43
finansal fairplay anlamında, mantıksal olarak olumlu ama algısal olarak, yani kuralı anlayış ve işleyişe koyma bakımından olumsuz ve anlamsız bir kural.
biz türkler olarak kuralların çevresinden dolanmayı iyi biliriz doğrusu. gerçi bunu sadece bize bağlamak doğru olmaz. çünkü elalemin evropalı kulüpleri de yapıyor bu arkadan dolanmayı. ama sonuç olarak yine günü kurtarmaya çalışıyorsun ancak.
bu kiralık oyuncu meselesi mesela... elindeki para eden oyuncunu satıyorsun, sonra yerini kiralık oyuncuyla ikame ediyorsan bu senin hanene zarar yazar. neden? çünkü bir sonraki sezon, kiralık oyuncu kadronda olmayacak, bu oyuncudan bir gelir elde edemeyeceksin, üstelik yerine başka bir oyuncu alacaksın ve bu oyuncuyu almak için yine elindeki değerlerden birini satacaksın.
bu kuralın etrafından 1 sene dolaşırsın. hadi 2 sene dolaşırsın ama 3'üncü sene zortlarsın. eğer sürekli, kiralık oyuncu formülüne başvurursan.
bu kuralın bir diğer yaması serbest oyuncular olarak görülüyor. bu serbest oyuncular, genellikle 30'larını çoktan geçmiş oyuncular oluyor ya da fahiş imza paraları ve yıllık sözleşmeler istiyorlar. çok net bir fırsat transferi olmadıkça, bu oyuncuları, sözleşmelerinin bitmesinden önce irtibata geçip gözlemlemedikçe, elinize iyi oyuncuların geçmesi çok zor. hele şampiyonlar ligi takımıysanız.
ya da oyuncular, uzak liglerde takımlarıyla sorun yaşamalı. (bkz: didier drogba) (bkz: anthony modeste)
fark ettiğiniz gibi bu adamların da, maliyetleri hayvani oluyor.
aslında bu kuralın uygulanmaya konulmasındaki olumlu amaç, elindeki değerleri oyuncuları değerleri mukabilinde elden çıkarırken, yerlerine daha genç değerlenme ihtimali oyuncularla doldurmak, oyuncu yetiştirmek, hazıra alışmış kulüplerin yetiştirme özelliklerini de kazanmasını sağlamak, hatta kulüplerin öz kaynaklarına dönmesini sağlamak olduğunu anlamak zor değil sanırım.
peki biz ne yapıyoruz? aman günü kurtaralım... bugün altyapıdan bir gence güvenmeyeceksen, bugün genç bir oyuncuya güvenmeyeceksen, onlara katma değer sağlayamayacaksan ne zaman yapacaksın?
elinde hiçbir değer kalmadığında, zorunda kaldığında mı?
mesela henry onyekuru transferini beğendiğimi söyleyeyim. ama bizim için doğru transfer mi? değil! şartlarımız itibariyle değil. önümüzde, oyuncularımıza katma değer katacak fırsat şampiyonlar ligi... ama kendi oyuncularımız yerine başkalarının oyuncularını parlatmayı mı tercih ediyoruz?
ben galatasaray'ı dev aynasında görmüyorum. kiralık transfer yapmasın demiyorum. asıl kendimizi dev aynasında görmediğim için bunu savunuyorum.
seneye bu takımı bekleyen sıkıntıların farkında mısınız?
henry onyekuru ve badou n'diaye gelecek senenin planlama kısmında en baştan bizimle olmayacaklar.
bu seneden kalan eksiklerle birlikte daha en baştan 2 hamle ile başlamak zorunda olacağımız kesin neredeyse. ve bunun için elimizdeki en azından bir oyuncuyu çıkarmak zorunda kalacağız. bu da 3. hamle demek. siz bu 3 oyuncuyu kiralık yöntemiyle tekrar yama etmeye çalıştığınızda, bir sonraki sezon, 4 hamle ile başlamak zorunda kalacaksanız. hatta, muhtemeldir ki, transferde elimizi rahatlatmak için değerli oyuncularımızdan biri -ya emre akbaba ya garry rodrigues- gidecek... burada oyuncu satışlarını da eklersek hamle sayısına +1 eklemek demek oluyor. bu arada, kilit oyuncularımız her yıl yaşlanıyor, yerinde saymıyorlar. mariano, fernando, nagatomo, hatta muslera... elinizde yaşlanan oyuncuların ikamelerini yapmaya çalışmalısınız ki daha fazla dara düşmeyesiniz. daha stoper eksiğimizi kapatmadık... daha santrfor eksiğimizi kapatmadık...
bu çok zahmetli, yorucu, zaman tüketici ve pek de istenmeyen bir durum bana sorarsanız.
umudumuz, gerçekten altyapımızda yetenekli gençlerimizin olduğunu bilmemiz.
benim görüşüm kuralı, şöyle uygulamamız. galatasaray'ımıza direkt katkı verecek hazır oyuncuları kiralarken, henüz hazır olmayan genç oyuncuları kiralamak yerine tapusuyla almak ve yatırım yapmak. henry onyekuru'nun bize katkısı olacaktır ama bu onu iyi transfer yapmaz. badou n'diaye'nin bize katkısı olacaktır, daha hazır bir oyuncu, henry onyekuru'dan daha iyi transfer. ama bunlardan daha iyi olan transfer net olarak emre akbaba transferi. çünkü yetenekli, çünkü bize katkısı olacak belli, çünkü bizim oyuncumuz.
yoksa bu kural bizim canımıza okur.
bu yüzden önümüzdeki iki transfer dönemi çok kritik. yeterince zaman da var. yarın demeden hemen işe koyulması lazım yönetimin. kuralın arkasından dolanmayı hem taraftarın hem de yönetimin bırakması elzem.
şimdi yönetimi yapamadığı veya geç kaldığı, programsız hareket ettiği için tefe koyanlarımız oluyor. ama asıl bundan sonrası önemli. bugünden sonra takımın idaresi, yönetimi, yapılanması programsızlığı kaldırmaz. hele bu kural devrede olduğu müddetçe.
beşiktaş'ın bu kural sebebiyle yaşadığı ve yaşamakta olduğu sıkıntıyı görüyoruz sanırım. takım her geçen gün yaşlanıyor. iki değerli oyuncusu aboubakar ile talisca kiralık oldukları için ayrılırken bir değer katmadı takıma. ama aynı beşiktaş, aboubakar'ın bonservis bedelini karşılayamadığı paraya kadrosuna birçok adam doldurdu. eline ne geçti?
transfer sihirbazlıklarını boşverin. günü kurtarmaktan vazgeçin. bugün asıl derdimiz yarını kurtarmak olmalı.
bu kural programsızlıkla aşılamaz! günü kurtararak aşılamaz. cerahatli yara paldır tutmaz!
biz türkler olarak kuralların çevresinden dolanmayı iyi biliriz doğrusu. gerçi bunu sadece bize bağlamak doğru olmaz. çünkü elalemin evropalı kulüpleri de yapıyor bu arkadan dolanmayı. ama sonuç olarak yine günü kurtarmaya çalışıyorsun ancak.
bu kiralık oyuncu meselesi mesela... elindeki para eden oyuncunu satıyorsun, sonra yerini kiralık oyuncuyla ikame ediyorsan bu senin hanene zarar yazar. neden? çünkü bir sonraki sezon, kiralık oyuncu kadronda olmayacak, bu oyuncudan bir gelir elde edemeyeceksin, üstelik yerine başka bir oyuncu alacaksın ve bu oyuncuyu almak için yine elindeki değerlerden birini satacaksın.
bu kuralın etrafından 1 sene dolaşırsın. hadi 2 sene dolaşırsın ama 3'üncü sene zortlarsın. eğer sürekli, kiralık oyuncu formülüne başvurursan.
bu kuralın bir diğer yaması serbest oyuncular olarak görülüyor. bu serbest oyuncular, genellikle 30'larını çoktan geçmiş oyuncular oluyor ya da fahiş imza paraları ve yıllık sözleşmeler istiyorlar. çok net bir fırsat transferi olmadıkça, bu oyuncuları, sözleşmelerinin bitmesinden önce irtibata geçip gözlemlemedikçe, elinize iyi oyuncuların geçmesi çok zor. hele şampiyonlar ligi takımıysanız.
ya da oyuncular, uzak liglerde takımlarıyla sorun yaşamalı. (bkz: didier drogba) (bkz: anthony modeste)
fark ettiğiniz gibi bu adamların da, maliyetleri hayvani oluyor.
aslında bu kuralın uygulanmaya konulmasındaki olumlu amaç, elindeki değerleri oyuncuları değerleri mukabilinde elden çıkarırken, yerlerine daha genç değerlenme ihtimali oyuncularla doldurmak, oyuncu yetiştirmek, hazıra alışmış kulüplerin yetiştirme özelliklerini de kazanmasını sağlamak, hatta kulüplerin öz kaynaklarına dönmesini sağlamak olduğunu anlamak zor değil sanırım.
peki biz ne yapıyoruz? aman günü kurtaralım... bugün altyapıdan bir gence güvenmeyeceksen, bugün genç bir oyuncuya güvenmeyeceksen, onlara katma değer sağlayamayacaksan ne zaman yapacaksın?
elinde hiçbir değer kalmadığında, zorunda kaldığında mı?
mesela henry onyekuru transferini beğendiğimi söyleyeyim. ama bizim için doğru transfer mi? değil! şartlarımız itibariyle değil. önümüzde, oyuncularımıza katma değer katacak fırsat şampiyonlar ligi... ama kendi oyuncularımız yerine başkalarının oyuncularını parlatmayı mı tercih ediyoruz?
ben galatasaray'ı dev aynasında görmüyorum. kiralık transfer yapmasın demiyorum. asıl kendimizi dev aynasında görmediğim için bunu savunuyorum.
seneye bu takımı bekleyen sıkıntıların farkında mısınız?
henry onyekuru ve badou n'diaye gelecek senenin planlama kısmında en baştan bizimle olmayacaklar.
bu seneden kalan eksiklerle birlikte daha en baştan 2 hamle ile başlamak zorunda olacağımız kesin neredeyse. ve bunun için elimizdeki en azından bir oyuncuyu çıkarmak zorunda kalacağız. bu da 3. hamle demek. siz bu 3 oyuncuyu kiralık yöntemiyle tekrar yama etmeye çalıştığınızda, bir sonraki sezon, 4 hamle ile başlamak zorunda kalacaksanız. hatta, muhtemeldir ki, transferde elimizi rahatlatmak için değerli oyuncularımızdan biri -ya emre akbaba ya garry rodrigues- gidecek... burada oyuncu satışlarını da eklersek hamle sayısına +1 eklemek demek oluyor. bu arada, kilit oyuncularımız her yıl yaşlanıyor, yerinde saymıyorlar. mariano, fernando, nagatomo, hatta muslera... elinizde yaşlanan oyuncuların ikamelerini yapmaya çalışmalısınız ki daha fazla dara düşmeyesiniz. daha stoper eksiğimizi kapatmadık... daha santrfor eksiğimizi kapatmadık...
bu çok zahmetli, yorucu, zaman tüketici ve pek de istenmeyen bir durum bana sorarsanız.
umudumuz, gerçekten altyapımızda yetenekli gençlerimizin olduğunu bilmemiz.
benim görüşüm kuralı, şöyle uygulamamız. galatasaray'ımıza direkt katkı verecek hazır oyuncuları kiralarken, henüz hazır olmayan genç oyuncuları kiralamak yerine tapusuyla almak ve yatırım yapmak. henry onyekuru'nun bize katkısı olacaktır ama bu onu iyi transfer yapmaz. badou n'diaye'nin bize katkısı olacaktır, daha hazır bir oyuncu, henry onyekuru'dan daha iyi transfer. ama bunlardan daha iyi olan transfer net olarak emre akbaba transferi. çünkü yetenekli, çünkü bize katkısı olacak belli, çünkü bizim oyuncumuz.
yoksa bu kural bizim canımıza okur.
bu yüzden önümüzdeki iki transfer dönemi çok kritik. yeterince zaman da var. yarın demeden hemen işe koyulması lazım yönetimin. kuralın arkasından dolanmayı hem taraftarın hem de yönetimin bırakması elzem.
şimdi yönetimi yapamadığı veya geç kaldığı, programsız hareket ettiği için tefe koyanlarımız oluyor. ama asıl bundan sonrası önemli. bugünden sonra takımın idaresi, yönetimi, yapılanması programsızlığı kaldırmaz. hele bu kural devrede olduğu müddetçe.
beşiktaş'ın bu kural sebebiyle yaşadığı ve yaşamakta olduğu sıkıntıyı görüyoruz sanırım. takım her geçen gün yaşlanıyor. iki değerli oyuncusu aboubakar ile talisca kiralık oldukları için ayrılırken bir değer katmadı takıma. ama aynı beşiktaş, aboubakar'ın bonservis bedelini karşılayamadığı paraya kadrosuna birçok adam doldurdu. eline ne geçti?
transfer sihirbazlıklarını boşverin. günü kurtarmaktan vazgeçin. bugün asıl derdimiz yarını kurtarmak olmalı.
bu kural programsızlıkla aşılamaz! günü kurtararak aşılamaz. cerahatli yara paldır tutmaz!