• 2
    6 mart günü abdullah avcı'nın ağzından çıkmış gibi bir kimya muhabbeti yayılır.
    9 mart günü abdullah avcı öyle bir beyanatı olmadığını belirterek yalanlar.
    27 nisan günü bir gazeteci üst üste gelen kayıplardan sonra yalanlamasına rağmen kendisine kimyalı soru sorar.

    abdullah avcı başta soruyu anlamayıp cevaplarken sonra aklına yalanlamak zorunda kaldığı kimya söylentileri gelip sinirleniyor. zaten kaybediyor. onun da siniri var. ben tepkiyi normal buluyorum eğer orada kaldıysa. ama abdullah avcı bu işi uzatırsa o zaman durumlar değişir.

    bununla birlikte kendisi bir muhabir olarak orada. tamam biz taraftarız istediğimiz gibi konuşuruz ama muhabirin böyle yalanlanmış bir cümle üzerinden laf sokmasını doğru bulmuyorum. hiç kurmadığını, kurduğu söylendiğinde yalanladığı bir cümle üzerinden fatih terim'e böyle laf sokulduğunu düşünün. ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
  • 3
    sevgili apo "beşiktaş da devreye girdi, sadece bir rakibimiz yok. az hata yapan kazanacaktır" diyebilen, daha galatasarayadını ağzına alamayan kompleks sahibi bir teknik direktör.

    60 yaşına merdiven dayamış olmasına rağmen elle tutulur tek bir başarısı, kupası olmayan bir teknik adam.

    her ne kadar kimyası bozuldu tarzı açıklaması olmasa da rakibinin adını ağzına alamayan, hakkında ancak "o takım" diye konuşabilen bir adam. bizi yendiği her maçtan sonra nobran bir şekilde istatistiklerden bahseden, zaten hep şöyle yeniyoruz, böyle yeniyoruz diye hava basan bir adam.

    oğuzhan kapılar da hafif tahrik edici bir soru sormuş. bi muhabir tehdit edilmeden sıradan bir proje takımı hocasına bunu da soramayacaksa kapatıp gidelim. daha geçen sezon basın toplantılarında igor tudor için bi darağacı kurulmadığı kalıyordu. centilmen arkadaşları oralarda göremedik.

    başakşehir hocasına da sahip çıkmayıverin bi zahmet.
  • 5
    gazeteci kişi; abdullah avcı' nın medaya ve taraftar baskısı olan bir ortamda sağduyusunu kaybedeceğini çok kısa bir soru ile teyit etmiştir. basın toplantıları böyle konularda sizi test eder. bu bir psikolojik harptir. ani yerden sert bir soru (kişisel hakları ihlal etmeden) bir polemik ya da algı oyunu o anda karşıdaki kişinin gardını ölçer ve bir anda ağzından asıl çıkmasını ve asıl psikolojisini yansıtmasını beklediğiniz dolayısıyla sizi istediğiniz gündem oluşturabilecek bilgilere ulaşabilecek hususlara götürür. nitekim bu soru üzerine bahse konu teknik direktörün vücut dili, ses tonu ve açıklamalarından yola çıkılarak motivasyonu ve özgüveni azalmış bir insan gibi davrandığı açıkça ortada.
    tuncel kurtizin sesindenmişcesine durum böyleyken sizinle bizim farkımız kardeş siz kendiniz için zaferler beklersiniz biz, bizi sevenler için. kendisi için kazanmak isteyen kaybetmeye başlayınca inancını yitirir, ama sevenleri için kazanmak isteyen en kötü şartlarda bile motive olur.
  • 6
    bir taraftar gibi hareket ederek laf sokmak amaçlı soru soran bir kişi. ben kızdığımız beyaz tv muhabirlerinden farkını anlayamadım. sıkıntı şurada, abdullah avcı'nın kendi yalanladığı sözü tekrar dolaşıma sokuyor ve insanlarda bu sözün söylenmiş olduğunun algısını tekrar besliyor. tehdit etmiş falan diyenler de bir düşünsün fatih terim'e soramazlar da hadi diyelim bu mantıkla bir soru sorulsun bakalım fatih terim nasıl cevap veriyor.
  • 7
    hakaret içermediği ve konuyla alakalı olduğu sürece istediği kişiye istediği şeyi sorabilecek gazeteci, muhabir.

    şimdi şöyle düşünelim ; bu kimya muhabbeti hiç çıkmasaydı bu soru yüzünden avcının tehdidine ve o saçma bakışlarına maruz kalacak mıydı. adam gayet efendi şekilde ''puan kayıpları art arda geliyor takımın kimyasında bozulma var mı'' diyor. ne var bu soruda. igor tudor ve jan olde riekerink'e bi küfür edilmediği kalıyordu toplantılarda. avcı'yı savunmanın hiç bir manası yok yani.
  • 8
    beyefendiyi tanımıyorum. kendisini savunmaya da gelmedim buraya. yalnız şunu söyleyebilirim ki kendisi bahsi geçen basın toplantısına akredite bir gazetecidir. hakaret etmemiştir, terbiyesizlik yapmamıştır. normal bir soru sormuştur. abdullah bey de önce yapması gerektiği gibi düzgünce cevap vermeye başlamış ama sonra bir art niyet sezerek kendisine cevap veremeyecek bir gazeteciyi herkesin önünde azarlamıştır. bir de dövecek gibi ters ters bakıp gözlerini devirmiş.

    abdullah avcı zamanında da semih ve sabri ile ilgili yorumlar yapmıştı. kazandıkları maçlardan sonra analiz yaparken kamuoyunun tepkisini çekebilecek beyanatlar vermişti. yine de biz abdullah bey'in doğru konuştuğuna ve o röportajda galatasaray hakkında öyle bir şey konuşmadığına inanalım.

    sırf o polemik yüzünden bir gazetecinin kelime seçimine karışmak haddine sahip mi?
    devamlı avrupada şöyle böyle diyen türkçe konuşma engeli olan abdullah avcı avrupada teknik direktörlere sorulan soruları takip ediyor mu?
    bir gazetede çıkan ve yalanladığı söylemi gazete de kabul etti mi? gazete bu konuda özür diledi mi? haberi yapan gazeteciye dava açıldı mı?
    bir gazeteci olarak belki de kendi meslektaşının doğruyu söylediğine abdullah bey'in yalan söylediğine inanmış olamaz mı?
    abdullah bey basın toplantısını düzenleyen organizasyonun orada bulunan lideri olarak kendisine cevap veremeyecek pozisyonda birini herkesin önünde nasıl azarlayabiliyor?
  • 9
    https://twitter.com/...883920507842560?s=19

    ilgili videoda tahrik edici bir soru sormuştur. bu tarz bir şey bize yapılsa herkes çullanırdı adamın üstüne. sırf karşı tarafa yapıldı diye hoş görmek, yarın bize yapıldığında da tepki veremememize sebep olur. milleti tahrik edeceğine goygoy yapan çocukları "mahkemede görüşürüz, itibarımızı düşürdün." diye dava etmekle meşgul olmasını öneririm kendisine.
  • 10
    https://twitter.com/...883920507842560?s=21

    ilgili videoda tahrik unsuru içerikli bir soru sormamış kişidir.

    burada tahrik unsuru bulmak, tecavüzcülerin “ama mini etek giyiyordu” savunmalarına benziyor.
    avcı’nın karakterine, tipine, diline, dinine, rengine, işine veya buna benzer bir değerine hiçbir küçük düşürücü ifadede bulunmamıştır.

    bize olsa kızar mıydım? kızardım. ama her kızdığım insanı tehdit edemem, tahrikle itham edemem, boş hassasiyet yapamam. yapan da samimiyetsizdir veya boş hassasiyet kasmaktadır. karşısındaki kişi biraz zeki olsa gerekli şekilde yanıt verirdi. hatta denilebilir ki, bu kadar basit bir sorudan bu kadar gocunuyorsa, yalanlarken yalan söylüyordu. hatta, “neden sorduğunu öğrenirim” cümlesi, normal bir ülkede tehdit unsurudur.

    tahrik nedir biliyor musunuz? bir futbol maçı sonrası, bir teknik direktöre, kızının mesleği ile ilgili “kızlarınız garsonluk mu yapıyor” diye soru sormaktır. neden? çünkü bağlama (context diye de biliyor yeni nesil) uygun değil. ama orada bile mahkemeye gitsen “ne tahriki ne saçmalıyorsun kardeşim” derler.

    öyle her önünüze geleni “tahrik” diye nitelendiremezsiniz. hoşunuza gitsin gitmesin.

    ki, başta da söylediğim gibi, sorusunda “tahrik” içeriği yoktur ama aldığı yanıtta tehdit içeriği vardır. başına herhangi bir şey gelirse hakkını mutlaka sonuna kadar aramalıdır.
  • 11
    ilgili videoda hakedene hakettiği gibi bir soru sormuştur. cesaretinden ötürü tebrik ediyorum. bu soru olmasa abdullah avcı yine sistem diye filan zırvalardı. kendisine de yeni bir tarz katmış oldu kurmaksızın suratıyla. bence biraz düşündükten sonra oğuzhan kardeşimize teşekkür etmesi gerektiğini anlamıştır.
    https://twitter.com/...883920507842560?s=21
  • 12
    abdullah avcı'yı hiç sevmem. başakşehir de benim için yok hükmünde rezil bir camiadır. bunları baştan söyleyeyim. fakat bu arkadaşın sorusunda olaya iki taraftan da bakarsak ciddi yanlışlar var. birinci olarak avcı'nın beyanatı yalanladığını bilmediğini farz edelim; yine de böyle bir soru soruyorsa işini doğru takip etmediğini söyleyebiliriz. avcı'nın ben böyle bir şey demedim' demecini biliyorsa da sorunun masum olmadığı, duygu karıştırılıp profesyonelliğin terk edildiği bir gerçek. avcı'nın tutumuna değinmiyorum. vurgulamak istediğim şey şu, terim'e böyle bir soru sorulsa içinde hakaret yok diye 'yanlış bir şey yok,oyna devam' kafasında olmayacaktık asla. profesyonel davranamamış muhabir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın