. entry'sinin başında ise rica ediyor; "rica ediyorum bu adamdan salakça nefret etmeyi, sinek ölse bu adama saldırmayı bırakın".

    bir misilleme yapayım. sabri geyiği denen olgu nasıl çıktı? hani sabri görsellerini ya da videolarını montajlayıp, adamın attığı şutla uydu tamir eden astronotu falan vuruyorduk. veya açtığı orta ile bülent ersoy'un 1 milyon liralık avizesini kırıyorduk. hatırlıyorsunuz değil mi? hepimiz paylaştık bunları. kendimi araştırıp baksam ben bile yapmışımdır. peki neden? sabri iyi bir futbolcu mu? hayır. en kötü futbolcu mu? hayır değil. ancak popüler kültür denen bir şey var (tam olarak o anlama gelmeyebilir). şöyle açıklayabiliriz. birisi sabri'nin açtığı orta üzerinden iyi bir espri yapar. arkadaşı görür, kahkaha atar. o da yapar. diğeri kahkaha atar. durumdan bihaber insanlar bile bu komiklikler sayesinde durumdan haberdar olur. "vay efendim ne kadar da komik" diye devam eder. bu arada sabri kötü orta açmaya devam ederse ve geyik de tutarsa yıllarca yürür gider. böylece sabri üzerinden espri türetmek moda olur, popüler kültürün ürünü olur. en son sonunda sabri de reklama çıkar kendisiyle alay edilen geyik muhabbeti üzerinden para kazanır. peki şimdilerde sabri geyiği neden azaldı? çünkü klişe oldu. klişe nedir bilmiyorduk ya sağ olsunlar şu tatlı kız ile cem yılmaz'ın çektiği video sayesinde aydınlandık.

    hamza hamzaoğlu için de çok benzer bir durum söz konusu. denge, vizyon, yerlici, ırkçı, köylü, çomar, komisyon gibi sıfatlar üretildi. bu laflar da şu veya bu sebepten ötürü (sebeplere girmiyorum) tuttu, moda oldu. hamza hamzaoğlu'nu bu çerçeveden eleştirmek popüler kültürün ürünü oldu. yarın bir gün hamza hoca da denge bilekliği reklamında boy gösterirse şaşırmayın. hatta beşiktaş taraftarının dediği gibi "gurur-lan".

    eh sizlerin bu yoktan var edip sık kullandığınız sözcükleriniz, fikirlerini yazan bazı sözlük yazarları da nasibi aldı tabi ki. sıklıkla rastladığımız "fanboy" lafı buna güçlü bir örnek. hayır facebook icat edilmemiş olsa hangi sıfatı kullanacaktınız merak ediyorum. merak ediyorum derken bulamazsınız anlamında demiyorum, cidden merak ediyorum. sonuçta yerli futbolcular için "yeniçerilik" sıfatını bulmuş insanlarsınız. "yeniçerilik yapana yeniçeri deriz kardeşim". sanırsın futbolcular imzalı beyanatta bulundu "biz yeniçeriyiz" diye.

    transfer yanlışı olur, hatalı demeç olur, hatalı değişiklik olur, kötü hoca olunur, her şey olur. lakin insan kendisine dönüp "yahu ben ne diyorum? ben bu adama ırkçı, çomar diyorum, acaba hata mı ediyorum" diyebilmeli. kötü teknik direktör olduğunu mu düşünüyorsun? -ki ben de henüz galatasaray'ı çalıştırabilecek bir teknik direktör olduğunu düşünmüyorum- protesto et. istifa de. gel beraber istifa diyelim. senin istediğin olsun. jurgen klopp gelsin. ancak, neden hem iftira atıp, hem bu iftiraya kendin bile inanıp, hem de hakaret ediyorsun. yakışıyor mu? hamza hamzaoğlu yetmiyor, onun hakkında "bakın adama hakaret ediyorsunuz, yapmayın" diyen insanlara da hakaret ediyorsunuz. iki kelimenizden birisi denge birisi vizyon. vizyonsuzmuş, ya geçmişi çabuk unutuyorsunuz ya da yaşınız hatırlamanıza müsaade etmiyor. oysa ki bizler ve hatta benden büyükler de iyi bilir ki biz vizyon diye ne barkovizyon gösterileri izledik.

    biz şimdi burada sosyal analiz kasarak hamza hoca'yı ve yeniçerilik rejimini savunmuş olduk ve ofsaytı yedik ya, vay halimize. o yüzden bir sonuç görelim. şu anket işlerinden anlayan bir arkadaşım "futbol camiasında nefret ettiğiniz kişi" anketi yapsın. şıklara; aziz yıldırım, emre belözoğlu, hamza hamzaoğlu, rasim ozan, bayrampaşalı sefa, ido tatlıses falan koysun. sonuçlardan sonra belki bir şeyler dank eder de iftiraları, hakaretleri bir kenara bırakırsınız. önce saygıyı ön plana koyarsınız. ama sanmıyorum. neden biliyor musunuz? çünkü sizler sonuçları yorumlamıyor, sonuçları kendinize yoruyorsunuz. neyse, hazır konu saygıya gelmişken, evet önce saygı. hani köylü diyorsun ya, köylüye de saygı. hepimizin dedesi ninesi köylüdür değil mi? şahsen benimkiler öyle. ve 4'ü de benden daha fazla saygıyı hak eden insanlar. eğer okumak isterseniz, gün olur o güzel insanların hayatlarını sizlere anlatırım.

    soyut padisah mı? kendisine bir şarkı sözü ile seslenmek istiyorum.

    yaz dostum, su üstüne yazı yazsan kalır mı?
    yaz dostum, bir dünya ki haklı haksız karışmış.
    yaz dostum, boşa koysan dolmaz, dolusu alır mı?

    saygılar.
  • 22
    bu entry ile, hh'yı eleştirenlerle hakaret edenler kasten karıştırılarak, hakaretin yarattığı mağduriyet üzerinden hh'yı savunma kurnazlığı yapılmıştır.

    dürüstçe savunulsaydı daha etik olurdu. entry'i destekleyen yazar arkadaşlar için de aynı şey geçerli.

    eleştirilere hakaret katılmasını asla tasvip etmem. ancak eğer galatasaray td'i gibi çok önemli bir mevkide bulunuyorsanız bunları da sert eleştiri kapsamında kabul etmek zorundasınız.

    hh'ya gelince;

    kişisel olarak transfer sezonuna kadar hh'yı hiç eleştirmedim. ancak övmedim de. çünkü üç kupa almamıza rağmen oynanan oyundan asla memnun değildim. memnunum diyene de rastlamadım.

    transfer sezonunda hh'nın kapasitesini ve vizyonunu test etme imkanı bulduk. işte o zaman hh'yı eleştirmeye başladık. hh neden galatasaray için yetersiz onu açıklamak isterim.

    1-bir oyun felsefesi yok. hücum futbolu da savunma futbolu da oynatamıyor. literatür'de yer alan hiçbir sisteme uymuyor oynattığı futbol. akhisar modeli demek zorunda kalıyoruz çünkü oynattığı futbolun bir ismi yok. f.terim hücum futbolu oynatıyor denildiğinde itirazı ediliyor mu? neden çünkü sisteminin belirgin özelliği o. sistemi geçelim en basit savunma kuralını uygulatamıyor takıma.
    allah aşkına bir bakın, rakip takım hücumdayken bizim futbolcular rakibi nasıl karşılıyor? topla hücuma kalkan rakip futbolcuya yaklaşmaya korkuyorlar. adam topu alıp sallanarak ve de akarak ceza alanımıza kadar geliyor ve de şut atıyor. geçen sezon da böyleydi ve bir yıldır çözüm bulamadı. lütfen chelsee maçlarını izlesin hh, top rakipteyken nasıl savunma yapılırmış bir görsün. uzağa gitmeye gerek yok, simyonee'nin nasıl savunma yaptırdığına bir baksın. topu ayağına alan ve hücuma geçen rakip futbolcu nasıl karşılanıyor bir görsün.

    2-sağ bek, ön libero ve forvet eksiğimizi dillendirmeyen spor yazarı ya da taraftar kalmadı. ancak hh inatla bu mevkiler için önerilen tüm yıldızları veto etti. burada ffp gerekçesinin kullanılması doğru değildir. çünkü önerilen futbolcuların çoğu bonservissizdi ve maliyetleri çok makuldü. işte kalıniç, işte dany alves işte mbia, işte alex song ve daha niceleri. sabri ile sağ beki, burak ile forveti, bilal selçuk ile ön liberoyu götürebileceğine inanıyordu. bunlara inanması bile yetersizliğinin en büyük delilidir. çünkü daha ilk sivas maçında selçuk-bilal ikilisinin çok yumuşak kaldığını, sabri ile sağ bek'in yürümeyeceğini allah hh'nın gözüne soktu. ama o yine anlamadı ve hala anlamış değil. sabri için risk alıyorum demişti ama o konuda bile sözünde duramadı. madem risk alıyordun neden kestin sabri'yi. neden stoper için aldığın adamı sağ beke devşirdin. sabri evladımızmış. futbolda evlat diyenden td olmaz arkadaşlar. bir maçtan 1.5 mlyn euro para kazanıyorsun bu parayı sana bırak evladını baban bile vermez. stsl'de de 1.5 mlyn tl kazanıyorsun hiç de azımsanacak bir miktar değil. o zaman kim en yetenekli ise, kim en çok ter akıtıyorsa, kim sana maç kazandırıyorsa odur senin evladın. evladımız alaturkalığı taraftarı çileden çıkarıyor. üstelik evladımız dediğiniz futbolcu, galatasaray'dan daha fazla hem de hak etmediği paraları koparmak için iki hafta pazarlık yapıyor.

    bütün bunlar gösteriyor ki hh uzun vadede bize başarılar getirecek bir td değil. yoksa hh'nın şahsına karşı hiçbir antipatimiz yoktur olamaz. hatta fergoson gibi uzun yıllar bizi başarıdan başarıya koşturacak diye de ümitlenmiştik. ama üzgünüz..,
  • 27
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078)

    ilgili entry'sinde düşüncesini aktarış biçimi ve dilini takdir etmekle birlikte fikirlerine katılmadığım yazarımız.
    hamza hamzaoğlu'na çabuk reaksiyon gösteren, başarısında yalayıp yıkayan, ilk başarısızlığında çapsızlıkla suçlamış olanlar hedefe konulsa bir nebze...

    ancak hamza hamzaoğlu'nun bugün geldiğimiz noktada delicesine eleştirilmesinde artık rasyonel sebepler hakim...

    - yaz transfer döneminin başından bu yana bazı konularda en yetkininden en futbol cahiline tüm taraftarlar bazı konularda üstüne basa basa takviye gerektiğini söyledi:
    * hamza hoca takımın takviye gerektiren yerlerine transfer yapmazken zaten başarılı biçimde monte edilmiş olan mevkilere yeni transferler yaptı
    * sonrasında o mevkilerdeki oyuncuların gönderilmesi söz konusu oldu, takım güç kaybetti
    * yapılan transferlerde hamza hocanın takıma getirttiği isimler bilal, jem paul gibi isimler vasatı aşamazken scout ekibinin yaptırdığı ucuz transferler olan jose, denayer ve carole takımın ayakta kalan isimleri
    * takımın bel kemiği melo gönderildi, gönderileceği yazın başından beri belliyken o tip bir oyuncuyu almayan, aldırmayan hoca, selçuk ve selçuk halefi 4-5 futbolcuyla yola devam etti, takımın hali ortada, melo'nun olmayışı çöküşün en önemli sebebi
    * insanlar yıllardı "sağ bek - forvet - stoper" diye inleyip duruyor... hamza hoca sağ bekteki sabri'yi taraftar tefle tencereyle kovmak isterken sözleşme uzattırdı, sağ beke transfer yaptırmadı, ancak şansı yaver gitti, stoper için aldırdığı denayer sağ bek oynayabilir çıktı, yoksa vay halimize devam ediyorduk...
    * stoperde chedjou sakatlandıktan sonra gördük ki semih ve hakan balta'dan birisine birşey olsa stoper için tek alternatif umut bulut... koray bile değil... uzatmıyorum bakın...
    * takımın santrfor ihtiyacı herkesin dilinde, şampiyonlar liginde oynayacaksın, en berbat halindeyken "şeker gibi" denebilecek düzeyde bir kura çekmişsin, insaf et bir bak, takımında burak yılmaz'dan başka golcün olmadığını görmen için vahiy mi inmesi gerekiyor?

    uzun uzun devamında anlatabileceğim pek çok şey olsa da yukarıda anlattığım kurgu yeterli geliyor meramımı anlatmak için...

    mancini gittiğinde bu kadar saygı görmesinin sebebi başarılı olduğuna inanılmasından değil, bu takıma inancının ve kendisinin verebileceği katkının sınırlı olacağını anladığında adam gibi gidebilmesinden kaynaklanıyor.

    keza gerets, rijkaard, bülent korkmaz ve hatta hagi de benzer şekillerde "öncelik" kavramını iyi belirledikleri için hala kredisi olan isimler taraftar nezdinde...
App Store'dan indirin Google Play'den alın