• 61
    türk futbolu'nun paydaşları arasına yeni bir aktör katılıyor sanırım. tbmm'ye getirilecek yeni yasal düzenlemeyle, yabancı yatırımcıların türk kulüpleri'ne ortak olması (bence sahip olması) kolaylaştırılacakmış.

    en borçlu kulüplerden biri olmamız sebebiyle ister istemez aklıma gelen durum.

    --- alıntı ---

    spor kulüpleri ve federasyonları kanun teklifi'nde yeni yasal düzenleme nihayet türkiye büyük millet meclisi'ne getiriliyor. yeni yasal düzenleme yabancı yatırımcıların türk kulüplerine ortak olmasını kolaylaştıracak. (sözcü)

    https://skor.sozcu.com.tr/...olaylasacak-1558893/

    --- alıntı ---
  • 68
    galatasaray kültürü buna zaten müsade etmez de neden olmamasını istediğimi yazıyım.

    ben aldım kulübü mesela sonra göksel gümüşdağa sattım, böyle bi şey ister misiniz? yahut ali koç geldi bastı parayı aldı. ipler sizin elinizde mi olacak sanıyorsunuz? söz sahibi olamamaktır bu. west ham mesela taraftar transfer istiyor başarı istiyor ama sahibi memnun.
    yarın bi gün arsenal gibi kupa değil de kar edelim ilk 4e girelim kafasına bürünen bi takım olmama ihtimali var mı?

    bugün üye olamıyoruz kulübe, eyvallah. ama yarın olamayacağız anlamına gelmez bu. gün gelir kural değişir. kulübü biri alsa bu ihtimal ömür boyu ortadan kalkacak demektir.

    veya daha skandalı, benim bildigim juventusun şike yapmadığı ispatlanmıştı ama ferrarinin çıkarları için itiraz edilmemişti, böyle durumlara düşmeyi kim ister?

    ayrıca bana son derece saçma geliyor bir şirket takımını tutmak, ha psg’yi tutmuşsun ha applespor benim için aynı. taraftarlıktan müşteriliğe kesin geçiş. göriyim benim takımımı diyemem öyle bi kulüp için.

    bayern münihin %8.33’er paydaşları allianz-audi-adidas gibi ortaklıklar olabilir. tüm almanyada geçerli %50+1 kuralı gibi şeyler de olabilir. bunlar olur*. sponsorluktan çok farklı şeyler değil bunlar.

    doğru yönetilirsen hiçbir sermayedere ihtiyacın yok. bunun yolu da sermayeder değil, kongrede doğru ismi seçebilmek, bir olabilmek. bu biri gelsin bizi kurtarsın acziyetinden kurtulmamız lazım.
  • 72
    futbolun ruhunu öldürmektir. futbol kulüpleri ticarethane değildir.

    mesela şu an göztepe diye bir takım var. başkanı mehmet sepil aynı zamanda kulübün sahibi. bildiğim kadarıyla muazzam zengin. para kazanacağını bilse ligde şampiyonluğa oynayacak kadro kurar ama demek ki getirisi götürüsünden az olacak.

    şimdi zengin bir şirketin 3 büyük takımdan birini alıp psg gibi ligin çok üzerinde bir kadro kurduğunu düşünün. hatta 3 büyük değil ortalama bir anadolu takımı da olabilir. bu para ile kurulmuş aşırı güçlü takımın ki bu biz bile olsak rekabeti öldürerek her sene şampiyon olması sizi ne kadar mutlu eder? diğer takımları satın alsalar ne olacak sermayesi güçlü olan kazanır.

    mesela psg bence fransa ligi'nin tadını kaçırdı. lige ambargo koyacaksan zamanında lyon'un yaptığı gibi ya da bayern münih gibi tarihten gelen gücünle yani tırnaklarınla kazıya kazıya yapacaksın. dışarıdan gelen sermaye ile 220 milyon avroya neymar'ı alarak şampiyon olunması bir futbolsever olarak beni mutlu etmiyor maalesef.

    umarım asla gerçekleşmez dediğim durum.
  • 120
    galatasaray genel kurulunun gerekirse kendilerini lisenin demir kapılarına zincirleyip yine de engel olacakları durumdur. böyle yağlı kapıyı siz olsanız bırakır mıydınız? kulüp sayesinde ankara’yla devletin çeşitli kurumlarıyla iletişime geçme fırsatı, özel protokoller, bedavadan popülarite imkanı, mesleğinizde başarılı olmanıza gerek kalmadan sadece 1 genel kurul konuşmasıyla meşhur olma fırsatı, takdir edilip egolarınızın okşanması, falanca dönem arkadaşını amatör branşların başına getirme ve kulübü babanın çiftliği gibi kullanma imkanı, hiçbir şey olamazsanız gidip bedavaya galatasaray adasında çay içersiniz. istanbul’un manzaranın tadını çıkarırsınız. karşıya geçip kalamış’ta da takılabilirsiniz. sırf diplomanız var diye bedavadan network imkanı işte. biz de buralarda emek ve zaman harcıyoruz işte. yeri geliyor forma, bilet alıyoruz ne yapalım. taraftarlık böyle. sonra ali veli, ışıtan gün’e kürsüde sallayınca “helal olsun ali veli’ye, adam gibi adam, lafı yapıştırdık be” falan diyoruz. aynen kardeşim, ışıtan gün’ü seçen onlar değildi, minibüs gibi doldur boşalt başkan getirip indirenler de onlar değildi. ışıtan’a iyi salladılar ama şöyle bir 5-10 dakika tatmin olduk, o bize yeter ya. (buradan ışıtan savunduğumu zanneden çıkar mı?)

    malum şimdi başkanlık seçimleri var. metin öztürk mü eşref hamamcıoğlu mu? isimlere bak isimlere… çok heyecanlı değil mi? galatasaray tam bir demokrasi örneği vallahi. elini cebine atmayanların demokrasisi. ya levent nazifoğlu ya da cenk ergün ile başarılara koşacağız. eşref bey çok centilmen zaten. helal olsun eşref bey’e, uğurcan’ı da alırsa bu iş tamamdır.
  • 133
    bağımsız federasyonunuz olmazsa faydadan çok zarar getirecek olaydır. ki zaten bizim siyaset ve spor ortamımızda böyle bir satın alımı yabancı sermaye yapmaz, yaparsa da arkasında birtakım siyasi sebepler olur. katar'dan falan gelir o yatırım.

    ingiltere'de falan iyi örnekleri bolca var ama oradaki kulüpleri alanların derdi zaten para kazanmak. bu yüzden de federasyonu şaibeli bir ülkede böyle bir yatırım görmek imkansız. bunu futboldan çıkarıp yabancı sermayenin ülkeye girişi gibi düşünün. eğer senin hukuk sistemin çalışmıyorsa yabancı sermayeyi çekemezsin ülkene. bugünkü ekonomik krizin sebeplerinden en önemlisi bu zaten. aynı mantıkla, federasyonun adil olmazsa hiçbir sermaye gelip de bu ülkedeki takımla uğraşmaz.

    adamlar daha sponsor olmuyor sana, kaldı ki satın alacak.
  • 135
    mevcut dernekler kanunu değişse bile galatasaray'ın yapısından dolayı çok mümkün olmadığından bahsetmiştim daha önce. (bkz: #3361264)

    ancak bu konudaki görüşlerde dikkatimi çeken bir nokta var. kulüplerin bir sermaye altına girmesinde dünya üzerinde sayılı olan bir kaç başarılı örnek veriliyor sadece. böyle bir yapıda olup da çok başarılı olan kulüp sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. ingiltere'de, ispanya'da, italya'da neredeyse her kulüp sahipli ve oldukça kötü yönetilen, başarısız olan, küme düşen takımlar var.

    yine taraftarın kulübün satılmasını istemesinin en büyük nedeni de aşağılık kompleksi. kulüpte söz sahibi olamama durumu. bu konu üzerinde baya tartışılacak bir konu. birincisi galatasaray taraftarı kulüpte gerçekten söz sahibi değil mi, ikincisi ise söz sahibi olmalı mı.

    gsk tüzük:

    --- alıntı ---

    üye olma koşulları
    madde 7: kulübe üye olabilmek için adayın türk medeni kanunu ve dernekler kanunu'na göre üye olma hakkına sahip bulunması; yurt içinde rakip sayılabilecek bir başka spor kulübünde üye, lisanslı sporcu ya da görevli olmaması; sicil kurulu tarafından üyeliğe alınmasının önerilmesi; yönetim kurulunca kabul kararının alınması zorunludur.
    ayrıca, üye olmak için başvuruda bulunan kişilerin aşağıda belirtilen gruplardan birine dahil olmaları da zorunludur.
    a grubu - galatasaray lisesi'nde en az iki yıl okumuş olanlar.
    b grubu- kulüp başkanının önerisi ile takvim yılı başına en fazla 15 (on beş) kişi, başka bir kayıt aranmaksızın üye olabilir.
    c grubu- en az 5 (beş) yıl süre ile amatör veya profesyonel olarak kulüp adına yarışmalara katılmış, spor yaşamını kulüpte tamamlamış, bu hususu gençlik ve spor genel müdürlüğü veya ilgili federasyondan alınan yazılı belge ile kanıtlamış ve spor yaşamını tamamladıktan sonra 5 (beş) yıl içinde üyeliğe başvuran sporcular. (kulüp menfaatleri doğrultusunda transferi gerçekleşen sporcular yönetim kurulu kararı ile spor yaşamını kulüpte tamamlamış olma koşulundan muaf tutulabilirler)
    d grubu- en az 5 (beş) yıllık üyelerin çocukları ve eşleri.
    e grubu- yukarıdaki grupların dışında kalanlar.

    alınacak üye sayısı
    madde 8: a ve c gruplarında yukarıda tanımlanan üye adayları için hiçbir sayısal sınırlama uygulanmaz.
    a ve c grupları dışında diğer gruplarda tanımlanan adaylardan üyeliğe alınacakların toplam sayısı her yıl ocak ayında yönetim kurulu tarafından belirlenir.
    alınacak toplam üye sayısı bir önceki yıl sonu (31 aralık) itibarı ile kulübün kaydı açık üye sayısının %3 (yüzde üç)'ünden fazla olamaz.
    yönetim kurulu tarafından belirlenen alınacak toplam üye sayısından fazla üye kabul edilmesi durumunda, işlem sırasına göre sınırı aşan üyelik geçersiz olur ve düşer.
    ancak her durumda, bir yılda kabul edilecek toplam üye sayısı 400 (dört yüz)'ü aşamaz.

    --- alıntı ---

    görüldüğü üzere galatasaray dışarıya kapalı, üye almayan bir yapı değil. hiç bir gruba dahil olmayan, e grubu içerisinde yer alan bir çok üyemiz de var kulüp içinde. her yıl alınan üye sayılarında e grubu üye sayısının düşük olması da yılda maksimum 400 üye alınmasından kaynaklı. evet en çok a grubundan, yani galatasaray lisesi mezunlarından üye alınıyor, bunun da doğal karşılanması gerekiyor. galatasaray'ı kuran, efsane dediğimiz bir çok başkanımızın mezunu olduğu, türkiye'nin en köklü ve başarılı eğitim kurumundan bahsediyoruz. ayrıca galatasaray lisesi de sadece yüksek gelir sınıfından gelen elit insanların girebildiği özel bir kolej değil, gelir sınıfı fark etmeksizin anadolu'nun bir çok farklı yerinden gelen başarılı öğrencileri bünyesine katan bir devlet kurumu. ben de eskiden "pis liseliler, galatasaray taraftara üstten bakan lisenin değil halkındır, biz de bir gün söz sahibi olacağız" diyordum ancak artık bunun yanlış bir düşünce olduğuna inanıyorum. son bir kaç yıldır bu şekilde düşünmüyorum. birinci sebebi dediğim gibi zaten üye olabiliyoruz, ikincisi ise "liseci" diye tanımlanın, "küçük olsun bizim olsun" diyen, "kafatasçı" olarak nitelendirilen galatasaray lisesi mezunu üye sayımızın hazirundaki oranı oldukça düşük. galatasaray lisesi mezunu üye sayımızın da hazirundaki oranının azalmamasını istiyorum, galatasaray mektebi sultani çizgisinden, ali sami bey'in, tevfik fikret'in çizgisinden çıkmamalı, kuruluş ilkelerinin sebebi olan mektebi sultani kültürüyle yetişmiş üyelerin çoğunlukta olduğu bir yapıda yönetilmeli. tamamen halka açılıp, herkesin üye olduğu bir duruma gelmemeli. "30 milyon taraftarımız var" lafı bir şehir efsanesi, kulüple gerçekten ilgilenen, takımını kendisine dert edinen, maçlarını, kulüp gündemini takip eden gerçek taraftar sayısı maksimum 2 milyon civarlarındadır, rakiplerimizde de bu şekilde olduğunu düşünüyorum. örnek vermek gerekirse forma satış sayıları ve statlarımızın doluluk oranları gösterilebilir. 30 milyon taraftarı olan bir camia bence her maçını dolu tribünler önünde oynamalı ve en azından yıllık 1 milyon forma satışına ulaşmalı. bunun ekonomik sebepleri de var ancak ülke ekonomisi iyiyken de bu sayılar her zaman çok yüksek değildi.

    09.05.2013 tarihli bir haber;

    --- alıntı ---

    bu sezon 400 bine yakın forma satıldı. sneijder-drogba transferi sonrası forma satışları patladı. ortalama 120 tl’ye satılan formalardan sarı-kırmızılılar, yapılan anlaşma gereği %50 kar etti. böylece kulübün kasasına yaklaşık 24 milyon tl para girdi.

    (amk)

    --- alıntı ---

    haberin yapıldığı 2013 yılının başlarında dolar kuru 1,70-1,80 seviyelerindeydi, mayıs ayında ise 2 tl civarlarındaydı. bu ekonomik şartlarda rekor kırarak sattığın forma sayısı 400bin. "30 milyon taraftarımız var" lafının şehir efsanesi olduğu konusunda anlaşalım.

    bir noktaya daha değinmek istiyorum. kulüp rakiplerimizde olduğu gibi tamamen taraftara açılsa dahi üye sayımız muhtemelen 50 bin bile olmayacak.

    örneklendirmek gerekirse, haziran 2021 yılı fenerbahçe'nin aktif üye sayısı;

    --- alıntı ---

    kulübümüzün 25-26 haziran 2021 olağan seçimli genel kurul toplantısı'nda oy kullanma hakkı olan kongre üye sayımız 28 bin 902, temsilci üye delege sayımız ise 107 olarak belirlenmiştir. buna göre oy kullanma hakkına sahip kişi sayısı toplam 29 bin 9'dur.

    --- alıntı ---

    kaynak: fenerbahce.org

    görüldüğü gibi oy kullanma hakkına sahip olan aktif 29 bin üyeleri var. adamlar "hedef 1 milyon üye" diye yola çıktılar. üye olmak isteyen her taraftarı üye yaptılar, son iki başkanları kendi cebinden parasını ödeyerek bir dünya insanı da üye yaptı. buna rağmen bir diğer koca "30 milyon taraftarı olan" camia ise hala 29 bin aktif üyeye sahip. bizde de yaşanacak durum bunun bir benzeri olacaktır. açın fenerbahçe kongrelerini izleyin, kahvehane sohbetleri dönüyor. bizim genel kurullarda ise ara sıra gerginlik artsa her zaman seviye korunuyor. bunun sebebi mektebi sultani kültürüdür.

    yabancı sermayeye satılan bir başka kulüp olan valencia ile ilgili bir haber;

    --- alıntı ---

    alınan kötü sonuçlar sonrası 29 haziran'da, teknik direktör albert selades'in görevine son verildi. selades'in ayrılığı ile beraber bu, valencia'da 2014 yılında peter lim'in kulübü satın almasından sonraki 6. teknik direktör ayrılığı oldu.

    66 yaşındaki peter lim'in kızı kim lim, valencia taraftarından uğradığı hakaretlere dayanamadı ve sosyal medyada yaptığı paylaşımda infial yaratan ifadeler kullandı.

    kim lim yaptığı paylaşımda; "bazı valencia taraftarları bana ve aileme hakaretler etti. taraftarlar şunu anlamıyor mu? bu bizim kulübümüz ve onunla ne istersek yaparız." yazdı.

    --- alıntı ---

    kaynak: sporx, 02.07.2020

    bu tarz bir durumla karşılaşmayacağımızın garantisini kim verebilir? böyle bir durum yaşamayı kendinize yedirebilir misiniz? bunların da sorgulanmasının yararı var.

    sonuca gelirsek dünya üzerinde bir çok sahipli kulüp var ancak başta da dediğim gibi başarılı olanların sayısı çok az. şahsi fikrim galatasaray kesinlikle bir sermayeye satılıp sahipli bir yapıya geçmemeli. elbette kusursuz bir yapıya sahip değiliz, tüzüğümüzde de bir çok sıkıntı var. bunların hepsi düzeltilir. her yıl alınan üye sayısının 400'den 1000 civarlarına çıkarılması gerektiğini de düşünüyorum, böylelikle üye olmak isteyen ancak kontenjandan dolayı üye olamayan normal düz taraftarlar da üye olabilir, üyelik başvurusunda bulunan ancak kontenjandan dolayı üye olamayan e grubunun hakları da korunup bir sonraki yıla aktarılır, bir sıra sistemi getirilir, böylelikle kimse mağdur duruma düşmez. bu tarz düzenlemeler getirilebilir. ancak her elini kolunu sallayan kesinlikle bu kulübe üye olmamalı, galatasaray kesinlikle mektebi sultani çizgisinde kalmalıdır.

    not: üye değilim, kulübe üye veya lise mezunu olan bir yakınım da yok.
  • 80
    bunu isteyen ve kabul edenin aklından şüphe duyarım. kulübü tamamiyle tek bir sermayenin eline mahkum etmek ne demek bir düşünün derim. hep aklınızda iyi örnekler kalıyor tabi ama bir dünya kötü örnek de var. yukarıda bir arkadaş malaga örneğini vermiş ki çok doğru, anji mahaçkale diye bir takım vardı hatırlar mısınız? prime döneminde eto'o'yu falan almışlardı. işte öyle bir takım yok artık. varsa da kim bilir nerelerde? ya hu her şeyi geçtim, bugün iki transfer gecikse bir tweet atıp, hatta organize olup mustafa cengiz'i istifaya davet edebiliyorsunuz. bakın bu güzel bir şeydir. kulübün sahibi adam çıksa dese ki "evet sayın galatasaray taraftarı dünyanın içinden geçtiği zorlu covid döneminde bu sezon biz futbol takımı bütçesini 9 milyon euro ile sınırladık", ne diyebilirsin? tek bir tweet atabilir misin? atsan faydası olur mu? lütfen mantıklı düşünelim. galatasaray galatasaraylılarındır, ve öyle de kalmalıdır.
  • 3
    kulübün değerli varlıklarının satılması ama buna rağmen borcun azalmak bir kenara dursun daha da artması orta vadede buna yol açacaktır. ben çok da hayırsız bir durum olarak görmüyorum. galatasaray şu an zaten bizim değil. galatasaray, fenerbahçe veya beşiktaş gibi değil. küçük bir zümrenin elinde oyuncak. alacak olan yabancı sermaye kesinlikle bu kafası 50 yıl öncede kalmış zümreden bin kat daha yararlı olacaktır galatasaray'a.
  • 131
    bu olayı düşünürken insanın aklına hep iyi örnekler geliyor, abramovich, city football group, redbull gibi. ancak iş sahipten çok yönetende bitiyor, bahsettiğim şirketler, yatırımcılar çok iyi yöneticilere sahip. city football group'un başında ferran soriano var, redbull'un sistemini ralf ragnick kurdu. demek istediğim satmakla iş bitmiyor, akıl olarak kimin geleceği önemli.

    glazer'ler, kroenke gibi kötü örnekler de mevcut. başarıyı takımın kar etmesi olarak görüyorlar, sportif başarıyı pek önemsemiyorlar. gerçi bizim ülkemizde sürdürülebilir yapı kurabilen herkes başarılı olur ama neyse.

    sonuç olarak; 'satılır mı?' sorusundan çok 'kime' sorusuna cevap aranmalı.
  • 132
    satılmasına gönlüm razı olmuyor ama bir şekilde konuşulmaya başlanmasını istiyorum. liselilerin kulübü ne kadar sevdiği anlaşılır böylelikle. bugün taraftara şu kadar para lazım kulübü kurtarmak için dense yarın ne yerim diye düşünmeden cebindekini hibe edecek onlarca galatasaray taraftarı tanıdım. aynı özveriyi ayrıcalıklı genel kurul üyeleri gösterecek mi çok merak ediyorum. galatasaray lisesine ve değerlerine sonsuz saygı duyuyorum liseli olmamama rağmen. merak ettiğim liseliler bu kulübe ve kültüre benim kadar saygı duyuyor mu sorusunun cevabı.

    edit: yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına eski bir girdimi referans vereyim. kulübünün satılması halinde galatasaraylılığımın son bulacağını açıkça söylemiştim.

    (bkz: #3337497)

    burada istediğim şey galatasaray'a sahiplik eden genel kurulun, durumun ciddiyetini anlayabilmesiydi. kurul üyelerine bunu düşündürtmenin en iyi yolu da galatasaray’ı kaybetme korkusunu yaşatmaktan geçiyor bence.
  • 109
    --- alıntı ---

    galatasaray satılabilir mi?

    yiğit şardan'ın aşağıdaki beyanı ve dün @serkansevim'in "günü gelirse düşünebilir, bakarız" niteliğindeki beyanı üzerine bu konuda konuşmak farz oldu.

    öncelikle "galatasaray satılabilir mi?" sorusunun cevabını vereyim, hem evet hem hayır.

    hem evet hem hayır olmasının sebebi, galatasaray iki farklı yapıdan oluşuyor.

    1) galatasaray spor kulübü derneği
    2) galatasaray sportif aş

    not: galatasaray spor kulübü derneği, galatasaray sportif aş'nin %60.01'inin sahibi. kalanı ise halka açık paylardır.

    hayır satılamaz kısmına gelirsek, hiçbir dernek satılamaz ve derneklerin sahibi olamaz.

    zira dernekler insanların bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliklerdir ve dernek yapıları değişmedikçe de bir sahipliği olamazlar.

    evet satılabilir kısmına gelirsek, galatasaray spor kulübü derneği tarafından %60.01'ine sahip olunan galatasaray sportif aş, her şirket gibi satılabilir ve el değiştirebilir.

    hatta zaten %39.99'u kişiler veya şirketlerde olduğundan aktif olarak satılmaktadır da.

    peki dernek nelere sahip?

    basketbol ve voleybol da dahil olmak üzere bütün amatör branşlar, altyapılar ve galatasaray'ın tesisleri dernek bilançosundadır.

    bunun anlamı;

    florya ve yerine yapılması planlanan kemerburgaz gssk derneği'nde ait.

    yine benzer şekilde, profesyonel futbol sözleşmesi imzalamamış her altyapı sporcusu da dernek'te kontratlı.

    ayrıca, ali sami yen spor kompleksi ve içindeki tesislerin üst kullanım hakkı da derneğin.

    yani galatasaray sportif aş'yi almak isteyen biri, altyapısız, stadsız ve antreman tesissiz bir futbol takımı almak zorunda kalacak!

    not: sadece bununla bitmedi :)

    galatasaray logosunun ve alamet-i farikası olarak geçen 1235 sarı ve 201 kırmızı pantone kodlu olan renklerinin sahibi ise galatasaray eğitim vakfı'dır.

    galatasaray eğitim vakfı izin verdiği için galatasaray sportif aş bu logoyu kullanabilmektedir.

    yani, galatasaray sportif aş'nin satılması durumunda, yeni kurulacak takımın altyapısı, stadı, antreman tesisi olmayacağı gibi, logosu ve renkleri de olmayacaktır.

    zira bu satılmış takımın "galatasaray" logosunu kullanmasına eğitim vakfı'nın izin vermemesi kuvvetle muhtemeldir.

    peki sportif aş nelere sahip?

    bütün futbolcular ve teknik personel sportif aş'nin. aynı zamanda gs bonus, gs mobile,
    @gstv, @gsstore, @gsdergi ve @galatasaraysk sosyal medya hesapları da sportif aş'nin.

    yani eğer galatasaray sportif aş satılırsa;

    logosu
    renkleri
    antreman tesisi
    stadı
    ve altyapısı olmayan

    ancak

    30 kişilik futbolcu kadrosu
    ve artık gs logosunu kullanamayacak tv, store ve sosyal medya hesapları olan yeni sahipli bir tüzel kişilik olacak.

    bu yeni takıma sahip olacak yatırımcıya da şimdiden gönülden başarı dilerim :)

    hatta yeni kurulacak takımın adını da "ateş-güneş" koymanızı tavsiye ederim!

    gssk derneği de gider, 1. ligden bir takımı satın alır, 1 sene sonra süper lig'de kendi adıyla, logosuyla ve stadında oynamaya devam eder.

    sizin gitmeyi hayal ettiğiniz yolun taşları, o yola kimse giremeyecek şekilde döşendi, siz daha "galatasaray'ı satma" hayalleri kurun ;)

    --- alıntı ---

    kaynak: aras basmacıgil

    https://twitter.com/arasbsmcgl
  • 79
    bir malaga vardı bilir misiniz? bir arap yatırımcı aldı, ilk heyecanla şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynayacak kadro kuruldu, sonuç o yatırımcı battı. kulüp şu an ikinci ligde. türkiye'de "sahipli takım başarılı olur, uçar gider" diye yanlış bir algı var. diyelim ki sadece tek derdi kâr etmek olan pek transferle, sportif başarıyla ilgisi olmayan arsenal sahipleri gibi sahiplerimiz oldu, ne yapacağız? kulüp başkanları gibi değil adamı seçimle, ibrasızlıkla vs yollayamıyorsun. ne yapacaksın?

    tanım: kulağa hoş gelen ancak zararı yararını geçmesi çok muhtemel uygulamadır.
  • 111
    yeni model kanun ile gerçekleşmesi oldukça muhtemel bir durum.
    dernek modelinden dönüşülen spor aş'ler ile satışın önü çok çabuk açılacaktır.
    böylelikle yaşanan borç durumları da bir nebze rahatlar. galatasaray'ı artık tv'de rahat izleriz.

    not : kanun teklifi yasalaştıktan sonra abromoviç'in göztepe yerine daha farklı bir takıma yöneleneceğini düşünüyorum.
  • 118
    hiç istemediğim bir şeydi ama şu liselileri görünce satılsa mı acaba diye düşünüyorum.
    kulübün muhasebeciliğini yapmaktan bıktık usandık. bunlar bomboş topçulara para bayılmaktan usanmadılar.
    en azından bir arap zengini kulübü alsa hesap kitap yapmayı bırakır en iyisini alalım deriz.
    liseliler hem kulübü batırırlar hem de işlerine geleni koruyup işlerine gelmeyeni ibra etmezler.
    bugün galatasaray tarihinde ibra edilmeyen üç başkan var. ne tesadüf ki üç başkan da liseli değil.
    dursun özbek gibi bir şahsın ibra edilmesi sözün bittiği yer.
    işlerine geldiğinde kulüp liselilerin ama zora düştüklerinde taraftar destek olsun.
    küme de düşsek kulübün satılmayacağını biliyorum çünkü liseliler küçük olsun bizim olsun demeye devam edecekler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın