• 84
    bu adam dün gece benim rüyama girdi. sabah kalktım, uyku mahmurluğunu bile üzerimden atmadan, afyonumu bile patlatmadan girdim youtube'a, açtım bu adamın videolarını izledim.

    ben hayatımda basketbolu takip etmemiş birisiyim. vaktinde, tofaş'ın tofaş olduğu yıllar*, 1 kere salona gidip yarım gözle maçlarına bakmıştım arkadaşların hatrına, o kadar . basketbol geçmişimde onun dışında bir de orta okulda ayağım kırık olduğu için beden eğitimi dersinde sınava girememiştim*, o zaman beni basketboldan sözlüye almıştı hoca, bedenim bile 4 gelmişti karneme düşün. o kadar beter durumdayım. hatta bilemediğim soruyu da daha dün gibi hatırlıyorum; bir basketbol maçında maç berabere biterse, en fazla kaç uzatma oynanır diye sormuştu hoca, ben de 3* demiştim. beraberlik bozulana kadar maç devam ediyormuş, o gün öğrendim mesela**.

    ben ki, ömrü boyunca, gece yarısı, uykuya daldıktan sonra uyanmaktan nefret eden, uyanınca hırçınlaşan, uyandırılınca ağzından küfür elinden sopa eksik olmayan adam, bu adamın tek bir maçını izlemek için gece yarısı saat 4'e saat kurup kalkmış adamım. utah jazz'le oynanan efsane final serisinin 6. maçı dersem, basketboldan anlayanlar, hatırlayacaktır eminim.

    http://www.youtube.com/...&feature=related

    şimdi sabahtan beri ben bu adamın videolarını, reklam filmlerini falan izliyorum. onun hakkında yapılan açıklamaları okuyorum, onun yaptığı konuşmaları okuyorum. bu adama olan hayranlığım yeniden depreşiyor. ki bak bir daha söyleyeyim, ben basketboldan falan anlamam, işim olmaz, takip etmem.

    sözlüğe bir bakayım dedim, sözlüğü açtığımda sol tarafta michael jordan'ı nba draftında ilk sıradan seçmeyen zihniyet başlığını görünce, dedim ki tamam. lassie bize bir şey anlatmaya çalışıyor.

    öncelikle, ben de bugün öğrendim bu gerçeği, yalnız bakınırken farkettim ki, michael jordan'ı seçmeyen adam, sanırım ertesi sezon istifa etmiş**.

    michael jordan'ı seçen adam da, en az onun kafar saftirikmiş, bunu da bugün öğrendim. rod thorn denen abi*'nin yaptığı açıklamayı koyuyorum buraya;

    "we wish jordan were 7-feet, but he isn't. there just wasn't a center available. what can you do**? jordan isn't going to turn this franchise around. i wouldn't ask him to. he's a very good offensive player, but not an overpowering offensive player." *

    tercümesi şu ki; keşke jordan 7 feet* olsaydı. öyle takımı sürükleyecek birisi değil, biz de ondan bunu beklemiyoruz zaten*. draft edecek pivot bulamadık, iyi bir offensive basketbolcu, ama o kadar güçlü değil. *

    ondan sonrası çorap söküğü gibi geliyor zaten. şimdi hangi ödülleri kazanmış, kaç kere mvp olmuş falan, bunlara girmeyelim, zaten konuya hakim olan arkadaşlar yeteri kadar açıklamışlar. benim değinmek istediğim başka bir konu var. bu adam en iyi olduğu zamanlarda bile, antremanlara herkesten önce gelirmiş. herkesten çok çalışırmış. bunu da şu sözlerle anlatıyor kendisi;

    "herkes bir gün michael jordan olmak için çaba sarfeder, ben ise her gün michael jordan olduğumu kanıtlamak zorundayım."

    bu adam için egosu çok şişkindi diyorlar da, ulan iyi ki ben onun yerinde değilmişim. ben onun başardıklarını başarmış olsaydım, salona büyük bir ihtimalle şöyle çıkardım;

    http://i51.tinypic.com/nn4k2b.jpg **

    ben ki; ömründe bir basketbol maçını bile adam gibi izlememiş olan ben, yaşar usta.. eeööö pardon karıştı, ben bunu yazan tosun, bu adamı izlemek için gece yarısı kalktıysam, bu adam efsanedir benim gözümde.

    şimdi çıkmış millet kobe falan diyor, ondan daha iyiymiş. valla kanka ben bir tane kobe tanırım, kobe tai. o da yaşlandı artık, elini eteğini çekti piyasadan. **

    bu arada bu 23 numara konusunu da bugün öğrendim, neden bu numarayı aldı falan onlara da baktım az buçuk, genel kanı, abisinin numarasının yarısını almış**. bunu da zaten çoğu kişi biliyormuş, ben yine bugün öğrendim. ama bir yerde gördüm, bu 23 başka bir şeyi daha ifade ediyormuş, genel kanının aksine, kanımı donduran bir durum bu. inşallah doğru değildir**.

    bu arada 23 > 8 diyerekten, sizlere veda ediyorum. bu da 8'den gelsin;

    http://www.youtube.com/...&feature=related **

    saygılar majesteleri :)

    not 1: bu arada karl malone diye bir adam daha vardı bak, o da iyi basketçiydi, utah maçından biliyorum onu da. o da meşhur baya haa, haberiniz olsun. o adam da büyük adamdı ama işte majestelerinin gölgesinde kaldı. bazıları şanssız doğuyor amk.

    not 2: ulan yollamadan önce baktım da, bu adam, hiç basketboldan anlamayan birine bile bu kadar yazı yazdırıyorsa, efsanedir.

    bence basketbolu sevin, yaşatın. iyidir basketbol, bence herkes oynamalı. benim çocuğum da inşallah basketbol oynar.

    bu da son videomuz olsun;

    http://www.youtube.com/watch?v=F9yQaGj46Nw
  • 242
    şu sıralar lebron james ile karşılaştırılan efsane basketbolcu. hangisinin daha büyük olduğu konusunda lebron'un kariyeri bitmeden yorum yapmak istemem ama kendisini lebron'dan daha şanslı kılan birkaç unsur var, onları da söylemeden geçmek olmaz.

    1- phil jackson ve tex winter: mj tüm şampiyonluklarını tarihin en iyi koçlarından birinin ve tex winter'ın icadı olan triangle offense'in yardımıyla aldı. lebron hiçbir zaman phil jackson kalibresinde, hatta ona yakın kalibrede bir hoca ile çalışma fırsatı bulamadı.

    2- rakipler: lebron son 2 seneye kadar doğuda olduğu için final yolu nispeten kolay oldu ve bu haklı olarak lebron'un 10 finalinin değerini biraz düşürdü. ancak lebron'un finalde karşılaştığı rakipler neredeyse her seferinde mj'in rakiplerinden daha güçlüydü. mj'in finaldeki rakipleri;

    1 kere los angeles lakers
    1 kere phoenix suns
    1 kere portland trail blazers
    1 kere seattle supersonics
    ve 2 kere utah jazz oldu.

    lebron'unsa final rakipleri 4 kere golden state warriors, 3 kere san antonio spurs, 1 kere oklahoma city thunder, 1 kere dallas mavericks ve 1 kere de miami heat oldu (bu sene). lebron'un kariyerinde kara bir leke olarak kalacak 2011 dallas final serisi ve bu sene oynadığı miami heat final serisi haricinde lebron'un rakipleri mj'in rakiplerinden (91 lakers ve 97-98 utah da dahil olmak üzere) bariz bir şekilde daha güçlüydü. benim şahsi düşüncem, lebron mj'in yerinde olsa o da rahatça 6'da 6 yapardı, mj lebron'un yerinde olsa maksimum 10'da 5 yapardı (lebron bugün 10'da 4 yapacak gibi duruyor), aynı şartlarda 2007, 2014, 2015, 2017 ve 2018 finallerinde mj'in de pek şansı olmazdı. ha jordan 2011 finallerini kesinlikle dallas'a bırakmazdı ama o da 2016 finallerinde lebron'un yaptığını yapamayabilirdi.

    3- karşılaşmanın günümüzde yapılması: özellikle ülkemizde eskiye özlem, eskileri olduğundan daha iyi hatırlama diye bir olay var. mesela dünya üzerinde brezilyalı ronaldo'yu cr7'den daha büyük futbolcu olarak gören brezilya hariç bir tek türkiye vardır herhalde. günümüzde lebron'un defoları çok net görülürken jordan'ı sahip olduğu defolarla değil başardıkları ile hatırlıyoruz.

    aynısı lebron'un rakipleri vs jordan'ın rakipleri kıyaslamasında da geçerli;

    günümüzün en iyi oyuncularından harden, westbrook ve hatta durant ve leonard bile kaybettikleri her sene loser diye anılıyorlar. bu oyunculara loser diyen kitle 1997 ve 1998 finallerini izlemiş olsa şu an efsane gözüyle baktıkları (haklı olarak tabii) karl malone ve john stockton'a kim bilir neler derlerdi. günümüzde eleştirilen bu oyuncular, özellikle 1,2 ve 3 numara oynayan oyuncular, jordan'ın dönemindeki muadillerine göre çok daha iyi oyunculardı. mesela mj'in 1992 finallerindeki rakibi portland'ın en büyük yıldızı (belki de tek yıldızı) olan clyde drexler'ın kendisine sorsak, o bile şimdilerde flopper, loser diye eleştirilen james harden'dan daha büyük oyuncuydum diyemez, utanır. aynı şekilde stephen curry john stockton'dan, kevin durant ve kawhi leonard charles barkley'den bariz bir şekilde daha iyi oyuncular. ki bu saydıklarım lebron'un kariyerinin 2. yarısında savaştığı rakipleri sadece. yoksa lebron prime kobe ile de, prime duncan ile de aynı ligde oynadı; hatta prime duncan ile final oynadı (tabii burada mj'in de kariyerinin ilk döneminde efsane detroit pistons ve larry bird, magic johnson, james worthy, kareem abdul jabbar ile mücadele ettiğini hatırlatmakta fayda var, kariyerlerinin ilk dönemlerindeki zorluk konusunda lebron'u ön plana çıkarmaya değil, onun da çok değerli rakiplerle mücadele ettiğini hatırlatmaya çalışıyorum sadece.).

    dağılan konuyu toparlamak gerekirse, günümüz oyuncuları en küçük yanlışlarında bile ağır bir şekilde eleştirilirken jordan dönemi oyuncuları sadece olumlu yönleriyle hatırlanıyor. bu hem lebron'a hem de lebron'un rakiplerine büyük haksızlık. sırf bu yüzden lebron vs jordan tartışmasının daha sağlıklı şekilde yapılabilmesi için lebron'un kariyeri bitmeli, hatta üzerinden 10 yıl civarı bir süre geçmiş olmalı (ki lebron dönemi de her açıdan jordan dönemi kadar tozpembe görülsün.)

    4- mj'in nba'in globalleşmesindeki önemi: özellikle 90'lı yıllarda nba'in globalleşmesi ciddi oranda ivme kazandı. ve bu ivmenin bir numaralı sebebi de jordan'dır. örneğin space jam, hem nba'i hem de michael jordan'ı 90'lı yılların çocukları arasında bir ikon haline getirdi. lebron nba'e geldiğinde nba çoktan gereken globalleşmeye ulaştığı için lebron'un nba markasını daha yukarı taşıma şansı olmadı, çünkü zaten nba markası en yukarıdaydı.

    5- 92 dream team: bu takımın jordan'ın daha da efsaneleşmesinde payı olduğu düşüncesindeyim. o dönemin dream team'i altın madalyayı kazanmalarını geçtim, önüne gelene lise takımı muamelesi yapınca zaten nba efsanelerinden oluşsa da bu efsanelerin de efsaneliklerini daha da arttırdı. lebron'lu 2012 dream team kadrosunun da bu kadroya yakın seviyede olduğunu söyleyebiliriz ama 92'de toplanan kadro öyle bir seviyedeydi ki o kadroya eşdeğer bir kadro bir daha gelir mi bilinmez (2012 kadrosu da 4 ve 5 numaralar yönünden eksik kalıyordu o kadroya göre).

    velhasıl kelam lebron james-michael jordan kıyası yapılırken mj'in lebron'a göre birçok konuda çok daha şanslı bir oyuncu olduğu unutulmamalıdır. ve şu da akıllardan çıkarılmamalıdır ki lebron'un henüz kariyeri bitmedi. kendine böyle bakmaya devam ederse ve yine 2014-2019 golden state warriors gibi bir süper takım oluşmazsa lebron'un yüzük almak için 3-4 senesi daha olduğu inancındayım. bir bakmışız kariyerinin ilk 16 yılında 3 yüzük kazanmış olan lebron, son 4 yılında 3-4 yüzük kazanmış ve bu kıyaslamayı yüzük sayısı üzerinden yapanların elinden bu kozu almış*.

    şunu da eklemek gerekirse lebron'un kariyerinin 11 senesini geçirdiği cleveland cavaliers franchise'ı ile mj'in tüm başarılarını kazandığı chicago bulls franchise'ı arasındaki derin yönetiliş farkı da bana kalırsa jordan'ı lebron'a göre çok daha şanslı kılan bir faktör, onu da es geçmemek lazım.
  • 207
    nasıl bir adam olduğunu lebron üzerinden anlamaya çalışalım;

    lebron benim gördüğüm en komple oyunculardan biri. inanılmaz bir fizik güce ve atletizme sahip. nba' e çok büyük bir beklenti ile girdi ki bu zamana kadar da o beklentilerin hakkını verdi. savunma da dahil olmak üzere bir basketbol sahasında yapılabilecek hemen hemen her olumlu şeyi yapabilen bir adam. ve bu kadar komple bir basketbolcu olan lebron, biri kariyerinin zirvesinde olmak üzere 2 defa basketbola ara vermiş olan jordan' ın rekorlarını ancak geçebiliyor. kaldı ki play off serilerinde en skorer oyuncu lebron olsa da lebron o rekoru jordan' dan yaklaşık 50 maç daha fazla oynayarak kırabildi.

    edit: bir iki rakam daha verelim. nba tarihinin en skorer oyuncusu olan 38.000 barajını geçen karem abdul-jabbar bunu 20 sezon ve 1500 küsür maçla yaptı. keza yine benim izlediğim en saf skorer olan, hayvan gibi de top kullanan kobe bryant da kariyerini 33.000 küsür sayı ile bitirdi ve jordan' ı geçti. ancak kobe de bunu 20 sezonda ve 1300' den fazla maçla yaptı. kariyerini 32.292 sayıyla bitiren jordan ise bu rakamı 15 sezon ve 1072 maç ile yaptı. dahası var; yukarıda da dediğim gibi jordan 2 defa basketbola ara verdi ki o iki sezonu(aslında 3 sezon oynamadı, 1994-1995' te oynadığı maç sayısı 20 falan) en az 25 sayı ortalamaları ile oynayabilecekken yaptı bunu. 40 yaşındaki halinin nba sezon ortalaması 20 sayı 6 ribaund 3 asistti.

    zaten şu rakam her şeyin özeti; nba tarihinde kariyer ortalaması 30 sayı üzeri olan 2 adam var sadece;

    wilt chamberlain: 30.07

    ve majesteleri

    michael jordan: 30.12
  • 231
    the last dance'den sonra kendisine yonelik iki temel elestiri yeniden gundeme geldi ki anlamakta zorluk cekiyorum.

    birincisi adamin takim arkadaslarina yonelik tutumu. hakli/haksiz ayri bir tartisma ama bu ozelligi kendisinin karakterinin bir parcasi, ki o karakteri ve huylari formatlarsaniz michael jordan dunyanin gelmis gecmis en iyi birkac sporcusundan biri olamaz, hatta belki sadece siradan bir nba oyuncusu olur. bazilari sporu sadece calisma ve yetenek olarak goruyor sanirim.

    ikincisi ise bazi politik olaylara tepki gostermemesi. bu da tuhaf ve daha ziyade ideolojik bir suclama. belgeselde bunun cevabini "ben oyunuma konsantre oluyordum, evet belki bencilce ben hicbir zaman aktivist olmadim" diyerek veriyor. eger her sohret olmus sporcunun boyle bir misyonu varsa, cogunun her hafta bir siyasi tweet atmasi gerekir herhalde cunku her ulkenin kendince turlu turlu rezilligi var.
  • 229
    onun kadar rekabetçisi gelmedi.
    aslında kariyeri çok uzun olmamasına rağmen, (toplamda beş yıl ara verdi ve son oynadığı iki yılda üç yıl ara verdikten sonra 38 ve 39 yaşındaydı)
    buna rağmen kariyerine 6 şampiyonluk sığdırdı.
    kıyaslandığı lebron veya kobe kadar oynasaydı 10 şampiyonluğu rahatlıkla görebileceği açıktı.
    efsane chicago bulls takımının dağıldığı the last dance sezonunda jerry krause'un büyük kazığı olmasa ve kadro bir arada kalsaydı, jordan formunun zirvesinde basketbolu bırakmayacaktı. olaylar da farklı gelişecekti tabii...
    öyle bir efsaneden bahsediyoruz ki, nba'in çok daha sert olduğu 86-90 yılları arasında mj'nin yaptığı istatistiklere düzenli olarak yaklaşan kimse yok.
    üstelik şu an oynanan basketbol oyuncuların bireysel performanslarını çok daha kolay öne çıkarıyor olmasına rağmen...
    muhteşem hücum performansının yanında, kafasına birini taktığında da ligin en iyi savunma oyuncusuna dönüşüyordu!
    michael jordan bir bağımlıydı...
    kazanma bağımlısı!
    bu bağımlılığı hiç kimsede olmayan seviyedeydi ve olağanüstü yeteneğinin şampiyonlukla taçlanmasını sağlıyordu...
    efsane, majesteleri...
  • 221
    messi, maradona’dan daha çok başarı yakalamış olsa da benim gözümde diego her zaman bir numaradır.
    bir kaç yıl içinde lewis hamilton toplam şampiyonluk sayısında michael schumacher’i geçebilir ama asla onun büyüklüğüne ulaşamaz.
    işte majesteleri de benim için aynı yerdedir.
    kim ne yaparsa yapsın benim için farketmez, çünkü o tarihin gördüğü en iyi basketbolcudur.
  • 124
    hakkında bilinmeyen 23 gerçek:

    - su fobisi varmış. çocukken iyi bir arkadaşının boğulduğunu görmüş. ayrıca 11 yaşıında bir basketbol kampındayken boğulma tehlikesi atlatmış.
    - kalbinin üzerinde omega harfi dövmesi varmış. omega psi phi'nin simgesiymiş. omega psi phi derneğinin üyesiymiş kendileri.
    - halen her yıl nike'dan 80 milyon, nba'de oynadığı her sezon için bulls'dan 35 milyon dolar almış.
    - 1997'den 1998'e kadar kendi markası " jordan" altında ürünleri çıkmış.
    - 1996'da tüm zamanların en iyi 50 oyuncusundan biri seçilmiş.
    - 1991'de espn tarafından 20. yüzyılın en iyi sporcusu seçilmiş.
    - babası arabasında uyurken öldürülmüş ki bu olayın ertesinde jordan ilk kez basketbolu bırakmış.
    - chicago ve washington'da 23 numaralı formayı terletmiş. 45 numarayı kısa süre giymiş, bu numara abisinin lise numarasıymış.
    - ne annesi ne de babası 1.75'in üzerinde değilmiş.
    - space jam filminde karakterlere bulls şortu altına üniversitesi olan north carolina şortu giydiğini söylemiş ki bunu gerçekten şans getirmesi için yapmış.
    - çaylak sezonunda 3 sayı ortalaması yüzde 14 iken emekli olduğu senelerde yüzde 40 civarlarındaymış.
    - 1997 yılında forbes dergisinin en pahalı boşanmalar listesinde en üst sıradaymış. 150 milyon dolara yakın bir paraya karısından boşanmış.
    - 3 kez smaç yarışmasına katılıp bunların ikisini kazanmış.
    - 14 haziran 1998'de chicago'ya son 8 senede altıncı şampiyonluğu getiren şutu atmış. " jordan hits last shot" olarak geçen bu şut amerikan spor tarihinin en harika 25 anı listesinde ikinci sıradaymış.
    - bir maçta maksimum 69 sayı atmış. bu sayıları basketbol tarihinin beşinci en yüksek skorudur.
    - 1992 yılında portland ile bir playoff maçının ilk yarısında 35 sayı atmış. bu 35 sayının altısı 3lük. bu performans birçokları tarafından en iyi basketbol performansı olarak değerlendiriliyormuş.
    - sadece bir maçta * 12 numaralı formayı giymiş. sebebi orlando magic arena çalışanlarından birinin formasını çalmasıymış.
    - en sevdiği komedi şovu " sanford and son " .
    - üniversitedeki esas dalı kültürel coğrafya üzerineymiş.
    - her maçtan 4 saat önce aynı yemeği yermiş. biftek, kızarmış ya da lapa patates ve bira.
    - otel odasını her zaman çok sıcak tutarmış. sıcağın onu hastalıklardan koruduğuna inanıyormuş.
    - 1993'de küçük bir beyzbol takımı olan chicago white sox ile sözleşme imzalarak tüm dünyayı şaşırtmış.
    - kaldığı otellerde her zaman leroy smith ismini kullanıyormuş. bu isim onuncu sınıftayken seçmelerde onu mağlup edip lise takımına giren çocuğa aitmiş.
    * * *
  • 249
    majesteleri lakaplı, dünya basketbol tarihinin gelmiş, geçmiş en büyük, en özel oyuncusu, en başarılı sporcusudur.

    kısaca goat'dır.

    chicago bullstakımını 1991,1992,1993 ve 1996,1997,1998 yıllarında olmak üzere 8 yılda toplam 6 kez şampiyon yapmıştır. bu 6 yılda da finallerin mvp'si seçilmiştir.

    herşey bir yana 3 yıl şampiyonluktan sonra ara vermesi, beyzbol oynaması, tekrar geri dönüp bir üçleme daha yapması harika birşey değil mi sizce de ? :)

    dünya basketbolunun, nba'in 1 numaralı ismi kendisidir.
  • 210
    bugün doğum günü olan efsane. iyi ki doğdun majesteleri.

    chicago bulls'un paylaşımı:

    https://twitter.com/...s/964901599054249984

    --- alıntı ---

    https://pbs.twimg.com/media/DWQE4r-V4AAR34b.jpg

    --- alıntı ---

    nba'in paylaşımı:

    https://twitter.com/NBA/status/699958110505533441

    --- alıntı ---

    https://pbs.twimg.com/media/CbbAMRlVAAAifnD.jpg

    --- alıntı ---

    tnt'nin paylaşımı:

    https://twitter.com/...s/964934819032465410

    --- alıntı ---

    https://pbs.twimg.com/media/DWQjDXJUQAAQpRC.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/DWQjDXKU0AAKPll.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/DWQjDXJU8AEujha.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/DWQjDXJV4AAZv02.jpg

    --- alıntı ---

    sports illustrated'ın paylaşımı:

    https://twitter.com/...s/964896926926819329

    --- alıntı ---

    https://pbs.twimg.com/media/DWP_mOuXcAAp68E.jpg

    --- alıntı ---

    slam'in paylaşımı:

    https://twitter.com/...s/964898313106481155

    --- alıntı ---

    https://pbs.twimg.com/media/DWQB5RMVMAEan99.jpg

    --- alıntı ---

    http://heirjordanlegacy.tumblr.com/.../post/17782820542
  • 230
    the last dance belgeseliyle gorduk ki goat diye bilip bagrimiza bastigimiz michael jordan, saygisizliga tahammul edemeyen yapisi, kendine saygisizlik yapanlarin cetelesini tutup yillar sonra bile "cezalarani" kesmesiyle aslinda tam bir ercüment çözer'mis ya la.

    hatta adamin saygisizlik tanimi o kadar genis ki selam veren de alan da sonunda her turlu zararli cikiyor. kendisine yapilmis bir saygisizlik olmadi zamanlarda ise kendi kendine yasanmamis olaylari kafasinda kurgulayip bunlara kendini de inandiran delinin tekiymis resmen.
  • 245
    2 kere 3peat yapacak kadar fiziksel ve mental olarak güçlü, bugünün temas yapildigi an faul verildigi nba in aksine tekme tokat savunmalarin olduğu 80-90 lar zamaninda oynamis, bunlari yaparken de diger takimlarin en iyi oyunculariyla takim kurmamis, oynadigi hiçbir final serisinde sinmemiş, ve asla final kaybetmemiş goat.

    ilginçtir ki eski yildiz basketbolcularin nerdeyse tamamı kendisini sevmese de lebron dan ustun gorurler.
  • 174
    iyi olsa x bırakmazdı, madem bu kadar iyi neden büyük takımlar almadı vb. sorulara cevap olarak kendisini vermek istediğim için bu entryi yazıyorum.

    kendisi dünya basketbol tarihinin değil, dünya spor tarihinin en önemli 10 sporcusundan birisidir. ve bu efsane isim 1984 draftında 1. değil, 2. değil, 3. sıradan seçilmiştir. 1. sırada dream* seçildi, ikinci sırada sam bowie seçildi, 3 sırada ise majesteleri seçildi.

    madem o kadar iyiydi neden ilk sırada seçilmedi? sorusunun birden fazla cevabı var tabii. ilki o sene portland' ın uzuna ihtiyacı vardı bir guard yerine. dolayısıyla jordan' a yönelmediler ama elbette eğer jordan' ın böyle bir basketbolcu olacağını öngörebilselerdi jordan' ı alırlardı.

    neden başka takım almadı?

    -ihtiyacı yoktur
    -asıl potansiyelini fark edememiştir.
    -daha iyisini bulduğunu düşünüyordur.
    -aradığı temel özellik yoktur vs. vs.

    jordan ile ilgili de şunları eklemeden geçemeyeceğim;

    adam 40 yaşında 3. kez basketbola döndü bir maçta 6 sayı attı. çaylaklığında bile 8 sayının altına düşmemiştir oysa. gazeteler o maçın ardından majsetelerini en kötü günü vb. başlıklar attılar. bu maçtan 3 gün sonra çıktığı maçta 50 sayı atarak 40 yaşında 50 sayı barajını geçen tek nba oyuncusu oldu. bu nasıl bir hırs, nasıl bir inanç, nasıl bir azim ve nasıl bir yürektir... o yüzden jordan ile ilgili söylenmiş onlarca sözün arasında en sevdiğim kimin söylediğini unuttuğum ve aramama rağmen bulamadığım şu sözdür; ''nba' deki her oyuncunun yeteneğini jordan ile kıyaslayabilirsiniz ama jordan' daki yüreği kimseyle kıyaslayamazsınız.''
  • 12
    "kimi zaman maçın ortasında olduğum yerde durup kalırdım; çünkü onun çılgınca bir hareket yapacağını bilirdim. böyle bir durumda sağa sola koşuşturmaktansa, olduğum yerde kalıp, seyretmeyi tercih ederim." (bkz: kenny anderson)

    "onun benim için ancak hayalini kurabileceğim hareketler yaptığını gördüm. onun potanın bir tarafındaki dip çizgiden smaç yapacakmış gibi havalanıp, havada bir müddet asılı kaldıktan sonra altından geçip diğer tarafından ters turnike attığını gördüm. bunu kendim görmesem imkansız derdim." (bkz: shaquille o'neal)

    "michael bana gözleri kapalı serbest atış atabileceğini söyledi maçı asla unutmam. onunla bunu asla yapamayacağı konusunda iddialaştım. o da yaptı! o gün düşündüğüm eve gidince çocuklarıma ne söyleyecektim." (bkz: dikembe mutombo)

    "benim jordan hakkında anlatmaktan en hoşlandığım hikaye, pistons'da oynadığım sene chigaco ve detroit arasında oynanan maçtır. michael potaya doğru ilerliyordu, önünü kesmek için yukarı doğru sıçradım. dilini dışarı sarkıttı ve sağından geçeceğini sandım; ama o havadayken dilini ve yönünü diğer tarafa çevirdi, diğer yanımdan geçti ve topu sağ eliyle potaya bıraktı. ben de orada öylece durup seyrettim. sonra chuck daly'yle gözgöze geldik. rengi atmıştı. ona zar zor 'bir şey söylemene gerek yok, ben de gördüm' diyebildim, o kadar." (bkz: john salley)

    "benim en favori maçım 1990-91 finallerinde yaşandı. michael topu sürerek geldi, sağa doğru bir feyk attı, sola doğru gitti sonra sıçradı ve havada bir an asılı kaldı. dilini dışarı sarkıttı ve bu sırada hala havada asılı duruyordu, bende içimden 'hayır, bunu yapamaz, bunu yapmamalı, bizim takıma bu olmaz beni üzerimden bunu yapamazsın' diye düşünüp duruyordum... ama yaptı. uçtu, topu bir elinden diğerine aldı ve içine bastı. michael bütün seyircilerin çıldırmasına yol açmış gibiydi. herkes saçını başını yoluyor, bu inanılmaz basketi gördüklerini inanamıyorlardı. eminim ertesi gün, ofise gittiklerinde bütün millet sadece bundan konuşmuştur." (bkz: magic johnson)

    "oyun son çizgi civarındayken, topun bu adamın eline geçmesini istiyorsunuz ki iyi bir oyuncu nasıl olur göresiniz. işte michael'i özetlemek için kullanabileceğim kelimeler bunlar: o iyi bir oyuncu, en iyisi." (bkz: john paxson)

    "ne zaman başımız sıkışsa michael turboları açıyor." (bkz: james edwards)

    "o, oyuncuların oyuncusu. o, kendiniz oynamadığınızda seyrettiğiniz adam. bazen onunla maç yaparken bir hareket yapıyor ve siz kendi kendinize 'keşke ağır çekimde tekrar görebilseydim' diyorsunuz." (bkz: karl malone)
  • 217
    6 final oynayıp, 6 şampiyonluk yaşamış, hiç final kaybetmemiş, yüzük alacağım diye big three kurup güce yanlamamış, rakip takım yıldızıyla dalga geçip rezil olmamış, spor dalı değiştirip dönüp yine domine etmeye devam etmiş gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu.

    kendisini herhangi bir basketbolcu ile kıyaslamak hagi ile alex'i kıyaslamak kadar saçma.

    nasıl alex daha çok gol atmış daha çok asist yapmışsa da, alex de büyük topçu olsa da, hagi başka bir seviyenin, winnerlığın sembolü.

    jordan'dan daha iyi istatistik yapanlar, daha çok sayı atanlar olacaktır. oldu da. ama kimse jordan'ın başardıklarını başaramayacak. kimse onun kadar winner olamayacak.
  • 228
    maalesef gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu hala kendisidir. maalesef diyorum çünkü ondan daha iyisini izleme şansım var şuan ama bilin bakalım ne eksik. *

    jordan bana göre yeteneği, şutları, crossoverları veya savunması ile en iyi basketçi ünvanını kazanmadı. jordan'ı jordan yapan şey inancı, azmi, hırsı ve çalışkanlığıydı. the last dance bitirdikten sonra çok daha net bir şekilde anlıyor insan.

    kazanılması gereken bir maç mı var arkana yaslan ve sadece izle.
  • 222
    benim yaşım dönemine yetmediği için kendisini ekranlarda ilk defa space jam filminde izlemiştim çocukken. daha sonra internet üzerinden zamane performanslarına tanık olduk tabi ama ilk intiba önemlidir özellikle ufak yaşlar için, onun için de bir ayrı severim kendisini.*
    belgeselini de izleyeceğim ilk fırsatta, ayrıca bir diğer sevdiğim nba hero olan vince carter'ın da netflix'te belgeseli var. ilgili olanlara tavsiye ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın