• 5
    ilk açıldığı günden beri takip ettiğim bir hesap. yazdıklarına da değer verip okuyordum. zaman zaman hak veriyor zaman zaman katılmıyordum. 21 kasım 2015 galatasaray antalyaspor maçından sonra kendileri her kötü günde olduğu gibi yine twit üstüne twit atıyordu. maç sonu attığı bir twitinde "susalım mı" tarzında bir şey yazdı. ben de maçın siniriyle altına sadece "bi sus" yazdım. aradan 1 dakika bile geçmedi ve dank etti bana. neden sussun? konuşsun adam fikirlerini söylesin diye düşünüp attığım "bi sus" twitini sildim ve "sinirle yazmıştım twiti, sildim sonra" diye tekrar yazdım kendisine. bu arada kendisi beni takip etti ve hemen akabinde bana attığı twit aynen şuydu: "takip etme orospu çocuğu!"

    özellikle sosyal medya gibi sanal ortamlarda kendimi tutabilen birisi olduğum için cevap olarak küfür etmedim ve şunu yazdım;

    "küfür? ağzına da nasıl yakışıyor bir bilsen. silip açıklama yapıyorum muameleye bak. helal grande, ne farkın kaldı diğerlerinden".
    bana laf sokma amacıyla şu cevabı verdi: "sinirle yazmıştım, sildim sonra".
    ben:"belli oluyor. küfür etmen gerçekten çok şık durdu. yakıştıramadım vallahi. sizin oluşumda özür dileme erdemi yok mu? ayıp." diye yazdım ve kendisinden bana ettiği ağır küfür için özür dilemesini istedim.

    tabi özür falan yok. benden tek kelime bir küfür ya da küfür kısaltması bile çıkmamışken adam bana en ağır küfrü ediyor ve özür dilemesi gereken yerde hala laf sokmaya çalışıyor. devamında ise hala bir özür gelmeyince sinirlendim ve yine tek kelime küfür etmeden kendisine şunları yazdım;

    "tam düşündüğüm gibi. sizin o her gün laf söylediklerinizden bir farkınız yokmuş. daha özür dilemek gibi bir erdemden yoksunsun."
    "bir de koskoca gs'yi temsil etmekten bahsediyorsun. ultraslan da senin gibi küfür edip özür dilemiyor. aynı egoist zihniyet."
    "takip bas, küfür et, laf çarp, takibi çek. bi de engelle başka türlü susturamayacaksın çünkü. özür dileyemeyecek kadar acizsin."

    son yazdıklarımdan sonra beni engelledi. ben kendisinden bir özür beklerdim. eğer ben de ona küfür etseydim özür falan beklemezdim. kendilerini önemli bir oluşum olarak gören bu hesap bile özür dileme erdemine sahip değilse kapatıp gidelim buraları. tek cümle yahu "küfür ettiğim için özür dilerim". bu kadar zor mu bunu yazmak? ayıp gerçekten. işte zaman zaman sizlere bahsettiğim o "egoistlik" kavramı tam olarak böyle bir şey. haksız durumdayken bile haksızlığını kabul etmiyor insanlar. bir özür bile dileyemiyorlar. halbuki ben o hesabın ne yazdığıyla ilgilenmesem zaten takip etmezdim.

    savcılığa gidip suç duyurusunda bulunsam mı diye ciddi ciddi düşünüyorum ama sanırım uğraşmaya değmeyecek diye düşünüp vazgeçeceğim. eğer bu konuda beni haklı görüyorsanız o hesaba sadece "bir özür dileyememişsin şu adamdan" diye yazarsanız sevinirim. yazmazsanız da önemli bir şey değil. bu yazıyı siz beni koruyun diye yazmadım. sadece bu olayı bilin ona göre yaklaşın diye yazdım. zaten benim hakkımda kendisine bir şey yazarsanız sizi de tersleyecektir ve uzatırsanız da engelleyecektir. çünkü dediğim gibi bazı erdemlerden yoksunlar.

    ben artık kendisinin twettlerini göremiyorum ama benim attığım tweetlere hesabımdan bakabilirsiniz. https://twitter.com/Burakkozkn
    bana attığı twitleri silmiş olmalı ama o hesabın adresi ise şu: https://twitter.com/GrandeSaray

    saygılar.
  • 6
    mac oncesinde podolski'nin attigi twitlere karsi vedikleri tepki'nin ardindan podolski'nin ustun performans gostermesi uzerine kendilerine soyle bir twit ile cevap verdim: http://hizliresim.com/BrovOQ

    sonraki dakikalarda mehmet guven'i ovuyorlarken benim kendilerine cevaben attigim twite karsi bana dm den yolladiklari msj asagidaki gibidir(bir de blocklamislar beni:)

    http://hizliresim.com/gqj260

    boyle seviyesiz gruplarin gotunu kaldirmayalim arkadaslar.
  • 11
    9 0cak 2017 tarihinde twitter adresinden attığı flood tweetler uğraşmadan okumak isteyenlere hizmetimdir. hizmet için, millet için el ele. hep beraber gerde.... *

    1) galatasaray, birileri tarafından adım adım çöküşe sürüklendi. aslında hiçbir şey tesadüfen olmadı. bu flood, çöküş oyununun özetidir.

    2) özhan canaydın döneminden başlayalım. resmi olarak operasyon, canaydın döneminde başlamıştır.

    3) önce galatasaray, ekonomik anlamda darboğaza sokuldu. sonra elinden sami yen arazisi alındı.

    4) ali sami yen arazisine kuleler dikildi, birileri 500mtl kazandı. galatasaray'a ise yolsuz, parksız bir gecekondu yapıldı.

    5) yeni stada yeni bir taraftar grubu gerekiyordu ve o grup kuruldu. biz onları alpaslan dikmen'in kurduğu onurlu gruptan saymıyoruz!

    6) tt arena açılışında dönemin bakanının galatasaray başkanına hakareti, galatasaray taraftarının sindireceği bir durum değildi.

    7) gerçek taraftar, başkanına sahip çıkmanın bedelini halen öderken, "yeni kurulan" taraftar grubu gücüne güç, varlığına varlık kattı.

    8) adnan polat, seçimden 1 hafta önce imzaladığı ek protokolle galatasaray'ın gelirlerini sonsuza dek devlete bıraktı.

    9) yaşanan zor günlerin ardından galatasaray'ı kurtarmak için sonunda devreye girildi. bunun için tek isim ünal aysal'dı.

    10) ünal aysal'ı tanımayanlar; onun daha önce galatasaray adası ve iag konularında yaptıklarını bilmeyenlerdi.

    11) herkes onun gökten indiğini söyledi fakat kulübün geleceğini satan soytarılar, iag belasından bizi kimin kurtardığını unuttu.

    12) aysal; işlerinin çoğu yurtdışında olan, ülkemizin biat kültürüne alışık olmayan bir belçika vatandaşı olarak bazılarını rahatsız etti.

    13) fatih terim ve ünal aysal ikilisi galatasaray'a özlenen günleri tekrar getirdi. bitmiş kulüp küllerinden doğdu.

    14) geliri olmayan, borç içinde yüzen, kadrosu 2. lig futbolcularından kurulu kulübü alıp en tepeye tekrar oturttu bu ikili...

    15) fakat herşey, fatih terim'e gökten inen emre kadardı. terim, milli takım ile nisan ayında anlaştı. sonrası ise formaliteydi.

    16) işlerin iyi gittiği bir düzende hiçbir işadamı, takım oyuncularını değiştirmek istemez. terim olayı tamamen terim'le alakalıydı.

    17) şike süreciyle birlikte galatasaray, bayern olma yolunda giderken yine birileri devreye girdi ve hocasıyla anlaşarak bunu başardı.

    18) türkiye'de kimsenin arayı açmasına müsaade etmezler. etmediler de! galatasaray makası açtıkça müdahale ettiler.

    19) türkiye'de düzen dışı davranışlar her zaman tepki çeker. aysal basketbol takımını sahadan çekerken "en tepe" küplere bindi.

    20) aysal kulübün hakkını korudu fakat birilerinin düzenini bozduğu için tepki topladı. ne demek maça çıkmamak?

    21) eleştiriye bile tahammül edilemeyen bir düzende basketbol maçına çıkmamanın büyüklüğünü eminim daha iyi anlıyorsunuzdur.

    22) terim ve maça çıkmama kararlarından sonra aysal, dört bir yandan saldırıya uğramaya başladı. amaç belliydi.

    23) bir taraftan terim medyası, diğer taraftan "düzene" aykırı hareket edenleri hedef alan malum medya, aysal'a saldırmaya başladı.

    24) çünkü güçlü bir galatasaray'ın elinden riva'yı ve florya'yı alamazlardı. bu yüzden aysal'ı oradan indirmeleri gerekiyordu.

    25) düşünün! şampiyonlar ligi'nde başarıdan başarıya koşan takım, sponsor bulamadı. mesela trabzonspor'a bakan eliyle sponsor bulundu.

    26) galatasaray, diğer takımların en az 3 katı sponsor bulması gerekirken firmalar korkutuldu, galatasaray'ın çöküşü hızlandırıldı.

    27) yabancı sınırıyla birlikte galatasaray'ın makası açması engellendi. sneijder, drogba gelirken sağ bekte mecburen sabri kaldı.

    28) eğer yabancı sınırı olmasaydı, galatasaray yerlilere o paraları vermeyecek ve yarattığı prestijle istediği yabancıyı alabilecekti.

    29) engellenen sermaye artışıyla kulübün nakit akış dengesi bozuldu. sermaye artırımını engelleyen başkan, sonradan fb kongre üyesi yapıldı.

    30) metro 1 yıl kapalı tutuldu, taraftar takımından uzaklaştırmaya çalışıldı. alpaslan dikmen'den sonra "kurulan" grup ise ses çıkarmadı.

    31) çünkü o taraftar grubu da birileri tarafından çoktan satın alınmıştı. aysal, schalke maçının biletlerini vermeyince ipler koptu.

    32) şimdi aysal'ın karşısında terim medyası, havuz medyası ve taraftar grubu vardı. fakat yeterli değildi. divan kurulu devreye sokuldu.

    33) şu anda olanlara tek ses çıkarmayanlar, o dönemde aysal ve mancini'yi topa tutmaya başladı. istifa yürüyüşleri yapıldı.

    34) telegol ve beyaz futbol, 3 saatlik programlarının 2 saatini ünal aysal'a ayırdı. bazı duayen üyeler yayınlarda boy gösterdi.

    35) aysal döneminde her hafta canlı yayına çıkan 2 isim vardı. bu 2 isme duayen de diyorlar. nerede bu isimler? görevlerini tamamladılar!

    36) gelelim en önemli konuya: şike! türkiye'de şike ile mücadele eden 2 başkan vardı. ibrahim yazıcı ve ünal aysal.

    37) trabzonspor'a ödeneklerle transfer yaptırılırken şike konuşulması yasaklandı. trabzon 1 cardozo'ya davasını satarken aysal susmadı!

    38) hatırlayın! beyaz futbol'da bir yorumcu "şike" dese, ertem şener küfür edilmiş gibi yerinden sıçrayıp konuyu kapatıyordu.

    39) şimdi olayları yan yana getirdiğinizde aysal'ın neden el çektirildiğini eminiz daha iyi anlıyorsunuz.

    40) siz özbek'in oteline 3 maliyeci gönderirsiniz, 2 inşaatına ruhsat vermezsiniz, istediğinizi yaptırırsınız ama aysal'a yaptıramadınız.

    41) tüm oyunlara rağmen aysal, istifa etmeden önce divan kurulu'na birden fazla proje getirip kurtuluş reçetesini belirlemişti.

    42) gyo, basketbol aş gibi projelerle birlikte galatasaray, ekonomik istikrara kavuşacaktı fakat divan kurulu emredileni yaptı.

    43) lütfen o divan kurulu'nu izleyin. oynanan oyunu, kurulan insanları, çekilen fişi çok daha net göreceksiniz.

    44) sonuç olarak aysal gitmek zorunda bırakıldı. hiçbir varlığı satmadan sadece 8m€ farkla kulübü devretti.

    45) yaptığı tüm konuşmalarda herşeyi tek tek açıkladı. kamuoyu, borçları katlayan adnan polat'ı unuttu, tüm suç aysal'a kaldı.

    46) aysal'dan sonra şikeyi aklamakla görevlendirilen duygun yarsuvat geldi. bu olay, tarihimizin en utanç verici olaylarından biridir.

    47) yarsuvat'ın yaptığı skandal açıklamalar, fenerbahçelilere şike sürecinde dayanak oldu.

    48) şikeyi aklama sürecinden sonra sıra asıl konuya gelmişti. ekonomik olarak çöküş yaşayan galatasaray'a riva ve florya "fazlaydı".

    49) divan üyeleri arayışa başladı. hem borçlara şahsi imzasını attıracakları, hem de istediklerini yaptıracakları birine ihtiyaç vardı.

    50) özbek onlar için biçilmiş kaftandı. aynı zamanda, riva ve florya'ya göz dikenler için de...

    51) şimdi sonuç ortada. biz burada olduğumuz süre boyunca bunları her zaman dile getirdik.

    52) hain ilan edildik, küfür yedik, tehdit edildik. siz birilerini savunduğumuzu sandınız ama savunduğumuz tek şey galatasaray'dı.

    53) geldiğimiz noktada manevi değerleri çökertilen, maddi olarak çıkmaza sürüklenen bir galatasaray var.

    54) oyun başarıyla hayata geçirildi. riva ve florya arazileri bedavaya peşkeş çekildi. hem de alkışlarla!

    55) galatasaray'da futbol, 9 yıl futbol oynamış bir amatör futbolcu kardeşe ve bir çantacıya emanet edildi.

    56) bu süre zarfında aysal çok büyük hatalar yaptı ama asla başımızı öne eğdirmedi. şimdi ise başımız eğik, umutlarımız tükenmiş...

    57) çözüm önerimiz; hatalarından ders almış ünal aysal'dır. galatasaray'ın kimsenin parasına ihtiyacı yoktur. ihtiyacımız, dik duruştur.

    58) bugün hajrovic ve ontivero'dan bahsedenler rüyasında sneijder'i, muslera'yı, drogba'yı, melo'yu, bruma'yı görenlerdir.

    59) 2 yılda transfere 25m$ harcayıp kulübü rezil edenlere ses çıkarmayanlar, ontivero'nun 2-3m$'lık parasını dillerine doladı.

    60) biz ontivero'yu da hajrovic'i de acımasızca eleştirdik. onun üstünden donk, cavanda, serdar, kolbein geçti, siz hala hajrovic'tesiniz!

    61) galatasaray taraftarı için kurtuluş yolu, bilgilenmek ve bilinçlenmektir. bunun için bir gruba değil google'a ihtiyacınız var.

    62) galatasaray'ı kurtaracak olanlar, 90 dakika boyunca "başarılar gelir geçer" diye bağıranlar değil, aklını galatasaray'a verenlerdir.

    63) herkes gibi biz de hatalar yaptık, yanlış tahminler yürüttük ama kimseyi galatasaray'ın önüne koymadık. siz de öyle yapın.

    64) unutmayın! vizyonumuz, şampiyonlar ligi şampiyonluğudur! bunu başarak olanlar, bilinçli ve bilgili kitledir!

    65) son sözümüz ise her zaman olduğu gibi aynıdır. #metingibi sevmekten vazgeçmeyin. sevginize aklınızı da katın, bilgilenin, bilinçlenin!

    66) timeline'nınızı batırdık, başınızı şişirdik. bu flood daha 100'e uzardı ama olayın özü budur. iyi geceler.

    yahu arkadaş tamam doğrudur, değildir bilmiyorum. analiz var, bilgi var ama bilginin kaynağı yok. titri nedir bu arkadaşın? kimden aldı bilgiyi? açıkla da görelim. bu söylenenlere birazcık beyin fırtınası ile ulaşıp analiz kasamayacak kapasitede taraftar yoktur. ben bunu anlamıyorum cidden. klasik bunlaaaağğrrr, dış güçleeeeğğrr eeeeyyyyy bilmem kiiiğğm şeklindeki analizden öteye geçemez. nasıl olursan öyle yönetilirsin. nasıl yönetirsen öyle tepki alırsın. tepkilere nasıl karşılık verirsen, ona göre reaksiyon alırsın. bu mantığa göre, suç onun bunun bilmem kimin değildir. suç senindir arkadaşım! sen göremezsen, anlık tavırlarla fevri çıkışlar yaparsan karşı tarafın elini de güçlendirirsin. suçlu şikeciler, suçlu dış güçler, suçlu fetö o bu şu değildir. suçlu kendinsindir. o fırsatları vermeyeceksin eğer ki güvenmiyorsan ya da şüphen varsa. galatasaray özelinde konuşursak da; 10-20 tane, çişini tutamayıp prezervatifli sonda ile gezen, hala daha 1930-1940'larda kaldığını zanneden soytarıların karar aldığı bir yerde, kusura bakma da aha böyle şamar oğlanına dönersin. başkası seni o hale getirmez, getiremez, güçlü olduğun müddetçe. ama sen evinde oturup, yalnızca tecrübelerinle - ancak sana sorulduğunda - danışmanlık yapabilecek durumdayken hala daha karar almaya kalkarsan, işte böyle mal ederler adamı.

    edit: göz karışıklığı için maddelerin arası açıldı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın