3 sezon önceydi, yani 2007 senesi. 6 sezon boyunca kalemizi bir iki maç dışında hiç büyük hata yapmadan başarıyla koruyan, taraftara güven veren,
taffarel'i bize unutturabilen
mondragon gitmişti kulüpten. o sezon
orkun usak transfer edildi, sezon başında sıçışlara başladı, bursa maçında topu içeri alıyordu az kalsın
servet çıkardı. deliydi, cepheden gelen toplarda fena değildi ama yan topları hiç yoktu, ne yapacağı belli olmuyordu. sanırım kasımpaşa maçından sonra
aykut'a verdi kaleyi. iyiydi aykut, çizgi kalecisiydi belki ama 8 maçta 1 gol yedi, şampiyonlukta büyük pay sahibi oldu. geçen sezon başında
de sanctis geldi, takım elbisesiyle daha ilk günden mest etti. ama onun da ne yan topları iyiydi, ne de maçlara damga vurabildi. bize yadigar kalan ilk maçında kayserispor'a karşı çıkarılması imkansız olan top, benfica maçındaki refleksi ve gençlerbirliği maçında
kemal akbaba'ya attığı tokattı. o da gitti, bu sezon haberlerini alıyoruz değerini şu fiyata çıkardı diye.
bu sezon başında leo franco geldi, 4-1'lik maçın kalecisiydi, 1-0 geriden başladı zaten istanbul kariyerine. hiç kabullendiremedi kendini taraftara. başlarda iyiydi, o da deliydi panathinaikos maçında çok riskli bir hareketle almıştı topu mesela rakip oyuncudan. ilk atletico ve iki beşiktaş maçında iyi oynadı sadece. uzun boyuna rağmen yan toplara hiç çıkmadı, taraftara kendini hiç sevdiremedi. bugün de son nokta oldu belki de yaptığı hata, taraftar yuhaladı golden sonra. hatalıydı bence yuhalanması evet ama galatasaray'la uyuşmadı. sezon sonunda gitmesi de muhtemeldir sanıyorum bu maçtan sonra.
kim kaldı geriye? bu sezon başında alınan ve iyi bir potansiyeli olan
ufuk ceylan ve son şampiyonluğumuzun mimarlarından biri olan aykut. karşı yakanın takımı yıllardır türk kalecilerle mücadele edip milli takıma kaleci verirken, bizim yapmamız gereken de bu ikisine şans vermek belki de.
adios leo franco.