2014 yılı itibariyle görev yapmakta olan ve başkanlığını ünal aysal'ın yapmakta olduğu yönetim, belki de tarihimizin en iyi iş yapmış olan yönetimidir, sebepleriyle açıklayalım:
- adnan polat dönemi galatasaray'ı, mali açıdan son derece sıkıntılı ve kredibilitesi yerlerde sürünen, banka kredisi alamayan, borçlarını temdit edemeyen bir yapıdaydı, ünal aysal yaklaşık 280 milyon euro'luk bir borcu yapılandırıp uzun vadeye yayarak olası bir teknik iflası ortadan kaldırmış oldu
* eleştirilere maruz kalsa da sermaye artırımı ile kulübü muhtemel bir darboğazdan profesyonelce çıkarmayı başardı.
- yönetim devralındığında futbol şubesi 8. sırada ligi bitirmiş, yaş ortalaması yüksek, orta saha kurgusu
bamdan ibaret bir yapıdaydı.
fatih terim,
selçuk inan,
felipe melo,
ujfalusi,
muslera,
elmander gibi radikal değişikliklerle ve ertesi sene
drogba,
sneijder,
bruma hamleleriyle takım çağ atladı. 3 senede 2 şampiyonluk 1 türkiye kupası 2 süper kupa
*, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 şampiyonlar ligi 2. turu görüldü.
- basketbol şubesi şampiyonluğu unutmuştu.
oktay mahmuti ve
ergin ataman gibi iki mükemmel teknik adam ile ligi domine eden, avrupa'da ses getiren bir erkek basketbol şubesi oluşturuldu. şampiyonluk kazanıldı. bayan basketbolda euroleague şampiyonluğu kazanıldı.
- amatör branşların tamamına külfet gözülye bakıldığı bir dönemde bu branşlara yapılan yatırımı kesmedi, vakıfbank'ın domine ettiği bayan voleybolda ve halkbank'ın domine ettiği erkek voleybol'da yüzümüzü yere düşürmeyecek dereceler elde edildi.
- herşeyden önce yeni yönetim ve
ünal aysal ile birlikte
galatasaray'ın başkanlık makamı, artık tüm karizmasını yitirmiş olan görünümünden sıyrıldı sayılan, önemsenen, korkulan bir imaj yakaladı. çok değil bir önceki yönetimde,
adnan polat ve yönetimi
aziz yıldırım'ın kuklası ve en yakın arkadaşı konumuna dönüşmüştü, çünkü güçsüz bir galatasaray yönetimi aziz yıldırım'ın işine geliyordu, zira fenerbahçe'nin saha dışı faktörler olmaksızın galatasaray'la mücadele etmesi neredeyse imkansızdı. keza
3 temmuz süreci bunu kanıtlamış oldu.
- galatasaray başkanı'nın 2 sene üst üste şampiyon olmuş bir takımın teknik direktörünü gönderişine şahit olduk. hem de bu isim, daha önce galatasaray'a uefa kupası şampiyonluğu yaşatmış olan efsane isim fatih terim'di. sebebinin doğruluğu yanlışlığı tartışılsa da ilk defa bir başkanın bu kadar gerçekçi inisiyatif aldığını ve kangren olan organı kendi elleriyle kesişini görmüş olduk.
- ünal aysal dönemi yönetiminin en önemli özelliklerinden birisi de özellikle
3 temmuz süreci ve sonrasında takındığı tavırdı
*. bugün galatasaray taraftarı, galatasaray olarak
6222 no'lu sporda şiddetin önlenmesi yasasına ilişkin "şikecilerin korunması" yönündeki değişikliğe ret oyu verdiğini göğsünü gere gere söyleyebiliyorsa bunun sebebi ünal aysal'dır. mevcut tff yönetiminin iğrençlikleri üzerinde, bu federasyona güven oyu vermeyerek, oylamaya katılmayarak tavır koyan 4 kulüpten
* * * * biri olmanın verdiği gururu yaşayan herkes, nankörlüğü bırakmalı ve vefalı olmalıdır.
- son madde de bu yönetim ve yaptıklarının geleceğe yansımasıyla ilgili. galatasaray, aktif büyüklük olarak bugün avrupa'nın en büyük 10 kulübü arasında, başarı kriterleri sıralamasına göre de ilk 30 içerisinde. büyük borçlara rağmen gayrimenkul zengini kulübümüz bu değerlerini elden çıkarmadı,
riva arazisi, özellikle 3. köprü inşaatı sebebiyle neredeyse 2 kat değer kazandı, tesisleşmemiz en önemli aşamada,
tt arena ülkenin en modern ve kombine satış sayısı en yüksek kompleksi konumunda. forma satışları, özellikle spekteküler transferler sonrası tavan yaptı.
bruma gibi 18'lik bir süperstara 10 milyon euro'yu gözünü kırpmadan veren yönetim, hala kemikleşmiş bir kadroya sahip ve
cesare prandelli gibi avrupa'nın geleceği sayılan önemli bir teknik adamla 4. yıldızı kovalıyor.
bugün bu yönetim görevi bırakacak olsa, galatasaray'a başkan olmak için lisenin tuvaletinde birbirini boğazlayacak 10'dan fazla dolar milyoneri iş adamı bulabilirsiniz. bundan 4 sene önce ise bu göreve ünal aysal'ın adaylığını koyması için lobi üstüne lobi yapan ve
inan kıraç'a yalvaran yöneticiler sürüsü vardı.
nankörlüğün alemi yok.
ünal aysal belki de galatasaray tarihinin en başarılı işlerini yapmış olan başkandır.
"en büyük, en iyi" dememizi engelleyen tek şey, faruk süren dönemi ve kazanılan başarılardır. o dönemin de ekonomimizde açtığı koca gediği dün gibi hatırlıyoruz.