• 1
    23 haziran 2019'da tekrarlanacak olan istanbul büyükşehir belediyesi seçimleri öncesi yaşanan ilginç hadise. önce iktidar partisinden birileri ölçüyü fazla kaçırıp ekrem imamoğlu ile birlikte tüm trabzonlulara pontus ve rum iması yaptı. bunun üzerine trabzon halkı ekrem imamoğlu'nun yanında saf tutmaya başladı ve iktidar partisine bir tepki oluştu. bunu fark eden iktidar partisinde damat berat albayrak trabzonspor kozunu oynadı ve 2010-2011 sezonu şampiyonu trabzonspor dedi. çünkü ekrem imamoğlu'nun fenerbahçelilerin oyunu alamamak kaygısı ile aynı şeyi söyleyemeyeceğini ve pontus rum muhabbetine bozulan trabzonluları yeniden kendi saflarına çekeceklerini düşündü.

    sonuç olarak trabzon halkının gündeminde pontus, rum söylemi varken olay bir anda yeniden şikeye döndü ve kafalar karıştı. ilerleyen günler hareketli olacak gibi duruyor.

    uluslararası mahkemelerde biz şikenin cezasını çektik diye savunma yapan fenerbahçe'nin taraftarını sürekli kumpas diye kandırması, türkiyede bu evraklar hukuksuz toplanmış diyerek yeniden yargılanırken aynı evraklarla uluslaraası mahkemelere trabzonspor'u da şike yapmıştır diye şikayet ettiğini de belirtmek lazım.
  • 3
    siyasetin futbola karıştığı hep aşikardır. ancak son zamanlarda yaşananlar futbol üzerinden bir siyasi çıkar gözetildiğinin göstergesi. nihat özdemir ve fenerbahçe kavgasında danışıklı bir iş olduğunu düşünüyorum. belli kesim taraftarı, siyaset ile karşı karşıya getirip infial yaratılmak isteniyor. ve bunu düşman görünen, aslında aynı çıkara hizmet eden arkadaşlar yapmaya çalışıyorlar. federasyon başkanı bu cümleleri edecek kadar salak değil!
  • 5
    ülkemizde siyasi tribün olaylarını kontrol altına almak ve terör örgütlerine karşı daha dik ayakta durmak için devletin sporla iç içe olması gayet mantıklıdır. yani devlet büyüklerimiz sporu destekler, kimi zaman buna karışabilir. hatta bu doğrultu da büyük bir camianın 1-2 yöneticiden kaynaklı hatasını, o kulübe ceza keserek milyonlarca taraftarın üzülmesini de istemeyebilir. sporda kaosa izin vermemek devletin öncelikli görevidir, bu doğrudur.

    lakin; bir kulüp özelinde tarafsızlığını koruyamayan bir bireyi federasyon başkanlığına getirmek yukarıda belirttiğim doğrultuda yine kaos doğurabilir.

    lafı açarsak; bu taraflı bireyin başkanlığında, kendi gibi taraflı başka bireyleri tahkim, pfdk gibi mühim kurullara atayıp ''lobi'' oluşturması adaletin ezilmesine yol açar. aslında "balık baştan kokar" deyiminin karşılığıdır bu.

    çözüm:

    1) devletin bir an önce seçtiği bu bireyleri sil baştan yenilemesi gerekli.

    2) her kulübü temsilen aynı dengede yeni kadrolaştırma yapılması gerekli.

    3) mümkünse bu kişiler 3 büyük kulüp de hiç görev almamış kişilerden oluşturulması gerekli.

    4) başkan da dahil çoğunluğu eski futbolculardan oluşturulması gerekli.

    elbette, taraflı tarafsız herkesin istediği federasyon şekli budur.

    bunu yapmazsanız.. kurulların verdiği her karar ve hakemin çaldığı her düdük; şaibeli, yanlı ve adalet dışı olarak düşünülecektir. evet sadece düşünülecektir.

    _______________________________________________________________________

    çünkü, yukarıda anlattıklarım devlet ve kurumlarının zaten 1 asırdır işleri böyle yürüttüğü alışılagelmiş şeylerdi. artık sorunlar ve bunların çözüm önerileri, normal karşılanacak vaziyetteler.

    ammavelakin, alışılmış şeylerin dışına çıkarak; tbmm'nin zamanında reddettiği, tahkim'in zamanında reddettiği, 60 senelik mantığın zaten reddettiği şeylerin tekrar gündeme gelmesine müsaade ederseniz,

    3. yıldız rekabetinin yaşanıp tek takımın başarılı olduğu,

    4. yıldız rekabetinin yaşanıp tek takımın başarılı olduğu,

    bu yakın tarihte yaşanan kıyasıya rekabetlerin, 70-80 yıl öncesine gidip adaletsiz şekilde yok edilmesine göz yumarsanız, bu devlet adına "en büyük sportif fiyasko" olur.

    hatta, ülke tarihinin de "en büyük sportif haksızlığı" olur. buna 30 milyonluk koskoca camia "yöneticileri gibi" suspus kalmaz ve reel anlamda kaos çıkar. 2019 istanbul seçimlerinde olduğu gibi siyasi kimlikler değişir, tüm bu cevaplar "demokratik" şekilde verilir.
  • 6
    türkiye’de her daim olan ama son 2 sezondur derinden hissedilen olaydır. tff, pdfk ve diğer tüm kurumlar galatasaray düşmanlarınca ele geçirilmiştir son örnek (bkz: 4 aralık 2021 galatasaray altay maçı). ilk yarı altay’lı oyuncunun eline çarpan top oyna devam vücuttan seken top galatasaray aleyhine olunca penaltı yok böyle bir olay artık çok sıkıldık.
  • 7
    hemen hemen her yerde eğer seçimlerde şimdiki hükümet kaybederse yeni gelecek olanın tff ve mhk sistemini, kişilerini değiştireceği falan yazılıyor. sadece bizim sözlüğümüzde değil çeşitli mecralarda da bunları okuyorum. ancak bunun gerçekçi bir yaklaşım olduğuna inanmıyorum. muhalefetin şu an futbol kurum ve kuruluşları ile bir çalışması var mıdır onu bile bilmiyorum. lakin bilenen bir şey varsa bu kurumdaki adamların sadece hükümete yakın oldukları için oturmadıklarıdır. diyoruz ki ali koç her şeye yön veriyor. evet doğru bence de böyle, parasının gücünü kullanıyor. e yeni gelecek hükümet buna ne gibi bir önlem alabilir? zaten futbolu içinden gelenler değil ya siyasetten atananlar ya da inşaatçılar, turizmciler yönetiyor. peki diyelim altılı masa geldi başa ne değişecek? tepeden tırnağa bu kadar olaylar varken ülkede futbolun kaymağını yemeği bırakırlar mı? siyaset ve futbol yıllar yılı iç içe olmuştur. ha diyelim karışmadılar özerk bir federasyon yaptılar peki kulüplerin vergi borçları ne olacak?
    yani seçimlerde hükümet değişse bile futbol kurum ve kuruluşları aynı kalmaya devam edecektir.
  • 8
    mevcut iktidar dönemininde, yaklaşık 20 yıldır en çok hasret kaldığımız toplumsal olgu adalettir. mevcut siyasi iktidarın değişmesini isteyenlerin en temeldeki ortak noktası da adaletin yeniden tesis edilmesi ihtiyacıdır. bu sebeple olası bir iktidar değişiminde ve vaadedildiği gibi adaletin yeniden tesisi durumunda futbolda da siyasi etki, günümüzdekinden çok daha az olacaktır.

    şunu unutmamak gerekir ki protesto etmek anayasal bir haktır. yürüyüş yapmak, yasal sınırlar içinde eylemler düzenlemek her medeni toplumun en temel hak ve özgürlüklerindendir. bugün istiklale çıkıp sesimizi çıkaramıyorsak taraftar olarak, bu mevcut iktidarın despotizminin bir sonucudur. polis terörünün, anayasa ihlallerinin, bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlana kısıtlana insanlara unutturulduğu bir süreç yaşıyoruz.

    devletin, özerk yapıların veya ucundan kenarından devlete dokunan hiçbir kurumun kafasına göre hareket edemeyeceği, hesap vereceği bir düzende neyin aynı neyin farklı kalacağını hep beraber göreceğiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın