• 3
    son dönemde mustafa cengiz yönetiminin sıklıkla eleştirildiği konudur. açıkcası eleştirilerin önemli bir kısmına katılmakla beraber bazı konuların tam olarak anlaşılamadığını düşünüyorum.
    oyuncu satmak beceri işi midir? evet biraz öyledir ama bence abartıldığı kadar da değildir.
    esnaflıkta "malı alırken kazanacaksın" diye bir deyim var. yani alırken ne kadar uygun alırsan, satarken o kadar rahat satar ve kar edersin.
    biz bazı futbolcuları alırken iki kere kaybediyoruz. onlara hem yüksek bonservis hem de yüksek maaş veriyoruz, yani zaten maça bence 1-0 yenik başlamış oluyoruz.
    tabii kulübün içinde bulunduğu maddi sıkıntı ve ffp baskısı, bizi alıcı kulüplere karşı daha da zayıf gösteriyor.
    en taze ve somut örneği maicon transferidir.
    normal şartlar altında en az 3 milyon euro alınması gerekirken biz 1.4 milyon euroya razı olduk, neden mi?
    bir kere o dönem yabancı sınırı değişmişti. ikincisi maicon 2.2 milyon euro alıyordu, yani iki as stoperimizin maaşından fazla ve bizim acil gelire ihtiyacımız vardı.
    şimdi bunların hepsini bilen menajer ve alıcı kulüp sizinle top gibi oynar, sonunda da kafasındaki rakama işi bitirir.
    verilen bonservisi geçtim, maicon 2.2 yerine 1.3 alıyor olsaydı çok daha iyi rakamlar kazabilirdik. tabii burada yönetim basiretsizliği de yok değil.
    he maicon demişken, 2017 takvim yılında ahmet çalık ve maicon için toplam 10,5 milyon euro bonservis ödedik.
    bu para ile city'nin kapısına dayanmış olsak, jason denayer'i çok rahat alırdık.
    yani yukarda dediğim gibi alırken kaybettik.
    bide unutmadan, biz maicon'u 2019 ocak ayında arabistan'a bonservis ile satacaktık ama artık araya kimler girdiyse al ittihad da costa'yı tercih etti.
    ben gideceklerini kesin gibi görsem de, belhanda ve babel de aynı şekilde kulübü şu an kastırıyorlar.
    çünkü birisi 3,5, diğeri 2.5 milyon euro alıyor. şu an tek amaçları bonservislerini alıp gitmek. çünkü gidecekleri kulüplerden imza parası alacaklar.
    tabii fenerbahçe'nin satışlarını öven arkadaşlar oluyor, kasımpaşa'nın yetenekli adamını bedava alan kulüp için bu satışlar büyük başarıdır!
    garry rodrigues bence bizden yüksek ücret almasına rağmen arap piyasasına göre düşük aldığı için gelen teklifi kabul edip gitti.
    bir arap kulübü feghouli'ye 6 milyon euro maaş verse, feghouli neden gitsin ki? zaten burada bonuslarla o parayı yakın kazanıyor.
    siz olsanız istanbul boğazını, şampiyonlar ligini, tutkulu taraftarı 1 milyon euro fark için bırakıp gider misiniz?
    yani yüksek maaş oyuncu satımında en büyük engeldir.
    bir de tabii bizim taraftarın futbolcuları saçma sapan şekilde değirsizleştirme ve gömme huyu var.
    bir sürü örnek verebilirim ama basit bir örnek vereceğim. ryan donk, bugün kendisini sevmeyen yoktur diye düşünüyorum.
    bu adam 18 şubat 2016 galatasaray lazio maçında baya dakikalarca yuhalandı.
    mario lemina, evet baya bi sakatlık geçirdi ama oynadığında hepimiz memnun kaldık.
    yahu adama saçma sapan sakatlıkla ilgili şeyler niye yazılır? yani ruh hastası mısınız?
    bunlar bize bir şey kazandırmayacağı gibi çok şey kaybettirir.
    ndiaye 16 milyon euroya bu yönetim döneminde satıldı ama yönetim ile zerre alakası yoktu çünkü piyasa yapmıştı.
    siz doğru adama doğru fiyatı verirseniz (ki bence ndiaye doğru transfer değildi) kar ederek elden çıkartısınız.
    geçen gün bir yazar arkadaş ozan kabak'ı sordu.
    potansiyelini avrupanın 2017 yılından beri bildiği ve takip ettiği adama 7,5 milyon euro çıkış maddesi koyarsan ve çocuğu oynatmadan sözleşmesini değiştirmezsen 11 milyon euro alırsın.
    he ben ozan'dan daha fazla aidiyet beklerdim ama yine de 3,5 milyon euro gibi bir fazla rakam kazandırdı.
    işin özü yeteneğe parayı vereceksin ve maaşını düşük tutacaksın. ekstra durumlar dışında kar etmeme şansın yok. en kötü aldığına satarsın.
    (bkz: bruma) (bkz: alex telles)
  • 24
    fenerbahçe'nin sattığı oyuncular üzerinden oyuncu satılamıyor diye eleştiri yapmak gerçekten çok saçma bir hal almaya başladı. yahu kasımpaşa'nın en değerli oyuncusunu bedava aldılar, sen istemediği kalecisini zor aldın ve bide mevzunun yancısı olduk.
    yıllık 2,5 milyon euro alan tolgay arslan kuzu kuzu parasını bırakıp gitti öyle mi? buna inanıyorsanız, jailson'un 5 milyon euro'ya çin'e satıldığına da inanırsınız.
    hadi diyelim diagne bu yönetimin kazığı, e babacım luyindama-marcao neden satılamıyor? çünkü teklif yok. olsa bile marcao için 15 çok iyi para ama bakarsan 20-25'ler havada uçuyor.
    yahu ligin en yetenekli adamlarından biri olan yusuf 18 milyon euro etti. ligin içinden geçen sörloth'a hiç girmiyorum bile...
    ben demiyorum ki bu yönetim satış konusunda suçsuz ama saçma sapan şeyler yüzünden eleştiri yapmamak lazım.
    mesela gomis satışı için sonuna kadar eleştiririm.
    çünkü gomis gitmeden yerine en azından bir tane kiralık target man alsalardı cornelius gibi, işte o zaman gomis istendiğinde "valla ben oyuncumdan memnunum, istiyorsanız 10 milyon euora'dan aşşağı olmaz" diyebilirdin.
    o arap kulübü de "hee demek ki bunlar çetin çeviz" derdi
    ama sen gidip bedava adrien thomasson varken emre akbaba'yı alıp 4 milyon euro eksiye düşersen, zaten kucağa düşmüşsün demektir.
    velhasıl bu başlığa daha önce de yazdığım gibi, oyuncuyu alırken akıllı olacaksın. trabzon aynı ligden sörloth'u bedava kiralarken, biz andone için 800 bin ödedik. geldiğimiz noktada onlar 12 kazandılar, biz 3.3 zarar yazdık:)
    bide emre akbaba demişken, o dönem ben de dahil oyuncu gelsin diye çok bağırdık. bugün teneke bağlayıp yollamak üzereyiz.
    ki o adam 2017-2018 sezonunu 14 gol 10 asist ile tamamlamıştı.
    şimdi irfan can için aynısını yapıyoruz, sonu benzemez inşallah...

    edit: dünya'daki belli başlı ligler ile bizim ligi kıyaslamak da ayrı bir saçmalık. adamlar 20 yaşındaki wesley fofana'yı 35 milyon euroya sattılar.
    18 kulüp bir araya gelse o kadar satışı ancak yaparız. portekiz 2. liginde gol atamayan adam burada şov yapıyor. bu ligi insanlar gözünde fazla büyütüyor.
    ben bizim lig için bir oyuncuya 1 milyon euordan fazla maaş bile vermem.
  • 67
    oyuncu satmak derken neyi kastediyoruz. diego rossi örneğinden yola çıkalım mesela.
    9-10 milyon euro bonservis bedeliyle geldi fenerbahçe’ye, giderken yarı parasına gitti.
    şimdi eğer bu başarıysa tamamdır.
    bruma iyi kötü 4-5 milyon euro piyasa değeri olan bir adam, aldıkları paraya sattılar.
    keza berisha da öyle.
    joao pedro var mesela.
    fenerbahçe geçen yıl bonservis ödemesi olarak 45 milyon euro harcamış, ortada başarı olmadığı gibi
    bir çoğu ellerinde kalmış.
    sadece geçen yıl stoper bölgesine 12 milyon euro para harcadılar, yetmedi üstüne bu sezon becao ve djiku aldılar.
    iki stoperden 30 milyon euro para aldılar ama oosterwolde’de dahil olmak üzere aldıkları para gitti.
    irfan can kahveci’ye 4-5 milyon euro civarı teklif var.
    şimdi satılsa başarılı mı olunmuş olacak.
    benim rahmetli babamın çok kullandığı “malı alırken kazanacaksın” bir esnaf sözü vardır.
    mesela bizim sözlükte 2021-2022 yaz transfer dönemi sürekli eleştirilir.
    cicaldau hariç zarar edeceğimiz tek bir oyuncu bile yok, boey, nelsson ve muhtemelen barış iyi rakamlara satılabilir.
    ama bakacak olursan fenerbahçe daha başarılı.
    nelsson&abdulkerim uyumunu yakalamak için fenerbahçe 20 milyon euro’dan fazla harcadı 1 sene içinde.
    şimdi burada işini iyi yapan kim?
    livakoviç’i de alırsalarsa ali koç geldiğinden beri sadece kaleci için 15 milyon euro harcamış olacaklar.
    sonra fenerbahçe iyi satış yapıyormuş.
    yahu adam 150’lik adam satmış 250 harcamış, bunun neresi başarı?
    sen elindeki para edecek adamları yollamak istemiyorsun.
    misal satmayı düşünseydin torreira 15 ederdi, nelsson için niyetlensen 18-20 arası olurdu.
    boey için olabilir desen 15’i görmüştü.
    zaniolo zaten malum.
    abdulkerim, kerem, berkan, barış, vs vs.
    yani senin kadron şişik değil, satmak zorunda değilsin.
    sonra vay efendim biz neden satamıyoruz.
    evet satmadığımız dönemler oldu ve o zaman hata yaptık.
    luyindama, belhanda, diagne için teklifler geldi mesela ama satmadık.
    satsaydık zaten bu işlerin çoğu olmazdı.
    mesela 2017 yazında 40 küsür bonservis harcamıştık.
    eğer belhanda’yı da 8-9’a versek o harcadığımız bonservisi çıkartmış olacaktık.
    velhasıl toplam bilançoya baktığımız zaman galatasaray zaten en iyi durumda olandır.
    hem maddi hem de başarı olarak.
  • 22
    hala oyuncu satmanın sadece teklif beklemek olduğunu zannedenler gördüğümde üzülüyorum. yapmayın.

    bakın yeryüzünde bir meslek var: menajerlik.

    bu menajerler aracı kurum. aracı kurumun iş dünyasındaki manası kazıklayıcı kurumdur aslında.

    mesela senin oyuncunun ederi 10 m euro mu? teklif de gelmiyor değil mi?

    hah, git menajere, de ki, bunu 10'a sat, 2'si senin. koşa koşa kazıklar menajer başka bi kulübü.

    oyuncu parayı az mı buldu? anlaşma yap sattığı takımla, de ki, sen 10 milyonun 2'sini menajere ver, 2'sini de oyuncuya ver.

    noldu? evet 10 milyonluk adamdan 6 milyon kazandın. ama noldu? hayvan gibi maaş yükünden kurtuldun. takımın ihtiyacı olan başka bölgeler için yer açtın. falan filan.

    şimdi daha enteresan bi şey söyleyeyim. fenerbahçe son 3 sezonda nerdeyse küme düşmemeye oynadı değil mi? ama vedat muriqi ve eljif elmas'ın nasıl satıldığını biliyo muyuz? biliyoruz.

    galatasaray ise son 3 sezonun 2'sinde şampiyonluk elde etti. küme düşmemeye oynayan takım bu iki futbolcudan 30 milyon kazanırken, senin oyuncularına teklif gelmedi öyle mi?

    lütfen. açın gözünüzü biraz.
  • 83
    canı sıkılan taraftarın yönetimi eleştirmek için kullandığı yöntem. oyuncu satamıyoruz diye transfer sezonu boyu kafa ütülediler. hatta oyuncu satıyor diye ali koç bile övüldü bu sözlükte. 10m yunus, 5m berkan çok iyi paralar. ikisi de bu takımda olmadı.

    10m euroya icardi aldık icardi, sırtımda taşırım birini italya’ya ötekini ingiltere’ye. çok övülen ali koç 15m cengiz’e, 10+5m da fred’e yatırdı.

    hem oyuncu satamıyoruz diye eleştir, hem oyuncu satılacak diye eleştir.
  • 28
    son yıllarda oyunculara sürekli yüksek maaş verdiğimiz için başaramadığımız kavram. ayrıca ffp kısıtlamalarından dolayı sürekli kiralama yoluna gidildi, 2 yıl sonra ilk bonservis harcamamızı barış alper yılmaz transferinde yaptık. düşük maaş yüksek bonservis veya sözleşmesi biten alınabilecek maaş da iyi oyuncuları kadroya katmak en doğrusu. jose rodriguez transferinden bile kar edilmişti maaşının düşük olması sebebiyle o transfer doğru yanlış bunu söylemiyorum ama maaşı düşük olduğu zaman bir şekilde elden çıkarabiliyoruz zarar etmeden oyuncuları. kim falcao, feghouli ve babel'e bu paraları verir nereden bulacaklar bizim yöneticiler gibisini.
  • 23
    futbolcunun performansıyla değil yetki verdiğiniz menajer ve önerdiğiniz komisyon ile ilişkilidir. alexander sörloth'un bile alev almış performansı ile 20 milyon euroya transfer yaptığı ortamda cenk tosun diye hem daha az gol atmış, hem daha yavaş hem de hava hakimiyeti olmayan bir topçu premier lig gibi fizik meziyetlerinin üst düzey olması gereken bir lige 22 milyon euroya gitmiştir. o dönem kime sorsanız cenk için maksimum 8 ederken derken 22 + 4 bonuslar. bu tamamen menajer jorge mendes'in becerisidir. aynı dönemde satılan atınç, marcelo, fabri vs de aynı şekilde. yine fenerbahçe ffp yaptırımı altındayken giuliano, josef gibi topçularını ederinin üstüne okuttu menajer aracılğıyla.

    galatasaray'a dönelim. bruma'yı öyle bir paraya satmıştık ki, 2 kuruş fazlasına ya da azına satsak zarar ediyorduk. galatasaray'da geçirdiği yalnızca 1 sezon dışında pek de bir yerlerde tutunamamış bruma'ya leipzig sistemine uymamasına rağmen 15 milyon euro verdi. sonradan öğrendik ki ahmet bulut'a rica etmişler o satmış. düşünün leipzig gibi bir yapılanma bile sırf ahmet bulut rica etti diye bruma'ya 15 gömebiliyor.

    oyuncu satışlarının %70 ine yakını direkt olarak menajerler ile olan ilişkinizle ilgilidir. ffp yaptırımı altındayken geleni gideni beleşe alıp iyi paralara okutan beşiktaş'ın ffp yaptırımı bittikten sonra doğru düzgün oyuncu satamaması da bir tesadüf değil. anlaşmaları devam ediyor olsaydı dorukhan, ljajic falan yüksek komisyon önerip hepsine hatrı sayılır teklif getirmişlerdi.

    şu konudaki beceriksizlik üzerinden yönetim savunulması cidden çok saçma boyutlara ulaştı artık. zamanında d'avila'nın dönemin suudi yönetimi ile ilişkilerine güvenip diğer menajerlere gayri resmi basın sözcülerimiz aracılığıyla posta koymasaydık bugün bu kadar sıkıntı çekmiyor olacaktık.
  • 25
    dünya üzerinde milyarlarca doların boşuna harcandığını öğrendiğimiz olay. adamlar salak reklam, pazarlama, efektif satış yöntemleri, tutundurma falan uğraşıyor. elinde mal varsa otur bekle, müşterisi gelip seni bulur(muş).

    mustafa cengiz yönetiminin ne kabiliyeti var ne yaratıcılığı ne de çevresi. beceriksiz olduklarını kabul ettikleri için söylemekte bi sakınca görmüyorum, oyuncu satamamak kendi beceriksizlikleridir. yönetici olmak bidon gibi durmak değil. senin ne farkın var sokaktaki insandan? o da hiçbir şey yapmadan oturur yönetici koltuğuna.
  • 7
    üç taraflı bir işlem.
    birinci taraf oyuncuya ilgi gösteren kulüp. bu tarafın oyuncuya ciddi ihtiyacı olacak ya da alternatifi olmayacak ki bir oyuncuyu alsınlar. ki günümüz dünyası oyuncu cenneti olduğundan çok zengin kulüpler dışında kimse bir oyuncuya takılı kalmıyor direkt alternatifine geçiyorlar. bu tarafın eli pandemi dönemi yüzünden zayıfladı zaten. doğrudan ucuz oyunculara yöneliyorlar veya yüksek maaşlı oyunculardan kaçıyorlar.
    ikinci taraf oyuncu. oyuncu aldığı maaşa ve gideceği kulüp şehir gibi birçok ayrıntıyı değerlendirip ona göre karar veriyor. ayrıntılarda optimum kuralına uyulamıyorsa yine bu ayrıntılardan birinin çok iyi olması lazım. mesela maaş, paraya gözü doymuş oyuncularda şehir-ülke.
    üçüncü taraf satıcı. bu taraf da satacağı oyuncunun ederi, oyuncunun takım içindeki değeri, yerini istediği şekilde (aynı kalitede, gelecek vaadeden şekilde vb.) doldurup dolduramayacağı gibi konulara bakar.

    şimdi kendi takımımıza bakarsak özellikle kulüp yönetimini eleştirebileceğimiz konular var. ilk grup olduğumuzda oyuncuya olan isteği gereksiz derecede şiddetli gösterdiğimiz için (bunda taraftarın da çok suçu var) elimiz pazarlıkta çok zayıflıyor. 3 olan adamı nasıl olsa almak zorundalar diye 5e satmaya kalkıyorlar e haliyle alamıyoruz. yine en önemlisi alternatif yok ve alternatifi kullanarak tehdit edemiyoruz dolayısıyla oyuncu kolaya gelmiyor. mesela falcao transferinde ne kadar zorlandığımız ortadaydı. taraftar yafalcaoyaistifa dediğinde adam ne isterse kabul etmek zorunda kaldık. ama onyekuru ilk geldiğinde kimse adını bile bilmiyordu. direkt kapa açıklandı ve çok rahat oldu her şey. şimdiyse kiralamak istediğimizde bile problem çıkar oldu. ffp büyük bir engeldir ama her şeye değildir. fatih hoca bu konuda cok haklıdır artık listelerin basına düşmemesi gerekmekte. ama hala devam ediyor bu problem. bunun suçluları da ifşa edilmeli, bir olur iki olur her dönem olmaz.

    üçüncü gruba gelirsek yine yönetimden gidersek bence en suçsuz oldukları konu bu. tek suçları elde satılabilecek olan 2 3 oyuncunun medya yoluyla değersizleştirilmelerine göz yummak ve oyuncuyu parlatamamak. ne çöpleri kaç milyon eurolara sadece lafla sattı bazı takımlar bizimkiler değeri arttırmasa bile düşürülmesine göz yumuyor.
    ama ikinci grup dediğimiz oyuncu grubunu ikna etmemiz imkansız olduğu için biz oyuncu satamıyoruz. bu yüzden suçsuzlar diyorum. oyuncu kimseden bizden alacağı maaşı alamayacağını biliyor. hiçbir takım bu maaşları vermeyi zaten istemiyor. galatasaray gibi oyuncu için cennet olan kulübü bırakıp gitmek istemiyorlar. istanbul zaten yaşamak için çok ideal. satılabilecek oyuncularda da yerini doldurmak derdi ve ederini bulamamasından ötürü vermek istemiyorsun doğal olarak.

    ffp öyle bir bela ki seni üstünden kalkmanın cok zor olduğu bir yola sokuyor. kadroya takviye yapmak istesen göndermek istediklerine ya talip çıkmıyor ya da çıksa da oyuncu istemiyor. bu yüzden transfer yapabilmek için zaten satabildiğin iki üç değerli oyuncunu da yok pahasına satıyorsun. ne luyindama ne marcao 20milyonun altına satılacak adamlar değilken taraftar bir ara 10milyona gönderelim düşüncesine girdi buna inanamıyorum.

    o yüzden transfer dönemleri uzunca süre öncesinde analiz edilip sessizce iş yapılması gereken çok ayrıntılı dönemler. burada teknik ekip işini yapıyor. çıkan isimlerden görebiliyoruz. yönetimiyse işi sessizce (bu oyuncuların ismini terim ve ekibinden cıkmadığına eminizdir artık) ve doğru hazırlıkla (örneğin aylardır kadro dışı olan onyekuru transferi için transfer döneminde monacoyla görüşmeye başlamaları) işi halledemediklerinden hatalı buluyorum. ama feghouli'yi neden satamıyoruz diye de kızamıyorum.

    edit: vedat muriqi'ye 18m verildiği konusunda çok emin olan arkadaşların cok anladıgına inanmadığım konudur ayrıca. ali koç'un cebi herkeste yok.
  • 80
    oyuncu satmak ya da satamamak tek basina yonetime yazmaz. taraftara da yazar.

    sasiracaksiniz belki ama oyuncular da insandir. evet milyon euro kazansa da insandir. duygulari filan var o derece.

    simdi siz saniyor musunuz ki bu sozlugu, twitter'i, taraftar forumlarini sadece yazanlar okuyor. topcusu da okuyor, rakip takim scoutlari da. biz bile oyuncu adi gectiginde once rakip takim forumlarina bakiyoruz.

    ne var ki bizde eline klavye alan herkes, sozluk yazarlari da dahil, birakin kaybettigimiz maci, kazandigimiz mac sonrasinda bile topcusunun bakisini elestiriyor, sonra futbolcular buralari okuyorken, sahaya cikmak istemiyorken, idmanda vurdugu topa sahada vurmaya cekiniyorken gelip de bu oyuncu nasil satilamaz deniliyor.

    sen bu kadar oyuncunu kuculttukce, kotuledikce satamazsin.
  • 71
    artık başarmamız ve alışmamız gereken olgu. takımdaki herkes bayrak adam olamayacağına, bonservis verdiğimiz herkesi de sözleşmesinin sonuna kadar kullanmanın her zaman mantıklı olmayacağına göre, ufak ufak porto, benfica gibi olmak istiyorsak başarılı alımlar yaptığımız gibi, başarılı satışlar da yapmalıyız.

    nicolo zaniolo fırsat transferi olarak 15 m euro + bonuslarla transfer edildi. yaklaşık 18 m euro maliyeti var.

    bu adamı 4-5 ay sonra 30 m euroya satmak nereden bakarsanız büyük iştir.

    bu arada fener derbisini tek başına almıştır. * akıllarda hep güzel kalacaktır ama artık yapmamız gereken, piyasası oluşmuşken satmaktır.

    yerine bonservissiz(bu da fırsat transferi) tete alındı, geçen yılın x faktörü olan rasciha alınacak.

    belki de yerine alınan tete ucl'de 2-3 gol atacak ve devre arasında veya yaza 25-30 m euroya gidecek. böyle böyle galatasaray bir cazibe merkezi olacağı gibi, iyi futbolculardan kurulu ve sürekli yarışmacı olan bir kulüp olmaya da devam edecek.
  • 49
    bu sene alınacak oyunculardan daha önemlisi gidecek oyuncularımızdan en yüksek parayı kazanmak olacak. galatasaray transfer departmanı geçen yaz başarı oranı çok yüksek bir dönem geçirdi. şu anda oluşturdukları portföy ile yine aynı güveni veriyorlar. üstüne bir de oyuncu performanslarını çok yükselten bir ekibimiz varken yine sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. fakat hiçbir zaman satış konusunda iyi bir noktada olamadık. bu sene bunun başlangıcını iyi yapabilirsek avrupa kulüplerine "galatasaray'dan oyuncu alabilmek için yüksek bedeller ödemek gerekir" düşüncesini yerleştirebiliriz. takımlarımızdaki ekonomik sıkıntılardan doğan satışa mecbur eden durumlar ve giden oyunculardaki kötü performanslar ülke piyasamızı son 2-3 yılda aşağı çekti. bu sezon burada başarılı olarak hem biz hem ülke futbolu olarak piyasamızı yukarı çekmeliyiz.
  • 88
    taraftarın yarısı sözleşme uzatmayan boey için 15m+bonuslara razıydı. kalanı ise 20m net paraya temiz iş derdi muhtemelen. bakambu için ise bizim standartımız oyuncuyu bedava gönderip yarım sezonluk maaşını ödemek olurdu geçen seneye kadar.

    neyse ki içimde yara olan oyuncu satma işinde becerikli, elimizdekinin kıymetini bilen bir yönetim geldi nihayet. şimdi tek eksiğimiz, en azından kemik kadro için transferleri zamanında bitirebilmek. onu da halledersek arkamıza yaslanıp keyfimize bakabiliriz.
  • 4
    mevcut taraftar* profiliyle zor olan eylem. bakın suyun karşı tarafına, bir senedir vasat bir forveti el üstünde tuttular; “oyuncularına sahip çıktılar”. diğer yandan taraftardan bağımsız medyaya bir sürü haber üfürdüler; yok burnley izlemeye gelmiş de teklif masadaymış da tottenham düşünüyormuş da... bu minvalde haberler işte, sizi bilmem ama ben bunları okurken gayet eğlendim.*
    velhasıl kelam bahsettiğim taraftar, satışı yapan kulüp yönetimine “köstek değil destek oldu“. olaya kendi tarafımızdan bakarsak bugün de hâla bazıları ağlayıp vahlasın ligin en çok gol atan yabancısını elden çıkaramıyoruz diye. çıkaramazsın tabi, bu kafayla da daha zor çıkarırsın. 2 sezon şampiyon olmuş kadro oyuncularını satacak kulüp de bulamazsın tabi bu kafayla, ne mümkün? sonra da topu yönetime atarsın, vallahi sağlam komedi. her şeye eyvallah deyin, bahsettiğim takım gibi de şeffaflıktan uzak olalım demiyorum; ama bu işin bir üslubu bir adabı var. her şeye burnunu sok, hiçbir şeyden memnun olma, sürekli karala, itibarsızlaştır, değersizleştir, şikayette bulun, kıymet bilme(!); sonra kendinin hiç suçu yokmuş gibi topu yönetime at. oldu, çok samimiyetsiz ve irrasyonel oldu ama onu bi’ belirteyim...
  • 32
    galatasaray kendisini yeniden konumlandırmadan sürdürülebilir bir operasyon kurması çok zor bir durumdur. şöyle ki galatasaray camiası ve taraftarı kendisini her zaman rekabetçi olarak konumlandırır ve sahaya çıktığı ber maçı kazanmak için oynayan bir kültüre sahiptir. bu da gayet normal olandır. bu dırum ise sizi garanti performansa yöneltir. burak yılmaz yasasına :) göre ise genel olarak 28 -33 yaş aralığı en istikrarlı performans aralığıdır futbolda. bu da bizi otomatik olarak oraya yönlendiriyor haliyle.

    ancak bu durum bugünün gerçekliğine indirgendiğinde ülkenin ekonomik koşulları ile artık sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumda. eskiden galatasaray top takımlara sıçrama yapamayan ya da o seviyede tutunamayan oyuncular için bir tercihti gerek marka olarak gerek maaş skalası olarak. bugün baros'u, sneijder'i, muslera'yı alabilecek repütasyona ve maddi imkanlara sahip değliz açıkçası. dramatik bir düşüş yaşamayan ya da büyük bir fiziksel handikapı olmayan bir oyuncu için premier lig ve avrupa daha tercih edilebilir durumda. çünkü batıda futbolda pasta büyüyor, bizim için gerçeklik ise nihat özdemir.

    bu yüzden galatasaray yaklaşımını değiştirmek zorunda. risk almak zorunda. önümüzde bir marcao gerçeği var, yenilenen kontratı ile bile fiyat/performans olarak üst düzeyde bir oyuncu varken elimizde, onun ilk avrupa maçı olan benfica maçında yedirdiği golü yemeyi göze alabilmeliyiz. aksi halde daha iyi ve olmuşunu alamayacağız.

    sözün özü artık sahaya her zaman kazanmaya çıkacak durumda olma inadından vazgeçip, büyük oyuncuların parlama yaptığı kulüp olma vizyonuna şimdi geçip 10 yıl içinde rekabetçi olma şansımız hala var. 10 yıl sonra aynı şansa sahip olabilir miyiz? emin değilim.

    gerekirse yüksek bonservis pahasına düşük maaş ve genç oyuncular, kaybettiğimiz yere tek geri dönüş biletimiz. umarım bu kez kestiririz o bileti, hala daha ucuzken.
App Store'dan indirin Google Play'den alın