resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 4628
    daha önce de söyledim yine söylüyorum, junior çalışan alıp ondan senior performansı bekleyemezsin.

    tudor 39 yaşında, hala futbol oynayan drogbayla aynı yaşta yani... 4 yıllık antrenörlük kariyeri var ve bir anda galatasaray gibi bir takımın başına geçmiş. galatasarayın başına geçmek milyarlık city'nin psg'nin chealsea'nin teknik direktörlüğünden daha zordur, anlayan anladı. bu adamdan fatih terim performansı bekleyemezsin.

    trabzon ve özellikle başakşehir maçlarında sıçıp batırdı. böyle şeyler yaşatmaya da devam edecek. bu takımı şampiyon yapamayacağı anlamına gelmiyor. kulağının çekilmesi lazım evet ama kovalım bunu yaklaşımı çok ağır.

    şunu belirtmek gerekiyor, bu adam ne kadar eleştirirsek eleştirelim, geçen seneki ölüler çetesine kendini kurban ettirmeyip hayatta kaldı ve uzun zamandır özlediğimiz futbolu oynayan bir takım kurdu. bu takımın kurulmasında cenk ergün'le emekleri yarı yarıyadır.

    ve yenilgilerde suç yüzde yüz tudorun diyemeyiz. bu takım hala yeni bir takım. çok beğendiğiniz abdullah avcı o sistemi kaç senede kurabildi sanıyorsunuz. bu takımın başında kim olursa olsun, her taktikte ve skor durumunda oyununu ona göre değiştirebilen bir takım olabilmesi için iskelet oyuncu gurubunun en az bir-iki sene beraber oynaması gerek.

    elbette çift forvet çıkıp kanatsız oynamasını eleştireceğiz ancak yenilginin tek sebebi bu değil. garry oynayınca her maçı alıyor muyuz allah aşkına. takımda sol ayaklı kanat oyuncusunu geçtim kondisyoner bile yok. defans kurgusu hala çok dengesiz. mariano ile maiconu geçtim, maiconun yanında oynayabilecek sol stoperimiz yok. linnes'i sol bek yaptık, sol bek değil, lato zaten bu takımın oyuncusu değil, adam orta yaparken top maksimum 1 metre havalanıyor. yedek kadro desen, hepsi gönderemeyip elimizde patlamış oyuncular.

    rıdvanın, sinsi demirkolun gazına gelmeden önce bi sakin kafayla düşünün. tudor hata yapacak. küfrettirecek. ama şu an kıçına teneke bağlanıp gönderilmeyi de hak etmiyor. sünepe aykut kocaman bu adamın yarısı kadar eleştirilmedi ya. asrın teknik direktörü şenol güneş 10 da biri kadar eleştiri almadı. yeni kurulmuş bir takımın genç teknik direktörünü, üstelik ligde şu an liderken, bir idam etmedikleri kaldı. bu nedir allah aşkına?
  • 4629
    hakkında yapılan zorlama güzellemeleri gördükçe dehşete kapıldığım gereksiz.

    o kişiler siz bilmiyorsunuz, sözlüğe yazmayın, piyasası bu dedikleri ndiaye'nin hesabını bile vermeden muslera'ya sardı. dursun denen ne idüğü belirsizli bir kez eleştirmemiş adam muslera algısı oluşturuyor. hırvat için 12 hafta lider diye zorlama güzellemeleri yaparken ligin o maça kadar ki en başarılı kalecisini boklamaktan çekinmiyor. bunu sırf tudor'u savunmak adına yapıyorlar bir de. ne tudormuş arkadaş diyesim geliyor.

    bir de şu lider takım mevzuu var. sezonu en erken açan takım olmanın verdiği avantajla yaratılan 8 puanlık fark tam da hocalık meziyetlerini göstermesi gereken haftalarda eridi gitti. bu tartışılması gereken birinci konuyken bakın adam hala lider diye savunmak iyi niyetli bir davranış değildir. geriden gelerek alınmış bir liderlik yok. aksine rakipler geriden gelerek havaya girdi bunu siz de biliyorsunuz. ayrıca son iki gündür bundan başka savunma argümanı üretemeyerek sürekli olarak averaj liderliğine vurgu yapılması da tudorcuların ne kadar kırılgan bir durumda olduklarını kanıtlıyor. hafta sonu o liderlik de giderse bakalım nasil savunacaksınız. ama siz bir yolunu bulur savunursunuz. belki de kadro zaten çöptü falan demeye başlarsınız. hiç sasirmam yani. çünkü 5-1'lik maçın soğumasını bekleyen ve en ufak bir taktiksel, sistemsel övgü yapamayıp tamamen hamaset üzerinden muslera'ya, maicon'a bok atarak kıymetli hocanızı koruyan adamlarsınız.

    diğer bir grup ise daha doğrudan, daha direkt görüşünü belli etmekte. başarı da tudor ile, başarısızlık da diyen bu arkadaşlara göre sırf sezon ortası teknik direktör değiştirmemek için hocanın kalması gerekiyormuş. iğrenç, modası geçmiş, vıcık vıcık bir romantizm uğruna kimse galatasaray'ı başarısızlığa alıştıramaz. beşiktaş'ın tinercileri bile bu yolu bırakıp başarı isterken hiç kimse galatasaray taraftarını başarı odaklı olmakla suçlayamaz. size galatsaray'ı türkiye'nın liverpool'u, arsenal'i yaptırmayacağız.
  • 4630
    her gün biraz daha huzursuz oluyorum bu adamı takımın başında gördükçe. 21 kasım 2017 beşiktaş porto maçıtın içinde sürekli aklıma tudor geldi. dedim şu takıma hücum oynasak içinden geçeriz ama kesin yine bu hırvat 3 stoper falan çıkayım tolgayı illa oynatayım ayağına takımın ayağına sıkacak bir şekilde yine yenemeyeceğiz.

    kendisi ne olursa olsun çok kötü bir taktisyendir. umarım beni yanıltıp bir tane büyük maç kazanır ama ben her büyük maç öncesi yine hangi çılgın projeyi yapacak diye düşünmekten bıktım.

    ayrıca hamzayı umut aşkı göndertti. bunu da bence lato aşkı gönderecek.

    bana göre tudoru savunanların entryleri aynen şu şekil : https://i.hizliresim.com/vJlQ8O.jpg
  • 4631
    kesinlikle bir dakika dahi takımda kalmaması gerekendir. çünkü hamza, terim, riekerink'in sezon ortasında gönderilmesi ile takımımız acayip bir ivme yakalayarak daha da iyiye gitmiştir. tarihimize açıp bakarsanız bu tarz sezon ortası teknik direktör değişikliklerinin hep bize pozitif katkısının olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. zaten aldığımız 20 şampiyonluğun yarısından çoğunun böyle geldiği hepimizin malumu. taş çatlasa 3-5 şampiyonluk istikrarlı bir şekilde çalıştığımız hocalarla gelmiştir.

    bu konuya ilişkin olarak albert einstein'ın çok güzel bir lafı var. demiş ki; delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek. çok güzel demiş değil mi? biz sürekli sezon ortası teknik direktör değiştirip değiştirip şampiyon olan bir kulüp olduğumuz için tabi bizde bu delilik olarak değil üstün futbol bilgisi olarak tezahür ediyor olsa gerek. başka bir açıklaması olamaz.

    işbu entryi geçmişinden ders almayan galatasaray taraftarına ithafen ağır ironi içerir şekilde yazılmaya çalışılmıştır. deli dolu arkadaşlarımı sağ altta yer alan ofsayt butonuna davet ediyorum.
  • 4632
    sayesinde city, chelsea ve psg gibi takımları yönetmenin, galatasaray'ı yönetmekten daha kolay olduğunu öğrendiğimiz çalıştırıcı. 39 yaşında... sürtekli yapılan vurgu bu beyzademiz hakkında. 39 yaşında... galatasaray staj yeri mi arkadaş? conte ve zidane gibi günümüz kaliteli 2 genç teknik adamı bile, 40'lı yaşlarından sonra, liglerinin üst düzey takımlarında görev almalarına rağmen biz kalkmış, hiç bir ışık gösterememiş bir adama 38 yaşında kulüp emanet ettik. yetmedi istekleri doğrultusunda hareket edildi ve 40 milyon euro harcanarak, yepyeni genç bir takım kuruldu.

    avrupa'da ismini telaffuz edemediğimiz bir takıma elenerek, galatasaray tarihine kara bir leke bıraktı bu adam ve hala kulübün başında. sezon sonuna kadar kalsın istiyorum ama. kalsın ki takımı ne hallere düşürdüğü görülerek, böyle beş para etmez adamları camianın başına musallat eden adamlar bir daha ağızlarını açamasınlar ve galatasaray'ı bu durumlara düşürmesinler. gerçi bunlar hamza döneminde de aynıydı, geçmişte rijkaard döneminde de aynılardı. hadi hamza'nın öyle yada böyle bir şampiyonluğu vardı, rijkaard ise kariyerli bir adamdı. onların savunulmasını anlarım ama paok ve hajduk gibi iki takımda adeta sıvamış, karabük'te dış sahada hepi topu 2 puan toplamış bir adamı bu denli savunmak neyin kafası cidden merak ediyorum.
  • 4633
    "iyi veya kötü bir hoca olduğu tartışılır. belki ilerde çok daha iyi bir hoca olacaktır ama bence konu bu değil. konu kulübün başında ki insanların vizyonsuzluğu.. hoca ve oyuncu lazım olduğunda niye hemen ülke içinde ki alternatiflere gidiliyor? stoper lazım serdar&ahmet ikilisine 7 m euro ver. santrafor lazım eren'e 4 ver, ki çok beğenirim kendisini.. cavanda'yı zaten biliyoruz. lucescu'yu gerets'i rijkaard'ı fatih terim'i mancini'yi prandelli'yi getirmiş kulübün, ki daha öncesinde derwall ve kalli de var, şimdi igor tudor'u düşünmesi büyük vizyonsuzluk. gelen hocaların bazıları başarısız da olmuş olabilir. belki gelse igor tudor çok başarılı olacak. ama konu bu değil. bizim bielsa'yı puel'i sampaoli'yi düşünmemiz gerekiyor.. he illa bir risk alınacaksa, drogba'yı koy takımın başına.. dünya futbolunda ağırlığı olan ender futbolculardan çünkü"
    ilk ismi anılmaya başladığında böyle bir entry girmiştim. açıkcası yerden yere vurulurken, bir kaç kelam etmek istiyorum. ben taaa en başından beri karşı çıkmıştım gelmesine ama geldikten sonra sürekli destek verdim. ve takımın başında olduğu müddetçe de destek vereceğim. en azından ilk yarı bitene kadar. çünkü takım lider ve ilk yarıyı 38 puan ile bitirme ihtimali oldukça yüksek. he ilk yarının son maçı biter, ondan sonra ne yapacaksak yaparız. ben de tabii ki isterim takımın başında blanc olsun ama tudor'un kovulma ihtimaline karşı, çıkan isimleri hepimiz görüyoruz. fatih terim'in takımın başına geleceğini düşünen arkadaşlar gerçekten çok iyi niyetliler:) öyle bişey olma ihtimali yok denecek kadar az... evet tudor ile büyük maçlarda büyük sıkıntı yaşıyoruz. evet 18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçının skorunun kabul edilebilir bir tarafı yok ama tudor'u bugün kovarsak, yerine yarın kimi getirebiliriz? ayrıca yerden yere vurulan adam daha 39 yaşında. onun yaşındayken, terim u-21 milli takımını, şenol güneş boluspor'u çalıştırıyor ve mustafa denizli de derwall'in yardımcılığını yapıyordu. yani tecrübe anlamında öğreneceği çok şey var. biz gs'ın başında daha iyi ve tecrübeli teknik direktör istiyoruz deme hakkınız var. buna saygı duyarım ama tudor'a gel gs'ı çalıştır dendiği zaman, benim tecrübem az gelmiyim demez. gelir elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. birine kızacaksanız tudor'a kızmayın, onu takımın başına getiren dursun özbek'e kızın...
  • 4634
    galatasaray sözlükte kitap yazılası başlığa sahip teknik direktörümüz.

    öncelikle futbolculuğu övülüyor, sonra karabükspor'daki teknik direktörlüğü övülüyor, sonra galatasaray'a geliyor ve ilk başlarda beğenilmiyor, sonra östersund faciası ile birlikte gitsin, bizi rezil etti diyenlerden geçilmiyor, sonra ligi eze eze devam ettiğinde el üstünde tutuluyor, sonra zorlu maçlar gelince tekrar yerin dibine batırılıyor.

    kısaca takım kazanırsa iyi kaybederse kötü oluyor.

    39 yaşında teknik direktör olması, galatasaray'ın başına gelmesi staj olarak görülüyor. hayat tecrübesi sınırlı insanlar bu tip teoriler ortaya atarlar. kusurabakmayın ama bunu demen lazım. 40 yaşında şampiyonlar ligi kazanmış jose mourinho gibi bir örnek var. kariyerine bakmak isteyenler buradan bakabilirler,(http://www.transfermarkt.com.tr/.../profil/trainer/781) önce nerelerde çalışmış ona da bakabilirler. ama porto tırt külüp değil mi? geçmişte hiçbir başarısı olmayan adı sanı bilinmeyen, futbol oynamamış birine porto gibi basit bir kulüp teslim edilebilir ama galatasaray'a gelemez çünkü biz en büyüğüz en iyiyiz, real madrid kim len amk. tanıdık geldi mi?

    neyse bu ergenlere laf anlatmak istemediğimden hızlı geçiyorum, zira hayat devam ediyor ve 1 saniye bile geri alınamıyor.

    tudor'un hataları yok mu var, oyuncu değişikliklerini zamanında yapmıyor mesela. ama iyi yönleri kötü yönlerini ezip geçiyor. tudor gitsin terim gelsin demek, bu yaşımda futbol adına duyduğum en salak cümlelerden, fatih terim galatasaray'ı satarak, kendisinin deyimi ile galatasaray düşmanlarının adamı olmuştur.

    takım henüz yeni, ilk haftalarda da dedik takım yeni puan kaybı yaşayacağız dedik, taraftar takımın arkasında olsun dedik, daha ilk mağlubiyette adamı yolladılar. ikincisinde ezik ilan ettiler, stajyer oldu. bu iki maçta da bariz hakem hataları var ama görmek istemiyorlar, çünkü tudor genç, üstüne gidilebilir. eğer terim, şenol güneş veya aykut kocaman gibi maganda, çirkef, sinsi, devrinin adamı olsaydı sevilirdi. en çok bunlar severdi tudor'u.

    çünkü mesele futbol değil, mesele karakter. bizim ülkemizde efendi adam çok övülür ama sevilmez. hatunların efendi adam yerine piç adam tercihine benzetebilirsiniz bunu. eğer efendi adam sevilseydi, desteklenseydi merhum bülent ecevit %80lerde oy alırdı. ama onun yerine köylü kurnazı adamlar hep seçildi. şimdi ki siyasi ortam da olmazdı.

    tudor, östersund maçından sonra gitsin diyenlerin büyük çoğunluğu, tudor'un basın toplantısından sonra gitsin demeye başladılar. neden? çünkü adam kendine ahlaksızca saldırılmasına rağmen efendiğilini bozmadı, sakince cevaplar verdi, fatih terim gibi ona sorma buna sor deseydi 10 yıllık sözleşme imzalatmak isterlerdi. efendi adamı sevmiyoruz abiciğim millet olarak. sevmiyoruz. tudor tv ye çıksa yedi düvele sövse çok büyük teknik direktör yea derler.

    neyse uzatmayayım. takım tabi ki puan kaybedek, yenilecek, liderlikten de düşecek, düşebilir. her maçı kazanmazsın, her sezonu şampiyon kapatamazsın, bunu kafanıza bir sokun önce.

    bizim rakibimiz sadece futbol takımları değil, medya, federasyon, federasyon kurulları, hakemler de bu gruba dahil. ulan kafa atmaya 1 maç, arkadaşını kurtarmaya 3 maç ceza verdiler, hala sorunun sadece teknik direktör olduğunu düşünüyorsan yuh sana. olmayan faulden, verilmeyen tabandan 2 gol yedin, dokundun sarı verdiler, dürttün kırmızı verdiler sen hala teknik direktördesin.

    son olarak, eğer kulüpten birileri buraları okuyorsa ona şunu söylemek istiyorum. eğer bir karar verecekseniz sosyal medyaya bakmadan karar alın. karabükspor başkanının lato'nun satışında itiraz eden taraftarının yaşının 15 olduğunu söylemesi, sosyal medyanın ne kadar hoyrat kullanıldığının işaretidir. aman diyim yapmayın. bu ergenlere takılmayın.
  • 4635
    neden genç olduğu için sabretmemiz gerektiğini anlamadığım adam.

    yani leipzig gibi yetenekli bebetolardan bir proje takımı kurduk da benim mi haberim yok? bu adam bizim oyuncu grubunu yönetecek tecrübede değil ve oyuncular da yavaştan başkaldırma belirtileri gösteriyor. o zaman 19-20'lik gençlerden bir takım kurup 2 yıl isterdin, taraftar da sana o süreyi verirdi. ama sen 40 milyon euro'luk kadro kurup başına tudor'u geçirirsen sabır mabır bekleyemezsin. başarı ve sonuç odaklı olmak zorundasın. şu ülkedeki tek enayi kulüp biziz zaten. nerede kobaylık iş var önce biz atlıyoruz hesabını kitabını yapmadan.

    ya arkadaş bu adam büyük maça kendini hazırlayamıyor ki topçuyu hazırlasın. işte fener maçı, trabzon maçı, başakşehir maçı hatta. kendisindeki gerginlik takıma da yansıyor. geldiğinden beri kaç tane büyük maça ve derbiye çıktın hala aynı. ben neden sabredeceğim bu adama?

    illa bir yıl kalması mı lazım? bu adam 10 aydır galatasaray'ın hocası yahu. hangi teknik direktöre bu kadar sabredildi? geçen sene sneijder, bruma ve podolski'yi yönetemedi. başkan yine arkasında durup eline yepyeni kadro verdi ve şimdi de bu kadroyu yönetemediğini açıkça görüyoruz. gomis ile yaşadığı gerilimler, yine gomis'in bu dizilişle sadece 2 gün çalışabildik demesi. keza belhanda'nın fransa'da yaptığı açıklamalar...

    futbolcular ve tudor arasında seçim yapmak gerekiyorsa ben futbolculardan yanayım. çünkü bu adamlar öncekiler gibi hoca gitsin de yan gelip yatak tayfası değil. tam tersine takımın potansiyelinin ortaya çıkmasını isteyen çocuklar ve hepsi de karakterli oyuncular.
  • 4637
    tudor eleştirilerine bakıyorum. kovulsun yerine terim gelsin diyenler var. başlarına hamza gelecek haberleri yok. ama merak etmeyin size hamza gösterip tudor'a razı etmeyeceğim. daha önce tudor beşiktaş'a yenilirse kovulmalı diyordum ama artık böyle de düşünmüyorum.

    sevgili sözlük yazarları; başakşehir de beşiktaş da kadro olarak bizden güçlüler. bunu kabul edelim önce. sol kanada bakmanız yeterli. beşiktaş'ın sağ kanadı da başakşehir'in sağ kanadı da bizim sol kanadımızdan iyi. asamoah'ın alınamamasının ve sezonu erken açmanın bedelini ödüyoruz. iki takımın da sağ kanadı normal şartlarda içimizden geçer ve geçiyor. lato linnes ile olmuyor.

    buna kimsenin itiraz edeceğini sanmam.

    serinkanlı düşünmeye devam edelim: önümüzde alanya ve beşiktaş maçları var. sonra da akhisar malatya göztepe. şu süreçte beşiktaş maçı hariç puan kaybetmezsek devreyi büyük ihtimalle lider kapatıyoruz. bu cepte. akhisar içeride en zorlusu göztepe deplasman olur.

    sonra ikinci yarı başlıyor zaten. allah'ın izniyle juventus'tan kobrayı çaldık mı sol kanatta mariano etkisi melo etkisi olur allah'ın izniyle.

    azcık sabredin mına koyim sezon ortası hoca göndermek nedir. hamza falan olsa kov tekrar al tekrar kov o tiryakilik ona saygı duyarım. ama allah aşkına şu takımı kurmuş, onca zaman pres oynatmış gözümüzün pasını silmiş adamı hele ki terim'le karşılaştırıp kovmayın ya. terim ilk senesinde sanki fenerden evinde fark yemedi. ligin ikinci yarsına kadar doğru dürüst top da oynatmadı 9 puanı ikinci yarı erittik devre arası kampından sonra. ben devre arasında tudor'un bu takımı it gibi çalıştıracağını da görüyorum. istifasını isteyen sizler de hem fikirsiniz bu konuda biliyorum. bakın şampiyon olamazsa zaten gider dursun da kalmaz. ama sezon ortası kovarsak yerine kimin geleceği gelecek adamın ne bok yiyeceği de belli değil. kapalı tribün sakin olalım.

    edit: drogbaba uyardı göztepe de içerde. içerde! :(

    edit2: liderle aramızda 10 puan da yok ha bu arada. allah aşkına bir sakin olalım.
  • 4638
    östersunds maçlarından sonra az daha kendisini gönderip lucescu'yu falan getirecektik. sonra lig başladı ilk 8 haftadaki muazzam performanstan sonra insanlar tudor'a güvenmeye başladı. sonra büyük maçlar başlayınca sağlam batırdı ve şimdi tekrar gitsin mi kalsın mı onu tartışıyoruz. geçen sene de riekerink'i gönderip tudor'la 4. olunca riekerink'le en azından kafaya oynuyorduk demiştik. benim gönlüm kalmasından yana. yapması gereken tek şey şu takıma ilk 8 haftada oynattığı pres ve hücum futbolunu oynatmak, kimseye karşı önlem almamak. bırak rakip önlem alsın, biz bildiğimiz futbolu oynayalım ve yenileceksek de öyle yenilelim. 2 yeriz 3 atarız, 3 yeriz 4 atarız. öte yandan tudor'un gitmesi ihtimalinde yerine konuşulan isimler arasında hamza hamzaoğlu falan var, lütfen ya. takımın başına ancelotti'yi getiremeyeceğimize göre kendisini yollamanın hiçbir mantığı yok. bu takımı o kurdu, şimdi yapması gereken tek şey hatalarından ders çıkarmak. bize lazım olan tek şey güzel bir galibiyet serisi yakalamak ve farkı tekrardan açmak. sezonun başlarında oynadığımız futbolla da bu gayet mümkün. devre arasında da 1-2 nokta atışı transfer olursa ligden kopmayız.
  • 4639
    şu "kendisini çeteye kurban etmedi, savaştı kazandı" yaklaşımı ne kadar mantıklı acaba ?

    şampiyon olduğumuz seneyi de hesaba katalım 3 senelik rezilliğin müsebbibleri sneijder ve bruma oldu, onları gönderince konuyu kapattık. yani çete mete kalmadı ortada her şeyin sorumlusu bu heriflermiş.

    şimdi bu çete meselesinde keramet yönetimde mi yoksa tudor'da mı ?

    2 sene aynı yönetimle sırasıyla 6 ve 4. olmuş bir takım var. yönetim bu 2 senede 5 hocayla çalışmış.

    dursun özbek seçim senesi kendisini şampiyonluktan başka bir şeyin kurtarmayacağını, bu takımın miadının çoktan dolduğunu anladı ve kadroyu baştan aşağı yeniledi olay bundan ibaret. tudor burada sebep değil sonuçtur, yerine x olsa da bu oyuncu kadrosu değişecekti.

    bu kadronun değişmesini hamza hamzaoğlu hariç gelen tüm hocalar istemiştir zaten. ancak yönetim başka hesaplara giriştiğinden anca 17-18 sezonuna nasip oldu.

    şunu da söyleyeyim türkiye'deki herhangi bir yerli hoca bu takımın başına gelmemeli.
  • 4640
    hakkında bugün okuduğum savunma entry'lerinden anladığım kadarıyla bu sezonu ikinci bitirirse başarılı kabul edilecek. dursun döneminin bize en büyük zararı galatasaray'ın sezonu 2. bitirmesinin başarı olduğunu düşünen insanlar yaratması oldu.

    tudor'un hocalığını eleştirenlere cevap verilirken karakteri övülüyor. tekrar yazmakla zaman kaybetmeyeceğim, (bkz: #2283855).

    aslında düşündüm de daha fazla laf anlatmaya hiç uğraşmayacağım. içinde bulunduğumuz durumu, iki sene üst üste ilk 3 dışında kalıp, temmuz'da köy takımına elenip, 40 milyon euro'ya yeni takım kurmayı umursamaz bir omuz silkmeyle söylenen "her sezonu şampiyon kapatamazsın"la tatlıya bağlayan zihniyeti kurtarabileceğimi düşünmüyorum. bir futbol takımının teknik direktörünü oynattığı futbola ve başarılarına göre değerlendirmenin kötü bir şey olduğuna kanisiniz. "sevinmek için sevmedik" deyip istanbul takımı tutan beşiktaşlılar gibi oldunuz. allah ıslah etsin.
  • 4641
    18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçında da sınıfta kalmıştır. yine. gelecekte çok iyi bir teknik direktör olabilir ama şu anda iyi bir teknik direktör değil. fakat bizim büyük çaresizliğimiz kendisi değil. o çaresizlik için (bkz: dursun aydın özbek yönetimi)

    edit: sadece ve sadece her sezon ortası teknik direktör değiştirme geleneğinin artık sona ermesi için dahi sezon sonuna kadar devam etmelidir. yetti artık bu saçma düzen. 13-14 terim-mancini, 14-15 cesare-hamza, 15-16 hamza-denizli- jor, 16-17 jor-igor düzeni bitmeli artık.
  • 4642
    kendisinin son şansı 2 aralık 2017 bjk-galatasaray maçıdır. o maçı da yüzüne gözüne bulaştırırsa rica ederim buralarda sabır edebiyatı yapmayın.

    bültenlerde alanya maçı için kötü bir sonuçta yolların ayrılma ihtimali var diyorlar da bence yanlış. alanya maçını hocasız çıksak en az 3 atarak kazanmalıyız. o maçı geçelim bi. hedef maç bjk maçı. deplasman falan anlamam.
    o maçta alınacak bir yenilgi de "beyin dosyasını getirin" diye diye dolanacağım ortalıkta.
  • 4644
    2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı kader maçı olmamalıdır. zira o maça fatih terim de çıksa, pep guardiola da çıksa kazanma ihtimalimiz çok az. rakip şl'de büyük başarı elde etmiş, özgüvenli ve bizden daha kaliteli kadroya sahip bir takım. ve kendi evlerinde oynayacaklar.

    o maçta kazanıp kazanmamadan çok oynanan oyuna bakmalıyız. tudor takımı nasıl oynatacak, maç içerisinde nasıl hamleler yapacak vs. benim de tudor'un taktiksel zekasına inancım azaldı ancak bence devre arasına kadar beklemeliyiz. beşiktaş maçı dışındaki maçları kazanması diğer takımların seri yapmaması durumunda yeterli olabilir.
  • 4646
    net konuşuyorum. beşiktaş maçını da rezil bir futbolla kaybedip bir kez daha "büyük maçları kazanmaktansa mayıs'ta şampiyon olmayı tercih ederim" derse burada çok ağır küfürler sıralarım.

    başlarım sabrınıza da. yeter ulan. burada kendisini seven, savunan dahi beşiktaş maçını kazanacağımıza ihtimal vermiyor. iyice şampiyonluğa oynayan sempatik anadolu takımı kıvamına soktu bizi. böyle galatasaray mı olur? biz sabri'li, semih'li, yasin'li, selçuk'lu, balta'lı, umut bulut'lu kadroyla inönüye giden takımın, "çok net çakarız kargalara aga" diyen taraftarıydık yahu. başımızda vasıfsız hamza varken bile inanıyorduk. şimdi maçtan önce 1 puan teklif etseler üzerine atlayacağız. kaybetmek sorun değil, bu artık inanmama durumu canımı acıtan.
  • 4647
    sinan yılmaz hakkında güzel bir yazı kaleme almış;
    hatanın tekrarı / tudor'un başakşehir yanılgısı...
    galatasaray'ın başakşehir ile oynadığı maçı özel işlerim yüzünden izleyemedim ama maç öncesi kadroları gördüğümde şunu düşünmüştüm. "tudor geçen sezon yaptığı hatadan ders çıkaramamış." geçen sezon ne mi olmuştu? galatasaray'ın başında 5. maçına çıkan tudor, trabzonspor deplasmanında mağlup olmuş. bir sonraki hafta ise o dönem ligin en kötü takımı adanaspor ile sahasında karşılaşmıştı. oldukça ofansif bir kadro ile maça çıkılmıştı. eren ve podolski çift forvet, kanatlar yasin ve rodrigues ve göbek de selçuk ile josue. maç 4-0 kazanılınca "oo 4-4-2 geri döndü, galatasaray hücum yapar, çift forvet oynar, galatasaray'ın genleri bu" gibi goygoylar, bir sürü aptal saptal yorumlar yapılmıştı. halbuki galatasaray 4-0 kazanmasına rağmen hiç de etkili bir oyun oynamadı. kopuk kopuk zaten düşmüş bir dönemde olan adanaspor'a karşı bulduğu pozisyonları değerlendirdi, temposuz idare eder bir oyun oynadı ve 4-0 kazandı. bu skor üzerinden efendim galatasaray kendi kimliğini bulmuş da doğru sistem buymuş gibi manasız yorumlar yapıldı.

    bir sonraki hafta da tudor bu galibiyetten yaşadığı zehirlenme ile başakşehir maçına da benzer bir formatta çıktı. yine josue ve selçuk gibi iki ağır ve yumuşak orta saha ile oynadı ve 4-0 yenildi. bu seferkinden çok daha ağır bir mağlubiyetti. geçen yıl yaşadığı bu zehirlenmeyi maalesef bu dönemde de yaşadığını görüyoruz. yine trabzonspor'a deplasmanda 2-1 mağlup oldu. yine gitti sonraki hafta içeride ligin açık ara en güçsüz takımı ile oynadı. yine ofansif bir kadro ile çıktı. yine iyi oynamasa da 5-1 gibi farklı bir galibiyet aldı ve bu galibiyet ile yine gaza gelip yine başakşehir'e karşı ofansif bir plan yaptı. muhtemelen bu hocaları "galatasaray'ın adı yeter, arması yeter, galatasaray çift forvet oynar, ezer anadolu takımları" gibi laflarla gazlayan yöneticiler var. tamam kardeşim adanaspor'a, gençlerbirliği'ne bu şekilde çıkarsın da başakşehir'in ne maaş bütçesi, ne kadro kalitesi olarak senden aşağı kalır yanı yok. deplasmanda oynuyorsun ve hücum pres, baskı yapacağım diye iki tane pivot özellikli, benzer şeyleri yapıp, benzer şeyleri yapamayan santrfor ile maça çıkıyorsun.

    şimdi bu süreç şöyle gelişti. galatasaray ilk 6-7 hafta gomis arkasında belhanda ve garry rodrigues ikilisi, bunların arkasında tolga - fernando - ndiaye üçlüsü ve 4'lü savunma ile 4-3-2-1 oynadı. bunu oynarken garry'nin ve belhanda'nın çalışkanlığı ile arkadan tolga'nın da katılımıyla hücum pres işini yapabiliyordu ancak daha sonradan yaz kampı geçirmemiş, sakatlıktan yeni dönmüş, kondisyonu yetersiz olan feghouli, garry yerine katıldı. o katılınca hücum pres ciddi anlamda azaldı ve 7. haftadan sonra galatasaray hücumda hem çoğalamama hem de yeterli pres yapamama gibi sorunlar yaşadı. bu belhanda'nın cezalı olduğu trabzonspor maçında iyice ayyuka çıktı çünkü belhanda gibi koşan bir ofansif ortasaha da olmayınca trabzonspor deplasmanında galatasaray rakip savunmayı hiç zorlayamadı. tudor bundan dolayı da gençlerbirliği maçına eren - gomis ile çıktı. eren'den sürekli pres istedi ve çift forvet ile de hücumda kalabalık olunmasını arzuladı. rakip de zayıf olduğu için istediğini aldı ama bu ikili başka sorunlar yaratıyor.

    şimdi garry'i forvet arkası oynatmaktan neden vazgeçti? çünkü garry hücumda çok fazla karar verme sorunu yaşayan bir oyuncu. çok fazla atağı yanlış kararlarla harcıyor. hücumda çalışkan ama oyun aklı yetersiz. yasin gibi ama yasin'den daha çabuk ve daha takım oyununa uygun, kaprisi olmayan düzgün bir takım oyuncusu. garry'i bu eksiklerinden kesti. hem de oldukça formda ve işe yararken kesti. sonra eren ile gomis ikilisi sayesinde, garry'i kestiğinde kaybettiği şeyi geri kazandı. hücumda pres... fakat eren ve gomis ile de hücumda pres yapıp daha kolay kalabalık olsan bile bu adamlarla da topu tutma şansın kalmıyor. hücum organizasyon olarak tudor zaten eksik bir teknik adam. bu işi yetenekli, feghouli - belhanda gibi adamlara devretmeli ama onlara uygun ortamı da sağlaması lazım. eren - gomis ikilisi ile bunu sağlayamıyor ve ister istemez sürekli yan topa yöneliyorsun... bu maç da iş lato - mariano'nun ortalarına kalmıştı. şimdi tudor'un başlangıç planları genelde tutuyor. geçen sene trabzonspor deplasmanında da tuttu, fenerbahçe derbisi de, bu maçta da başlangıç tutuyor.

    başlangıç planı şuydu... genelde de bu zaten. ben önde basayım. rakip pas yapamayıp topu şişirsin. savunmayı da öne çıkarayım. baskı kurayım. bu ilk 15 dakika hep tutuyor. bu maç da ilk 15 dakika galatasaray'ın elindeydi. başakşehir galatasaray ceza sahasına ilk girdiğinde 15. dakikaydı. şunu düşünüyor. adebayor savunma arkasına koşu atacak durumda değil. visca da çok yapmıyor çizgide kalıyor. elia da yapmıyor çizgide kalıyor. mossoro da yapamıyor. savunmayı öne çıkarırsam, arkasına sarkabilecek hücumcuları yok. uzun vursunlar ben göbekte kalabalık kalıp süpüreyim... güzel. gomis ve eren de başakşehir'in geriden oyun kurmasına izin vermemiş ve sürekli uzun vurdurmuşlar ama uzun vurunca adebayor ile denayer veya maicon eşleşiyor. adebayor bunlardan çok uzun. genelde vuruyor, vurmasa da vurdurmuyor. toplar serseri mayın gibi merkeze düşüyor ve onları da süpürmek lazım. aslında savunma önünde fernando onun önünde de tolga - belhanda - ndiaye üçlüsü ile 4 kişi bunları süpürmeliydiler ama çok başarısız oldular bu konuda. özellikle fernando'nun en kötü maçı.

    göbeğe düşen sahipsiz topların genelini mossoro - irfan can - gökhan inler üçlüsü topladı. halbuki 4'e 3 kalabalık olan galatasaray orta sahası toplamalıydı. çünkü elia ve visca göbeğe çok yardımı olan kanatlar değil. fakat fernando hem geriye çok gömüldü hem de çok ağır kaldı hamlelerinde ve o adebayor'dan seken toplar başakşehirli oyuncularda kaldı. tabi burada boş kafaları da sürekli serseri mayın gibi uzaklaştıran denayer'e dikkat çekmek lazım. ilk gol ve özellikle de 2. gol öncesi kafaları başakşehir orta saha oyuncularının ayağına vuruyor. oyun kurucu denen stoper, topu kendisinden çıkarırken rastgele oynamaz, görerek oynar. kafaya çıkarken de görerek indirir. 2. gole bakın. başakşehir top çıkaramamış degaj dikmek zorunda kalmış, denayer bomboş. kafayla kaleciye de dönebilir, beklere de verebilir. gidiyor gökhan inler'in önüne indiriyor. gökhan visca'ya atıyor. visca solla kesiyor ve gol. böyle saçma gol olur mu? gomis ve eren neden pres yapıyor o zaman, denayer zaten başakşehir için oyun kuruyor, başakşehir'in oyun kurucusuna pasları denayer indiriyor zaten! bu gol için de bakıyorum taraftar latovlevici'yi suçluyor. ne yapacak 2. golde adam? visca ile birebir kalmış. visca'nın sağ ayağını kapatmış, kendisinden daha çabuk oyuncu karşısında çalım da yememiş, ters ayakla orta kestirmiş. kanat oyuncusunun ters ayakla orta kesmesini engelleme şansı olan bek dünyada yok. istediği kadar çabuk olsun. ilk ayağını kapatabilir, çalım yememek için doğru pozisyon da alır ama uzak ayağına hamle yapmak imkansız. bu yüzden çift ayaklı kanat oyuncuları bu kadar değerli ya zaten. bu arada ilk golde maicon'un hatası da bariz ancak pozisyon öncesinde faul falan yok. visca ile latovlevici çarpışmak üzereyken lato ellerini kaldırıyor ve visca bu saçma hamleyi görünce hemen geri kendisini atıyor. bir insanın geriye böyle düşmesi zaten komik bir görüntü.

    hiç hakem yorumlamam ama bu ali palabıyık'ın zihinsel bir sorunu olduğunu düşünüyorum. basit bir fizik kuralı bu ve bir dakika bile fizik dersi öğretmediğiniz sıradan bir insan dahi, hayat boyu yaşadığı şeyleri gözlemleyerek cisimlerin hareketlerini algılar. iki cisim çarpıştığında birinin geriye bu kadar abartılı bir düşüş yaşaması için çok ciddi bir darbe almış olması gerekir. bunu basit fizik kuralını çoğu hayvan bile kolayca algılayabilecek zekaya sahipken ali palabıyık bunu algılayamıyor. öyle bir itme ile böyle geri uçulmaz. aynı saçmalığı tosic - robin van persie olayında da yaşadı ama kandırıldığını hala anlamıyor. ciddi zeka yetmezliği bu. yan hakem anlıyor faul vermiyor bu veriyor. neyse lato'nun saçma hamlesini gören visca attı kendisini. hakemler bu atmalara dikkat etmeli. trabzonspor maçında ndiaye de iki pozisyonda yaptı aynısını, çok küçük müdahalelerde yerde 10 tane takla attı. ikisi de sarı karttı ve oyundan atılmalıydı. hakemi aldatmaya yönelik hareket sarı kart mı? evet. o halde rakip bana yumruk attı der gibi taklalar atan, rakibine kırmızı aldırmak için sahtekarlık yapmak ne oluyor? bunların hepsinin sarı görmesi gerek ki bu rezil tiyatro sürmesin ama bu tiyatroya hakemler hiç sarı vermiyor. penaltı almak için, çelme takılmış gibi kendisini yere atanları yakalayınca hemen sarı veriyorlar bu güzel fakat bu yumruk yemiş gibi taklalara neden verilmiyor? visca o golden 10 dakika sonra fernando'nun koluna yapıştı. fernando kolunu hışımla kendine çekince de yumruk yemiş gibi yine atladı. bu iki abartılı, hakemi aldatmak isteyen hareket yüzünden çift sarı karttan atılmalıydı. bunun yerine bir gol kazandırdı bir de 2.'yi de yedirse sarısı olan fernando'yu attıracaktı.

    geçelim 2. devreye. dikkat edin yine gençlerbirliği maçı 2. yarı başlangıcı gibi her oyuncu daha dikkatli. eren yine koşturuyor. bu kez sonuç da verdi lato'nun ortasına gomis bu sezon ilk kez çok iyi bir kafa vuruşu yaptı. tam 2-1 olmuş maç dönmek üzere iken yine denayer sahneye çıktı. elia'nın geriye çıkardığı pasta ön sezisi çok iyiydi ve adebayor'a gelen topu çok iyi kesti ama sonra en büyük problemi sahneye çıktı ve pozisyonunu unuttu. topunu kestiği adam adebayor arkasında boş kaldı ve orada bir akıl tutulması yaşadı ki bunu hep yaşıyor. hemen yerden kalkıp ona gitmesi gerekirken öyle kaldı. topu alan oyuncu da adebayor'a pası attı. adebayor boş kalınca da golü yaptı. denayer böyle. topa kilitlenip etrafındaki forvetleri unutabiliyor. pozisyon bilgisi çok kötü bir stoper, çok dağınık ve maicon'u da çok bozuyor, sol bek kim oynarsa onu da çok bozuyor. trabzonspor maçında linnes ile sonrasında latovlevici ile hiç anlaşamıyorlar. serdar oynadığında sol bek performanslarına bakın, denayer oynadığında bakın. 4'lüde oynayan bir stoper, hem yanındaki stoperle hem de yanındaki bekle mesafesini ayarlamalı ama bu denayer bazen gidiyor maicon'un adamına basıyor, bazen gidiyor sol beke açılıyor. bu dengesizlik de savunma hattını bozuyor. serdar'ın pozisyon alması denayer'in kat be kat üzerinde ama bu gibi soyut, ölçümü olmayan konularda yeni nesil taraftar hep yerli olanı aşağılar, yabancıyı da över. bu denayer konusunda da bakıyorum şimdi herkes, "stoper oynamamalı, bek oynamalı" diyor. günaydın arkadaşlar... bunu 2 sene önce yazdığımda çok laf hatta iftira yemiştim. 2 sene önce denayer galatasaray'a kiralandığında bek de oynatılabilecek, alternatif stoper olarak düşünülmüştü. o dönem para yok, muslukları kısalım politikası vardı. 4. yıldızı alan takım için önce dani alves'e gidildi. 5.5 mu, 7.5 milyon euro mu ne maaş isteyince vazgeçildi. sonra maxi pereira denildi. o da 2.5 milyon euro maaş isteyince denildi ki sabri ile gidelim ve bir de alternatif kiralayalım. tarık, veysel, salih gibi eldeki alternatifler de doğru hamle ile gönderildi. o dönem hamza hamzaoğlu denayer'i sağ bek oynatınca adama denilmeyen kalmadı. "sağ bek aldırmadı, sabri'ye güvendi şimdi stoper denayer'i oynatıyor. adam stoper ama hamzaoğlu hangi pozisyonda oynadığını bilmiyor bile. hamzaoğlu adamı sağ bek oynattı diye manchester city bir daha göndermedi" gibi bir sürü saçma sapan yorum. sonra denizli ve riekerink dönemlerinde denayer'i stoper izleyince gördük ki, hamza hocanın bu çocuğu stoper oynatmama konusunda bir bildiği varmış. antrenmanlarda görmüş. denayer daha sonra belçika'da da çoğu maçta bek oynadı. stoper oynamak zorunda kaldığı euro 2016'da da belçika'yı yaktı. daha sonra sunderland'e kiralandı. orada moyes da bek veya ön libero kullanmak zorunda kaldı. tabi 20 sene bek oynamış adam bilmiyor, bizim taraftar biliyor 20 yaşındaki denayer bek mi daha iyi oynar, stoper mi? o zamanlar denayer için "pozisyon bilgisi berbat, hava topları çok kötü. ikili mücadelelerde agresif değil ama çabuk, atletik, tekniği iyi, özgüveni yüksek, driplingleri bayağı iyi. bu özellikleri ile bu oyuncudan şu etapta iyi bir bek olabilir ama iyi bir stoper olamaz. henüz 20 yaşında gelecek 5-6 yılda pozisyon almayı öğrenebilir ayağı düzgün oyun görüşü gelişir oyun kurmayı öğrenebilir ve iyi bir stoper olabilir ama şu gün itibariyle stoper için çok eksik. sonuçta bonservisli oyuncu da değil. city'e stoper yetiştirmek için kendimi neden yakayım? bek olarak iyiyse bek oynatırım. 800-900 binlik maaşıyla da iyi bir alternatif bek" diyordum. o zamanlar yok efendim hamzaoğlu'ndan para alıyormuşum, o yüzden hamzaoğlu'nun tercihlerini övüyormuşum gibi iftiralara varan yorumlar yapan bile vardı. bakıyorum şimdi o yorumları yapanlar "denayer bek oynamalı" yazıyorlar. tebrikler günaydın.

    şimdi benzer yorumları serdar aziz için yazacağım, o zaman da serdar'dan para aldığım için övdüğümü yazan çıkar da neyse... sene başı okuduğum yorumlardan bazıları şöyle. denayer, premier lig'de oynamış, iskoçya'da oynamış, avrupa'nın çeşitli kulüplerinde oynamış. ee bursaspor'dan gelmiş serdar'dan iyiymiş. dünyadan haberi yok. bakıyor etikete, 'batı avrupalı, karizmatik' özendiği karakter ve maç izlemeden hemen serdar'dan iyi diyor. nedeni de cv'si. serdar aziz, bursaspor'da çıkış yapan bir stoper olarak zaten türkiye'de zengin oluyor. serdar, galatasaray'a gelmeden önce bursaspor'dan zaten 1.6 milyon euro maaş alıyordu! denayer alt yapıdan, farklı fiziği sayesinde direkt city tarafından kapılmış bir adam ama öyle olmasa bile, diyelim belçika'da çıkış yapsın, belçika'da çıkış yapmış hali en fazla 500 bine oynar. premier lig takımları da 500 bine oynayan çocuğa verir 700 bin yapar böyle bir yatırım çünkü maaş dengesi diye bir şey var.

    fakat serdar'a bursaspor'un verdiği 1.6 milyon euroyu veremezler. genç ve yatırım amaçlı, denemek için kadroya katacakları oyuncuya bursaspor'un verdiği maaşı verebilmek için vergileri de çıkınca 2.5 milyon euro vermek zorundalar. iyi de 2.5 milyon euroyu çoğu takım zaten yıldız oyuncusuna veriyor! fulham istedi işte serdar'ı 5 milyon euro da bonservis verdi ama 2.5 maaşı veremedi. nasıl versin en yüksek maaş alan futbolcusundan çok daha fazlasını vermesi gerek. yani bizim yeni nesilin özendiği avrupalı stoperlerin önünde olmasına rağmen serdar'ın avrupa'ya gitmesi kolay değil. ancak çağlar söyüncü gibi tff 1. lig'de zaten düşük maaşa oynarsa gidebiliyor. neyse serdar ile ilgili ilk transfer edildiği gün de, doğru bir transfer olduğunu yazan tek kişi bendim o yazı daha detaylıydı linki şurada... http://www.futbolarena.com/...ru-mu-analz-282709h/

    dönelim denayer'e... ben stoper yetiştirebilecek bir kulüp olsam başkasının adamını değil kendi elimdeki koray'ı yetiştiririm zaten ama galatasaray öyle bir kulüp değil. o yüzden koray da kiralık gitmeliydi ama o da denayer gibi kariyerini yakmakla meşgul. tecrübe her pozisyon için aynı değerde değil. çok yetenekli, doğuştan zeki 19'luk bir genç santrfor veya kanat oyuncusu tecrübe eksiğini yaşamayabilir ama stoper fazlasıyla yaşar. 24'lük varane'ın bile ne hatalar yaptığını görüyoruz ama büyük kulüpler bazı varene gibi özel fizikli gençlere sabreder ve kendi bayrak adamını üretir. maldini, ramos, ferdinand, terry, bülent korkmaz gibi bayrak adamları transfer edemezsiniz. 28 yaşında üst düzey stoper transfer etseniz bile kulübü bu oyuncular gibi sahiplenemez. neyse. denayer dışında değinmek istediğim iki futbolcu daha var. biri garry rodrigues diğeri de linnes. taraftara göre linnes'in hakkı yeniyor, gerçekte ise hakkı yenen oyuncu garry. ben maç öncesinde tudor'un yerinde olsam bu maça üçlü savunma ile başlardım.

    en önemli gerekçesi emre'nin yokluğunda başakşehir'in neredeyse tamamen adebayor odaklı bir oyun oynaması ve adebayor etrafında da kalabalık kümelenip ona top aldırmamak. maicon'u göbeğe sağına ahmet'i soluna denayer'i koyup başlanabilirdi. 4'lüde stoper oynamak ile 3'lü stoper oynamak arasında büyük fark var. o yüzden denayer'i 4'lünün göbeğine koymaya korkarım ama üçlünün sağına, soluna koymaya çok korkmam. 4'lü orta sahanın soluna garry, sağına mariano göbeğe fernando ve ndiaye önlerine tolga ve belhanda ile en uca da gomis şeklinde. garry hücumda oyun zekası olarak sorun yaşasa da 3'lü savunmanın önünde kanadı tek başına kullanabilecek dayanıklılıkta çabuk ve faydalı bir oyuncu. eğer hem linnes hem lato ile sorun yaşıyorsanız böyle bir opsiyon var ve formda. açıkçası garry bek olarak da linnes'in çok önünde bir futbolcu zaten. linnes neyi iyi yapabiliyorsa garry de yapıyor (hız ve dayanıklılık) üstünde garry, linnes'ten çok daha yetenekli. yasin de mesela en iyi bu tip 3'lü savunmanın önünde tek kanat gibi bir rolde oynar. pep guardiola bu konuda bir yorum yapmış mendy sakatlanınca sistem değiştirmek zorunda kaldık çünkü mendy o kanadı tek başına kullanabilir ama delph onu yapamaz. mendy o kanadı tek başına kullanınca önündeki oyuncu da forvete kayabiliyor ama delph oynayınca önüne bir sol açık koymak gerekiyor demiş. galatasaray da tek kanat oynayabilirse, tolga ve feghouli 2. forvete daha kolay dönüşebilirler.

    devre arasına kadar bence en uygunu 3-4-2-1 sistemine geçmek ve 4'lünün soluna garry, sağına mariano koymak. gelelim linnes'e. taraftar "bu adam size ne yaptı" demiş. karısı da bu yorumu beğenmiş. yahu problem de o linnes ne yaptı? en kötü lato, linnes'ten çok daha iyi diyorum her zaman. lato beğenilmeyen halinde en az 10 kere terste boşa çıktı ve kendisine orta kesecek pozisyon yarattı. hücumda nasıl genişlik kazandıracağını çok iyi biliyor ve etkili kesiyor. 448 dakika oynamış 33 isabetsiz orta kesmiş, 10 isabetli orta kesmiş. linnes 516 dakika oynamış. kestiği isabetsiz orta 4, isabetli orta sıfır. aradaki bindirme, hücumda pozisyon alma ve orta açma farkına bakın! mariano'nun da 39 isabetsiz, 11 isabetli ortası var. mariano ile latov büyük takımda oynamayı biliyor ama linnes ne? lato'nun en kötü maçında yaptığı asisti 2 senedir yapamamış bir oyuncu. sorunsuz yedek olur diyorduk, karısı bile trip atıyor bu taraftar sayesinde. devrede asamoah alınırsa lato ona yedek olur. denayer de, garry de zaten sağ bekte linnes'i en az 3'e katlar. mariano'nun da yedeği bu ikisi olur. linnes ise sürekli oynayabileceği küçük bir kontra atak takımına kiralanabilir ve orada iş yaparsa elden çıkarılabilir çünkü kendisi büyük takımda oynayabilecek bir meziyete sahip değil ama kontra atak takımları için hızlı ve dayanıklı...

    son olarak tudor'un gönderilme konusu var. yönetim maşalarına "tudor'un kulağını çektik" gibi haberler yaptırıyor. bu galatasaray yönetimine ne desem az. bu bir hastalık. büyük takımlar böyle rezil yönetilmez. bu gibi görevdeki adamları kovacağınız güne kadar medyada savunur ama yedek planı da her zaman yaparsınız. bunlar kendi hocalarını kendileri yıpratıyor. bunu daha önceki hocalara da yaptılar. galatasaray 4 yıl önce real madrid karşısında maç çevirebilen, şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynayan bir takımdı. 4 yılda buralara düştü. bu düşüşte de 6 farklı hoca ile çalıştı. hala 7. değişimden medet ummak ciddi bir dangalaklık. tudor'u gönderip başka bir hocayla şampiyon da olabilirsiniz bu kısa vadede başarı getirir ama uzun vadede bu da galatasaray'ı daha ciddiyetsiz, daha hastalıklı bir hale sokuyor.

    başakşehir 4 yıldır gelişen bir temele sahipken, galatasaray'ın bu takımı kurulalı 4 ay bile olmadı. tudor 5 yedi ama 3 aylık takımla, 4 yıldır büyümüş bir takıma yenildi. 4 yılda şu cümlelerin öznesinin değişip onlarca kez yazıldığını ve söylendiğini gördüm. "kim gelirse gelsin mancini'den kötü olamaz, derhal kovulmalı" sonra "kim gelirse gelsin prandelli'den kötü olamaz, derhal kovulmalı" sonra "kim gelirse gelsin hamza hamzaoğlu'ndan kötü olamaz, derhal kovulmalı" sonra "kim gelirse gelsin mustafa denizli'den kötü olamaz, derhal kovulmalı" sonra riekerink, şimdi de tudor. hayır kim gelirse gelsin şu yorumu yapandan daha aptal olamaz. çünkü en büyük aptallık hatadan ders almamaktır. bu yöntemin kötü sonuçlandığını, galatasaray'ı ciddiyetsizleştirdiği, alçalttığı 4 yılda 6 kez test edip hala 7.'den medet ummak ve dereyi geçerken at değiştirmek ciddi bir ahmaklık. ha tudor bu maç gibi bazı hatalarından ders çıkaramıyor, bu sene beklenen gelişimi göstermez verilen görevi başaramazsa sene sonu yollar ayrılabilir ama bu şekilde olmaz, olmamalı. galatasaray gibi bir kulüp, teknik direktör için bir seçim yapıyor ve 3 ay önce kurduğu takım ligde zirvedeyken bir iki maçta hata yapmış diye adamı kovuyor. bu çok ciddiyetsiz, galatasaray'ı alçaltıcı bir durum. adama şans veriyorsun, sınavın ortasında bir soruyu yanlış yaptı diye çekip önünde kağıdını alıyorsun. bu kafayla galatasaray'ı gençlerbirliği gibi laçka bir hale getirecekler. zaten farkındaysanız uzun bir süredir kariyerli bir teknik adam da gelmiyor. o halde genç ve potansiyelli bir teknik adam bulmak ve galatasaray ile birlikte büyümesine sabretmek gerek. tudor bu isim olabilir mi? bazı noktalarda pozitif, bazı noktalarda negatif görülüyor. sezon sonu sınavdan geçtiğini veya kaldığını görebiliriz umarım.

    alıntıdır.
  • 4648
    eger gercekten ''derbi kazanacagima mayista sampiyon olayim.'' dediyse; hadi kardesim topla bavulunu bu sabah git. seni kovmayan da senden bin beterdir bilmem ne maci sonucunu beklemeye gerek yok.

    1- bir tane buyuk mac kazanmadan sampiyon olacagini sanan bir adamin su takimin basinda isi yok. ya bizi salak zannediyor ya da kendisinin sorunlari var.
    2- galatasaray, ''buyuk mac mi kazanayim yoksa sampiyon mu olayim?'' gibi bir sorunun muhatabi olmaktan cok daha buyuk bir camiadir. ustelik bu sene tek yapman gereken sey ligde basari, zira oster moster spora elendin uefa'da temmuz ortasi. hem catir catir buyuk mac kazanacaksin hem de catir catir sampiyon olacaksin. tercih etme diye bir olay galatasaray'da degil daha mutevazi takimlarda olur.

    bir de galiba beyefendi ''fenerbahce haric tum zor maclari deplasmanda oynadik, onlar bize gelecek ikinci yari'' diye savunmus kendini. daha kotu ya, o buyuk avantaji da berbat buyuk mac istatistigine ekleme sansin cok yuksek.

    sezon basindan sonra bir kac hafta yaz boyu sana saydirmama ragmen destek vermistim. bu yuzden kendimden de utaniyorum.

    eger gercekten bu aciklamalar dogruysa; her turlu sekilde yuru git.
  • 4649
    buyuk mac kazanmadan sampiyonluk pek mumkun degil. bunu bilmesi gerek. yani bunun fb, ibb, bjk, ts gibi takimlari var, bunlara senede minimum iki mac yapiyorsun. kupada karsilasiyorsun. ozellikle lig son yillarda baya cekismeli ve rekabet duzeyi artan bir halegelmisken bu maclar onem kazaniyor. 2006'da mesela fenerbahce maclari disinda buyuk maclari kazanan bir takim vardi. gerets'in taktigi oyle bir guven veriyordu ki, ayagi saglam basiyordu ki bu takim sampiyon olur diyorduk. nitekim fb'ye 4-0 yenilmemize ragmen sampiyon olduk, tarihimizin en anlamli sampiyonluguydu.

    malesef tudor'da oyle bir umut yok. ancak o gittikten sonra da bir sey degismeyecek. cihat arslan, tolunay kafkas turevi bir adamla devam edecegiz. yani oluyu gosterip sitmaya razi etme durumu.
  • 4650
    bir teknik direktörün kaderi bir maça-üç maça bağlı olmamalıdır. teknik direktör hakkında geçmişine, şimdiki durumuna ve gelecekte vadettiklerine bakar karar verirsin. ya iyidir ya kötüdür ya da yetersizdir.

    igor tudor, geçmişi ile de şimdiki haliyle de kötü bir teknik direktördür ve gelecek için de hiçbir şey vadetmemektedir.

    daha önce defalarca yazdım tekraren diyorum ki;

    1-rakip takımı analiz yeteneği çok zayıf.
    2-oyun okuma zayıf.
    3-isabetli oyuncu değişikliği çok zayıf.
    4-taktik zayıf.
    5-kenardan oyuna etki sıfır.

    daha artırılabilir bunlar ama yeterlidir. galatasaray'a yakışmıyor ve geçen her gün yazık oluyor. takım tudorsuz daha başarılı olur inancındayım.

    bu görüşlerim ilk günden beri böyle ve ilk sekiz haftada alınan sonuçlarda bile hiç değişmedi. başından beri tudor'u tutmadım ve hakkında tek bir olumlu entrym yoktur ve geliş şeklini de çok eleştirmiştim.

    tudor stajyer bir teknik adamdır ve galatasaray'da olsa olsa yardımcı antrenör olur. daha fazlası komik kaçıyor. tabi başkan dursun bakkal olunca komiklikleri de normal karşılamak gerek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın