• 20
    17 yaşında oyuncuları korkmadan oynatabilen hocamız. ekrem memnun'un gitmesi bizi ne kadar üzse de böyle birini yönetim nasıl getirdi bilmiyorum. yaptığımız yabancı transferleri de genç. genç oyuncuları oynatabilir ama başa baş giden maçta oyuna sürmesi ve onlara güvendiğini hissettirmesi muazzam bir şey. evet bu takıma zaten bunun için geldi ama ben bu kadarını beklemiyordum. oynanılan 2 maç kazanıldı diye demiyorum. bu sene bu kızlar oynayacak ya kaçıncı olduğumuz önemli değil. 3 sene sonra belki de seneye bambaşka bir takım olabiliriz. tabi bu sene eurocup için de iddialıyız ama alacağımız sonuçlar hiç önemli değil. galatasaray kadın basketbol takımı olarak hangi kupada oynarsak oynayalım hedef şampiyonluktur ama bu seneki misyonumuz beni daha çok heyecanlandırıyor.
  • 95
    2017-2018 sezonu sonunda kulüp resmi yayın organlarına yeni sezon planlarından falan bahsederken bir ay sonra gönderildiği haberleri yayılmaya başlayan koç. biz transfer teklifi götürmesek şu sıralar başka bir meslek alanında şansını deneme ihtimali bile olan leş oyunculara bütçenin yarısını döken menejer kankisi özge alev ve nevriye yılmaz'ın sezon sonunu akreditasyon kartı ile göremediği ortamda gönderilmiş olması bozuk saatin bile günde iki defa doğru göstermesi türünden bir hareket olmuştur...

    ama eğer olay sadece en leş sezonundan bile avrupa kupası kazanmayı başarmış bir takıma tırpan vurmak, burada bizim borumuz öter tarzı bir diş geçirmek, "çok masraf yapıyor bir yabancı yeter" cahilliğinde bir yaklaşımsa, hele hele üst paragrafta bahsi geçen iki arkadaş önümüzdeki sezon yine saha kenarında kendisine yer bulup zaten olmayan bütçeyi basketbol oynamayan basketbolculara dökecekse emeği geçen herkesin allah belasını versin demekten başka birşey kalmıyor geriye...

    onun dışında hem tipleme hem de genetik coaching mirasından ötürü yüksek profilli ancak hiçbir zaman üst seviye olamayacak kadar idealist bir karakterdir aslında. milli takımların bile devşirme oyuncularla çözdüğü amerikalı uzuna dayalı sisteme amerikalı uzunların yürüye yürüye tokatladığı zayıf ama atik uzunlarla karşı koymaya çalışan, takımını deliler gibi koşturtup eğer önde top çaldıramazsa pota altında binlerce bomboş turnike yedirten, kendi ideali ile günümüz basketbolunun gerçeklerini kaynaştırma konusunda henüz optimumu yakalayamamış bir koç...

    her ne kadar sezon sonunda biraz da ancak galatasaray geleneğinin ortaya çıkarabileceği türden bir mucize ile eurocup gelmiş olsa da modern tarihimiz denebilecek olan 2005'teki bölgesel lig macerasından sonraki dönemde en kötü istatistiklere imza atmış takımın patronu olduğu gerçeğini de unutmamak lazım. bununla birlikte tek suçlunun kendisi olmadığı da aşikardır.

    ne diyeyim yolu açık olsun. iyisiyle kötüsüyle yıllar sonra da hatırlanacak bir isim olarak yerini aldı galatasaray tarihinde...
  • 86
    sezonun bizim adımıza en büyük hayal kırıklıklarından olan, kadın basketbol takımı koçumuz. yani her şey aklımıza gelirdi de, ligde playoff yarışının dışında kalabilecek kadar bizi dibe batıracağı aklımıza gelmezdi herhalde. malesef şubenin enteresan gizemli yapısı nedeniyle tam bilemiyoruz, ama maaş alamama problemi burada da vardır. quigley'in bir ara kayıplara karışması, menajerlik şirketiyle olan çarpık ilişkiler iddiası... hepsi halen muamma, bu şartlar altında da çalışmak zordur hepsine kabul, dursun özbek ve can topsakal kabusunu yeni atlatıyoruz, düşüş kabul edilebilir ama geldiğimiz noktadaki kadar düşüş kabul edilemez. kadın basketbolda bu denli bir fiyaskoyu yaşatma hakkı yoktu koçun ve oyuncuların. erkek takımında daha fazla dayanamayıp koç değişikliğine gitmişken, kendisine de yakın zamanda elveda diyeceğimizi umuyor ve bekliyorum...
  • 55
    hali, tavrı, ses tonu, yaptıkları ve konuştukları arasında optimum uyumu sağlamış olan insan. geçtiğimiz yazın en "nasıl oluyor da oluyor" konusu olan galatasaray'ın başına geçiş hikayesine aylar sonra birinci ağızdan açıklık getirmiştir.

    (bkz: #2083614)

    senin bu lafları ettiğin ülkede insanlar futbolu beyaz futboldan, siyaseti kurtlar vadisinden takip ediyor be hocam...
    defalarca tane tane okuyup sindirmemiz lazım tam anlamıyla idrak edebilmek için...
  • 84
    kendisine sormak istediğim tek soru var. avrupa kıtası baz alındığında herhalde ilk 10'a koyabileceğimiz bir bütçeyle bu kadar kötü bir kadro oluşturmayı nasıl başardı? veya bu kadar kötü pasta yapmayı nereden öğrendi? cidden merak ediyorum. kendisi potansiyel bir koçtu ama burada yaptıklarıyla -özellikle bu sezon- potansiyelini günden güne eritiyor.

    tüm bunların dışında transferlere can topsakal gibi zararlılar karıştıysa lafım yok, olmayacak. zira problemin adresi zaten bellidir.
  • 45
    bana basketbol oynadığım günleri hatırlatan koç. tam bir altyapı disiplini var kendisinde, çünkü tam saha baskı çok fazla gördüğümüz bir olay değil parkede, koçlar ya yalandan yapıyor bunu, ya da zorda kaldıklarında. kendisi muazzam bir baskı yaptırıyor takıma, coşkulu, agresif ve bol gürültülü. kendisi takımın başındayken ben en mutlu olduğum durumu yaşıyorum: az para, çok ruh.
  • 105
    oynattığı basketbolu beğeniyordum, kendisine iyi kadrolar verilmediğini düşünüyordum, ancak tabii yıllar sonra yazar olup, burada yazılanları okuyunca dehşete düştüm. kardeşim, bu branş size ne etti? nerede yahu şeffaflık? nerede bu takımın genel menajeri?

    koçun öncelikli işi takımı maçlara hazırlamak, maçlarda da ani gelişen durumlara göre hamle yapabilmektir. bu kadın bence ikisinde de çok başarılıydı. fazla iddaalı şeyler denediğini kabul ediyorum, ancak işe yarıyordu.

    transfer meselesinde eğer bir dolaplar döndüyse, burada da gözümde suçlu kendisi değildir. erkek şubesinden bir örnek vereyim. diyelim ki pistolis bu işleri kovalıyor, astronomik ücretlerle markel starks'ın* transferini istedi. bu istek öncelikli olarak kime gidecek? turgay zeytingöz bu numaraları yer mi?

    neredeydi güzel kardeşim bu şubenin genel menajeri? maljkovic birini istediğinde, 'o olmaz, al sana tam liste şu oyuncular' veya 'sen hangi özellikte, nasıl bir oyuncu istiyorsun, onu söyle bakayım' diyecek kişi neredeydi?

    bir de biz niye sürekli bu branşta maaşları ödeyemiyoruz? matematik mi bilmiyor bizim yönetimler? stat çevresindekiler köfteciler bile kendilerine verilen paraya oranla köfte ekmek ayarlayabiliyorken, siz nasıl bunu başarıyorsunuz? saçmalıklarınız yüzünden 1 yıl içinde elli tane yabancı geliyor gidiyor, sanki bana mecidiyeköy metrosu.

    efe güven sana da yazık, kaç kurtar kendini. ya da koy tavrını, ya bir şeyleri değiştirir geleceğe umutla bakarsın, ya da kendi kariyerini kurtarırsın.

    euroleague şampiyonu apoleti olan bu şubeye, var olan muameleyi layık görenlere yazıklar olsun.
  • 83
    galatasaray tarihinin en başarılı takımlarından biri olan kadın basketbol takımımızın son 8 maçta 7 mağlubiyetle görevinde bulunan koçu.

    bu arada, kendisinin yükselen bütceyle beraber yaptığı transferler fecaat olmuş, galatasaray tarihine geçmiştir.

    ha unutmadan; galatasaray kadın basketbol takımı ilk yarıyı 11. sırada tamamlayarak türkiye kupasınının da dışında kalmıştır.

    tebrikler marina hanım, yeni bir tarih yazdınız. istifa edecek onurunuz olmadığını biliyorum, neyse; kovarız o halde.
  • 71
    daha önce de bahsedildiği gibi kendisi 35 yaşında çok genç bir koç. takımımız şu an net olarak iyi diyemeyiz ama ışık verdiği de aşikar. güvenebileceğimiz genç bir koç bulduk ve o da ilerde hakimiyet kuracak gelecek vaat eden genç bir kadro kurmaya çalışıyor. bu sene sonuçlar ne olursa olsun uzun süre kendisine sabretmeliyiz. bizi birkaç sene içinde istikrarlı şekilde avrupa'nın en iyilerinden biri bile yapabilir.
  • 17
    sözcü gazetesinde bir röportajı yayınlanmış olan koç.

    --- alıntı ---

    marina maljkovic, bundan birkaç yıl öncesine kadar avrupa’da sadece ‘bozidar maljkovic’in kızı’ olarak bilinen biriydi. ama 2011’de başına geçtiği sırbistan milli takımı’nı yoktan var edip önce avrupa şampiyonu, ardından olimpiyat üçüncüsü yaparak, kadın basketbolunun en başarılı koçları arasına girdi. yeni sezondan itibaren galatasaray kadın basketbol takımı’nı çalıştıracak maljkovic, türkiye’de ilk kez sözcü’ye konuştu…

    galatasaray’a geliş süreci nasıl oldu?

    öncelikle türkiye’de çok sıcak karşılandım. istanbul’un her köşesinden keyif alıyorum. aslında ben zor bir insanım. ama bu sıcak karşılama ve ilgi beni çok mutlu ediyor. bunun için herkese teşekkür ediyorum. lyon’da çalışmama kararı aldığımda bunu resmi olarak açıklamamıştım. menajerime bile söylemedim, “bana kulüp bul” demedim. hiç kimse ve hiçbir takım, lyon’dan ayrılacağımı bilmiyordu. galatasaray’ı takım olarak tanımıyordum ama istanbul’a geldiğimde taraftarlarını görüyordum. bu yüzden fazla tereddüt etmedim beni aradıklarında. bana karşı dürüst oldular. doğruları söylediler. bu takımın yeniden yapılanma içinde olduğunu ifade ettiler.

    avrupa şampiyonu olmuş, eurocup’ı kazanmış bir takımdasınız. taraftarın beklentileri büyük olacaktır. baskıyı kaldırabilecek misiniz?

    bu yılki tamamen farklı bir öykü. bu kızları farklı düşünmeliyiz. ben çok dürüst bir insanım. galatasaray da vizyonu olan bir kulüp. şimdi tamamen farklı öykü başlıyor. farklı bir kitap açıyoruz. ve bu kitabın zamana ihtiyacı var. belki bazı taraftarlar bunu anlamayabilir. ama bize, bu takıma yardım etmeliler. onlar da bu kitabın bir parçası olacak. bir kıyaslama yapmak istemem ama taraftarlığın ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bilen bir insanım. ben ve takım, taraftarlarla birlikte bu kitabı ortaya çıkaracağız. ateşi nasıl ve nerede yakacağız, bunu göstereceğiz. 18, 19, 20 yaşlarındaki gençlerle bunu yapacağız. bence bu, ülke için gurur verici bir şey. eğer bana bu oyuncularla çalışmak için fırsat verip zaman tanımazsanız olmaz. tabi ki iyi bir karma yapacağız. bu gençler bunu tek başlarına başaramaz. işıl gibi tecrübelilerle ve yabancılarla iyi bir karışım yapacağız. her projenin zamana ihtiyacı var. bütün kariyerim boyunca bunu yaptım.

    sözlerinizden bu ortaklığın uzun süreli olduğu anlaşılıyor…

    bir proje üzerinde çalışıyoruz. en az 2 yıllık diyebilirim. tabi ki bu işleri konuşmak için erken ama gençlerle çalışmak için can atıyorum. harika bir ortam var takımda. yola çıkacağız, kazanacağız, kaybedeceğiz. sezon sonunda 2 ya da 3 türk oyuncuyu türk basketboluna kazandırırken, ligi de en iyi yerde bitirmeye çalışacağız.

    eski kulüpleriniz ile galatasaray’ı kıyaslamak için erken mi?

    tamamen farklı ülke ve kulüp kültürlerinden söz etmemiz mümkün. eski kulüplerimde antrenörlüğün dışında takım ile ilgili başka işlerle de ilgileniyordum. burada durum farklı. tutkumuz var. ayaklarımız yere basacak. ve iyi sonuçlar almaya çalışacağız.

    galatasaray camiasına mesajlarınız var mı?

    buraya geldiğim için çok heyecanlıyım. babamın da uzun kariyerinde çalışmadığı ülkelerden biri türkiye. bu yüzden sabırsızlanıyorum. türk halkıyla çok iyi anlaşacağımızı biliyorum. benim için harika bir deneyim olacak. oyuncularıma şunu söyledim: sorumluluğu çok büyük olan bir kulüpte oynuyorsunuz. bu kulübün bir parçası olmaktan gurur duymalısınız. amerikalılar biz avrupalılar gibi hissetmiyor. amerikalı oyunculara da bunu hissettirmeye çalışacğız. şu an hiçbir olumsuzluk yok. isteğim, salonun olabildiğince dolması. taraftarımız sadece fenerbahçe maçlarında değil, tüm maçlara gelip bizi desteklesin. biz elimizden geleni yapacağz.

    sirbistan’in öyküsü: kan, ter ve gözyaşi

    sırbistan’da kadın basketbolu erkeklerin gölgesindeydi. marina maljkovic koç olduktan sonra önce avrupa şampiyonluğu, sonra olimpiyat bronzu geldi. nedir bunun sırrı?

    2011’de kadın basketbolu ülkede neredeyse yokken, federasyon başkanı dragan djilas bana “eğer bu ülkede erkekler basketbol oynayabiliyorsa, kadınlar da oynayabilir. kız kardeşler, ağabeyleri gibi basketbolcu olabilir” dedi. bu benim için de mantıklı bir yaklaşımdı. yıllardır rahatsız oluyordum ülkede kadın basketbolunun geri kalmasından. sonuçta bir araya geldik. bir plan ortaya koyduk. uzun vadeli 4 yıllık bir plandı. 11 yıldır elemelerde kalıyorduk. 2013 öncesi elemeleri geçip, türkiye’nin ardından 4. olduk önce. sonra dünya sekizinciliği. ardından avrupa şampiyonluğu ve olimpiyat üçüncülüğü.

    hangisi daha değerli?

    bir spor insanı olarak tabi ki olimpiyat madalyası. çünkü sporun zirvesi. doğru düzgün bir ligi bile olmayan bir ülkenin milli takımını bu hale getirdim. çoğu türkiye’de oynayan oyuncular ve doğru teknik kadro ile. rüyalarımızı gerçekleştirdik. tutkumuzu, deliliğimizi herkese gösterdik! tüm hayatını basketbola adamış bir insanım ben. sonuçta başarılar geldi. bir devrim yaptık. her şeyi sıfırdan ele aldık ve bu noktaya geldik. ben bu projedeki en genç kadınlardan biriyim bu arada.yorgun olduğunuzu hissediyorum…

    ne derler?.. kan, ter ve gözyaşı. sırbistan milli takımı’nın başındayken 4-5 yılda yaşadıklarım bunlar. bir yandan, partizan ve lyon diğer yandan milli takım, çok yoruldum ve yıprandım.

    “sen marina’nin babasi misin?”

    artık babanızın gölgesinde olmadığınızı düşünüyorum ama bozidar maljkovic gibi efsane bir antrenörün kızı olmak nasıl bir duygu?

    avrupa şampiyonu olduktan sonra bir de olimpiyat üçüncülüğünü kazanınca, herkes babama şunu demeye başladı: sen marina maljkovic’in babası mısın? şaka bir yana, bence bu da her iş gibi. bu işin olumlu ve olumsuz taraflarını sayarsanız, olumsuz tarafı daha çok. sizi kıskananlar, arkanızdan hançerlemeye çalışanlar… her şeyin ve herkesin size karşı olduğunu düşünürseniz, kendinizi öldürmeniz lazım! ben bunların hiçbirini önemsemedim. sağıma soluma bakmadım. babam da benim hiçbir antrenmanımı izlemedi, yorum yapmadı. ikimizin de tutkusu basketbol ama farklı hayatlarımız, farklı kariyerlerimiz var. birbirimizin işine hiç karışmadık.

    yani size hiç tavsiyelerde bulunmadı!

    hayır. örneğin olimpiyattaki maçlarımızı annemle birlikte yalnız izlediler. asla yorum yapmaz, yapılmasına izin vermez. annem, babam, kardeşim fark etmez. benim işime hiç kimse karışmaz.

    “kadinlar her yerde ilgi çekmeyi sever”

    neden kadın basketbolunda sizin gibi kadın antrenör sayısı az?

    kadınlar her yerde her şekilde ilgi çekmeyi sever aslında! katıldığım seminerlerde, konuşmalarımızda söylüyorum. hep birilerinin çağırmasını bekliyorlar. ben de diyorum ki, çağrılmayı beklemeyin, siz gidin. ben öyle yaptım. şu an sırbistan’da beni çok mutlu eden bir tablo var. çok fazla sayıda kadın antrenör çalışıyor. bence en önemli şey bilgi birikimi. sizin bilginiz, tecrübeniz diğerinden 10 kat fazlaysa, başarılı olursunuz.

    marina maljkovic kimdir?

    avrupa basketbolunun efsane antrenörlerinden bozidar maljkovic’in kızı olarak 1981’de dünyaya geldi. henüz 16 yaşındayken asistan koç olarak fransa’da çalıştırıcılığa adım attı, 2004’te ülkesi sırbistan’da usce’nin başantenörü oldu. hemofarm ve partizan ile 10 kupa kazanırken, 2011’de sırbistan milli takımı’nda göreve başladı. 2015’te avrupa şampiyonu, rio 2016’da olimpiyat üçüncülüğü elde ederek ülke tarihinin en başarılı koçu oldu. 2013’ten itibaren fransa’da lyon’u çalıştırdı. sırbistan basketbol federasyonu ile yaptığı sözleşmeye göre, aldığı maaşın üçte biri, ligde mücadele eden 12 kulübe dağıtılıyor.

    --- alıntı ---

    iki yeri tekrardan öne çıkarmak gerek.

    --- alıntı ---

    bu yılki tamamen farklı bir öykü. bu kızları farklı düşünmeliyiz. ben çok dürüst bir insanım. galatasaray da vizyonu olan bir kulüp. şimdi tamamen farklı öykü başlıyor. farklı bir kitap açıyoruz. ve bu kitabın zamana ihtiyacı var. belki bazı taraftarlar bunu anlamayabilir. ama bize, bu takıma yardım etmeliler. onlar da bu kitabın bir parçası olacak. bir kıyaslama yapmak istemem ama taraftarlığın ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bilen bir insanım. ben ve takım, taraftarlarla birlikte bu kitabı ortaya çıkaracağız. ateşi nasıl ve nerede yakacağız, bunu göstereceğiz. 18, 19, 20 yaşlarındaki gençlerle bunu yapacağız. bence bu, ülke için gurur verici bir şey. eğer bana bu oyuncularla çalışmak için fırsat verip zaman tanımazsanız olmaz. tabi ki iyi bir karma yapacağız. bu gençler bunu tek başlarına başaramaz. işıl gibi tecrübelilerle ve yabancılarla iyi bir karışım yapacağız. her projenin zamana ihtiyacı var. bütün kariyerim boyunca bunu yaptım.

    --- alıntı ---

    --- alıntı ---

    sırbistan basketbol federasyonu ile yaptığı sözleşmeye göre, aldığı maaşın üçte biri, ligde mücadele eden 12 kulübe dağıtılıyor.

    --- alıntı ---
  • 93
    kaptanımız ışıl alben'in bugün attığı bir tweet ile her şey için teşekkür ettiği koçumuz. tabi ki resmi bir açıklama yok daha ama bu tweet ister istemez akla ayrılık durumunu getiriyor. bu yıl yaşananlar sonrası çok da mutlu bir görüntü sergilemedi sezon boyu zaten. ligde son yılların en kötü derecesini elde ederken, sezon sonunda eurocup şampiyonluğu ile yüzümüzü güldürdü. bir taraftar olarak şahsen benim de görüşüm yolları güzel ayırmak gerektiği yönünde, herhalde önümüzdeki günlerde belli olur durumu.
  • 88
    ilk geldiğinde şunu yazmiştim: (bkz: marina maljkovic/#1966730) zaten benden önce daniel tozser yazmiş yani başliği ben açtim gibi bir şey. *

    ve kendisi efsanemiz olmaya 28 mart 2018 perfumerias avenida galatasaray kadın basketbol maçı ile biraz daha yaklaşmiş. evet bu sezon kötü giden bir dönemimiz oldu ama 9 ay ödeme yapilmayan takimdan da fazlasi beklenemezdi.

    şimdi geriyen kaldı şu fotoğrafın fatih terim, oktay mahmudi ve marina maljkovic'li haline...

    http://i.hizliresim.com/1yJaAb.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın