maçtan sonra
* arena'da, metroda, otobüste epey karşılaştım. fenerbahçe maçından sonra sayı bir hayli artmış, onu fark ettim.
dünkü maçta
* elmander'in, selçuk'un, melo'nun performanslarını beğenmedik, aydın'ın verilmeyen golüne çok üzüldük, necati'nin rövaşatasını anlamsız bulduk vesaire.. dolayısıyla maçtan sonra "şampiyonluğu elimizle fenere verdik", "bu fener siksen puan kaybetmez", "biz beşiktaş'ı da yenemeyiz", "son haftanın kadıköy'e denk gelmesi çok kötü oldu" gibi söylemleri ve türevlerini sıkça duydum, duydunuz. belki bunları söyleyenler arasında siz de vardınız. siz derken sözlük ahalisi yani.
bir hatırlayalım geçen senenin üç mayısını.. ya da neyse, hatırlamasak daha iyi sanki.. yönetimi, teknik heyeti, futbolcu grubu neredeyse sil baştan yaratılmış bir galatasaray'ın bugünün üç mayısında şampiyonluğun en büyük adayı olması
* bile yeterlidir umutsuz olunmaması için. öyle bir kaostan, ucu bucağı belirsiz bir girdaptan bugünlere gelindiyse, kısa vadeli umutsuzlukları sikliyorsam vay halime!
şampiyonluk şansımızın olduğu son ana kadar inanacağız. bu sene bize yapılan tüm ibneliklere inat inanmak zorundayız. dolayısıyla son haftanın kadıköy'e denk gelmesi cuk oturdu. muhtemelen şampiyon orada, son maçta belirlenecek. şampiyonluk turunu orada atacak olmanın yaratacağı duyguyu bir düşünelim.. ne güzel gün olacak ulan o gün. ne sevineceğiz hep beraber. hep yaptığımız şeyi yine tekrarlayacağız. daha yüksek seslerle haykıracağız adını galatasaray.
ve evet, az kaldı o güzel güne. az kaldı.