• 26
    ''aç yattığı gecenin sabahı kılıcına davranmayanın aklına şaşarım''

    bu söz ebu zer'e ait. islam geleneğinde (kurumsal) çok nadir görülen ''isyan'' diline sahip bir din adamı. çok nadir olmasının sebebi, tüm semavi dinlerde sabretmenin en büyük erdemlerden biri olduğu öğretisidir. kurumsallaşan dinlerin tamamı, insanların başlarına ne gelirse gelsin, bunun yaratıcının bir sınavı olduğunu iddia eder. hatta bununla da yetinmez, açlığı, sefaleti, yoksulluğu vs. her fırsatta yüceltip, bunların sadece sınav değil, ayrıca bir lütuf da olduğunu öğütler. böylece kitleler, tüm olumsuzluklara rağmen, kolayca yönetilir. başkaldıranlar olsa da, yalnız kalırlar. ve sistem büyük isyanlar yaşamadan varlığını devam ettirir: ruhban sınıfı semirir, devamlı konforlu bir alanda yaşar. büyük kitleler ise, mutlulukla aç kalır, şehit olur. ve bunun tanrının yüceliği ve sınavı olduğuna inanırlar.

    batı toplumları, uzun zaman önce bu ve benzer çelişkiler nedeniyle sistemle yüzleştiler. belki büyük bedeller ödediler ama sonunda eleştiri kültürleri sağlam temeller üzerine oturdu. sadece dini değil, tüm insani ve toplumsal konularda tabularını yıktılar. bizim gibi islam toplumları ise, böyle bir yüzleşmeyi yap(a)madılar. tüm insani gelişmişllik verilerinin son sıralarında hep islam toplumları var. eleştiri yapmanın hainlikle eş değer tutulduğu, bitmek bilmeyen tabuların olduğu ve insan hayatının çok ucuz olduğu toplumlar. ülkemiz gibi.

    eğer birileri size devamlı sabır göstermeniz gerektiğini söylüyorsa, özellikle böyle bir toplumda, fazlasıyla dikkatli olun. sabır sanıldığı kadar masum bir kavram değil. bir erdemse, hiç değil.

    (bkz: dördüncü fatih terim dönemi)
  • 27
    18 aralık 2021 galatasaray başakşehir maçı başlar başlamaz büyük gerginlik içerisindeydim. elim ayağım titrer derecesinde bir sinir harbim vardı.
    haftalardır bize yapılan sistematik hatalar,orantısız cezalar,kabul edilemez uygulamalar artık bir son noktaya ulaşsın istiyordum.
    sadece yönetimin aldığı ya da alamadığı aksiyonlardan ziyade bu takım taraftarının hatırı sayılır bir para potansiyeli olduğundan bu işi burada keseceklerini düşünüyordum.
    ancak orta hakem şaklabanlıklarına devam etti.
    oyuncularımızı sokak jargonuyla azarladı,yalancı yaftası yapıştırdı. at çamuru izi kalsın maksadıyla arkasındaki belli kuvvete güvenerek taraftarın ve futbolcuların sinir uçlarına dokundu.
    sözlüğümüzde çok yaygın bir düşünce var. hatta zaman zaman ben de bu düşünceye girmişimdir.
    "gerekirse hakemi de yeneceksin."
    evet gerekirse hakemi yenersin. söz konusu galatasaray olunca çokça önümüze bunun örnekleri çıkar.
    ancak sistematik şekilde içinde kötülük olan adamı yenemezsin. hakem kötüdür,yetenekleri bu kadardır o hakemi oyununla alt edebilirsin. ancak kötü vicdanlı piyonları alt edemezsin.
    maçı izlerken sürekli ulan inşallah taraftar inmez inşallah inmez diye düşündüm.
    sadece kendisine değil galatasaray camiasına da zararı olacak diye.
    ancak bu böyle gitmez bu sabır böyle sınanmaz.
    atiq rahimi'nin sabır taşı adlı bir kitabı var. çoğu yazar okumuş bile olabilir.
    evin erkeği savaşta vurulup yatağa mahkum oluyor,karısı da yılların getirdiği bastırılmışlığı kocası üzerinden dışa vuruyor.
    sonunda yatalak adam yataktan kalkarak karısının boynunu kırıyor. (özür dilerim okumayanlar için biraz spoiler verdim,ancak detaya girmedim.)
    ben camiamızı şu an için yatalak adama benzetiyorum. bir zaman gelecek,son kuvvetiyle ayağa kalkacak ve kendisine bunu reva görenlerin boynuna asılacak.
    özellikle içeride oynanan maçlarda çok dikkatli olunmalı ve hiçbir oyuna gelmemeliyiz.
  • 28
    --- alıntı ---

    "hayatım boyunca talep etmediğim bir şeye ihtiyacımız var. o da sabır."

    https://twitter.com/.../1479887567717904385

    --- alıntı ---

    fatih hocamızın galatasaray taraftarından rica ettiği durum.

    3 yıllık planlama, ocak, transfer gibi türlü bahanelerden sonra şimdi de sabır kelimesini sözlüğümüze eklemiş bulunmaktayız. minimum 2 yıl kullanırız. hayırlı olsun.
  • 29
    --- alıntı ---

    "hayatım boyunca talep etmediğim bir şeye ihtiyacımız var. o da sabır."

    https://twitter.com/.../1479887567717904385

    --- alıntı ---

    hocamızın hayatta ilk kez istediği şey. her sene ocak ayına kadar sabreden beşiktaş taraftarı herhalde. ülkece bir şeyler sürekli kötüye gidiyor ve bu işlerden sorumlu olanların hepsi insanları iyice gerecek açıklamalar yapıyorlar. işin daha da kötüsü epey de destekçileri çıkıyor.

    daha bu sezonun başında ocak ayına kadar sabır dedin, oyun oturacak dedin, ocak geldi daha kötü oldu. bu ne biçim bekleyişmiş be arkadaş?
  • 34
    fatih terim'in gönderilmesinin ardından büyük bir çoğunluğun diline doladığı kelime. herkesin dilinde "sabredemediniz, şans vermediniz, ayıp ettiniz" diye laflar. yahu tudor dediğimiz ve beğenmediğimiz adama yarım dönem bile şans verilmedi, sabredilmedi. adam sıfırdan kadro kurdu, zirveden de uzak değilken postaladık. kimse çıkıp "şans verilmedi, sabredilmedi" demedi. fatih terim sanki 2021-2022 sezonunun başında bize imza atmıştı da 4 ay sonra gönderildi gibi bir algı yapılıyor.

    geldiğinden beri belki 30-35 tane futbolcu aldırdı, sıfırdan kadro kuruldu adama, milyonlarca euro harcandı, hâlâ "sabır da sabır."
    yok sabır falan, o sabır işleri eski nostaljik dönemlerde kaldı, kimse kusura bakmasın. modern dünyada gözünün yaşına bakmazlar. mourinho denen adama tottenham sabretti mi? manchester united sabretti mi? sarri'ye chelsea sabretti mi mesela? ranieri dediğimiz adam leicester'da tarihe geçmişken ertesi sene takım tepetaklak olduğunda sabredildi mi?

    milyar euroların döndüğü bir sporda kimse kimseye sabretmek zorunda değil. 14 sene şampiyonluk görememiş bu takım, sabredilmiş, eyvallah ama o dünya ile bu dünya aynı değil kardeşim. o zamanlar futboldan para kazananlar sağda solda teknik direktörlük ya da yorumculuk yapmıyorsa aç geziyorlar. şimdi sen 5 sene şampiyon olma, batarsın türkiye'de. fenerbahçe'ye ali koç piyangosu vurmasa iflas etmişti kulüp. beşiktaş şenol güneş'le kazandığı 2 şampiyonluk olmasa menemen bile yapamazdı artık, yumurtanın 30 tanesi olmuş 40 lira. gelirler tl, giderler euro. ülke ekonomisi ortada. sabretmeye kimsenin mecali yok. son 2.5 sene takım top oynamıyor, yapılan transferlerin haddi hesabı yok, yedek kalecin ismail çipe, sol bek yedeğin ömer bayram, sağ beke aldırdığın adam yedlin, orta sahada kesici ön liberon yok, solda babel oynar durur, her maç forvetler değişir, sonra "sabır."

    2000'lerin başında o "sabır" dönemleri bitti.
  • 36
    şu an galatasaray taraftarına en çok lazım olan şeylerden biri. ama ne için? kağıt üstünde doğru olduğuna ya da olabileceğine inandığımız şeyler için. ömer bayram'a değil, ocak'ta temmuz'un işaret edilmesine değil, hakemlere değil, çok hücumcuyla ofansif futbol oynanacağına değil, aynı hataları tekrarlayan insanlara değil. peki neye? yeni kurulan takımda çeşitli denemeler yapılmasına, yeni oyuncuların birbirlerine, kulübe, ülkeye alışmasına, oyuncuların gelişimine, yani kısacası her şeyin biraz olgunlaşmasına sabretmek gerekiyor.
  • 39
    roma bir günde kurulmadı arkadaşlar. bizim hedefimiz avrupa'da başarı ve kupa. fakat bu hedefin vadesi 23-24 sezonu olmak zorunda değil. bu sene edinilen tecrübeler ve kazanımlar, önümüzdeki seneleri besleyebilir.

    boey ve tete belki bugün bonservisine 10 milyon ekledi, bir gecede 20 milyon eder. kerem belki bugün kaçırdığı gollerin üstüne günlerce düşünerek bir sonraki maçta daha da iyi bitiriciliğe sahip olmak için gece gündüz çalışacak. muslera hataları üstüne düşünecek. erden timur transfer stratejisini gözden geçirecek, okan hoca oyunun eksiklerini analiz edecek ve yeni transferlerle birkaç aylık bir süreçte bunların üstüne eğilme fırsatı olacak.

    bu dünyada sabır ve zamana ihtiyaç duymayan tek başarı loto ve piyangoda olur. eğer duygusal olgunluk olarak 7 yaşından büyükseniz ve piyangoya yedirecek paranız yoksa, seve seve sabredeceksiniz ve işinin ehli olan, iyi niyetli insanlara güvenceksiniz. köstek olmayacaksınız. negatif basmayacaksınız.
  • 41
    kerem'in de vurguladığı, türk insanın pek alışık olmadığı erdem türü. sabırsız başarı olmaz arkadaşlar. bu fikre alıştırın kendinizi.

    kerem öyle büyük bir karakter ki kendi mücadele ve yaralarını, toplum ve türk sporu adına farkındalık oluşturma ve aslında yaşıtı olan "gençleri" koruma amacıyla kanalize edebiliyor. değerini bilelim.

    https://twitter.com/.../1713669316783010137
  • 42
    ocak ayının son haftasına girmek üzereyken bırak galatasaray gibi şampiyonluğa oynayan bir takımı, herhangi bir takımın taraftarından istenmemesi gerekendir.

    ndombele'ye sabredelim poposunu* eritir.
    zaha'ya sabredelim yaşadığı homesick hissini yener de uyum sağlar.
    tete'ye sabredelim 1100 dakika olmuş ama biraz daha oynadıkça yetenek kilidi aniden açılır.
    ziyech'e sabredelim milli takımdan döner de sakatlığı geçerse şov yapar.

    ocak ayı bitiyor. yeni başladığın bir işte standartlardan yüksek maaş verseler ve 6 ay boyunca doğru düzgün çalışmasan patronun ve iş arkadaşların sabır gösterirmiş gibi bir algı var.

    bu transferlerle kötü giden bir şeyin olduğu ortada ve vakit yavaş yavaş artık çok geç denecek vakte geliyor. geçen sene bu zamanlarda 7-0'lık başakşehir galibiyetini almış, fenerbahçe'yi deplasmanda 3-0 yenmiş, bu sene yenildiğimiz hatay'a 4 atmıştık. ama bu transferler feneri veya hatay'ı boş ver, kayseri'yi yenme işini bile 37'lik mertens'e bırakıyor.

    son olarak, bu pakete bu yıl verdiğimiz para imza ve maaşlarla 19.303.500 eurocuk. sağda solda sabır yazıyorsan bir de davinson'da yaptığın gibi bu paraya garanti orta saha transferi yapsaydın ne olurdu, onu düşün şimdi.
  • 44
    belki sözlükteki yaşı genç galatasaraylılar hatırlamayabilirler ama 30 yaş ve üzeri kitle erik gerets'in ve feldkamp'ın yeni transferler özelinde şu sabır kavramına yaklaşımını gayen net hatırlayacaktır.

    gerets 2005-2006 sezonuna sağda h.şaş, solda altan, forvet arkasında iliç ile başlamıştı. hasan şaş'tan da üç yıllık bir aradan sonra doğru düzgün verim alabilen hoca kendisiydi. solda altan aksoy vardı, konyaspor'dan gelmişti. iyi niyetle oynuyordu ama o bölgeye kaliteli bir transfer lazımdı. özhan canaydın, ergun gürsoy, özellikle de bülent tulun haziran ve temmuz aylarını robert pires ile, ağustos ayını da kily gonzalez transferiyle bir güzel yemişlerdi. taraftarı bir güzel uyutmuşlardı. bizler ve hatta gerets, tesislere transferin son haftası kily girecek diye beklerken, marek heinz girdi kapıdan içeri. çok iyi hatırlıyorum, heinz cuma günü istanbul'a gelmişti. pazar günü de ali sami yen'de sivasspor maçı vardı. heinz cumartesi tek bir idmana çıktı takımla maçtan önce. pazar günü "kadroda olmaz veya yedek bekler" şeklinde yazılıp-çizilirken basında, gerets hemen ilk 11'e koymuştu o'nu. çünkü heinz'in hazır olup olmadığını görecek, o'na zaman verecek bir takvimde değildi takım. sezon başlamıştı, üstünden 5-6 hafta geçmişti. o zamanlar bu "adaptasyon süreci" furyası çok geçerli değildi, hele de sezon başlamış iken hiç geçerli değildi. biz o gün sivasspor'u zor da olsa ali sami yen'de 2-0 yendik, ümit karan atmıştı golleri. heinz vasatı aşamamıştı o maçta. sonra birkaç maç daha ilk 11'de yer buldu heinz ve yine vasat aşamadı. gerets tabi anında kesti. sağda hasan, solda ayhan ile oynamaya başladı. "ev özlemi", "alışma süreci", "sabır" falan filan demedi. taraftar da o dönem bunların altını çizmedi. heinz basit bir rotasyon oyuncusundan ibaret oldu o sezon. sadece kupada oynadı; bir de sonradan oyuna girdiği denizlispor maçında kritik bir gol attı. o kadar. şampiyon olmuştuk 2005-2006 sezonunda.

    gelelim feldkamp'a. 2007'de lincoln, linderoth ve biraz da nonda dışında yapılan transferler; dışarıdan bakıldığında 2021 transferlerine dahi rahmet okutacak cinstendi aslında. erciyesspor'dan orkun, sivasspor'dan servet, antalyaspor'dan volkan, manisaspor'dan hakan, almanya üçüncü liginden serkan ve barış vs. taraftar "adnan polat almanya'dan yıldıray baştürk'ü ve hamit altıntop'u getirecek" hayalleri kurarken, feldkamp'ın isteği ve kulübün maddi imkanları doğrultusunda serkan çalık ve barış özbek transfer edilmişti. feldkamp hiç sabır mabır demedi ama. hazırlık maçlarından itibaren orkun'u da, servet'i de, barış'ı da, volkan'ı da, hakan'ı da sahaya attı. ligde de, uefa kupası'nda da bu oyuncuları çatır çatır oynattı. hepsinden de verim aldı. transferin son haftası forvet hattı için arouna kone, afonso alves gibi hayaller kurulurken; şapkadan shabani nonda çıktı. nonda kariyerinin son yılları sakatlıklarla geçmiş bir futbolcu olmasına rağmen, hoca beklemedi nonda'yı oynatmak için. çünkü nonda'dan verim almak zorundaydı. nonda'yı sahaya koydu. "sabır lazım", "sakatlıklarının geçmesi lazım" vs. demedi feldkamp. nonda da o sezon sahada güzel bir performansla cevabını verdi. işini yaptı. linderoth sakatlanıp sezonu kapattıktan sonra da, bu kez bir başka oyuncuyu sahaya sürmek için beklemedi. bir sezon önce çanakkalespor'dan transfer edilen 21 yaşındaki mehmet topal'ı hemen sahaya koydu. lig, kupa, avrupa fark etmeden çatır çatır oynattı mehmet'i. biz servet'le, uğur'la, barış'la, volkan'la, mehmet'le, arda'yla şampiyon olduk o sezon. ve ben takımdakiler hakkında, eski veya yeni, feldkamp'ın ağzından hiç "sabır" kelimesini duymadım.

    bu örnekler belki eski ama benim için çok önemli. bugüne gelelim. konunun iki boyutu var. galatasaray'ın zamanı yoktur. ne için zamanı yoktur? beklemeye ayıracak zamanı yoktur. yaz ayları transfersiz geçmiş, hazırlık maçları oynanmış, kamp yapılmış, lig başlamış. bütün bunların neticesinde eylül ayının ilk haftası florya'da takımın teknik direktörü konumunda karşınızda sol kanat olarak marek heinz'i bulmuşsunuz. veya forvet olarak shabani nonda'yı bulmuşsunuz. bekleyemezsiniz. beklememelisiniz de. gerets de, feldkamp da beklememişlerdi. hemen sahaya atmışlardı futbolcuları. performanslarını sahada gördüler, biraz daha şans verdiler ve kısa süre içerisinde olup olmayacağı hakkında kararlarına ulaştılar. bu örnekler peki bugün hangi futbolcu(lar) için geçerli? ndombele için geçerli, zaha için geçerli, tete için geçerli. galatasaray'ın bugün teknik direktörü feldkamp tarzında biri olsa ve ocak ayının 19'unda "tete için sabredilmeli", "ndombele'ye şans verilmeli", "zaha ev özlemi çekiyor" gibi cümleler o'na söylense, adam güler geçer. en kibar tabirle güler geçer. ocak ayı bitiyor, ndombele'nin ne'sine şans verilecek? ne'sine sabır edilecek? zaha büyük yetenekmiş ve ingiltere'yi özlüyormuş. feldkamp'ın zaha'ya diyeceği tek şey, "ingiltere'yi özlüyorsan kapı da orada, havalimanı da orada. uğraştırma beni" olurdu. doğrusu da bu olurdu. galatasaray zaten aslında hiç beklememesi gereken günlerini, haftalarını, aylarını bu oyuncuları bekleyerek geçirmiş, sabrederek geçirmiş; daha neyi bekleyecek/bekleyeceğiz? ne sabrı? ağustos-eylül aylarında transfer edilen adamlara beklenmez. sahaya koyarsın bakarsın. olursa olur, olmazsa olmaz. bu kadar. ocak ayı gelmiş; ndombele eylül ayına göre daha mı iyi? hayır, daha kötü. zaha eylül ayına göre daha mı iyi? hayır, daha kötü. tete eylül ayına göre daha mı? hayır, daha kötü. o zaman ne sabrı? ne'yin sabrı?

    galatasaray'ı hakikaten seven, galatasaray'ın hakikaten iyiliğini isteyen galatasaraylılar; futbolda yeri olmayan ancak insanların duygularına hitap eden ve bir noktadan sonra arabeskleşen içi boş kavramlarla bu külübe zarar vermeyin. bu tutumunuzu bir de kalkıp "örnek galatasaraylılık" olarak pazarlamaya çalışmayın. "şu'na sabır gösterilmeli", "bu'nun ülke hasreti giderilmeli", "bu aslında cevher ama futbol aklı yok. akıl yüklenmeli", "kelle avcılığı yapılmamalı". kimse şahsi algılamasın ama boş laflar bunlar. bu bahaneler ile avunulması istenilen oyuncuların yıllık toplam maliyetleri neredeyse 15 milyon euro. ve aylardan ocak. galatasaray'ın böyle bir tabloda kimseye göstereceği bir sabır veya iyi niyet yoktur. çünkü gereken sabır ve iyi niyet fazlasıyla gösterilmiş ve muhatapları tarafından bu suistimal edilmiştir. bahsi geçen oyuncular ilk geldikleri günden zerre ileriye gitmemiş, tam aksine kulübün bu rahatlığı sebebiyle geriye gitmişlerdir. gereken yapılmaz ise, bu geriye gidiş daha hızlı bir şekilde de devam edecektir. bu noktada da artık sabır korkakların, acizlerin, başarısızların dayanak noktası olur sadece. galatasaray da asla ve asla böyle bir kulüp değildir.
  • 45
    potansiyel gösteren, efor koyan ve uzun vadede pozitif bir gelişim eğrisi bulunan genç oyuncuya, tökezlediği zamanlarda gösterileni makbuldur.

    düşüşte olan, efor koymayan ve hiçbir ışık vermeyen oyuncuya farklı muamele çekilir.

    hayatta her şey denge işidir. sabrın fazlası da zarar. zaman neşter zamanı. kangrenleri takımdan uzaklaştıracaksın ki takımın kimyası havası değişsin.

    zaha belki 5 gol atıyor ama takım oyununu ve modunu aşağı çekerek belki atacağımız 15 gole mani oluyor. her tercihin, bir maliyeti, bir de fırsat maliyeti vardır. biz yanlış isimlere sabrederek, takımı ileri götürme fırsatını da tepiyoruz.
  • 46
    zamanında fatih terim'e gösterilmese galatasaray bu günlere gelemezdi. içi boş değildir. bir kulüpte olması gerekir. 6 ay futbol açısından çok kısa bir süredir. bu taraftarla alakalı değil onlar gösterse ne göstermese ne. bu kulüp profesyonelleri ile alakalı. sabri senelerce taraftar tepkisine rağmen kulüpte kaldı iyi ki de kaldı. kulüp profesyonelleri sabrın kime gösterileceğini de gösterilmeyeceğini de bilecek bilinçteler. galatasaray'ı farklı kılan da bu.

    fenerbahçe ve beşiktaşlı taraftarların forumlarına twitter adreslerine bakın. gayet de eleştiri getirdiklerini göreceksiniz. onlar biraz daha ileri gidip hakaret ettikleri için ipin ucunu kaçırıyorlar. galatasaray'ın başarılı hale gelmesini sağlayan doğru kişilere sabır göstermeyi bilen futbol aklı.
  • 47
    07-08 sezonu. lincoln almıştık. yıllardır beklediğimiz 10 numara gelmiş ve artık simge ismimiz olmuştu. adamda olabilecek her şey vardı. ince bilekler, oyun görüşü, teknik... yıllardır beklediğimiz adam.

    sezona da iyi başladı. 4-0 kazandığımız 12 ağustos 2007 galatasaray çaykur rizespor maçında ilk golü attı, 26 ağustos 2007 galatasaray ankaragücü maçını kazandırdı. ancak ondan sonra vasatın bir tık üzerinde oynadı ta ki sakatlanana kadar. sakatlıktan antreman eksikliği vs derken adam 6 nisan 2008 gençlerbirliği galatasaray maçı ama sabrettik. neden? çünkü biz real madrid değiliz. o kadar paramız yok. real bile artık geldiği ilk sezonda şampiyonlar ligi maçında kalede alisson varken taç çizgisinden şut çeken vini jr'a sabrediyor. ancak biz edemeyiz...

    o yüzden zaha, ziyech, ndombele, tete hepsi gönderilip yerine yeni oyuncular almamız lazım...
  • 48
    6 sene olacak fenerbahçe ferdi kadıoğlunu transfer edeli.
    ismail kartal gelip bek yapana kadar doğru düzgün iyi maçı yoktu neredeyse.
    neredeyse ilk 4 senesi boşa geçti ferdi’nin…
    3. yılı sonunda “senden olmayacak genç” diyebilirlerdi mesela.
    en nihayetinde bugün milli takımının bekinde oynuyor çocuk.
    15-20 bonservisler konuşuluyor.
    ben size daha başka bir örnek vereyim.
    2022 yazında buradan herhangi birine sorsak ben de dahil, 5-6’ya hemen satardık boey’u. daha başka bir şey söyleyeyim.
    eğer strasbourg kulübü zorunlu opsiyonu kabul etse 2,5 milyon euroya gidecekti.
    gidin barış alper’in başlığına bakın neler neler yazılmış bundan önce.
    sabretmeseydik ne olacaktı?
    kalli örneği verilmiş, ki benim için çok çok değerli bir adamdır.
    mesela kalli boliç’e siktir çekti, o siktir çektiği boliç yıllarca fb’de oynadı.
    boliç’in yerine oynattığı papen mustafa’nın o sezon hariç başka sezonu yok.
    futbolda sabır var.
    martin odeegard’ı real aldı ama adam kendini arsenal’de buldu.
    derwall 84’te geldi, ilk şampiyonluğu 87 senesinde kazandık.
    tete ve zaha üzerinden konuşacağım.
    5 ayda harcanacak adam değiller.
    ezeli rakibimiz elimizden 11 milyon euro verip irfan can’ı aldı 3 sene evvel.
    yuhalandı, küfür edildi. en nihayetinde bu sezon tüm kulvarlarda 11 gol 9 asistle oynuyor.
    son olarak okan buruk ile bitireceğim.
    okan hocanın ayağı 1993 yılında kırıldı. 1996 yılında hoca gelene kadar ortalıkta yoktu.
    he bu arada çoğu arkadaşın yaşı yetmez.
    96-2000 kadrosundaki türkler var ya, çoğu gözden çıkarılmıştı.
    mesela tribünler suat&tugay’ın adı kumarbaza çıkmıştı.
    sonradan türkiye’nin en iyi sol beki olan hakan ünsal için neler söyleniyordu.
    bunlar hep sabırla oldu işte.
App Store'dan indirin Google Play'den alın