• 127
    mümkün değildir. en azından kısa vadede. senelerdir tartışılıyor ama boşuna. kulübün satılmasındaki tek engel dernek statüsünde olması değildi. zengin bir adamın gelip ligin dengelerini alt üst etmediği sürece de böyle bir şeyi savunmayacağım. türkiye gibi bir ülkede bunu yapacak bir zengin olduğunu da hiç düşünmüyorum. o yüzden senelerdir boşuna tartışılıyor bu mevzu.
  • 128
    bildiğim kadarıyla satılması çok zordur. kulübün simgesi, ismi vb farklı derneklere aittir. bugünleri görerek satılmasını engellemek amacıyla böyle yapıldı sanırım. tüm bunların haricinde satılması taraftarıyım. zaten bizim bir söz hakkımız yok kulüp üzerinde, değişen birşey olmayacak bizim açımızdan. söz hakkı olanlar da başarısız oldular zira.
  • 129
    yabancıya satılmadık bir kulüplerimiz kaldı.
    onları da satıp oh beee rahatladık değip, koltuklarımızda hiç bir şey olmuyormuş gibi oturmaya devam etmeliyiz.

    zira satılsa ne satılmasa ne? değil mi?

    hepimiz nasılda, zaten kulüpler batık tek kurtuluş yabancı sermaye kıvamına geldik ama. sırf 1 senede kur artışından ne kadar borçlandı kulüpler?
    başlığın keşke 10-15 sene öncesi olsa. orada eminim çok farklı şeyler yazardı.
    yok paraya gidecek kulüpler

    premier lig gibi olacağız, yabancı sermaye ile kulüplerimiz güçlenecek, ligimiz coşacak. güzel hayaller, bende isterim.

    burada olacak işler değil.
  • 130
    kimsenin elini cebine atmadığı ve başa geçtiği zaman da berbat yönettiği kulübümüzün gittiği yer budur. yok dernekmiş yok liseymiş geçelim bu işleri. hala aday yapmaya çalıştıkları dursun özbek tek kuruşunu bırakmadı üstüne dövizin faizini istedi. ünal aysal zaten tek kuruş bağışlamadı. diğer gelenlerin hiçbiri bunlar kadar varlıklı değildi zaten ki gelecek olanlar da maalesef aynı. dövizin durumu ve yıllardır biriken borçlar için tehlike çanları birkaç yıldır çalıyor ve yazın sevr anlaşmasının (anlaşmayı kötülemiyorum zira alternatifi yoktu) ilk taksiti geliyor ama yine para yok. sizce bu durum böyle gider mi? yeniliğe ve ilerlemeye karşı bir genel kurul üstelik kulübün finansal durumunu düzeltmeye ciddi olarak katkı sağlamazsa kayyum atanması söz konusu olacak. öyle ya da böyle bu yaz satılma sürecine girmiş olacağız. ve umarım ultra zengin biri tarafından satın alınırız.
  • 131
    bu olayı düşünürken insanın aklına hep iyi örnekler geliyor, abramovich, city football group, redbull gibi. ancak iş sahipten çok yönetende bitiyor, bahsettiğim şirketler, yatırımcılar çok iyi yöneticilere sahip. city football group'un başında ferran soriano var, redbull'un sistemini ralf ragnick kurdu. demek istediğim satmakla iş bitmiyor, akıl olarak kimin geleceği önemli.

    glazer'ler, kroenke gibi kötü örnekler de mevcut. başarıyı takımın kar etmesi olarak görüyorlar, sportif başarıyı pek önemsemiyorlar. gerçi bizim ülkemizde sürdürülebilir yapı kurabilen herkes başarılı olur ama neyse.

    sonuç olarak; 'satılır mı?' sorusundan çok 'kime' sorusuna cevap aranmalı.
  • 132
    satılmasına gönlüm razı olmuyor ama bir şekilde konuşulmaya başlanmasını istiyorum. liselilerin kulübü ne kadar sevdiği anlaşılır böylelikle. bugün taraftara şu kadar para lazım kulübü kurtarmak için dense yarın ne yerim diye düşünmeden cebindekini hibe edecek onlarca galatasaray taraftarı tanıdım. aynı özveriyi ayrıcalıklı genel kurul üyeleri gösterecek mi çok merak ediyorum. galatasaray lisesine ve değerlerine sonsuz saygı duyuyorum liseli olmamama rağmen. merak ettiğim liseliler bu kulübe ve kültüre benim kadar saygı duyuyor mu sorusunun cevabı.

    edit: yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına eski bir girdimi referans vereyim. kulübünün satılması halinde galatasaraylılığımın son bulacağını açıkça söylemiştim.

    (bkz: #3337497)

    burada istediğim şey galatasaray'a sahiplik eden genel kurulun, durumun ciddiyetini anlayabilmesiydi. kurul üyelerine bunu düşündürtmenin en iyi yolu da galatasaray’ı kaybetme korkusunu yaşatmaktan geçiyor bence.
  • 133
    bağımsız federasyonunuz olmazsa faydadan çok zarar getirecek olaydır. ki zaten bizim siyaset ve spor ortamımızda böyle bir satın alımı yabancı sermaye yapmaz, yaparsa da arkasında birtakım siyasi sebepler olur. katar'dan falan gelir o yatırım.

    ingiltere'de falan iyi örnekleri bolca var ama oradaki kulüpleri alanların derdi zaten para kazanmak. bu yüzden de federasyonu şaibeli bir ülkede böyle bir yatırım görmek imkansız. bunu futboldan çıkarıp yabancı sermayenin ülkeye girişi gibi düşünün. eğer senin hukuk sistemin çalışmıyorsa yabancı sermayeyi çekemezsin ülkene. bugünkü ekonomik krizin sebeplerinden en önemlisi bu zaten. aynı mantıkla, federasyonun adil olmazsa hiçbir sermaye gelip de bu ülkedeki takımla uğraşmaz.

    adamlar daha sponsor olmuyor sana, kaldı ki satın alacak.
  • 134
    tüm taraftarlar oy kullansa %100 satılsın çıksa yine de gerçeğe dönüşmeyecek bir eylemdir. paralel evrende gerçekleşmesi durumunda neler olacağı tartışılabilir.

    takım finansal olarak dip durumda. riva sonrası florya ve kemerburgaz derken bir şekilde finansal olarak düzlüğe yaklaşacak. önemli olan biz taraftarların düşünce yapısının değişmesi. biz hala gelsin falcao dersek 10 sene sonra yine aynı noktada olacağız ve o zaman satacak gayrimenkul de olmayacak.

    benim düşüncem satılmasın. sağlıklı bir sistem kurup yetenekli gençleri getirmek çok daha ucuz ama kimse bunu denemek istemez. çünkü taraftar olarak genelde yıldız statüsünde oyuncu görmek istiyoruz. millet olarak şovu da seviyoruz yöneticiler de aynı şekilde, sonra başarısız yıldız transferleri ile borçlarımızı arttırıyoruz. tüm takımlarımız böyle. bunun yerine alt yapı ve alt liglerden gençleri parlatıp satsak borçlarımızı sıfırlasak yeter.

    şimdi kerem aktürkoğlu'nu sattıktan sonra yerine yine onun gibi adamı bulup koyamıyorsak ülke futbolunun ayıbıdır. kerem'i sattık 20 milyona diyerek 10 milyonunu bir adama vereceksek yönetici ayıbıdır. diagne örneği de var ozan'dan gelen parayı gömdük ve dikiş tutmadı.

    hadi her şey tamam satılsın dedik ve mevzuat, tüzük her şey uygun hale getirildi. bizim takımımızı kim alır? adamlar ticari bakacak. drogba'nın olduğu sezon bile kaç adet forma sattık? yayın desen ucuza gidiyor. kaçak yayın ve çakma formalara rağbet daha çok. federasyon uğraştığında ligde anında dibi görüyorsun bu sene en güzel örnek. her sene şampiyonlar ligi de garanti değil. kim neden bizim takımı alsın?

    başakşehir'i, kasımpaşa'yı veya göztepe'yi alırlar. en azından istedikleri kadroyu daha rahat kurup daha rahat yükseltirler. bizim gibi büyük takımda olan taraftar baskısı da olmayacak yıldız transfer isteği de.
  • 135
    mevcut dernekler kanunu değişse bile galatasaray'ın yapısından dolayı çok mümkün olmadığından bahsetmiştim daha önce. (bkz: #3361264)

    ancak bu konudaki görüşlerde dikkatimi çeken bir nokta var. kulüplerin bir sermaye altına girmesinde dünya üzerinde sayılı olan bir kaç başarılı örnek veriliyor sadece. böyle bir yapıda olup da çok başarılı olan kulüp sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. ingiltere'de, ispanya'da, italya'da neredeyse her kulüp sahipli ve oldukça kötü yönetilen, başarısız olan, küme düşen takımlar var.

    yine taraftarın kulübün satılmasını istemesinin en büyük nedeni de aşağılık kompleksi. kulüpte söz sahibi olamama durumu. bu konu üzerinde baya tartışılacak bir konu. birincisi galatasaray taraftarı kulüpte gerçekten söz sahibi değil mi, ikincisi ise söz sahibi olmalı mı.

    gsk tüzük:

    --- alıntı ---

    üye olma koşulları
    madde 7: kulübe üye olabilmek için adayın türk medeni kanunu ve dernekler kanunu'na göre üye olma hakkına sahip bulunması; yurt içinde rakip sayılabilecek bir başka spor kulübünde üye, lisanslı sporcu ya da görevli olmaması; sicil kurulu tarafından üyeliğe alınmasının önerilmesi; yönetim kurulunca kabul kararının alınması zorunludur.
    ayrıca, üye olmak için başvuruda bulunan kişilerin aşağıda belirtilen gruplardan birine dahil olmaları da zorunludur.
    a grubu - galatasaray lisesi'nde en az iki yıl okumuş olanlar.
    b grubu- kulüp başkanının önerisi ile takvim yılı başına en fazla 15 (on beş) kişi, başka bir kayıt aranmaksızın üye olabilir.
    c grubu- en az 5 (beş) yıl süre ile amatör veya profesyonel olarak kulüp adına yarışmalara katılmış, spor yaşamını kulüpte tamamlamış, bu hususu gençlik ve spor genel müdürlüğü veya ilgili federasyondan alınan yazılı belge ile kanıtlamış ve spor yaşamını tamamladıktan sonra 5 (beş) yıl içinde üyeliğe başvuran sporcular. (kulüp menfaatleri doğrultusunda transferi gerçekleşen sporcular yönetim kurulu kararı ile spor yaşamını kulüpte tamamlamış olma koşulundan muaf tutulabilirler)
    d grubu- en az 5 (beş) yıllık üyelerin çocukları ve eşleri.
    e grubu- yukarıdaki grupların dışında kalanlar.

    alınacak üye sayısı
    madde 8: a ve c gruplarında yukarıda tanımlanan üye adayları için hiçbir sayısal sınırlama uygulanmaz.
    a ve c grupları dışında diğer gruplarda tanımlanan adaylardan üyeliğe alınacakların toplam sayısı her yıl ocak ayında yönetim kurulu tarafından belirlenir.
    alınacak toplam üye sayısı bir önceki yıl sonu (31 aralık) itibarı ile kulübün kaydı açık üye sayısının %3 (yüzde üç)'ünden fazla olamaz.
    yönetim kurulu tarafından belirlenen alınacak toplam üye sayısından fazla üye kabul edilmesi durumunda, işlem sırasına göre sınırı aşan üyelik geçersiz olur ve düşer.
    ancak her durumda, bir yılda kabul edilecek toplam üye sayısı 400 (dört yüz)'ü aşamaz.

    --- alıntı ---

    görüldüğü üzere galatasaray dışarıya kapalı, üye almayan bir yapı değil. hiç bir gruba dahil olmayan, e grubu içerisinde yer alan bir çok üyemiz de var kulüp içinde. her yıl alınan üye sayılarında e grubu üye sayısının düşük olması da yılda maksimum 400 üye alınmasından kaynaklı. evet en çok a grubundan, yani galatasaray lisesi mezunlarından üye alınıyor, bunun da doğal karşılanması gerekiyor. galatasaray'ı kuran, efsane dediğimiz bir çok başkanımızın mezunu olduğu, türkiye'nin en köklü ve başarılı eğitim kurumundan bahsediyoruz. ayrıca galatasaray lisesi de sadece yüksek gelir sınıfından gelen elit insanların girebildiği özel bir kolej değil, gelir sınıfı fark etmeksizin anadolu'nun bir çok farklı yerinden gelen başarılı öğrencileri bünyesine katan bir devlet kurumu. ben de eskiden "pis liseliler, galatasaray taraftara üstten bakan lisenin değil halkındır, biz de bir gün söz sahibi olacağız" diyordum ancak artık bunun yanlış bir düşünce olduğuna inanıyorum. son bir kaç yıldır bu şekilde düşünmüyorum. birinci sebebi dediğim gibi zaten üye olabiliyoruz, ikincisi ise "liseci" diye tanımlanın, "küçük olsun bizim olsun" diyen, "kafatasçı" olarak nitelendirilen galatasaray lisesi mezunu üye sayımızın hazirundaki oranı oldukça düşük. galatasaray lisesi mezunu üye sayımızın da hazirundaki oranının azalmamasını istiyorum, galatasaray mektebi sultani çizgisinden, ali sami bey'in, tevfik fikret'in çizgisinden çıkmamalı, kuruluş ilkelerinin sebebi olan mektebi sultani kültürüyle yetişmiş üyelerin çoğunlukta olduğu bir yapıda yönetilmeli. tamamen halka açılıp, herkesin üye olduğu bir duruma gelmemeli. "30 milyon taraftarımız var" lafı bir şehir efsanesi, kulüple gerçekten ilgilenen, takımını kendisine dert edinen, maçlarını, kulüp gündemini takip eden gerçek taraftar sayısı maksimum 2 milyon civarlarındadır, rakiplerimizde de bu şekilde olduğunu düşünüyorum. örnek vermek gerekirse forma satış sayıları ve statlarımızın doluluk oranları gösterilebilir. 30 milyon taraftarı olan bir camia bence her maçını dolu tribünler önünde oynamalı ve en azından yıllık 1 milyon forma satışına ulaşmalı. bunun ekonomik sebepleri de var ancak ülke ekonomisi iyiyken de bu sayılar her zaman çok yüksek değildi.

    09.05.2013 tarihli bir haber;

    --- alıntı ---

    bu sezon 400 bine yakın forma satıldı. sneijder-drogba transferi sonrası forma satışları patladı. ortalama 120 tl’ye satılan formalardan sarı-kırmızılılar, yapılan anlaşma gereği %50 kar etti. böylece kulübün kasasına yaklaşık 24 milyon tl para girdi.

    (amk)

    --- alıntı ---

    haberin yapıldığı 2013 yılının başlarında dolar kuru 1,70-1,80 seviyelerindeydi, mayıs ayında ise 2 tl civarlarındaydı. bu ekonomik şartlarda rekor kırarak sattığın forma sayısı 400bin. "30 milyon taraftarımız var" lafının şehir efsanesi olduğu konusunda anlaşalım.

    bir noktaya daha değinmek istiyorum. kulüp rakiplerimizde olduğu gibi tamamen taraftara açılsa dahi üye sayımız muhtemelen 50 bin bile olmayacak.

    örneklendirmek gerekirse, haziran 2021 yılı fenerbahçe'nin aktif üye sayısı;

    --- alıntı ---

    kulübümüzün 25-26 haziran 2021 olağan seçimli genel kurul toplantısı'nda oy kullanma hakkı olan kongre üye sayımız 28 bin 902, temsilci üye delege sayımız ise 107 olarak belirlenmiştir. buna göre oy kullanma hakkına sahip kişi sayısı toplam 29 bin 9'dur.

    --- alıntı ---

    kaynak: fenerbahce.org

    görüldüğü gibi oy kullanma hakkına sahip olan aktif 29 bin üyeleri var. adamlar "hedef 1 milyon üye" diye yola çıktılar. üye olmak isteyen her taraftarı üye yaptılar, son iki başkanları kendi cebinden parasını ödeyerek bir dünya insanı da üye yaptı. buna rağmen bir diğer koca "30 milyon taraftarı olan" camia ise hala 29 bin aktif üyeye sahip. bizde de yaşanacak durum bunun bir benzeri olacaktır. açın fenerbahçe kongrelerini izleyin, kahvehane sohbetleri dönüyor. bizim genel kurullarda ise ara sıra gerginlik artsa her zaman seviye korunuyor. bunun sebebi mektebi sultani kültürüdür.

    yabancı sermayeye satılan bir başka kulüp olan valencia ile ilgili bir haber;

    --- alıntı ---

    alınan kötü sonuçlar sonrası 29 haziran'da, teknik direktör albert selades'in görevine son verildi. selades'in ayrılığı ile beraber bu, valencia'da 2014 yılında peter lim'in kulübü satın almasından sonraki 6. teknik direktör ayrılığı oldu.

    66 yaşındaki peter lim'in kızı kim lim, valencia taraftarından uğradığı hakaretlere dayanamadı ve sosyal medyada yaptığı paylaşımda infial yaratan ifadeler kullandı.

    kim lim yaptığı paylaşımda; "bazı valencia taraftarları bana ve aileme hakaretler etti. taraftarlar şunu anlamıyor mu? bu bizim kulübümüz ve onunla ne istersek yaparız." yazdı.

    --- alıntı ---

    kaynak: sporx, 02.07.2020

    bu tarz bir durumla karşılaşmayacağımızın garantisini kim verebilir? böyle bir durum yaşamayı kendinize yedirebilir misiniz? bunların da sorgulanmasının yararı var.

    sonuca gelirsek dünya üzerinde bir çok sahipli kulüp var ancak başta da dediğim gibi başarılı olanların sayısı çok az. şahsi fikrim galatasaray kesinlikle bir sermayeye satılıp sahipli bir yapıya geçmemeli. elbette kusursuz bir yapıya sahip değiliz, tüzüğümüzde de bir çok sıkıntı var. bunların hepsi düzeltilir. her yıl alınan üye sayısının 400'den 1000 civarlarına çıkarılması gerektiğini de düşünüyorum, böylelikle üye olmak isteyen ancak kontenjandan dolayı üye olamayan normal düz taraftarlar da üye olabilir, üyelik başvurusunda bulunan ancak kontenjandan dolayı üye olamayan e grubunun hakları da korunup bir sonraki yıla aktarılır, bir sıra sistemi getirilir, böylelikle kimse mağdur duruma düşmez. bu tarz düzenlemeler getirilebilir. ancak her elini kolunu sallayan kesinlikle bu kulübe üye olmamalı, galatasaray kesinlikle mektebi sultani çizgisinde kalmalıdır.

    not: üye değilim, kulübe üye veya lise mezunu olan bir yakınım da yok.
  • 136
    asla ve asla gerçekleşmemesi gerekendir. yapılması gereken; üyelik şartlarının doğru şekilde belirlenmesidir. kendini kulübün sahibi sanan, taraftara üstten bakan, sadece şov peşinde olup doğru düzgün aidat bile yatırmayıp caka satan, kulübün seçim ya da kurullarına gitmeye bile tenezzül etmeyen (9'da 1'i güç bela katılıyor) kişilerin ivedilikle kulüple ilişiği kesilmelidir. bu şahıslar yerine kulübüne değer veren, aidat denen sembolik ücret gerekirse on katı olsa yine de ödeyebilecek, genç ve dinamik, kulübe destek olmayan isteyen, tribünlerde yerini alan, kendini geliştirmiş ve kulübün çağdaş imajına uygun kişilerin gelmesine olanak sağlamaktır. sadece güzide sözlüğümüzde yazan onlarca kaliteli bireyin bir nihat doğan kadar değer göremediği ve torpili olmadığı için üye olamadığı düzen değişmelidir. kulüp asla satılmamalı ve gündeme bile gelmemesi gereken konudur.
  • 137
    futbolun ruhu öldürüldü. 3 büyükler de satılırsa bizim memlekette de son çivi çakılır. türk futbolseverlerin genelinin kabul etmeyeceği bir durum.

    satılması demek hepimizin olan galatasaray'ın 1 kişi ya da kurumun olması demek. o zaman bu taraftar, teveccüh, ilgi, alakanın, ateşli tribünlerin şu anki gibi olacağına asla ihtimal vermiyorum.

    zaten böyle bir olay gerçekleşirse futbol bizim bildiğimiz futboldan çıkmış demektir. bizi biz yapan ruhtur.

    baba gündüz'ün meşhur sözü hala mottomuzdur.

    "galatasaray bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır."
  • 138
    olmamasının arzu edilmesi cok normal olmakla birlikte, engel olunamayacak bir durumdur.
    sıra ile orta sıra takımları sahipli olacak ve finansal ve idari acıdan daha iyi yonetilecekleri icin zamanla one gecmeye baslayacaklardır.
    nitekim kulube zerre faydası olmayan, hatta zararı olan üyeler kendini takımın sahibi taraftarı sagılacak inek olarak gorduklerini hem aksiyonları, hem de acıklamaları ile gostermektedirler.
    milyar dolarların dondugu bir sektorde sadece lobisi ile belirli bir donem gelen yonetimlerin basarılı olma ihtimalinin olmadıgını zaten son 20 senede gorduk.
    faruk surenden beri her acıdan basarılı oldugu soylenebilecek bir baskan var mıdır donup bakmak lazım.
    saha sonucları ile en basarılı olan unal aysalı buradaki ankette bile taraftarın dortte biri basarısız goruyor.
    donemi bittikten sonra ne yaparsa yapsın bir sekilde ibra olan ve hic bir sorumlulugu kalmayan bir yonetimin bu kadar buyuk bir finansal işi yonetmesi mumkun degil.
    ayrıca galatasarayın liseden gelen yapısı sebebi ile taraftarlar ile yonetim arasında bir mesafe var. su an aidatını odeyerek normal bir galatasaray taraftarı kulube uye olamazken zaten bir sahiplik olmadıgından bahsetmek ne kadar gercekci orası da ayrı bir konu. sahiplik olması durumunda hayatında bir sey degisecek, sadece liseli oldugu icin kulube uye olabilenler ya da bu grubun teveccuh ettigi elit gruptur. yoksa taraftar icin degisecek cok bir sey yok.
    bu olursa tribune taraftar gitmez diyenlere de premier lige bakmalarını tavsiye ederim.
    sonuc olarak buna direnilirse maaelsef cocuklarımız, torunlarımız bugun bizim vefasporu andıgımız sekilde anar galatasarayı
  • 140
    sadece galatasaray'ın değil, er ya da geç her türk kulübün başına gelecek olan olaydır. ekonomi konularına pek girmek istemesemde ekonomik şartlarda bu durumu daha fazla tetiklemektedir. futbol johan cruyff'un futbolu değil artık, ne demişti johan? "zengin bir kulübü neden yenemeyesiniz ki? ben para dolu bir çantanın gol attığını hiç görmedim." evet dediği aslında doğru ama eski futbol için doğru.

    eskiden futbol kick and run dediğimiz bir oyundu, türkçe tabiri ile vur ve koş. ama şu an öyle mi? tam bir taktiksel savaş var ortada. kick and run'ın ortadan kalkması ile yeni ve modern tesisler, yeni ve modern stat, yeni ve modern teknolojiler şarttır. hiç bir türk kulübü ise bu şartları yerine getirememektedir bunu altyapıdan anlayabilirsiniz. peki kim sağlayacak bize bu para akışını artık? üyeler mi? hiç sanmıyorum. futbol endüstriyel bir sektördür ve evet artık para dolu bir çanta gol atabiliyor.

    dünya futboluna baktığımızda; psg ve manchester city = arapların manchester united'in hisselerinin %50'den fazlası amerikan glazer ailesinin (1,2 milyar dolarlık servet), liverpool'un sahibi yine amerikan fenway sports'a ait (7 milyar dolar servet), leipzig'in sahibi redbull, inter milan'ın sahibi çinliler, milan'ın sahibi amerika'nın en büyük yatırım firmalarından birine ait, everton'ın sahibi iran'lı iş adamı farhad moshiri (2,7 milyar dolar), juventus senelerdir italya'nın en zengin ailelerinden biri olan agnelli ailesi tarafından yönetiliyor.

    tabi satış kadar sattığın kişiye bakmakta önemlidir. hull city taraftarı acun'un kulübü aldığını duyunca yaşadığı sevinci hatırlayın, bu denli sevinmelerindeki sebep eski sahiplerinin çok kötü olmasıydı. dikkatli ve son derece özenle işlenmesi gereken bir konu.
  • 141
    olması gerekendir. yıllardır yapılan onlarca seçim var, bir tane bile güçlü adayın çıkmaması galatasaray'ın üyeler tarafından ne kadar umursanmadığını gösteriyor. kulüpteki tek yapının muhalefetten ibaret olması ne kadar saçma bir temele dayandığını gösteriyor. son "güçlü" başkanımız ünal aysal'dan bu yana sayarsak eğer
    dursun özbek başkan oldu, seçime gitti, karşısına mustafa cengiz çıktı. sonra bir seçim daha oldu, yine karşısına aday çıkmadı.
    peşinden burak elmas büyük umutlarla geldi, hiçbir dediğini yapamadı.
    şimdi yine seçim var, yine güçlü bir başkan adayı yok.

    siz bu kulübe sahip çıkmayacaksanız kimin çıkmasını bekliyorsunuz? satın gitsin, en azından sermaye etkisi görürüz.
  • 143
    bizi alan adam acun gibi bir karakter çıkarsa, gidip iran'dan ali daei'yi teknik direktör oradan olmamış 5 futbolcuyu iran'daki bir takımdan yüksek paralara getirse deliririz. satana kadar adam burada kalacak. bence üyelik sisteminin değişmesi gerekiyor. galatasaray liseli olmayan başarısız başkan 1 sene kalamazken bir başarısız başkan galatasaray liseli diye 3 sene kalmamalı. gerçi liselilere kalsa başarılı mustafa cengiz'i de göndereceklerdi de neyse. lise tahakkümünden çıkarılmalı genel kurul.
  • 144
    hiçbir zaman gerçekleşmesini istemediğim durum. genellikle bunun olmasını isteyenler hep olumlu örneklere* bakarak istiyor. valencia'nın sahibi peter lim'in kızı kim lim gibi biri çıkıp "kulüp bizim, istediğimizi yaparız" derse bizimki gibi bir ülkede can güvenliği kalmaz o kişinin. ek olarak acun ılıcalı gibi birisi gelip takım kendi ülkesinde tuttuğu takımın vasatlarını getirirse o zaman cümbüşü görürüm.

    bugün galatasaray'ı yöneten yöneticilere hesap soramıyor oluşumuz, hiçbir zaman hesap soramayacağımız* başka bir sisteme itmemeli.
  • 145
    mevcut üye yapısıyla asla mümkün olmayacak dönüşüm.

    yabancı sermayeyi geçtim, yerli de olur, burada kast edilen şirketleşme, profesyonelleşme zaten. çağın zaruri gördüğü bir şeyi sürekli erteliyoruz. 2 yılda bir başkan indirip seçim yeniliyoruz. isimlerden bağımsız, 6 ayda 1 yılda sürekli başkan öğüten bir sisteme de başkan gelmiyor işte. iyi başkan çıkmadığı için başkanlar sürekli değişiyor diyoruz ya, acaba sürekli başkan değiştirdiğimiz için de iyi başkanlar görev almak istemiyor olabilir mi? iyi başkandan kastım ali dürüst, ünal aysal falan tipi elini cebine atmayanlar da değil hani. elini cebine atmak isteyenleri de sistem korkutuyor, geri püskürtüyor.

    dernekçilik kovalayan, kulüp içi siyasetle hayatta kalan bir sürü üye var. en basitinden hiçbir baltaya sap olamazlarsa galatasaray fenomeni oluyorlar. biyografilerine gsl 174823 yazıp duayen takılıyor. siz olsanız bu yağlı kapıyı bırakır mısınız?
  • 146
    bu işin önündeki engel sanıldığı gibi biz değiliz aslında. hala en büyük engel bundesliga.
    diğer major liglerde kısıtlayıcı bir mevzuat olmamasına rağmen almanya buna direniyor hala.
    50+1 denilen bir kural var, yani futbol kulüplerinde derneklerin hisse oranı en az %50+1 olmak zorunda. bunun değiştirilmesi için zamanında çok tartıştılar ama en son tepkiler filan geldi, kimi kalsın dedi kimi isteyen istediğini yapsın dedi, ama sonuç olarak bu kural kaldı.

    bizim ülkemizde bu kapakların açılması için önce almanya’nın da teslim olması lazım, onlardan önce hamle yapacağımızı sanmam ülke olarak.
  • 147
    mümkündür. bunun için öncelikle bazı adımlar atılmalı, tüzük değişikliği vs., ama imkansız değil. tabi burada kastımız dernek değil sportif aş’dir. alıcının illa ki derneğin payını alıp derneğe yallah demesine gerek yok. halka açık %40 hisseyi toplayıp, dernekten de %11 hisse alması yeter. aldığı %51 paya karşılık kulübe yatırım yapar, dernek de %49 payına karşılık tesislerin isim hakkının vs. kullanımına izin verir. dernek hisseyi satarken ön alım şartıyla devreder, yarın öbür gün yatırımcı kulübü devretmek istediğinde dernek yeniden ana ortak konumuna yükselebilir.

    velhasıl zor ve çetrefilli bir yol olsa da mümkündür. misal abramoviç çıkıp “leao’yu bağladım” dese taraftar stadyumdan istiklal caddesine kadar izdiham yaratır. kongreyi baskı altına alır tüzükse tüzük değişikliğine zorlar. doğru veya yanlış ama olmayacak işler değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın