• 20
    dünya'da ülkeler sınırlarını da isimlerini de değiştirseler dahi o borçlar ödenir. ingiltere hala east india company'den kalan tahvil borçlarını ödüyor. google da bakın konuya, şu an ki devletin %5 veya %2.5 sorumluluğu olduğu halde 150 küsür yıllık tahvillere hala para ödüyorlar.

    osmanlı'dan sonra dünya ile iletişimin sağlıklı olması için de genç türkiye cumhuriyeti onlarca yıl borç ödedi. fakat sadece biz değil osmanlı'dan kopan tüm ülkelere o borç pay edildi. yani ödenmek zorundadır seve seve ödenir.

    duyun-i umumiye olayı odur. sevimsiz gelir çünkü asıl öncelik gelirlerin halka hizmette değil borç ödenmesinde kullanımıdır.

    sattığın kadar al duyun-i umumiyenin bir iki seviye altıdır. duyun-i umumiye bir abramovich tir bir hintli zengindir vs vs.
    menejer çetelerini ait oldukları seviyeye indirgeyecek uygulamadır.

    bu vesile ile hiçbir şey yapmadan bir iki buluşma ayarladı diye milyonları götürenler bir zahmet götüremeyecektir. (vergisiz kılçıksız, net). kaideyi taciz eden istisna bu konularda bilgi sahibi ama kibarlık edip sessiz kalıyor ^^

    en çok sevindiğim konu budur, bir baltaya sap olamamış çocukları alıp menejer ağına koyup milyoner yapılması günümüz dünyasında kabul görmeyecek bir durumdur. sistem kendi kendini düzeltiyor.
  • 89
    özellikle seneye yazin bizi cok zorlayacak olan kural. bunun ustunden gelmek icin diagne;yi satip onumuzdeki yil ihtiyacimiz olacak 2 bek transferinin yapilip, baska takima kiralanmasi lazim (yabanci kurali malum). yuto-mariano ikilisinin posasi cikti, 2 sene sampiyonlukta cok etkili oldular ama ayriliklar da sevdaha dahildir. ocakta sözlesmelerinin bitmesine 6 ay kala iclerinden biri bile ayrilsa yanimiza kar kalir. boylece icinde bulundugumuz sezon icinde ffp kurali icin gelir-gider dengesini koruyarak eksikleri giderebiliriz.

    bu dedigim olmazsa seneye belhanda-feghouli-marcao-luyindama;dan birinin satisi zorunlu olur. ramazan civelek ve suleyman lus'un gozu kapali onbire yazilacak seviyeye gelmesi dilegiyle.
  • 146
    kalksa bile çok rahat davranmamız gerektiğini bizlere hatırlatması gereken kural. mesela her yaz transfer döneminde çift haneli rakamla oyuncu satmalıyız. trabzonspor son iki senedir yusuf yazıcı, alexander sorloth gibi oyuncularını sattı. bu yaz yine uğurcan çakır'ı satabilirler. fenerbahçe'de bir şekilde yolunu bulup oyuncularını satıyor. bizim de böyle bir gelir kapısı oluşturmamız lazım.
  • 113
    bu ceza ile ilgili benim en anlam veremediği olay hem oyuncu alışta, hem oyuncu satışta dezavantaj yarattığı iddia edilmesi. böyle bir şey nasıl olabiliyor cidden çözmekte zorlanıyorum. galatasaray'ın sattığın kadar al cezası var o yüzden şu oyuncusuna az para teklif edelim. güzel kardeşim tam tersi olması gerekmiyor mu onun? önerdikleri para ile ihtiyaçlarımızı karşılayamıyorsak sattığın kadar al cezası varken neden satalım adamı? ya da oyuncu alırken sattığın kadar al cezası var çok para isteyelim. böyle bir şey olabilir mi ya? he oyuncuyu satmak istemiyordur kulübü orası ayrı mesele.

    beşiktaş bu belaya düştüğü zamanlar sudan ucuza marcelo, adriano, beck gibi adamları getirmedi mi? beşiktaş atınç'ı 6 milyon euroya, cenk tosun'u 25 milyon euroya, ciklet parasına aldığı marcelo'yu 8 milyon euroya satarken sattığın kadar al cezası yok muydu? onlara neden demediler sattığın kadar al cezası var az para teklif edelim diye? çalıştıkları ünlü menajer ile, kaz gelecek yerden tavuk esirgememeleri ile alakalı olabilir mi? şu cezayı alan her takımın oyuncuları tavandan satıp tabandan alırken bizde tam tersi olması insanlara nasıl mantıklı geliyor bunu ciddi anlamda idrak etmekte zorlanıyorum.

    william d'avila dışında hiç bir menajere para yedirmek istemememiz nedeniyle karşılaştığımız bir takım zorlukların şu yaptırıma mal edilmesi bana çok saçma gelmeye başladı artık. sen kaz gelecek yerden tavuk esirgeme, sonra bak bakalım alırken yüksek satarken düşük uygulamasının sattığın kadar al cezanla bir alakası var mıymış. sen menajerlere posta koyar yada kadrolu muhabirlerin aracılığıyla posta koydurursan onlar da böyle bariyer koyarlar önüne.
  • 36
    galatasaray'ımıza uygulanan ve yönetim tarafından da uyulmaya çalışılan kural.

    ancak sanki burada sözlükte falcao isteniyor. öyle bir algı uyandırılmaya çalışıyor her zaman için en galatasaraylı, sevinmek için sevmedik taraftarı tarafından. koca 3 aylık transfer döneminde bir tane bile olsa bonservissiz forvet alama, psg, man city, arsenal, real madrid, barcelona gibi takımların kiralanacak gençlerinden kiralama, denayer, onyekuru denginde bir adet kiralık forvet getireme. nihayetinde 3 ayın sonunda tek forvetin, yedek olması gereken forvetin eren derdiyok iken onu bile net olarak kesebileceği meçhul adamlara git.

    galatasaray taraftarı buna tepkili beyler, bayanlar! yoksa bonservisiyle falcao alın, kaç paraysa modeste getirin gibi bir derdi yok bu taraftarın büyük çoğunluğunun. dert anlamaya çalışmak yerine direkt yaftalama peşinde koşuyorsunuz her zaman olduğu gibi.
  • 129
    https://editorial.uefa.com/...eement_june_2018.pdf

    uefa ile imzaladığımız ffp anlaşmasına göre sattığın kadar al 20/21 sezonu boyunca devam edeceği belirtiliyor. hatta kulübün genel zararına göre 1 sene uzama şartı var. pandemi yüzünden gelirlerimiz düştüğü 19/20 sezonu 490 milyon tl (yaklaşık 50 milyon €) zarar ettik. yaptığımız anlaşmada geçen sezon 10 milyon € zarar yapma şartımız var. uefa açıklamasına göre bu 10 milyona stadyum gelirlerindeki düşüş de eklenecektir ama bildiğiniz üzere bu zararın baba payı şampiyonlar ligine gidemememiz sonucu oluştu. büyük ihtimalle al sat şartının 21/22 sezonu sonuna kadar devam edeceğini düşünüyorum.
  • 130
    sattigin kadar al cezasını sürekli yanlis adlandırdığımızi düşünüyorum. aldığın kadar sat deseydik, bu cezaya daha pozitif bir anlam yüklemiş olurduk. alman gereken, elzem oyuncuları alıp, daha sonra satışa gecseydik, belki bazı oyuncularımız değerinden daha aza giderdi ama takım için gerekli takviyeleri yapmış olurduk. özellikle yaz transfer sezonu, zaman açısından da buna uygundu. fakat oyuncu satmayı bekleyerek harekete geçmeyi bekleyince, bu şekilde alabileceğimiz oyuncularda kaçıyor.
  • 107
    önce satıp sonra almak zorunda olmadığımız cezadır. velhasıl elimizde zaten satma konusunda sıkıntı yaşadığımız oyuncular var. gitmemek ya da bonservislerini de alıp gitmek konusunda oldukça ısrarlılar. satabileceğimiz oyuncuları** ise an itibariyle iyi bir teklif gelmeden satmak istemiyoruz. bu nedenle eğer ki şimdi 7-8 milyon €'luk bir transfer yaparsak transfer sezonu sonuna doğru bu oyunculardan birini hatta belki de ikisini hiç tasvip etmeyeceğimiz rakamlara satmak zorunda kalabiliriz. çünkü dünya artık eskisi gibi değil. büyük bir köy. galatasaray'ın sattığın kadar al cezası olduğu sadece biz galatasaraylıların bildiği bir sır değil.
  • 83
    taraftarı ve kulüp yönetimlerini permutasyon-kombinasyon, ekonomi ve olasılık uzmanı yaptırtan kurallar bütünü. bizim gibi şuursuzca harcama yapılan ülkelere bence olumlu bir sınırlama. ama kendi içinde abuk subuk çelişkiler içeriyor. bunun meyvesi de diagne transferi bildiğimiz gibi. 10m euro’yu diagne’ye harcamasak neden o para yanacak olsun ki saçmalığa gel yani.
    olması gereken bence şuydu:
    kural veya ceza her neyse yürürlüğe girdiği günden itibaren yapılan tüm transferler izlenmeli ve kar zarar hesabı yıllık olarak açıklanmalıydı. ayrıca geçen yıl kazanılan artı miktarın, bu yıla devredilmesi hakkı olmalıydı. madem ceza veriyorsun denetimini de adam gibi yap yani. o zaman cagne’yi “aman 10 milyonumuz yanmasın” diye ederinin iki misline alıp, hem oyuncuyu hem kendimizi zor durumlara sokmazdık.
  • 85
    bonservisi elinde olan oyunculara yöneleceğimiz 2 transfer dönemine hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteren kural. ayağımızı yorgana göre uzatı güzel teklif gelirse oyuncu satarız, bonservisle alırız. teklif gelmezse kiralık oyuncu ve bonservissiz oyuncu tercihinde bulunuruz. diagnenin hangi transfer dönemde gideceği şu an için muamma olduğundan ne yapılır ben de kestiremiyorum.
  • 152
    2021 yılının sonuna geldiğimiz şu günlerde türkiye'deki tüm kulüpler için özellikle yabancı oyuncu transferlerinde piyasa koşullarının etkisiyle otomatik olarak devreye girmiş kuraldır. bu sezonli en düşük bonservisli yabancı oyuncumuz boey'i 1 milyon eur'a almıştık. biz oyuncuyu alırken 10 milyon tl olan 1 milyon eur şu an 19 milyon tl yapıyor. yani 2 katı. böyle bir maliyeti hiçbir anadolu kulübü kaldıramaz. üstelik takımlara para harcayacak vatandaşın da reel geliri yerlerde sürünüyor. yayın gelirleri ve stad/forma gelirleri buna bağlı düşecek tüm kulüplerde. bu kur seviyeleri ile tek kaynak oyuncu satışları ve turnuva gelirleri haline gelecek. bu noktada elinizdeki bir oyuncuyu 4-5 milyon eur'a satıp yerine genç 2-3 oyuncu alıp geliştirmeden ilerleme sağlanması mümkün değil. bundan sonra hedef her yıl sadece ilk 4 olmalı ve ana odak oyuncu gelişimi olmalı.
  • 43
    finansal fairplay anlamında, mantıksal olarak olumlu ama algısal olarak, yani kuralı anlayış ve işleyişe koyma bakımından olumsuz ve anlamsız bir kural.

    biz türkler olarak kuralların çevresinden dolanmayı iyi biliriz doğrusu. gerçi bunu sadece bize bağlamak doğru olmaz. çünkü elalemin evropalı kulüpleri de yapıyor bu arkadan dolanmayı. ama sonuç olarak yine günü kurtarmaya çalışıyorsun ancak.

    bu kiralık oyuncu meselesi mesela... elindeki para eden oyuncunu satıyorsun, sonra yerini kiralık oyuncuyla ikame ediyorsan bu senin hanene zarar yazar. neden? çünkü bir sonraki sezon, kiralık oyuncu kadronda olmayacak, bu oyuncudan bir gelir elde edemeyeceksin, üstelik yerine başka bir oyuncu alacaksın ve bu oyuncuyu almak için yine elindeki değerlerden birini satacaksın.

    bu kuralın etrafından 1 sene dolaşırsın. hadi 2 sene dolaşırsın ama 3'üncü sene zortlarsın. eğer sürekli, kiralık oyuncu formülüne başvurursan.

    bu kuralın bir diğer yaması serbest oyuncular olarak görülüyor. bu serbest oyuncular, genellikle 30'larını çoktan geçmiş oyuncular oluyor ya da fahiş imza paraları ve yıllık sözleşmeler istiyorlar. çok net bir fırsat transferi olmadıkça, bu oyuncuları, sözleşmelerinin bitmesinden önce irtibata geçip gözlemlemedikçe, elinize iyi oyuncuların geçmesi çok zor. hele şampiyonlar ligi takımıysanız.

    ya da oyuncular, uzak liglerde takımlarıyla sorun yaşamalı. (bkz: didier drogba) (bkz: anthony modeste)

    fark ettiğiniz gibi bu adamların da, maliyetleri hayvani oluyor.

    aslında bu kuralın uygulanmaya konulmasındaki olumlu amaç, elindeki değerleri oyuncuları değerleri mukabilinde elden çıkarırken, yerlerine daha genç değerlenme ihtimali oyuncularla doldurmak, oyuncu yetiştirmek, hazıra alışmış kulüplerin yetiştirme özelliklerini de kazanmasını sağlamak, hatta kulüplerin öz kaynaklarına dönmesini sağlamak olduğunu anlamak zor değil sanırım.

    peki biz ne yapıyoruz? aman günü kurtaralım... bugün altyapıdan bir gence güvenmeyeceksen, bugün genç bir oyuncuya güvenmeyeceksen, onlara katma değer sağlayamayacaksan ne zaman yapacaksın?

    elinde hiçbir değer kalmadığında, zorunda kaldığında mı?

    mesela henry onyekuru transferini beğendiğimi söyleyeyim. ama bizim için doğru transfer mi? değil! şartlarımız itibariyle değil. önümüzde, oyuncularımıza katma değer katacak fırsat şampiyonlar ligi... ama kendi oyuncularımız yerine başkalarının oyuncularını parlatmayı mı tercih ediyoruz?

    ben galatasaray'ı dev aynasında görmüyorum. kiralık transfer yapmasın demiyorum. asıl kendimizi dev aynasında görmediğim için bunu savunuyorum.

    seneye bu takımı bekleyen sıkıntıların farkında mısınız?

    henry onyekuru ve badou n'diaye gelecek senenin planlama kısmında en baştan bizimle olmayacaklar.

    bu seneden kalan eksiklerle birlikte daha en baştan 2 hamle ile başlamak zorunda olacağımız kesin neredeyse. ve bunun için elimizdeki en azından bir oyuncuyu çıkarmak zorunda kalacağız. bu da 3. hamle demek. siz bu 3 oyuncuyu kiralık yöntemiyle tekrar yama etmeye çalıştığınızda, bir sonraki sezon, 4 hamle ile başlamak zorunda kalacaksanız. hatta, muhtemeldir ki, transferde elimizi rahatlatmak için değerli oyuncularımızdan biri -ya emre akbaba ya garry rodrigues- gidecek... burada oyuncu satışlarını da eklersek hamle sayısına +1 eklemek demek oluyor. bu arada, kilit oyuncularımız her yıl yaşlanıyor, yerinde saymıyorlar. mariano, fernando, nagatomo, hatta muslera... elinizde yaşlanan oyuncuların ikamelerini yapmaya çalışmalısınız ki daha fazla dara düşmeyesiniz. daha stoper eksiğimizi kapatmadık... daha santrfor eksiğimizi kapatmadık...

    bu çok zahmetli, yorucu, zaman tüketici ve pek de istenmeyen bir durum bana sorarsanız.

    umudumuz, gerçekten altyapımızda yetenekli gençlerimizin olduğunu bilmemiz.

    benim görüşüm kuralı, şöyle uygulamamız. galatasaray'ımıza direkt katkı verecek hazır oyuncuları kiralarken, henüz hazır olmayan genç oyuncuları kiralamak yerine tapusuyla almak ve yatırım yapmak. henry onyekuru'nun bize katkısı olacaktır ama bu onu iyi transfer yapmaz. badou n'diaye'nin bize katkısı olacaktır, daha hazır bir oyuncu, henry onyekuru'dan daha iyi transfer. ama bunlardan daha iyi olan transfer net olarak emre akbaba transferi. çünkü yetenekli, çünkü bize katkısı olacak belli, çünkü bizim oyuncumuz.

    yoksa bu kural bizim canımıza okur.

    bu yüzden önümüzdeki iki transfer dönemi çok kritik. yeterince zaman da var. yarın demeden hemen işe koyulması lazım yönetimin. kuralın arkasından dolanmayı hem taraftarın hem de yönetimin bırakması elzem.

    şimdi yönetimi yapamadığı veya geç kaldığı, programsız hareket ettiği için tefe koyanlarımız oluyor. ama asıl bundan sonrası önemli. bugünden sonra takımın idaresi, yönetimi, yapılanması programsızlığı kaldırmaz. hele bu kural devrede olduğu müddetçe.

    beşiktaş'ın bu kural sebebiyle yaşadığı ve yaşamakta olduğu sıkıntıyı görüyoruz sanırım. takım her geçen gün yaşlanıyor. iki değerli oyuncusu aboubakar ile talisca kiralık oldukları için ayrılırken bir değer katmadı takıma. ama aynı beşiktaş, aboubakar'ın bonservis bedelini karşılayamadığı paraya kadrosuna birçok adam doldurdu. eline ne geçti?

    transfer sihirbazlıklarını boşverin. günü kurtarmaktan vazgeçin. bugün asıl derdimiz yarını kurtarmak olmalı.

    bu kural programsızlıkla aşılamaz! günü kurtararak aşılamaz. cerahatli yara paldır tutmaz!
  • 90
    kural hakkında konuşan çoğu kimsenin kuralın bütün detaylarını (ben dahil) bildiğini sanmıyorum. öte yandan herkes bu kuralı kendine göre yorumlayarak kulüp içi siyasette kullanıyor. mesela “diagne’ye 10 milyon euro verneseydik o parayı bu döneme aktaramayacaktık” söylemi. ama kimse de “o zaman neden luyindama’yı zorunlu opsiyon ile kiraladık da doğrudan satın almadık” diye sormuyor mesela, biraz daha düşük maliyetli bir santrfor ile birlikte en azından bu transfer sezonuna negatiften başlamazdık. kuralın şu anki uygulaması kulüpleri finansal yoldsn bir miktar korusa da, esas koruduğu menajerler. imza paraları ve yüksek maaşlar havalarda uçuşuyor.
  • 91
    önümüzdeki sezonda da devam edecek olandır.

    transfer konusunda düzgün çalışan ve adam gibi planlama yapan bir yapıya sahip olsak; daha ocak 2020'nin 1. gününde, haziran 2020'de sözleşmesi bitecek iki adamla falan sözleşme yapardık. sattığın kadar al olayından dolayı bizim için çok önemli bedelsiz oyuncular. yaşlı olup olmaması da sadece kendisine bağlı değil. yani örneğin sen banega'yı istiyorsan, gider imzalarsın 1 ocak'ta, adam da gelir temmuz'da bedava takıma katılır. yaşı 32 oluyor önümüzdeki haziran'da. yapacağın diğer transferlerde de scouting önerisi ile gençlere yönelirsin, aşırı maliyeti olmayan hamleler yaparsın. elbette riski vardır ancak bu tarz planlamaya kimse hayır demez.

    banega'yı rastgele söyledim, ismi geçtiği için. önümüzdeki sezon boşa çıkacak 50 tane adam var yoksa.
App Store'dan indirin Google Play'den alın