şampiyonluğa inanmayan demeyelim de kalp krizinden, yüksek tansiyondan veya beyin kanamasından geberip gitmemek veya dereyi görmeden paçaları sıvamış durumuna düşmemek için şampiyonluk matematiksel olarak garanti olana kadar temkinli olmayı tercih eden, yüksek yüksek atıp tutmayan ve bazı şeyleri içinde sindirmeye çalışan yazar olabilir...
mesela ben...
her şeyin en fazlasını, en coşkulusunu, en güzelini en sona saklıyorum ben, bu yüzden attığımız gollere bile sevinemiyorum, ne garantisi var ki? apışıp kalmak işten bile değil... sevinip de sonra sevindiğim için utanmak, sevincimin içime dert olması, sevindiğime pişman olmak kadar berbat bir duygu yok benim için...
bir sürü yazdık ettik, havaya girdik, ıvır zıvır müneccimlik yaptık, tahminde bulunduk, ortamı gaza getirdik de ne oldu?
önceki 17 şampiyonlukta sözlük mü vardı?
şampiyon olursak sözlüğün müthiş çabası, duaları ve şampiyonluk ile alakalı girilen entry sayısı ile mi olacağız?
bilmiyorum, bence işi profesyonellere bırakıp en başta kendi sağlığımız için sakin ve sağduyulu olmalı, sahadakilere güvenmeliyiz... takımıma sonsuz güveniyorum, sonsuz seviyorum kulüple ilgisi olan herkesi, mantıklı yorumlarımı da her zaman yaparım, paylaşırım bir şeylere açıklık getirmek, insanların düşüncelerine farklı bir boyut kazandırmak veya sorularını cevaplamak için... lakin işin öteki yüzü bambaşka...
tribünde ömrünü çürütmüş, takıma gerçekten destek veren, çabalarının adı gerçekten galatasaray olan nice babayiğitler varken biz bir şey değiliz... bari sağlığımızdan, mutluluğumuzdan olmayalım...
6 mayıs 2012 galatasaray beşiktaş maçı esnasında gerçekten çok zor anlar yaşamış, maç sonunda da bir süre kendine gelememiş biri olarak söylüyorum bunları... eve zor geldim amk...