• 816
    attığı tweet'le alakalı kaçırdığım birşey varsa beni aydınlatmasını istediğim yazar. görsellerde oranlama yapılırken 60'dan sonra 60'dan önce tarzı bir istatistik yok. doğal olarak torrent ile terim zamanına göre ilk 60 dakika daha fazla koşmuş, sprint atmış sonra düşmüş olamaz mı ? sonuçta bir ortalama alınıyor.

    yani demem o ki ilk 60 dakikalık dilimde terim zamanına göre daha yüksek katedilen mesafe, koşulan koşu ve atılan sprint ile ortalamanın aynı çıkma olasılığı yok mudur ? bu durumda 60'dan sonra takım gerçekten düşüyor olamaz mı ?

    bu bir torrent eleştirisi değildir, ya da takımda terim dönemine göre kondisyon olarak belirgin farkların olduğunu düşünmüyorum.

    sadece gerçekten merak ettim. ben mi yanlış yorumluyorum acaba diye ?

    https://twitter.com/...Z7cPvD-lbDCNMUrKqHHw
  • 91
    17-18 sezonunda monacoprensi'nin yaşadıklarını yaşıyor. haklı ya da haksız şeklinde bir düşüncem yok. sadece iki yazar arasında bir merbutiyet kurdum.

    @monacoprensi, igor tudor'u gidene kadar, uzun uzun yazıp öven bir yazardı 17-18 sezonunda ve her kayıptan sonra sözlükte monacoprensi eleştiriliyordu.

    @kaideyi taciz eden istisna 17-18 sezonu sonlarından itibaren ve 18-19 sezonunun şu anki başlangıç kısmına kadar belhanda'yı uzun uzun yazıp öven bir yazar ve kendis belhanda'nın kötü oynadığı maçlardan sonra eleştiriliyor.
  • 105
    belhanda'nın 1 eylül 2018 trabzonsor maçında gördüğü kırmızı karttan sonra, belhanda üzerinden kendisine vurulduğunu görünce bu entry'i (bkz: #2500698) girmiştim. 1 gün önce yani 31 ağustos 2018 tarihinde yönetim nice'in 2 milyon euroluk kiralama teklifini* kabul etse ve belhanda'yı yollasa eminim sözlük ayağa kalkardı. ben o gün futbolcu karşılığında bu transfere olur vereceğimi yazmıştım. eğer o gün belhanda gitse isyan edecek insanlar, trabzon maçından sonra gördüğü kırmızı kart yüzünden haklı olarak demediklerini bırakmadılar. ama ikisi birbirinden çok farklı konular. bu arkadaşımız belhanda'nın oyun içindeki rolünü övmüştü ki, haksız da sayılmazdı. ama böyle sorumsuzca kırmızı kart görmek çok başka bir durum ve bunun kızgınlığını teknik taktik üzerinden yazı yazan bir insandan çıkarmanın mantıklı hiç bir yanı yok. aynı şeyler tudor üzerinden monacoprensi için de yapıldı. bu yazar arkadaşlar belhanda veya tudor'un yakın dostu değil. menajeri de değil. onlar kendilerince doğru olanı yazıyorlar. eğer fikirlerine katılmıyorsanız, direkt mesaj atıp "hocam bak tudor'u övüyordun ama işte şurda şöyle yaptı" diyebilirsiniz. onlar da size zaten cevap verirler. bu kadar cesaretiniz olsun bi zahmet... başlığının altına gelip ilk taşı atmaya bu kadar meraklı olmayın ki, sizin gibi düşünüp başlığa yazmaya cesareti olmayanlar gelip yazmasın.

    not: bu entry kaideyi taciz eden istisna'nın başlığına yazılsa da, genel olarak nickaltı lince tepki olarak girilmiştir. ve burda yazmama müsade edildiği müddetçe bu konu hakkında yazmaya devam edeceğim.
  • 329
    (bkz: saksı değilim ben en çok bana soracaksınız)

    şaka bir yana biraz üst perdeden yazıyor gibi yazılarını, yani kendisini tanımasam sürekli mesajlaşmasam ben de öyle zanneder, hatta bu sebeple itici bile bulabilirdim.

    ama bunu kasıtlı yapmıyor bunu biliyorum. hatta bence türkçe imla kurallarına ve yazılarındaki üsluba biraz daha özen göstermeli. sonuçta bu işi profesyonel olarak yapma niyetine sahip. burası da kendisinin adını duyurmaya başladığı ve reklamını yaptığı yer. sözlüğe kattıkları kadar geri dönüş de aldı, almaya devam ediyor.

    her dediği doğru olacak veya kesin olacak diye bir şey yok.

    işin bilim ve eğitim kısmında da olduğundan kendisine müthiş saygı duyuyorum. sözlüğümüzün çok önemli bir değeri ve günü geldiğinde kendisiyle gurur duyacağımız bir pozisyonda olmasını bekliyor ve diliyorum.

    bu florya olur, medya olur bilmiyorum ama inşallah olacak...

    her entrysini de çayımı kahvemi alıp yavaş yavaş okuyup, bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. bazen katılmıyorum, bazen bayılıyorum ama çok keyif alıyorum.

    kendisini çok seviyorum. geldiği günden beri de, her zaman destekçisiyim.

    iyi ki aramızda.
  • 572
    (bkz: #3141881)

    sözlükteki çoğu eleştiri entrysi bile "hocayı çok severim" , " hoca bizim efsanemiz" , " gerekirse başkanlık yapsın" gibi ifadelerle başlarken nasıl insanlar kişisel nefret kusuyor anlamış değilim. ha illa yapan vardır ama bir kişidir iki kişidir yani...

    nefret kör etmiş denmiş ama bence bir insana duyulan aşırı sevgi kör etmiş ve galatasaray'ın menfaatlerinin önüne geçmiş bir de bu açıdan bakmak lazım.
  • 503
    (bkz: #3013368)

    şu entrysinden anladığım kadarıyla hangi dil olursa olsun o dilin yazım kurallarını sadece ve sadece edebi metin kasıyorsan veyahut herhangi bir edebiyat dergisinde yazarlık yapıyorsan doğru kullanmak durumundasın. bunun dışında kalan kesimdeysen yazım kurallarını büllüğüne takmamalısın ve gözümüzün ferini söndürmekte bir beis görmemelisin. umuyorum ki tamamı ironiden oluşan bir entrydir, çok ufak ciddilik payı bile hayal kırıklığı yaratır bende.
  • 290
    terimlere çok fazla takılan yazardır. futbolda bu kadar net çizgiler olmadığını düşünüyorum. kendisinin defansif orta saha alerjisi var. olabilir. düşüncelerine saygı duyuyorum.

    ancak futbol otoritesi gibi başka yazılara, bir kaç günün moda tabiriyle, "diss" atan, tepeden bakan ve "siz bilmiyorsunuz kardeşim, mekanın sahibi benim, bilmeden etmeden yazıp zaman çalmayın, gözümüzü yormayın" diyerek yaşadığı özgüven patlamasını hayretle takip ediyorum. ben hayatımın hiçbir zamanında bu kadar özgüvenli olamadım. sorun bende belki de.
  • 452
    (bkz: #2930732)

    yönetimi beğenmeyebilir bizde her bir üyesine bayılmıyoruz bu kısma söyleyeceğim şey yok ama arda konusunda büyük resmin önemi ve konjonktürden bahsedip maddeler halinde sıraladığı yönetimin tüm yanlışlarına ise bilinçli yapılmış kötülükler gibi sunması anlaşılmaz.

    ha bir de fatih terim'in ankaragücü macerasındn milan' a kadar hangi takımda hangi yönetim ile kusursuz çalıştığını anlatıversin. hoca'nın bu yönünü atlamasını aynı şekilde anlamlandıramadım.

    kendisi çözüm bulma makamı değildir elbet ama olayları kronolojik olarak sıralayıp uzun uzun analiz yapıldıktan sonra en azında bu yönetim gittikten sonra ne olacak, kim gelecek? sorularına yanıt arayan bizlere "kılışdar mı gelsinnn" diyen insan muamelesi yapan modellerden ayrılmasını beklerdim. 2 yılda bir teknik direktör o olmazsa yönetim değiştirmek adetimiz oldu tabi o da haklı.

    diğer taraftan büyük resmi gören ve slovenya'nın sağ bek çıkaramaması konusu altında bile mustafa cengiz'e bok atmasa ölecek timinin ilgili entry'i referans gösterip bakın gördünüz mü, ya da görecem ben sizi göndermeleri şaşırtmadı.
  • 27
    (bkz: #2376086)

    güzel bir entry girmiş olmakla birlikte entrysinin ana fikrine katılamıyorum.

    öncelikle gomis'den başlayalım. hava toplarında çok etkili olmasa da pivot özellikleri olan, sırtı dönük top alabilen bir oyuncu. pas dağıtımı konusunda ise hiç fena değil. ancak adebayor'a bakıp gomis değerlendirmesi yapmak haksızlık. çünkü adebayor en iyi döneminde premier ligi domine etmiş müthiş fizik özellikleri olan bir futbolcu. havadan, yerden etkili, tekniği ve hızı da hiç fena değil. o yüzden bizim ligde yaptıkları normal. gomis ise bir kaç senedir kariyerinin en iyi sezonlarını yaşıyor. özetle iki futbolcu arasında kalite farkı var. adebayor kadar geniş alanda oynayabilen forvet sayısı çok çok az. hatta bir elin parmaklarını geçmez. bunu yapabilen pivot forvet ise sanırım bir tek kendisi. oyuncunun uniq özelliği.

    gomis'in yüzünü kaleye dönmesi hakkında konuşacak olursak; golcü oyuncuya ceza sahasında aldığı topa dönüp vuruyor diye kızamazsınız. çünkü gomis gol alanında değilse istasyon olan bir futbolcu. gol alanında ise dönüp vurma işini çok iyi yapıyor. ayrıca yanılmıyorsam 6 kadar da asisti var ki bu da tek opsiyonunun vurmak olmadığını gösteriyor. rakip defanstan sürekli 2 kişiyle boğuşup, presi eksik bırakmayan gomis'i adebayor ile değişir mi terim bilmem ama oyuncunun stilinden memnun olduğuna eminim. hatta memnunu geçtim, çok memnun olduğuna eminim. neredeyse alacağımız ekoko'yu düşününce tespitimi sağlam buluyorum.

    belhanda ve asimetrik futbola gelirsek... bana göre rui costa sonrası fatih terim 10 numara seven bir hoca olmadı. sneijder'i istememesi, kaka'yı istemesi bundandı. tercihi daha çok 9,5 numara oldu. nitekim elmander, necati ikilisinde necati'nin oynadığı rolü kaka'ya verecekti. modern futbolun sahaya en iyi yayılan 4-2-3-1 türevleriyle terim'in sevdiği 4-4-2'nin uzlaşısı 9,5 numara.

    aslında terim 4. dönem kariyerine feghouli'yi bu rolde deneyerek başladı. zira oyuncunun şutu ve gol sezgileri de mevcut. 9,5 oynayacak oyun karakteri var. belhanda ise asimetrik sistemde sol içte aynı okan, engin baytar veya emre çolak rolüne soyunabilecek yapıda. bu günkü oyun düzenimizin sebebi ise bana göre zayıf orta alan ikilimizin açıklarını belhanda'nın mücadeleci yapısıyla kapama arzusu. selçuk inan'a mecbur kaldığımızdan takım rolleri bu şekilde dağıldı. kısmen de başarı sağladık. fernando sakatlık yaşamasaydı, elimizde adam gibi bir 8 numara olsaydı bana göre orta vadede rodriguez'i sağda, belhanda'yı solda feghouli'yi de gomis'in arkasında izlerdik.

    kadro yapımızdaki sorunu o nedenle gomis ve belhanda'nın oyun karakterleri değil orta ikilimizin yetersizliği oluşturuyor. sezon sonunda fatih terim'in takviye isteyeceği ilk yer burası diye düşünüyorum. gomis ve belhanda gibi kaliteli oyunculardan fayda sağlamayı bilecek taktik esnekliği fazlasıyla var fatih terim'in.
  • 373
    sözlüğün futbol konusunda mümkün olduğunca teknik taktik kısımlarından konuşan insanlarından birisidir.
    herkesin olduğu gibi kendisinin de fikirleri vardır. katılabilirsiniz veya katilmayabilirsiniz.
    bunu tartışmanın yeri kanaatimce nick altları degildir.
    ben mümkün olduğunca önce özel mesaj atmadan nick altına yazı girmemeye çalışırım. (kutlama mesajlari dahil)
    belki bir iki arkadaş için sürekli olumsuz yazmalarını eleştirmek için girmişimdir.
    kendisi ile bence özel mesaj yoluyla tartisilabilir saygı kuralları çerçevesinde.
    bunu denemenizi öneririm.
    önemli not: belhanda konusunda kendisiyle zıt düşünüyoruz. anlaşılacağı veya bilindiği üzere ben belhanda'yı sevmiyorum.
  • 609
    uzunca dönem hocayı savundu burada, twitterda ki haklıydı o dönem daha başlar, hoca birşey deniyor diyoruz. ama o da artık illallah etmiş gibi ortamdaki futboldan.
    baya uzun dönem ümitli gibiydi, aha şimdi eski taktiğe döner, tamam haftaya döner, tamam sonra döner diye diye dolu dolu 3 sene geçti. hala aynı şey var sahada.
    fatih hocanın kendisinin bile desteğini kaybetmiş olması gelinen noktayı açıklıyor.
  • 438
    (bkz: #2929887)

    hepimiz istiyoruz 2011 gibi top oynayalım ama yazdığı kadro yetkinlik bakımından 2011'in yanına yaklaşamaz o kadroda galatasaray tarihinin mevkisinde en iyi oyuncuları diyebileceğimiz en az 3, 4 oyuncu var. diğerleri de bir şeyler kanıtlamış gelmiş oyuncular.
    ebue, ujfalusi, selçuk inan, muslera, melo* vs. uzayıp gider.
    tekrar bu şekilde kadro kurmamız fatih hocayla çok zor zira bence o zamanda tamamen şansa kurulmuş bir kadroydu. son gelişinden beri de kadro mühendisliği olarak sınıfta kaldı ne yazık ki.
  • 72
    (bkz: #2473159)

    gerçekten çok güzel bir tespit yazısı yazmış.
    kalemine, yüreğine sağlık.
    ara sıra mesajlaşıp, bilgi alışverişi de yapıyoruz. çok güzel bir renk kendisi sözlükte.

    ancak, güzel tespit olduğu kadar da pesimist yazı.
    bunu bu güzel yazar arkadaşım nezdinde değil, tüm sözlük nezdinde söylüyorum.

    gerçekten transfer yapacak para yok
    bonservisi elindeki oyuncular çok yüksek meblağlar talep ediyor
    zarar edecek şekilde oyuncu alma şansımız yok

    o nedenle lütfen ama lütfen, bu takımla devam etmek intihar, yetersiz, transfer diye bağırıyor, yok cengiz yönetimi kötü, yok banane kardeşim kaynak yaratsın, yok hoca bu sefer başarılı olamaz gibi yorumlar yapmayın. yanlış anlamayın*, yapamazsınız minvalinde söylemiyorum, ancak boşa kendinizi sıktıkça sıkmış olursunuz.

    lakin oyuncu satışı olmazsa yapabilecek bir şeyimiz yok. evet yok.
    eee banane kardeşim, oyuncu satalım o zaman demekle kolay olmuyor işte.
    napalım? oyuncu menüsüne girip, not needed by the club yapıp, offer to clubs mı yapalım?
    oyuncu satacaksak da bunu ucuza yapmamak için, yönetimin tok satıcı gibi davrandığını ve haklı olarak davranmak zorunda olduğunu düşünüyorum.

    yönetim ve teknik ekip de bu eksiklerin farkında değil mi sanıyorsunuz?
    en çok onlar hamle yapmak istiyorlardır. hiç merak etmeyin. hatta en az sizin, bizim istediğimiz kadar.
    hoca geldikten sonra* ve yönetim geldikten sonra * neredeyse her atılan adımda, valla biz de aynı şekilde düşünmüştük tarzında konuşmadık mı, öyle hissetmedik mi?
    ben içinde bulunduğumuz transfer dönemi içerisinde de aynı şekilde vuku bulduğunu düşünüyorum.

    bildiğiniz üzere * son güne kadar, uygun bir fırsat transfer(ler)i yakalamak için pusuda beklediğimizi-bekleyeceğimizi düşünüyorum.
    özellikle 1-2 hamlenin, son gün olan 31 ağustosta gerçekleşeceğini düşünüyorum.
    evet bu bir kumar, ancak oynamak zorunda olduğumuz bir kumar.
    çünkü bizim şu an 6-7 mil euro bastırıp, ihtiyacımız olan denayer'i alma şansımız yok.
    fakat 31'inde* mecbur elden çıkarması gerekecek olan city, denayer'i bize kiralayacaktır.
    işte bu tarz city, united, juve gibi büyük kulüplerin düşünmediği; hatta büyük liglerdeki başlatı takımları ve tüm premier lig ekiplerini da bu listeye ekleyebiliriz; isimlerden son günde, belkide günlerde kiralık transfer yapacağımızı düşünüyorum.
    umarım alışma süreci kısa olur bu transferlerimizin ve yine başarıya yürürüz.

    ben güveniyorum teknik heyet ve yönetime.
    kombinemi de yeniledim.
    formamı da aldım.
    desteğimi de yaptım.
    sonuna kadar *maddi ve manevi şekilde destek olmaya devam edeceğim.

    sizde güvenin.
    çok güzel olacak bizim için bu sezon da.
    ayrıca, sonuna kadar da olumlu yazıp, olumlu düşüneceğim.
    nice başarılara sözlük inşallah.
    biliyorum zor bir dönem, ancak ayağa da sabrederek ve destek olarak kalkacağız.

    en büyük galatasaray!

    edit: imla
    calderon'a uyarısı için teşekkürler.
  • 442
    (bkz: #2929887)

    teoride güzel ama pratikte mayıs ayında 13 15 kişi maç izlememizle sonuçlanacak bir strateji sunmuş. valla sol framde bugün'den entry olmaz :(

    2011/2012 açık ara galatasaraydaki en sevdiğim oyundu. ama melo, ujfalusi, baros, elmander'i geçiyorum. o zamanki yerliler bile şimdi yazılanlarla kıyas dahi kabul etmez. selçuk inan ligi sallayarak geldi. engin baytar kendini trabzonspor'dan kanıtlayarak, şampiyon apoletiyle geldi. emre çolak yıllardır floryada yeni arda diye bilinen, 8. oldugumuz senede zaten 11 oynamaya başlayan bir oyuncuydu.

    jesse ile kerem ile özcanlar orta saha ile yarışmacı olmayı geçiyorum anadoludan çıkamayız vallahi, net. beşiktaş bile feda dediğinde nerede potansiyelli gurbetçi var topladı üstüne fernandes, almeida'sını tuttu, yaranamadı.

    mali durumun düzelmesi gerekiyor, maaşların düşmesi gerekiyor, doğru. ama bu ilerisi için özkaynağımızı kullanalım, yetiştirerek büyüyelim, başarısız olalım sabredelim ilerisi için hayalleri sadece düşünceyken full destek buluyor. ama iş gerçeğe geldi mi kimse gözünün yaşına bakmıyor. iki senedir şampiyonuz, binbir dertle ilk defa olamadık halimiz,söylenenler ortada.

    maaşları düşürelim, altyapımızı kullanalım. ama olmayacak duaya amin demeyelim. galatasarayın gerçekten bir seviyesi var. ucuz ve genç herkesi iyi sanıyoruz, uzerine düşünce tutacak gibi. ama bazen sadece kötü oluyorlar. tarihimizde pek çok örneği var.
  • 519
    (bkz: #3023504)
    şimdiye kadar ortaya attığı terimler yetmezmiş gibi ortalığa kontrolsüzce terim saçmaya devam eden yazar. napalım şimdi yazın taylan'ı satıp tom brady'i mi alalım? yaşlı oyuncu konusunda şimdiye kadar ders çıkarmayıp hala daha tom'un transferini istiyor olmasına inanamıyorum. kendisini okuma yazma bilmediği zamanlardan beri takip eden biri olarak beni şaşırtmıştır. umarım bir an evvel futbolun doğrularına geri döner :(
  • 574
    (bkz: #3141881)
    kendisi ile hem fikir olduğumuz noktalar da var son dönem özelinde hem fikir olmadığımız da.
    hem fikir olduğumuz konular hocanın aslında çok da matah kadrolarla oynamadığıdır.
    şöyle ki:
    ilk döneminde hagi vardı. popescu, taffarel falan sonradan geldiler. hagi avrupa'da artık örselenmiş ve meksika'ya gitmek üzere olan bir süper stardı. sorunlu sayılabilecek bir oyuncuydu. popescu artık yaşlanmış ve avrupa futboluna ayak uyduramaz hale gelmişti. taffarel evet brezilya milli takım kalecisi idi ama avrupa'nın üst düzey takımları kendisini neredeyse hiç istememişti. o kadroda türkler de starmış. kusura bakmayın o kadronun bel kemiği olan bülent korkmaz, ergün penbe, hakan ünsal, okan buruk falan öyle star değildiler. terim'in elinde parladılar tam anlamıyla. rakiplerde de o dönemlerde öyle alalade oyuncular yoktu. türk futbolunun yükselen yıldızları abdullah, ogün, sergen, tayfur, oktay, tarık falan rakiplerdeydi.
    ikinci döneminde çok öyle paralı durumda degildi takım yine. terim'in istedikleri alındı ama terim mecburen isteklerini sınırlı tuttu.
    üçüncü dönemindeki transferlerine bakalım. elmander avrupa için sıradan bir oyuncuydu. ujfaluji geldiginde dalga geçiliyordu 3'ün 1'ini aldık o da en kötüsü diye. melo yılın bidonu idi. engin baytar vardı mesela. öyle üst düzey değildi. riera son anda kadroya katılan sol açıktı. sadece evet sadece selçuk inan türk futbolunun yıldızıydı. o kadro o sezon ligin altını üstüne getirdi. muslera orta sınıf bir kaleci olarak görülüyordu. hatta buffon isminin geçtiği o dönemde transferi çok da harika karşılanmamıştı.

    bu saydığım isimlerin hepsi harika oyuncular kabul ediyorum ama ya bitme noktasındalardı ya da tam potansiyellerinin zirvesinde değillerdi. onları terim öyle bir toparladı ki ligin en üst düzey oyuncuları yaptı.

    kaide ile anlaşamadığımız konu ise şu: evet terim'e geçmiş ile alakalı kadrolar konusunda haksız davranılıyor. ama mevcut terim terim gibi degil. takıma kızdığı anda semih'e, emre'ye forma veren o terim gitti yerine korkak bir adam geldi. bu korkak adam ile de daha fazla devam etmenin anlamı yok.
  • 299
    deep lying playmaker , ball winning midfielder vs.. gibi futbolcuların mevkii ve rollerini tanımlayan terimler kullandığı için "fm jargoncusu" olarak görülen ve bunun üzerinden eleştirilen yazar. eleştiriledebilir, herkes herşey, eleştirebilir buna itirazım yok tabii ki.

    arkadaşlar bu terimler football manager oyununda kullanıldığı için sonradan var olan terimler değil, zaten halihazırda var olduğu için oyunda kullanılan terimler. evet futbolda siyah ve beyaz kadar net bir ayrım yoktur ancak bazı şeylerin anlatılması, gösterilmesi ve uygulanması için terimlere ihtiyaçlar vardır, bu terimler de bunlara istinaden ortaya çıkmışlardır.

    mesela hakan çalhanoğlu gibi bir adam var veya nuri şahin gibi ne olduğunu ne yapmaya çalıştığını nasıl bir futbolcu olduğunu çoğu futbol izleyicisi anlamadı, anlamakta da zorlandı. bu tür adamlara sistem içerisinde bir rol çizmezsen, belirleyemezsen hiçbir verim alamazsın.

    evet zaman zaman biraz gösterişli duruyor, havalı geliyor söylemesi ama sırf "dur ya biraz havalı gözükeyim de cümle içinde trequartista kelimesini kullanayım" mantığı ile kullanmıyor bunu yazar. terimi kullanıyor, tanımını yapıyor, örneklendiriyor ve nerde ve kim tarafından nasıl uygulandığını anlatıyor, hepsi bu.

    kimileri çok takılır bazı kelimelere, kavramlara kimileri ise üzerinde çok durmaz daha yüzeysel bakar olaylara. zaman zaman yüzeysellik de işlevsel olabilir. ama her ne olursa olsun emek edip bir yazar düşüncesini tez-anti tez üretip örneklendirmelere dayalı anlatıyorsa ben ona saygı duyarım ve yaptığı işi takdir ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın