• 229
    cesur yeni serie a

    yabancıların son yıllarda rekabetten yoksun ligler için kullandığı küçümseyici bir tabir var: farmers league. tarihsel olarak bakıldığı zaman bayern münih sağ olsun, bu tabiri en çok bundesliga hak ediyor. şu son 10 seneyi incelediğimizde ise psg ve juventus hegemonyaları sonrası ligue 1 ve serie a da birer “farmers league” oldu.

    duruma serie a özelinde bakıldığında ortada bir tezat var çünkü bu lig; vakti zamanında dünyanın en zor, en kestirilemez ligiydi. yeri geliyor platini’li juve ve maradona’lı napoli’nin oynadığı serie a’yı verona kazanıyor; yeri geliyor uefa kupası’nı kazanan inter ligden düşme tehlikesiyle karşılaşabiliyordu. tabii bunlar seksenler ve doksanlarda kaldı. calciopoli’yle başlayan 2008 global krizi sonrası italyan para babalarının muslukları kesmesiyle devam eden süreç ligin büyük başlarının canına ot tıkadı. bu başıboşluğu vizyoner iş adamı agnelli çok iyi değerlendirdi ve hemen hemen hep doğru ata oynayarak ligi tahakkümü altına alan bir juventus yarattı. öyle ki 8 kez üst üste şampiyon olarak kırılması imkansıza yakın bir rekora imza attılar. lakin 2019-2020 sezonunda bu gidişatın değişme ihtimali ufak da olsa ufukta belirdi. detaylandırmayı takımların müstakil başlıklarında yapalım.

    juventus

    geçen sezonun şampiyonu, bu sezonun da en büyük şampiyonluk adayı olan juventus; hemen hemen her yaz olduğu gibi bu yazı da bol hareketli geçirdi ve büyük değişim geçirdi. bu değişim bir gelişim miydi, şu an bu soruya cevap vermek zor ama juve’yi netameli günler bekliyor gibi.

    daha sezon bitmeden allegri’yle yolların ayrıldığını duyuran kulüp, haftalar süren bir hoca arayışına girdi ya da öyle bir görüntü verdi diyelim. o süreçte hocalık için kimlerin adı geçmedi ki? zidane, guardiola, klopp, simone inzaghi, mourinho, deschamp… en nihayetinde ise italya’daki son sezonunda juve’ye kök söktüren sarri takımın başına getirildi. aslında bu riskli bir hamleydi çünkü 60 yaşındaki sarri’nin chelsea’de giderayak kazandığı avrupa ligi şampiyonluğundan başka elle tutulur başka bir başarısı olmamıştı. fakat bilhassa napoli’de oynattığı futbol hem modern hem de çok zevkliydi. öte yandan allegri en azından serie a şampiyonluğunu vadeden bir hocaydı. en zor deplasmanda bile ne yapıp edip istediği sonucu almasını biliyor ve rakiplerin sinirleriyle oynuyordu… fakat bu, sonuca aşırı odaklı futbol bir o kadar da sıkıcıydı. yani agnelli’nin önünde iki seçenek vardı: 1-başarı garantili ama sıkıcı futbol oynatan allegri, 2-başarılı olup olmayacağı muamma olan ancak şiir gibi futbol oynatan sarri. agnelli ikincisini seçti.

    allegri’nin kovulmasında önemli bir diğer etken de şampiyonlar ligi’ndeki başarısızlıktı. aslında allegri’ye bu kupa özelinde başarısız demek çok doğru değil çünkü iki finali var ama ikincilik doğal olarak juventus gibi sırf bu kupayı alabilmek için ronaldo’yu getiren bir kulübü kesmiyor. burada elbette yönetimin de büyük hatası var. allegri kulübe geldiği sezon dünyanın en iyi orta sahası juventus’taydı. ertesi sezon o orta sahanın yerinde yeller esti ve gereken takviye bir türlü yapılmadı… ta ki bu yaza kadar. allegri geldiğinde elinde kısıtlı bir hücum rotasyonu varken buna mukabil inanılmaz bir defans hattı vardı… son sezonunda ise bu resim tam tersine döndü. yani yönetim, her yaz bir mevkiyi güçlendirirken bir başka mevkiyi zayıflatıyor ya da gereken takviyeyi yapmıyordu.

    allegri’nin son sezonunda -yani geçen sezon- defans oyuncusu konusunda sıkıntı çektiğinden bahsetmiştim. (benatia’yı küstürüp takımdan ayrılmasına sebebiyet verdiği için hatanın çoğu kendinde.) yönetim, bu eksikliği sansasyonel matthijs de ligt transferinin üzerine sassuolo’dan merih demiral’ı getirerek halletti. orta sahaya da yıllar sonra tekniği iyi iki oyuncu getirildi: rabiot ve ramsey. forvete ise alıcı bulamayan higuain geri döndü.

    bu saydıklarım o kadar hızlı gerçekleşti ki belki juve tarihinin en efsanevi transfer dönemi yaşanıyor derken sonradan işin rengi değişti. juve o kadar çok harcama yapmıştı ki acilen satışa başlamalıydı. adaylar ise aşikardı: khedira, higuain, mandzukiç, matuidi… işte burada sportif direktör paratici’nin hesaplayamadığı bir olay gelişti: bu oyunculardan hiçbiri takımdan ayrılmak istemedi. ellerinde de kapı gibi sözleşme olunca yönetimin eli kolu bağlandı. takıma geçen sezon katılan ve katılır katılmaz da hücuma inanılmaz bir çeşitlilik getiren cancelo, 30 milyon avro + danilo karşılığında city’ye; yine geçen sezon oynadığı maçlarda göz dolduran sol bek spinazzola, 30 milyon avro karşılığında roma’ya satıldı. italya’nın son dönem wonderkid’i moise kean de yine 30 milyon avroya yakın bir paraya everton’a gitti.

    sonuçta ne oldu? juve’nin şu andaki bek rotasyonu üç oyuncuda oluşuyor: de sciglio, danilo, alex sandro. ikide bir sakatlanan de sciglio ve ne real’de ne city’de tutunabilen danilo sağ beki, alex sandro sol beki tüm sezon boyunca götürebilir mi? imkansız. sarri’nin deneysel takılması gerekecek. yeri gelecek cuadrado’yu ya da emre can’ı sağ bekte, danilo’yu sol bekte oynatacak. “sarriball” için olmazsa olmaz olan bek pozisyonu juventus’un şu an yumuşak karnı diyebiliriz.

    bir başka sıkıntı ise orta saha ve forvetteki şişkinlik. orta sahada oynayabilecek yedi oyuncunun olduğu (pjanic, matuidi, rabiot, ramsey, bentancur, emre can, khedira) ve bunlardan sadece üç tanesinin oynayabileceği düşünüldüğünde ortada kocaman bir problem yumağı var. hatta en tazesi birkaç gün önce şampiyonlar ligi listesinin açıklanmasıyla yaşandı. kadroya dahil edilmeyen emre can, böyle olacağını bilse yazın takımdan ayrılacağını ve sarri’nin kendisine hiç kibar davranmadığını açıklayacak ortalığı ateşe verdi. aynı şişkinliğin bir benzeri de santrfor mevkisinde yaşanıyor. higuain, mandzukiç ve yönetimin yaz boyu satmaya çalıştığı dybala bu role namzet isimler. ayrıca bir de ronaldo var ki sarri onu şimdilik sol forvet olarak istihdam ediyor.

    kısacası juventus’u çetin sınavlar bekliyor. sarri’nin bu işi kotarıp kotaramayacağı, bek yetersizliği, kadro şişkinliği bunlardan birkaçı… (bu arada az kalsın unutuyordum ama kadrodaki en iyi stoper olan kaptan chiellini’nin sezonu kapatması juve için dev bir kayıp. yerinin doldurulması imkansız.) ama daha önemlisi rakipler artık eski rakipler değil ve sartre’ın dediği gibi “futbolda her şey rakibin varlığıyla çetrefilleşir.”

    inter

    başkanından hocasına, ikinci başkanından ceo’suna, sportif direktöründen takım menajerine dört dörtlük bir yönetim kadrosu oluşturan inter, nihayet stabil bir kulüp görüntüsü veriyor. hatta bundan daha önemlisi scudetto için çok ciddi bir aday haline geldi. peki nasıl oldu bu, açalım.

    inter’de 2010’dan sonra başlayan çöküş ve yozlaşma çinli suning holding’in ipleri eline almasıyla durmuştu ama kulübün yükselişe de geçmesi gerekiyordu. bunun içinse kadronun güçlendirilmesi lazımdı. peki ffp varken bu nasıl gerçekleşebilirdi? işte burada suning ve yetenekli sportif direktör ausilio’nun maharetleri ön plana çıktı. öncelikle suning kulübün önceki dönemlerden kalan bütün borçlarını kapattı. sonra çin’den kulübe birçok sponsor buldular. bu arada ausilio da italya’nın en iyi altyapılarından birisine sahip kulübün genç oyuncularını kullanarak takıma birçok sağlam oyuncu kazandırdı.

    yine de kulübün tam bir yapılanmaya gitmesi için ehil bir yöneticiye ihtiyacı vardı ki juventus’un şoke edici bir şekilde marotta’yla yollarını ayırması üzerine gökte aradıklarını yerde buldular. ceo’luk görevine getirilen marotta’nın da büyük katkısıyla takımın başına conte’yi oturttu. juventus’u el ele vererek ayağa kaldırılan bu ikiliyle beraber puzzle’ın eksik parçaları tamamlanmış oldu. sırada conte’nin oyun sistemine uygun oyuncuları bulmak ve takımdaki arıza futbolcuları sepetleme işi vardı.

    atletico’yla biten sözleşmesini uzatmama kararı alan godin’le henüz sezon bitmeden anlaşılmıştı. deneyimli oyuncu 3-5-2’yi dünya üzerinde en iyi uygulayan hocalardan biri olan conte’nin savunma hattına skriniar ve de vrij’la birlikte cuk oturacak bir adam. conte ayrıca sağ bek d’ambrosio’yu da sağ stopere evirmiş durumda ki oyuncu, hazırlık maçlarında ve ligde şu ana kadar oynanan müsabakalarda sanki kırk yıllık stopermiş gibi iyi performans sergiledi.

    3-5-2’nin belki en mühim noktaları olan “kanat bek” mevkilerine de gereken takviyeler yapıldı. sağ tarafa herta berlin’den valentino lazaro, sol tarafa ise inter altyapısından yetişme fiorentina’lı biraghi alındı ama conte şu ana kadar sağda candreva’yı solda asamoah’ı oynatıyor.

    takviyeye ihtiyaç duyan mevkilerden biri de orta saha bölgesiydi. ausilo buraya da uzun uğraşlar sonucu iki genç italyan getirdi: barella ve sensi. ödenen bonservisin de (40 milyon avroya yakınsıyor) etkisiyle herkes barella’nın neler yapacağını merak ederken yedek olarak oturması beklenen sensi hazırlık maçlarında ve ligde öyle bir performans sergiledi/sergiliyor ki hem conte’yi hem de taraftarı mest olmuş durumda. iniesta-vari tekniğiyle topu ayağına yapıştırdı mı bırakmayan; çalımı, pası, duran topu olan 1.68’lik bu çocuk adam, şu ana kadar takımın tartışmasız yıldızı.

    gelelim forvete. icardi ve eşi wanda’nın özellikle geçen sezon zirve yapan en hafif tabirle “şımarıklık”ları hem yönetimi hem spalletti’yi hem de takım arkadaşlarını illallah ettirmişti. marotta’nın yaz gelmesiyle ilk icraatı icardi’yi takımda tutmayacaklarını beyan etmesi oldu. bu karar doğruydu ama icardi gibi bir 9 numaranın yeri nasıl dolacaktı? conte’nin aklında tek biri isim vardı: lukaku. uzun uğraşlar sonucu ve neredeyse conte’yle papaz olmak üzereyken oyuncu inter’e transfer edildi. transferin bitmesine çok az bir süre kala manchester’dan bir forvet daha takıma kazandırıldı: alexis sanchez. şu an takımın forvet rotasyonu şöyle: lukaku-lautaro martinez-alexis sanchez-politano. hiç fena değil.

    gönderilen oyunculara da değinmek gerek. icardi transferin son günü psg’ye satın alma opsiyonlu kiralandı. bir diğer “persona non grata” nainggolan’ın kanser olan eşinin memleketi cagliari’ye kiralık gitmesine müsaade edildi. alındığından beri bir türlü patlayamayan joao mario moskova’ya, dalbert ise biraghi transferinde takas edilerek floransa’ya yollandı. hazırlık maçlarında conte’yi tatmin edemeyen perisic bayern’in yolunu tutarken tecrübeli stoper miranda ise inter’in kardeş kulübü jiangsu suning’in yeni oyuncusu oldu.

    şu an için inter’le kadrosuyla ilgili yapılabilecek en isabetli yorum “dengeli” olur. hatta juventus kadrosundan bile daha dengeli bir kadro. sadece yedek kaleci pozisyonu için tecrübeli bir kaleci bulunabilirdi diye düşünüyorum. onun dışında her oyuncu rolü güzelce yedeklenmiş vaziyette ve öyle de olması gerekiyor çünkü hem lig hem kupa hem de şampiyonlar ligi’nde yarışacaklar.

    şahsi görüşüm inter’in lig yarışında juventus’tan bir adım daha önde olduğu yönünde.

    napoli

    juventus ve inter’e göre daha sakin bir transfer dönemi geçiren napoli’nin en büyük avantajı kadrosunu zayıflatmadan güçlendirmesi oldu. peki bu güçlendirme yeterli miydi, onu inceleyelim.

    napoli defansında fiorentina ve juventus maçlarındaki hatalarını bir kenara bırakırsak dünyanın en iyi stoperlerinden biri var: koulibaly. bu yaz albiol’ün takımdan ayrılmasıyla koulibaly’nin yanına muhteşem bir stoper daha getirildi: manolas. ligin ilk iki maçında çokça aksasalar dahi bunların zaman içinde aşılacağını düşünüyorum ki ancelotti bu sayede defans çizgisini orta sahaya yakın bir yere konuşlandırıp istediği baskılı futbolu oynatabilir. çünkü bu ikili inanılmaz hızlı bir ikili. hatta ilk iki maç itibariyle manolas 35.41km/s hıza ulaşarak “ligin en hızlı oyuncusu” payesine sahip.

    beklerde ise sıkıntı var dersek yanlış olmaz. ghoulam geçirdiği sakatlıkların etkisinden henüz kurtulabilmiş değil ve yedeği mario rui. sağ bekte ancelotti, hysaj’ı beğenmiyor ve kulüp oyuncuyu satmak için çok uğraştı ama alıcı çıkmadı. orada empoli’den alınan di lorenzo oynar, malcuit ve hysaj ise onu yedekler.

    asıl sıkıntılı mevki merkez orta saha rotasyonunda. ancelotti 4-4-2 oynattığı zaman göbeği iki 8’den, fabian ruiz ve alan’dan kuruyor. zielinski zor durumlarda burada oynayabilir ama doğası gereği merkez orta sahadan ziyade bir sol iç oyuncusu o. hatta ancelotti onu sol kanatta bile oynatıyor. yedeklerde merkez orta saha oynayabilecek tek bir isim var: taze transfer eljif elmas.

    hücum hattına iki takviye yapıldı. sağ açığa hirving lozano ve santrfora llorente. callejon’un yaşını almasıyla lozano ilk 11’e girecektir muhtemelen. müzmin sakat milik’in olmadığı ve false 9 mertens’in kilidi açamadığı maçlarda da llorente süre alacaktır.

    bu yaz transfer döneminde napoli taraftarı tam olarak tatmin olmadı aslında çünkü çok istedikleri james rodriguez transferi gerçekleşmedi. burada da suç aksi başkan de laurentiis’te… adam real’le pazarlık sürecini öyle uzattı ki asensio sakatlanınca real, james’i satmaktan vazgeçti. transfer sürecinin uzama sebebi ise de laurentiis’in james’e biçilen 35 milyon avroluk bonservis bedelini beğenmeyip oyuncuyu satın alma opsiyonlu kiralamak istemesi oldu. ne olursa olsun ancelotti’nin çok istediği james’in gelmemesi hocanın aklındaki 4-2-3-1’i tesis etmesini engellemiş durumda çünkü takımda 10 numara oynayacak kimse yok şu an.

    napoli yıllardır ikincilik ve üçüncülük arasında sıkışmış bir takım. roma iyiyse üçüncü, kötüyse ikinci oluyorlardı. ama artık işin içine inter de girdi. ancelotti’yi hem sarri’den hem conte’den daha esnek, daha taktisyen bir hoca olarak görsem de onun yapacakları da sınırlı çünkü kadro olarak iki kulüpten de geri bir napoli var. ya da şöyle söyleyeyim, ilk on biriyle yedekleri arasında uçurum olan bir napoli var. bu da onların en büyük handikapları. hele o merkez orta saha rotasyonlarının başlarını ağrıtmama ihtimali yok.

    roma

    geldik italya’nın son bir iki sezondur en kötü yönetilen takımına. bir kulüp düşünelim ki bedava bile oynamaya razı bayrak adamları, kaptanları de rossi’yi alelacele takımdan uzaklaştırsın. bir takım düşünelim ki başkanı, ikinci başkanı bir olup totti’yi yemeye çalışsın. bir kulüp düşünelim ki son üç transferi smalling, mkhitaryan, kalinic olsun. evet, işte roma.

    roma’nın sahibi italyan asıllı james pallotta adlı amerikalı bir iş adamı. kulübü aldıktan sonra ilk başlarda çok iyi işler yapsa da yaklaşık iki sene önce büyük bir hataya imza attı. takımın sportif direktörlüğüne monchi’yi getirdi. tabii burada çok suçu yok çünkü sevilla’da yaptıklarından sonra monchi’yi kim olsa ister. gel gör ki o monchi takımı öyle zayıflattı ki geçen sezonu bitiremeden takımdan ayrılmak zorunda kaldı.

    ayrılmasına ayrıldı ama arkasında da koca bir enkaz bıraktı. roma yaz boyu bu enkazı temizlemeye çalışsa da eski hataları yeni hatalar takip etti. girizgahta da anlattığım gibi kimsenin beklemediği bir kararla de rossi’ye kapı gösterildi, takımın en lider ruhlu karakterlerinden ve tek elit stoperi olan manolas’ın napoli’ye gidişi engellenemedi. cengiz’in yokluğunda geçen sezonun en efektif kanadı el shaarawy üç otuz paraya çin’in yolunu tuttu.

    biraz da gelenlere bakalım. sportif direktörlüğe torino’da fena işler yapmayan petrachi getirildi. bu da italya’da başka bir tartışmaya yol açtı çünkü petrachi, juventus sportif direktörü paratici’yle çok yakın arkadaş ve roma’nın başına gelir gelmez bu ikilinin sinerjisiyle spinazzola-luca pellegrini hüllesi gerçekleşti. tartışma burada başladı çünkü kulüpler iki oyuncu için de uçuk meblağlar ödediler. juve, pellegrini için 22 milyon avro verirken roma, spinazzola’ya 30 milyon avro ödedi. tabii bunlar hep ffp.

    roma’da en büyük değişiklik kuşkusuz hocalığa fonseca’nın getirilmesiyle yaşandı çünkü fonseca italya’da alışılagelmiş futbola oldukça zıt bir futbol oynatıyor. defans çizgisini orta sahaya yakın kuruyor ve kaleciden itibaren pasla çıkılmasını istiyor. topa sahip olmayı seviyor ve sürekli hücum futbolunu düşünüyor. bu doğrultuda ilk transfer fonseca’nın isteği üzerine kaleye yapıldı. gerçi olsen’in geçen sezonki rezalet performansı sonucu yeni kaleci alınması elzemdi ama fonseca’nın bu transferdeki rolü ayağı topla iyi bir kaleci istemek oldu ve real betis’ten pau lopez transferi yapıldı.

    takımın stoperleri zaten sıkıntılıyken manolas’ın gitmesiyle buradaki ihtiyaç iki katına çıkmıştı. ilk transfer atalanta’nın genç ve cevval stoperi mancini’nin getirilmesiyle tamamlandı. ikinci bir stoper daha alınması şarttı ve rugani’nin ismi sık sık geçse de transfer sezonunun kapanmasına az bir süre kala united’dan smalling kiralanabildi. yeterli mi? bence kesinlikle değil ve hem fonseca’nın oyun tarzı hem de bu stoperlerle roma bu sezon çok gol yer.

    takımın bir başka kanayan yarası “sağ bek”e zappacosta kiralandı ama oyuncunun gelmesiyle sakatlanması bir oldu ve orası yine florenzi’ye kaldı. florenzi iyi bir merkez orta saha veya kanat oyuncusu olabilir ama asla iyi bir sağ bek değil. eminin onun da böyle bir iddiası yoktur ama o bölge yıllardır biraz da mecburiyetten ona emanet. sol bek için juve’den alınan spinazzola çok iyi bir oyuncu ve kendisinin gelmesi muhtemelen kolarov’un gitmesi anlamına gelecekti ki o da sakatlandı. yani bekler eski hamam eski tas (kolarov, florenzi) devam ediyor.

    geçen yaz büyük umutlarla alınan n’zonzi ne di francesco’nun ne de ranieri’nin sistemine uyan bir adamdı. fonseca da böyle düşünmüş olacak ki oyuncuya yol verildi. de rossi de gidince orada büyük bir eksiklik oluştu. bu eksiklik ise napoli’den diawara ile fiorentina’dan veretout transferleriyle giderildi. daha orada oynayabilecek pellegrini ve cristante’nin de olduğu düşünülünce roma’nın en güçlü bölgesi bu mevki oluyor.

    monchi’nin yadigarlarından, topa vurmaya mecali olmayan pastore’nin durumundan mütevellit arsenal’den mkhitaryan kiralandı. pastore’den bir farkı var mı, izleyip göreceğiz artık. gerçi fonseca, mkhitaryan’ı kanatlarda da değerlendirebilir çünkü perotti’nin sakatlanmasıyla cengiz ve kluivert’tan başka kanat oyuncusu kalmadı takımda.

    inter’e ha gitti ha gidecek derken dolgun sözleşmeyi kapan 33’lük dzeko 2022’ye kadar roma’da. schick’in leipzig’e kiralanmasıyla yedek forvete fiorentina’dan beri hiçbir yerde tutunmayan kalinic kiralandı. romalılar dzeko’nun başına bir şey gelmemesi için dua ediyor olsa gerek.

    roma için bu sezon elde edilebilecek en büyük başarı ilk 4’e girmek olabilir. bu da fonseca’nın şapkadan tavşan çıkarmasına bağlı ama milan, atalanta ve lazio gibi rakipleri varken işi hiç kolay değil.

    milan

    bazen oldukça önemsiz gözüken şeylerin çok büyük sonuçları olabiliyor. milan geçen sezon çantada keklik gözüken ve san siro’da oynanan udinese veya parma maçlarından birini kazanabilseydi şu an çok başka şeylerden bahsediyor olabilirdik çünkü kulübün şampiyonlar ligi’ne gitmesi hayati önem taşıyordu. olmadı tabii ve bunun yıkıcı etkisi oldu. gattuso kovuldu, leonardo görevinden ayrıldı, takımın en iyi oyuncusu bakayoko’nun bonservisi alınamadı ve yüksek profilli takviyeler yapılamadı. son darbe de ffp marifetiyle avrupa ligi’nden azledilmeleriydi.

    leonardo ayrıldıktan sonra maldini’nin de istifa edeceği söyleniyordu ama olmadı. sportif direktörün de üstünde süper yetkilere sahip bir göreve getirildi. daha sonra maldini’ye boban katıldı. ikili sportif direktör olarak roma’nın eski sportif direktörlerinden, sabatini tedrisatından geçme massara’yı getirdiler. hoca olarak ise sampdoria’da oynattığı futbolla çokça takdir toplayan giampaolo seçildi.

    giampaolo’ya sonra geleceğim ama önce gelenlere ve gidenlere bakalım. milan bu yaz bir şeyi çok doğru yaptı. ne uzayan ne kısalan, ne kokan ne bulaşan yedeklerin hepsine yol verdi. kimdi onlar? abate, strinic, montolivo, mauri, bertolacci, zapata… bu adamların futbolla o kadar alakası kalmamış ki genoa’ya giden zapata hariç hepsi free free geziyor şu an. böylelikle hem maaş bütçesinde büyük rahatlamaya gidilmiş oldu hem de şu an milan ligin en genç takımı. yaş ortalamaları 24,1. madem başladık satılanlardan devam edelim. milan’ın bütçeyi denklemesi için cutrone’yi satması gerekiyordu çünkü altyapıdan yetişen bir oyuncuyu satmak kulübün elini ffp’de inanılmaz rahatlatıyor. belki biraz değerinin altına da olsa cutrone 18 milyon avroya wolverhampton’a satıldı. bir diğer atıl durumdaki forvet andre silva da çok doğru bir hamleyle rebic takasında kullanıldı. theo hernandez ve ricardo rodriguez varken oynaması imkansız olan laxalt, torino’ya kiralandı.

    gidenler böyleydi ama maldini transfer yaparken bir şeye dikkat etti. giampaolo 4-3-1-2 oynatan bir hoca. yani siteminde kanat kullanmıyor. bunu bir köşeye not alalım ve devam edelim. sol beke real’den theo hernandez getirildi. rodriguez varken 20 milyon avro verip böyle bir transfer yapmaya gerek var mıydı, diye düşünülebilir ama hazırlık maçlarında sakatlanana dek çok iyi oynadı genç ispanyol. sakatlığı atlatır atlatmaz formayı kapması işten bile değil. caldara’nın üst üste geçirdiği sakatlıklar sonrası maldini gözüne önce ozan kabak’ı sonra merih’i kestirdiyse de ikisi de olmayınca brezilya’dan leo duarte isimli 23 yaşında genç bir stoper alındı.

    bakayoko sonrası orta sahaya iyi bir 6 numara şarttı. buraya, serie b’ye düşer düşmez yağmalanmaya başlanan empoli’den bennacer’i alarak çok doğru bir iş yaptı milan ki oyuncu afrika kupası’nda turnuvanın en iyi oyuncusu seçilerek takıma katıldı. empoli’den alınan bir diğer oyuncu ise krunic oldu ama ilk 11’de oynaması zor.

    şimdi giampaolo’nun kanatsız bir formasyon uyguladığından bahsetmiştim ama kadroda kanatta oynayan oyuncular var. hakan, suso, castillejo gibi… giampaolo; hakan’ı sol iç (hatta regista), suso’yu forvet arkası, castillejo’yu ise yardımcı forvet rolünde oynatarak bu sorunu çözmek istiyor ama şöyle bir sıkıntı var. hakan merkezde oynayamıyor (bana kalsa hiçbir yerde oynayamıyor ama…), suso ise sürekli sağa çekiyor. sonuçta da sadece sağ tarafı işleyen bir takım meydana geliyor. son anda yapılan rebic transferi bu durumu değiştirebilir. ya da giampaolo formasyon değişikliğine gidecek ki bence mantıklı olan o.

    milan’ın tek bir hedefi var, o da ilk 4’e girip yıllar sonra şampiyonlar ligi’ne katılabilmek. bu olmadan milan’ın eski günlerine dönmesi imkansız. bu şekilde kulübe ne para akıyor ne de yıldız geliyor. aslında önlerinde takip edebilecekleri başarılı bir inter modeli var. kulüp şu an meşhur hedge fon elliott’un elinde. bunların eline nasıl geçtiği uzun hikaye ama elliott’un amacı milan’ı parlatıp kar elde ederek satmak. bunun için de ellerinden geleni yapacaklardır, yapmalılar.

    lazio

    herhalde transfer dönemini en sakin geçiren takımdır lazio. ne büyük bir alım ne de büyük bir satış yaptılar. en büyük avantajları immobile ve milikoviç-saviç’i ellerinde tutabilmeleri oldu. yine de gelen ve gidenlere göz atalım.

    gelenler arasında en kayda değer isim manuel lazzari. sağ tarafın her bölgesinde oynayabilen bu italyan, spal’ın alt liglerden serie a’ya kadar uzanan macerasında en büyük kahramandı ve geçen sezon 8 asist yapmayı başarmıştı. zaten inzaghi tarafında gelir gelmez ilk 11’e monte edildi. diğer bir önemli transfer ise stoper denis vavro’nun alınmasıydı. bir de pek dikkat çekmese de malaga’dan getirilen jony var. sol kanatta oynayan jony, geçen sezon yaptığı 11 asistle la liga’da asist krallığında messi’nin hemen ardındaydı. tabii lazio’nun 3-5-1-1’inde ne yapar muamma.

    bunların dışında alınan isimsiz birkaç genç oyuncu daha var. onlar pişmeleri için aynı lazio gibi lotito’ya ait olan serie b takımı salernitana’ya kiralandılar. milan’ın da epey peşinden koştuğu ama lazio’dan koparamadığı, lazio’nun eski oyuncusu ve halihazırdaki sportif direktörü igli tare’nin oyuncu bulma konusunda mahir bir isim olduğunu eklemeyi unutmayalım.

    gidenler arasında en dikkat çekici isim badelj’di. lucas leiva’nın gölgesinde kalan badelj, kaptanlık da yaptığı eski gemisine, fiorentina’ya döndü.

    lazio’nun hedefi de ilk 4’e girmekten başka bir şey değil. en büyük avantajları benim hayranı olduğum simone inzaghi’ye sahip olmaları. bir diğer avantajları oturmuş bir kadroya sahipler ve dediğim gibi kimseyi kaybetmediler. takımın strakosha, acerbi, leiva, milinkoviç-saviç, immobile diye giden sağlam bir iskeleti var. correa gibi yetenek kumkuması bir hücumcuya sahipler. dezavantajlarına gelince rotasyon uygulamanın zor olduğu dar bir kadroları var. özellikle de savunmaları sıkıntılı.

    atalanta

    bir takım düşünün ki her sene as oyuncularından birkaç tanesini iyi paralara satsın, yerlerini altyapıdan oyuncularla ve dikkat çekmeyen isimlerle doldursun ama tüm bunlara rağmen acayip zevkli bir futbol oynasın, izleyenleri gole doyursun, üstüne bir de şampiyonlar ligi’ne katılsın. atalanta’dayız.

    önce transferleri inceleyip gasperini’yi en son öveyim. şampiyonlar ligi’ne katılmalarına rağmen transfer sezonunu yine artıda tamamlamayı başardılar. peki bu nasıl oldu? geçen sezon kiralık yolladıkları üç oyuncunun bonservis ücretleri ellerine geçti. milan, kessie için; roma, cristante için; spal ise petagna için ödeme yaptı. bir de gasperini’nin caldara sonrası parlattığı ve azzurri’ye kadar yükselen mancini’yi roma’ya sattılar.

    yani elleri oldukça rahattı ama çok oyuncu almadılar. gelenler arasında en dikkat çekici isim luis muriel’di ki daha ilk maçında spal’a karşı 2 gol atarak kendisine ödenen 15 milyon avronun hakkını vereceğini gösterdi. zaten zapata-ilicic-papu gomez üçlüsünün ayağına bakan hücum hattına böyle bir takviye şarttı. takıma kazandırılan bir diğer önemli isim ruslan malinovskyi oldu. merkez orta saha oynayan bu futbolcuyu daha önce hiç izlememiş ve kendisine ödenen 13 milyon avroyu yadırgamıştım ama yazılıp çizilene göre geçen sezon genk’in en önemli oyuncusu kendisiymiş. mancini sonrası stopere takviye için alınan skrtel’le acayip bir şekilde sözleşme feshedilince sevilla’dan kjaer kiralandı.

    şu an atalanta demek gasperini demek. böyle vasati bir takımı üç senede serie a’nın en iyi takımlarından birine çevirdi. lige taş gibi bir sürü oyuncu yetiştirdi: gagliardini, kessie, cristante, caldara, spinazzola, conti, mancini, petagna…tüm bunların üzerine bir de takımın şampiyonlar ligi’ne gitmesini sağladı. atalanta böyle bir şeye o kadar uzak ki sahası turnuvaya müsait olmadığı için şampiyonlar ligi maçlarını san siro’da oynayacak… ve ümit ediyorum ki o gruptan çıkmayı başaracak.

    fiorentina

    bu yaz çok büyük değişimden geçen bir başka kulüp daha… öyle ki sahibi bile değişti. della valle biraderler nihayet doğru teklifi buldular ve kulübü italyan asıllı amerikalı iş adamı rocco commisso satın aldı. (zamanında juventus’tan da hisse satın almak istemiş ama agnelli buna müsaade etmemişti.) kendisi della valle’lerin aksine başkanlığa ve yatırım yapmaya oldukça hevesli görünüyor. ilk icraatlerinden biri göğüs sponsoru olarak kendine ait amerika’nın en büyük kablo tv şirketlerinden biri olan mediacom’u getirmek oldu.

    commisso’nun bir diğer önemli icraati ise chiesa’nın juve’ye transferini veto etmesiydi. chiesa’yı kulübün yüzü yapmak istediğini ve hiçbir meblağa satmayacağını beyan ederek kapıları juve’ye kapatmış oldu. bir not daha. sportif direktör corvino’ya yol verip yerine 2012-2016’da fiorentina’da çalışan daniel prade’yi getirdi.

    geçelim kadrodaki değişime. ilk olarak zamanında iyi paraya alınan ama memnun kalınmayan lafont, nantes’a kiralanarak yerine geçen sezon empoli’deki performansıyla ligin en dikkat çekici kalecilerinden biri olan dragowski’yi çağırdılar.

    en büyük değişim ise savunma hattında yaşadı. vitor hugo ayrıldı, caceres geldi, biraghi-dalbert takası gerçekleştirildi, sassuolo’nun başarılı sağ beki lirola getirildi; böylelikle milenkoviç asıl mevkisi olan stopere geçebilecek. yeni defans hattı şöyle olur: dalbert-pezzella-milenkoviç-lirola.

    orta sahaya bir sezonluk ayrılığın ardından badelj’i tekrar getirdiler. 10 milyon avro gibi kelepir bir ücrete vidal-vari bir oyuncu olan pulgar’ı kaptılar. badelj-benassi-pulgar üçlüsü kağıt üzerinde çok iyi duruyor.

    takımın en kuvvetli mevkisi kuşkusuz ki hücum hattı. simeone’nin cagliari’ye satın alma opsiyonuyla kiralanmasının ardından fluminense’nin gelecek vadeden santrforu pedro 11 milyon avroya satın alındı. barcelona’daki 6 aylık ilginç deneyiminden sonra tam bir serie a futbolcusu olan kevin prince-boateng tekrar italya’ya getirildi. geçen sezon pescara’da kiralık oynayan 20’lik wonderkid sottil takımda kaldı (bu çocuğa dikkat). tabii en bomba transfer ribery oldu. belki her maç 90 dakika çıkmaz ama sıkışan maçlarda gereken katkıyı sağlayacak, taraftarı da tribüne çekecektir. bir de son anda gezzal hamlesi geldiğini belirtmeden geçmeyeyim.

    fiorentina’nın şu kadrosunun normal şartlar altında ilk 6’yı zorlaması gerekir ama en büyük soru işareti montella. ilk iki maçta 0 puan çekerek hakkındaki şüpheleri güçlendirmeye de devam ediyor. commisso’nun bu duruma çok fazla katlanabileceğini sanmıyorum yalnız. aslında daha erken davranıp yazın takımın başına daha yüksek profilli -atıyorum spalletti- bir hoca getirebilirdi.

    sampdoria

    milan gibi giampaolo’nun ilginç 4-3-1-2 formasyonundan nasibini alan bir başka takım da sampdoria. işin şakası bir yana başkan ferrero, takımın başına 4-3-3’üyle meşhur di francesco’yu getirip adama sağ forvet, sol forvet oynayabilecek oyuncu almayarak ne düşündü bilmiyorum. gerçi son anda zenit’ten rigoni’yi kiraladılar ama yetmez. transfer yapılmamasını geçtim, bir de taş gibi iki oyuncu, praet ve andersen satıldı. di francesco’nun kaderi yaratıcılığına kalmış durumda ama ilk 2 maçta çok kötü bir sampdoria vardı ve toplamda 7 gol yiyerek 0 puan çektiler.

    torino

    geçen sezonun ikinci yarısında öyle bir performans sergilediler ki milan’ın da avrupa’dan men edilmesiyle avrupa ligi’ne katılma hakkı kazanmışlardı ama elemelerde karşılarında wolverhampton çıkınca tepelendiler.

    bir kere iyi bir hocaları var: walter mazzarri. geldiğinden bu yana epey iyi oynatıyor torino’yu. takım zaten iyi. sirigu, n’koulou, baselli, meite, aina, falque, belotti, zaza gibi kaliteli adamların yanına napoli’de ancelotti’nin gözüne giremeyen simone verdi ve milan’dan laxalt getirildi. üstüne kimseyi de kaybetmediler. sadece transferin bitmesine az bir süre kala roma’yla transfer görüşmesi yapan n’koulou maçlara çıkmak istemeyerek arıza çıkardı ve takıma büyük ayıp etti.

    sassuolo

    ligin en modern, en marjinal zihniyetli hocalarından biri roberto de zerbi’den ötürü takip edilesi bir takım sassuolo. bilhassa geçen sezon boateng takımdan ayrılana değin acayip bir pas futbolu oynuyorlardı.

    iki önemli oyuncuyu daha kaybettiler. zamanında juve’den aldıkları ispanyol sağ bek lirola ve inter bölümünde sıkça bahsettiğim sensi takımdan ayrıldı. yerlerini doldurmak hiç kolay olmayacaktır. ayrıca juve’ye giden merih’i de unutmamak gerek.

    gelenler arasında sampdoria’dan hatırlayacağımız obiang var ki orta sahanın defansif yükünü çekip çevirecektir. forvete batan gemi empoli’nin mallarından caputo ve roma’nın elinde patlayan defrel getirildi. lirola’nın boşluğu ise mert müldür’le doldurulmaya çalışılacak. ha bir de yine empoli’den juve’nin yatırım yaptığı takip edilesi yıldız adayı traore’yi kiraladılar.

    hani yıldızı sönmeye yüz tutmuş ya da sakatlık, formsuzluk yaşayan önemli oyuncular için yeni sezona girilirken yöneticilerin söylediği “en büyük transferimiz o olacak…” muhabbeti vardır ya ikinci maçta sampdoria’ya hat-trick çeken berardi’nin performansını görünce aklıma o klişe geldi.

    cagliari

    barella’yı inter’e sattıktan sonra rüya gibi transferler yaptılar. şu orta saha serie a’da kaç takımda vardır ki: nainggolan-nahitan nandez- rog. yetmedi, pavoletti’nin sakatlanmasıyla fiorentina’dan simeone’yi getirdiler. sol beke geçen sezonki gibi pellegrini’yi kiraladılar ama bu defa roma’dan değil juve’den. süper kalecileri cragno’nun sakatlanmasıyla roma’dan olsen kiralandı. velhasıl çok iyi bir takım kurdular ama hocaları rolando maran. yani ne desek boş. olur da beni haksız çıkarırsa efendice özrü mü de dilerim elbet.

    ha elbette taraftarına da birkaç kelam etmek lazım. balotelli’den başlayıp matuidi ve moise kean’e kadar devam eden ırkçı tezahüratlarını bu sezon da daha ligin ikinci maçında lukaku’ya yönelterek tüm dünyanın nefretini üstlerine çekmeyi bir kez daha başardılar. sırf bu sebepten ligden düşmelerini, piyasadan silinip gitmelerini istiyorum.

    bologna

    geçen sezon filippo inzaghi yönetimindeyken düşme hattıyla dans eden, mihajloviç’in göreve gelmesiyle ligin en iyi takımlarından biri haline gelen bologna için zor bir yaz geçti. mihajloviç’in kanser olduğunu açıklamasının ardından teknik direktörlük görevine devam edip edemeyeceği bile muallaktı ama spal maçında yaklaşık kırk gündür gördüğü tedavinin de etkisiyle biraz zayıflamış biraz çökmüş olarak takımın başında maça çıkabildi ve taraftarların büyük sevgi gösterisine mazhar oldu.

    aslında bologna geçen sezonun ikinci yarısındaki rüzgarı da arkasına almış ve daha da önemlisi walter sabatini’yi sportif direktörlüğe getirmiş olmanın verdiği gazla transfer dönemine çok bomba bir giriş yapmıştı. roma’yı neredeyse batmaktan kurtaran ve şampiyonlar ligi’nde yarı final oynayan kadroyu büyük bir titizlikle kuran sabatini, piyasadaki en sağlam yetenek avcılarından biridir. bologna’nın başına geçtikten sonra da repertuvarındaki taşları dökmeye başladı:

    ligin ilk iki maçında da takımın en iyisi olan 20’lik japon stoper tomiyasu’yu 9 milyon avroya, velez sarsfield’de adını duyuran 21 yaşındaki orta saha oyuncusu nicolas dominguez’i 7 milyon avroya, avrupa’nın birçok kulübünü peşinden koşturan 19’luk andreas skov olsen’i 6 milyon avroya, brugge’un sağlam stoperi 26 yaşındaki stefano denswil’ide yine 6 milyon avroya bologna kadrosuna kazandırdı.

    pulgar’ın satılması takım için büyük kayıp olsa da medel transferiyle savaşçı orta saha kontenjanı doldurulmuş oldu.

    geçen sezon juve’den kiralanıp bu yaz 15 milyon avroya bonservisi alınan orsolini takımın en tehlikeli oyuncusu. çok hızlı, çok teknik ve çok iyi şut çekiyor. ayrıca duran topları ve ortaları ölümcül şekilde kesebiliyor.

    gerek mihajloviç gerekse de sabatini ve takıma getirdiği genç yetenekler, bologna’yı serie a’nın en takip edilesi takımlarından biri kılıyor.

    parma

    serie d’ye düşürüldükten sonra yıllar süren zorlu yolculuğun ardından çıktıkları serie a’daki ilk sezonlarında en büyük hedefleri ligde kalabilmekti. mütevazı kadrolarına rağmen bunu da başardılar. tabii burada tüm övgüyü, serie c’den beri takımın başında olan roberto d’aversa isimli genç ve yetenekli hocaları hak ediyor.

    parma’nın geçen sezon en büyük sıkıntısı tek boyutlu bir takım olmasaydı. takımın bütün hücum plan gervinho’nun atletizmi üzerine kuruluydu. o da sağ olsun, kendi yarı sahasından aldığı topu üç dört rakip oyuncuyu çalımlayarak gol yapacak kadar iyiydi.

    yazın bu durumu değiştirebilecek bir transfer yaptılar aslında. inter’den yann karamoh’u kiraladılar. pırpır bir kanat oyuncusu olan 21 yaşındaki bu fransız, inter tarafından geçen sezon bordeaux’ya kiralanmış, ilk maçlarda çok iyi oynamasına rağmen sonradan sergilediği disiplinsiz davranışlar nedeniyle kadro dışı bırakılmıştı. d’aversa bu gençten verim alabilirse hem gervinho’nun yükü azalır hem de parma daha iyi yerlere gelebilir.

    beni en şaşırtan transferleri ise united’dan 1,5 milyon avro gibi cüzi bir miktara darmian’ı satın almaları oldu. hem sağ hem sol bek oynayabilen bu adamı alabilmek için kah juventus’un kah inter’in bir sürü girişimi olmuş ama transferi bir türlü gerçekleşmemişti. united adamına göre fiyat çekiyor demek ki…

    napoli’den inglese’yi bonservisiyle aldılar ve onu da inter altyapısının gelecek vadeden santrforu adorante’yle yedeklediler. son olarak -benim anlamadığım bir şekilde- geçen sezonun başarılı ön liberosu stulac’ı empoli’ye satıp yerine zenit’ten hernani’yi getirdiler.

    udinese

    ligin insanın ruhunu solduran takımına geldik. di natale emekli olduğundan bu yana udinese’yi takip etmek en azından bana eziyet veriyor. o kadar amaçsız, o kadar heyecansız bir proje ki… neyse, bu sezona da klasik bir şekilde başladılar. önce milan’ı yenerek “acaba mı?” dedirtip ikinci maçta parma’ya 3-1 mağlup oldular. halbuki iyi de kadroları var: samir, mandragora, fofana, barak, pussetto, lasagna ve bence ligin en değerli ofansif orta sahalarından rodrigo de paul. tudor’un 3-5-2 oynattığı udinese, ne kayda değer birini aldı ne de mühim birini sattı…

    genoa

    maalesef bir türlü istenen başarıyı yakalayamayan takımlardan biri genoa. ben bunu aynı udinese gibi hep yanlış hocalarla çalışmalarına yoruyorum. yoksa kadroları kötü değil. gerçi hoca konusunda da andreazzoli’yi takımın başına getirerek bir nebze doğru adım atmış sayılırlar.

    genoa’nın son dönemde piyasaya kazandırdığı üç önemli yıldız oldu. birincisi milan’a giden piatek, ikincisi juventus’a 26 milyon avroya satıp bu sezon kiraladıkları stoper romero, üçüncüsü ise benim “baby duvan zapata” olarak nitelendirdiğim ve bu şekilde devam ederse iyi paralara satılacağına adım gibi emin olduğum kouame.

    bir de gelenlere bakalım. 33 yaşında bile olsa lasse schöne’yi getirmeleri takdire şayandı. sırf bu adam için bile izlerim genoa’yı. milan’ın serbest bıraktığı ve fiorentina maçında da golünü atan zapata, fiorentina’dan kiralanan saponara, inter’in 18 milyon avroya sattığı ama satarken geri satın alma maddesi koymayı ihmal etmediği pinamonti de önemli isimlerdi. tabii sinan gümüş’ü de unutmamak gerek… (şimdi onlar düşünsün.)

    brescia

    sekiz sene sonra tekrar serie a’ya yükseldiler ve çok da iyi yaptılar. neydi o frosinone’ler, benevento’lar allasen?

    takımı yöneten eugenio corini futbolculuğunda sağlam orta sahaydı ama kariyeri italya’nın doksanlardaki ve milenyumdaki futbolcu bolluğunun azizliğine uğradı. 2018’de başına geçtiği brescia’yı serie a’ya yükseltmek bir hoca olarak ona nasip oldu.

    kadrodaki en dikkat çeken isim kuşkusuz “yeni pirlo” olarak lanse edilen sandro tonali. simaen pirlo’yu andırması ve orta sahada oynaması dışında ben çok da bir benzerlik görmüyorum bu ikili arasında. tonali, pirlo’ya göre çok daha modern bir orta saha. alıyor, veriyor, kaçıyor, basıyor, top sürüyor… ama pirlo’yu tüm noksanlarına rağmen efsanevi bir futbolcu olmasını sağlayan o olağanüstü saha görüşünün tonali’de olduğunu söylemek zor. gerçi kaç futbolcuda var(dı) ki? yine de büyük futbolcu olma yolunda ilerlediğine kuşku yok.

    forvetlerinde tam bir serie b predatörü olan alfrede donnarumma varken baba ocağı olan brescia’ya dönmek isteyen balotelli’yi de kadroya katarak büyük işe imza attılar. brescia’nın kadrosunda ikonik bir futbolcu (hagi, baggio, guardiola, toni) olmazsa olmaz zaten.

    tüm bunlara karşın kadroları çok güçlü sayılmaz ve çok bir takviye yapmadılar. ligde kalabilirlerse büyük başarı olur.

    lecce

    lazio’nun ilk siyahi oyuncularından fabio liverani tarafından yönetilen lecce’nin o kadar kötü bir kadrosu var ki serie a’ya çıkmalarıyla düşmeleri bir olacak gibi duruyor. zaten biteviye şekilde düşüp çıkan lecce, serie a’nın şanındandır. biz onları “asansör takım” olarak sevip saydık.

    ilk maçı inter’e 4-0, ikinci maçı kendi evlerinde verona’ya 1-0 kaybedince akılları başlarına biraz da olsa geldi ve orta sahaya imbula, forvete babacar takviyelerini yaptılar. bunlar gelene kadar kadrolarında dikkat çekici tek isim lapadula’ydı. takımda futbolcuya benzeyen bir de 10 numaraları filippo falco var ki inter maçında kendisini çok beğendim.

    spal

    geçen sezon herkes tarafından düşmeleri beklenirken o bir şekilde ligde kalmayı başarmışlardı. aynı mücadeleyi muhtemelen bu sezon da verecekler çünkü kötü bir kadroları var. en büyük avantajları 2014’ten beri takımın başında olan hocaları leonardo semplici. takımı serie c’den alıp serie a’ya kadar taşıyan semplici’nin adı bir dönem milan’la bile anılmıştı.

    aynı semplici gibi serie c’den beri takımda yer alan lazzari’nin lazio’ya gitmesi kendileri için büyük kayıp. takımın en yaratıcı isimlerinden biriydi. şu an takımdaki en önemli futbolcu hiç kuşkusuz atalanta’dan 12 milyon avroya bonservisini aldıkları andrea petegna. geçen sezon 16 gol atan petegna’nın tarzını fena halde diego costa’ya benzetiyorum. umalım ki huyu benzemesin.

    hellas verona

    serie a’ya verdikleri bir sezonluk aranın ardından yine aramızdalar ama lecce’yle beraber düşme potansiyeli en yüksek olan takım yine verona. zaten serie a takımları arasında kadro değeri bakımından da lecce 20. sıradayken kendileri 19. sırada.

    chievo’dan kiraladıkları stepinski’den başka telaffuz edilmeye değer hiç kimse yok kadrolarında.
  • 207
    ronaldo transferinden sonra canlanacak lig.

    hatta:

    ronaldo'nun juve'ye transferinden sonra "çekerim emaneti, zkerim adaleti" diyen messi, ikinci maradona olmak için napoli'ye transfer oluyormuş. bu durumu gören berlusconi'nin kafası atıp milan'ı tekrar satın alıyor; neymar, hazard, agüero üçlüsünü taraftara armağan ediyormuş. "biz almandan şaşmayız" diyen inter; kroos, müller, reus'la kadrosuna güç katıyormuş... ımhhh... city'den de bıkan guardiola; roma'nın hocası oluyormuş, totti de 10 numarayı sırtına çekip tekrar futbola dönüyormuş... hmppfff... lazio, ırkçılığını bir üst seviyeye taşımak için emre belöz'ü transfer ediyormuş... ımhsss... buffon'un psg işi yatmış mı ne olmuş, o da bari başladığım yerde bırakayım diyerek parma'ya mı ne gidiyormuş... ohhh... azzurri'nin hocalığına roberto baggio getirilmiş... ımmhh! bana da la gazzetta dello sport'tan köşe yazarlığı teklifi varmış... oyhşşşş!

    http://gss.gs/Xoy.jpg
  • 193
    bomba başladı, bomba gidiyor derken gene denge profiline ulaşıp iki başlı bir yarış haline evrildi. muhtemeldir ki ikinci yarının ortalarından sonra da o at sayısı teke düşer ve son 6 sezondur olduğu gibi juve ipi göğüsler.

    napoli, ilk yarıyı lider kapattı ama kadro genişliği olarak juve'nin önünde diz çöker, tövbe ister bir haldeler ve önünde sonunda bu defoları bir yerlerine kaçacaktır. hatta milik ve ghoulam'ın sakatlıkları sonrası kaçtığı bile söylenebilir. hadi milik zaten geçen sezonki sakatlığı sonrası sarri'nin ilk tercihi olma özelliğini kaybetmiş, muhtemelen bu sezonda da o şekilde devam edecekti ama ghoulam'ın sakatlığı takımı gerçekten berbat etkiledi. hatta lki de şl'den elenmelerine bile sebep oldu çünkü san paolo'daki city maçını 1-0 önde götürürlerken sakatlanıp çıkmış, bu da napoli'nin oyununa ciddi manada örse vurmuştu*. zira napoli defanstan çıkarken bunu genelde ghoulam, jorginho, hamsik üçlüsünün paslaşmasıyla yapıyordu. bu sakatlık sonrası sarri oraya roma'dan kiraladıkları mario rui'yi koydu ama rui, her ne kadar fena bir oyuncu olmasa da ghoulam'la arasında büyük klas farkı elbet. aynı şekilde ileri üçlüden herhangi birisi sakatlandığında veya cezalı duruma düştüğünde de sarri'nin işi gene yaş. misal yakın zamanda insigne sakatlandı, oraya zielinski'yi koymak zorunda kaldı. (aslında elinde ounas ve giaccherini de var ama ounas henüz işlenmemiş bir yetenek, giaccherini'ye de hoca takık; ne oynatıyor ne satılmasına müsaade ediyor.) işbu sebepten yazın aldıkları inglese'yi devre arasında kiralık oynadığı chievo'dan çağıracakları söyleniyor(du) ama şimdilik ses yok. ileriye kesinkes transfer şart. simone verdi'yle anlaştıkları söyleniyor ki doğruysa süper hamle olur. aynı maç içerisinde iki frikik golü atan ve bunun birini sağ birini sol ayağıyla gerçekleştirecek kadar yetenekli bir adam verdi: (bkz: #2276077). lafın kısası şu ki napoli'nin harika bir ilk 11'i* ve güzel bir orta saha rotasyonu (alan, jorginho, hamsik, zielinski, diawara, rog) olmakla beraber, defans ve forvet elemanlarını yedekleyecek oyuncuları yok; olanlarla da aslar arasında dünya kadar kalite farkı var. sırf bu yüzden şampiyonlar ligi'ne de yeterince asılmadılar. hatta şu an ismini hatırlayamasam da oyunculardan biri "bizim için scudetto'yu kazanmak, şl'yi kazanmaktan daha önemli." demişti. aynı şey avrupa ligi için de geçerli olacaktır ve sarri, buraya da çok asılmayacaktır. adamcağızın da yapacağı hiçbir şey yok, anlattığım gibi takımın bırak iki kulvarı, tek kulvarda bile zorlanacak bir kadrosu var. de laurentiis'in cebindeki akrebi havalandırma vakti geldi de geçiyor.*

    bonucci ve dani alves'in gidişi, yerlerine gelen mds* ve höwedes'in uzun süreli sakatlıkları derken juventus'un geçen sezonlardaki en büyük silahı olan savunması sezon başında kadayıfa dönmüş, gelenden geçenden ikişer üçer yiyen bir takım haline gelmişlerdi ama sonradan iyi toparladılar. hatta son on maçta yedikleri gol sayısı 1'di galiba. bunda en büyük pay sahibi de benatia oldu. bilindiği gibi son derece nanemolla bir oyuncu kendisi ve sezon başında da bolca sakatlandı ama ne zamanki düzenli olarak oynamaya başladı, gerçekten fark yarattı. şimdi stoper rotasyonları benatia, chiellini, rugani, barzagli ve höwedes şeklinde. höwedes'teki satın alma opsiyonlarını büyük ihtimalle kullanmazlar çünkü schalke adamın kadavrasını göndermiş, bu sezon boyunca sakatlıklardan fırsat bulabilip de aldığı dakika sayısı sadece 68. o maçta da* 68. dakikada sakatlanıp çıkmıştı zaten. gerçi höwedes'i almalarına da gerek yok, seneye caldara gelecek. defanstaki asıl problemleri ise sağ bek mevkisinde. dani alves'in yazın yaptığı dallamalığın bedelini takım ağır ödedi, ödüyor. allegri'nin milan'dan talebesi mds'yi aldılar ama dani alves nere, mds nere? dağlar kadar fark var ikili arasında. hatta transferinden sonra milan taraftarı iyi taşak geçmişti juve'yle. gerçi oynadığı maçlarda fena değildi, allegri'nin de bir bildiği vardır herhalde. lichtsteiner ise iyiden iyiye çaptan düşmüş vaziyette. höwedes'in sağ bekte de oynayabilmesine güvenerek şl listesine -geçen sezon olduğu gibi- yine adı yazılmadı. tabii mds'nin ve höwedes'in sakatlanmasıyla bu hamle fena şekilde ellerinde patladı, camp nou'da sağ beke sturaro denen kazmayı koymak zorunda kaldı allegri. aynı şekilde sol bekte de sıkıntı var. geçen sezonki alex sandro'nun yerinde yeller esiyor. zannımca yazın gidici kavruk oğlan. tabii bu da ne demek? asamoah'ın yazın da takımdan ayrılamaması demek. seneye spinazzola gelecek gelmesine ama şayet alex sandro giderse üstüne bir de asamoah'ın gitmesine izin vermez juventus. zira hem yeni bir sol bek aramak zorunda kalırlar hem de -bence- seneye formayı spinazzola'ya direkt vermez allegri. bir sezonluk geçiş süreci yaşanır, bu sezonda da asamoah oynar, spinazzola da pişer. alex sandro ilk geldiğinde de formayı evra'dan hemen alamamış, ikinci sezonunda da düzenli olarak oynamaya başlamıştı. tabii bu dediklerim alex sandro'nun gidip gitmemesine bağlı. şu da var ki asamoh, bu sezon gerçekten iyi oynuyor. büyük maçların hepsinde onu oynattı allegri. asamoah'ın bu performans artışındaki en büyük sebeplerden biri de kuşkusuz matuidi. tek kelimeyle muhteşem oynuyor herif sol içte. iki kelimeyle ise "pancar motoru" gibi oynuyor. başta belirttiğim defans problemini allegri'nin çözmesinde en büyük yardımcılardan biri kendisinin varlığı oldu. zira geçen sezon ortasında 3-5-2'nin tıkanıklığını nasıl ki dybala'yı forvet arkasına çekip dizilişi 4-2-3-1' çekerek çözdüyse, bu sezon tıkanan 4-2-3-1'i de 4-3-3'e geçerek aştı allegri ve 3'lü orta saha nizamının oluşturulmasında matuidi olmazsa olmaz bir parça. diğer elemanlara gelince pjanic kah regista'da kah trequartista'da gene efsane oynuyor. khedira'ysa aynı lichtsteiner gibi çaptan düşenlerden. sezon sonu takımdan ayrılması kuvvetle muhtemel. yerine de kendisinin imitasyonu emre can geliyor yüzde doksan dokuz ihtimalle. hatta ben bu satırları yazarken marotta ve paratici'nin milano'ya uçtuğu, emre can'ın avukatıyla ön protokol imzalayacakları söyleniyordu. marotta, beleş transferin kitabını yazmaya devam ediyor. marchisio ise yine kayıplarda. şu sezon da bile defalarca kez sakatlandı, hatta yine sakatlanmış, bir ay yok. zaten allegri'nin gözünden de düştü. çok yazık oldu, efsane olabilecek kapasitede bir adamdı il principino. bir de eklemeden geçemeyeceğim bentancur var. bu çocuk büyük regista olacak. forvet hattındaysa tam bir enflasyon var. higuain, dybala, costa, bernardeschi, mandzukiç, cuadrado diye giden bir rotasyona sahipler. geçen sezon ise pjaca'nın sakatlığından sonra ellerinde 4 mevki için 4 adam vardı: higuain, dybala, mandzukiç, cuadrado. hatta allegri'nin yokluktan sağ açığa lemina'yı aldığı filan oluyordu. costa ve bernardeschi hücuma müthiş bir çeşitlilik kazandırdılar, en mühimi hız kattılar. seneye bir de schalke'ye kiralık yolladıkları pjaca dönecek ki ohannesburg. hücumdaki tek problemleri dybala'nın kasım ayından itibaren düşen performansı oldu, hatta kesik bile yedi. kız arkadaşından mı ne ayrılmış çocukcağız. fakat sonlara doğru tekrar alev aldı. velhasıl sağ bek mevkisindeki problemleri hariç o kadar geniş ve kaliteli bir kadroları var ki şampiyonluk için en büyük favori yine kendileri. bir de az kalsın unutuyordum, buffon'un sakatlığında sczczesny muhteşem oynuyor. buffon dönse bile önemli maçlarda oynayamayabilir bu saatten sonra. bu da ayrı bir entry konusu.

    napoli'nin yaşadığı problemin aynısını, hatta daha beterini inter yaşıyor. spalletti'yi totti'ye yaptıklarından dolayı pek sevmesem de eğer inter, son bir aya kadar ligi lider götürdüyse ve şu an halen üçüncüyse bunda en büyük pay bu herifin. yoksa geçen sezon 7. olan kadronun üstüne öyle atla deve düzeyinde oyuncular gelmiş falan değil. bir tek skriniar takviyesine özellikle değinmek gerekiyor belki çünkü adam taş gibi oynuyor. serie a'da ilk devrenin en iyi defansı kuşkusuz kendisiydi. fakat inter'i burada büyük bir tehlike bekliyor. o da şu ki kadrolarında sadece 3 stoper var ve onlardan biri (yedek olan) ranocchia. nasıl bir kafayla böyle bir planlama yaptılar bilinmez fakat acilen bir, hatta bana kalsa iki stoper almaları gerekiyor. fakat gel gör ki elleri kolları bağlı çünkü ffp mevzuları ve suning'in kemer sıkma politikalarından dolayı spalletti'nin de deklare ettiği üzere kimseyi bonservisiyle alamıyorlar, alamayacaklar; bunun için yazı beklemek zorundalar. geriye kiralama seçeneği kalıyor kendilerine ama devre arasında kimi kiralayabilirler büyük muamma. tek problemleri stoperde de değil. bek konusunda da sıkıntı büyük. fakat buradaki problem nicelik değil nitelik eksikliğinden. yazın aldıkları cancelo'yla dalbert epey bir sakat yattıktan sonra takıma girmeye başladılar ama ben dalbert'ten hiç etkilenmedim. cancelo da defansif yönden eksik. nagatomo, santon, d'ambrosio üçlüsünden gene iyi verim aldı spalletti ama ciddi bir rakibin muteber bir açık oyuncusu bu üçünü de rahatlıkla harcar, harcadı da. torino'daki juve maçında cuadrado önce santon'u sonra dalbert'i hacamat etti, bir ay falan oluyor. bu kadar noksana rağmen inter folloş olmuyorsa bunda en büyük pay şüphesiz ki handanoviç'in. gene muhteşem, gene muhteşem herif... ön libero konusunda sıkıntıları yok. belki de sıkıntılarının olmadığı tek bölge. vecino, gagliardini ve valero -hatta zorlarsan joao mario ve brozoviç'i de sayabilirsin- burayı kotarıyorlar. fiorentina'dan kaptıkları vecino da valero da çok iyiydiler. orta sahada esas sıkıntıyı trequartista mevkisinde çekiyorlar. brozoviç tam bir gamsız pezevenk; joao mario da bok gibi oynuyor bu sene, harcadığı fırsatın haddi hesabı yok... hele kupadaki milan maçında, uzatmalarda kaçırdığı gol tam bir epic fail... stoperle birlikte takımın en büyük eksiği burada. şut atacak, asist yapacak, tıkanan oyunu açacak bir çilingire ihtiyaçları var. misal pastore. ama o da bugün kariyerini psg'de bitirmek istediğini açıkladı. forvet hattına gelince buradaki üçlü sezonun ilk yarısında -sonları saymazsak- efsane top oynadılar. ırz düşmanı icardi iyiden iyiye leblebici bir forvete dönüştü, candreva yanılmıyorsam ligin asist kralı, perisic'in de 7 gol - 6 asisti var. lakin bu üçlü de son maçlarda tam sıçtılar. yorgunluk, formsuzluk, şanssızlık ve en mühimi rekabetsizlikten dolayı olsa gerek çünkü bu üçünü de yedekleyen tek adam var kadroda: eder. o garibim de girdiği maçlarda elinden geleni yapmaya çalışsa da kah sağ kah sol açık, kah forvet kah trequartista oynayabilecek kapasitede değil. zaten dünyada öyle bir tane adam var, o da barcelona'da oynuyor. aslında caen'den aldıkları karamoh'u daha fazla deneyebilirdi spalletti ama pek şans vermedi. hasılı açıkları ve forveti de yedekleyecek oyunculara ihtiyacı var inter'in. ve fakat önceden de belirttiğim üzere elleri kolları yaza kadar bağlı. belki orta sahaya hülle yoluyla çin'deki kardeş takımlarından ramires'i getirebilirler ama o da hangi derde çare olacak muamma. yazın ausillo ve sabatini ikilisinin sazı eline alıp spaletti'nin fikrini de alarak -sabatini hocaları pek iplemez ama- takımın kadrosunu kaliteli bir şekilde genişletmeleri lazım. tabii bunu yaparken ellerindeki ırz düşmanını da real'e kaptırmamaya dikkat etmeliler. sonuç itibariyle inter'in de scudetto'yu kazanması, hele ki zirveden 9 puan geriye düşmüşken, artık bir hülya. ilk dörde kalıp şampiyonlar ligi'ne kapağı atabilirlerse büyük başarı olur ve bu başarı da tamamen spalletti'nin eseri sayılır.

    gelelim beni iki senedir mest eden lazio'ya. iğrenç taraftarlarından münezzeh olarak bu takıma ve hocaları simone inzaghi'ye büyük bir sempatim var, daha önce de defaatle yazdım zaten sözlükte. öncelikle şunu belirtmek gerek ki başkan lotito ve sportif direktör igli tare son birkaç sezondur üç otuz paraya güzel işler yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. şu an takımın dört demirbaşı olan immobile'yi 9'a, milikoviç-saviç'i 9'a, de vrij'i 7'ye, luis alberto'yu 6,5'a aldılar. yaklaşık 30 milyon avroya aldıkları şu dört adamı elden çıkarmaya kalksalar kasalarına herhalde 250 milyon avro rahatlıkla girer. neyse... simone takımı 3-5-1-1'imsi bir dizilişle sahaya sürüyor genelde. takımın defans hattının lideri kuşkusuz ki de vrij. sezon sonu sözleşmesi bitiyor, henüz lazio'yla sözleşme uzatmadığı gibi uzatmaya teşne olduğu da söylenemez. bilimum dev kulüp kendisinin peşinde. aslında inter'e gitse skriniar'la birlikte efsanevi bir tandem kurabilirler ama ingiltere'ye gitmesi daha muhtemel duruyor. simone diğer iki stoperi de genelde wallace ve bastos olarak seçiyor ki ikisi de üst düzey değil. hele roma maçını kaybetmelerine neden olan ve maç sonu basın toplantısında simone'nin ağzına sıçtığı bastos tam bir saatli bomba. işte yönetim güzel bir hamle yaparak caceres'i aldı birkaç gün önce. şayet yaşam tarzına dikkat eder ve sakatlık problemi yaşamazsa halihazırda taş gibi olan lazio'yu daha bir taşlaştıracaktır. bek konusunda simone'nin herhangi bir gözdesi yok. sol bekte kah radu'yu kah lukaku'yu; sağ bekte de kah marusic'i kah basta'yı kullanıyor. orta üçlüyü de leiva, parolo, milinkoviç-saviç üçlüsünden kuruyor. leiva ve parolo zaten çok olgun -bu arada leiva, biglia'nın yokluğunu hiç hissettirmedi- oynuyorlar ama saviç'e ayrıca değinmek gerek. son zamanlarda beni en heyecanlandıran adamlardan birisi bu çocuk. geçen sezon da çok iyiydi ama bu sezon bayağı bildiğin maçın kaderine etki eder hale geldi. juve'den psg'ye, manu'dan city'ye bir dünya kulüp peşinde. hatta psg'nin 100 milyon avroyu bastırıp alacağı söylentisi vardı ki bence bu paranın hakkını verebilecek potansiyeli var bu çocuğun. tabii ümidimiz serie a'da kalmasından yana. forvete gelince zaten immobile'ye söylenecek hiçbir şey yok. şu an 20 golle -ki haksız yere aldığı ceza yüzünden birkaç tane de maç kaçırdı- serie a'nın gol kralı. ayrıyeten 7 de asisti var*. yani yine, yeni, yeniden fevkaladenin fevkinde oynuyor. son maçta da spal'a 4 tane yağladı aslanım. yedeği caicedo serie a'da pek iş yapamadı ama avrupa ligi'nde iyiydi. o da immobile'nin gölgesinde yetişiyor. immobile'nin yanında, daha doğrusu arkasında second striker rolündeyse luis alberto oynuyor ama ne oynuyor. 6 gol, 8 asisti var. spal maçında attığı şu gole dikkatinizi celbederim: https://youtu.be/O-_QWrGSN00?t=47s
    yazın monaco'ya giden keita balde'nin geçen sezonki şaşaalı performansından sonra yönetimin orayı dolduramayacağını düşünmüştüm ama luis alberto öyle akışkan oynuyor ve oynatıyor ki benim çok beğendiğim felipe anderson da keita gidişi sonrası biraz da panik transferi olarak yapılan nani de kadük kalıyorlar. aslında bu bollukta simone'nin bir de forvet hattını üçlü nizamda kurgulamasını çok isterdim ama hikmetinden elbette sual olunmaz kendinin. iki sene öncesinin hasta ve beş parasız adamı lazio'yu alıp -çok dar imkanlarla- şu pozisyona sokan (aleyhlerine üst üste yapılan aptalca hakem hataları olmasa belki de şampiyonluğa bile güreşebilirlerdi.), juventus'un kendi evindeki 57 maçlık yenilmezliğini sonlandıran, aynı juventus'tan italya süper kupası'nı kapan adamı sevmemek olmaz. tabii takımını avrupa ligi grubundan namağlup çıkardığını da unutmamak gerek. karşılarına da steaua bükreş çıktı ki normal şartlar altında lazio'nun yedekleri bile geçer bu eşleşmeyi. bu arada lotito gitti, gider. federasyon başkanı olması bekleniyor kendisinin. olursa acaba juventus'la nasıl geçinecek? zira pek hoşlaşmazlar birbirlerinden.

    roma, benim beklediğimden daha iyi bir ilk devre geçirdi. zira spalletti'yi, salah'ı, rüdiger'i ve paredes'i aynı yazda kaybettiler. spalletti'nin yerine gelen edf* ile ilgili büyük soru işaretleri vardı, gerçi son haftalarda o soru işaretleri gene hortladı ama o sonraki mevzu. işin aksi gibi salah'ın yerine alınan defrel ve dzeko'yu yedeklemesi için alınan schick de uzun süreli sakatlıklar geçirdiler, hatta defrel halen sakat. sezona da inter'e 3-1 yenilerek başladılar. akabinde roma'da bir de atletico maçı oynadılar ki evlere şenlik. takım tüm şansını o maçta tüketmiştir herhalde. sonradan ne olduysa oldu ve iyi bir galibiyet serisi yakaladılar. kalede alisson'un, defansta manolas'ın, orta sahada nainggolan'ın ve forvette dzeko'nun üstün formuyla bayağı iyi bir takım görüntüsüne büründüler. pik noktalarına da chelsea'ye kendi evlerinde 3 attıkları maçta ulaştılar. taraftar şen şakrak, edf'nin ne doğru bir seçim olduğunu anlatırken o maçtan sonra takımın formu gitgide düşmeye başladı. bilhassa hücum anlamında çok kısırlaştılar. geçen sezon böyle durumlarda salah sorumluluğu üzerine alıyor, atıp attırıyordu ama bu sezon o da yoktu ellerinde. geriye ne kaldı? sezonun en doğru transferlerinden biri olduğunda herkesin hemfikir olduğu kolarov'un duran topları kaldı. (hoş, sadece duran topları değil her icraatiyle takdir edilesi bir adam kolarov.) dediğim gibi defrel ve schick'in sakatlıkları olmasa durum bu raddede kötüleşmeyebilirdi. o da ayrı bir şanssızlık. bu arada sakatlıktan belini doğrultamayan bir diğer adam da taze transfer karsdorp. yazdan beri sakat yatıyor çocuk. yokluğunda da florenzi oynuyor. bilindiği üzere kendisi aslında bir orta saha oyuncusu ama sağ bek ve sağ açık mevkilerini de kotarabiliyor. torino'dan büyük ümitlerle alınan ve benim de oradayken çok beğendiğim bruno peres'e gelince özellikle bu sezon berbat oynuyor. tahammül edilecek gibi değil. orta sahada geçen sezon olduğu gibi ddr, nainggolan ve strootman üçlüsü var. yazın geri getirdikleri pellegrini'yi de unutmamak gerek, geleceği çok parlak. yalnız son maç öncesi takımda büyük bir kriz yaşandı. nainggolan dingili yanılmıyorsam instagram'da sigara ve içki içerken canlı yayın yapıyor, her ne kadar bir özür bildirisi yayınlasa da normal olarak hem para cezası kesildi hem de atalanta maçında kadroya alınmadı. 2-1 kaybettiler o maçı bu arada ve nainggolan'ın eksikliği çokça hissedildi. yani efendi uslu bir yaşam tarzı olsaydı acaba nasıl bir futbolcu olurdu bu nainggolan, insan sormadan edemiyor. el-shara, dzeko ve perotti üçlüsü çok çalıştılar, çok da olumlu işler yaptılar fakat devre sonuna doğru inter'deki metal yorgunluğunun bir benzerini onlar da yaşadılar. sakatlıklar olmasa roma'nın kadro konusunda herhangi bir problemi yok. edf ise şl grubunu lider bitiren bir takım yönetmiş olsa da halen rüşdünü ispatlayabilmiş değil. ikinci turda da şanslarına shaktar çıktı ki elemeleri muhtemel. yani roma için geçiş sezonu sayılabilecek bu sezonda, şl'de çeyrek final + ligde ilk 4 yapmak başarı olur. benim asıl merak ettiğim monchi'nin yaza neler yapacağı.

    sampdoria sezona her ne kadar bomba gibi girse de (ilk 12 maçta sadece 2 mağlubiyet) sonradan batırdı (son 7 maçta 5 mağlubiyet). kulübün güzel bir stratejisi var. yakışıklı başkanları ferrero, her sezon yetenekli gençleri takıma doldurup parlatıyor, akabinde de yüksek meblağlara bir yerlere çakıyor (schick, muriel, skriniar). şu anki kadrolarında da yine çok bomba gencolar var. en dikkat çekicileri denis praet ve lucas torreira. hatta geçenlerde juventus'un ikisine de kancasını attığı, praet için yaza söz aldığı yazılıyordu fakat bu ikili arasında torreira daha dikkat çekici bence. 1.68'lik bu minnak adamın öyle deli şutları var ki neresinden çıkarttığına insan şaşırıyor. bir diğer orta saha elemanı linetty de ferrero'nun sermayelerinden olmaya namzet. schick sonrası alınan ve lewa'nın varisi olarak görülen kownacki'nin henüz bir numarasını görebilmiş değiliz ama bun durum son derece normal çünkü quagliarella, zapata ve caprari'yle rekabet edip formayı kapması zaten imkansızdı. bu arada quagliarella kaşla göz arasında yine 12 gole ulaştı, adam büyük profesyonel. arkasındaki ramirez'in de 7 asisti var ki serie a'nın en iyi trequartista'larından. sezon başında marco giampaolo'nun iyi bir hoca olup olmadığı konusunda kararsızdım ama vazgeçmediği 4-3-1-2'nin başarısı ve parlattığı genç oyuncular hep artı hanesine yazılıyor elbette.

    bir sene içerisinde kaybettikleri üç as oyuncuya (gagliardini, kessie, conti) ve üç cephede bir de savaşmalarına bağlı olarak atalanta'nın geçen sezonki performansı olmasa da devrenin sonuna doğru çok iyi toparlayıp yedinciliğe kadar yükseldiler. üstüne avrupa ligi'nde lyon ve everton'lu gruptan lider çıkmayı da başardılar (everton'a deplasmanda 5 tane sapladıklarını da unutmayalım). gerçi şanslarına dortmund çıktı ama ne olacağı belli olmaz. italya kupası'nda da çeyrek finale kadar yükselip napoli'yi hem de deplasmanda 2-1 yendiler ve juve'yle eşleştiler. şimdilik her şey tıkırında gidiyor. ulu reyiz gasperini gene döktürmeye devam ediyor. bu sezonun bombası ise bryan cristante. 22'lik orta saha için inter ve italya'da parlayan her orta sahaya çöken juventus çekişiyor. halihazırda caldara ve spinazzola zaten juve'nin tapulu malı ve seneye atalanta'dan ayrılacaklar. gasperini bu ikisini de çok iyi pişirdi, allegri tepe tepe kullanır artık. gasperini, takımı 3-4-2-1 benzeri bir dizilişle oynatıyor ve de çok iyi yapıyor. forvet arkasına koyduğu ilicic ve papu gomez için en etkili sistem bu çünkü. meyvelerini de veriyor tabii sistem. papu gomez'in tüm kulvarlarda oynanan 25 maçta 7 gol, 7 asisti; ilicic'in 25 maçta 9 gol, 7 asisti var. e daha ne olsun? forvetteyse kah petagna kah yazın aldıkları cornelius oynuyor, fena da oynamıyor. roma'ya dehşetengiz bir gol attı geçenlerde: https://youtu.be/GxKy4I-wNBQ?t=33s
    bir buçuk sezondur benim kendi adıma en beğendiğim takım kendileri, gasperini de simone inzaghi'yle birlikte en beğendiğim iki hocadan birisi. muhtemelen yazın çok talibi olacaktır kendisinin. milan'a filan gidip de kaosun ortasında yok olup gitmez umarım. gönül ister ki atalanta'nın başında devam etsin, oynattığı zevkli futbolla gözümüzün pasını silsin, kulübün meşhur altyapısından yeni yeni oyuncular salsın piyasaya.

    del neri çapsızından sonra udinese'nin ilerlemesini beklerdim ama sekizinciliğe kadar yükselmeleri kendileri için bile süpriz olmuştur herhalde. tabii burada bütün iltifatlar oddo'ya gitmeli. pescara'nın başındayken kaybettikleri maç esnasında ağlayacak kadar adam gibi adamdır hatta arda'nın karesidir kendisi: https://i.hizliresim.com/5gV1AM.png
    geldiğinden bu yana takımın başında çıktığı 7 serie a maçında 5 galibiyet 1 beraberliği var. napoli'ye de 1-0 yenildiler ki -bayağı da zorladılar- aksi, eşyanın tabiatına ters olurdu zaten. udinese yıllardır amaçsız bir şekilde yaşayan bir kulüp. çok iyi kadroları da oldu (2010'ların başındaki benatia, alexis sanchez, asamoah, handanoviç, di natale barındıran kadrosu), berbat kadroları da oldu ama udinese'den bir bok olmadı. asla küme düşme ama asla başarı da kovalama, düsturuyla yönetiliyorlar. avrupa ligi'ne kalmak kendileri için şampiyonluk gibi bir şey olurdu. şu anki kadrolarına gelince üç dört tane dikkat çekici gençleri var ellerinde. bu sezon sakatlıklardan pek oynayamayan widmer, geçen sezon çok ağır bir sakatlık geçiren fofana, milan'la adı geçen ve takımın en önemli futbolcusu konumunda olan jankto ve yıldızı bu sezon parlayan 1.90'lık trequartista antonin barak. udinese'nin taklit etmesi için önünde iki güzel örnek var aslında: atalanta, sampdoria. ve fakat nedense dediğim aptal döngünün içinde cebelleşip duruyorlar. bu makus talihlerini oddo değiştirebilir mi bilmiyorum.

    della valle'ler yazın tüm kadroyu boşaltınca zararlarını tanzim edip kulübü ellerinden çıkaracakları konuşulmuştu ama sonradan restore edilen kadrosu ve başındaki pioli'siyle fiorentina şu an dokuzuncu sırada ve bence ligin ikinci yarısında udinese'yi de altlarına almaları işten bile değil. artık çoğu takım kendine geldiği için (inter, napoli, roma) ve bazıları da kendilerine gelmeye çalıştığı için (milan) bundan birkaç sene evvelde olduğu gibi viola'nın ilk üçe veya dörde girmesi artık zor. tabii bir ara konuşulduğu gibi çinliler filan kulübü satın alırsa bilemem ama çinlilerin elindeki milan'ı da görüyoruz işte. gerçi 2021'de açılması beklenen yeni ve kendilerine ait olacak stada kavuşurlarsa madden çok daha rahat hale gelebilirler. kadroya gelince kalinic'in yerine alınan simeone, selefinden kesinlikle çok daha yetenekli artı genç bir forvet ama beklediğim kadar gol atamadı. inter'e giden valero-vecino ikilisinin yerine gelen veretout ve benassi, badelj'le birlikte dinamik ve genç bir orta saha üçlüsü oluşturdular. juve'ye giden takımın yıldızı bernardeschi'nin yerine kendi mamulleri olan chiesa'yı konuşlandırdılar ama bu çocuğu uzun süre ellerinde tutmaları imkansız ve bu gidişle namı babasınınkini de geçer büyük olasılıkla. talibi de hazır: napoli. yavaştan yaşını almaya başlayan callejon'un yerine düşünülüyor. ileriye alınan eysseric'ten çok şeyler beklerken adam patates çıktı, 34'lük thereau'dan hiçbir beklenti yokken adam aktı da aktı (6 gol, 4 asist). eysseric gibi bir başka hayal kırıklığı ise saponara. gerçi sakatlıklarla boğuştu ama yıllardır da bir gıdım mesafe kat edemedi maalesef. takımın defansı gelen giden onca oyuncuya rağmen gene güven vermiyor. pioli bunu halledebilirse ki sonlara doğru büyük mesafe aldı (son 8 maçlarını kaybetmediler), tekrar başaltı takım hüviyetine kavuşabilir fiorentina.

    yazın hemen her istediği alınmasına rağmen mihajloviç'in geçen sezona göre çok daha kötü bir performans sergilemesi doğal olarak kellesinin alınmasına sebep oldu. torino'ya ve başkan cairo'ya her ne kadar mihajloviç'i beğensem de bu noktada bir şey diyemiyorum çünkü takımın gerçekten kaliteli ve en önemlisi dengeli bir kadrosu var. bu sezonki tek sıkıntıları belotti'nin sakatlıkları oldu. doğal olarak da geçen sezonki hayvani performansına pek yaklaşamadı il gallo. miha'nın yerine getirilen mazzarri, takımın başında çıktığı ilk maçta dosta güven düşman korku verse de napoli günlerinden bu yana müspet bir icaraati yok, gerçi olsa torino da ne işi var. sirigu, n'koulou, lyanco, ansaldi, rincon, baselli, ljajic, berenguer, falque, belotti, niang gibi oyuncuları barındıran kadro güzel kadrodur; iyi bir teknik direktör performansıyla geçen sezonki atalanta benzeri bir başarı yakalamaları zor değil. teorik olarak tabii.

    evet, geldik esas oğlana. milan, şu an ligde 11. sırada. kulağa her ne kadar korkunç gelse de ligin orta sırasında büyük bir sıkışma var. altıncı sampdoria ile on birinci milan arasındaki puan farkı sadece 2... işte bu 2 puanlık mesafe arasına 6 takım sıkışmış vaziyette. milan'ın asıl hedefi olan şl potasına uzaklığı ise 12 puan. gattuso kızıl elma olarak burayı gösterse de çok çok uzak bir ihtimal dahilinde. takımın ahvaline gelince... nereden başlamak gerektiğini bilmiyorum. aslında şu yazdığım kadar daha yazmak lazım milan'ın durumunu şerh etmek için. gerçi bu sene çok yazdım, hatta 2017'de en çok entry girdiğim başlık 5 entry ile milan başlığıymış, eheh. sadede geleyim. takımın kötü gidişi filan bir şekilde halledilebilir. futbol tarihi böyle çöküş ve yükselişlerle dolu ama milan'da asıl sıkıntı yönetimde. takımı satın aldığında "çinli be! para akıtacak be!" diye övüle övüle göklere çıkarılan yonghong li ile ilgili ayyuka çıkan çok ciddi ithamlar var. bir kere satış esnasında ortaya atıldığı gibi ortada çinli milyarderlerden oluşan bir konsorsiyum filan yok. yonghong li de öyle multi milyarder değil. hatta ve hatta en zengin çinliler sıralamasında listede adı bile geçmiyormuş herifin. takımı alırken meşhur hedge fon eliott'tan borç almış. berlusconi'nin fininvest'ine taksit ödemesi geldiğinde yine paraya sıkışıp bu defa da isviçreli bir hedge fondan borç almıştı. şimdi bunlara olan borçlarının da vadesinin dolduğu ve beş kuruş parası olmadığı için yanına arap yatırımcı aradığı, bulamazsa kulübün hedge fonlardan birinin eline geçeceği söyleniyor. new york times'ın konuyla alakalı kol gibi uzunlukta çok güzel bir makalesi vardı. gazeteciler, yonghong li'nin çin'deki ofisini ziyarete gidiyorlar ama bir de bakıyorlar ki bina aslında bomboş, telefonlara kimse çıkmıyor. tabii bu akıllara berlusconi'nin satış esnasında bir haltlar çevirip çevirmediğini getiriyor. berlusconi'yle ilgili kara para aklama şüpheleri olduğu ve soruşturma açıldığını okumuştum birkaç gün önce ama haber keriz.avi'ymiş, sonradan yalanlandı. tabii yine de ortada büyük bir belirsizlik var. kulüp yarın bir gün rahatlıkla pezevenklerin eline geçebilir, yonghong li'nin ne bok yediği hatta kim olduğu belirsiz. ilk geldiğinde yaptığı 250 milyon avroluk transfer yüzünden ffp'nin kırbacı da kulübün üstüne inmek üzere. mirabelli-fassone ikilisi uefa'ya defaatle ricada bulunmasına rağmen uefa'nın yaptırım uygulayacağı kesin. takımın avrupa kupalarından men edilmesi demek, tabutuna çakılan bir başka çivi demek oluyor elbette. tüm bu mali belirsizlikten hasıl olarak ara transfer döneminde kimseyi de alamıyorlar. hatta yazın yüzde doksan ihtimalle birkaç oyuncuyu ellerinden çıkarmak zorunda kalacaklar. bu iç açıcı bilgilerden sonra takıma gelince başka başka iç açıcı durumları görüyoruz. montella'nın kovulması bence çok doğru bir karar değildi bir kere. tamam, bu sezon başarılı gitmiyordu ama yerine gattuso'yu getirmek için de montella kovulmaz. ancelotti ismini dillendirenler filan vardı ama carlo böyle bir cadı kazanına gelecek kadar enayi değil sonuçta. yerlerinde olsam yazın gasperini'nin kapısının önünde yatardım. neyse, montella sonrası gattuso takımın defans hattını 4'lüye çevirdi ki doğru hamleydi ve bir parça daha düzeldi takım savunması. montella da ayılıp bayıldığından değil, bonucci rahat etsin diye 3'lü çıkarıyordu ama bir noktada bundan vazgeçmesi gerekirdi. conti'nin sakatlığının da 3'lü oynamaya çalışan bir takım için elini güçlendirmediği bir gerçek çünkü ne abate ne de calabria sağ kanat bek oynayabilecek çapta adamlar. orta sahaya patron olsun diye getirilen biglia'nın lazio'daki hallerinden eser yok, bolca da maç kaçırdı. montolivo'nun iyileşmesinden sonra bakalım gattuso hangisini tercih edecek. işte bu da milan'ın bir diğer problemi. kessie hariç orta saha oyuncularında bir istikrar yok. mesela geçen sezonun yıldızı locatelli... çok yazık oluyor bu çocuğa. geçen sezonun bir diğer genç yıldızı donnarumma, yazın raiola denen ayıyla oynadığı pembe dizi sonrası hayvani bir yıllık ücrete imza atmış, üstüne bir de abisini de takıma getirtmişti (gerçi abisi de kupadaki inter maçında efsane oynadı.), şu an taraftarın gözünde beş paralık değeri yok. ffp'den ceza almamak adına yazın satılması en muhtemel isim kendisi. bonucci'nin insanı üzen baki mercimek'imsi performansını bir kenara bırakırsak takımın en büyük problemi gol üretiminde. andre silva - kalinic ikilisine yazın neredeyse 60 milyon avro para harcadılar ama takımın en kritik ve en iştah açan golcüsü daha bu sezon altyapıdan çıkan 20'lik cutrone. şaka gibi ama andre silva'nın daha serie a'da golü bile yok. geçen sezonki kadar olmasa da takımın en büyük gol silahı gene suso. bu çocuk da yine ffp'ye kurban edilebilecekler listesinde yer alıyor maalesef. bonaventura, sakatlık dönüşü kaldığı yerden devam ediyor. hakan'a gelince ha varlığı ha yokluğu. avrupa ligi'ndeki austria wien maçında muhteşem oynayıp insanları heyecanlandırsa da sonradan söndükçe söndü. avrupa ligi demişken aslında milan'ın şl'ye katılabilmesi için büyük şans bu turnuva ama atletico'su, arsenal'i, napoli'si bilemiş dururken mucizevi bir şeyler olmazsa çok fazla ilerlemeleri imkansız. gattuso'nun -tabii takımdaki ömrü uzun olursa- yapması gereken en önemli şey istikrarlı bir diziliş ve 11 tesis etmek olmalı. montella gibi işi çetrefilleştirmesine hacet yok. zaten yapacak kapasitesinin olduğu da şüpheli. pisa'yı çalıştırırken takıma teknik-taktik yönden hiçbir katkısının olmadığı, bu işlere yardımcısının bakarken kendisinin sadece höt, zötlerle takımı gazlayıp korkuttuğu söylentisi vardı. neyse, bu kadar milan yeter sanırım. parmaklarıma kramplar girdi.

    bologna düşme hattından oldukça yukarıda genelde olduğu gibi amaçsız bir şekilde dolaşıyor. donadoni'nin yönetiminde tavşan boku gibi ne kokuyorlar ne bulaşıyorlar. verdi'yi napoli'ye satarlarsa takım büyük güç kaybedecek ama ziyanı yok, dzemaili geri döndü. şaka filan değil, montreal'e gitmeden evvel takımın mvp'si kendisiydi. hem bologna'nın hem de montreal'in sahibi olan saputo, "azıcık da montreal'de oyna." deyince mecburiyetten gitmişti. şimdi yalvar yakar bologna'ya geri döndü.

    chievo'nun şu an en golcüsü durumundaki inglese, napoli kısmında da anlattığım gibi büyük ihtimalle napoli'ye gidecek ve o zaman ne bok yiyeceklerini merak ediyorum. kadayıfseverler federasyonu başkanı 38'lik pellissier'i çatlayana kadar oynatırlar artık.

    geriye kalan genoa, sassuolo, cagliari, spal, crotone, verona ve benevento'nun değerlendirecek pek de bir şeyleri yok. bir tek sassuolo'nun şu hali üzücü. berardi'nin bir buçuk sezondur süren ve formunun canına okuyan sakatlıkları ve üstüne bu sezon edf ve pellegrini'yi roma'ya kaptırmaları, bunların da yerinin dolması, hoca değişikliği filan derken 15-16 sezonunda avrupa ligi yapan o sassuolo'dan eser yok artık.

    (entry'yi yazarken mevsimler değiştiği için anakronizm hataları olabilir. misal paratici ve marotta'nın milano'ya uçuşu çarşamba günüydü sanırım. oddo'ya adamlıkta arda'nın karesidir yazmıştım, dün itibariyle arda'nın küpü haline geldi. piyasanın hızına yetişemiyorum, ne yapayım.)
  • 179
    bein sports'un attığı madik, her ne kadar tadımı kaçırsa da (bkz: #2224498) yeni sezonu açmasıyla bendenize baharı getirmiştir. ayrıyıten söylemeden edemeyeceğim ki bu sezonun çok bombe geçmesini bekliyorum.

    **********

    hellas verona

    gelenler: caceres, cerci, cassano

    gidenler: helander, cassano :)

    geçen sezon serie b'de oldukları için açıkçası ne oynadıklarını bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa luca toni'ye ayıp ettikleridir. önce dallama taraftarları adamın seyahat ettiği arabaya saldırdı, akabinde yönetim tarafından kibarca siktir edildi. inşallah-ü teala burunları boktan çıkmaz. taraftarı, lazio taraftarını bile teletabiler kadar masum gösterecek kadar faşizmi, ırkçılığı doruklarında yaşar zaten; bir de bu hareketlerini gördükçe kendilerinden iyice tiksiniyorum.

    kadrolarına gelince o da epey zayıf. emektar pazzini reyiz, caceres ve cerci'en başka öyle ahım şahım kimse yok. pazzini'nin 33 yaşına bastığını, cerci'nin bir maç akıp bir maç sıçan ayarsızın tillahı bir herif olduğunu ve dahi caceres'in mazisindeki şebeklikleri varsayarsak (bkz: #2081252) işleri zor.

    cassano meselesine gelince galiba benim için bu sezonun en komik futbol olaylarından birisiydi. adam önce verona'yla sözleşme imzaladı, aradan 10 gün geçmeden evini ve ailesini özlediğini söyleyip emekli olduğunu açıkladı, sonra aslında futbolu değil sadece verona'yı bıraktığını belirtti. en son hatırladığım kadarıylaysa da emekli olacağını söylüyordu. yeteneğine laf yok ama ezelden beri böyle taşak bir herif. ta roma zamanında il capitano'dan sümsüğü yediğinde belliydi adam olmayacağı ki üzerine real, milan, inter yapmasına rağmen hala serseri hala trol.

    **********

    spal

    gelenler: paloschi, grassi, borriello, mattiello, rizzo

    bir diğer taze serie a takımı daha. hem de 50 senelik bir aradan sonra. gerek bu toylukları gerekse de minnaklıkları nedeniyle normal de en büyük düşme adayım kendileri olurdu ama gerçekten iyi transferler yaptılar. yukarıda yazdıklarımdan borriello hariç hepsi kiralık gerçi ama mühim olan ligde kalabilmek. paloschi, büyük takımları saymazsak bütün serie a kulüplerine oynayabilecek bir forvet. son sezonu parlak geçmese de chievo günleri bombadır. grassi, geçen sezon atalanta'nın orta saha bolluğunda pek oynayamamıştı ama o da yetenekli bir delikanlıdır, spal'ın orta sahasında banko oynar. juve'den gelen mattiello da sağ bekte iş yapabilir. ve son olarak borriello. playboy'luktan fırsat bulsa aslında yeteneklidir lakin ben oyun tarzını pek beğenmem. çok şahsi oynar yavşak. sıfırdan şut çeker, 30 metreden adam çalımlaya çalımlaya gol atmaya kalkar filan... amma hakkını vermek gerekir ki geçen sezon cagliari'de döktürdü. şayet spal ligde kalacaksa kendisinin de elini taşın altına sokması gerek.

    bir de bunların udinese'den kiralık muhteşem bir kalecileri var, az kalsın unutuyordum. alex meret. 20'lik bu gencoyla ilgili acayip büyük beklentiler var. hatta juve'nin alıp buffon'dan sonra kaleyi buna teslim edebileceği söyleniyordu. o derece yani. serie b'deyken milli takıma da çağrıldı geçen sezon. buffon ve donnarumma'yla beraber azzurri'nin kaleci rotasyonuna girdi. boru değil velhasıl.

    **********

    benevento

    gelenler: cataldi, belec, d'alessandro

    serie a'nın çiçeği burnundaki son takımı. muhtemeldir ki o çiçek de sinüslerine kadar girecek. ligde kalmaları büyük mucize olur. cataldi'den başka kalburüstü kimse yok kadrolarında ki cataldi de geçen sezon genoa'da çok iyi değildi. kariyeri düşüşte.

    bu arada virtus entella'nınki (bkz: #2055014) kadar olmasa da "benevento cadıları" mitine binaen hoş bir armaları var:

    https://i.hizliresim.com/1g5YOj.jpg

    http://gss.gs/POr

    **********

    crotone

    gelenler: izco, mandragora

    gidenler: mesbah

    geçen sezon ligde kalmaları ne büyük mucizeyse bu sezon düşmemeleri de o derece büyük mucize olur. bu defa davide nicola'nın 1300 km'lik bisiklet sürme kefareti filan da işe yaramaz.

    https://i.hizliresim.com/kWmOMq.jpg

    üstüne üstlük falcinelli, crisetig, ferrari takımdan gittiler. bilhassa falcinelli'nin yerini biraz zor doldururlar. budimir'de o kapasite yok. juve'den kiraladıkları mandragora ve chievo'dan gelen izco sayesinde orta sahaları bir tık ilerlemiş olabilir ama hepsi o kadar. bir de stoperleri ceccherini bayağı iyidir.

    **********

    cagliari

    gelenler: romagna, miangue, farago, cigarini, andreolli, van der wiel

    gidenler: murru, del fabro, ibarbo, bruno alves, isla, borriello, di gennaro, fossati

    yukarıda saydıklarımla beraber serie a'nın en kötü 5 takımından biri bence cagliari. taraftarının nefret ettiği ve etmekte de haklı olduğu bok gibi bir yönetimleri var. isla transferi sayesinde bizim buralarda da epey ses getirmişlerdi. fener'le aralarında büyük aşk yaşanıyor. bruno alves, isla, hazırlık maçı ve en son van der wiel...

    kadroya gelince aslında çok kötü değil. onca giden oyuncuya rağmen değil hem de. orta sahalarında barella gibi bir hot prospect for future'ları var. defansa inter'den andreolli ve miangue getirildi ki genç sol bek miangue'nin ben iyi bir futbolcu olacağını düşünüyorum. inter de öyle düşünüyor olacak ki sözleşmeye 10 milyona geri alabilme opsiyonu ekletmişler. murru da iyi sol bekti gerçi. defansa getirdikleri bir diğer adamsa juve'lilerin öve öve bitiremedikleri 20'lik romagna. gerçekten ilginç bir iş döndü burada. juve de cagliari'den 22'lik stoper del fabro'yu aldı. amaçları neydi bilemiyorum. büyük ihtimal romagna'yla ilgili geri alabilme maddesi koydurtmuşlardır yoksa romagna'yı verip del fabro'yu almak akıl karı bir iş değil juve için. ve son olarak sağ beke de van der wiel'i getirdiler. böylelikle defansı baştan aşağı yenilemiş oldular.

    yeni hat şöyle olur: miangue - romagna (ceppitelli) - andreolli - van der wiel

    geçen sezon ligden düşen pescara ve palermo'dan sonra en fazla gol yiyen 3. takım bunlardı (76), defans hattını yenilediklerine göre soruna doğru teşhis koymuşlar.

    en büyük kayıplarıysa geçen sezon ligde kalmalarını sağlayan borriello dallamasının gidişi oldu. farias onun yerini dolduramaz gibi. heyecan verici amc'leri joao pedro'nun çok daha fazla sorumluluk alması gerek. keza juve'lilerin sabri reyiz'i lord padoin'in de takıma ağabeylik yapması elzem. novara'dan gelen farago'nun teknik bir oyuncu olduğu söyleniyor.

    aslında şu an yazarken ilk başta biraz fazla gömdüğümü fark ettim. yani kadroları en azından spal, crotone ya da benevento kadar kötü değil ama geçen sezonki gol yeme hastalıklarından kurtulmaları ve borriello'nun yerine iyi bir forvet almaları şart.

    o değil de serie a'nın alt sıra takımları son yıllarda ne kadar da leşler. bir ara ligdeki takım sayısının 20'den 18'e düşürülmesi gerektiği filan tartışılıyordu. yayıncı kuruluş ve takımlar buna müsaade etmezler belki ama böyle de ligin rekabetçiliğinin ve zorluğunun canına ot tıkanmış oluyor. yıllarca dünyanın en zor ligi olarak lanse edilen serie a'da spal'lar, carpi'ler yer almamalı.

    **********

    sassuolo

    gelenler: cassata, ricci, goldaniga

    gidenler: pellegrini, defrel

    benim çok sevdiğim bir takımdır sassuolo. son derece doğru bir modelle yönetiliyorlar. ligde kendi stadına sahip üç takımdan biri.

    serie a'ya çıkar çıkmaz avrupa ligi'ne katılacak kadar da iyi performans sergilemişler, geçen sezonsa berardi'nin sakatlığından dolayı tökezlemişlerdi. lakin bu sezon büyük ihtimal yine kötü geçecek kendileri için çünkü hem çok iyi iki oyuncularını hem de en mühimi güzel oyunlarının mimarı di francesco'yu kaybettiler. işin garibi üçü de roma'ya gitti. zaten kendileri roma'nın pilot takımı gibi. bu sezon aldıkları oyunculardan üç tanesi yine roma'dan: ricci (4,5m), marchizza (4,5m), frattesi (3m). bunlardan marchizza ve frattesi, roma u19'dan gelme hatta.

    roma'ya giden pellegrini gerçekten çok çok mühimdi kendileri için. takımın organizasyonunu tek başına üstleniyordu. yerini doldurmaları mucizevi olur. juve'den 7 milyona cassata'yı aldılar ama çocuğu hiç izlemedim, juve hep sağa sola kiraladı bugüne kadar. ikinci bir pellegrini piyangosunun vurmasını bekliyorlar galiba. roma'nın pellegrini'yle beraber aldığı defrel de takımın en önemli oyuncularından biriydi. geçen sezon berardi yokken sassuolo'nun tek hücum silahıydı. onun yerine politano'yu ikame edeceklerdir ki politano'nun kumaşı çok iyi, defrel'i bu sezon olmasa da seneye aratmaz. santrfor pozisyonu içinse iki seçenekleri var: kadayıflaşan matri ve kiralıktan dönmesiyle büyük ihtimal crotone'nin düşmesine de sebebiyet verecek olan falcinelli. sağ açıktaysa berardi var. evet hala var. adam üç senedir bir büyüğe transfer olamadı gitti. önce sassuolo'da mutlu olduğunu öne sürerek juve'yi reddetti, "çocuk interista, ondan gitmiyor herhal..." dedik; şimdi de roma, inter kendisini istiyor ama bu sefer başkanları 50'den aşağıya bırakmam, diyor. boş geçirdiği 16/17 sezonundan sonra o parayı kimse gömmez berardi'ye tabii. yine de sassuolo maçı izleme sebebidir kendisi.

    gelelim hoca meselesine. eusebio di franceso'nun yerine peruggia'dan getirdikleri bucchi'nin ne yapacağını kimse kestiremiyor. muhtemelen di franceso'nun başarılarını geçmeyi bırak egale bile edemez ama onun kurduğu 4-3-3'ü bozacağını da sanmıyorum. zaten berardi ve politano'nun varlıkları onu 4-3-3'e zorlayacaktır. elindeki kadro iyi. ilk 8'e giremese bile 12'den aşağı düşerse başarısızlık söz konusu olur. ne olursa olsun takımın en büyük handikapı bana bucchi olacak gibi geliyor.

    -------politano - matri(falcinelli) - berardi----------

    -----------magnanelli - duncan - sensi--------------

    -------dell'orco - cannavaro - acerbi - lirola-------

    ----------------------consigli-------------------------

    lirola da seneye juve'ye döner, sırf o gelecek diye marotta adamakıllı transfer yapmıyor oraya.

    **********

    udinese

    gelenler: bajic, pezzella, behrami

    gidenler: guilherme, zapata

    "vasat" kelimesinin futbol kulübü haline bürünmüş şeklidir udinese. dünyanın en sıkıcı şeyi de udinese taraftarı olmaktır herhalde. yine eşek kuyruğu gibi ne uzayıp ne kısalacakları bir sezon olur bu sezon onlar için. hocaları da tam kendilerine göre zaten: luigi del neri. bu adama bir de juve'yi filan teslim etmişlerdi şaka gibi.

    https://www.youtube.com/watch?v=hNpQVQKJM78

    bu arada söylemeden geçmek olmaz, kendilerine ait olan dacia arena gerçekten çok güzel durur. pozzo hanedanı sağ olsun.

    https://i.hizliresim.com/XXmbWO.jpg

    karoları da iyi sayılır. konya'dan giden bajic bence formayı kapar. duvan zapata'nın napoli'ye geri dönmesiyle oraya bir adam lazımdı. elbette bir zapata değil. kilit oyuncularıysa merkez orta saha oynayan jakub jankto olur. 16/17 sezonunda çok iyiydi. şayet jankto'ya benim çok beğendiğim ama ağır bir sakatlık atlatan fofana da destek çıkabilirse işte o zaman... yine bir bok olmaz kendilerinden gerçi... en fazla 8. olabilirler ki sanmıyorum.

    kendilerinin takdir edilecek bir yönleri varsa scouting'leridir. misal şu bursaspor'un kiraladığı badu'yu 2009'da u-20 dünya şampiyonu olan gana milli takımı'nda görüp almışlardı. her sezon böyle gencoları sağdan soldan toplarlar. örneğin rize'den giden ali adnan halen sol bekleri. veyahut inter'in de istediği pescara'lı coulibaly'yi aldılar bu yaz. sonra tekrar pescara'ya kiraladılar iyice gelişsin, serilsin serpilsin diye.

    bir de sağ bekleri widmer'e dikkat. serie a'nın en iyi birkaç sağ bekinden biri.

    **********

    sampdoria

    gelenler: caprari, murru, gaston ramirez, kownacki, ferrari

    gidenler: skriniar, muriel, cigarini, castan, palombo (emekli)

    hocaları giampaolo'nun iyi mi kötü mü olduğu konusunda kararsız olsam da 16/17'nin iyi takımlarından biriydi sampdoria. quagliarella, schick ve muriel'den oluşan çok yetenekli bir hücum hatları vardı. muriel'i sevilla'ya 20'ye okuttular; schick'i ise önce juve'ye 30'a bıraktılar, sonra juve schick'in kalp problemi olduğunu öne sürerek (sağlık kontrolünü geçemedi) iade etti. şimdiyse sağlık kontrolünden geçememesine sebebiyet veren o sorunun yorgunluktan kaynaklandığı ayyuka çıktı. inter ve roma'nın ciddi ilgisi var, hatta salah'nın yerine halen adam bulamayan roma'nın 35 milyon vermeyi gözden çıkardığı söyleniyor kendisi için. psg'nin de ilgisi varmış ama çocuk italya'da kalmak istiyor. velhasıl büyük ihtimalle takımda tutamazlar. geçen sezondan bir tek quagliarella kalır. o garibimin de başına gelmedik kalmadı ama artık geç de olsa huzura erdi: (bkz: #2144058) muriel'in kesin, schick'in potansiyel ayrılıklarını göz önünde bulundurarak iki adam aldılar o mevkiye: kownacki ve caprari. kownacki'yi çok izlemedim ama leh olması hasebiyle yeni lewandowski olarak gösteriliyor ve azıcık izlediğim kadarıyla da yetenekli bir genco. caprari, geçen sezonki ölü pescara'da parlayan birkaç futbolcudan biriydi. pek teknik değildir ama gömer geçer, hayvan forvettir.

    göze batan diğer oyuncuların başında dennis praet var. bizi 2014'te hacamat eden anderlecht kadrosunda o da vardı. pğömiye lige 30'a, 40'a gider derken nasıl olduysa sampdoria kaptı. (bkz: #2008292)

    alıntıladığım entry'de de bahsettiğim üzere sampdoria'nın çok kafa bir başkanı var bu arada: massimo ferrero.

    https://www.youtube.com/watch?v=BMLjnR0HVS0

    https://www.youtube.com/watch?v=2wreHO2Xu78

    neyse efem, 21'lik ön liberoları uruguaylı torreira da çok iyi oyuncu. tam bir modern regista. geçen sezonki gibi devam ederse dev bir takım kapar. onun önüne middlesbrough'dan getirdikleri gaston ramirez, bologna yıllarındaki gibi oynarsa ne ala oynamazsa da patlayacak denile denile içine patlayan ricardo alvares var orada kullanabilecekleri.

    defanslarından her ne kadar skriniar gibi bir kaya gitse de murru, ferrari, silvestre, sala dörtlüsü oluşturulabiliyor ki çok iyi bir hat.

    başarılı olup olmamaları muriel ve skriniar'ın boşluğunu doldurup dolduramamalarına bağlı.

    ----kownacki (caprari) - quagliarella----

    --------------------ramirez---------------

    --------linetty - torreira - praet----------

    ----murru - ferrari - silvestre - sala-----

    -------------------viviano------------------

    **********

    torino

    gelenler: lyanco, berenguer, rincon, vanja milinkoviç-saviç, n'koulou, sirigu

    gidenler: benassi, joe hart, castan, iturbe, rossettini

    belotti'ye bereket golle hiçbir problemi olmayan bir takımdı geçen sezonki torino lakin defans hattı ve kalecisi o kadar dandik işler yaptılar ki ancak 9. olabildiler. bu sezon defansa ve kaleye taş gibi adamlar geldi. hart denen patatesi yollayıp kaleyi sirigu'yu teslim etmek; rossettini angutunu yollayıp juve'nin elinden lyanco'yu kapmak ve dahi üç otuz paraya n'koulou'yu kiralamak büyük işler. bu iyileştirmelerden sonra bu sezonun atalanta'sının kendileri olmasını bekliyordum... ki benassi'yi fiorentina'ya sattılar. hem de 10 milyon avrocuğa. insan gerçekten hayret ediyor. şu güzelim kadronun orta sahasının en önemli cevherini neden satarlar? hem de 10 milyon avroya. derken juve'den rincon'u getirdiler. el general iyidir hoştur ama düz adamdır. şu kalan günlerde o bölgeye bir transfer daha yapılmazsa bu sezon organizasyon sıkıntısı çekecekleri görünen köy.

    takımım hücum hattı zaten ateş ediyor: 100 milyonluk belotti, roma hariç her yerde coşan ljajic, real-barça-juve altyapısı almış olan falque... ve son olarak napoli'nin elinden kaptıkları berenguer.

    bu arada vanja milinkoviç-saviç, lazio'daki 40 milyonluk sergej'in biraderi oluyor, yanlış anlama olmasın. başta ben o yanılgıya düşüp derin bir oha çekmiştim.

    hocalarına gelince mihajloviç ırkçıdır mırkçıdır (bkz: #2094209) ve fakat iyi bir taktisyendir, futbolculuğundan beri sayar severim kendisini. milan'da kendisine bence haksızlık edildi, bir sezonu daha hak etmişti ama kısmeti torino'daymış. umarım başarılarına başarı katar. her ne kadar gönlümde juve de yatsa grande torino mahzun ve nezih bir takımdır. (bkz: #2071582)

    -------------------------belotti-----------------

    ------------berenguer - ljajic - falque--------

    -----------------rincon - acquah---------------

    -barreca - moretti - n'koulou - zappacosta--

    --------------------sirigu-----------------------

    **********

    chievo

    gelenler: garritano, pucciarelli

    gidenler: izco

    bir diğer vasati ve sıkıcı takım daha. üstüne üstlük huzurevi kıvamında bir kadroları var. hepsi de muhtemel 11 oyuncusu olan işte o dedeler: dario dainelli (38), massimo gobbi (36), alessandro gamberini (35), bostjan cesar (34)*, stefano sorrentino (38). 2005 sonrası milan'ına mı öykünüyorlardır nedir bilmiyorum.

    kadrolarında iş yapabilecek futbolcu sayısı da fazla sayılmaz. amc'leri birsa iki sezondur iyi top oynuyor, kaptanları hatemaj da iyi oyuncudur ama büyük sakatlık atlattı yenileyin. öehh... daha fazla yazamiyciğim bunları.

    --------------pucciarelli - inglese------------

    ----------------------birsa--------------------

    -------castro - radovanoviç - hatemaj------

    -gobbi - gmberini - dainelli - cacciatore---

    ---------------sorrentino---------------------

    **********

    genoa

    gelenler: lapadula, rossettini, bertolacci, zukanoviç, hiljemark

    gidenler: giovanni simeone, orban, munoz

    16/17'nin taş takımlarından biriydiler ama yıldızları simeone'yi fiorentina aldı. oradan da babası gibi inter'in yolunu tutar bir gün. yerine milan'dan gelen lapadula belki o seviyelerde oynayamamış olabilir ama genoa'yı rahatlıkla idare eder, takımın gol yükünü çeker. yine milan'dan kiraladıkları bertolacci'ye genoa'dayken bayılırdım, iki sezonluk başarısız milan günlerinden sonra tekrar kürkçü dükkanına döndü, eski günlerdeki gibi döktürmeye devam edecektir. hangi akla hizmet aldılar bilmiyorum ama defansa da torino'dan rossettini'yi getirmişler. nicolas burdisso'yu serbest bırakınca yerine adam bulamadılarsa demek. hiljemark, düşen palermo'nun kaliteli mallarından biriydi.

    halihazırdaki kadrolarındaysa şaka gibi ama halen pandev filan var. hatta ligin ilk maçında da ilk 11 çıktı. bir diğer tuhaf isimse sirk topçusu taarabt. artık burada da yapamazsa gaziantepspor'a neyim gelir herhalde. sol kanatları laxalt çok iyi topçu. hatta asamoah'nın bize gelme ihtimali varsa o da bu adamın atalanta'ya gitmesinde yatıyor. laxalt atalanta'ya, spinazzola juve'ye, asamoah da bize... sonra hepsi bahçıvana.

    bir de pes efsanesi miguel veloso'yu unutmamak gerek. kendisiyle ilgili "chelsea'nin orta sahasını parseller..." denirdi, şimdi genoa'da takılıyor.

    kalecileri perin de büyük sakatlık geçirmese muhtemelen şu an ya napoli'de ya roma'da oynuyor olurdu. o raddede iyi bir kaleci.

    -------------pandev - lapadula------------

    --------------taarabt (palladino)-----------

    ----laxalt - veloso - bertolacci - lazoviç-

    ----zukanoviç - rossettini - hiljemark-----

    --------------------perin--------------------

    **********

    bologna

    gelenler: poli, palacio

    gidenler: rizzo (spal'a kiralık)

    geçen sezonki en büyük yıldızları dzemaili'ydi desem (bkz: #2115783) ne menem bir takım olduklarını anlatmış olurum sanırım. ki ligin ikinci yarısında onu da ellerinde tutamadılar. gerçi bologna'nın bu konuda suçu yok. montreal impact'le danaya girer gibi girmişler dzemaili'yi bizden alırlarken meğer. bunun müsebbibiyse her iki kulübün de aynı adama ait olması: joey saputo. sözleşmesinin bir kısmını bologna'da bir kısmınıysa montreal'de geçirsin, demiş haşmetlü. ortaya da böyle bir garabet çıkmış.

    neyse, kendileri açısından kolay bir sezon geçeceğini sanmam. donadoni de futbolculuğunun ekmeğini yiyen bir hoca zaten. kadro kaliteleriyle iş yapsalar, desem o da zor çünkü kadroları kaliteli olmadığı gibi çoğu oyuncunun alternatifi yok, özellikle defanslarında. tabii her halükarda chievo'dan veya cagliari'den iyi bir kadroları var.

    bir diğer sıkıntıları destro. adama esti miydi gol orucuna girer, estimiydi de 2 maçta 5 gol atar. şimdi onun yedeği olsun diye (herhalde öyledir yani) palacio'yu aldılar. onun da son iki üç sezonu bomboştu ama bologna'yanın yedek kulübesine yeter de artar arjantinli kılkuyruk. bence asıl bomba transferleriyse milan'dan beleşe kapattıkları poli. gelse bizde de iş yapardı.

    sol bekleri masina, hücumcuları verdi ve ön liberoları donsah iyi futbolcular. özellikle donsah 15/16 sezonunda çok iyiydi. transfer sezonu kapanmadan torino'ya gidebilir.

    -----------------------destro-----------------

    ------di francesco------poli-----------verdi--

    ---------------donsah - taider-----------------

    ---masina - de maio - maietta - torosidis---

    --------------------mirante--------------------

    **********

    atalanta

    gelenler: de roon, castagne, ilicic, orsolini, hateboer

    gidenler: conti, kessie, paloschi, grassi

    benim 16/17 sezonunda en takdir ettiğim birkaç takımdan biriydi. her zamanki gibi futbol piyasasına süper futbolcular kazandırdılar. hocaları gasperini muhteşem işler yaptı. aslında atalanta'yı uzun uzun anlatmayacağım, şurada anlatılmışı var: (bkz: #2123139)

    işin kötü yanı çok önemli adamlarını kaybettiler. devre arasında gagliardini inter'e gitti, bu yaz ise kessie ve conti'yi milan'a sattılar. çok iyi paralar kazandılar ama bu adamların yerleri dolmaz. spinazzola'yı juve'ye bir sene erken vermek istememelerinin sebebi de bu zaten. hadi serie a'da her türlü iş yaparlar ama avrupa'da da oynayacaklar en nihayetinde. gelen takviyelere bakınca de roon zaten atalanta'da sivrilip middlesbrough'ya gitmişti, tekrar evine döndü. conti'nin yerine sağa aldıkları hateboer şu an için en büyük muamma. ilicic, çok iyi transfer; papu gomez'le beraber petagna'yı besleyecektir, arada da muhteşem sol ayağıynan yapıştıracaktır.

    bir de juve'den kiraladıkları orsolini'ye dikkat: https://www.youtube.com/watch?v=PfwKdX5Kzeo

    -------------------petagna-----------------

    -------papu gomez---------ilicic-----------

    --spinazzola - kurtiç - freuler - hateboer-

    -------massielo - caldara - toloi-----------

    -------------------berisha-------------------

    **********

    fiorentina, lazio, napoli, roma, inter, milan ve juve'yi ayrıca kendi başlıklarında değerlendiririm.

    (bu arada allah tekrar belanı versin bein sports.)
  • 217
    chievo

    sonunda büyük bir değişim geçirmeyi başardı ama iyi mi oldu kötü mü bilmiyorum. önce kötü yönünden başlayayım. bir kere inglese'yi kaybettiler ki chievo'ya iki beden büyük bir golcüydü kendisi zaten. yerineyse geçen sezon nantes'dan kiralayıp bu sezon bonservisini aldıkları stepinski'yi monte ettiler. ligin ilk maçında juve'ye golünü attı ama kağıt üzerinde tabii ki bir inglese değil. ayrıyeten adamakıllı bir yedeği de yok. aslında chievo'da yedek diye bir kavram yok. çok dar bir rotasyonları var. çünkü hem ilk 11'den hem de yedeklerden çok oyuncu kaybettiler. defansta dört beş senelik ezber oyuncularının hepsi değişti; jaroszynski'den başka sol bekleri yok, stoper yedekleri hep toy. orta sahadan castro ve bastien gitti, torino'dan obi'yi aldılar. duruma iyi yanından bakacak olursak stepinski'nin yanındaki birsa ve giaccherini klas adamlar. orta sahaları da (as oyuncular) kendi çaplarındaki takımlara göre bir tık iyi. bir de kalecileri sorrentino şayet günündeyse insanlıktan çıkabiliyor, inanmayan ronaldo'ya sorabilir.

    takımı 4 sezon çalıştıran rolando maran'ın yerine getirilen altyapı hocası lorenzo d'anna, maran'a göre daha ofansif oynatıyor takımı ve iyi de yapıyor. şanssızlığı şu ki bu sezonun ilk iki maçı juventus ve fiorentina'ya karşıydı. ilkini 3-2, ikincisini 6-1 kaybettiler. sonuç olarak ligde kalmak asli hedefleri olacaktır. bunu da stepinski'nin performansı ve sakatlıkların takıma edeceği etki belirler.

    --------giaccherini - stepinski - birsa---------

    --------hetemaj - radovanovic - obi----------

    -jaroszynski - bani - tomovic - cacciatore---

    ------------------sorrentino-------------------

    frosinone

    ligin çiçeği burnunda ekibi. playoff'ta palermo'yu elerlerken kontrayı kesmek için sahaya top atmak da dahil olmak üzere her türlü pisliğe başvurmalarından dolayı o çiçeğin burunlarına kaçmasını da çok istiyorum doğrusu ki bu kadrolarıyla kendilerini bekleyen son da o zaten.

    birkaç sezondur en önemli oyuncuları konumundaki sağ açıkları ciano'yu muhafaza etmeleri ve üstüne geçen sezon fiorentina'nın kalesini koruyan sportiello'yu atalanta'dan, beklenen patlamayı yapamayan wonderkid pinamonti'yi inter'den kiralamaları hep iyi işlerdi. bir diğer iyi işleri ise adı her transfer döneminde bizle anılan joel campbell'la hücum hattını güçlendirmek oldu ki buna ihtiyaçları vardı. savunma konusunda zaten iyiler(di). özellikle kendi evlerinde hem zor gol yiyen hem zor yenilen bir takım, sadece 2 mağlubiyetleri vardı.

    devam edelim. torino'da 35'lik molinaro'yla, udinese'den 34'lük hallfredsson'u bu yaz bedelsiz olarak aldılar. almalarıyla ilk 11'e koymaları da bir oldu bu dedeleri.

    başka takviyeler de var ama düşmesi en olası takımlardan biri frosinone.

    empoli

    geçen sezon serie b'yi parçalayan empoli, bana hep sempatik gelen bir takım olmuştur. sarri döneminin de bunda etkisi büyüktür. şu anki hocaları olan andreazzoli de iyi bir hoca. kendisi zamanında spalletti'nin de yardımcısıydı.

    önce transferlerden başlayalım. en dikkat çekici transferleri kuşkusuz ki palermo'dan 9 milyon avroya aldıkları 22'lik la gumina oldu. (giden alfredo donnarumma'nın yerini doldurup dolduramayacağı meçhul.) orta sahaya torino'dan düz adam acquah geldi. milan'dan benim beğendiğim futbolcular arasında yer alan antonelli'yi ve sampdoria'dan matias silvestre'yi bedelsiz olarak kadrolarına kattılar. vitaminsiz salih'i de fener'den kiralayıp bir deneyelim, dediler galiba.

    geçen sezon takımda birçok dikkat çeken adam vardı. bunların başındaysa 19'luk bennacer geliyordu. ileride daha büyük bir takıma sıçraması muhtemeldir. onun gibi geleceği parlak bir diğer oyuncu ise trequartista'ları zajc. geçen sezonun en fazla asist yapan ismiydi. bu sezon da asistlerine devam ediyor. geçen sezon 26 gol atan caputo halen ellerinde olsa da yukarıda belirttiğim gibi 21 gol atan donnarumma'yı kaybettiler.

    bir şekilde ligde kalabilirler diye düşünüyor ve ümit ediyorum.

    parma

    çar çakalların elinde tükenip giden, kupaları açık artırmaya düşen, 4 lig birden düşürülen parma'nın bu kadar çabuk toparlanacağını hayatta düşünmezdim ama iyi ki geldiler, serie a'yı bir kat daha lezzetlendirdiler. gerçi aptalca bir mesajlaşmadan dolayı neredeyse tekrar küme düşürüleceklerdi ama bereket yırttılar.

    kadrolarını da iyi kurdular doğrusu. inter'den dimarco, biabiany, bastoni üçlüsünü getirdiler. napoli'den sepe, inglese ve grassi kiralandı. gervinho çin'de dahi olsa gidip alınız, sözünü de yerine getirdiler. soru işareti olarak duran tek hamleleri 36'lık bruno alves'i almaları oldu ama neyse, frikik filan atar belki.

    takımın özellikle hücum hattı çok iyi. chievo bölümünde bahsettiğim inglese'yi paraya kıyıp 3 milyon avroya napoli'den kiraladılar ki iyi bir santrfor, serie a'da kalmanın asli şartıdır. üstelik biabiany ve gervinho'yu alarak yeri gelince kontraya çıkacak, yeri gelince inglese'yi besleyecek kanatları da tesis ettiler. (son anda neredeyse karamoh'u da kiralayacaklardı ama son anda yattı.)

    orta sahada grassi, stulac ikilisi çok sağlam duruyor. defans hattındaki alves, gagliolo, dimarco ve kaleci sepe de idare eder isimler. (stulac'a dikkat)

    tabii gönül isterdi ki efsane kaptanları lucarelli bir sezon daha oynasın, yedekten de olsa arada bir o formayı giyebilsin ama emekli oldu bir kere. forma demişken parma'nın bu sezonki formaları birbirinden şık.

    --------biabiany - inglese - gervinho-------------

    -----------grazzi - tulac - rigoni------------------

    -gobbi - gagliolo - bruno alves - gazzola--------

    ---------------------sepe---------------------------

    spal

    geçen sezon işleri kolaydı. ligde kalma yarışındaki rakipleri benevento, verona filandı ama bu sezon daha dişli rakiplerle yarışacaklar. yine de bu sezon ilk 2 maçı kazanıp 6 puanı cebe koydular bile.

    devre arasında kiraladıkları kurtic'in bonservisini aldılar ki çok iyi transfer. aynı şekilde yine atalanta'dan petagna'yı kiralayarak hayreti mucip bir hamle daha yaptılar. ikisi de banko 11 oyuncusu. lazzari de halen ellerinde, serie c'den beri hem de maşallah.

    -----------paloschi (petagna) - antenucci-----------

    -fares - schiattarella - kurtic - viviani - lazzari-----

    ---------------felipe - vicari - cionek-----------------

    -----------------------gomis--------------------------

    udinese

    pozzo'lar nihayet watford'dan fırsat bulup udinese'yle ilgilenebildiler. geçen sezonki o bombok performans sonucu bu değişim gereklilikten çıkıp bir şart haline gelmişti. önce sampdoria'nın sportif direktörü prade'yi getirdiler sonra da halihazırda serie a'nın tek yabancı hocası olan 36'lık velazquez'e hocalık koltuğunu teslim ettiler.

    zaten fena olmayan kadrolarını güçlendirmeyi de ihmal etmediler. juve'nin kiralayarak istihdam ettiği ve büyük ümit bağladığı madragora'yı 20 milyona satın aldılar. (juve elbette geri alma maddesi koydurdu sözleşmeye.) mandragora, barak, fofana üçlüsüyle taş gibi orta saha kurulur.

    forvetteki lasagna geçen sezon iyiydi. solunda de paul, sağında pussetto veya machis'le birlikte skor üretmede sıkıntı yaşamamaları lazım.

    yalnız birkaç mühim oyuncuyu sattılar bu yaz. jankto'yu 15'e sampdoria'ya verdiler ki geçen sezon fevkalade oynuyor, atıp attırıyordu kendisi. bir diğer büyük satışlarını napoli'ye yaptılar. kalecileri meret'i 22 milyona napoli'ye kaptırdılar ama maalesef gider gitmez sakatlandı o çocuk da. benim çok beğendiğim ve ümitvar olduğum sağ bekleri widmer, sakatlıklarla geçen sezonun ardından basel'e satıldı. ali adnan'ı da atalanta kiraladı. fakat tekrar etmekte fayda var ki janko ve widmer ucuza gittiler. hele ki jankto... sampdoria-udinese arasında değişik değişik işler dönüyor zaten. enayi pozzo'lar.

    udinese'nin görüldüğü üzere dikkat celbedici bir kadrosu var*. hatta transfermarkt verilerine göre bizden daha değerliler: 105 milyon avro. eğer hoca konusunda da bu sefer talihleri yaver giderse belki 7.'liğe bile oynayabilirler ama udinese bu, sağı solu belli olmaz.

    --------de paul - lasagna - pussetto------------

    --------barak - mandragora - fofana------------

    ---samir - troost-ekong - nuytinck - larsen----

    ----------------------scuffet-----------------------

    cagliari

    sonunda eli ayağı düzgün sayılabilecek bir kadro kurdular ama takımın başına da rolando maran'ı getirdiler. ilginç tercih vesselam.

    geçen sezon kiralık olarak ellerinde bulunan pavoletti'nin bonservisini 10 milyon avroya alarak transfere başladılar ki artık yirmili yaşları yavaştan bitirdiği düşünülünce ve italyan santrforların otuzdan sonra coştuğu hesaba katılınca... velhasıl iyi bir santrforları var. yanına da juve'nin ırgat gençlerinden cerri'yi kiraladılar. orta sahaya chievo'dan castro geldi ki barella'yı daha da sivriltir bu hamle. barella demişken ne büyük bir yetenek ve potansiyel var bu çocukta, aşk olsun. inter, yaz boyu vidal-modriç gibi otuzlukların peşinde koşacağına neden bu çocuğa çökmedi anlayamıyorum.

    defansa liverpool'dan 32'lik klavan ve 36'lık srna geldi. evet, darijo srna. parma'nın bruno alves transferine diss atmış oldular böylece. bir de emekli olan 38'lik cossu'dan sonra takımın yaş ortalaması çok düşmüştü, onu tekrar hak ettiği seviyeye getirmek istemiş olabilirler.

    joao pedro'nun eylül ortasına kadar dopingten cezalı olduğunu ve milli takıma da seçilen kalecileri cragno'nun takip edilesi olduğunu söyleyerek bölümü noktalıyorum.

    --------------------pavolotti - sau----------------------

    ----------------------joão pedro------------------------

    -------------barella - cigarani - castro-----------------

    ----------padoin - ceppitelli - romagna - srna--------

    ------------------------cragno---------------------------

    bologna

    küme düşmesi bile sürpriz olmayacak derecede zayıf ve dar kadroya sahip bir takım bologna. üstelik en önemli oyuncuları olan verdi'yi kaybettiler. donadoni'den sonra takımın başına getirilen pippo inzaghi'nin işi kolay olmayacak.

    geçen sezon geriye gitmesiyle beni hafiften hayal kırıklığına uğratan falcinelli'yi 10 milyon avroya sassuolo'dan satın aldılar. yanına da santander deyu bir santrfor daha getirdiler. ellerinde daha destro da var. forvette sıkıntıları yok yani. orta sahaya gelince bu bölge sıkıntılı. niteliksizlik değil de niceliksizlik var. niteliksizlik de var aslında, yaratıcılık konusunda özellikle. takımın en yaratıcı orta saha oyuncusu dzemaili. elinden geleni yapıyor adam ama sonuçta dzemaili işte. orta sahada taş gibi bir adam var bologna'da: donsah. lakin o da ağır sakatlık geçirdi ve dönüşü belirsiz. geçen sezon milan'dan aldıkları poli de çok iyi oyuncudur bu arada.

    kalecileri mirante'yi roma'ya yollayıp roma'dan skorupski'yi aldılar. 5 milyon avro zarara girdiler ama mirante 35, skorupski 27 yaşında. monchi'nin bu yaz yaptıklarını detaylı incelemek gerek aslında, akıl alır gibi değil bazı hamleleri.

    verdi'den sonra pozisyon bulmada ve duran toplarda çok sıkıntı çekecekler. takımın iyi bir ofansif orta saha oyuncusu yok. kaliteli kanat oyuncuları da yok. (di francesco'yu sattılar.) sakatlıklardan çok çeken, juve'den kiralık orsolini var ama pippo, onu orta saha oyuncusuna evirmeye çalışıyormuş. bilhassa büyük maçlarda otobüsü çekeceklerdir. (inter maçında 5'li defans oynadılar mesela.) kaderleri falcinelli'nin ve skorupski'nin formuna bağlı. yine de düşmezler herhalde.

    --------santander (destro) - falcinelli----

    -------------------džemaili----------------

    -------dijks - poli - pulgar - mattiello---

    -------de maio - helander - gonzález---

    -----------------skorupski----------------

    genoa

    vasati bir hocanın yönettiği vasati bir kadro daha. üstelik babalar gibi üç adamını da gönderdi. kalecileri perin'i juve satın aldı, laxalt'ı transferin bitmesine az bir süre kala milan kaptı, kiralık bertolacci ise laxalt'la birlikte milan'a döndü.

    gelen paralarla geçen sezon kiralık oynayan lapadula'nın bonservisini aldılar, juve'nin yeni satın aldığı ve amerika turunda da çok iyi performans sergileyen favilli'yi kiraladılar, inter'in yol geçen hanı olan altyapısından bir gencoyu kadrolarına kattılar ve bunların üstüne dikkat çekici bir isim daha geldi: piatek. kendisi, serie a takımlarının son zamanlardaki gözdesi olan polonya'dan. derken asıl bombayı unutuyordum. criscito yine, yeni, yeniden genoa'da... süleyman demirel gibi adam valla.

    genoa, geçen sene kendi dengindeki takımlara göre daha iyi savunma yapıyordu. criscito ve yukarıda saymadığım, porto'dan kiralık gelen lisandro lopez'le daha alternatifli bir defansif hatları var -gerçi izzo gitti ama olsun koray günter'i aldılar- ama dün sassuolo'dan 5 yediler. (2 eylül sassuolo genoa maçı)

    -----------------piatek - lapadula (favilli)-----------

    ---------------------------pandev--------------------

    ---criscito - romulo (sandro) - hilijemak - lazovic-

    -------------biraschi - lopez - zukanovic------------

    ------------------------marchetti---------------------

    torino

    mazzari takımın başına geldiğinde bu kadar iyi gidebileceğini düşünmemiştim ama torino'nun kadrosu şu yukarıdaki takımların hiçbirinde yok, o da bir gerçek. adamların forvet hattı belotti-zaza'dan oluşuyor, dile kolay.

    zaza'yı 2 milyon avroya kiraladılar, seneye 12'ye satın alabilecekler. valencia'da da iyiydi halbuki. neden bıraktılar anlamadım. belotti'yle birlikte üst düzey bir ikili oldular. belotti geçen sezonu sakatlıklarla geçirmişti, yavaştan ritmini buluyor. monaco'dan 10 milyona aldıkları meite çok iyi, hele hele acquah'tan sonra. inter'e attığı golde yeteneğini sergiledi. villareal'den soriano kiralandı, form tutturabilirse çok faideli olur. takımın yaratıcılık yükünü çeken ise falque. geçen sezon bıraktığı yerden devam ediyor. şutları, ortaları, çalımları hep ölümcül. zaten boş adam olsa genç yaşta real-barça-juve altyapılarında gezdirmezlerdi. ljajic'i kiralık yollamaları da biraz bu sebepten. falque varken ljajic'e ilk 11'de yer yoktu. kiralayarak maaşından yırttılar. sol bekleri berreca'yı monaco'ya sattılar, muhakkak eksikliği hissedilecek. defansta asıl dikkat çeken isim ise nkoulou, gerçekten iyi oynuyor. üçlü oynayacakları için stoperde bir noksanlık var aslında. lyanco sakatlıktan bir dönebilse iyiydi. oraya da nantes'dan djidji'yi kiraladılar. hayır, random gülme efekti yapmıyorum, adamın adı bu: djidji. orta saha zaten sağlam: rincon, baselli, soriano, meite... o değil de bir berenguer vardı, ne oldu o çocuğa?

    -----------------------belotti - zaza------------------

    ---------------------------falque---------------------

    ---ansaldi - rincon (meïte) - baselli (soriano) - de silvestri

    -----------------djidji - nkoulou - izzo

    -------------------------sirigu-------------------------

    sampdoria

    parmak ısırtacak çeşitlilikte ve yetenekte hücumculara sahip bir takım sampdoria. gaston ramirez, saponara, caprari, defrel, kownacki, quagliarella. hatta jankto'yu da ramirez ve saponara'yla birlikte trequartista listesine ekleyebiliriz.

    çok aktif bir transfer sezonu geçirdiler. keşke gitmeseydi ama iyi para kazandılar, torreira'yı arsenal'e 30 milyona sattılar. gelen parayla orta sahayı güçlendirmeye çalıştılar çünkü torreira "boyu değil işlevi..." babından yahşi bir adamdı. bence iyi oyuncular da aldılar. jankto'dan udinese bölümünde bahsetmiştim, çok iyi ve daha da iyi olabilecek bir oyuncu. keza hamburg'tan gelen ekdal da takımın defansif orta saha ihtiyacına merhem olabilir. aslında west ham'da çürüyüp giden eski oyuncuları obiang'ı getirmeye çalıştılar orta sahaya, o da çok istedi geri dönmeyi, ama kavuşamadılar. yine de ligin en iyi ve en potansiyelli orta sahalarından birine sahipler. önceden yazdıklarımı tekrar etmeyeyim şimdi.

    üç kilit adam kiralandı: forvete defrel (satın alma opsiyonlu), defansa tonelli (25 maç oynarsa satın almak zorundalar), kaleye juve'nin gençlerinden audero. defrel, sassuolo'dayken hayvan gibi adamdı; geçen sezon cengiz, sakatlıklar derken roma'da oynayamadı. dün ise napoli'yi parçaladı: 2 eylül sampdoria napoli maçı. tonelli de napoli'de koulibally-albiol ikilisi varken paslanıp gidiyordu, sampdoria'da banko oynar. faullerini sevdiğimin viviano'sunun benfica'ya gitmesiyle kaleye de audero kiralandı.

    son olarak quagliarella. övmekten ben yoruldum ama adam oynuyor işte. şarap gibi herif. napoli'ye attığı golden çok hemşehrilerini kırmamak adına o gole sevinmeyişi daha şıktı benim için. kral.

    (en önemli konuyu unutmuşum. sportif direktör koltuğuna sabatini'yi getirdiler. çok sıkı takipteyim yani.)

    -----------------quagliarella - defrel---------------

    -----------------------ramírez----------------------

    -------------jankto - linetty - praet----------------

    ----murru - tonelli- andersen - bereszynski-------

    ----------------------audero-------------------------

    sassuolo

    de zerbi acayip bir top oynatıyor. benevento faciası yaşanırken takımın başında o vardı ve kariyerinde bir leke olarak kalacak geçen sezon ama o benevento kadrosunu guardiola da gelse ancelotti de gelse ıslah edip serie a'da bırakamazdı.

    giden as oyuncular ve yerlerine gelenler derken takım şu an tam olarak oturabilmiş değil ama genç hocanın takımı arada öyle sekanslar* sergiliyor ki "sarri misin ben mübarek" çektiriyor insana. kazandıkları inter maçından bir kuple (penaltı uyduruk bu arada):

    https://twitter.com/.../1031580157423898625

    onca ortodoks zihniyetli hocanın arasında de zerbi'yi görmek sevindirici. hele de sassuolo'da.

    takıma gelince iki büyük kayıp var: acerbi ve politano. birisi defansta, öteki hücumda takımın her şeyiydi geçen sezon. acerbi'nin boşluğunu doldurmak için barça'dan marlon'u, juve'den magnani'yi satın aldılar. ikisi de genç ve yetenekli çocuklar ama acerbi'nin geriden oyun kurma gibi ekstra meziyetleri de vardı. üstüne üstlük bir diğer partnerleri olan lemos da 22 yaşında. özellikle duran toplarda çok sıkıntı yaşayacaklardır, yaşıyorlar da zaten. politano'ya gelince berardi'nin sakatlığı ve dönüşündeki formsuzluğunda takımın skor yükünü tek başına çeken bir oyuncuydu. şu an inter'de de banko oynuyor. yalnız gidişi berardi'ye yaramış sanki. sonunda o parladığı sezondaki gibi oynamaya başlamış gördüğüm kadarıyla. ben kendisini çok severim zaten. de zerbi gibi bir nimeti bulmuşken umarım bu fırsatı değerlendirir.

    ocakta kiraladıkları babacar'ı satın alarak iyi iş yaptılar. takımın bir diğer santrforu ise ilginç şekilde prince boateng. normalde ve genelde orta sahada oynayan boateng'i bazen santrforda oynatıyor de zerbi. o da gollerini sıralıyor. yeteneğine diyecek hiçbir şey yok zaten ama arıza herifin tekidir. bozmasa bari... hücumdaki diğer bir önemli isim ise bologna'dan gelen di francesco.

    bu arada locatelli'ye de değinmek gerek. yazın milan'la hazırlık maçlarında da çok iyiydi, sassuolo'da da çok iyi. bu milan vallah eğitilmezdir. biglia'yla, montolivo'yla cırmalayıp dursunlar şimdi.

    ------------di francesco - boateng (babacar) - berardi-----------

    --------------------duncan - locatelli - sensi-----------------------

    --------------rogério - ferrari - lemos (marlon) - lirola---------

    --------------------------consigli-----------------------------------

    atalanta

    iki sezondur dokunduğunu altın eden gasperini birkaç hafta önce yönetimin alım-satım politikalarına ayar olmuş olacak ki "üzücü bir transfer sezonu geçirdik. genç, tecrübesiz oyuncular takıma katıldı. bu takım birden fazla kulvarda yarışamaz. eğer yönetim önceki sezonlarda yaşanan başarıların tekrarını istiyorsa başka bir hoca bulmalı." diyerek atarını yapmıştı. ve maalesef ki kopenhag'a elenerek uefa ligi'nden oldular. iki maçta da ezim ezim ezdiler rakiplerini, karşı kaleyi şut yağmuruna tuttular ama namussuz top girmeyince girmiyor işte. sonunda da penaltılarla elendiler.

    takımın geçen sezonki yıldızı cristante, roma'ya satıldı. şimdilik yokları oynuyor orada ama alışacaktır. iki sezondur takımın emniyet supabı olan caldara, spinazzola'yla birlikte juve'ye döndü. (gerçi juve caldara'yla bonucci'yi sonradan takas etti.) bu elemanların üçü de as oyuncuydu. yerleri dolduruldu mu şimdilik muamma. şaşırtıcı bir şekilde petagna, spal'a kiralandı ama yerine de zapata alındı. üstelik geçen sezon oynamaya başlayan ve ileride büyük adam olacağı aşikar barrow da var forvet rotasyonunda. cornellius ise malum.

    inter'in ffp'den yırtmak amacıyla saçıp savurduğu gençlerinden iki tanesini kaptılar. bettella'yı caldara gibi parlatabilir gasperini. chelsea'den pasalic kiralandı. iki sezon önce de milan kiralamış, iyi de verim almıştı. gasperini de bolca oynatıyor. ilicic'in sakatlığından ötürü zenit'ten rigoni kiralandı, keşke satın alınsaydı, çok iyi oynuyor. spinazzola'nın boşluğunu doldurmak için de yakinen tanıdığımız ali adnan'ı kiraladılar. tabii bunca kiralık oyuncu olması da başka bir handikap.

    geçen sezondan bir fark daha, gasperini, kaleyi aston villa'dan aldıkları gollini'ye teslim ediyor. toloi, stoperde geçen seneden bıraktığı gibi mükemmel bir şekilde devam ediyor ama caldara sonrası onun omuzlarına binen yük de artacaktır. atalanta'yla ilgili sezon içinde de bolca yazarım ama sezon biraz can sıkıcı başladı maalesef. yine de lig ortalamasının çok üzerinde bir kadroları var.

    -----------------zapata (barrow)--------------

    -----(pasalic) gomez - ilicic (rigoni)---------

    --ali adnan - de roon - freuler - hateboer--

    ----------masiello - toloi - palomino-----------

    ---------------------gollini----------------------

    fiorentina

    geldik serie a'nın en potansiyelli kadrosuna. 24 yılla serie a'nın en genç yaş ortalamasına sahipler. kadro değeri olarak ise 6 büyüğün hemen arkasından geliyorlar. della valle'lerin iki sene önce kadroyu sil baştan yapmalarına herkes kuşkuyla yaklaşmıştı ama aşılar tuttu. pioli hocayı severim ben zaten. çok mu başarılıdır, hayır ama oyunculara karşı yaklaşımı olsun, vakur duruşu olsun, zamparini yavşağından çektikleri olsun güzel adam.

    kalelerini bahtı açık, taptazecik bir kaleciye teslim ettiler bu sezon: alban lafont. sportiello'dan sonra başka bir seviye tabii. önünde astori sonrası hem defansın hem de takımın liderliğini yapan kaptan pezzella var ki bir sene içinde muhteşem sivrildi takımda. pescara'dan transfer edilen sol bek biraghi, milli takım daveti aldı bile. sağ bekte gaspar'ın da ayrılmasıyla eksiklik var. hoca orada stoper orijinli milenkovic'i oynatıyor. dikkat edilesi bir yetenek.

    orta sahadan badelj'i kaybettiler ki yerini doldurmaları kolay olmayacak. pioli orada west ham'dan kiralık gelen fernandez'i oynattı ama yakında veretout'ya döner. yanındaysa benassi ve roma'dan kiraladıkları, sabatini'nin yadigarlarından gerson oynuyor. roma'da doğru dürüst oynayamayan çocuk, lig başladığından beri döktürüyor fiorentina'da. ayrıca kanatta da oynayabiliyor ama kanat oyuncusu konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan bir takım fiorentina. bir kere son yılların en önemli italyan yeteneği olan chiesa ellerinde. sonra eysseric var, büyük bir iş başararak juve'den satın alma opsiyonuyla kiralanan pjaca var, everton'dan kiralanan mirallas var.

    forvette simeone var bilindiği üzere. yıpratıcılığına, pozisyona girişine, pres gücüne laf yok ama bitiriciliğini biraz daha ilerletmesi gerek. yedeği ise geçen sezon acayip performans sergileyen 35'lik thereau. ki kendisi mirallas'la birlikte kadroda yer alan 30 yaş üstü iki oyuncudan biri.

    hülasa fiorentina'nın kadro genişliği konusunda bir sıkıntısı yok. büyükleri bir kenara bırakıyorum, fiorentina'yı ve birkaç takımı daha (sampdoria, atalanta, torino) diğerlerinden ayıran en büyük fark kadro genişliği konusu zaten. o yüzden geçen sezonlarda atalanta'nın başarılarını tekrarlayabilecek kuvvet, fiorentina'da çokça var.

    ----------------------eysseric - simeone - chiesa-------------------

    ----------------------gerson - veretout - benassi--------------------

    ---------------biraghi - vitor hugo - pezzella - milenkovic----------

    ----------------------------------lafont--------------------------------

    *****

    geriye kalan altı büyüğü zaten yazdım, sezon içinde de sık sık yazıyorum. onun için entry'yi burada bitiriyorum.
  • 159
    bu sezon sağlam santrfor yaptı. öyle böyle yapmadı.

    andrea belotti, nam-ı diğer il gallo* dünkü* hat-trick'iyle 22 gole ulaştı. bana tarz olarak immobile'yi hatırlatıyor ki o da torino'da gol kralı olup dortmund'a transfer olmuştu 2014'te. torino, bu defa -çıldıran transfer piyasasıyla beraber- belotti'nin serbest kalma bedelini 100 milyon avro olarak belirledi bile. italya içinde gece tarifesi uygulayabilirler ama yurt dışından gelen 50+ milyonluk teklife bırakırlar, iş huzur içinde çözülür gibime geliyor.

    edin dzeko, yıllar sonra forvet olduğunu hatırladı. serie a'da 19 golü var. avrupa ligi'nde de 8 golle zirvede. vurduğu giriyor deyyusun.

    gonzalo higuain, napoli'de bıraktığı yerden juventus'ta devam ediyor. onun da 19 golü var. yalnız şu sıralar gene yağlandı. rahat 90 kilo vardır herhalde.

    dries mertens, her ne kadar santrfor olmasa da false 9 rolünde 18 gole ulaştı bile. milik sakatlanmasa yedek kulübesinde paslanıp giderdi muhtemelen ama milik iyileşmesine rağmen sarri, mertens'i oynatmaya devam ediyor. iyi de ediyor, cumartesi günü* roma'ya da 2 tane sıkıştırdı.

    mauro icardi, nam-ı diğer ırz düşmanı, dün* cagliari'ye 17. golünü attı. bu hırt, aynı zamanda 9 asistle ligin en fazla asist yapan futbolcusu. boktan bir adam ama kalitesini tartışmak abes olur.

    ciro immobile, torino'da patladığı o sezondan sonra ilk defa kendini buldu. 16 golü var. az önce biter* bologna maçında lazio'nun 2 golü de ondan geldi. hafta içi de kupa maçında* roma'ya atmıştı. doğru zamanda doğru yerde olmayı hep başarıyor.
  • 282
    ara transfer dönemini de bitirdiğimize göre 7 büyüklerin dışında kalanlara odaklanan ve nicedir yazmaya niyetlendiğim bu yazıya başlayabilirim. çünkü ligde bu sezon gerçekten değişik aksiyonlar yaşanıyor. kadro ve hoca kalitelerinin epeyce yükseldiğini söylemek mümkün. hoca demişken de sassuolo’dan başlamalıyız elbette.

    ligin en marjinal hocası kuşkusuz ki de zerbi. oynattığı ve idealindeki futbol, onu ligdeki tüm hocalardan farklı bir yere konuşlandırıyor. bol pas, topa hakimiyet, değişik hücum varyasyonları… ona minik bir guardiola gözüyle bakabiliriz. serie a için oldukça ters olan bu anlayışla lige her ne kadar fırtına gibi girip bir süre zirve yarışında yer alsalar da sakatlıklar ve cezalar nedeniyle tökezleyip avrupa kupalarına katılım anlamına gelen ilk 7’den koptular. yine de atalanta’yla birlikte izlemesi en zevkli iki takımdan biri sassuolo bana göre. parladıkça parlayan ve bu yaz muhtemelen büyük bir transfer yapacak olan regista’ları locatelli, gelen her teklifi elinin tersiyle iten muhteşem solak berardi, italyan forvetlerde görülen “30’undan sonra coşma” hastalığına yakalanan caputo, insan gibi gol atmayı sevmeyen boga… yazarken canım sassuolo maçı çekti.

    sassuolo ne kadar iyi bir hücum takımıysa onların hemen altında yer alan verona da o kadar iyi bir savunma takımı. juve ve napoli’nin ardından ligin en az gol yiyen takımı konumundalar. rrahmani ve kumbulla’nın satılmasından sonra bu konuda geriye gideceklerini düşünmüştüm ama gasperini tedrisatından yetişme hocaları juric, bu konunun çaresine bakmayı başardı; adı şimdiden büyüklerle anılan lovato’yu (20) italyan futboluna armağan etti. fiorentina’dan kiraladıkları ceccherini de çok iyi performans sergiliyor. juric’in sezon başından beri takviye yapılmadığı için yönetimi eleştirdiği ve bir üst seviyeye çıkmalarını engelleyen şey ise skorer eksikliğiydi ki geçen hafta udinese’den lasagna’yı kiraladılar. takımın en iyisi ise zaccagni. bir arjantinli-brezilyalı kırması kadar teknik ve yaratıcı olan bu kardeşimizin sezon sonunda bol bol talibi olacaktır. verona’yı seyretmek için başlı başına bir neden kendisi.

    ranieri çok tuttuğum bir hoca değildir ve sampdoria’da göreve getirildiğinde de bunun pek uzun soluklu olacağını sanmıyordum ama iyi işler yapmaya devam ediyor. bu sezon lazio’yu, atalanta’yı ve inter’i yenmeyi başararak hem kendileri için büyük işe imza attılar hem de zirveye şekil verdiler. sezon başı kiraladıkları candreva ve keita’dan iyi verim alıyorlar. quagliarella’nın artık iyiden iyiye yaşlanması ve gabbiadini’ye bir şeyler olması sebebiyle iyi bir santrfora ihtiyaçları vardı, brescia’dan torregrossa’yı aldılar. sol bekleri augello çok iyi oynuyor ve lazio gibi takımların ilgisini çekiyordu ki sözleşmesini 2025’e kadar uzattılar.

    gelelim “top 7″nin ardından en iyi kadroya sahip takıma… yani fiorentina’ya. öyle dedim ama “fiorentina; roma ve atalanta’yla denk bir kadroya sahip” diyene de saygı duyarım. kalecileri dragowski; stoperleri milenkovic, pezzella, caceres, igor, quarta; bekleri biraghi ve malcuit; merkez orta sahaları pulgar, amrabat, castrovilli, bonaventura, valero; hücumcuları ribery, callejon, vlahovic, kouame… ama uzun zamandır olduğu gibi bu sezon da kümede kaldıklarına sevinecekler. çünkü aptalca teknik direktör seçimlerine devam ediyor comisso. geldi montella’yla sezona girdi, kötü gidişatın ardından onu kovup iachini’yi getirdi, bu sezon ise onu da kovup prandelli’yi getirdi… şimdi prandelli’yi kovsa gidip rolando maran’ı falan hoca yapar eminim ki. ve maalesef olan şu müthiş kadroya oluyor, iş bilmez heriflerin elinde heba olup gidiyor. sarri ve spalletti gibi adamlar boşta dururken hem de.

    yazının başında bu sezonun “farklı” olduğundan bahsetmiştim. şöyle ki genellikle serie b’den serie a’ya yükselen takımlar hem kadro hem de hoca olarak serie a’yı kaldıramaz ve geldikleri gibi serie b’yi boylarlardı. bu yüzden ligdeki takım sayısının 20’den 18’e düşürülmesi bolca tartışılan bir şeydir italya’da. fakat bu sezonki benevento ve spezia, duruma el koydu. benevento’nun başında pippo inzaghi, spezia’nın başında vincenzo italiano var ve ikisi de en azından şimdilik çok iyi gidiyorlar. özellikle italiano’nun çok daha iyi yerlere geleceğini düşünüyorum. benevento’nun kadrosunda glik, caldirola, dabo, schiattarella, hetemaj, caprari, roberto insigne, falque, lapadula ve sau gibi serie a’nın kurdu olmuş isimler varken spezia’nın kadrosu o kadar güçlü değil. orta sahalarında biri inter’den, diğeri milan’dan kiralık iki yetenekli genç var: agoume ve pobega. asıl kozları ise forvet elemanları. farias, gyasi ve agudelo ince işleri yaparken nzola’yla galabinov isimli iki hayvan santrfor, rakip defansları adeta eziyor. hatta şöyle söyleyeyim, nzola tek başına bir süper lig takımın şampiyon yapmaya yetecek kadar kuvvetli bir forvet.

    udinese’yle ilgili yıllardır yaptığım bir tanım var: ligin en sıkıcı takımı. çünkü yıllardır amaçsız şekilde serie a atmosferinde salınırlar. ne zirve için bir girişimleri olur ne de güzel futbol seyrettirirler. ama bu sezon için söylemek gerekirse en azından bir şeyi başarmış vaziyetteler: iyi savunma yapmayı. tabelada 13’üncü durumda olmalarına karşın 3’üncü sıradaki roma’dan daha az gol yemişler: 33/28. iyi, güzel ama bir o kadar da az gol atmışlar: 21. bu da onları 14 gol atan parma’nın ardından ligin en az gol atan takımı yapıyor. hem de istatistiklere göre serie a’nın en yaratıcı oyuncusu olan de paul onlardayken. bu duruma çare olması amacıyla devre arasında napoli’den llorente’yi getirdiler ama işe yarar mı emin değilim. yine de defansif performanslarından dolayı hocaları luca gotti bir takdiri hak ediyor. üstelik kendisi şapkadan çıktı sayılır. geçen sezon kulüpte yardımcı antrenörlük yaparken tudor’un kovulmasıyla görev ona verilmişti. iyi gidince devam ettirdiler. (2018-2019’da da chelsea’yi çalıştıran sarri’nin yardımcılığını yapıyordu bu arada.) son olarak tolgay’ın da hiç fena oynamadığını söylemekte fayda var.

    genoa yine bilindiği gibi. rolando maran’la girdikleri sezona, berbat gidişatın ardından bilmem kaçıncı kez göreve getirdikleri ballardini’yle devam ediyorlar. amaç elbette ligde kalabilmek. kadroları çok iyi de sayılmaz kötü de. adeta bir juventus müstemlekesi olmuş durumdalar. kalecileri perin, sol bekleri pellegrini, forvetleri pjaca oradan alınmış ya da kiralanmış isimler. dahası hem kendilerine hem juve’ye yaracak biçimde sözleşme bitimine 6 ay kalan genç yıldızları rovella’yı önce juve’ye satıp sonra kiraladılar; karşılığında da juve’den partanova ve petrelli isimli iki sabiye akıl almaz paralar verdiler. böyle katakullilere uğraşacaklarına azıcık futbola odaklansalar çok daha iyi olurdu tabii. devre arası fransa’dan getirdikleri strootman şayet sakatlanıp etmezse elbet fark yaratacaktır. bir de destro şu sıralar cayır cayır yanıyor.

    bologna aslında birkaç sene önce çok güzel projeyi gerçekleştirmek üzere yola çıkmıştı. sportif direktörleri, yetenek avcılığıyla nam salan sabatini, takımı geleceği parlak gençlerle donatmış ve mihajlovic’e teslim etmişti ki mihajlovic de gençleri geliştirmede iyi bir hocadır. fakat kanser illetine yakalanması her şeyi mahvetti. aylar süren tedavisinin akabinde takımın başına döndü dönmesine ama artık ne o eski mihajlovic’ti ne de bologna, o eski bologna… bu sezon da yalpalayarak devam ediyorlar. savunmaları çok kötü ve çok hata yapıyor. tomiyasu dışında hepsi birbirinden çöp. lille’den kiraladıkları stoper soumaoro tutarsa ne ala… yoksa işleri yaş.

    bulunduğu yeri (17) sonuna kadar hak eden bir takım daha: torino. giampaolo’nun milan’da yaptıkları belliyken bile bile takımın başına getiren başkan cairo’nun kötü gidişatı telafi etmek için yaptığı yeni hamle davide nicola oldu. alt sıradaki takımları ligde tutmakta oldukça mahir (!) bir isim nicola. peki torino ligde kalır mı? savunma performanslarını arttırmaları gerek. giampaolo varken gereğinden fazla gol yiyorlardı ve yanılmıyorsam 5 büyük ligin öne geçtiği maçlarda en çok puan kaybeden ekibi de torino’ydu. burada bir parantez de sirigu’ya açmak gerek. geçen sezonun süper kalecisi, bu sezon berbat goller yiyor. yine bir istatistiğe göre 5 büyük ligde xg’si en düşük golleri yiyen oydu. (sağ bekleri singo’ya dikkat!)

    kadrosu oralarda olmayı zerre hak etmeyen cagliari, çok ilginç bir işe imza attı geçenlerde ve di francesco’nun sözleşmesini 2023’e kadar uzattı. halbuki kovulmasına kesin gözüyle bakılıyordu çünkü net olarak başarısız. kalecileri cragno ligin en iyilerinden, stoperde godin gibi bir savunma ilahı var, orta sahayı saymaya bilmem gerek var mı? nahitan nandez, marco rog (gerçi çapraz bağlar koparıp sezonu kapattı), nainggolan, razvan marin… ilerideyse joao pedro, sottil, simeone ve pavoletti. buna rağmen çok leş bir top oynuyorlar ve joao pedro’nun ayaklarına bağımlılar.

    parma’yı en dipten alıp serie a’ya kadar çıkaran ve serie a’da kalmasını da sağlayan bir hocası vardı: roberto d’aversa. gervinho ve kulusevski’yle çok güzel bir kontratak takımı yaratmıştı. yazın yönetimle anlaşmazlığa düştü ve görevinden ayrıldı. yönetim de gidip d’aversa’nın oynattığı futbolla alakası olmayan liverani’yi göreve getirdi. “possession game” denilen ve topa hakimiyet gerektiren mantaliteyi benimseyen liverani’nin fikirlerini uygulamaya parma kadrosu elbette müsait değildi ve liverani kovuldu. yönetim de gidip d’aversa’yı tekrar göreve getirdi. bununla da yetinmeyip deliler gibi para harcadılar. romanya’dan 13 milyon avroya dennis man, bayern’den 15 milyon avroluk satın alma opsiyonuyla zirkzee, milan’dan conti ve genoa’dan bani getirildi. yazın da gençlere çok fena para harcamışlardı. değirmenin suyu amerikalı sahipleri kyle krause’den geliyor. neyse… dennis man ve zirkzee’nin de gelişiyle takım tam bir forvet cennetine dönüştü ama buna ihtiyaç da vardı zira açık ara ligin en az gol atan takımı durumundalar: 14.

    ve son olarak crotone. düşmeme ihtimalleri yok gibi bir şey. diğer hiçbir takım için bu öngörüde bulunamam ama crotone’nin kadrosu maalesef çok ama çok kötü. durumu tersine çevirmek adına getire getire vitaminsiz ounas’la 32’lik di carmine’ı getirebildiler kiralık olarak. kadrolarında göze çarpan iki isim var: 2016’dan beri santrforluklarını yapan nijeryalı simy ile trequartista’ları junior messias.

    https://bilardisimo.com/digerleri/
  • 215
    bu yaz ligin dengesi epey değişiyor, değişecek.

    ronaldo transferinden ve getirdiği mali külfetten sonra juve'nin higuain'i sepetlemesi şarttı. kulübe senelik 16 milyon avroya (bkz: #2196242) mal olan pipita, ronaldo'nun santrfor oynayacağını varsayarsak yedek kulübesi için fazla lüks bir seçenek olurdu. aralıkta 31 yaşına gireceği de düşünüldüğünde satılması için en uygun zaman bu yazdı. sarri'nin etkisiyle chelsea alır mı diye beklendi ama sarri fazla ısrarkar davranmadı. bu sebepten tek talibi olarak milan kaldı geriye.

    çinlilerin gereken parayı bulamaması sonucu (bkz: #2449748) elliott'un eline geçen milan, yönetim kadrosunu baştan aşağı yeniledi. fassone-mirabelli ikilisi dehlendi. başkanlığa scaroni, ceo'luğa gazidis (muhtemel), genel direktörlüğe gandini, sportif direktörlüğe leonardo getirildi. bu süreçte belki gattuso gönderilip yerine conte de getirilebilir. velhasıl kulüpte acayip bir değişim daha yaşandı. bu değişimi ve başka birkaç meseleyi daha savunmalarında kullanarak ffp'den aldıkları cezadan yırttılar. bu arada ffp cezasının sebebi geçen seneki transferler değil, berlusconi'nin son senelerindeki mali dengesizliklerden kaynaklanıyor. elliott'un amacı aşikar. kulübü parlatıp birkaç sene içinde yağlı bir müşteriye satmak. onun için şu an gereken mali desteği sağlıyorlar, sağlayacaklar. geçen sezon görüldüğü gibi kalinic ve andre silva ikilisini toplasan bir tane cutrone etmediği için bu sezon kaliteli ve tecrübeli bir golcü arayışına girmişlerdi. immobile ve benzema olmayınca juventus'un satmak için kulüp aradığı higuain kendileri için biçilmiş kaftan oldu. bu sene yaklaşık 20 milyon avroya kiralayacaklar, seneye de 35 küsur milyon avro verip satın alabilecekler. ffp'den dolayı direkt alamıyorlar. pipita'ya da senelik 6,5 milyon avro ödeyecekler.

    iki kulüp arasındaki asıl mevzu ise bonucci-caldara üzerinden dönecek. geçen sezon allegri'yle ve takım arkadaşlarıyla papaz olup milan'a giden bonucci, oralarda yapamadı. bir haftadır açık açık juve'ye dönmek istediğini söylüyor. bu saatten sonra milan'da barınması imkansız. yaptığı şey de hiç şık değil zaten. sen hem geçen sezon "hiç olmadığım kadar açım!" diyerek milan'a geç hem takım kaptanlığını kendi ısrarınla devral hem de bir sezon sonra kavga dövüş ayrıldığın juve'ye dönmek iste... bu arada allegri'yle arasını düzeltmiş, yakın zaman önce buffon sonrası kaptanlığı devralan chiellini'yle de görüşmüş. juventus taraftarını asıl çıldırtan ise marotta'nın bonucci'yi getirmek için caldara'yı feda edecek olması. atalanta'da güzelce pişen ve rugani'yle birlikte hem juventus'un hem de azzurri'nin gelecekteki tandemini oluşturacağı öngörülen caldara, milan tarafından bonucci'nin karşılığı olarak juve'den isteniyor. bu iş de büyük ihtimalle bugün sonlanır. juve, bonucci'ye ve 55 milyon avroya kavuşur; milan, caldara ve higuain ikilisine. juve açısından bakarsak dediğim gibi higuain'e takımda yer yok. ronaldo'nun yedekliğini mandzukiç yapar zaten. 24'lük caldara'yı 31'lik bonucci için feda etmeleri insana çok ahmakça geliyor ama bonucci'nin de dünyadaki çoğu stoperin sunmayacağı şeylere sahip olduğunu unutmamak gerek. bir stoper için çok üst düzey bir top tekniği var ve onun yokluğunda 2017-2018 sezonunda juve bu konuda çok zorlandı.

    bu arada milan'ın bir diğer transferi de shaktar'dan ayrılan bonservissiz bernard olacağa benziyor. eğer o işi de kotarabilirlerse kadrolarını epey adam etmiş olacaklar.

    juventus'a tekrar dönelim. şu aralar amerika'daki turda estiren genç forvetleri favilli'yi genoa'ya satacaklar. geri satın alma opsiyonları da olacak tabii. pjaca ve sturaro da fiorentina'ya gidecek gibi. buradan da 40 milyon avro para bekliyorlar. sturaro ingiltere'ye de gidebilir tabii. tüm bu satışlardan sonra orta sahaya bir adam daha getirmek için saldırabileceklerini düşünüyorum. bu büyük ihtimalle milinkoviç-saviç olur. çok küçük bir ihtimalle ise pogba.

    lazio, felipe anderson'u satarak elini rahatlattı. anderson defaatle de yazdığım üzere acayip yetenekli ama ayarı olmayan bir oyuncu. gittiği yer de salah da olabilir bidon da... transferinden elde edilen 40 milyon avro iyi para. igli tare hiç vakit kaybetmeden bonservisi elindeki badelj ile sevilla'dan correa'yı transfer etti. öncesinde de sassuolo'dan acerbi'yi almışlardı. çatlak lotito, milinkoviç-saviç'i asla satmayacağını, eğer çok absürd bir meblağ önerilirse teklifi belki değerlendirebileceğini söyledi. juventus'u hiç sevmediği de ortadayken saviç-juventus birlikteliği zor gözüküyor ama belli de olmaz.

    napoli halen yana yakıla bir sağ bek arıyor. sabaly'yi getirmişlerdi ama sağlık testini geçememiş galiba. arias da vrsaljko sonrası atletico'ya gidecekmiş. neden manchester'dan ayrılmak istediğini açıklayan darmian'ı düşünmüyorlar anlayamıyorum ama şimdi de leverkusen'li henrichs'e rotayı çevirdiler. kadroları bence çok yeterli değil şu an. en büyük avantajları ancelotti.

    roma'nın elinde onca kanat oyuncusu varken halen daha neden malcom'u istediklerini çözememiştim. iyi ki de alamadılar. cengiz, ses, perotti, kluivert varken bir de malcom lüks kaçardı. onun yerine iyi bir çapaya ihtiyaçları var. benim hastası olduğum n'zonzi için çabalıyor kaç gündür monchi ama önce gonalons'u satmaları gerek. efil efil satacak yer arıyorlar fransızı. eğer n'zonzi de gelirse güzel bir kadroları olacak.

    inter'i geçenlerde detaylı yazmıştım. onun üzerine vrsaljko geldi. çok da iyi oldu. zamanında zanetti'lerin, maicon'ların yardırdığı inter sağ beki hiçbir zaman santon olmamalıydı zaten. şimdi bir tane daha orta saha için bastırıyorlar. joao mario'yu elden çıkaracakları kesin. ingiliz kulüplerinden birinden 30+ milyonluk bir teklif bekleseler de işleri zor. büyük ihtimalle yine kiralık gider. bastırdıkları iki tane orta saha vardı: vidal ve barella. ama vidal'le anlaşmanın sağlandığı yazılıp çiziliyor dünden beri. ben olsam barella'yı tercih ederdim bu arada. barella'nın birkaç sene içinde verratti-vari bir patlama yapma olasılığı bir yana vidal, fiziğiyle oynayan adam. yaşı geldi 31'e... özel hayatı da en az nainggolan kadar düzensiz. bu da spalletti için başka bir challenge olacak. müstahak tabii yumurta kafaya, o ayrı mesele...

    aslında çok daha detaylı bir yazı yazasım var ama transfer sezonu bir kapansın hele. şu gidişat güzel gidişat. takımların hepsi kadrosunu güçlendirdi ve genişletti. bize de bekleyip görmek kaldı.
  • 232
    dünkü roma-napoli maçında koulibaly'ye yapılan ırkçı tezahürattan dolayı maç durduruldu, bugün de top balotelli'ye geldi mi deli gibi bağıran taraftarlardan dolayı balotelli sinirlendi topu tribüne attı. sene başında lukaku'ya yapılanlar da akıllarda, hatta inter ultras kendi oyuncusuna yapılan ırkçılığı destekledi. 2020'ye girmemize az kaldı, dünyanın belki de kadro kalitesi olarak en iyi 2. liginde yaptıkları tamamen saçmalık. siyahi oyuncular birleşip maça mı çıkmaz, basın bildirisi mi yayınlarlar, ya da ligi yönetenler bir şey mi yapar bilmem ancak iş iyice mide bulandırmaya başladı. balotelli'ye bunu yapıyorlar, takım arkadaşları oynamaya devam et diyor. koulibaly'ye yapılıyor, oyun durdurulup, devam ettiriliyor. devam etmeyin oyuna, hem maçı iptal edin, hem tezahürat yapanları maçlardan men edin.
  • 273
    https://gss.gs/ODz.jpg

    yalnız şu muhabbet çok saçma. bu mantıkla bakarsak premier lig'in en iyi birkaç playmaker'ından biri olan eriksen, geldiğinden beri hiçbir halt oynayamıyor serie a'da. hatta bidone d'oro ödülleri kaldırılmasa kafadan parsellerdi birinciliği. ha keza liverpool'dayken çok iyi işler çıkaran emre can geçen sezonun ilk yarısında neredeyse forma bile giyemedi juve'de, sonra da kapağı dortmund'a attı. ramsey'yi de unutmayalım. tamam, sakatlıklarla boğuşup ediyor da oynadığı maçlardaki hali de hiç iç açıcı değildi.

    diyeceğim o ki her ligin kendine has dinamikleri var. sayfalarca detaylandırmak istemiyorum ama serie a abimiz de böyle bir delikanlı. gervinho'ya gelince... parma'nın geçen seneki hocası d'aversa çok iyi bir kontratak takımı oluşturmuştu. haliyle de gervinho ve kulusevksi gibi adamlar o takımda coştular. misal bu seneki hocaları liverani öyle bir hoca değil, dolayısıyla ve büyük ihtimalle de gervinho önceki sezonlardaki performansını tekrarlayamayacak.

    hem gervinho iyi oynuyor diye bir ligi eleştireceksek maguire gibi kazmalara €90m saçılan liglere ne diyeceğiz o zaman?
  • 239
    ırkçılık karşıtı yeni bir kampanya başlatan lig. ağzınızda yemek, su vs varsa önce bir yutun, sonra ekteki görseli açın. zira herhangi bir su püskürtme, soluk borusuna yemek kaçması gibi bir durumdan sorumlu olmak istemiyorum.*

    https://gss.gs/hgo.jpeg

    aptal adamlar hayatımda gördüğüm en ırkçı görsellerden birisini ırkçılık karşıtı olarak sunuyor. gülsem mi ağlasam mı bilemedim. gerizekalı herifler.
  • 171
    https://gss.gs/Klh.png

    linkte la gazzetta dello sport'un her sezon öncesi geleneksel olarak yayınladığı maaş tablosu var ve bu ücretlerin hepsi de after-tax yani oyuncuların kemiksiz olarak ceplerine giren para. farzı misal higuain'in net olarak eline geçen meblağ 7,5 milyon avro. brüt kazancı ise -yani juve'den çıkan meblağ- yaklaşık 16.750.000 avro civarında. bunun yüzde 10'u sosyal sigortaya kesiliyor. geriye kalan paranın yüzde 46'sı da italyan devleti tarafından kazancı 300.000 avroyu geçen kişilerden alınan üst dilim vergisine gidiyor. geriye kala kala 7,5 milyon avrocuk kalıyor pipita'ya.

    doğrudur, italya'da özellikle orta sıra ve alt klasman takımları oyunculara çok maaş vermezler ama eray işçan maaşına da taş gibi adam oynatan yoktur. bu arada serie a'nın vasati takımlarının muadili ispanyol takımları daha bile az maaş yüküne sahiptirler. türk takımlarının gelene geçene domalması avrupa takımlarının öldüm parasına adam oynattığı delüzyonuna yol açabilir ama oralarda piyasa böyle.

    şişirilme, kendi aralarında oyuncu alıp satarak üçkağıt döndürme, son yıllardaki avrupa'da iş yapamamaları* vs. iddialarana bilahare değinirim ama serie a'nın bizim ligden 3 kat değerli olmasında şaşılacak bir şey varsa o da neden 4 ya da 5 kat değerli olmadığı noktasındadır benim gözümde.*
  • 318
    galatasaray'ın dışarıdan katıldığı lig.

    mevcut kadromuzla avrupa kupalarına gidiş yolunda yarışabilirdik. (22-23)

    nicolo zaniolo transferinden sonra nicolo'nun yeniden form tutup milli takıma dönüşü olursa ve oyuncu kendisini burada bulursa, icardi, torreira gibi isimlerin de yeniden kendine gelmesi ile bundan sonra italya serie a'dan seken yıldızlar ve potansiyel yıldız adaylarının ilk tercihi olabiliriz.

    okan buruk'un da italya geçmişi ve italyanca konuşabiliyor oluşu büyük avantaj, fatih terim ve zamanında ucl, uefa kupalarında sürekli italyan takımlarıyla karşılaşıyor olmamızdan sebep italya'da ciddi sempatik bulunan ve değerli görülen bir kulübüz.

    takımdaki italya havası bence doğru planlama. keza fransız gomis, dubois, boey üçlüsü gibi.
  • 269
    yeniden o eski, bizim gencligimizdeki gibi çekişmeli ve sampiyonluk favorisinin bol olduğu dönemlere dönmesi gereken lig.
    şimdi yaşı genç olan arkadaşlar bilmeyebilir, bir zamanlar dünyanın en iyi ligi idi. premier lig falan sonra gelirdi.
    şampiyonluk için juventus, milan, inter, roma, lazio yarışırdı. bunların yanına zaman zaman napoli, fiorentina, parma, sampdoria katılırdı.
    hatta su kadro 2000-2001 lazio kadrosu belki de tarihin en iyilerinden birisiydi. kadrodaki bir kac ismi sayayım: veron, crespo, claudio lopez, nesta, mihajlovic, couto, nedved, stankovic, ravanelli, poborsky, peruzzi
    ayni sezonda diğerlerindeki birkac isim ise şöyle:
    milan: dida, maldini, gattuso, boban, shevchenko
    inter: cordoba, zanetti, pirlo, di biagio, seedorf, recoba, robbie keane, ronaldo, vieri, zamorano, hakan sukur *
    roma: totti, samuel, cafu, emerson, nakata, montella, batistuta
    juventus: van der sar, pessotto, tudor, zambrotta, davids, zidane, del piero, inzaghi, trezeguet
    fiorentina: toldo, repka, toricelli, di livio, bressan, rui costa, mijatovic, morfeo, chiesa, nuno gomes
    parma: buffon, cannavaro, thuram, dino baggio, almeyda, conceicao, milosevic, mboma
  • 255
    bir zamanlar serie a'yı yüceltenler italyan teknik adamlardı. aslında şike skandalından değil italyan teknik adamların ezbere düşmesinden dolayı 2000'li yılların ikinci yarısı ligde geriledi. son zamanlarda allegri, conte, sarri, simeone inzaghi ve gasperini'nin taktiksel reformları ile güzel bir lig izlemeye başladık. hatırlarsanız italya'nın en iyi lig olduğu dönemde, dünyanın en iyi teknik adamları sacchi, trapattoni, lippi, capello gibi italyan hocalardı.
  • 305
    bu sene alsalar, seneye milan, inter ya da juventus' a üstüne koyarak satacakları adam* için avel avel ortalıkta dolaşan kulüplerle dolu lig. bu adam italya ligi için biçilmiş kaftan, zor mu bunu idrak etmek? define ararken gaz mı soludunuz? nereden geliyor bu umursamazlık?

    soğuk toprak zenit ile varyemez sevilla arasında bırakıyorsunuz insanı.

    venedik dedik, floransa dedik, aşıklar şehri dedik, bağrımıza bastık. siz ise istiklal caddesinde sahte parfümü 1200 liraya itelemeye çalışan simsar muamelesi yapıyorsunuz insana. boykot ediyorum lan sizi. artık eve çubuk makarna almıyorum. düdük ve kelebek makarnadan devam.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın