aynı isimdeki diğer başlıklar:
resim
Harold Kewell
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Avustralya
  • 2078
    " dıdıktan bıdık olduğu için gönderilecek.
    "gıttırısı dodturusunu dit ditlemedeği için gönderilecek
    "devamlı tittiri olduğu için gönderilecek"
    "müttersinde lüttürü yapmadığı için gönderilecek"

    bir susun yahu! bakın gönderilecek olanlar gönderiliyor zaten; leo franco mesela!
    adam kesin gönderilecek ki, şimdiden dendi; yollarımızı ayırdık, bir dahaki sezon yola devam etmeyecğiz.

    ama bakın, kewell için hala bir ses yok! dünya kupası bekleniyor, şu bekleniyor, bu bekleniyor, rijkaard'ın raporu bekleniyor vs.

    demek ki neymiş; kewell'ın gönderileceği kesin değilmiş. hala bu konuda karara varılamamış ki, basına bir şey açıklanmıyor.
    leo franco gibi duyrulmuyor.

    siz kewell'ın gönderilip gönderilmeyeceğini değil de, neden gönderileceğini tartışıyorsunuz!
    pes!

    tanım: sadece gülüşüne değil, bilumum her şeyine kurban olduğum tapılasıca varlık.
  • 2081
    bir yeniden doğuştur harry kewell. olması gereken galatasaraylı duruşunu gösteren adamdır. benim için bir semboldür.

    nickimin isim babası bu adam olsa bile hiçbir şey karalamamıştım bugüne kadar onun hakkında. çünkü benim onu ne kadar sevdiğimi herhangi bir entry'de anlatmayı başaramam, onu benim ağzımdan dökülecek basit kelimelerle tarif edemem diyordum. hala aynı şekilde düşünüyorum ama sözleşmesi 17 gün sonra bitecekken, muhtemen türkiye'den gidecekken bir şeyler yazmazsam ayıp olur diye düşündüm.

    kewell bir yeniden doğuştur demiştim. leeds united'dan sonra liverpool'da bir türlü geçmeyen sakatlıkları, sağlam olsa dünyanın en iyi left winger'ı olacakken yolunun galatasaray'a düşmesine neden olmuştu. hayırlısı olmuştu belki de. bedavaya gelmişti hem de, türkiye'ye orta açmayı bilen biri gelmiş haberimiz yok demiştim ilk öğrendiğimde. her kafadan ayrı bir ses çıkmıştı. kimi "kronik sakat bu, oynayamaz." demiş, kimi de benim ki havaalanındaki röportajını izlediği anda hayran olmuştu. daha o röportajdaki karizmasıyla bu kulüpte kaldığı sürece taraftarın çok sevdiği bir adam olacağını belli etmişti kewell.

    ilk maçıydı sezonun. süper kupa finalinde ilk yarı golsüz tamamlanmıştı ve ikinci yarının ortalarında kewell girdi oyuna. daha sonraları çokça yapacağı gibi sağ kanattan gelen ortaya kendini unutturarak arka direkte kafayı vurmuş ve galatasaray'da topa ilk dokunuşunda golü atmıştı. daha o zamandan belli olmuştu taraftarın gözünde efsaneler arasına gireceği. yüzümü bir tebessüm kaplamıştı, bu adam bizim için çok şey ifade edecek demiştim kontrol edemediğim gülümsememle birlikte. o maçı bir de asistle tamamladı ve inanılmaz bir başlangıç yaptı.

    çok sevdirdi kendini the wizard of oz. körolası çöpçüler tezahüratıyla karşıladık onu, daddy cool'la devam ettik. hele ali sami yen'de bir başka oynuyordu be... şu ülkenin futbolunda belki de en çok nefret ettiğim şeylerden biri olan kahvehane köşelerindeki kokuşmuş adamlar bile top kaptırdığında bütün oyunculara küfür ederken bu adam küfür edemedi. o kadar da çok sevilmişti işte kewell. "o" gittikten sonra "o"na en çok yaklaşan adam oldu belki de taraftarın gözünde. duruşu, karakteri, her şeyiyle bir efsane oldu iki senede.

    ülkesinden geç döndüğü falan hiç olmadı. sakatım diyip deplasmana gitmemezlik yapmadı. bir hakaret gibi 90. dakikada oyuna girerken bile sesini çıkarmadı ve görevini yaptı. hamburg maçında herkes ne yapılacağını kara kara düşünürken takımına sahip çıktı. hiçbir zaman medyada ismi hastalık dışında kötü bir şekilde duyulmadı. sorumluluk budur, galatasaraylı duruşu budur. armasına sahip çıkmak budur.

    "galatasaray'dan ayrılmak istemiyorum. taraftarı çok seviyorum ve burada mutluyum." dedi. çok mu geldi size istediği para? biz değil miydik linderoth'a 2.5 sene boyunca parasını tıkır tıkır ödeyen. oynadığı her maçta takımın saha içi lideri olan, takımın aklı olan bu adama istediği para çok mu görüldü? yönetimin bugüne kadarki en büyük hatası olacaktır benim gözümde. rijkaard bütün sezon baros-kewell dedi, o da istememiştir kewell'ın gitmesini. taraftar olarak devre arasında kewell gitmesin çocuğumuzu keseriz dedik. yine öyle mi yapmamız gerekir? kewell bu takımın ruhudur. çoğu yerli futbolcudan daha galatasaraylıdır.

    bize öğreteceği daha çok şey var. hem kendisinin tebessüm edeceği hem de bize tebessüm ettireceği daha çok an var.

    sokaktaki çocuklar ronaldo, messi diye değil kewell diye bağırdı top ayağında koşarken. var mı ötesi?
  • 2083
    cok seviyorum bu adami. anlatamayacak kadar cok. gitmesi beni cok uzuyor. sakat oldugunu ben de biliyorum. seneye yine saktlanacagini da. bulent timurlenk bile "kewell kalmali mi"sorusuna* hayir dedi. yani mantik olarak takimda kalmamali, biliyorum. ama iste gonul bu istemiyor gitmesini.

    ben onca yil bir bayan olarak fazla ilgilenmezdim futbolla.* avrupa maclarini izlerdim. zaten yurt disinda yasiyorum. evde ligtv diye birsey de yok. ama son iki yildir aktif olarak futbolla ve en onemlisi galatasarayla ilgilenmeye basladim. butun maclari izlemeye calistim, haberleri takip ettim, forumlari okudum. iste o yil harry takima katildi. muthis basladi sezona. iste arda, baros, servet, hakan b, mehmet t, sabri ve kewell, iste benim takimim dedim. onlarin yeri baska dedim. simdi mehmet gitti, servet gidecek, kewellde gitti, belki ardada gider yani takimim yara aldi.

    iste insan benimsedigi takimi bozmak istemiyor. ustune koyup devam etmek istiyor. iskeleti bozmak istemiyor. en azindan ben istemiyorum. ama seneye yeni bir takim cikacak ortaya. sevmezmiyim o takimi. tabi severim. galatasaray bu sevilmez mi? ama kewelli, ardali olsun. neler yapabilecekleri belli olsun.*

    jo, elano, gio, kagit ustunde hepsi cok kaliteli oyuncular ama katkilari belli. kewellin yarim sezonda yaptiklarini gecmez. ayrica birazda soguk kaliyorlar. gol sevinclerde bi kewelle bakin birde onlara. aradaki fark belli olur zaten. bu entrym uzadikca yine kewellin kalma nedenlerine donecektir. o yuzden sozumu bu linkle kapatmayi uygun goruyorum.

    http://www.youtube.com/...ture=player_embedded #!
  • 2089
    eğer kendisiyle yollar tam olarak ayrılsaydı, yani kendisi hakkında nihai bir karara varılsaydı, kewell için "tedavi için ülkesine gitti" denmez, "yollarımız ayrıldı" denirdi. hakkında kesin olarak karara varılan leo franco nasıl açıkladıysa, o da açıklanırdı. e ne de olsa taraftar eskisi gibi fırtınalı bir şekilde karşı çıkmıyor kewell'ın gönderilmesine!

    hala derin bir sessizlik.. demek ki yönetimin de kafası karışık.
    bir de tabii bir söylenti var; "dünya kupasındaki performansına göre karar vereceğiz" diye..
    ne kadar doğru bilinmez.

    ama benim bildiğim tek bir şey var ki; serdar özkan'ı transfer ederek beşiktaş'ın artıkçılığı görevini başarıyla yerine getiren yönetimimiz,
    kewell'a "hadi herkes yoluna" derse, halihazırda gözümde 0 olan yerini, -1'lere düşürecektir.
  • 2091
    galiba gönderilmeyecektir. ve sanırım doğru olan da bu. duygusal mı davranıyorum bunu yazarken bilmiyorum ama. gio'nun gönderileceğini ve serdar alınmasının kewell alternatifi olduğunu düşünmeye başladım. aslında ne gio ne kewell gönderilsin istiyorum. jo ve leo il açılacak kontenjana güzel bir ön libero ve sol bek ile takım canavar olabilir. sen gitme be kewell o zaman. vallahi gitme.
  • 2095
    iki sezonda yarım sezondan biraz daha fazla oynamış bir kupa kazandırmış, avrupada maçlarda takımına katkı sağlamış, ligde oynayınca verimli olmuş oyuncudur.

    bunun yanında takımın yabancı kontenjanını yemiş, takımı sakatlıkları ile eksik bırakmış, taraftar baskısı ile bizi bu sezon belki başarılardan etmiş oyuncudur.

    bu ikilemi iyi düşünmek gerekiyor. bir oyuncunun iyi olması yetmez. devamlı olması gerekir takımına maksimum faydayı sağlamalıdır. hele ki bir de yabancıysa. maalesef harry kewell takıma bu sezon özellikle bildiğin yük olmuştur. sakatlıklarıyla elimizi kolumuzu ikinci yarıda bağlatmış arda turan'ı forvet oynatma gibi rezil durumlara düşmüşüzdür. galatasaray forvet yedeği olmayan bir kulüp haline gelmiştir.

    bu olay tabii ki bir yönetim zaafiyetidir. zamanında yetenekli kosecki'yi kovan adnan polat burada takım yararı için harry kewell'ı gönderme basiretini gösterememiştir. fakat anlamamız gerekir ki bir oyuncuda hele de sakat oyuncuda diretmek tamamen bizim çılgınlığımızmış. mevzu bahis galatasaraysa kişiler teferruattır. sanırım biz biraz fazla gaza geldik devre arası.

    ayrıca harry kewell kariyeri devam eden profesyonel bir futbolcu. yani kendi çıkarı doğrultusunda babasını bile tanımayacağını düşünüyorum. arda'nın bile armaya o kadar da hasta görünmediği ortamda, elin avustralyalısı mı bizim armanın peşinde koşacak?
  • 2096
    bir futbol fanatigi asla galibiyet için futbol izlemez.. allah aşkına kim galibiyetin farklı olacağı bilinen bir maçtan keyif alır ki? bir futbol fanatiği büyülü bir an bekler, hayatının tüm boktanlığını bir kenara atabileceği, kredi kartı borcunu, işteki kodumun patronunu, karısının isteklerini, unutabileceği bir anı bekler.. işte biz aslında vapur etrafında uçan martilardan farklı değiliz.. elbet biri bir gün gevrek atar gibi bekliyoruz..

    işte kewell bize o muthiş anlardan birini sunan adam olduğu için kewell'dan vazgeçemiyoruz.. ayağının üstü ile topa vurup bordo aglarina gönderdiği an tüm bir hayatım boyunca asla unutamayacağım anlara girmişken kewell'dan nasil vazgeçebilirim ki ben? takimi sahiplenmesi, iyi kalpli olması falan yalan.. ben kewell'i beni büyülediği hayattan uzaklaştırdığı an için seviyorum. ve tekrardan yasadigim her şeyden öte duygularla yumruğumu havaya kaldirip gol diye bagirmami saglama ihtimali için seviyorum..
  • 2097
    istanbul.. o eşsiz şehir. hani o dünya'nın en güzel kızı!
    adım attın, durdun ve baktın. yollar kıskanıyordu..

    sami yen'e çıktın, buram buram tarih kokuyordu o yemyeşil çimler..
    o çimler kıskanıyordu. gol atıyordun, fileleler kıskanıyordu.
    ya da kalecinin elinde patlıyordu şutların, eldivenler kıskanıyordu.
    top, sen dokununca anlıyordu varlık sebebini, ya da başkası vuruyordu. kıskanıyordu..

    turuncu, en çok sana yakışıyordu işte. içinde sen yoksan bir isyanı oluyordu, kıskanıyordu..
    ilk 11, hiç bu kadar 10.. hiç bu kadar 10 gözükmemişti gözümüze, yokluğun çok hissetiriyodu.
    tribünlerden adın haykırılıyordu. kelimeler parçalanıyordu, kıskanıyordu.

    gülüyordun.. ve yer yüzündeki tüm gülüşleri anlamsızlaştırıyordu gülüşün..
    kifayetini kaybediyordu hepsi, mahçup oluyorlardı karşında. utanıyor, kıskanıyorlardı..

    sen varsan, rahattı içler.. forman sırtında ve savaşmaya hazır bir aslan gibiydi suretin.
    sen gol sevinciydin, sen hakeme edilmiş en güzel itirazın resmi..
    sen terletilmiş formaydın, terin teşekküründü, mağrurdu, kıskanıyordu..

    sen 19'dun harry, 19'un güzelliği, 19 kıskanıyordu seni..
    istanbul varya.. dünya'nın en güzel kızı be harry!
    istanbul kıskanıyor seni..

    gidemezsin, kalmalısın. vedalar kıskanıyor seni, gitmeler kıskanıyor seni..
  • 2098
    olur da gidecek diye uykularımı kaçırıyor. sakatlığı falan umrumda değil 2 senedir lincoln diye sayıklayanlar var. ne olacak bu adam sonradan oyuna girse 2 maçın birinde oynasa? oynadığı zaman o adamın yüzündeki hırs, o adamın yüzündeki maçı kazandırma isteğini ben gördüğümde zaten eve mutlu gidiyorum o maç kaç kaç biterse bitsin. hem bu adama bakıp belki bir iki bir şey öğrenir o gençler. bırakın da yabancı kontenjanı + harry kewell kontenjanımız olsun. kalsın bu adam. ali sami yen'e bu kadar yakışan bir futbolcu sayısı 2 elin parmaklarını geçmez. bu adam kesinlikle onlardan biri. stay with us lan piç.
  • 2099
    gözden ırak gönülden de ırak derler ya, sakat olduğu dönemde unutturuldu resmen, basında adı geçmedikçe taraftarla olan o sıkı bağ gevşedi. sakatlanmadan önce yeri göğü harry kewell diye inletenler şimdi gitse sorun olmaz diye düşünüyor. gideceği fikrine nerdeyse herkes alıştırıldı. ama ben onlardan biri değilim harry! kalacağım dedin, gitmek istemiyorum dedin unutma bunları, gadanı alayım gözünün yağına yumurta kırayım yönetimle bir orta yol bul ve anlaş olm. seneye seni yeni stadta izlemeye gelecektim ben. hadi be olm, hadi be...
App Store'dan indirin Google Play'den alın