21
dün itibariyle ali sami yen gecekondu tapuları, kiralık olarak sayın müşterilere satılmaya başlandı. yani tuvaleti olmayan, önüne tenekeden çatı yapılan, kimse basmasın diye de tenekenin üstüne ağ gerilen kapalı tribüne, emekçilerini, bekçilerini, müşterilerini bekliyorlar. dolandırmak üzere tabiki. karşılıksız, ölesiye sevgimizi paraya çevirecekler şimdiden. para verip soğukta it gibi titrediğimiz, sıcakta sıtma olduğumuz, yağmur yağdığı zaman ıslandığımız, yıkıldı yıkılacak kapalı tribüne kart almak için koşacağız. almasak sanki başkaları gidecek maça. yahu arkadaşlar bu ne dolandırıcılıktır. senede 1 fener maçı, yarım beşiktaş maçı haricinde bilet bulunamayan maç varmı. 20 milyonluk şehirde ali sami yen'e maça giden galatasaraylı 10.000(yazıyla obnin). neyi seyrdeceğiz ki, bu 10.000 in en az yarısı zaten maç seyretmez. sadece forma seyreder, renk seyreder, aidiyet için oradadır. oyunun iyi ya da kötü olması onu ilgilendirmez. gelen ağam, giden paşamdır, haticeyle işi olmaz, neticeye bakar. sonuçta yenilmişse takım basar kalayı, sonra unutur bir dahaki maç aynı yerde tepinir. yenmişse çağırır takımı, takımda çoğu futbolcu kerhen gelir, boka bakar gibi bakar tribüne, acır ,iç çeker ve gider. taraftarın da mutluluğu son bulur, hayatın acı gerçekleriyle baş başadır bir daha ki maça kadar.
ben artık aktif taraftarlık hayatını bıraktım. kombine almayacağım, bedava deseler bile maça gitmeyeceğim. benim istediğim düzen gelene kadar ölmezsem yeniden takılırım. şimdi sorulara geçelim.
1- bu sene aykut'la devam edilseydi ki- kendisi kaleci değildir- acaba 4. olabilirmiydik?
2- bu sene meira, kewell, yaser, ferdi gelmeseydi daha kötü yerde olurmuyduk?
3- galatasaray tarihinin held'den sonraki en kötü hocası skibbe gelmeseydi, hadi geldi kovulduktan sonra bülent korkmaz olmasaydı ligi kaçıncı bitirecektik?
4-acaba tek bir sezon hiç bir maça hiç bir yönetici gelmese, hayatımızdan çekilseler, ne haliniz varsa görün deseler, galatasaray en kötü kaçıncı olurdu?
5-ikinci ligte bile oynama ihtimali olmayan yaser, ferdi, serkan, aydın, mehmet güven hiç bir maçta oynamasa daha mı kötü oyun ortaya koyardık?
6-faydasından çok zararı olan, bağırmayı bilmeyen, gürültü kirliliği yapan, takıma zarar veren biz taraftarları yine ceza kesip stada sokmasalar daha mı çok yenilirdik?
7-ali sami yen stadını daha berbat idare edebilecek birini bulsalar da daha fazla eziyet çeksek acaba daha fazla kombine kartı satabilirlermiydi?
8-galatasaray dükkanlarında kışın mont, yazın tişört bulunmazken, hangi akla hizmetle ilkokul çocuğu esprileriyle yazılı tişörtleri kocaman adamlara kakalamaya çalışan modacılar yerine, mahmut paşa'dan bir işportacı getirseler daha az mı satış yaparlardı?
sorular bitecek gibi değil. yalan borsası açıldı, kombineler satılmadıkça, ronaldinho'dan tutun, van gaal'e kadar biri gider biri gelir. adnan sezgin gezmeye gider, haldun döner, sırayla futbolcu aramaya giderler. keriziz ya, bu seneyi unuttuk, takımı değiştirecek halimiz yok elbet aynı yerlerde aynı adamlar bağıracak. maksat o değil, onlar da biliyor perakende satsalar daha fazla alacaklar, ama toplu satış, peşin para.
dünyanın en pahalı stadı bizim stad. verilen paraya karşılık aldığın hizmeti oranlarsan daha pahalı stadyum bulamazsın. bizler hizmet almak için değil, takımı sevdiğimiz için veriyoruz o paraları. kovsalar bile, dövseler bile maça gidecek olanlar yine gidecekler.
son bir soru daha soruyorum.
hiç kimseyi transfer etmeseler, paf takımla çıksalar, eldekilerle devam etseler, acaba daha azmı kombine satarlardı?
neyse, büyük taraftar, sinirimiz daha geçmedi. moral bozukluğu yaymayalım. sen koş, kartını al, neme lazım belki kalmaz falan. bu güruhun dağılmasını beklersen benim yaşıma gelirsin. bir bakarsın hiç bir şey değişmemiş. ömrün çürümüş, bu çürümüş kafalar hala aynı yerdeler.
hacivat zamparalık yapar, ceremesini karagöz çeker, böyle gelmiş böyle gider.