• 52
    kafa golleri atarak türkiye ligi'ni darmadağın etmiş mbaye diagne'ye 13 milyon euro veren galatasaray'ın tuhaf bir biçimde oynamaya çalıştığı sistem. sırf bu sevda yüzünden hem diagne'den olduk hem de saçma sapan*** transferler yapıp şampiyonlar ligi'nde kepaze olduk.

    koskoca liverpool bile beklerine orta kestiriyor, taa ortalıyor, mane kafayı çakıyor, sürüyle kafa golü atıyorlar ama biz zinhar topu havaya kaldırmıyoruz. anlamak mümkün değil gerçekten.

    düzeltme: sinirimden başlığı görmemişim. bu entry aslında pas oyununa yönelik bir eleştiriydi ama uğraşamayacağım şimdi.
  • 54
    12 temmuz 2020 ankaragücü galatasaray maçı uzerinden elestirilmesi yersiz olan oyun anlayisi. iyi futbol iyi oyuncularla oynanir arkadaslar. bu macta futbolu unutmus linnes, 17 yasindaki emin, sag acik omer bayram, ortada emre akbaba-taylan antalyali ikilisi vardi ilk 11'de. sonradan girenler de jubilesine gun sayan selcuk, pivot santrfor ahmet calik, acemi iki kenar yunus ve jesse. gurrpeginin de dedigi gibi bu kadroyla hangi anlayisi benimsersen benimse sorun yasarsin cunku super lig seviyesine gore bile kotu bir kadro.

    bir de pozisyon oyunuyla ilgili bir dezenformasyon/yanilgi var. arkadaslar rakip kaleye pas yaparak, saha icinde rakibin savunma pozisyonunun icerisinde bosluklar yaratarak gidiyoruz demek, top rakibe gecince pres yapmayacagiz demek degil. aksine bu oyunun bayrak tasiyani pep guardiola takimlarina bakarsaniz pres istatistiklerinde hep tepelerde gorursunuz. iste bakin city'nin bu konuda eksik kalmakla elestirildigi sezonun istatistiklerine, avrupa'da ilk 5'teler pres denemeleri konusunda: http://gss.gs/QBN. burada bir de city'nin topa sahip oldugu sureyi hesaba katarsaniz bu istatistigin ne anlattigini daha iyi anlarsiniz.

    guardiola'nin bunu tercih etmesinin basit bir sebebi var. topu ne kadar fazla onde tutabilirseniz o kadar fazla hucum edersiniz, rakibi o kadar fazla zorlarsiniz. ne kadar cok denerseniz golu bulma sansiniz o kadar artacaktir tabii ki. aksine topu ne kadar geride kazanirsaniz da oyununuzu tekrardan olgunlastirmaniz, topu tekrardan 3. bolgeye tasimaniz o kadar zorlasacak, uzun zaman alacaktir. dolayisiyla savunmayi one cekip, topu kaybedince hemen presle geri kazanmak onemli bir parcasidir guardiola'nin oyununun. bu sezon galatasaray ozellikle sezonun ilk yarisinda bunu yapamadi. bunu yapamamasinin sebebi hocanin tercihi midir, yoksa onde feghouli-falcao-babel, gobekte nzonzi-seri, beklerde mariano-yuto olmasi midir? bu oyuncularin 1'ini, ikisini kaldirabilirsiniz presli oyunda. ama saha icindeki 10 oyuncudan 7'si boyle olursa mecburen rakibi geride karsilamak zorundasiniz. bu noktada hocaya getirilebilecek tek elestiri fizik antrenman kalitesinin yetersizligidir ki o elestiriyi de hepimiz getiriyoruz.

    son bir ekleme daha yapacagim. guardiola bu kadar teknige dayali bir oyun oynuyor gorunmesine ragmen kullandigi kanat oyuncularina bakarsaniz sterling, mahrez, sane gibi isimler gorursunuz. bu oyuncular olaganustu sprinter isimler ve ust duzey dripling yetenekleri var. burada da cok basite indirgeyecek olursak bircok baska fikrin yaninda soyle bir fikir var, eger benim geriden pasla cikmami engellemek icin onde cok siddetli pres yaparsan ben de bu sprinter isimleri kullanir, onlari savunmanin arkasina tek pasla kacirir golu atarim... dar alanda da tabii ki half spaceleri kullanirken bu oyuncularin hizlari onemli ama bu da bir tehdit. bizde sag kanatta feghoulinin savunma arkasiyla falan hic ilgisi yok, surekli geriye gelip oyun kurma derdinde. solda da sezon basinda babel'in hic ikinci forvet oyunu oynayamadigi ve buyuk hayal kirikligi yarattigi ortada. bu oyunu bu sekilde oynadiginiz zaman rakip savunma cok rahat pozisyon aliyor, dengesini hic bozamiyorsunuz. ayni oyunun bir tarafina onyekuru'yu koydugunuzda dahi rakip savunma dengesinin nasil bozuldugu ortada... yine benzer fikirle guardiola'nin rakip savunmalari cozmek icin farkli bir opsiyon olarak forvete ibrahimovic'i aldirdigini unutmayin (basarisiz bir deneme olmus olsa da). yani bir noktada pragmatik olmak da onemli, ikinci bir firmino, ikinci bir messi bulamayiz o zaman bu oyun calismaz diye dusunmek bence yanlis. onun yerine one vedat muriqi koyar hem geriden topu ileriye tasirken baski yedigimde ikinci bir opsiyon yaratirim, hem onde pres oyunumu guclendiririm diye dusunebilmek onemli. tabii dusunduklerini gerceklestirmek bazen insanin kendi elinde olmuyor, dolayisiyla beraber calistigin yonetim kadrosu daha da onemli...
  • 56
    üst üste 2 başarılı pas yapınca şaşırılan bir kadroya sahipseniz kesinlikle ısrar edilmemesi gereken, üst düzey futbolculardan kurulu bir kadro isteyen oyundur. ne yazık ki 2019-2020 sezonu galatasaray kadrosu ısrarla bu oyunu oynamaya çalışmış ve başarısız olmuştur. fatih hocanın bu yanlışa 2020-2021 sezonunda da devam edeceğini düşünüyorum ve şimdiden umutsuzluğa kapılmış vaziyetteyim.
  • 59
    aklıma jupp heynckes'in yönettiği alman takımının herkesin tiki taka diye ağzının suyunun aktığı dönemde joseph guardiolal'ı barçaya 4 gol attığı 23 nisan 2013 bayern münih barcelona maçı geldi.

    o maçta dünya şunu öğrenmişti; futbolda fizik gücünün önemi göz ardı edilemez, ayrıca mıy mıy pas yapmaktansa alan daraltarak, temaslı ve agresif presle topu kazanarak hızlı hücuma çıkmak daha çabuk sonuç getiriyor.

    topu aldı mı dikine dikine yardıran bayern münih takımı hiç öyle tiki taka falan dinlememiş, 2 maçta toplam 7 gol atıp 0 gol yiyerek barcelona'yı elemişti.

    yetenekli ayakların varsa elbette tiki taka oyunu göze hoş geliyor ama 11 kişinin defansa yardım edip, kapandığı günümüz futbolunda, topu çaldıktan sonra bekleri yerinde olmayan rakibi hızlı hücumla gafil avlamak daha makul görünüyor.

    bizim galatasaray futbol takımı en çok defans arkasına sarkan henry onyekuru sayesinde rahat gol buluyor.
    2019-20 şampiyonlar ligi maçlarımızda da gördük, brugge takımı da böyle oynayarak deplasmanda real madrid'den puan aldı, psg de real madrid'i bu şekilde geçti.

    biz bir türlü günceli takip edemiyoruz, fatih terim hocamız hâlâ maç sonu demeçlerinde topun bizde kalması, topa sahip olma, isabetli pas vs vs bir şeyler bir şeyler anlatıp duruyor.

    hocamın futbol kafası 2010'lu yıllarda kalmış, hâlâ aklında pozisyon oyunu oynamak var.
    al sana pozisyon oyunu hocam.

    (bkz: 14 ağustos 2020 barcelona bayern münih maçı)
  • 63
    fatih hocam’ın 2019-20 sezonu şampiyonlar ligi çeyrek final maçlarını izedikten sonra vazgeçmesini umduğum, insanın içini baymaktan başka hiçbir işe yaramayan rezalet ödesi futbol anlayışına verilen ad.

    bu ekolün 30 yıllık temsilcisi barcelona bile uygun adamlar olmadığı için çöktü; barcelona, bayern sonrasında bu taktik ile avrupa’yı inleten pep bile city ile taktiğin temel ağırlığından kurtulunması gerektiğini anladı. dikkat ederseniz bu ekolün 1 numaralı temsilcisi pep’in takımı bile bizimle kıyaslandığında atakları, bize göre 1/20 sürede sonlandırmaya çalışıyor.

    2 yıldır düzenli olarak söylüyorum; çok iyi derin ve ince pas atan iki pasör; dar alanda inanılmaz efektif iki golcü kanat ve topsuz koşu ustası üç ön oyuncun olmadığı sürece bu taktiğin başarılı olma şansı yok. işin ilginci, iki senedir oynadığımız bu oyunun gereksinimi olan oyuncu sayımız 1. ileride boşa kaçan, deplase olan forvet dışında (falcao) bu sisteme uygun 1 tane adam yok takımda.

    umuyorum hocam da artık görmüştür. 2000 yılında, 2020 yılında dünyayı ele geçirecek futbol ekolünü benimseyen adamın bu ekolden vazgeçmiş olması bile ilginç bir hadiseydi zaten.
  • 65
    yeterli oyuncularınızın olmadığı takdirde yıkılmaya mahkum bir oyun olduğu dün gece bir kez daha görülmüştür.

    ve fakat ısrar ve inatla devam edecektir. bunun temel sebebi gurrpegi'nin dediği baskı yememekse de, ki bence yeterli bir sebep değil, baskı yaratamama gibi bir noktaya doğru gittiğimizi de görmek gerekiyor. tabi burada ihale fatih terim hocamızın kucağında. buna da kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. fakat 2 senedir bunu oynayacağını, bunun için de farklı oyunculara ihtiyacı olduğunu söyleyen hocanın tüm isteklerini öyle ya da böyle yerine getiremeyen mustafa cengiz yönetimi de sütten çıkmış ak kaşık değildir.

    hocaya eleştirilerimizi şans tanımadığını düşündüğümüz genç oyuncular üzerinden de sıralayabiliriz. fakat burası benim için teknik bir konu, antrenmanda oyuncuların durumunu izlemediğim için buraya bir eleştiri getirmenin haksızlık olacağını düşünmekle birlikte muhammed kerem aktürkoğlu'nun ryan babel'den kötü oynamayacağına da inananlardanım.

    hoca jean michael seri'nin yokluğundan dem vururken oyundaki ısrarından, listesinin sızdırılmasından bahsederken de yönetimin basiretsizliğinden hareket ediyor. kendisine saygı duyuyorum. zira aynı oyun geçtiğimiz sezonun pandemiye kadar olan döneminde ligi domine etmemize yetmişti. buradaki eksik parçaların tamamlanması hocanın görevi değil. bence özlenen galatasaray oyunu da bu değil, daha iyisinin mümkün olduğunu hepimiz biliyoruz. fakat pragmatik olma, ona göre hareket etmeyi de mantıksız bulmadığımı söylemeliyim. neticede henüz 5 maç oynamış bir takımı konuşuyoruz.

    son kertede hoca da dahil kimse bu derece beceriksiz bir transfer dönemi beklemiyordu. en azından son 3 transfer döneminden ders çıkarıldığı düşüncesi hepimizde öyle ya da böyle bir motivasyon kaynağıydı. fakat sonucu sükutu hayalden öteye geçmek olmadı maalesef.

    umarım ders çıkarıldığı umudunun gerçeğe dönüştüğü günleri görmeye yaklaşmışızdır.
  • 67
    isim farketmez, hocanın 2019-2020 sezonundan beri oynatmak istediği oyun budur. yarım sezon boşa geçmiş, sonrasında belli bir seviyeye gelmişken pandemi baltasını yemiştir.
    28 haziran 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçındaki oynadığımız futbol birebir aynı olmasa bile hocanın kafasındaki ile bugün oynadığımız futbol arasında teorik olarak fark yoktur.
    zorunluluktan taylan, emre kılınç ve feghouli'den orta saha 3'lüsü yaratıp, bunlardan maksimum fayda almıştır.
    kağıt üstünde bu oyuncuların tekniği 7 ve üstüdür. yani oynatmak istediği teknik beceri gerektiren oyun için fazla fazla yeterlidir.
    kısaca oyun belki birebir aynı değil ama oynatmak istediği şey hep buydu hocanın.
  • 68
    pozisyon oyunu deyince aklıma gelen guardiola takımları oluyor. biz bu oyunu oynamaya calistiysakta beceremedik. şu an oynadığımız oyun bir arkadaşın sariball'i tarif ederken kullandığı, topa ikinci kez dokunani öperim şeklinde. benim bakış acıma göreyse, dörtlü defans oynuyorsan, sağ ve sol beklerinin kalitesi kadar oyun oynarsın. dörtlü dizilislerde en önemli yerler orasi. terim'in domine ettiği takımlarda forvetler ne kadar baskın olsa da asıl olay sağ ve sol beklerin dominant oyunundan kaynaklanıyordu. terim'e iki sağlam bek ve moda tabiri ile target man verin, size televizyona yapisacaginiz takım izletsin.
  • 69
    pozisyon oyunu, pas oyunu, hücum pres, şok pres, uzun toplar, dar alanda kısa paslar vs, 3-5-2, 4-4-2, 4-2-3-1, 4-1-4-1 vb. dizilişlerlerden hiçbiri öncelikli tercih nedeni olmamalı bence. sistemlerin ve oyun tarzlarının hiçbirine önyargılı bakılmamalı. benim sadece üçlü savunmaya peşin bir itirazım var o kadar. onda da yetenekli stoperlerin varsa itirazımı askıya alabilirim. neden böyle düşünüyorum?

    çünkü ben şuna inanırım; oynayacağın sistemi de, oyun tarzını da kadrondaki futbolcuların yetenekleri belirler. hızlı, teknik ve savunması güçlü beklerin varsa 4-2-3-1 en iyi diziliştir diye düşünürüm. çünkü bekler kanatlara inince rakip ceza alanında en az üç futbolcu bulundurma olanağı elde edersin. santrafor, sekiz ve on numaralar hatta diğer kanat oyuncusunu ceza alanı içine atabilirsin. bu da gol ihtimalini yükseltir. ancak hızlı beklerin yok ise sıfıra inmeler ve kanat ortaları hep açık oynayan kanat forvetlere kalır o zaman da ceza alanın sadece santrafor ve on numaraya kalır. (sekiz numara kanat forveti kaçırmak zorunda olduğundan ona yakın olmak zorundadır ve ceza alanına girmesi zaman alır)

    ancak 4-2-3-1 dizilişi ile başlamak, oyun içinde diğer sistemlere dönmene engel değildir. gerektiğinde rakibin özelliklerini dikkate alıp maçın belirli periyotlarında pekala 4-1-4-1’e hatta kanat forvetlerden birini ikinci santrafora evirebilirsin. örneğin rakibin zayıf bekinin bulunduğu kanattaki açık oyuncusu ile bunu yapabilirsin.

    günümüz futbolunda oyun kurucular artık stoperler oldu. bu nedenle stoperler çok teknik olmak zorunda. teknik stoperiniz yoksa rakibin çanakkale geçilmezini aşmak çok zor artık. çünkü bütün orta saha oyuncularına baskı uygulayıp stoperleri serbest bırakırsın onların uzun toplarını da uzun savunma oyuncularıyla engeller oyunu kilitlersin. bu tür takımlara karşı stoperlerinle oyun kurduğunda oyunun boyu uzar ve rakibin savunmasında da zorunlu olarak boşluklar doğar. sonuç olarak o boşluklardan gole gitmen kolaylaşır.

    yine hızlı kanat oyuncularına sahipsen üçlü hücum versiyonu çok değerlidir. altı numaran ile hatta stoperlerin ile kanatları rakip defans arkasına kaçırabiliyorsan yapılacak ortalarda ya da sıfıra inmelerde sekiz ve on numara pozisyonlarında oynayan oyuncuların ile santraforu destekleyip rahat gol bulabilirsin. dolayısıyla oyun kurucu altı numaralar da çok değerlidir.

    pas oyunu mu, pozisyon oyunu mu gibi bir ayrım bence eksik. çünkü hızlı ve tek pas oyunu futbolun temelidir. avrupa futbolunu diğerlerinden ayıran da budur. hızlı ve tek pas (ya da kontrol pas) oyununu yüksek motivasyon ve enerji ile birleştiren takımlar daha başarılı oluyor. çünkü hızlı ve tek pas oyunu aynı zamanda pozisyon oyununu da tetikleri. yani taktik pozisyonların yaratılmasını kolaylaştırır. dolayısıyla rakibin zaaflarına göre belirlenecek taktik pozisyonları, fırsat doğduğunda ya da oyunun belirli bölümlerinde ya da kenardan teknik direktörün direktifiyle pozisyon oyununa çevirebilirsin. yani aynı oyun içinde hızlı tek pas oyunu ile rakibi koşturup yorar sonra da pozisyon oyunu ile açık düşürebilirsin.

    son ayların moda deyimi regista konusu da bununla alakalı. altı numaranız sadece savunma yapıyorsa yani box to box özelliği yoksa başarı da zorlaşıyor. eskiden fenerli kemalettin gibi dalgakıran olmak yetiyordu çünkü oyun çok yavaş oynanıyordu. şimdi sahaların da mükemmel olması sonucu hem hız arttı hem koşu mesafeleri. altı numaranın sadece savunma yapması yeterli olmuyor aynı zamanda oyun kurması da bekleniyor. işte buna regista deniyor. geçen sezon bu rolde seri vardı ama seri’nin de savunması çok zayıf olduğundan özellikle son sekiz haftada tansiyonun çok yükseldiği periyotta önemli kayıplarımız oldu. bu sezon başında bu rol biraz da zorunluluktan kaynaklı taylan antalyalı’ya verildi. sonuçta taylan antalyalı bu rolü mükemmel oynamaya başladı. taylan hem teknik hem güçlü hem de şutör olunca belhanda ve fegholi de çok rahatladı.

    özetleyecek olursak iki stoper ve altı numaranız oyun kurucu özelliklere sahipse hem hızlı tek pas oyununu hem pozisyon oyununu aynı maç içinde oynayabilirsiniz. yeter ki hızlı kanat forvetleriniz ve playmaker on numaranız olsun. (wesley sneijder gibi) belhanda on numara değil ve bunu geldiği günden beri yazıyorum. tam sekiz de değil. sekiz ile on numara arası bir oyun kurucu. bu nedenledir ki onunla tam olmuyor, onsuz hiç olmuyor. tahmin ediyorum iki yıl önce on numara pozisyonunda feghouli’nin oynaması gerektiğini yazmıştım. milli takımda da on numara oynuyor çünkü. rize spor maçında da on numara oynadı ve bana göre muhteşem oynadı. çünkü radarı belhanda’ya göre çok daha güçlü. top kaybetme oranı da çok düşük. yani bizim orta üçlümüz taylan-belhanda-feghouli olmalı. başka bir arayışa girmeye gerek yok diye düşünüyorum. feghouli on numara, belhanda gezici sekiz oynamalı. oyun alanı içinde rollerin kesişmemesi için antremanlarda belhanda’nın yeri net bir şekilde belirlenmeli. (istisnai pozisyonlar hariç)

    sonuç olarak; iyi futbolun temelini hızlı tek pas oyunu teşkil eder. pozisyon oyunu, hücum pres, dar alanda kısa paslaşmalar, üçgenler, dörtgenler hepsi bu oyunun üzerine bina edilmeli. oyuncuların özellikleri de buna göre belirlenmeli. pas özürlü ve ağır çekim oyuncular takımda yer almamalı. zorunluluk varsa da sayıları biri geçmemeli. onun da şut, uzun pas, oyun kurucu gibi özellikleri ön planda olmalı. sistem olarak da en avantajlısı 4-2-3-1 gözüküyor. sahanın geometrik planlamasına en uygun sistemin bu olduğu kabul ediliyor ama yinelemekte fayda görüyorum ki sistemi öncelikle sizin futbolcularınızın yetenekleri belirler. öyle futbolcularınız vardır ki 4-1-4-1 ya da çift santraforlu sistem, belki de 3-5-2 size daha uygundur. bu kararı teknik ekibiniz vermeli.
  • 70
    belimizi büken, gardımızı düşüren, beni benden alıp seni sana bırakmayan, maç izlerken uyku getiren, hemoroidi azdıran, evde yeteri kadar talcid olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı doğuran, hollandayı su altında bırakan, afrika steplerine batılı turistleri safariye götüren, küresel ısınmaya sebep olup buzul eriten, ar damarı çatlatan, insanı umarsızca recep ivedik filmlerine yönelten…

    ve daha yazamadığım bir çok aptalca şeyin kaynağı olan şeydir bu oyun!..

    edit: imla
  • 72
    bütün büyük takımların oynadığı (kendine büyük diyenleri kastetmiyorum) pratik gerektiren oyun anlayışıdır. buradakiler pas futbolu olarak bilir hoş bende sadece kendi takımımın maçlarını izlesem bende öyle bilirdim neyse. sorun oyunda değil sorun pas hızımızın yavaş olması. çözmek için dahi olmaya gerek yok bu normal. çünkü her sene ayrı kadroyla oynuyoruz.
  • 74
    direk oyunu yerine tercih ettiğim sistem. fakat bizim gibi rakiplerin defans yaptığı takımların mecburen oynaması gerekiyor. fakat maç içinde alternatif üremek gerek. pas oyunu oynarken kaptırılan topların baskı ile çabuk kazanılması lazım ki rakibin dengesi bozulsun. biz bunu ara ara yapıyoruz ama devamlılık yok. bir de pozisyonu tamamlamamak lazım. şut olur , taç olur ya da taktik faul olur. yoksa eksik yakalanıyorsun. bir de bu kadar bireysel hata yapılarak olmaz bu iş. oyuncuların tam konsantre olması şart.
  • 75
    bizim takımında oynayabileceği oyun ama bu şekilde değil. bizim 2-3 senedir klasik hücum setimiz ön kenar oyuncularının içe girip top almaya çalıştığı, bu sırada beklerin kanatta boşalan yere kaydığı, orta sahalarında ön kenar ve santrforla oluşan üçlü bloğa yanaştığı bir düzen. yani bizim hücum setimiz genişleyen değil rakip 18 etrafında daralan karakterde. halbuki minik futbol takımlarında bile çok basit bir prensibi çalıştırırlar genellikle. defans yaparken daral, hücumda genişle. biz hücumda daralarak rakip defansın işini kolaylaştırıyoruz. bir belgeselde, o dönemin barcelona başkanı, ibrahimoviç için, o kadar hareketsiz ki rakip defans oyuncusu gibi oynuyor, messinin hücum kanallarını kapatıyor gibi bir şey demişti. işte biz bunu takım olarak yapıyoruz. orta saha oyuncularımız içeriye rakip ceza sahasına koşu atamıyor yeterince, çünkü önü kapalı kendi takım arkadaşı kapatmış.

    böyle oynayan takımlar yok mu? örneğin manchester city oynuyor. ama kalite farkından bahsetmeye gerek yok. her şeyden önce tek pasla bütün rakibi bitirebilecek de bruyne varsa elinizde oynarsınız. yıllarca bu oyunu oynayabilecek futbolcuyu seçip alacak bütçeniz varsa oynarsınız ama bizde yok.

    dikkat edilmesi gereken bir nokta da bu düzende beklere kapasitelerinin çok üzerinde görev yüklendiğidir. bu oyunu oynamaya başladığımızdan beri, isimlerini tek tek yazmaya lüzum yok, hiç bir bekten tatmin edici performanslar alamadık. bir ara feghouli, belhanda ve mariano üçgeniyle başarılı half space aksiyonlarımız oldu. onun dışında çok hem ofansif hem de defansif olarak eksik kaldı beklerimiz. bu adamların hepsi mi çok kötüydü?

    oynamaya çalıştığımız düzen her mevkide kaliteli ayakları gerektirir. biz bu isimlere sahip değiliz. alacak bütçemiz, yetiştirecek zamanımız yok. hoca neden hala ısrar ediyor, orası bilinmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın