• 4926
    bu son tff seçimleriyle ilgili proaktif herhangi bir eylemde bulunmayan yönetimimiz.

    ali koç bağıra çağıra tff seçimlerinde söz sahibi oldu. tff yönetim listesine bakınca gs dışında doku bjk fener tb temsilcisi yer alıyor.

    seneye hakkımız bir çok kez yenecek gibi gözüküyor. ellerinden hiçbir şey gelmedi mi bu oluşum için ya da niye ses çıkarmıyorlar. ben mi paranoyakça bakıyorum bu olaya ama yeni seçilen tff yönetimi sanki bizi bitirmeye ant içmiş kişilerden oluşuyor.

    bu konu hakkında hiçbir şey paylaşmamaları, galatasaray kongre üyesi veya yönetimde önceden yer alan hiçbir ismin bu oluşumda yer almaması çok garip değil midir ya.
  • 2979
    17 haziran duruşundan dolayı tebrik ettiğim yönetimdir ve sonuna kadar desteklenmelidir. destek vermeyen, korkaklıkla suçlayan renktaşım, sana da sesleniyorum. lütfen yazacaklarımı sen de bir oku.

    galatasaray yönetimi bu hareketiyle korkakça davranmamıştır. değerlerini, geçmişini satmamıştır. galatasaray tarihine bir leke sürmemiştir. tam tersine geleceğe yönelik ders niteliğinde sağlam bir duruş sergilemiştir. bunun da belli başlı sebepleri vardır ve bana göre fazlasıyla geçerli sebepler bunlar.

    2013-2014 sezonu basketbol ligi final serisinin 2. maçında, maçın bitimine 11 saniye kala takımımız öndeyken galibiyetimiz resmen elimizden alınmıştır. bunda da başrolü markoishvili'nin pozisyonunda faulü vermeyen recep ankaralı ve neredeyse tartaklanmasına rağmen teknik faulü veremeyen rüştü nuran oynamıştır.

    basketbol öyle bir oyun ki, maçın başından son onlara kadar yönetebildiğin kadar adil ve iyi yönet, maçın kırılma anında çaldığın veya çalmadığın iki düdük hayati öneme sahip olur ve maçın kaderine etki eder. bahsettiğim maçta aynen öyle oldu. recep ankaralı lig nezdinde iyi bir hakem olabilir ama yönettiği maçlarımızda olsun, tapelerde adı geçmesi olsun hep bir soru işareti bırakmıştır kafamızda. rüştü nuran ise o maçta en iyi yönetimi sergilemiş hakemdir de ayrıca ama o son pozisyonda teknik faulü çalmayan, çalmaya korkan bir hakem olarak tarihe geçmiştir. eğer ki seyirciden veya başka etmenlerden etkilenip düdük çalmaya korkuyorsan hiçbir zaman önemli maç yönetecek niteliğe sahip değilsin demektir.

    hatırlıyorsunuz değil mi ikinci maçtan sonra ergin hoca'nın açıklamalarını? adam çıkıp bas bas bağırdı hakemler maçı elimizden çaldılar diye. federasyon kanadından tek bir kelime söyleyen oldu mu bunun için? rakip takımdan herhangi biri çıkıp aleyhimize şöyle düdük çaldı maçımızı gasp etti diye bir açıklama yapılsa bırak bu seride, gelecek sezon dahi maçlarına o hakem verilmezdi. futbol maçlarını düşün. fırat aydınus'a yaptıklarını bir düşün. ama basketbol federasyonunda, başkanları başta olmak üzere bizi ipleyen yok arkadaşım.

    serinin malum 4. maçı. saha içinde olayların yaşandığını hepimiz gördük ve bir ceza geleceğini biz de biliyorduk. geldi de zaten. ama ne zaman geldi? hemen maç sonunda maç için inceleme başlatıldı ve sadece 1 gün sonra karar verildi ve iki maç ceza aldık. buna zaten hiç kimse bir şey demedi.

