• 226
    (bkz: #2308805)

    terim'in gelişiyle ilgili çok bir şey yazmak istemiyorum. bazı şeylerin bu kadar kolay unutulabiliyor olması beni şaşırtıyor ve yakıştıramıyorum galatasaray'a-galatasaraylılara.
    sevinenlere ancak şaşırabilirim, tartışırım ama işi ileri götürüp ahımız var diyenlere akılsız, hamsi beyinli falan gibi ancak 7 yaşında ilkokul çocukların kullanacağı ifadelerle saldıran, karakterleri oturmamış yeni yetmelerle tartışacak çok da bir şey yok açıkçası kusura bakılmasın.
    "bir olmalıyız", "destek olmalıyız" falan gibi ifadeler de akp'nin "aynı gemideyiz" geyiğine benziyor.
    galatasaray düşmanlarıyla kol kola girmiş, beşiktaş'ın başındaki trabzonlu şenol kadar olamayıp satıp gitmiş birisini affetmeme hakkımız, bundan rahatsız olma hakkımız da olsun bir zahmet.
    esas bu kutlama havasını anlamak zor.
    ne diyelim. umarım her şey galatasaray'ın hayrına olur.

    kendisine de teşekkür ederim korkusuzca bu düşüncelerini ifade edebildiği için.
  • 229
    (bkz: #2308805)

    güzel ve anlaşılabilir bir yazı yazmış.

    ama katılıp katılmamak bir yana bu konuların artık geride kalması gerektiğine inanıyorum. bundan sonra fatih terim'in açıklamaları salyangoz gibi düşünen yazarların - taraftarların düşüncelerini değiştirebilir.

    eğer ki fatih terim yaptığı hatalardan ders çıkarmış ise onun yeri galatasaray'dır.
  • 231
    (bkz: #2308805)

    yazdıklarına saygı duyuyorum. ilerleyen dönemde tartışırız, fikirlerimizi çarpıştırırız. ama en önemli konu dışarıya karşı birlik olmak. ne yapıyorsak içimizde yapalım. bunu terim'e muhalif tüm cimbmlulardan rica ediyorum. home nigger mevzu gibi algılamayın bunu. amaç dışarıda bekleyen leş kargalarına malzeme vermemek. fatih terim'in ikinci dönemi bu tuzağa düşülmüştü.
  • 232
    (bkz: ahımız var hocam/#2308805)

    kendisinden daha iyi kendimi ifade edemem sanırım. yazdıklarını başarı odaklı tipik unutkan galatasaray taraftarı anlayamaz. yazdıklarını hocalarında hiçbir zaman hata görmeyen, yani bir kula tapan terimciler de anlayamaz. şu saatten sonra galatasaray taraftarının herhangi bir rakip taraftara duruş, karakter, ilkeler bakımından söyleyeceği bir şey yoktur.
  • 235
    (bkz: ahımız var hocam/#2308805)

    yazdıklarını anlayamıyorum. başarı odaklı tipik unutkan galatasaray taraftarıyım. kula tapan terimciyim. kendisi de her şeyin en iyisini bilir. çünkü iq seviyesi yukarılarda. çünkü ben salağım.

    ben terimciyim ama o aysalcı değil. ben bülent tulun niye süper giden kulübe monte edildi diye sorunca cevap alamasam da aptalım. ali dürüst ve abdürrahim albayrak'ın gönderilmesini de terimci olarak ben istedim.

    muhteşem giden takımın teknik direktörüne basın önünde eleman diyen başkana destek vermediğim için suçluyum. bütün bunları yapıp sonrasında hocayı antremandayken kovan adamı istemediğim için omurgasızım.

    mancini'ye devre arasında -futbolcu gönderemeden- 20m euro para harcayan başkanı sevmediğim için duruşum yok benim. o topçuların hiçbirinin işe yarar olmaması da benim suçum. a2 takımının yıldızlar karması olması, yıllık 2-3 milyon euro alan adamlardan geçilmemesi benim sorumluluğum.

    ödeme alamadığı için çekip giden basketbolculara otobüsü de ben kaldırım, çünkü ilkelerim yok benim.

    aysal'a gelince adam profesyonel abi, isterse eleman da der bülent tulun'u da getirir derken, fatih hoca'ya gelince milli takımla anlaşmasına profesyonel bakamayan ben olmadığım için ilkesizim.

    neyse ya. adam sadece "nerede kalmıştık" yazdı ve bi türlü elde edemediğimiz şekilde bi arada olduk. kendisi bu birlikteliği bozma çabalarını "güzel" ifade ederek yoluna devam edebilir. ben galatasaray birlikteliğiyle devam etmeyi tercih ediyorum.
  • 237
    (bkz #2308805)

    kendisini severek okumama rağmen, yukarıdaki entrysinin tek cümlesine katılmıyorum.

    neden böyle düşünüyor bilmiyorum. fatih terim sadece galatasaray'ın değil, aynı zamanda türk futbolunun da yaşayan en büyük efsanesidir.

    biz neden efsanelerimizi yaşarken hırpalıyoruz. gösterilen nedenler "armudun sapı, üzümün çöpü" mahiyetinde.

    salyangoz en kısa zamanda mantığının sesini dinleyecektir diye düşünüyorum. zaman içinde kalbinin ısınacağına da inanıyorum.

    onu okumaktan zevk alıyorum. terim konusunda farklı düşünmemiz durumu değiştirmeyecektir. yeni entrylerini bekliyorum.
  • 238
    hepimizin safı galatasaray. esasında ve öncelikle bu konuda anlaşarak aklımızın bir köşesinden hiç çıkarmasak nefis olacak da...

    taraftarın fikir ayrılıklarına düşmesi çok normal.
    en sevdiklerinle dahi fikir ayrılığına rahatlıkla düşebiliyorken hiç tanımadıklarınla da gayet tabii düşebilirsin.
    düştüğün bu fikir ayrılıklarının altından; fikrini karşındakine empoze etmeye çalışmadan, çirkinleşmeden, sokak ağzıyla kendini ifade etmeden, bozuk bir üslupla saldırmadan kalkamıyor muyuz?

    ben de fatih hocanın gelişine pozitif değilim, yaşananları unutamıyorum, aynı döngü içerisinde fıldır fıldır dönüyor olmamızdan rahatsızım. bir türlü o, vizyonu ali sami yen'in sözlerini destekleyecek nitelikteki yönetimi arayıp arayıp(?) bulamıyor oluşumuzdan rahatsızım. fakat kalkıp taraftarlığımı askıya alacak da halim yok. ne öncesinde oldu, ne de bundan sonra olacak. desteğime tabii ki her zaman devam edeceğim.

    salyangoz'un da öyle bir niyeti olduğunu, olacağını sanmıyorum. zira dursun özbek gibi bir başkana sahipken dahi takımının ardında durabilen her taraftar, her teknik ekiple, her yönetimle takımının arkasında durur diye düşünüyorum.

    tekrar etmekte fayda var. tek derdimiz galatasaray. (hayattaki tek derdimizden bahsetmiyorum tabii.)

    biraz okuduğunu anlamaya çalışmak ve empati yapmak gerek. (bkz: #2308805) ne saf belirtmek gibi ne de birliktelik bozmak gibi bir niyetle yazdığını sanmadığım şahane yazar. zannımca şahane de yazar. (tonlama mühim.) yarın takım başarılı olursa oturup fatih terim sayesinde başarılı olduk diye karalar bağlayacağını da sanmıyorum. yanlış düşünüyorsam -ricadır- mesaj kutumu renklendirsin.

    not: uzun zamandır başlığına yazmayı düşündüğüm yazarlardan birisiydi. teşekkür niyetine tabi... yazadursun. çok çok büyük bir keyifle okuyorum şahsen. fikrine katılırım, katılmam, gram problem değil...

    belli bir olgunluk seviyesine ulaşmış, farkındalık sahibi, fikir sahibi insanların fikirlerini, düşüncelerini değiştirmek "neredeyse" imkansızdır. bana göre; düşünürken, konuşurken, yazarken, x bir tavır sergilerken dikkatli davranırsan, vakti geldiğinde aksi yönde fikir beyan edebilecek açıklığı kendinde bırakmış olur, tükürdüğümü yalamam ben saçmalığına alet olmazsın. kendi gerçekliğinin %100 doğru olmaması seni şaşırtmamalı. zira sen bilim değilsin keza ben de...
  • 241
    ahımız var hocam başlığına yazdığı #2308805 numaralı eleştiri içerikli yazıdan sonra kaleme aldığı dördüncü fatih terim dönemi/#2310495 numaralı entry ile ne kadar iyi bir galatasaraylı olduğunu ispatlamış yazar. katılırsınız-katılmazsınız ama düşüncelerini çok güzel bir üslupla dile getiriyor.

    galatasaray'ın, yeri geldiğinde eleştiren, yeri geldiğinde de sonuna kadar destek veren bu tarz bilinçli taraftarlara fazlasıyla ihtiyacı var.
  • 242
    çok ilginç bir yazar tanıdığım kadar da oldukça nevi şahsına münhasır bir karakter. ben bu topraklarda nefsini bir kenara bırakıp hareket edebileni çok az gördüm. mesela ben şahsen nefsime hakim oluyorum şu ana kadar yedi kebairden hiçbirini işlemedim ama bunu yaparken kendime hakim olurken nefsim orada bir yerde duruyor. sadece sürekli dövüyorum kendisini:)

    salyangoz üstat nefsini kıyafet gibi kullanıyor. işini yaparken çıkarıyor sonra tekrar işi bitince giyiyor. yaptığı işten dolayı böylece nefsi etkilenmiyor. galatasaray sözlük moderasyonu ilginç tiplerden müteşekkil. salyangoz da bambaşka bir tip. ecnebilerde bile zor bulunur ki türkler de hiç yoktur kendi görüşünü muhafaza ederken karşıt görüşe ayrımclık yapmadan kin duymadan tarafsız gibi gözüküp eline ilk fırsat geçtiğinde en büyük tarafgirliği yapar.

    her er kişi illa ki birilerini bu topraklarda kayırır; ya kendi hısmıdır kol kanat gerir nepotistlik yapar ya da hasmıdır ak dediğine kara, kara dediğine ak der her şeyi kişiselleştirir. bu memlekette herkes ahpab çavuş ilişkisiyle iş çevirir. galatasarayda da öyle. o adam benim devrem bu benim ortağım şu benim arkadaşım. galatasaray'a zararı var ama adam bizden.

    sadece galatasarayda da değil her yer böyle; hemşehri olmak siyasi olarak aynı görüşte olmak aynı kültürden gelmek zevklerin ortak olması yahut ortak düşman:) kişinin işine bakılmaz sadece görüşüne bakılır.

    başı kapalı alnı secde görüyor hadi gel o da bizden...oo saçı açık o da bizden gel, o adam bizim memleketli hemen gel, bak bu da mülkiyeli gel sen gel, arkadaş galatasaray lisesinden devrem sen de gel...yapılan işi kimse salt değerlendirmez en fazla objektiflik numarası yapılır en ufak açığı bulunduğunda mevki-makam-yaptırım sahibi her türk kendisinden olmayan kişiyi yargılar, ötekileştirir, hakkını yer.

    benim gibi nefsine hakim olanlar da var ama biz mücadele ediyoruz tarafsız olmak için ki olamıyoruz:) en fazla kul hakkına girmeyelim gönül kırmayalım diyoruz ama içimizde volkanlar patlıyor. benden onun için karar-yetki mercii olmaz. benden sadece deli olur:)

    salyangoz üstat bir üçüncü tip. adamın muhakkak ki görüşleri var ve yazıyor serin serin. sıfır heyecan ile sıfır önyargı ile sıfır nefis ile... işini bitiriyor gerçek hayatta da öyle sonra kendi babasından olma anasından doğma adama dönüşüyor. çok severim böyle tipleri bir biz olamadık amk. sıfır takiye sıfır ölçü sıfır soğukkanlılık varsa yoksa bodoslama dalmak.

    işiyle görüşünü karıştırmıyor. kalın çerçevesi içinde geziniyor. şu girdide (bkz: #2321783) aslında kendisini john adams'a benzettim ama geyik dönmesin diye o zaman belirtmemiştim. şimdi yazayım adam hayatta tek yaptığı konuşmak olanlardan değil. ama her konuştuğunu da yapanlardan değil bilakis konuştuklarını mantık süzgecinden geçirip yapan biri.

    yani adama istediğin kadar geçir üstelik karşıt görüşte ol eğer kalın çerçevenin dışına çıkmamışsan o an konuştuğunu yahut yaptığını heybeye koymuyor. aklında bir kategorizasyon oluşmuyor, kütüphanesinde raf yok amk. serin serin değerlendiriyor ve bir daha kendi görüşüne aykırı bir şey tekrar ettiğinde bile aynı tarafsızlığını sükunetle koruyor. işi bittiğinde de tekrar nefisten örülmüş abasını giyip kendi fikirleriyle başbaşa kalıyor.

    bitirmeden belirtmekte fayda var böyle etliye sütlüye karışmayan gibi de algılanmasın. adam bir çeşit nüremberg avukatı gibi ya da ne bileyim saddam'ın savunma avukatı gibi ortada savunulacak bir şey olduğunu düşündüğünde görüşüne yakın-uzak fark etmeksizin kalabalıkları karşısına alabiliyor. öyle azıcık aşım ağrısız başım da değil. hemen her konuda fikri var belliki baya bir bilgi birikiminin üstünde yükselen ama kutbu nefsi değil sadece...nefsi ziyneti...
App Store'dan indirin Google Play'den alın