29 mayıs 2017 alanyaspor galatasaray maçı için çok şükür ki yine kendisine sallanmıştır. ama bu sallamaların hiçbir dayanak noktası yok malesef. sanırım iddiasız kalmamızdan ötürü maçlar ya hiç ya göz ucuyla ya da futbol bilmeden seyrediliyor.
neymiş? sinan'la sneijder nasıl çıkarmış? maça alanyaspor nasıl ortak edilirmiş? çünkü takım maçın ikinci yarısında kendi yarı sahasından çıkamadı. bir kere bu geriye hapsolmanın en önemli nedenlerinin başında 2 stoperimizin de baskı altında hiç ayağa oynayamaması ve iki bekimizin de oyun kuruculuktan uzak olması geliyor. yani riera gibi ergün penbe gibi eboue gibi beklerimiz yok malesef. popescu ya da ujfaluji gibi stoperimiz de yok. dolayısıyla savunma hattımıza adam paylaşımlı doğru presi yapan her takım bizi savunmadan çıkartmıyor. peki takım nasıl ileri çıkacak? eğer defanstan topla çıkamıyorsan, muslera kale veya kaleci vuruşlarını kenarlara doğru atacak. kenarlarda kim var? sinan ve bruma. bruma'nın oyun karakterinde hava topu diye bir şey yok. fiziğinin sağlamlığı nedeniyle biraz sinan'da olabilir diyoruz ama sinan sağolsun gol mol atıyo da 55-60'da bildiğin 38 yaşındaki emekli oyunculara dönüyor. daha 22-23 yaşındasın arkadaş, bu fizik kalitenin yerlerde olması nedir? senin enerjiden yerinde duramaman lazım ama gel gör ki adam söylediğim dakikalardan sonra zahmet edip bekini bile kovalamıyor. dolayısıyla bütün yük sabri ya da sağ bekte kim oynuyorsa ona biniyor. e rakip ordan yüklenince bu sefer tolga ya da selçuk sabri'ye yardıma gidiyor. o zaman ne oluyor? ön libero sayımız 2'den 1'e düşüyor. peki bu durumda ne olması lazım? sneijder'in biraz daha geriye yardım etmesi lazım. peki bu oluyor mu? o da yok, ara ki sneijder'i geride bulasın. allah'ı var, dün ilk yarıda bütün ataklar o'nun ayağına top gelince şekillendi ama ikinci yarının başından itibaren de hiç oyunda yoktu. ne ileride biraz top tuttu, ne poldi'yle veya bruma'yla al ver yaptı. hiç, koca bir sıfır.
peki tüm bunları söyledikten sonra bir teknik direktörün ne yapması lazım? bu saydığım oyuncuları oyundan alması ya da geriye top yapan iki savunmacı alması veyahut da kenarlara veya forvete hava toplarına hakim birisini alması lazım ki takım geride baskı yemesin, ileride top tutabilsin, defansımız dinlensin değil mi? ama olmadı zira ne öyle savunma oyuncularımız var ne de ileride kafa toplarına hakim tek oyuncumuz olan eren'e güvenebiliyoruz. kafa topu indiriyor ama rakibe de olabiliyor o indirmeler. veya ayağına verdiğin zaman topu kontrol edemiyor tekrar atak yiyorsun falan. işin özü sene başındaki birkaç haftalık parlak performansını saymazsak, hiçbir taraftarda oluşturamadığı gibi teknik heyette de bir güven oluşturamadı eren. dolayısıyla bu opsiyonu da eledik. geriye ne kaldı. görevlerini yapmayan daha doğrusu savunmalarına yardım etmeyen iki oyuncuyu oyundan alıp daha enerjik oyuncularla boşlukları kapatıp biraz daha topa hakim olmak.
işte dün aslında olmayan, tudor'un doğru değişikliği yapmasına rağmen josue'nin hiçbir şey verememesiydi. belki biraz enerji kattı ama geriye gelip selçuk ya da tolga'ya topla çıkışlar için yardım edemedi. topu alıp ileriye mesafe katedip bizi ileriye taşıyamadı. e doğru değişikliği yapan bir adam, değiştirdiği adamdan verim alamıyorsa n'yapsın? senin oyuncu kaliten bazı bölgeler için son derece yetersiz, daha doğrusu galatasaray seviyesinde değil. dolayısıyla bir galatasaray taraftarı olarak geriliyor ve her boku hocaya buluyoruz lakin kazın ayağı öyle değil. öyle olsa bu takım 2 yıldır az biraz da olsa şampiyonluğa oynardı. ama gel gör ki geçen sene ocak ayında bu sene de şubat ayında lige havlu attık.
herkes şu önyargılarından lütfen kurtulsun. bu takımın problemi öncelikle yönetim, sonra da oyuncu grubudur. ondan sonra bakarız hoca ne kadar yeterli ya da değil. zira iyi takıma hoca bulmak kolaydır. ama kötü takıma dünyanın en iyi hocasını getir, nafile.