• 202
    ben taraftarım ama muhasebeci değilim. yönetim ve teknik heyet üzerinde bir söz hakkım var mı? hayır.
    oyuncu transferlerinde bir söz hakkım var mı? hayır.
    takımı masada savunma noktasında bir söz hakkım var mı? hayır.
    kulübün sahibi taraftar mı? hayır.
    ben taraftarım ve benim takımım rakip takımı ezip gümbür gümbür oynasın, ben de mutlu olayım.
    isterlerse borcu fenerbahçeden bile fazla olsun ama galatasaray büyüklüğüne zeval gelsin istemem. mustafa başkan ve burak başkan döneminden beri her transfer döneminde eziliyoruz, üstelik beşiktaş’a bile ezildik. yönetimin iş bilmezliği ve öngörememezliği ile ben mutsuz olmak istemiyorum arkadaş. nasılsa yönetimdeki herkes benim onbinlerce katım zengin. onlar düşünmezse ben mi düşüneyim? düşünmem.
  • 203
    benekli ayhan'ın dediği gibi: dişler dökük, g.tte mayasıl var, her yerim ağrıyor, karaciğer bitik...

    yaş 35e dayanmış, bir bu kadar daha belki yaşarız cebimdeki paranın bile bu kadar hesabını yapmıyorum. bi defa geldiğimiz şu kısacık hayatta bırakın da şampiyonluklar görüp mutlu olalım.
    korkmayın her gelen hükumet 3 büyüklere daima yardım eder, karşısına alamaz. takmayın bu kadar...

    gereksiz yere telaş yapan topluluktur.
  • 204
    benim de yavaş yavaş arasından ayrılmaya yakın olduğum topluluk. bunun için 3 sebebim var.

    1. sebebim, daha önce benim galatasaray taraftarı başlığında yazdığım ve bu başlık altında 4staredgala nickli arkadaşımızın yazdığı gibi taraftarın yazın muhasebeci kışın başarıyı istiyor oluşu. 2021-2022 sezonuna başlarken amaç az yıllık ücret verebildiğince çok bonservis ücreti vermekti. bunun da amacı genel anlamda yıllık maliyetleri kısıp, elinde asset oluşturmaktı. bu yapıldı mı? yapıldı. takıma çöp diyen adam bile bugün olası gelecek bonservis ücretlerini hesaplarken o verilen bonservisin üstünde hesaplıyor. geçen sene elneny- ghezzal- berghuis- rossier- stanciu veto edilirken helal başkan diyenler, başarısız olunca teknik ekibe tekrar gelsin küme düşürme işlemini tamamlasın diyor. bunu dedikleri kişi de 4 yıldızdan neredeyse 2'sinin sahibi. yani galatasaray taraftarının yazın muhasebeci olmasına kanmamak gerekiyor. hem başarı hem küçülme isteniyorsa taraftar kendi içinde tutarlı olmalı. tutarlı mıyız? değiliz.

    2. sebebim, rakip takımların bunu hiç umursamaması. umursamıyorlar ve ahmet nur çebi'nin açıklamasına göre bilmem kaç milyonluk borçları siliniyor. öteleniyor. adamlar her sene forvete 3-4 milyon euro para verebiliyor ki bunu kiralık oyuncularda yapıyorlar. oynatmadıkları oyunculara da para basıyorlar kimsenin umurunda olmuyor. muhtemelen borçlar silinir, bize bir şey olmaz diye düşünüyorlar. haklı da olabilirler. zaten fenerbahçe'ye topuk yaylası vs, sürekli bir yerlerden destek veriliyor. fenerbahçe son 10 senedir maddi olarak kötü ama hala bir hocaya 7 milyon euro verebiliyorlar. demek ki, bu borçlardan korkmuyorlar. biz taraftar olarak niye korkalım?

    3. sebebim ise, yeni başkanımız. dursun özbek ve yönetimi gelmeden ve geldikten sonra sürekli paralı olduklarını söylediler. para sıkıntısı olmadığını söylediler. hatta cüzdan salladılar. o cüzdan sallanıyorsa, bana da ekonomi düşünmek düşmez. sonuçta hepsi işlerinde başarılı iş insanları. benden daha başarılılar ve başarılı olma sebeplerinden biri de ekonomiyi ve para yönetmeyi benden daha iyi bilmeleri. bu durumlarda da düzeltmesi gereken kişi onlar.

    bu saydığım 3 sebepten dolayı istifa etmeyi düşündüğüm taraftar grubu. bundan sonra talisca- ndombele- gueye 3'lüsünü aynı anda isteyen entryler girebilirim. :)
  • 206
    ''kaliteli, faydalı ve pahalı oyuncu almayalım,
    kalitesiz, faydasız ama uygun maliyetli oyuncu alalım''
    bazıları muhasebeci taraftarı kafasında böyle karikatürize ediyor sanırım.

    böyle bir şey yok arkadaşlar.
    muhasebeci taraftar olarak diyorum ki;
    8 milyon euro'ya, 30 yaşında maicon almayalım
    4 milyon euro'ya, 22 yaşında marcao alalım.

    bugün transfer hamleleri yapabiliyorsak, marcao satışından gelecek paraya güvenerek bunu yapıyoruz.
    satma ihtimalimizin az olduğu her futbolcuya karşıyım. çünkü bu kulübün borç batağından kurtulması için futbolcu satışından para kazanmamız gerekiyor.
    vallahi keyiften muhasebeci olmadık, mecburiyetten böyle olduk.
    neyse ki dursun özbek ve cenk ergün geldi de, muhasebe yapma derdinden kurtulduk. *
  • 207
    1 yılda berkan, cicaldau, gomis, torrent, sensibile gibi isimlere saçılan paraları görüp galatasaray üyelerinin kürsüye çıkıp hayırdır siz ne yapıyorsunuz dememesinin ardından artık umrumda değil. üyeler kulübün batmasını düşünmüyor ben taraftar olarak mı kendimi yıpratacağım. artık fenerbahçe taraftarı gibi takılıyorym basın parayı yıldız getirin şampiyon olalım.
  • 211
    dursun özbek'in ilk transfer döneminde uyanıp ayrıldığım ekol.

    galatasaray'ın herhangi bir paydaşının galatasaray borçsuz olsun, denk veya pozitif bütçe dahilinde yönetilip mali bağımsızlığı olsun diye bir derdi, umuru yok. galatasaray özneli/nesneli finans muhabbeti yapmak istiyorsanız arsa marsa, inşaat falan o tarz konulardan bahis açın. o zaman pür dikkat etrafınıza toplanır herkes, kağıdı kalemi hesap makinasını eline alıp.
  • 213
    ben dahil birçok muhasebe, mali işler, finansal yönetim ekiplerinde yer alan veya yöneten arkadaşım dahil olduğu grup. meslek hastalığı olarak her şeyin hesabını yapıyoruz ister istemez. transferlere de başka gözle bakılmıyor hali ile.

    kendilerinden iki şey bekliyorum, bir açık pozisyon taşımasınlar, iki ayranımız yokken taht-ı revan ile gitmesinler hacete...
  • 214
    muhasebeye önem gösterilmediği için önceki sezonlarda yaşadığımız satmadan alamazsın kısıtlamasını ve avrupa'dan men cezasından kıl payı kurtulduğumuzu unutmamış taraftarlardır. tarihten ders alabilen en asil duyguların adamlarıdır.

    para saçmakla vizyonun ilişkisi olmadığını bilen adamlardır. zira bazı futbolcu sözleşmelerinin maaş ve bonservis kısımlarında yazan rakamların herhangi bir profesyonellik gerektirmediğini, aramızdan herhangi birini eğitim düzeyi farketmeksizin göndersek aynı rakamlara hatta daha az rakamlara anlaşıp döneceğini de bilir.

    bonservis ve maaş konusunda konuşmak için gidip ekonomi okumak zorunda olmayan taraftarlardır ayrıca. atomu parçalamadıkları için normal bir beyin sahibi olmak yetiyor.
  • 215
    x bir ürün ya da hizmet aldığımızda, ödediğimiz kdvnin hesabını, maaşımızdan, ticaretimizden vs kesilen peşinen ödediğimiz gelir vergisinin hesabını, keyiflenmek için alıp vergi yükünden dolayı daha beter efkarlanıp sinirlendiğimiz rakıdaki özel tüketim vergisinin hesabını "aşırı haklı olarak" sorarken nasıl muhasebeciliği hak görüyorsak, bu hususta çok daha fazla haktır muhasebecilik.

    takımlar -özel ve derin mevzuları saymazsak- taraftara muhtaçtırlar. ben galatasarayımı deli gibi seviyorum. elimden ve cebimden geldiğince katkıda bulunuyorum. karşılık olarak da başarı bekliyorum. bugüne dek de fazlasıyla aldığımı düşünüyorum. hoş, başarısız da olsak asla katkım düşmedi, düşmeyecek bu ayrı mevzu. ama bir insanın parasını ve sevgisini verdiği durumu sorgulaması, kendince hesaplar yapması abes olmamalı. üstelik sorgulanan vergi de değil harcamanın tümü.

    bizler bireysel değiliz, ülkenin en büyük stksının üyeleriyiz. sevgimiz tek, hedefimiz aynı.

    sorun, sorgulayın. zararını görmezsiniz.
  • 216
    z raporu alıp gitmelerini dilediğim taraftar kitlesi.

    her branşta olduğu gibi futbolda da bütçen kadar varsın. 1 para etmeyecek mala 2 para vermek yerine 10 paralık mala 8 para vermek her zaman daha faydalı ve karlıdır. vatandaş boşuna dememiş "ucuz mal alacak kadar zengin değilim" diye.

    şampiyon galatasaray kadroları her zaman kaliteli futbolculardan oluşmuştur, vasata değer biçmekten kurtulalım artık. bunun lamı cimi yok arkadaşlar. ya az para harcayıp başarısız olacağız, ya da para harcayıp sportif başarı elde edeceğiz. bu işin matematiği bu kadar basit.
  • 218
    kurumsal iş hayatında, genel istek çalışma arkadaşlarının birbirlerinin maaşını bilmemesidir.

    kendi firmamdan örnek vermem gerekirse, çalışanların gün hesaplarını yapan muhasebe/ik uzmanı bile maaşları bilmez. hesaplamasını yapıp mali müşavirimize iletir, ki o mali müşavir de şirket çalışanı değildir. bu şekilde şirket içerisinde genel müdür dışında kimse kendi maaşından başka hiç kimsenin maaşını bilmez.

    doğal olarak, şirket içi mevkiler dolayısıyla senden az ya da çok maaş alan kişileri tahmin edebilirsin. hatta bunu bindiği arabadan, yediği yemekten, gittiği tatilden bile öğrenmeye çalışabilirsin.

    aynı mevkide çalışan arkadaşının maaşını öğrendiğin anda artık elinde bir matematik hesabı, bir koz olur. aklından çıkartamazsın ve kendi çalışma performasını ölçebileceğin bir denklem kazanırsın. her hatada senden çok kazanıyorsa başka, seninle aynı kazanıyorsa başka ve senden az kazanıyorsa başka bir hesap yapmaya başlarsın. bu iş artık bir yarışa dönüşür. hatta her fırsatta elindeki matematiği hesaplarsın.

    gelmek istediğim nokta, işini kamuya açık bir şekilde gerçekleştiren futbolcuların bunu her antremanda, her maçta hatta her birbirleriyle aynı ortamda bulunduğu anda hesaplıyor olması. akabinde bunu bizim de hesaplayabiliyor olmamız. kontratından bağımsız olarak değerlendirme yapabilmek imkansızlaşıyor. kaldı ki bu sektörde (büyük takımlarda) hemen hemen herkes kazandığı parayla aynı şartlarda yaşıyor.

    aklıma nelsson-bardakcı kıyasından gelip, yazma ihtiyacı hissettim ki sanıyorum bahsettiğim durum için mükemmel bir örnek. işin özü, eğitim seviyesi, iş ahlakı, profesyonel olabilme hatta kişinin sosyal becerileri çok çok önemli hale geliyor. basından, sosyal medyadan veya herhangi bir mecradan sürekli para konuşulan bir ortamda başarılı olabilmen için mental olarak çok güçlü olmak gerekiyor.

    dünyanın en büyük endustrisinde, bir diğerinin kontratını bilmek ve buna göre yaşamak sanırım çok zor olmalı. aldığın maaşın altında ezilebilirsin ya da yüksek bir egoya ilerlersin. her durumda işini düzgün icra edemeyebilirsin. umuyorum ileride bu işi yapacak, bizleri sevindirecek ya da üzecek gençlerin küçük yaşta bu konuda alacakları mental eğitim ve öğrenim ile yolları açık olur. aynı şekilde bu ülkenin bir şekilde çalışanı, üreteni olacak gelecek nesil için de aynı temmenilere sahibim.

    girdiyi ben yazarken, aklıma soyunma odasında tek başına antremanı bekleyen morutan düştü.

    münasebet içinde olduğun çalışma arkadaşlarının değerini, ederini bilmek ya da onların tarafından bilinmesi, sürdürmesi çok zor bir savaştır.
  • 219
    bu saatten sonra an itibariyle görevimden istifa ediyorum. artık muhasebeci taraftar değilim. kulüp kime ne kadar bonservis harcamış, yıllık ne kadar maaş vermiş zerre kadar umurumda değil.

    bunun sebebi marcao'nun komik bir paraya satılmasıdır evet. demek ki bu kadar kafa yormaya gerek yokmuş ya. getirin kardeşim talisca mı getiriyorsunuz, gueye abime yıllık 4 milyon euro maaş mı ateşliyorsunuz hiç ilgilenmiyorum. dünya karması kurun ne olacaksa olsun artık.
  • 221
    galatasaray'ın dertleriyle dertlenen çok samimi galatasaray taraftarlarıdır. eskiden ben de bu kardeşlerimizin safındaydım ama burada yazdıklarımın, düşüncelerimin hiçbir şekilde galatasaray genel kurulunu etkilemeyeceğini bildiğimden sadece kendi zevkime odaklanıyorum. ben galatasaray futbol takımı topunu oynarken acı çekerek izlemek istemiyorum. kalitesiz ama ucuz futbolculara katlanmak istemiyorum. küçük düşünerek galatasaray'ı küçülttüğümüzün farkına varmalıyız. har vurup harman savuralım demiyorum ama kaliteli ve bitik olmayan topçulara sonuna kadar ihtiyacımız var çünkü galatasaray futbol takımımız kalitesizlikten can çekişiyor. her şey de olduğu gibi galatasaray'da da ucuz etin yahnisi yavan oluyor.
  • 223
    mesele muhasebecilik yapması değil, yanlış isimler üzerinden bunu yapmasıdır. modern futbolun en önemli mevkisi olan orta sahan senin açık ara en zayıf ve en kalitesiz bölgen ise buraya alınacak ve tartışmasız katkı verecek bir adamın muhasebesini yapmak çok anlamsız. gueye ne zirvesinden uzun zaman geçmiş bir futbolcu ne de performans ile alakalı bir sıkıntısı var. tamamen saha dışı bir olay nedeniyle bir fırsat transferine dönüşmüş durumda. yani atıyorum falcao da normalde üzerinden maaş konusunun açılmaması gereken bir futbolcu ancak tabii zirvesinin üstünden uzun zaman geçmiş, yaşı artık emekliliğe çok yaklaşmış, çok ciddi sakatlık geçmişi olan bir adamdı. gueye öyle değil. çok ekstra bir aksilik olmadığı durumda tartışmasız bir şekilde takıma seviye atlatabilecek bir adam.

    galatasaray'ı melo'ya, sneijder'e, drogba'ya hatta burak ve selçuk'a verilen paralar borca sokmadı. öyle veya böyle geri dönüşünü alıyorsun. yani ödediğin paranın sahada bir karşılığı var. bizi hiç faydalanmadan milyonlar döktüğümüz, 300-500 bin euro maaş alıyor diye görmezden gelip kupa maçlarında 3. lig takımları karşısında bile mahcup eden adamlar bitirdi. bunu anlayalım artık. tamam kur eski kur değil ama transfer mi yapmayalım? bu takım 3 senedir şampiyon olamıyor. bizim için kabul edilemez bir durum bu çünkü galatasaray şampiyonluk hedefleyen bir takım. bunun için de net adımlar atılması lazım. bu kadar basit. he yine yapalım, herkese yapalım eyvallah ama orta sahaya değil lütfen. melo'dan beri orta sahanın önemini anlamadıysak artık bize de yazıklar olsun.
  • 224
    son zamanlarda türeyen bu tip taraftar güruhundan dolayı başarısızlıkları yaren edindik. kulübün bütçesini düşünmek taraftarın işi olamaz. onu kendi reklamlarını yapmak için yönetime talip olanlar düşünmeli. galatasaray gibi büyük kulüpler için tek hedef kupalar, şampiyonluklardır. bunun yolu da adı sanı duyulmuş kaliteli futbolculardan geçmektedir. o futbolcuları kulübe kazandırması gereken yönetimdir. iyi futbol iyi oyuncularla oynanır. gerçek hayat fm oyunları gibi değil. o yüzden artık bu tip taraftar profili muhasebeciliği bir kenara bırakıp, takımın eksiklerini bir türlü gideremeyen, görüştüğümüz kaliteli isimleri rakiplere kaptıran, güçlenemediğimiz gibi en iyi futbolcumuzu yok pahasına gönderen yönetimi ciddi şekilde eleştirmeye başlamalıdır. ben marcaodan gelen üç otuz paranın da adı sanı duyulmayıp, ciddi potansiyel vaat ediyor bahanesiyle yeni morutanlara, cicaldaulara gömülmesini istemiyorum. madem o cüzdan sallanıyor bu kulübe dybala'lar, gueye'ler, aurier'ler ya da muadilleri gelmeli. biz de olayın maliyet aşamasında değil, başarı aşamasında konumlanmalıyız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın