14
(bkz: hamza hamzaoğlu/#1826078) ilgili entrysinde katıldığım ve katılmadığım noktalar bulunmakta. lakin bahsetmek istediğim teknik konular değil. soyut padisah isimli arkadaşımızın da bahsetmek istediği sadece teknik konular değil. renktaşlarımızın ve insanlarımızın zihniyetlerindeki yanlışlardan dem vuruyor. entry'sinin başında ise rica ediyor; "rica ediyorum bu adamdan salakça nefret etmeyi, sinek ölse bu adama saldırmayı bırakın".
bir misilleme yapayım. sabri geyiği denen olgu nasıl çıktı? hani sabri görsellerini ya da videolarını montajlayıp, adamın attığı şutla uydu tamir eden astronotu falan vuruyorduk. veya açtığı orta ile bülent ersoy'un 1 milyon liralık avizesini kırıyorduk. hatırlıyorsunuz değil mi? hepimiz paylaştık bunları. kendimi araştırıp baksam ben bile yapmışımdır. peki neden? sabri iyi bir futbolcu mu? hayır. en kötü futbolcu mu? hayır değil. ancak popüler kültür denen bir şey var (tam olarak o anlama gelmeyebilir). şöyle açıklayabiliriz. birisi sabri'nin açtığı orta üzerinden iyi bir espri yapar. arkadaşı görür, kahkaha atar. o da yapar. diğeri kahkaha atar. durumdan bihaber insanlar bile bu komiklikler sayesinde durumdan haberdar olur. "vay efendim ne kadar da komik" diye devam eder. bu arada sabri kötü orta açmaya devam ederse ve geyik de tutarsa yıllarca yürür gider. böylece sabri üzerinden espri türetmek moda olur, popüler kültürün ürünü olur. en son sonunda sabri de reklama çıkar kendisiyle alay edilen geyik muhabbeti üzerinden para kazanır. peki şimdilerde sabri geyiği neden azaldı? çünkü klişe oldu. klişe nedir bilmiyorduk ya sağ olsunlar şu tatlı kız ile cem yılmaz'ın çektiği video sayesinde aydınlandık.
hamza hamzaoğlu için de çok benzer bir durum söz konusu. denge, vizyon, yerlici, ırkçı, köylü, çomar, komisyon gibi sıfatlar üretildi. bu laflar da şu veya bu sebepten ötürü (sebeplere girmiyorum) tuttu, moda oldu. hamza hamzaoğlu'nu bu çerçeveden eleştirmek popüler kültürün ürünü oldu. yarın bir gün hamza hoca da denge bilekliği reklamında boy gösterirse şaşırmayın. hatta beşiktaş taraftarının dediği gibi "gurur-lan".
eh sizlerin bu yoktan var edip sık kullandığınız sözcükleriniz, fikirlerini yazan bazı sözlük yazarları da nasibi aldı tabi ki. sıklıkla rastladığımız "fanboy" lafı buna güçlü bir örnek. hayır facebook icat edilmemiş olsa hangi sıfatı kullanacaktınız merak ediyorum. merak ediyorum derken bulamazsınız anlamında demiyorum, cidden merak ediyorum. sonuçta yerli futbolcular için "yeniçerilik" sıfatını bulmuş insanlarsınız. "yeniçerilik yapana yeniçeri deriz kardeşim". sanırsın futbolcular imzalı beyanatta bulundu "biz yeniçeriyiz" diye.
transfer yanlışı olur, hatalı demeç olur, hatalı değişiklik olur, kötü hoca olunur, her şey olur. lakin insan kendisine dönüp "yahu ben ne diyorum? ben bu adama ırkçı, çomar diyorum, acaba hata mı ediyorum" diyebilmeli. kötü teknik direktör olduğunu mu düşünüyorsun? -ki ben de henüz galatasaray'ı çalıştırabilecek bir teknik direktör olduğunu düşünmüyorum- protesto et. istifa de. gel beraber istifa diyelim. senin istediğin olsun. jurgen klopp gelsin. ancak, neden hem iftira atıp, hem bu iftiraya kendin bile inanıp, hem de hakaret ediyorsun. yakışıyor mu? hamza hamzaoğlu yetmiyor, onun hakkında "bakın adama hakaret ediyorsunuz, yapmayın" diyen insanlara da hakaret ediyorsunuz. iki kelimenizden birisi denge birisi vizyon. vizyonsuzmuş, ya geçmişi çabuk unutuyorsunuz ya da yaşınız hatırlamanıza müsaade etmiyor. oysa ki bizler ve hatta benden büyükler de iyi bilir ki biz vizyon diye ne barkovizyon gösterileri izledik.
biz şimdi burada sosyal analiz kasarak hamza hoca'yı ve yeniçerilik rejimini savunmuş olduk ve ofsaytı yedik ya, vay halimize. o yüzden bir sonuç görelim. şu anket işlerinden anlayan bir arkadaşım "futbol camiasında nefret ettiğiniz kişi" anketi yapsın. şıklara; aziz yıldırım, emre belözoğlu, hamza hamzaoğlu, rasim ozan, bayrampaşalı sefa, ido tatlıses falan koysun. sonuçlardan sonra belki bir şeyler dank eder de iftiraları, hakaretleri bir kenara bırakırsınız. önce saygıyı ön plana koyarsınız. ama sanmıyorum. neden biliyor musunuz? çünkü sizler sonuçları yorumlamıyor, sonuçları kendinize yoruyorsunuz. neyse, hazır konu saygıya gelmişken, evet önce saygı. hani köylü diyorsun ya, köylüye de saygı. hepimizin dedesi ninesi köylüdür değil mi? şahsen benimkiler öyle. ve 4'ü de benden daha fazla saygıyı hak eden insanlar. eğer okumak isterseniz, gün olur o güzel insanların hayatlarını sizlere anlatırım.
soyut padisah mı? kendisine bir şarkı sözü ile seslenmek istiyorum.
yaz dostum, su üstüne yazı yazsan kalır mı?
yaz dostum, bir dünya ki haklı haksız karışmış.
yaz dostum, boşa koysan dolmaz, dolusu alır mı?
saygılar.
bir misilleme yapayım. sabri geyiği denen olgu nasıl çıktı? hani sabri görsellerini ya da videolarını montajlayıp, adamın attığı şutla uydu tamir eden astronotu falan vuruyorduk. veya açtığı orta ile bülent ersoy'un 1 milyon liralık avizesini kırıyorduk. hatırlıyorsunuz değil mi? hepimiz paylaştık bunları. kendimi araştırıp baksam ben bile yapmışımdır. peki neden? sabri iyi bir futbolcu mu? hayır. en kötü futbolcu mu? hayır değil. ancak popüler kültür denen bir şey var (tam olarak o anlama gelmeyebilir). şöyle açıklayabiliriz. birisi sabri'nin açtığı orta üzerinden iyi bir espri yapar. arkadaşı görür, kahkaha atar. o da yapar. diğeri kahkaha atar. durumdan bihaber insanlar bile bu komiklikler sayesinde durumdan haberdar olur. "vay efendim ne kadar da komik" diye devam eder. bu arada sabri kötü orta açmaya devam ederse ve geyik de tutarsa yıllarca yürür gider. böylece sabri üzerinden espri türetmek moda olur, popüler kültürün ürünü olur. en son sonunda sabri de reklama çıkar kendisiyle alay edilen geyik muhabbeti üzerinden para kazanır. peki şimdilerde sabri geyiği neden azaldı? çünkü klişe oldu. klişe nedir bilmiyorduk ya sağ olsunlar şu tatlı kız ile cem yılmaz'ın çektiği video sayesinde aydınlandık.
hamza hamzaoğlu için de çok benzer bir durum söz konusu. denge, vizyon, yerlici, ırkçı, köylü, çomar, komisyon gibi sıfatlar üretildi. bu laflar da şu veya bu sebepten ötürü (sebeplere girmiyorum) tuttu, moda oldu. hamza hamzaoğlu'nu bu çerçeveden eleştirmek popüler kültürün ürünü oldu. yarın bir gün hamza hoca da denge bilekliği reklamında boy gösterirse şaşırmayın. hatta beşiktaş taraftarının dediği gibi "gurur-lan".
eh sizlerin bu yoktan var edip sık kullandığınız sözcükleriniz, fikirlerini yazan bazı sözlük yazarları da nasibi aldı tabi ki. sıklıkla rastladığımız "fanboy" lafı buna güçlü bir örnek. hayır facebook icat edilmemiş olsa hangi sıfatı kullanacaktınız merak ediyorum. merak ediyorum derken bulamazsınız anlamında demiyorum, cidden merak ediyorum. sonuçta yerli futbolcular için "yeniçerilik" sıfatını bulmuş insanlarsınız. "yeniçerilik yapana yeniçeri deriz kardeşim". sanırsın futbolcular imzalı beyanatta bulundu "biz yeniçeriyiz" diye.
transfer yanlışı olur, hatalı demeç olur, hatalı değişiklik olur, kötü hoca olunur, her şey olur. lakin insan kendisine dönüp "yahu ben ne diyorum? ben bu adama ırkçı, çomar diyorum, acaba hata mı ediyorum" diyebilmeli. kötü teknik direktör olduğunu mu düşünüyorsun? -ki ben de henüz galatasaray'ı çalıştırabilecek bir teknik direktör olduğunu düşünmüyorum- protesto et. istifa de. gel beraber istifa diyelim. senin istediğin olsun. jurgen klopp gelsin. ancak, neden hem iftira atıp, hem bu iftiraya kendin bile inanıp, hem de hakaret ediyorsun. yakışıyor mu? hamza hamzaoğlu yetmiyor, onun hakkında "bakın adama hakaret ediyorsunuz, yapmayın" diyen insanlara da hakaret ediyorsunuz. iki kelimenizden birisi denge birisi vizyon. vizyonsuzmuş, ya geçmişi çabuk unutuyorsunuz ya da yaşınız hatırlamanıza müsaade etmiyor. oysa ki bizler ve hatta benden büyükler de iyi bilir ki biz vizyon diye ne barkovizyon gösterileri izledik.
biz şimdi burada sosyal analiz kasarak hamza hoca'yı ve yeniçerilik rejimini savunmuş olduk ve ofsaytı yedik ya, vay halimize. o yüzden bir sonuç görelim. şu anket işlerinden anlayan bir arkadaşım "futbol camiasında nefret ettiğiniz kişi" anketi yapsın. şıklara; aziz yıldırım, emre belözoğlu, hamza hamzaoğlu, rasim ozan, bayrampaşalı sefa, ido tatlıses falan koysun. sonuçlardan sonra belki bir şeyler dank eder de iftiraları, hakaretleri bir kenara bırakırsınız. önce saygıyı ön plana koyarsınız. ama sanmıyorum. neden biliyor musunuz? çünkü sizler sonuçları yorumlamıyor, sonuçları kendinize yoruyorsunuz. neyse, hazır konu saygıya gelmişken, evet önce saygı. hani köylü diyorsun ya, köylüye de saygı. hepimizin dedesi ninesi köylüdür değil mi? şahsen benimkiler öyle. ve 4'ü de benden daha fazla saygıyı hak eden insanlar. eğer okumak isterseniz, gün olur o güzel insanların hayatlarını sizlere anlatırım.
soyut padisah mı? kendisine bir şarkı sözü ile seslenmek istiyorum.
yaz dostum, su üstüne yazı yazsan kalır mı?
yaz dostum, bir dünya ki haklı haksız karışmış.
yaz dostum, boşa koysan dolmaz, dolusu alır mı?
saygılar.