• 43
    belki sözlükteki yaşı genç galatasaraylılar hatırlamayabilirler ama 30 yaş ve üzeri kitle erik gerets'in ve feldkamp'ın yeni transferler özelinde şu sabır kavramına yaklaşımını gayen net hatırlayacaktır.

    gerets 2005-2006 sezonuna sağda h.şaş, solda altan, forvet arkasında iliç ile başlamıştı. hasan şaş'tan da üç yıllık bir aradan sonra doğru düzgün verim alabilen hoca kendisiydi. solda altan aksoy vardı, konyaspor'dan gelmişti. iyi niyetle oynuyordu ama o bölgeye kaliteli bir transfer lazımdı. özhan canaydın, ergun gürsoy, özellikle de bülent tulun haziran ve temmuz aylarını robert pires ile, ağustos ayını da kily gonzalez transferiyle bir güzel yemişlerdi. taraftarı bir güzel uyutmuşlardı. bizler ve hatta gerets, tesislere transferin son haftası kily girecek diye beklerken, marek heinz girdi kapıdan içeri. çok iyi hatırlıyorum, heinz cuma günü istanbul'a gelmişti. pazar günü de ali sami yen'de sivasspor maçı vardı. heinz cumartesi tek bir idmana çıktı takımla maçtan önce. pazar günü "kadroda olmaz veya yedek bekler" şeklinde yazılıp-çizilirken basında, gerets hemen ilk 11'e koymuştu o'nu. çünkü heinz'in hazır olup olmadığını görecek, o'na zaman verecek bir takvimde değildi takım. sezon başlamıştı, üstünden 5-6 hafta geçmişti. o zamanlar bu "adaptasyon süreci" furyası çok geçerli değildi, hele de sezon başlamış iken hiç geçerli değildi. biz o gün sivasspor'u zor da olsa ali sami yen'de 2-0 yendik, ümit karan atmıştı golleri. heinz vasatı aşamamıştı o maçta. sonra birkaç maç daha ilk 11'de yer buldu heinz ve yine vasat aşamadı. gerets tabi anında kesti. sağda hasan, solda ayhan ile oynamaya başladı. "ev özlemi", "alışma süreci", "sabır" falan filan demedi. taraftar da o dönem bunların altını çizmedi. heinz basit bir rotasyon oyuncusundan ibaret oldu o sezon. sadece kupada oynadı; bir de sonradan oyuna girdiği denizlispor maçında kritik bir gol attı. o kadar. şampiyon olmuştuk 2005-2006 sezonunda.

    gelelim feldkamp'a. 2007'de lincoln, linderoth ve biraz da nonda dışında yapılan transferler; dışarıdan bakıldığında 2021 transferlerine dahi rahmet okutacak cinstendi aslında. erciyesspor'dan orkun, sivasspor'dan servet, antalyaspor'dan volkan, manisaspor'dan hakan, almanya üçüncü liginden serkan ve barış vs. taraftar "adnan polat almanya'dan yıldıray baştürk'ü ve hamit altıntop'u getirecek" hayalleri kurarken, feldkamp'ın isteği ve kulübün maddi imkanları doğrultusunda serkan çalık ve barış özbek transfer edilmişti. feldkamp hiç sabır mabır demedi ama. hazırlık maçlarından itibaren orkun'u da, servet'i de, barış'ı da, volkan'ı da, hakan'ı da sahaya attı. ligde de, uefa kupası'nda da bu oyuncuları çatır çatır oynattı. hepsinden de verim aldı. transferin son haftası forvet hattı için arouna kone, afonso alves gibi hayaller kurulurken; şapkadan shabani nonda çıktı. nonda kariyerinin son yılları sakatlıklarla geçmiş bir futbolcu olmasına rağmen, hoca beklemedi nonda'yı oynatmak için. çünkü nonda'dan verim almak zorundaydı. nonda'yı sahaya koydu. "sabır lazım", "sakatlıklarının geçmesi lazım" vs. demedi feldkamp. nonda da o sezon sahada güzel bir performansla cevabını verdi. işini yaptı. linderoth sakatlanıp sezonu kapattıktan sonra da, bu kez bir başka oyuncuyu sahaya sürmek için beklemedi. bir sezon önce çanakkalespor'dan transfer edilen 21 yaşındaki mehmet topal'ı hemen sahaya koydu. lig, kupa, avrupa fark etmeden çatır çatır oynattı mehmet'i. biz servet'le, uğur'la, barış'la, volkan'la, mehmet'le, arda'yla şampiyon olduk o sezon. ve ben takımdakiler hakkında, eski veya yeni, feldkamp'ın ağzından hiç "sabır" kelimesini duymadım.

    bu örnekler belki eski ama benim için çok önemli. bugüne gelelim. konunun iki boyutu var. galatasaray'ın zamanı yoktur. ne için zamanı yoktur? beklemeye ayıracak zamanı yoktur. yaz ayları transfersiz geçmiş, hazırlık maçları oynanmış, kamp yapılmış, lig başlamış. bütün bunların neticesinde eylül ayının ilk haftası florya'da takımın teknik direktörü konumunda karşınızda sol kanat olarak marek heinz'i bulmuşsunuz. veya forvet olarak shabani nonda'yı bulmuşsunuz. bekleyemezsiniz. beklememelisiniz de. gerets de, feldkamp da beklememişlerdi. hemen sahaya atmışlardı futbolcuları. performanslarını sahada gördüler, biraz daha şans verdiler ve kısa süre içerisinde olup olmayacağı hakkında kararlarına ulaştılar. bu örnekler peki bugün hangi futbolcu(lar) için geçerli? ndombele için geçerli, zaha için geçerli, tete için geçerli. galatasaray'ın bugün teknik direktörü feldkamp tarzında biri olsa ve ocak ayının 19'unda "tete için sabredilmeli", "ndombele'ye şans verilmeli", "zaha ev özlemi çekiyor" gibi cümleler o'na söylense, adam güler geçer. en kibar tabirle güler geçer. ocak ayı bitiyor, ndombele'nin ne'sine şans verilecek? ne'sine sabır edilecek? zaha büyük yetenekmiş ve ingiltere'yi özlüyormuş. feldkamp'ın zaha'ya diyeceği tek şey, "ingiltere'yi özlüyorsan kapı da orada, havalimanı da orada. uğraştırma beni" olurdu. doğrusu da bu olurdu. galatasaray zaten aslında hiç beklememesi gereken günlerini, haftalarını, aylarını bu oyuncuları bekleyerek geçirmiş, sabrederek geçirmiş; daha neyi bekleyecek/bekleyeceğiz? ne sabrı? ağustos-eylül aylarında transfer edilen adamlara beklenmez. sahaya koyarsın bakarsın. olursa olur, olmazsa olmaz. bu kadar. ocak ayı gelmiş; ndombele eylül ayına göre daha mı iyi? hayır, daha kötü. zaha eylül ayına göre daha mı iyi? hayır, daha kötü. tete eylül ayına göre daha mı? hayır, daha kötü. o zaman ne sabrı? ne'yin sabrı?

    galatasaray'ı hakikaten seven, galatasaray'ın hakikaten iyiliğini isteyen galatasaraylılar; futbolda yeri olmayan ancak insanların duygularına hitap eden ve bir noktadan sonra arabeskleşen içi boş kavramlarla bu külübe zarar vermeyin. bu tutumunuzu bir de kalkıp "örnek galatasaraylılık" olarak pazarlamaya çalışmayın. "şu'na sabır gösterilmeli", "bu'nun ülke hasreti giderilmeli", "bu aslında cevher ama futbol aklı yok. akıl yüklenmeli", "kelle avcılığı yapılmamalı". kimse şahsi algılamasın ama boş laflar bunlar. bu bahaneler ile avunulması istenilen oyuncuların yıllık toplam maliyetleri neredeyse 15 milyon euro. ve aylardan ocak. galatasaray'ın böyle bir tabloda kimseye göstereceği bir sabır veya iyi niyet yoktur. çünkü gereken sabır ve iyi niyet fazlasıyla gösterilmiş ve muhatapları tarafından bu suistimal edilmiştir. bahsi geçen oyuncular ilk geldikleri günden zerre ileriye gitmemiş, tam aksine kulübün bu rahatlığı sebebiyle geriye gitmişlerdir. gereken yapılmaz ise, bu geriye gidiş daha hızlı bir şekilde de devam edecektir. bu noktada da artık sabır korkakların, acizlerin, başarısızların dayanak noktası olur sadece. galatasaray da asla ve asla böyle bir kulüp değildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın