resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 3976
    % 100 futbol programında takımdaki sorun ne dediklerinde verdiği lack of quality cevabı heyecan vericiydi ki daha sonra takımdan çöpleri göndererek teşhisin yanında tedaviyi de doğru yapacağını gösterdi. devam eden süreçte yaptığı transferler, takımda sağladığı arkadaşlık ortamı, maç içerisinde hiç kimsenin yapamayacağı değişiklikler, hırsı, azmi, taktisyenliği vs vs..yürüye dur hocam imparatudor olmaya ramak kaldı bizimde şampiyon olmamıza..
  • 3977
    14 ekim 2017 konyaspor galatasaray maçını kalabalık bir ortamda izledim. garry'i çıkarıp selçuk'u oyuna dahil ettiği sırada çevremdeki kişilerin her birinden farklı sesler yükseldi. biri "kanat çıkarıp orta saha mı alınır" dedi, diğeri "ne selçuk'u ya koy sinan'ı ya da yasin'i" dedi, bir başkası "al eren'i 4 4 2'ye dön" dedi vesaire. diyeceğim şu; adamın her taraftarı tatmin edebilmesinin imkanı yok. dolayısıyla kendisinin maç içi hamlelerine saygı duymak -nando'yu çıkarıp yerine tarık'ı koymak gibi bir tuhaflık yapmadığı sürece- en mantıklısı. doğru 11'i sahaya sürsün, takımın kondisyonu düşmesin benim için kafi. iyi koçluk doğru olanı uygulayabilmek ve uygulatabilmek değil midir zaten.
  • 3979
    kendisi hakkında fikrim tez zamanda gitmesi idi, ama hakkını teslim etmek lazım. kurduğu kadro, hırslı yapısı, 8 haftalık süreçte ortaya konan güzel futbol, taktiksel hamleleri, geçmiş senelerde yapılan hatalara yaptığı doğru tespitler ve bugün zorlu fikstür öncesi yine bizlere baharı yaşatan teknik direktörümüz. şu ana kadar her şey yolunda gitmekte ve tıkır tıkır işleyen bir sistemle iyi bir yoldayız, şimdi tek düşüncemiz arka arkaya oynanacak derbilerden de alnımızın akıyla çıkmamızı sağlayacak en önemli isim.

    tudor'un en büyük şansı ve kurduğu sistemin en önemli parçası fernando olsa gerek. uzun yıllar premier ligin tozunu yutmuş böyle bir yönlendirici sayesinde oyunu kontrol eden oyunun temposunu istediğimiz gibi ayarlayabilen bir takım olduk. ayrıca ndiaye ve tolga gibi hem atletik, hem çok koşan tabiri caizse box to box oynayan 2 tane bitmeyen enerjiye sahibiz. bu iki oyuncu rakip orta sahayı süpürüp takımın da fizik gücünü yukarılara çekmekte. geride kalan 8 haftada genel görüntü önde basan, pres yapan, oyunu rakip yarı sahaya yıkan ve kapılan toplarla da hızlı hücuma kalkabilen bir takım olmamız. burada bir parantez de belhanda'ya açmak gerekiyor, top ayağına geldiğinde sürekli ceza alanını düşünen istatistiklerde de ligde en çok topla buluşan oyuncusu ve sürekli ileriyi düşünüyor. ceza sahasında daima top isteyen rakip defansla boğuşan çok güçlü ve bir şekilde topu çerçeveden geçiren gomis'se işleyen sistemin gol yükünü çeken tam bir santrafor. ligin en iyi sağ beki mariano ve sol kanadı bir şekilde idare edebilecek latovlevici ve linnes tudor'un bu sisteminde sürekli hücuma katkı yapan sürekli ileri çıkan rakibi yarı sahaya hapsetmemizde ciddi paya sahip bekler.

    bu doğru sistemin doğru işleyişi ile galatasaray 8 hafta boyunca bireysel hatalar ve duran toplar haricinde açık oyunda rakibin organizasyonuyla atılmış bir gol yemedi. bu da sistemin hem ofansif ve hem de defansif kurgusunun neticesi. bu sistemin en önemli özelliği prese dayalı olması, topu kullanan oyuncu rahatsız edilip topu doğru kullanılmasına izin verilmiyor, bir oyuncumuz topu kullanan oyuncuya pres yaparken diğer oyuncularımız topun atılabileceği diğer oyuncuları tutuyor ve dolayısıyla en fazla 3-4 pas yapabilen rakipten bir şekilde top geri kazanılmış oluyor ki zaten kazandığımız her maç sonrası rakip teknik direktörlerin maç hakkında ilk yorumu: topu kullanamadık baskı yedik oluyor.

    son olarakta tudor'un defansa elini değdirmesi ve bunun da meyvelerini yememiz. kariyeri boyunca üst düzey defans oyuncusu olarak önemli bir ligde oynayan hocamızın yeni sezonda önce defansa el atacağını düşünmüştüm ve bunu da başardı, doğru bir lider stoper ve doğru sistemle kronikleşmiş duran top sancısının da önüne geçilmiş oldu.

    velhasıl, işleyen bu sistemin yaratıcısı olarak hakkını teslim etmek istedim. bu zorlu virajı da namağlup atlatmamız ve büyük maçlarda büyük izler bırakması dileğimle..
  • 3980
    kendisine ilk geldiği andan beri anlamsız bir olumlu bakışım vardı. en kötü zamanımız olan uefa'dan elendiğimiz anda ben de tepki gösterdim fakat kameralar karşısında duruşuyla yine bir yıl bizde olmasına karşı olmamıştım. şu an bu anlamsız düşüncelerimin haklı çıkmasına sevinmekle beraber kendisini tekrar sevdiren ufak bir detay paylaşacağım(bilmiyorum detay mı ama hoşuma gitti). https://twitter.com/...s/919520954514059265 şu videoyu 1:40'tan itibaren izleyin ve gomis hücum ederken kendisi onu değil takımı izliyor ve benim düşünceme göre kim ne yapıyor modunda takılıyor -kim koşuyor, nasıl pozisyon alıyor vb.-. bilmiyorum bir teknik direktörün normal bir hareketi mi ama çok hoşuma gitti. umarım böyle devam edersin.
  • 3981
    adana'da doğdum büyüdüm 20'li yaşlarımızda kanal kenarında greenpeace diye bir mekan vardı, projeksiyon vasıtası dev bir ekrena maçı yansıtırlar derbi maçlarında tıklım tıklım olur ayakta 500t tadında maç izlerdin diğer maçlarda ise oturabilirdin mekan hala var mı bilemiyorum, mekan o döneme göre biraz eli yüzü düzgün ve hesaplı olduğundan yaşı 50'yi geçen amcalarda çekirdeğini kapar gelirdi neyse efendim ben çocukluk arkadaşımla pencere kenerında ki yerimiz almışız sessiz sakin kendi aramızda maçı izliyoruz bir amca ve 15 yaşlarında bir çocuk arkamız oturdu ellerinde bir groseri (adana'nın migros'u) poşeti içi silme çekirdek dolu.

    bunlar başladılar çekirdek çitleyip maç yorumlamaya ama amca afedersin yine adana tabiri ile kötü avrad gibi susmak bilmiyor onu geçtim öyle böyle saçmalamıyor, her şeye bir kulp takıyor yahu yeminle söylüyorum "bu topu niye yuvarlıyorlar yeaa" dedi (lan şahidim var ciddiyim) benim arkadaş dayanamadı ağzından "ne yapsınlar amına koduğumun topu yuvarlak işte" çıkıverdi ve kalk olm kalk gidip dışarıda izleyelim katil eder bu adam bizi diyerek hızlı hızlı çıktı gitti bende arkasından kalktım maçın 20. dakikası falandı amca nasıl çekirdek çitlemişse önünde bildiğin bir tepecik oluşmuştu.

    bazı tipler var bana o boş boş konuşan amcayı hatırlatıyor.