    5. maçta ise daha maç başlamadan küfürler havada uçuştu ve maçın öncesinde anons yaptırıldı. maç boyunca küfür edildiğine hep beraber şahit olduk. televizyon başında izleyenler küfürden başka bir şey duymazken sahadaki üç hakemin kulağı hep kapalı kaldı. ta ki maç kopana ve bitime bir dakika kalana kadar 2. anons yaptırılmadı. bize uyguladıkları standart ile aynı mı oldu şimdi? bu mu adaletli ve özel hukuk çevresindeki yaklaşım?

    5. maçta gerek pota altı gerekse bench arkaları seyirci ile dolduruldu ki bu kurallara tamamen aykırı. bu maçın hiç gözlemcisi yok muydu. bunu da mı göremedi kimse? maç sonunda sahaya madde yağdı, ergin hoca polis eşliğinde salondan çıkarıldı bunu da mı kimse görmedi? bunların her birisi bir ceza sebebiydi ve eğer gerçekten de federasyonun bahsettiği adil yaklaşım olsaydı bu maç için de ceza gelirdi.

    hepimiz maç ile ilgili ha bugün ha yarın karar çıkar diye bekledik. malum 4. maç için karar 1 gün sonra çıkmışken hepimizin düşünceleri bu yöndeydi. 1 gün, 2 gün, 3 gün... tam 5 gün sonra karar açıklandı. üstelik de arada serinin bitme ihtimali olan bir maçın bitmesi beklendi ve karar bu şekilde açıklandı. turgay demirel iki defa ntvspor'a bağlanıp konuşmuş ama bir babayiğit çıkıp neden bu kadar beklediniz diye soramadı. sen de mi sormuyorsun arkadaşım? hiç mi içine kurt düşmüyor? madem standart bir uygulama var, neden bize 1 gün sonra ceza verilirken rakibin kararı ancak 5 gün sonra çıkıyor bunu hiç düşündün mü? federasyonun takımına nasıl baktığı daha net bir pencerede görünüyor mu şimdi?

    rakip takımın yöneticileri çıkıp 28 defa küfür edildi derken bu anında kale alınıyor ama sen çıkıp daha olayları oldu dediğinde seni kimse takmıyor bile. bu ülkede tarihinle başarınla baş tacı edilmesi gereken bir takım iken başta federasyon olmak üzere kimsenin umurunda olmayan bir takımsın sen.

    düşünsene, seyircisiz oynama cezası almışken götten yeni kurallar çıkarılıyor. yok yanında çocuk olmadan kadın giremez, otopark kapalı, ön koltuklar kalkacak falan filan. daha önce hiçbir takıma bu tarz bir yaklaşım olmamışken senin takımına böyle davranılmasını sen nasıl hazmediyorsun bana bir açıklayabilir misin?

    rakibe ceza verilmedi bir de üstüne adeta alay edercesine, ergin hoca'nın maçı elimizden çaldılar dediği hakemlerin ikisini ve neredeyse yönettiği her fb maçında kendini net bir şekilde gösteren emin moğulkoç'u son maça atamışlar. bütün bunları üst üste koyduğunda nasıl bir resim görüyorsun? sence de kurulu bir düzenin parçaları değil mi bunların her biri?

    böyle bir durumda galatasaray camiasını umursamayan bir federasyonu nasıl tanıyabilirsin ki?

    galatasaray yönetimi tatava yapmamıştır. verdiği kararın arkasında mertçe durmuştur. şimdi basıp geçme zamanıdır. madem maç tarihi geçti artık bu bahsettiğim şeylerin her birini çıkıp tek tek söyleme zamanıdır. meydan sadece onlara kaldı tabi. ntvspor da zevkten dört köşe bir şekilde bir bir onları canlı yayına bağlatarak kamuoyu oluşturmaya çalıştı ama buna da verecek bir cevabımız olmalı, olacaktır da.

    galatasaray yönetimi aldığı bu kararla belki şampiyonluğu bırakmıştır ama kendisini takmayan federasyona da sen bana bu şekilde davranamazsın mesajını en sert şekilde iletmiştir. bu mesajın ilk getirisi rakibe şampiyonluk vermiş olabilir ama bunu uzun vadede düşündüğün, işleyen bu bozuk düzeni bozma adına atılabilecek en güzel ve sağlam adım olmuştur bu.

    galatasaray çıkıp oynamalıydı diyorsun ya. çıkıp oynasa ve maçı kazansa da gelecek sezon ve ondan sonraki sezonlarda yukarıda bahsettiğim durumların her biri tek tek gerçekleşmeye devam edecekti. sana her yıl hem rakibi hem hakemleri hem de federasyonu yenme fırsatını vermezler, zaten son maçta da vermeyecekleri gün gibi açık değil miydi? bu senaryolar her yıl olmaya devam edecekti ama artık değil. yapamazlar. yürekleri yetmez buna. başta turgay demirel olmak üzere tüm federasyon, seri boyunca yapılanların ceremesini çekecek. hep beraber bunları göreceğiz.

    galatasaray takımının geleceği açısından atıldı bu adım ve eğer sen korkak diye niteleyeceksen bunu, zaten ne bu duruşu kavramışsın demektir ne de galatasarayın ne olduğunu.
  • 5993
    süper lig 2023-2024 sezonunun bitimine sadece 9 hafta kaldı. sondan bir önceki hafta oynanacak 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçını ve akabinde oynanacak olan son hafta maçlarını çıkarırsak kaldı sadece 7 hafta.

    fenerbahçe bu 7 hafta da biz hariç 2 derbi maçına çıkacak. burada puan kaybeder diye ümit ediyorlarsa hiç boşuna ümitlenmesinler ne trabzon ne de beşiktaş fenerbahçe'den puan alabilecek durumda değiller. özellikle beşiktaş'ın böyle bir niyeti olacağını da sanmıyorum. trabzon'un ise gücünün yetmeyeceğini düşünüyorum.

    galatasaray yönetiminin, federasyon ve hakemler nezdinde almadığı her aksiyon karşı tarafın daha da azgınlaşmasına ve yüzsüzleşmesine neden oluyor. eskiden "yavuz hırsız ev sahibini bastırır." derdik yalnız iş buraları geçeli de çok oldu. fbjk medyası ve troll örgütleriyle birlikte yaptıkları her şeyin yanlarına kâr kaldığı bir düzene en kısa zamanda, en doğru şekilde karşı çıkılmalı.
  • 3718
    melo sezon bitiminde evini boşaltıyor arabasını falan satıyor, gitmeyi kafasına koyuyor ama mayıs ayından beri takımın en kilit mevkii, en kilit adamlarından birinin yerinde kim oynayacak hala belirsiz. 2 senedir championshipte bile forma giyemeyen jem karacan mı? yoksa hala nerde oynadığını bilemediğimiz jose rodriguez mi? yoksa 30'undan sonra tanınan bilal kısa mı? yarın kamp dönemi bitiyor takım istanbula geliyor ama ortada melo'nun yokluğunu dolduracak bir oyuncu yok.

    melo'nun bonservissiz gidebilmesi için menajerine bedava adam getirtiyorsun. en azından hiç adam bulamıyorsan ozan tufan'ı almak için takasta kullanacağın dany gibi bir adam sözleşmesini feshetmenden saatler sonra bursaspor ile anlaşıyor. para yok transferde dikkatli davranacağız derken takımın en çok eleştirilen oyuncusuna 2 katı bir ücret vererek sözleşme uzatıyorsun.

    ffp kriterleri falan diyorlar ama son 4 senede 3 kere şampiyon olup, 3 kere tek başına cl'e katılan takımdan daha fazla ve yararlı hamleler yapan rakiplerin bunu nasıl yaptığını bize anlatsınlar lütfen. önceki senelerde madem bu kadar kötü yönetildik nasıl bu hale geldik bizlere anlatsınlar. hemen eleştirmeyelim, zaman verelim falan derken üst üste bu kadar kötü yönetim hamleleri geliyor, insanların sabırlarını taşırıyorlar. neredeyse bütün galatasaraylılar takımın yetersiz olduğunu, şampiyonluğun bir kaç oyuncunun bireysel performansı ve rakiplerin beceriksizliği sayesinde geldiğini bilmesine rağmen yönetim ve teknik heyet malesef kafasını kuma gömüyor. hazırlık maçları da beklenen tabloyu gösterirken yönetim tek yaptığı cl'de bayern'le barca ile aynı gruba düşmemek için dua etmek galiba. ben uzun zamandır galatasaray'ın başında bu kadar kötü bir yönetim hatırlamıyorum. sonumuz hayrolsun...
  • 3001
    ilk senesinde başlattığı veya tamamladığı projelerin üzerine hiçbirşey eklememiş olan yönetimdir.

    -ali sami yen arena

    -galatasaray store

    -riva projesi

    -galatasaray tv

    -altyapı

    - belkide en önemlisi kulüp ekonomik yapısı

    bu konularda ünal aysal ilk senesinde ciddi atılımlar yapmış ve istenen seviyelere çok yaklaşılmıştı. stad konusu hariç çünkü stadı kullanmaya başladığımzdan beri değişen tek şey koltuklara yazılan galatasaray yazısı.

    sportif anlamda 3 sezonda 2 şampiyonluk 1 türkiye kupası 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali ve 1 şampiyonlar liginde ikinci tur görerek çok iyi bir başarı yakalamış olan takımımız konusunda yönetimi eleştirmek doğru olmaz bana göre, ancak bu konular çok yabana atıldı.

    ünal aysal ilk geldiğinde ve o dönemdeki her demecinde borcun azalacağından bahsetti ve bunun sportif başarıdan geçtiğini dile getirdi. sportif başarı olarak hiç fena sayılamayacağımız bu dönemde borçlarımızda herhangi bir azalma olmadığı gibi geçtiğimiz sene uefa'dan finansal fair play cezası aldık.

    umarım artık yönetim sportif alanın dışında kalan ve kulübün geleceği için çok büyük önem arz eden diğer alanlarada yönelir.
  • 3071
    derhal bu saatten başlayıp işe koyulmasi gereken yönetim.

    1. sponsor bulup kaynak yarat.

    2. transfer yap.

    3. volkan'in tarihe geçecek ceza alması için elinden geleni yap.

    3. madde için;

    a) hakemin gözü önünde sonuna kadar tahrik unsuru taşıyan ve basiretsiz hakemin sadece mahalle sakini gibi araya girmekle uğraştığı net kırmızı kartlık pozisyon için,

    b) pozisyonun devamında melo sırtını dönmüş giderken ona tehdit eder gibi el hareketi yapıp elini cinsel organına götürdüğü için,

    c) maç sonunda alkışlayın ulan ibneler deyip rakip takıma hakaret unsuru taşıyan tezahürat yaptırdığı için,

    d) yine maç sonunda canlı yayında "belediye köpekleri zehirlesin yoksa ben yapacağım" tarzı açıklama yaptığı için.

    eğer bunlar için en az 6 maç ceza almazsa bunu sadece ve sadece yönetim basiretsizligi olarak görür bilirim. gerekirse git bas pfdk'yı tahkmimi. yapacaksın. magandalık değil bu. başkaları gibi davranma falan da değil. bu ülkede böyle. ya yap ya defol.
  • 651
    thomas hobbes der ki, en kötü şartlar dahilinde bile yönetilen güruh saygı duymalıdır başındakilere, çünkü hiç bir olumsuz tablo daha kötü değildir iç karışıklıkların olduğu bir ortamdan. fakat bu yorum yaklaşık 500 yıl önce tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almıştır, özellikle rousseau tarafından kendisine verilen cevaptan sonra.

    üstelik bilmediğimiz bir sözleşmeyi imzaladığımız devlet adı altındaki organizasyonla, tamamen kendi irademizle yaptığımız bir tercih olan armaya dair sevda arasındaki farkı da iyi belirlemek gerekmektedir. sevmek, aidiyet hissetmek, olası başarısızlıklara karşı saygı ve tahammül hissiyatını beraberinde getirse de, diğer yandan gönül verdiğiniz şey dönüştürülmeye başlamışsa eğer, hem de sistematik bir şekilde, tepki mekanizmasını harekete geçırmek de o sevginin zorunda bıraktığı hususlardan biri haline gelir.

    amatör branşlarda yaşanan skandal tabloları başlığı altında uzun bir yazıya satırbaşı olacak kadar malzeme biriktirmiş bir yönetimin, değerlendirme ölçütü olarak futbol şubemizi ana başlık haline getirmek doğru olmasa da, kitlelerin ana düsturunu belirleyenin staddaki temaşa olduğunu gözönüne alarak, bir kaç husus rahatlıkla ön plana çıkartılabilir;

    galatasaray tarihinin en önemli yollarından birine çıkılmışken satıldı fernando meira,
    galatasaray maça stopersiz çıktı ve yenildi.

    galatasaray yeni stadına geçiş yapmadan önceki son senesinde tek forvetle çıktı yola, milan baros sakatlandı, ve aslantepe’ye şampiyonlar ligi ile başlamak hayal oldu.

    galatasaray, aslantepe’ye geçeceği yıl, takımın top ayağına geldiğinde taraftarın en çok heyecanlandığı isim olan kader keita’yı bir arap ülkesine sattı, ve hücum bazında son zamanların en kısır sezonunu yaşamakta. (-1 averaj) (not: içinde bulunduğum sektör sebebiyle kendilerini tanıma fırsatım oldu, arap milleti sever komisyonlu işleri)

    galatasaray, ortaokula giden kuzenımın dair gördüğü üzere 2 yıldır ortasahanın ortasında büyük bir sıkıntı çekmekte ve gelişmeye yönelik hiç bir adım atılmaması bir yana, o mevkiyi mustafa sarp adında, galatasaray tarihinin herhangi bir branşında gördüğüm en kalitesiz sporcu dolduruyor.

    galatasaraya dair olan bağlılığım sağlığımı tüketirken, sevdamız armaya ama şeklindeki direnişim, aptal yerine konulduğumuz her bir gün daha da kaybediyor gücünü.

    galatasaray markasının adnan polat yönetimindeki özeti daha da uzatılmaya açık bir konumda olmasına rağmen, yukarıdaki satırbaşları niyet okuyuculuğu yapabilmek için gerekli alanı sağlıyor aslında. zira o noktaya ulaşmış insanların bizim gördüklerimizi görmeme şansı yok, demek ki bilemediğimiz bazı hesaplar mevcut içeride.

    ve üstelik bu süreç büyüyerek devam ederken galatasaray taraftarı tarihinin en büyük gaflet uykusunda, kültürel kodlarımızda bulunan ’makama saygı’ anlayışıyla, fakat armana destek olmak başka, yanlış ellere düştüğünde tepkini koyarak ona sahip çıkmak başka.

    yaşasın tam bağımsız ultraslan !!
  • 6357
    sportif direktör getirmesi gereken yönetim. okan hoca ile anlaşabilecek, birlikte çalışabilecek futboldan anlayan, transferi planlayan biri. 3 yabancı kontenjanımız boş burayı singo, jacobs, osi gibi atlet genç oyuncular bulmak gerekiyor. orta saha, sol stoper, forvet, kanat buralara genç oyuncu alınabilir. sürdürülebilir başarı istiyorsan bunları düşünmen gerekiyor, aksi taktirde saman alevi gibi 5-10 senede bir kaybolur gidersin.
  • 1748
    vizyonu belli olan yönetim. en kötü zamanında bile ötekilerden farklı bir kulüptür galatasaray. rakiplerden birinin başkanı metris'te, uefa'ya gitme hayalleri kuruyorlar (uefa disiplin komitesi bu hayalleri suya düşürecek) ötekinin oynayacağı stat belli değil, stadını yıkacak, proje yok, hiç çalışmayan teknik direktöre 1.3 milyon euro vereceği konuşuluyor.

    bizim en büyük derdimiz ne? melo kalır mı, gider mi? hamit mi, alper mi? muhtemelen melo kalacak, alper, umut gelecek. hamit konusu karışık ama hamit'in galatasaray'a çok ihtiyacı var. bir de forvet alırsak şampiyonlar ligi'nde eli ayağı düzgün, çekinilen bir takım oluruz. olaylar bitme noktasına bu kadar gelmişken sırf 25 haziran dediler ama transfer yapmıyorlar :( diyerek bu yönetimi vizyonsuz ilan ediyorsanız problem yönetimde değil. iki transferle tav olacaksanız yıldırım demirören gibi bir başkan geldiğinde demek ki siz de onu alkışlayacaksınız. polat vardı böyle. belki de en fazla destekleyen bendim zamanında bir yere kadar, ama bizi ne hâllere düşürdüğü de ortada. türkiye standartlarını düşünürsek öpüp başımıza koymamız gereken bir yönetimdir ünal aysal yönetimi.
  • 4498
    hani verdikleri zararın yanlışlıkla değil bilerek olduğundan bahsediliyordu. 25 kasım 2016 galatasaray bursaspor maçı bilet fiyatlarına baktığım zaman anlıyorum ki kasıtlı falan değil, zeka eksikliğinden ve iş bilmezlikten galatasaray'a zarar veriyorlar.

    yahu takım dört maçta üç mağlubiyet almış. içerideki son maçta -ki bu son maç yine cuma günü oynandı artık kör gözün parmağına şekilde- başakşehir'i büyük takım sayıp fiyatları yüksek seviyede tuttuğun için tribünün yarısı boş kalmış. aradan geçen bir derbi mağlubiyeti ve ardından gelen takım içi kaostan sonra taraftarı stada çekmek için götünü yırtman gerekirken sen gidiyorsun bilet fiyatlarını başakşehir maçıyla aynı yapıyorsun. cuma faktörü yine var, umutlar daha az, insanlar daha küskün ve taraftara ihtiyacın var. tüm bunlara rağmen en ucuz bilet fiyatını 50 tl yapıyorsun çünkü senin zekan kıt. beceriksiz olduğun kadar köylü kurnazısın.

    bekleyin şimdi maç saatini. kaç kişiye oynayacak bakalım takım. bu kadar geri zekalı iş yapılmaz ya.
  • 2666
    iyiler, hoşlar, destekliyoruz ama şu yabancı kontenjanını yönetme konusunda inanılmaz kötüler. sezon başında, "ab statüsünde oynama" başvurusu kabul edilir diye hiçbir b planı yapmadan takıldılar, bu sene üçün birini aldık. devre arasında 10 adet yabancı futbolcumuz olduğu halde 2 adet daha yabancı futbolcu aldılar ve bu adamlar 3 haftadır yer açamadılar.

    hayır bu 2 yabancı ve oynadıkları mevki itibariyle gerekli adamı alırken acaba nasıl bir planları vardı? ab statüsü zımbırtısı çıkmayacağına göre, muhtemelen, işe yaramayan 2 yabancı futbolcuu bir yere kiralarız diye düşündüler de peki bunun garantisi var mıydı abi? al işte, hiç kimseyi gönderemiyorsun. telles diye adam aldın, hala hakan balta oynuyor. hayroviç diye adam aldın, yokluktan sabri kadroda.

    inanılmaz baştan savma iş yapıyorlar bu konuda. madem aldın ve kiralama yoluyla yer açamıyorsun kimse, 2 futbolcunun bonservisini verip yollayacaksın. maliyetli bir iş bu ama dany, amrabat ve riera'nın sıfır katkı ile takımda durması ve o pozisyonlarda açık olması mı daha iyi, 5 milyon euro'ya kıyıp mevkisinin adamlarını kadroda oynatabilmek mi daha önemli. lig başladı, zaman kısaldı ve hala bir çözüm yok. bu kadar profesyonel adamların bu kadar geç aksiyon alması cidden akıl alır gibi değil.
  • 5741
    2023-2024 yaz transfer sezonunda takımın dinamikleriyle baştan aşağı oynamış yönetimdir. ihtiyaç doğrultusunda yapılan tek hamle mauro icardi transferidir. geçen sezon sonunda birisi bana bu takımın kanatları seneye komple değişecek zaha ve tete transferi yapılacak üstünede hakim ziyech gelecek deseydi kafası güzel heralde deyip geçerdim. asıl problem daha başlamış bile değil, zaha geldiğinde son iki sezonun en flaş ismi kerem nerede oynayacak mesela? ziyech geldiğinde 2.8 m euro maaş verdiğin tete ziyech'in arkasında formamı bekleyecek? 3.8 m euro parayı demirbay'a gömmek ne kadar doğruydu? ekmek su kadar muhtaç olduğumuz 8 numara transferi neden son günlere kaldı?
App Store'dan indirin Google Play'den alın