7
üç taraflı bir işlem.
birinci taraf oyuncuya ilgi gösteren kulüp. bu tarafın oyuncuya ciddi ihtiyacı olacak ya da alternatifi olmayacak ki bir oyuncuyu alsınlar. ki günümüz dünyası oyuncu cenneti olduğundan çok zengin kulüpler dışında kimse bir oyuncuya takılı kalmıyor direkt alternatifine geçiyorlar. bu tarafın eli pandemi dönemi yüzünden zayıfladı zaten. doğrudan ucuz oyunculara yöneliyorlar veya yüksek maaşlı oyunculardan kaçıyorlar.
ikinci taraf oyuncu. oyuncu aldığı maaşa ve gideceği kulüp şehir gibi birçok ayrıntıyı değerlendirip ona göre karar veriyor. ayrıntılarda optimum kuralına uyulamıyorsa yine bu ayrıntılardan birinin çok iyi olması lazım. mesela maaş, paraya gözü doymuş oyuncularda şehir-ülke.
üçüncü taraf satıcı. bu taraf da satacağı oyuncunun ederi, oyuncunun takım içindeki değeri, yerini istediği şekilde (aynı kalitede, gelecek vaadeden şekilde vb.) doldurup dolduramayacağı gibi konulara bakar.
şimdi kendi takımımıza bakarsak özellikle kulüp yönetimini eleştirebileceğimiz konular var. ilk grup olduğumuzda oyuncuya olan isteği gereksiz derecede şiddetli gösterdiğimiz için (bunda taraftarın da çok suçu var) elimiz pazarlıkta çok zayıflıyor. 3 olan adamı nasıl olsa almak zorundalar diye 5e satmaya kalkıyorlar e haliyle alamıyoruz. yine en önemlisi alternatif yok ve alternatifi kullanarak tehdit edemiyoruz dolayısıyla oyuncu kolaya gelmiyor. mesela falcao transferinde ne kadar zorlandığımız ortadaydı. taraftar yafalcaoyaistifa dediğinde adam ne isterse kabul etmek zorunda kaldık. ama onyekuru ilk geldiğinde kimse adını bile bilmiyordu. direkt kapa açıklandı ve çok rahat oldu her şey. şimdiyse kiralamak istediğimizde bile problem çıkar oldu. ffp büyük bir engeldir ama her şeye değildir. fatih hoca bu konuda cok haklıdır artık listelerin basına düşmemesi gerekmekte. ama hala devam ediyor bu problem. bunun suçluları da ifşa edilmeli, bir olur iki olur her dönem olmaz.
üçüncü gruba gelirsek yine yönetimden gidersek bence en suçsuz oldukları konu bu. tek suçları elde satılabilecek olan 2 3 oyuncunun medya yoluyla değersizleştirilmelerine göz yummak ve oyuncuyu parlatamamak. ne çöpleri kaç milyon eurolara sadece lafla sattı bazı takımlar bizimkiler değeri arttırmasa bile düşürülmesine göz yumuyor.
ama ikinci grup dediğimiz oyuncu grubunu ikna etmemiz imkansız olduğu için biz oyuncu satamıyoruz. bu yüzden suçsuzlar diyorum. oyuncu kimseden bizden alacağı maaşı alamayacağını biliyor. hiçbir takım bu maaşları vermeyi zaten istemiyor. galatasaray gibi oyuncu için cennet olan kulübü bırakıp gitmek istemiyorlar. istanbul zaten yaşamak için çok ideal. satılabilecek oyuncularda da yerini doldurmak derdi ve ederini bulamamasından ötürü vermek istemiyorsun doğal olarak.
ffp öyle bir bela ki seni üstünden kalkmanın cok zor olduğu bir yola sokuyor. kadroya takviye yapmak istesen göndermek istediklerine ya talip çıkmıyor ya da çıksa da oyuncu istemiyor. bu yüzden transfer yapabilmek için zaten satabildiğin iki üç değerli oyuncunu da yok pahasına satıyorsun. ne luyindama ne marcao 20milyonun altına satılacak adamlar değilken taraftar bir ara 10milyona gönderelim düşüncesine girdi buna inanamıyorum.
o yüzden transfer dönemleri uzunca süre öncesinde analiz edilip sessizce iş yapılması gereken çok ayrıntılı dönemler. burada teknik ekip işini yapıyor. çıkan isimlerden görebiliyoruz. yönetimiyse işi sessizce (bu oyuncuların ismini terim ve ekibinden cıkmadığına eminizdir artık) ve doğru hazırlıkla (örneğin aylardır kadro dışı olan onyekuru transferi için transfer döneminde monacoyla görüşmeye başlamaları) işi halledemediklerinden hatalı buluyorum. ama feghouli'yi neden satamıyoruz diye de kızamıyorum.
edit: vedat muriqi'ye 18m verildiği konusunda çok emin olan arkadaşların cok anladıgına inanmadığım konudur ayrıca. ali koç'un cebi herkeste yok.
birinci taraf oyuncuya ilgi gösteren kulüp. bu tarafın oyuncuya ciddi ihtiyacı olacak ya da alternatifi olmayacak ki bir oyuncuyu alsınlar. ki günümüz dünyası oyuncu cenneti olduğundan çok zengin kulüpler dışında kimse bir oyuncuya takılı kalmıyor direkt alternatifine geçiyorlar. bu tarafın eli pandemi dönemi yüzünden zayıfladı zaten. doğrudan ucuz oyunculara yöneliyorlar veya yüksek maaşlı oyunculardan kaçıyorlar.
ikinci taraf oyuncu. oyuncu aldığı maaşa ve gideceği kulüp şehir gibi birçok ayrıntıyı değerlendirip ona göre karar veriyor. ayrıntılarda optimum kuralına uyulamıyorsa yine bu ayrıntılardan birinin çok iyi olması lazım. mesela maaş, paraya gözü doymuş oyuncularda şehir-ülke.
üçüncü taraf satıcı. bu taraf da satacağı oyuncunun ederi, oyuncunun takım içindeki değeri, yerini istediği şekilde (aynı kalitede, gelecek vaadeden şekilde vb.) doldurup dolduramayacağı gibi konulara bakar.
şimdi kendi takımımıza bakarsak özellikle kulüp yönetimini eleştirebileceğimiz konular var. ilk grup olduğumuzda oyuncuya olan isteği gereksiz derecede şiddetli gösterdiğimiz için (bunda taraftarın da çok suçu var) elimiz pazarlıkta çok zayıflıyor. 3 olan adamı nasıl olsa almak zorundalar diye 5e satmaya kalkıyorlar e haliyle alamıyoruz. yine en önemlisi alternatif yok ve alternatifi kullanarak tehdit edemiyoruz dolayısıyla oyuncu kolaya gelmiyor. mesela falcao transferinde ne kadar zorlandığımız ortadaydı. taraftar yafalcaoyaistifa dediğinde adam ne isterse kabul etmek zorunda kaldık. ama onyekuru ilk geldiğinde kimse adını bile bilmiyordu. direkt kapa açıklandı ve çok rahat oldu her şey. şimdiyse kiralamak istediğimizde bile problem çıkar oldu. ffp büyük bir engeldir ama her şeye değildir. fatih hoca bu konuda cok haklıdır artık listelerin basına düşmemesi gerekmekte. ama hala devam ediyor bu problem. bunun suçluları da ifşa edilmeli, bir olur iki olur her dönem olmaz.
üçüncü gruba gelirsek yine yönetimden gidersek bence en suçsuz oldukları konu bu. tek suçları elde satılabilecek olan 2 3 oyuncunun medya yoluyla değersizleştirilmelerine göz yummak ve oyuncuyu parlatamamak. ne çöpleri kaç milyon eurolara sadece lafla sattı bazı takımlar bizimkiler değeri arttırmasa bile düşürülmesine göz yumuyor.
ama ikinci grup dediğimiz oyuncu grubunu ikna etmemiz imkansız olduğu için biz oyuncu satamıyoruz. bu yüzden suçsuzlar diyorum. oyuncu kimseden bizden alacağı maaşı alamayacağını biliyor. hiçbir takım bu maaşları vermeyi zaten istemiyor. galatasaray gibi oyuncu için cennet olan kulübü bırakıp gitmek istemiyorlar. istanbul zaten yaşamak için çok ideal. satılabilecek oyuncularda da yerini doldurmak derdi ve ederini bulamamasından ötürü vermek istemiyorsun doğal olarak.
ffp öyle bir bela ki seni üstünden kalkmanın cok zor olduğu bir yola sokuyor. kadroya takviye yapmak istesen göndermek istediklerine ya talip çıkmıyor ya da çıksa da oyuncu istemiyor. bu yüzden transfer yapabilmek için zaten satabildiğin iki üç değerli oyuncunu da yok pahasına satıyorsun. ne luyindama ne marcao 20milyonun altına satılacak adamlar değilken taraftar bir ara 10milyona gönderelim düşüncesine girdi buna inanamıyorum.
o yüzden transfer dönemleri uzunca süre öncesinde analiz edilip sessizce iş yapılması gereken çok ayrıntılı dönemler. burada teknik ekip işini yapıyor. çıkan isimlerden görebiliyoruz. yönetimiyse işi sessizce (bu oyuncuların ismini terim ve ekibinden cıkmadığına eminizdir artık) ve doğru hazırlıkla (örneğin aylardır kadro dışı olan onyekuru transferi için transfer döneminde monacoyla görüşmeye başlamaları) işi halledemediklerinden hatalı buluyorum. ama feghouli'yi neden satamıyoruz diye de kızamıyorum.
edit: vedat muriqi'ye 18m verildiği konusunda çok emin olan arkadaşların cok anladıgına inanmadığım konudur ayrıca. ali koç'un cebi herkeste yok.