resim
Okan Buruk
Görev:Teknik Direktör
Takım:Galatasaray
Yaş:51
Uyruk:Türkiye
  • 12752
    bence geçen sezonki(23-24) ucl ön elemelerinden gerekli dersler alınmamış. molde ve önceki turlarda yalnızca fizikli olan ve defans arkasına sarkan 2 takıma da elenmemizi icardi ve muslera önlemişti.

    takımı sezon sonunda ayakta tutacak şekilde yükleme yapıyor olabilir ama ucl ön elemesinin telafisi yok. 30 m euroluk maç. gelecek gidecek ve dolayısıyla 24-25 şampiyonluğunu etkileyecek bir maç oynuyoruz.

    eğer kalitemiz izin vermiyorsa fizik gücü en yüksek ilk onbirle çıkıp maçı kitleyeceksin hocam.

    maça özel plan yapmamış ve rakibi hafife almışsın.

    kuradan beri gs yorumcularının bile her analiz videosunda bahsettiği golleri yedik ama takım buna çare bulamadı. olacak iş değil.

    lütfen gerekeni yap hocam, bu turun değeri 1 lig şampiyonluğu.

    (bkz: 21 ağustos 2024 young boys galatasaray maçı)
  • 12753
    hocamın maalesef kafası çok dağınık. mantıklı düşünemiyor gibi hatta bazen. herkesi mutlu edeceğim diye en çok kendisini mutsuz etti. artık mental sağlığı infilak ediyor gibi. işin en üzücü tarafı biz bu young boys’a samiyen’de 5 atarız normalde. ama kimse çıkıp bunu diyemiyor, inanmıyor. inancın bittiği yerde geriye ne kalır ki. çaycı torrent bile barça deplasmanında acaba dedirtmedi, biz bunları samiyen’de yeneriz dedirtti.

    umarım çok sevdiğim okan hocam ve takım düzelir en kısa zamanda.
  • 12754
    benim için takımdaki tek eleştirilemez isim. muslera’sından icardi’sine yerlisinden yabancısına herkes eleştirilir ama hoca eleştirilemez.

    biz hocanın son dönemini, belki de bitişini gördük. 4-1-4-1 pozisyon oyunu vs ile özüne aykırı işler ile başarısız oluşunu gördük. hocaya bu kadrolar verilmedi vs deniyor, oldukça başarısız transferlerini gördük. yerli futbolcusundan yanındaki yardımcısına kadar yetenekten ziyade kendisine bağlılığa göre seçtiğini gördük.

    uefa kadrosunda yer alan, 2008 şampiyonluğunda dahi bulunan, felsefesini hocayı büyük yapan anlayıştan alan, buraya şampiyon apoletiyle ve hatta hocanın elinden kupa alarak gelen hoca bizi üst üste iki kez şampiyon yaptı. hem de ona buna şuna rağmen.

    biz seni en ufak başarısızlıkta tökezledin sayıp saygısızlık etmeyeceğiz, sen de en başarılı olduğun dönemde avrupa’ya ya da milli takıma gitme. daha şampiyonlar liginin gediklisi, türkiye liginin de “ligin bayern’i” olacağız.
  • 12755
    zaha ve ziyech'i kulübede oturtarak, muslera'yı da oyundan çıkararak tam gözüme girmeye başlamışken, hakemden şikayet etmesi ile kuşlar familyasından esintiler sunmuştur. yapma hocam. istediğim adamlar alınmıyor de, işin içinden çık. ha, zaha, ziyech, köhn ve jelert'i sen getirdiysen, etinden, sütünden faydalanmasını bilecek kişi de sensin.
  • 12756
    takımın kötü oyunundan ziyade kendisinin maç sonlarında hakemlerle ilgili saçma sapan yorumlarının beni daha çok düşündürdüğü hocamızdır. bu ruh hali iyi bir ruh hali değil.

    okan hocam allah aşkına günay mucizevi bir kurtarış yapmasa maç 3-0 olacak ve ondan sonrası belki de beşiktaş maçından beter olacaktı sen çıkmışsın yok efendim alman kantonundayız ben de azeri hakem isterim bilmem ne hikaye anlatıyorsun. formsuz olman ve takımın kötü oynamasını bir kenara bırakıyorum galatasaray hocası olarak yakışmıyor bu şekilde açıklamalar yapmak sana. en azından çıkıp sorunun farkında olduğuna dair açıklamalar yap ki biraz içimiz rahatlasın, çözeceğine olan inancımız artsın. bu gidişatın sonu karanlık benden söylemesi.
  • 12757
    inatla, son bilmem kaç final maçında kaybedilen oyunların sorumluluğunun kendisine yüklendiği hocamız.

    sayalım; kopenhag maçı: evet direkt okan buruk'un sorumluluğunda. daha yapıcı, etkili oynatması gerekirdi.

    prag: dakika 70 küsür, kaan saçma sapan kırmızı gördü o dakikada gol yedik. "futbolcuların" umudu bitti. o dakikaya kadar 1-1 giden maç bir anda mahalle maçına döndü. burada okan buruk direkt sorumlu değildir.

    fenerbahçe: ilk imzayı bizim taraftar attı unutulmasın. maça bakacağına ilgili takımın malum futbolcusuna çok kaptırdılar. daha dakika 5 iken bile maçın içine ettiler. rakip 10 kişi kaldı baskıyı kurduk ama gol gelmedi. bu maç sadece berabere kalsak yeterli kafasıyla çıkılmış, futbolcularca yeterince ciddiye alınmamış bir maçtı. ya allah aşkına galatasaray başında lefter bile olsa fenerbahçe'yi yenip şampiyon olmak isterdi. okan buruk neden böyle bir fırsatı tepsin? tüm sezon ne oynadıysa onu oynattı. bir ezberi, bir futbolcuyu ya da sistemi değiştirmedi.

    bjk: valla kusura bakılmasın burada nelsson maçın başında çok güzel içine etti maçın. ha sonrasında neden gol bulamadık bu zayıf rakibe karşı denilirse orası doğru. boşa giden koca 45 dakika, ardından yenilen 2. saçma gol. sonrasındaki rezillik abdülkerim'e ait.

    young boys: bjk maçına benzer bir senaryo; dakika 3 aptalca bir gol. verilen pozisyonların çoğunda bireysel hatalar var; abdülkerim var. takım savunması iyi değildi evet ama bir deplasmanda ne kadar gol pozisyonu bulunabilecekse o kadar bulduk.

    maçların bana göre özetleri bunlar. üstünlük kurulmamış olması doğru bir eleştiri ama mağlubiyetlerin tek sorumlusu okan buruk denilirse futbolun doğasına aykırı olur. 5 maç da dengede giden ama bize dönmeyen maçlardı.

    ezildik diye vurulacaksa molde maçları çok iyi örnektir. adamlar bizi pas pas etmişlerdi.
  • 12759
    kendisini anlamıyorum. 8 numarada vecino - tominay - wendel ile ilgilendik en son sara geldi. aslında ihtiyacımız olan net bir şekilde sert tempolu kesici 6.

    neden sarayı aldırdı gerçekten anlamıyorum. o verdiğimiz paraya fransa’dan 2 tane genç atlet orta saha alsak daha mantıklı olurdu.

    aynısı sol bek içinde geçerli bissaka-doue ve en sonunda 11 milyona jelert.

    mantık dışı işler…
  • 12760
    (bkz: 27 ağustos 2024 galatasaray young boys maçı)nı kazansa dahi bu mantalite ile sezon ortasını göreceğine pek ihtimal vermiyorum. çok umutluydum kendisinden. hala bence potansiyeli en yüksek yerli hocadır gözümde. ama maalesef yönetim tarafından harcandı ve kendisi de buna çanak tuttu. bu kadar bireysel performansa dayalı oyunumuz olacaksa her pozisyonda üst düzey futbolcu olması gerekiyordu. ve ya bireysellikten çok takım oyunu üzerine çalışmak gerekiyordu. şu an geldiğimiz noktada sıfıra sıfır elde var sıfır olarak görüyorum durumu.
  • 12761
    sözlükte dönüp dönüp başlığına geldiğim hocamız. son 2 senenin şampiyonu. yaşattığı onca güzel anı, 2 senede neredeyse sadece kazandık. hataları elbet var. kendisi yokken de en büyük galatasaray. kendisinden önce de bu durum böyleydi, sonraki dönemde de böyle olacak.

    ancak yolların ayrılması bizi çok sekteye uğratır. sarılacak başka bi alternatif de an itibariyle yok, sezon başlamışken hele tamamiyle bir felaket senaryosu.

    yine bir ancak, eleştirilmeyi de sonuna kadar hakeden hocamız. büyük maç performansı maalesef vasat bile değil. ezber yapan öğrenci gibi, bir yere girmeyen bir ürünü ittirmeye çalışan insan gibi kafasında planı inatçı bir şekilde uygulamaya çalışıyor ve sonunda hüsrana uğruyor, uğruyoruz.

    kopenhag deplasmanı özelinde ben çok eleştiren tarafta değilim ancak prag deplasman, iç saha fener, süper kupa beşiktaş ve young boys deplasmanları direk kendisine yazmakta. bir iyileşme de göremiyorum ben ve üzülüyorum. şanslıyız ki kayıp yaşadığımız maçların hiçbirinin bizde, belki süper kupa beşiktaş, çok büyük anlamda maddi ve manevi bir etkisi olmadı. ancak iş buraya da gidiyor artık. takım bu maçlarda perişan olunca demoralize oluyor, kendisi demoralize oluyor, camia demoralize oluyor ve kaosu bu kadar yaşayan bir camia ve ülke olmamızdan ötürü adam yemecilik başlıyor. bunun sonu da hiç hoş şeylere gebe değil.

    okan hocanın konfor alanından dışarı çıkması gerekiyor. okan hocanın bir şeyleri değiştirmesi gerekiyor ve hepsinden önemlisi okan hocanın hem kendi hem de galatasaray camiasının selameti açısından takımını şampiyonlar ligine sokması gerekiyor.

    şampiyonlar ligine kalırsak, eylül başında da milli ara var. 15 eylüle kadar bir dinlenme, sakin bir gündem ve sonrasında da süreci yönetebilecek bir okan buruk görüyorum ben, görmek istiyorum çünkü nefes alan insanlar arasında bu camiayı hedeflediği yerlere götürebilecek bir numaralı isim şuanda kendisi. sadece biraz bakış açısını genişletmesini öneriyorum. kendisinin bize, bizimde kendisine ihtiyacımız var. ama mini bir update yapması gerektiğine inanıyorum.
  • 12763
    okan buruk ozelinde farkli bir sey yasamiyoruz aslinda. gectigimiz 2 yilin tekrarini izliyor gibiyiz. yani sasirilacak ya da simdilik endiselenilecek bir sey gormuyorum. sezonun devaminda da gectigimiz 2 yilin benzeri performansla devam ederse, yine rekorlar ve sampiyonluk yolundayiz demektir.

    once sunu bir netlestirelim, son iki sezonun sampiyonlukta en buyuk pay sahibi tartismasiz okan buruk. ve kendisinin kredisi bir hayli fazla olmali. cunku hakediyor. kendisinin de bunun farkinda oldugunu dusunuyorum.

    3. sezonda kendisini bekleyen tehlike surada: iki sezonda olagunustu bir performansla takimi sampiyon yaptiktan sonra dogal olarak kendi kafasindaki ideal oyunu sahnelemek ve kafasindaki ustalik eserini olusturmak istiyor olabilir, ki dedigim gibi bu hakkidir. o dogrultuda transferler yapilacagini umdu, umuyor, ve evet alinan futbolculardan kafasindaki ideal oyuncu profiline gore performans bekliyor, ya da artik onun bahsettigi oyunu ogrencilerinin ogrenmis olmasi gerektigini dusunuyor. ilgaz cinar bu konuda cok dogru bir noktaya deginmis, ve katilmamak elde degil.

    okan buruk ugrasacaktir, indandigi seyde inat edecektir, boyle de olmasi gerekir, yenilikler ve basarilar boyle ortaya cikar. fakat maalesef, bir noktada su gercegi kabul etmek zorunda kalacak gibi duruyor, o da gelen ve giden oyuncularin bir puzzle'in parcalari olmadigi. yani temelde 1. sezondan da, 2. sezondan da farkli bir takim kurgusu elinde olmadigi. bir noktada elindeki kadronun da random bir toplama takim oldugu gercegiyle yuzlesmek zorunda kalabilir, eger bekledigi transferler olmazsa.

    evet belli ki okan buruk icin tehlike surada, en nihayetinda yine pragmatist davranarak iyi futbolla sampiyon mu yapacak, ya da artik hakettigi kredisini sonuna kadar idealleri icin mi kullanacak. umarim bir iki transferle herkesin mutlu oldugu bir senaryo ortaya cikar.

    ben her durumda, yani basarisiz oldugu senaryoda dahi, okan burukla uzun yillar calisilmasi taraftariyim. hem okan buruk her yonuyle bunu hakediyor, hem de kulup ve taraftarlar olarak bu kulture sahip olmamiz gerektigine inaniyorum. bu sayede futbolcular ve ileride bizimle calismak isteyebilecek teknik direktor adaylari icin de istenilen bir klup haline geliriz.
  • 12764
    takımın ikinci kaptanının kaptanlığı hangi gerekçeyle kim tarafından elinden alındı? kendisi karar verdiyse sebebi neydi, kendisi değilde yönetim tarafından yapıldıysa buna karşı çıkmadı mı? takım kaptanlarına karar verecek otoritesi yok mu? kerem'i oynatıyorum demek ki gitmesini istemiyorum demekle futbolcuya destek olunmuyor. en kısa sürede çıkar açıklar bu konuyu umarım.
  • 12765
    kontrolünü kaybetmiş görünüyor, en büyük sorun da bu. dünkü maç* sonunda hakem falan filan diye başladı. milliyetine takılmış. beşiktaş maçından sonra da zaha’ya sallamıştı. kötü oyundan ziyade bu özgüvensiz ve hata kabul etmeme hali sıkıntı yaratıyor.

    eğer kerem’in kaptanlığını kendisi aldıysa diğer büyük yanlışı budur. kerem moskova’ya gitsin diye yönetim tarafından mobbing yapıldıysa ve bunu engelleyemediyse bu da başlı başına başka bir yanlış. dünkü maçtan sonra bile çıkıp sorumluluk alan, konuşan tek adam kerem’di. kaptanlığını almak ne alaka? olay kerem değil, bu tarz işler takım içinde huzursuzluk yaratır. ben bu takımda kolay kolay kimsenin kaptanlığının alındığını görmedim. rezalet bir süreç bana kalırsa.

    oyuncularını bu kadar hızlı harcamaya devam ederse yakında saha kenarında çok ilginç şeyler görürüz. umarım iş o noktaya gelmez ama bu sene maalesef o rahat, esprili, özgüvenli hoca gitmiş gibi görünüyor.
  • 12766
    sezona* başlangıcı, maç sonu açıklamaları, transfer tercihleri, yönetimi koruma çabası diye uzayan listede birçok eleştiriyi hak eden teknik direktörümüz. gel gelelim hocayı tek kalemde silip hakaret edenler, istifasını bekleyenler yüzünden eleştirmek istemiyorum.

    dursun aydın özbek gibi bir isim ve beceriksiz yönetimi dururken başarısızlıkların ilk faturası oraya kesilmelidir. iki sene üst üste gelen şampiyonlukta en büyük pay sahiplerinden olan hocayı üçüncü senesinde bu denli yıpratmak akıl işi değil.
  • 12767
    geldiğinde en büyük artısı aksayan noktalara anında müdahale etmesi ve olası bir hatalı tercihinde ısrarcı olmamasıydı. zamanla bu özelliğini kaybetmeye başladı ya da gelen galibiyetler ile hatalı tercih yaptığını düşünmüyor ve ilk geldiği zamanki gibi doğru müdahalelerde bulunmuyor.

    ta geçen sezon başından beri böyle. ön elemedeki molde maçlarında o kadar rezalet oynamıştık ki icardi molde forması giyiyor olsaydı elenmiştik. rövanş maçında şampiyonlar ligine katılmamıza rağmen çok öfkeliydim. hiç umut vermemiştik.

    peki hocamız ne yaptı. gruplarda molde tipinde ama daha üst seviye copenhag maçına da aynı 11 ile çıktı ve zar zor 2-2 berabere kaldık.

    umarım young boys'u eleyip şampiyonlar ligine kalırız. eğer öyle bir durum olursa oyuna bakmadan yine aynı kazanan takımı sahaya süreceğine eminim.

    formsuz inşallah düzelir. böyle devam ederse de galatasaray'ın bu periyottan en az zararla çıkmasını dilerim. bundan sonra transfer yaptıracaksa da takıma 1.90 civarı zebellah gibi futbolcu aldırsın. derbilerde ve avrupa maçlarında oyun olarak ezilmemiz ve sıradan performansımız tesadüf değil.
  • 12768
    ne oynattığı oyuna uygun oyuncu alabilen, ne de aldığı oyuncuya uygun oyun oynatabilen teknik adam.

    daha kötüsü de oynatmaya çalıştırdığı oyundan çok, ortaya çıkan oyunu çözümlemekte olan başarısızlığı. oyunun içindeki eksikliklere, defolara dair hiçbir gaile gütmeden sukunetle devam ettiği her açıdan kusur fışkıran futbolundaki ısrarı artık sağlıksız bir hale geldi.

    seti geçiyorum, sahadaki herhangi bir top kaybına dair bir antitez dahi yok. kalecinin alalade şişirdiği bir top bile rakibi stoperlerle karşı karşıya bırakabiliyor.

    kötü mühendislik gerçekten her şeyi öldürüyor. sadece 2 transfer lazım olan takıma, yapılan 2 transferin ardından takımı toplamak için 3 transfer daha gerekmesi için direkt majör hatalar gerek. işin tuhaf yanı, ufak bir dizilim değişikliğiyle bir çok defoyu halının altına süpürebileceği bir kadro yaratmışken bundan imtina ederek, oturup göz göre göre gelmekte olan bu başarısızlığın evrelerini izlemesi.

    fatih terim'in de bu tarz inatları olabiliyordu fakat bir süre sonra yaratmak istediği şeyden çok, ortaya çıkan sonuçla ilgilenmeye başlardı. böyle bir şeye ilk defa tanık oluyorum.

    2 senedir rekor puanlarla şampiyon olmuş bir hocanın kendisini bu konuma sürükleyebilmiş olması inanılmaz bir durum.
  • 12770
    öncelikle neyi istediğimize karar vermemiz gerekiyor, her sene şampiyonluk mu? istikrar mı? ben istikrardan yanayım. bu sene geriye gidebiliriz, 3. olabiliriz bu dünyanın sonu değil. hayat inişler ve çıkışlardan oluşur, biz 'başarısızlığa tahammül etmeyiz bu yüzden büyüğüz' bakış açısını artık abarttık şımardık, en ufak tökezlemede bile istifa diyerek en hafif tabiriyle hadsizlik yapıyoruz. işini yılda %99.9 doğruluk oranıyla yaparsın ama en küçük bir hatanda şefin seni çağırır ve 'ne biçim iş yapıyosun' der şu an durum tıpkı bu. puan ve galibiyet rekorları kıran adamın kellesini almaya an kollar olduk. istikrar olmadan başarının kalıcı olmayacağını öğrenemeyeceğiz maalesef. evet eleştrilcek yönleri var, evet çözüldü, evet 4-2-3-1 sisteminden taviz vermiyor ama burda yapmamız gereken bizimde hocadan taviz vermememiz. elenelim, şampiyon olamayalım her ne olursa olsun ben hocamın arkasındayım, ben bizi puan rekoruyla şampiyon yapan, bayernin ağzına ağzına basıp elinden kaçıran adamın yanındayım, düşse bile kalkar.
  • 12771
    galatasaray'da hocalığının ilk iki sezonunda üst üste rekor serilerle gelerek şampiyonluk kazanmış olan çocukluğumuzun futbolcusu. üçüncü sezona girerken sahanın içinden başkanlık makamına kadar her tarafından sorunlar fışkıran, artık çoğu şeyin tolere dahi edilemeyip ayan beyan göründüğü bir ortamdayız. bu fırtınalı denizde gemisini doğru rotada tutup limana yanaştırıp yanaştıramayacağı, kendisinin önündeki yeni challenge gibi duruyor.

    sahadaki oyunun zayıf kaldığı, ne kadar insiyatif sahibi olduğu bilinmese de bazı transferlerin tartışmalı olup bazı ihtiyaçların hiç karşılanmadığı, bazı futbolcuların bariz geriye gittiği 2024-2025 sezon başı döneminde eleştirilmesi kadar doğal bir durum olamaz elbette.

    ama sorun olan konu, özellikle sosyal medyanın hayatımızın merkezine oturması sonrası, artık uçlarda yaşıyor oluşumuz. 10 saniyelik bir video sıradan bir insanı ülkenin en bilindik siması da yapabilir, her konuda tam ortadan ikiye bölünmeyi başaran toplumun tek vücut halinde nefret ettiği biri de yapabilir.

    çeşitli formatta içerik üretip yayınlamanın aşırı kolaylaştığı bu devirde, tüm bu imkanların çeşitliliğe yol açması beklenir. ancak tam ters şekilde, siyah ya da beyaz, evet ya da hayır, iyi ya da kötü şeklinde net ve keskin reaksiyonlardan ibaret oluyor. ılımlı ya da aklıselim yorumlar değil, aşırı uçlarda tepkiler ve reaksiyonlar ilgi görüyor. iyi anlamda ya da kötü anlamda fark etmez, bir şekilde lafınızın bir ağırlığı olup konuşulması için bunun olması gerekiyor. bu da uzun vadede insanların, bir şekilde kaba tabirle "sallanmak" için kendini bu şekilde hissetmek zorunda kalıp düşünme eğilimini de buraya yöneltmesine sebep oldu.

    maçları muhtelif sebeplerden dolayı göz ucuyla izleyebilen ve salonları bok eden futbol seyircisi olarak çok da bir şeyden anlama iddiası olmayan benim bile sayabileceğim onlarca şey var. bunların bir kısmı da elbette okan buruk ekseninde ya da onunla alakalı. ama öyle bir noktaya geliyoruz ki, en haklı eleştiri bile içindeki bir cümle yüzünden linç malzemesi olabiliyor. ya da genellikle "bıraksın gitsin" cümlesi kadar itibar göremiyor. öte yandan "bıraksın gitsin" cümlesi, sayfalarca mantıklı argümanla desteklense bile, sadece "bırakmasın" eksenli duygusal reaksiyon sebebiyle linç malzemesi olabiliyor.

    garip bir şekilde insanlar artık uzun yazı yazmayı, düşünmeyi ve argüman üretmeyi sadece karşısındakini bok etmek için kullanıyor. en yumuşak başlayan uzun yazı bile günün sonunda "pıçaklama" seviyesine gidiyor. sözlüğün ilk yılları demeyeyim, bir de "sözlük bozuldu yea" geyiği ateşlenmesin sabah sabah. ama bundan 10 sene önce mesela, biz birilerini övmek ya da destek olmak için de uzun yazılar yazardık. sadece canımız öyle istediği için yapardık. hiçbir yükümlülüğü de olmazdı, "fanboy" ya da "x savunucusu" gibi ünvanları kimse istemezdi bile.

    artık nefret ortamı bir kenara, nefret etmeyene ya da uçlarda yaşamayana da bir nefret var.

    bütün bunlar da birike birike bizi bugün "sosyal medya taraftarlığı" temalı debelenmelerin içine atan ortamı oluşturuyor.

    ha tüm bunların okan hoca ile alakası nedir, onu ben de tam bilemiyorum. zor bir dönemden geçtiğimiz aşikar. buradan toparlanabilir miyiz, önceki iki sezon gibi bir yerden sonra gaza basar mıyız bilemiyorum. olumsuz bir fikri kibarlaştırmak için bilemiyorum demiyorum, gerçekten bilemiyorum. bu da beni tedirgin ediyor ki muhtemelen farklı tonlarda eleştirileri yükselten taraftarın çoğunu da asıl rahatsız eden şey bu tedirginlik.

    umarım bir şekilde toparlarız...
  • 12772
    gün hocamızın arkasında durup destek olunması zamanıdır. her insan inişler ve çıkışlar yaşayabilir. unutmayın biz 2 sezondur başlangıçları çok iyi yapamadık ancak sonrasında takım alev aldı. lanet olası transfer sezonunun bitmesiyle her şey yoluna girecektir. öncelikle şu young boys maçını atlatıp bir an önce cl'ye kalmamız gerek. sonrasında takım günden güne yükselecektir. eminim ki hoca çok iyi niyetli bir insan ve kimseyi kırmak istemiyor. şu aşamada bu yönetimle kendisinden daha iyi hoca getiremeyiz. birkaç hafta dişinizi sıkın ve hocaya güvenin. 40 yıldır bu işlerin içindeyim ve adım gibi eminim ki birkaç üst üste galibiyet ile takım kendine gelecektir. şu ortamda ne oyuncularımızı ne hocayı ne de yönetimi gömmenin bir faydası yok. bekleyip görelim başarısızlık durumunda zaten eleştiririz ama önce sabır lütfen.
  • 12773
    daha önce kimisi galatasaraylı kimisi farklı takımlı çok fazla insanla konuştuğumda herkesin idealinde olan şuydu: bir hocamız olsun ve 5-6 sene aynı adamla ilerleyelim. bunun bir mantığı var, istikrar. hele ki türkiye gibi futbolun ip üzerinde yürümekten farksız olduğu ve en ufak bir tökezlemede kelle avına giden bu adını koyamadığım sürüncemede gerekli olduğuna inandığım bir şey. herkes bir alex ferguson istiyor, 20+ yıl aynı hocayla ilerlemeyi diliyor ve her sene sil baştan kadro, yönetim, idari heyet vs. zararlı görüyor. bunun bir sebebinin de dünya ve politik görüşünüz ne olursa olsun, ülkedeki siyasi konjonktürden etkilenmemiz. çok basit bir şekilde “ülkeyi yöneten adamlar 25 senedir burada, takımlarda bu niye yok?” tarzı bir savunma gerçekleşiyor. bu da savımı güçlendiriyor.

    geçtiğimiz günlerde -galiba linkedin’de- bir yazı okumuştum. insanlar uzun vadeli işlerde artık eskisi kadar verimli olamıyorlar. bunun çeşitli sebepleri var, kimisi mantıklı, kimisi gerçekten saçma. ancak bu bir tespit, eskisi kadar uzun süreli başarılı olamıyor. birçok yönetici, müdür, şef, idareci birkaç yıl eskisi kadar verimlilik gösteremiyor. artık metal yorgunluğu mu dersiniz, bıkkınlık mı, körleşme mi bilmiyorum. insanlar belirli bir düzeyde başarılı olduğu şeyleri, bir zaman sonra aynı verimde yapamamaya başlıyorlar. bu yüzden bunun adı mali beklentiler oluyor, işten sıkılma oluyor, yeni heyecanlar oluyor ama neticesi değişmiyor, o netice de ayrılık. çünkü değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir.

    siyasi olarak zaten değişimin geciktiğini düşünen birisi olarak, bu tarz uzun vadeli teknik direktör ilişkilerinin artık olmaması gerektiğini düşünüyorum. çünkü devir değişti. teknoloji, sosyal medya, günlük işler çok yüksek bir tempoda gidiyor. insanların birbirlerine tahammülü çok az. bir hatada hemen astığım astık, kestiğim kestik modu gözleniyor.

    üzgünüm ama, galiba bundan sonra hiçbir zaman 4 sene boyunca aynı hocanın çalıştırdığı bir takımı göremeyeceğiz. zaten fatih terim’in iki farklı 4’er yılı dışında böyle bir şeyi hiç görmemişiz. bundan sonra, hele ki bu sosyal medyanın da gücüyle böyle bir şeye tanıklık edeceğimizi zannetmiyorum.

    bu yazıyı da okan hocanın durumundan bağımsız yazıyorum. belki de değişim her iki taraf için de iyi gelebilir. ya da çok farklı bir hasar tespiti ve doğru müdahale ile işler yoluna girebilir. zaman gösterecek.

    her şey benim elime kalacak olsa şunu elbette isterim ki, okan buruk en az 5 tam sezon bizimle geçirsin ve ne yapmak istediğine karar verip onu uygulayabilsin. ancak ne bana soran var, ne de benim bunu yapabilecek kabiliyetim.
  • 12775
    son dönemde aşırı sinirli ve gergin gördüğüm hocamız. belli ki erden timur'un ayrılığı sonrası bizim de tahmin ettiğimiz üzere bazı problemler oluşmaya başlamış. hoca fazlasıyla gergin ve dolu görünüyor. yeni emekli olmuş hayata farklı bir pencereden bakmaya çalışan yaşlı dedeler gibi konuşuyor;
    hakem niye alman?
    bizde azeri hakem istiyoruz.
    neden sentetik saha?
    niye olimpiyat stadında oynuyoruz?
    bu adam niye burada park etmiş?
    belediye niye çöpleri almıyor. *

    okan hoca her ne kadar basın önünde "yönetimden memnunum" tarzı açıklama yapsa da gerçeğin böyle olmadığını temmuz 2024 galatasaray lecce maçı sonrası şu söyledikleri ile ortaya koymuştu.

    --- alıntı ---
    bu sene birçok mevkide tek oyuncumuz olduğu için 4 hazırlık maçına da benzer kadrolarla çıktık.
    --- alıntı ---
    burada aslında hocanın bir iç hesaplaşma içerisinde olduğu anlaşılıyor.

    bunlarla birlikte malum köstebek olayı. soyunma odasında olanların dışarıya sızdırılması, adam yönetime verdiği transfer listesinin bakkal defterine işlenmesi. kulübün resmi mühürlü belgelerinin malum kişilerin eline geçmesi vs. bunlar da muhtemelen hocanın konsantrasyonunu düşürüyor olmalı.

    ayrıca son dönemde futbolculara karşı olan yaklaşımını da doğru bulmuyorum. zaha konusu. bu kadar açık bir şekilde her şeyi anlatmasına ne gerek vardı?

    kerem konusunu basın toplantısında kabul etmesi ne kadar doğru?
    muslera benim olduğum yerde öyle bir olay olmaz derken çok daha güzel bir şekilde yanıtlamıştı bu soruyu.

    okan hocanın kerem'in kaptanlığının elinden alınmasına nasıl izin verdiğini de anlayamıyorum. kendisi futbolculuk zamanında bu tartışmaları yaşamıştı. tugay kerimoğlu'nun kaptanlığının elinden alınması nedeniyle camiayı terk ettiğini bilmiyor mu?

    yani sonuç olarak okan hocanın biraz yönetim desteğine ihtiyacı var. artık bu bir menajer olur, sportif direktör olur. ben bilemem. abdurrahim albayrak bence düşünülmeli.
App Store'dan indirin Google Play'den alın