    "oyuncu kalitesi ile maçları alıyor" tamam bu klasikleşen bir hedehödö oldu gülüp geçiyorum ama "kadro adaleti kötü" ve "oyuna müdahale etmiyor" yazabilmek için hadi bursapsor maçında ki delice değişikliği görmedin, 11 kişi kale önüne otobüs çeken konyaspor karşısında boş alanı bulamayan rodrigues'i çıkarıp (sakatlanma işi ciddi değil diyen de var, sakatlık nedeniyle diyende) öyle ya da böyle araya top atabilecek kilidi açabilecek tarzda bir oyuncu sokup bu adamın yatığı asist ile ilk golü bulduğumuz sırada eurosports ekranlarında curling izliyor olmak gerek sanırım aynı şeyler aynı modeller yahu siz cidden kötü yazarsınız, o amcadan farkınız yok önünüzde sırf bir klavye var diye yazayım gitsin tadında şeyler saçmalamaktan sıkılmadınız, kimisi geliyor öyle doğru noktalara değiniyor ki evet diyorsun tudor'un bu eksiği var adam haklı ama genelde aynı modeller geliyor bildiğin sırf göndereyim entry'i seveyim okuyanı tadında ağır saçmalıyor. adam hala bruma diyor sneijder diyor gımo diyor camış diyor...

    o amca var ya bir sonra ki maç yine geldi bizim arkamıza oturdu çekirdek sesini duyduğumuz gibi kalktık gittik aynı şekilde bazı nickleri görünce pencereyi kapatıp çıkıp gidesim geliyor.
  • 3985
    22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçını kazanmamız halinde kendisini manevi ağabeyim ilan edeceğim teknik direktör.

    fener medyası her şeyiyile analiz ediyor hem fener'i hem bizi. aykut 1 hafta boyunca kılcal damarlarımıza kadar inceleyecektir bizi. rakibin tek motivasyonu maalesef kötü giden bir fenerbahçe galatasaray'ı hep yenmiştir argümanı.

    lütfen kır bunu. öyle bir kazanalım ki daha da ağızlarını açamasınlar. kongreye gitsinler, saraçoğlu'nda bundan sonraki maçlarını 5-6 bin kişiye oynasınlar. öyle bir vur ki sesi dolmabahçe'den duyulsun...
  • 3986
    5 sene içerisinde juventus'a gitmesini çok muhtemel görüyorum. neden tercih edilsin diyenler var. (sadece burada değil.) tudor galatasaray'a imza attığında juventus tarafından kendisine sosyal medya üzerinden başarılar dileyen mesajlar geldi. bu, eski juventus futbolcularının hepsine yapılmıyor. yakın ilişkileri olduğu, takip edildiği çok belli. sürekli denemeler yapmasını, 3'lü savunmayı kullanmasını da buna bağlıyorum. evet galatasaray deneme tahtası değil. bu doğru ama nasıl diyeyim sanki staj yapıyormuş gibi geliyor bana burada. yaptığı denemelerle takımı ve kendini taktiksel olarak daha iyi hale getirmek istediğini hissediyorum.

    ayrıca kenarda dururken fiziğine bakıyorum, sanki sahaya çıksa ahmet çalık, serdar aziz, denayer'i kafa kafaya vurarak oynarmış gibi hissettiriyor bana.
  • 3988
    2016 2017 transfer sezonu performansını, gelenleri ile gidenleri ile çok takdir ettiğim teknik direktörümüz.

    en çok eleştirildiği yanı sneijder'in gönderilmesi idi. ben bu hamleyi son derece yerinde buldum çoğu taraftarımızın aksine. benim sevdiğim tarzda bir 10 değildi sneijder. neden olduğunu da bilmediğim şekilde, belki yaşıyla belki kilosuyla belki isteksizliğiyle ilgilidir, hiç gol koşusu yapmıyordu son dönemde. batallanın yaptığı gol koşularının yarısını yapsa gönderilmezdi. savunma katkısı istemiyorum, ofansif orta sahamız gol koşusu yapmıyordu. elin batalla'sı kafa golü atıyordu bir elli boyuyla. kendisinin soyunma odası problemlerini inter'den transfer ettiğimiz dönemde okumuştum. ilk geldiği dönemde de kendisiyle ilgili tek çekincem buydu. inter bu adamı neden yaka paça göndermeye çalışıyor diyordum, sonu bizde de aynı oldu. demek ki burda suçlu birileri daha var, sadece tudor ya da yönetimi suçlamak doğru değil.

    gelenleri zaten tek tek açıklamama gerek yok, belhanda hariç herkes taraftarın gözdesi. ben belhanda'dan da memnunum şimdilik, daha da iyi olacağını düşünüyorum zamanla.

    geçen sene ligin ikinci yarısında oynadığımız maçlarda da oldukça beğenmiştim takımı. özellikle her ne kadar ikisini de kaybetmiş olsak da, beşiktaş maçında da fenerbahçe maçında da üstün top oynayarak kaybettik. o yüzden umutluydum kendisinden. ostersunds sonrasında bir çekinceye düşmedim desem yalan olmaz, ama kadro çok durağandı, yeni gelenlerle, kendi oyuncularıyla görmek, izlemek gerekir dedim hep. allah kendisinden razı olsun yanıltmadı beni. büyük ince iş gerekecek maçlardaki performansını da görmek gerekecek tabi kendisinin, ama takım disiplini, kondisyonu, dizilişi gibi temel konularda şimdiye kadar gerekeni fazlasıyla yaptı. elindeki oyuncu grubunu iyi tanıyıp hepimizin kazma dediği tolga ciğerciden aşırı fonksiyonel bir sol iç oyuncusu çıkardı.

    heyecanla takip ediyorum kendisini. kulübümüzle beraber yükselişini izlemek bana heyecan veriyor. umarım kendisini juventus'ta değil galatasaray'ımızla beraber juventus pozisyonunda görürüz dünya futbolunda.
  • 3989
    iki maç kaybedince tekrar itin bir tarafına bir şeyler yapılacak teknik direktör. iki günde vezir iki günde rezil etme işi en iyi yaptığımız iş olarak ben kendisi hakkında hala temkinliyim. her şey tabeladaki skora bağlıyoruz fakat somut bir başarı yani kupa gelmediği sürece avrupada tekrar kendimizi gösteremediğimiz sürece '' iyi teknik direktör '' sıfatını zor kazanacağını düşünüyorum. bir mancini ya da bir prandelli iyi teknik direktör sıfatları alabilir geçmişiyle ama tudorun öyle bir geçmişi yok. hırsı, azmi, takımda yarattığı olumlu sinerji ve iyi bir oyuncu ekibiyle işleri 22 ekim 2017 pazar günü fenerbahçe maçıyla daha da yoluna sokmasını umuyorum.
  • 3990
    17/18 sezonunda ilk 8 hafta her maçta kendisine yöneltilen farklı bir saldırıyı savuşturan hocamız.

    1.hafta: kayserispor maçı
    östersunds'a elenilmiş ve sezona gayet negatif giriliyor. bu kadar yeni gelen futbolcuyu nasıl adapte edecek? yine ölü gibi bir futbol mu oynatacak? tolga neden on birde?

    galatasaray uzun zaman sonra galatasaray gibi oynayarak maçı 4-1 kazanır. bu arada tolga sezonun ilk golünü atar. bu kez argümanlar şunlardır: 1.kayseri çok zayıf takım(şu an ligde ilk 5'te sanırım) 2.iç sahada böyle oynamak kolay tabii.

    -----------------------------------------

    2.hafta: osmanlıspor maçı
    ilk haftaki oyun iyidir fakat hala soru işaretleri var: bu takım deplasmanda nasıl oynayacak?

    galatasaray maçı gayet rahat şekilde 3-1 kazanır. tolga yine gol atmıştır. bu kez şu argümanlar gelir: 1. osmanlıspor çok zayıf takım. 2. galatasaray duran toptan gol yemeye devam ediyor.

    ----------------------------------------

    3.hafta: sivasspor maçı
    bu maçtan önce de şu geyik atılır ortaya: galatasaray 60.dakikadan sonra oyundan çok düşüyor.

    galatasaray maçı 3-0 kazanır. 1 tane bile pozisyon vermez. tolga ciğerci 2 gol atar. galatasaray 2 golü 60.dakikadan sonra atar ve duran toptan gol yemez.

    bu maçtan sonra ise galatasaray'ın gol attığı ama pozisyona giremediği konuşulur.

    ----------------------------------------

    4.hafta: antalya maçı
    ilk 3 hafta herkesi şaşırtan galatasaray hep zayıf rakiplerle oynadı, ilk kez bu kadar teknik oyuncuları olan bir takımla oynayacak denir.

    gerçekten galatasaray sezonun en etkisiz futbolunu oynar ve maç 1-1 biter. ancak bunda hava şartlarının ve berbat zeminin etkisi çok büyüktür ki bundan sonraki haftalarda bu kanıtlanır. bu arada bu maçta antalya birçok korner kullanmasına karşılık tehlike yaratamamıştır. evet gol kornerin devamında geldi ama duran top zaafı olarak değerlendiremeyiz onu.

    bu maçtan sonra ise 3 haftadır bekleyen çakallar hemen ''galatasaray deplasmanlarda çok puan kaybeder.'' gibi bir algı oluşturur.

    -------------------------------------

    5.hafta: kasımpaşa maçı
    beşiktaş ile berabere kalmış, ligin hücum anlamında en etkili takımlarından biri olan kasımpaşa çıkar karşımıza. ayrıca acaba antalya maçındaki puan kaybı bu maça yansıyacak mı gibi sorular dolaşır.

    bu maçı da galatasaray 2-0 kazanır. hem de bu haftaya kadar en çok pozisyona girdiği maçı oynayarak ''üretkenlik sorunu'' diye bir şey olmadığını gösterir. ayrıca yine gol yemediği gibi tehlikeli pozisyon bile vermez kasımpaşa'ya.

    ancak tudor'un sınavları yine bitmez: 1. galatasaray geriye düşerse nasıl reaksiyon verir. 2.tudor'un oyuna hamleleri nasıl olur?(b planı yani)

    -------------------------------------

    6.hafta: bursaspor maçı

    işte sezonun kilit maçlarından biri gelir. hem iyi bir takım olan bursaspor'a karşı, hem zorlu bir deplasman olan bursaspor'a karşı galatasaray nasıl oynayacaktır? 2 hafta önce antalya'ya deplasmanda puan kaybeden takımın bu maçta da puan kaybını bekler herkes.

    maç bursa'nın önde baskısıyla başlar. ilk yarı iki takım da etkili pozisyonlar bulur ve devreye 1-0 bursa üstünlüğü ile gidilir. işte bütün çakalların salyaları akmaya başlar: tek maçla galatasaray'ın her şeyine saldırma imkanları doğar. ancak ilk yarıda karşı koymak için çok fazla efor sarf eden bursaspor 2.yarı yarı sahasından çıkamaz. galatasaray atak üstüne atak yapar ama harun'un üstün performansı skoru bulmasına engel olur derken benim daha önce hiç görmediğim tarzda bir değişiklik gelir tudor'dan: 2 beki çıkarıp 2 kanat oyuncusu almak. ancak bursaspor bir yere kadar direnebilir. galatasaray feghouli ve tolga'nın harika golleriyle maçı 2-1 kazanır. tudor ve takım bu maçta birçok soruya cevap vermiştir: 1.galatasaray deplasmanda nasıl oynayacak? 2.galatasaray iyi bir takıma karşı nasıl oynayacak? 3. galatasaray geriye düşerse nasıl reaksiyon verecek? 4.tudor oyunu değiştirecek hamleler yapabilecek mi? galatasaray sadece maçı kazanmaz. 2.yarı oynadığı oyunla ne kadar üstün bir fizik kapasiteye sahip olduğunu gösterir. 60.dakikada dili dışarı çıkan bursaspor takımına inat 20 dakika daha olsa oynayacak gibi bir izlenim verir.

    bu da yetmez birilerine, bu kez de ''galatasaray zaten maçı alırdı hatta değişiklikler kötüydü'' denir.

    ---------------------------------

    7.hafta: karabük maçı:
    bu maçtan önce ortalık sakindir zira millet artık ayar yemekten bıkmıştır. maçta da galatasaray çok fazla pozisyonu harcarken saçma sapan bir penaltı kararı ile maçın bitimine 10 dakika kala karabük eşitliği sağlar ancak takım o 10 dakikada da reaksiyonu verir ve galatasaray bu maçı kazanır.

    ---------------------------------

    8.hafta: konyaspor maçı
    yine bir deplasman, yine bir kendini kanıtlama maçı. bu kez soru: ''acaba takım milli ara dönüşü yine puan kaybedecek mi?''

    galatasaray maça biraz etkisiz başlar. bunda konya'nın neredeyse 5-6 savunmacıyla oynamasının da etkisi var. yine mi milli ara dönüşü puan kaybı, derken galatasaray 2.yarı maçı koparır. bu maçın tudor'luk kısmı ise 30.dakika civarı rahatsızlığı nedeniyle oyundan çıkan garry yerine selçuk'u oyuna almasıdır. yine sürpriz bir değişikliktir ancak yine tutar. selçuk yıllar sonra eli yüzü düzgün bir futbol oynar ve galatasaray maçı kazanır. oysa orada selçuk yerine yasin'i alsa kimse ''ne yapıyorsun'' demezdi tudor'a.

    ---------------------------------

    evet ilk 8 haftası böyle geçti hocamızın. sürekli bir şeyleri ispatlamak zorundaydı ve hepsinde ispatladı. gerçekten takdir etmemek elde değil. inadına kendini kabul ettirdi herkese. boşuna o koltukta ısrarla durmadığını gösterdi. şimdi önümüzde 22 ekim fenerbahçe maçı var. allah'ın izniyle bu maçtan da alnının akıyla çıkacak.

    riekerink'i sevdik. güzel başladı kariyerine ve biraz da biz birilerine inanmaya açtık. ona çok destek olduk. kabul edelim ilk haftalarda da kötü oynadık beşiktaş maçı hariç ama desteği hep arttırdık. ''sana inanıyoruz ve güveniyoruz hocam'' diye pankart açtık. ama olmadı.

    şimdi bu adam herkes saldırırken o koltukta durdu ve bizim şu an izlemek için günleri saydığımız bu takımı oluşturdu. en az bizim kadar aç ve istiyor başarıyı. kendini bu ülkeye ispatlamak, östersunds maçından sonra gelen hakaret gibi sorulara cevap vermek istiyor. bu adamı artık tartışmayı bırakıp desteklemeliyiz. riekerink'ten çok daha fazlasını hak ediyor.
  • 3991
    14 ekim 2017 konyaspor galatasaray maçında gomis, attığı golden sonra kendisine koşuyor.

    maçtan sonra gomis'in, konuyla ilgili sorulan soruya verdiği cevap beni tudor'a bir kez daha hayran bırakıyor;

    "hoca bana o kadar yardımcı oldu ki, ilk andan itibaren ona koşmayı düşündüm".

    https://www.aspor.com.tr/...s-neden-tudora-kostu

    bu saatten sonra seni sevmeyelim de taşa mı dönelim ?
  • 3994
    bir maçın sonucuna göre değerlendirilmemesi gereken genç ve çalışkan hocamızdır. fener maçının sonucu ne olursa olsun sahip çıkılmalı ve desteklenmelidir. takım içerisinde liyakatı, birlik ve beraberliği sağlayıp, takıma 90 dk mücadele edecek kondisyonu veriyorsa görevini 80% oranında yerine getirmiş oluyor. geriye sadece maç içerisinde oyuna göre müdahale etmek kalıyor. tudor'da bu saydıklarımın hemen hepsi mevcut.

    birlik beraberlik takımda var mı? var. gol sevinçleri birlik beraberliğin olup olmadığının en önemli kanıtıdır.

    90 dk mücadele edecek kondisyon var mı? var. bursa maçında 60 dan sonra dilleri dışarıda gezen rakip oyunculara bakın bir de bizim saldıran oyuncularımıza. bunun tek istisnası antalya maçıdır ki sebeplerini bir çok yazar arkadaş detaylarıyla daha önce yazmış.

    liyakat var mı? var. bir çoğumuzun keseceği serdar azize ısrarla görev vermesi, hepimizin kesemez kesin oynatır dediği selçuk'u kötüyken kesip, oyuna almasının tudor açısından en riskli olduğu bir dönemde oyuna alması. özetle kimsenin kara kaşına kara gözüne bakmıyor hoca, iyiysen oynarsın. son örnek de tolga çiğerci olsun.

    taktik disiplin ve oyuna müdahalelerini de bursa ve konya maçlarında gördük. bu konuda hala ispat etmesi gereken şeyler var. bu konuda da hoca bu güne kadar kusursuz ilerliyor.

    son not, iyiler her zaman kazanır. şansın bol olsun hocam.
  • 3995
    galatasarayımızın yaklaşık 1.5 sezondur teknik direktörlüğünü yürüten 1978 - split doğumlu hırvat spor adamı. kendisini ilk olarak championship manager 00/01 oyunu ile tanımıştım. kuvvetli bir defans olmasının yanı sıra alan bilgisi de oldukça yerinde olan bir futbolculuk kariyeri vardır. teknik direktörlük ise hemen hemen her futbolcunun hayali olmakla beraber her yiğidin de harcı değildir. profesyonel anlamda 4. takımı galatasarayımız olmuştur. daha öncesinde hajduk split hariç hep orta-alt sıralarda yer alan takımlarda görev aldı. galatasaray tecrübesi, onun için bana kalırsa ilk defa yaşadığı zorlu bir süreç. süper lig 2016-2017 sezonu, tudor için bir alışma devresi oldu. takımı ve camiayı tanıdı. kafasında oynatmak istediği bir futbol vardı ve onu denedi fakat elindeki malzeme onun için pek uygun değildi ve sonuç hüsran oldu.

    süper lig 2017-2018 sezonu ile kendi takımını yarattı ve şu ana kadar olan süreci başarı ile yönetti. formayı hakkı olana vermesi bile benim için yeterli. bununla beraber ismini bile doğru düzgün telaffuz edemediğimiz isveç takımına elenmemiz ise hakkında çok ciddi soru işaretleri oluşmasına sebep oldu. ligin geçtiğimiz haftalarında ise bu krediyi tekrar toparladı. şimdi ise asıl sınavı karşısına çıktı. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı tudor'un geleceği açısından da çok önemli bir sınav olacak. hani derler ya dananın kuyruğu kopacak diye, tudor için dananın kuyruğunu kopartma şansı var. bakalım bunu düzgün şekilde kullanabilecek mi?
  • 4000
    kendisiyle ilgili benim fikir sahibi olacağım asıl maç başakşehir deplasmanıdır. takımla ilgili olarak da öyle. son 3 yıldır türkiyede en iyi futbolu (evet beşiktaş dahil) başakşehir oynuyordu biz gelene kadar. büyük takımlara ekstra garezleri var, gerçek yükselişi yıllarca üç büyükleri tokatlamasıyla oldu zaten. arkasında sakaryaspor kadarcık bir taraftar desteği olsaydı geçen sene şampiyondu.

    neyse konudan sapmayalım. abdullah avcı, beğenmesek de kızsak da hedef maçlara takımını iyi hazırlıyor. eğer igor tudor bu maça takımı iyi hazırlar, abdullah avcı sinsisinin hamlelerine doğru karşılık verirse benim gözümde tamamdır. bu yılki şampiyonluk maçımız budur. gelecek yıl şampiyonlar liginde gruptan çıkarır, diğer yıl ilk 8 garanti üstü plase bir takım yaratır. bu kadar eminim.

    mesele başakşehir maçı. adamlar sevilla yı eliyordu tosunun frikiği direkten dönmeseydi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın