hollanda

• 1

  dünya futbolunda söz sahibi ülkelerden biridir.
  ----alıntı----
  rusya milli futbol takımı teknik direktörü guus hiddink'in, dün chelsea'nin başına getirilmesi, dünyanın birçok takımında hollandalı çalıştırıcıların görev aldığı gerçeğini de ortaya çıkardı. dünyada 12'si kulüp, 9'u da milli takım olmak üzere, toplam 21 takımın teknik direktörü hollandalı. hollandalı antrenörler, avrupa'nın 10 ülkesinden 13, afrika'nın 4 ülkesinden 4, avustralya'dan 2, abd ve asya'dan da 1'er takımı çalıştırıyor. 9 milli takım arasında 19 ve 20 yaş altı milli takımlar da bulunuyor. bu arada inter'i geçen sezon lig şampiyonluğuna taşıyan frank rijkaard, şu an hiçbir takımda görev yapmamasına karşın avrupa'nın başarılı teknik direktörlerden biri olarak biliniyor.
  
  hollandalı çalıştırıcılar ve görev yaptıkları takımlar şöyle:
  avrupa
  almanya: martin jol (hamburg sv), fred rutten (schalke 04)
  belçika: johan boskamp (dender), dennis van wijk (roeselare)
  ingiltere: guus hiddink (chelsea)
  avusturya: co adriaanse (red bull salzburg)
  finlandiya: job dragtsma (fc inter turku)
  polonya: leo beenhakker (polonya milli futbol takımı)
  macaristan: erwin koeman (macaristan milli futbol takımı)
  yunanistan: henk ten cate (panathinaikos)
  arnavutluk: arie haan (arnavutluk milli futbol takımı)
  rusya: dick advocaat (zenit st. petersburg), guus hiddink (rusya milli futbol takımı)
  afrika
  angola: jan brouwer (sagrada esperanca)
  güney afrika: ruud krol (orlando pirates)
  ruanda: rene feller (apr fc)
  mozambik: mart nooij (mozambik milli futbol takımı)
  avustralya
  avustralya: pim verbeek (avustralya milli futbol takımı), jan versleijen (avustralya 20 yaş altı)
  asya
  katar: tiny ruys (19 yaş altı milli futbol takımı)
  abd
  thomas rongen (20 yaş altı milli futbol takımı)
  ----alıntı----
  kaynak : sabah.com
  
• 2

  bu sezon bir ya da birkaç futbolcu transfer edebileceğimizi düşündüğüm ülke.
• 3

  1 nci avrupa askeri takimlar hayatta kalma sampiyonasinın yapıldığı ve teknik direktörümüz frank rijkaard' ın milli takım formasını giydiği ülkedir.
• 4

  dunya kupasi icin cok heycanli olan ulkedir.
  
  an itibariyle, yer gok su turuncudur.
  http://img651.imageshack.us/img651/3336/077er.jpg
  
  hatta isi o kadar abartmislardir ki; bir hollandali enerji firmasi, hollanda'nin kupayi kazanmasi durumunda, musterilerine 1 sene bedeva elektrik vermeyi taahhut etmistir.
  http://img143.imageshack.us/img143/118/078sz.jpg
  
  (bkz: hup holland hup)
• 5

  su an bayram havasinda olan ulkedir, ikinci ulkemdir.
• 6

  portakal renkli ülke.
• 7

  dili hollandacadir, flemenkce degil.
  
  flemenkce belcika'da konusulan uc dilden birisidir.
• 8

  --- alıntı ---
  
  seyirci sayısında rekor
  
  hollanda'nın nos televizyon kanalı, 16 milyon 500 kişinin yaşadığı ülkede; salı günü oynanan uruguay - hollanda maçını 12 milyon 300 bin kişinin televizyondan takip ettiğini açıkladı.
  
  nos, bu sayının hollanda'da bir rekor olduğunu belirtirken; izleyicilerin 10milyon 600 bininin evlerinde, 1milyon 700bini'nin ise diğer mekanlarda yarı final maçını izlediğini duyurdu.
  
  televizyon kanalı ayrıca; uruguay karşılaşmasında kadar; hollanda'da en büyük ilgi çeken maçın; 11 milyon 700 kişinin takip ettiği 1998 dünya kupası'ndaki brezilya-hollanda mücadelesi olduğunu belirtti.
  
  nos son olarak, hollanda'da tüm zamanların en çok ilgi çeken 10 televizyon programının da hollanda milli takımı'nın maçları olduğunu açıkladı.
  
  --- alıntı ---
• 9

  rotterdam'da ve eindhoven'da futbol okullarımız açılmıştır. hayırlı olsun.
• 10

  ya o bu değilde hacı bunların ne saçma bir milli marşı var yahu. şimdi black pearl blogunda ilk kısmını çevirmiş de okudum. neler var neler. marşa gel.
  
  --- alıntı ---
  
  wilhelmus van nassau (ilk kralın adı)
  ben alman kanındanım,
  ölene kadar anavatana sadakatlıyım
  prens "van oranje" sayesinde
  ben, özgürüm ve yılmıyorum
  ispanya kralı ile
  ben her zaman onur duydum
  
  --- alıntı ---
• 11

  galatasaray futbol takımı'nın son 5-6 senedir hazırlık kamplarını yaptığı ülke.
• 12

  milli futbol takımı için (bkz: always loser)
• 13

  (bkz: hollanda milli futbol takımı)
• 14

  milli bayrakları:
  
  http://www.turkcebilgi.com/...hollanda_bayragi.png
• 15

  galatasaray'ın bir daha bulaşmamasını dilediğim ülke. ne zaman buradan adam getirmeye kalksalar en yanlış zamanı seçiyorlar.
  
  (bkz: frank de boer )
  (bkz: frank rijkaard )
  
  *
• 16

  böyle ülkenin kutlaması da böyle olur, kop kop ulan http://www.youtube.com/...&feature=related
• 17

  oldukça ateşli taraftarları vardır.
  
  http://i.telegraph.co.uk/..._ACTION_1658087i.jpg
  http://img.thesun.co.uk/...ns2_682_1065597a.jpg
  http://3.bp.blogspot.com/...op-football-fans.jpg
• 18

  http://www.ultras-tifo.net/...lland-old-school.jpg
• 19

  rijkaard ve neeskens öncesinde de galatasaray ve hollanda flörtü pek de iyi bir hatıraya sahip değildi. "yabancı değil, frank de boer" geçmişti florya'dan. yarım sezon büyükçekmece gölüne bakan villasında oturup, tası tarağı toplayıp dönmüştü memleketine. peki hollandalılar geçmişte dolaylı olarak galatasaray'a yarar sağladılar mı acaba? bilmeden de olsa, evet.
  
  iki adam cruyff ve van gaal'ın ağzından çıkan birer cümle, galatasaray'ın 90'ların ikinci yarısındaki parlak dönemine iki yabancı kazandırdı. hagi ve popescu!
  
  ilkinden başlayalım. hagi iki büyük transferini de dünya kupaları sonrasında yaptı. 90 dünya kupası bittiğinde real madrid'e imza attı. bunda, 80'lerin sonunda steaua bükreş ile yaptıklarının da payı vardı elbette. iki sezonun ardından gittiği lig serie b ise; real madrid günlerinin iyi geçtiğini iddia etmemek lazım! devir zaten cruyff ve rüya takımınındı. brescia ile birlikte serie a'ya yükseldi ama benzeri çok yaşanmış bir hikayede rol aldı ertesi sezon. brescia'ya serie a fazla geldi ve serie b'ye geri döndüler. 94 yazı, hagi'nin kariyerinde kırılma noktasıdır. dünya kupası'nda silik bir performans, 29 yaşındaki bu adamın kariyerine ülkesinde devam etmesine neden olabilirdi. o yine sihirli sol ayağıyla kaderini kendi çizdi. 4 yıl arka arkaya şampiyon olmuş cruyff'un eli kuvvetliydi transferde. onunla beraber real madrid'de aynı dönemde forma giyen kendisinden 4 yaş küçük robert prosinecki'yi istiyordu başkan nunez. sonraları sarı fare ile birbirilerine gireceklerdi ama, hollandalı katalanların gözbebeğiydi. onun dediği oldu. küme düşen brescia, hagi'yi barcelona'ya sattı. real madrid döneminde takım arkadaşlarıyla arasının iyi olmadığını savunan madrid medyası, bu transferi fazla önemsemedi. hagi, barça'nın o sezon kadrosundaki 4 yabancısından biriydi. balkanların bir başka efsanesi stoichkov da kadroydu ve cruyff ile araları bozulmuştu.
  
  hagi, barselona'ya geldiğinde "cruyff'un güvenini boşa çıkarmayacağım. 5. şampiyonluğu ve avrupa'da kupayı alacağız. barcelona'nın ofansif ve göze hoş gelen futbolunu sevdiğim için buraya geldim" dedi. sözleşmesi 3 yıllıktı. ertesi sezon barça'da kıyamet kopacak, şampiyon real madrid olacaktı. barça ilk 3 içinde yoktu. stoichkov, apar topar parma'ya satıldı. cruyff ipini çekmişti ama; hollandalı gittiğinde başkan nunez bulgar'ı geri çağıracaktı. ertesi sezon atletico madrid altın sezonunu yaşadı ve şampiyon oldu. hagi'nin ikinci sezonunda popescu da transfer edilmişti. iki transferde de menajer becali'nin becerisini unutmamak lazım. popescu, psv yıllardından cruyff'un iyi bildiği bir isimdi. cruyff'un istemediği robert prosinecki'yi ise başkan nunez en sonunda transfer etmişti. el clasico'nun diğer yakasından gelen hırvat da ancak bir sezon kalabildi camp nou'da.
  
  hagi, galatasaray'a geldikten aylar sonra cruyff'u bombaladı. hollandalı teknik adamın onu saha içinde özgür bırakmadığından ve yanlış mevkilerde oynattığından yakındı. aslında barcelona'da kalmak istediğini ama kendisine güvenilmediği için galatasaray'ı seçtiğini söyledi. fatih terim'i de övmeyi ihmal etmedi: "türk teknik adam, beni takımın saha içindeki patronu yaptı. ne madrid'de ne de barça'da bu kadar topla buluşmuyordum. onunla tekrar kendimi buldum"
  
  popescu çok daha başarılı oldu barça'da. kaptanlığa kadar yükseldi. ikinci sezonunda bobby robson ile çalıştı. takımın santrforu ronaldo'ydu. sezon sonunda ingiliz teknik adam gidince başkan nunez koltuğu bir başka hollandalı'ya teslim etti. barça'nın portakallaşacağı yıllar başlıyordu. 90'ların ajax'ını ve sonraları gittikleri her takımda avrupa'yı kasıp kavuracak adamları yetiştiren louis van gaal kapıdan girdi ve popescu'nun ipi çekildi. o da, hagi'den sonra galatasaray'ın yolunu tuttu. transfer, medya arşivlerine galatasaray, barcelona'nın kaptanını transfer etti şeklinde geçti. popescu, van gaal'ın kendisini istemediğini ve bir yıl sonra dünya kupası'nda forma giyebilmek için oynayabileceği bir takıma gitmek zorunda kaldığını söyledi ispanya'da...
  
  iki hollandalı'nın ağzından iki romen için aynı cümle çıktı: "yollayın."
  yollananlar, yola koyuldular ve vardıkları yerde neler yaptılar?
  o, bin kere yazıldı çizildi işte...
  
  aceto balsamico'dan alıntıdır.
• 20

  turuncu renk portakaldan değil, hollanda kraliyet ailesinin soyadından gelmektedir. orange imiş soyadları.
• 21

  gelin lan alayınız gelin.
  bi ara ülke brezilyalılar yuvası olmuştu be defada hollandalılar yuvası olsun.
  yetimhane gibi ülke olduk zaten gelin lan gelin, sizde gelin ...:(
• 22

  genel olarak hem yetenekli hem de belli bir kazanma hırsı ve disiplini olan futbolcular yetiştiren ülke. bu yüzden de istikrarlı şekilde başarılı takımlar. yalnız işin ilginci teniste tam tersi. şu anda aktif oyuncularının hepsi ististnasız şekilde yetenekli ama aşırı yetenekli değil, disiplinsiz ve tembel.
• 23

  hollanda milli takımı çok garip geliyor bana. son maçlardaki kadrolarına bakıyorum ajax'ın 20 yaşındaki çoluk çocuk diye tanımladığımız oyuncuları oynuyor. tamam bi jenerasyon eskidi. yaşlanan oyuncuların bazıları form bazıları sakatlık sorunu yaşıyor. alt jenerasyondan robben klasında bir kanat forvet huntelaat ve rvp klasında bir forvet gelmemesi de bi sıkıntı olabilir. ama hollanda bir neslin üstünü çizdi. janmaat, narsingh, quincy promes, leroy fer, strootman, jordi clasie, lens gibi oyunculardan oluşan bir kuşağı(willems bu kuşağın oyuncusu değil ama onlarla birlikte milli oldu) es geçerek doğrudan çoluk çocukla oynamaya başladılar.
• 24

  şu ana kadar bilfiil hiç karşılaşmamış olduğum ırkçılıklarını ve psv eindoven taraftarlarınca ispanya'daki mültecilere yapılan çirkin davranışları bir kenara bırakırsak; verdiği huzurla, hissettirdiği güvenle, insanının güleryüz ve dürüstlüğüyle türkiye'den sonra bünyede kan yapmıştır.
  
  #1951717 no.lu entry'deki arkadaşımızın soru üzerine aklıma geldi. 27 ocak 2016 nec nijmegen twente maçına birlikte gittiğim arkadaşımda sırt çantası, tableti ve içi boş bir su şişesi vardı. stada girişteki kontrolde, arkadaşıma su şişesini stada sokamayacaklarını, ancak şişeyi etiketleyerek maç çıkışında geri alabileceğini söylemişlerdi. biz de arkadaşla "oha amk ne kadar duyarlısınız" diye tepki vermiştik.
  
  babamla ise asy arena'da bir galatasaray maçına girerken, babamdan elindeki şemsiyeyi teslim etmesini istemişlerdi. o gün hava çok yağmurluydu. çıkışta alırsınız dediler. ancak çıkışta ne şemsiyeden eser vardı, ne de bize bunu söyleyen güvenlik görevlisinden.
  
  tamam belki bunlar hayati meseleler değil ama, bir yanda en küçük şeylere bile duyarlılıklar, diğer yanda sorumsuzluk, lakayıtlık ve daha neler neler. tabi ki her iki ülkenin tüm insanlarına mal etmiyorum bunları ama genel olarak bariz bir fark var işte.
• 25

  turkiye'yi reserve gibi kullanan ulke.
  
  eskimis teknik direktorune is buluruz. (bkz: dick advocaat)
  
  kariyerini yukarilara tasimak isteyen hocasi burada sans bulur. (bkz: jan olde riekerink)
  
  formu dusmekte olan yildizlari burada yeni bir sayfa acar. (bkz: wesley sneijder) (bkz: dirk kuyt)
  
  daha iyi liglerde sans bulamayan potansiyelli oyunculari burada sans bulur (bkz: jeremain lens) (bkz: garry rodrigues)
  
  herkesin bitti gozuyle baktigi eski yildizlari burada futbola geri donemeye calisir. (bkz: robin van persie) (bkz: marcus babel)
  
  aslinda turuncu formanin tam da zamani!