• 3362
    bu kadar haklıyım, ben demiştim triplerindeki insanlardan hoşlanmıyorum. sıkışınca ben de insanım hata yapabilirim. 5 saniyelik göstermelik özeleştiri. 500 tane söylediğinden 1 tanesi doğru çıkınca. 1 sene ben demiştim bla bla bla.

    kardeşim vecino alınacak diye mal bulmuş mağribi gibi saatlerce ergen izleyici kitlenle ortalığı ayağa kaldırıyordun. yönetimi sıkıştırıp, ndombele faciasına sebep oldunuz. bir insanın yorumculuk yapması başka bir şey. bizler de burada yorumcuyuz. her futbol izleyicisi bireysel bir yorumcudur. fakat 10.000 tane ergenin duygusallığını, kanının hızlı kaynamasını kendine pazar bilip, kulübü dışardan yönetmeye kalkmak kimsenin haddine değil. sen yönetici misin? seçildin mi? atandın mı? bir yetkin mi var? sana bu yetkiyi kim veriyor?

    bir yorumcu, yorumculuğunu bilecek kardeşim. her transferde milyon doların döndüğü sektörde, sen o gazetecilik etik değerlerini bilip, o çizgiyi çekemezsen, millet de her türlü yakıştırmayı yapar.

    insanlar bunun ne kadar ciddi bir sorun olduğunun farkında değil. sosyal medyanın gücü, sektördeki korkunç paralardan sonra herkesin daha dikkatli olması gerekiyor. bir transfer olmalı ya da olmamalı diye, takipçilerinle kampanya yapmaya kalkarsan, her menajer yarın gazeteci fonlamaya kalkar. bugün değilse de yarın olacak iş bu. burada gazetecinin/yorumcunun bu etik sınırı bilmesi gerekiyor.

    transfer habercisiysen, muhabirsen muhabirlik yaparsın. haber kaynakların olur. ilgilendiğimiz oyuncuyu servis edersin. işin budur.

    yorumcuysan, ismi geçen oyuncuları yorumlarsın. geçmişini, mevcut kadroya uyar uymaz, ne katkı verir bunları konuşur tartışırsın.

    kulüp üyesiysen, maddi kısımları ele alırsın. çünkü orada oy veriyorsun, üye olarak o yönetimin en azından denetim kısmında şahsi de olsa görevin oluyor. maddi kısımları, geliri gideri tartışırsın.

    bu arkadaş bunlardan hangisi oluyor? duyumculuk yapıyor, transfer haberi veriyor, sonra o oyuncuları yorumluyor. üstüne muhasebe işlerini de yapıyor. kulübü üzerine yapalım, çekilelim kenara.

    kimseyi yaşından dolayı küçümsemek istemem ama bu hormonsal bir dönem. kendi ergenlik yıllarımdaki halim de çok parlak değildi. insanın kanı hızlı akar, günübirlik yaşar vs. 5 10 bin ergen takipçi buldun diye, galatasaray üzerinde bir vesayet olmaya çalışır gibi, kendi kendine triplere girmenin bir manası yok.

    her yorumcunun haklı, haksız tarafları olur. ben bunlara girmiyorum. fakat dediğim etik sınırlar çok ama çok önemli. burada herkesin uyanık olması gerekiyor.

    iktidar ilk troll örgüt yapısını kurduğunda millet trollerden korkuyordu. ben ise bunun bir yol olmasından korkuyordum. maalesef dediğim gibi oldu. bugün bütün siyasi partilerin, ufacık taşra belediyelerinin bile pr harcaması adı altında kurdukları troll örgüt ağları var. sosyal medyayı kendi çıkarları için kullanıyorlar. çünkü herkes kendine bu gücü istiyor.

    bugün bu arkadaş bu şekilde yapıyordur demiyorum. şahsen de öyle bir kanaatim yok. fakat bu gittiği etik dışı yol, başkalarına da yol olacaktır. her menajer kendine bağlı yorumcuları fonlar, onlara transfer duyumu uçurur, taraftar nazarında itibarlarını yükseltir, işine geldiğinde de istediği gibi kullanır. oradaki etik sınırlar bir kaybolursa sonrası çok kötü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın