• 10202
    trio gibi bir programa rağmen, pozisyonların saçma sapan fener lehine gösterilmesine rağmen hala yayıncı kuruluşa para desteği vermeye devam eden topluluk. iki gündür sözlükte bile "tod tv çok ucuz" diye reklamı yapılıyor. şu dakika bedava versinler alırsam ne olayım.

    galatasaray taraftarının yayıncı kuruluşa desteği fener lehine propaganda olarak dönüyor. tıpkı exxen mevzusunda olduğu gibi.
  • 10205
    eleştirecek, kızacak, üzülecek ama bir şeyi yapmak zorunda.

    nasıl ki futbolcu trip yapmadan oynasın, teknik ekip çözüm üretsin, herkes işine konsantre olsun diyorsa 27 ağustos 2024 galatasaray young boys maçında da taraftar üzerine düşeni yapıp taraftar olmanın hakkını vermek zorunda.

    lamı cimi yok kafa açmadan gelip tura inanarak elinden gelen desteği verecek.

    bir fanatik, şu maça gelmiyorsa hangi maça gelecek?
  • 10206
    sezon başından beri teknik kadro ve futbolcular hakkında sosyal medyada yazılanlar çok vahim. inanılmaz bir erozyon var galatasaray taraftarında. taraftarlık duyguları alınmış çoğunun, iyi birer seyirciye dönüşmüşler. yazdıklarını herhangi bir fbjkli yazsa yadırgamazsınız. kulübün en garip yanı taraftarı olabilir.

    yemin ediyorum çoğunluğu iki yüzlü. derler ki "biz maça bakmayız kupa önemli". son kaybedilen fenerbahçe maçından sonra teknik direktöre ve futbolcu grubuna artarak devam eden bir nefretleri söz konusu. eleştiri falan değil. saf nefret.

    fenerbahçe bizim taraftarın ayarını bozdu. beşiktaş maçıyla da tamamen dağıldılar. şu an sosyal medya gündemi belirliyor. yönetimin en isteyeceği şey tepkilerin teknik kadroya yönelmesiydi. çok mutlulardır şimdi mesela. okan buruk'un young boys'a elenmesi halinde kredisi bitecek ve istifa için zorlanacak. iki senelik başarının kredisi 3-4 maçla sıfırlandı gibi bir şey.
  • 10207
    bazıları eleştiriyle terbiyesizliği karıştırıyor.

    az önce twitter'da gezinirken muslera'ya salako editi yapan sözde galatasaray fenomenleri gördüm. okan hoca'ya ağza alınmayacak lakap takanlar var. abdülkerim'in anasına avradına küfür edenler var...

    hani diyoruz ya galatasaray taraftarı akılcıdır, şöyledir böyledir falan diye,
    hah işte alakası yok. türkiye'deki taraftar profili nasılsa, galatasaray taraftarı da en az o kadardır. alay ettiğimiz fenerbahçe, beşiktaş taraftarıyla aynı kafadalardır. biri başarısızlıktan kafayı kırıp sağa sola saldırıyor, öbürü başarının vermiş olduğu şımarıklıkla sağa sola saldırıyor. nedenler farklı ama kafa aynı.
  • 10208
    eleştiri yapılabilir, özellikle 21 ağustos 2024 young boys galatasaray maçından sonra oldukça normaldir de.

    ama bazen öyle uydurma şeyler görüyoruz ki okan buruk 2 senedir ne yapıyormuş da hala çözemiyormuş problemi. 2 senedir şampiyon olan galibiyet rekorları kıran bir adama bunu söyleyebilmek gerçekten komik valla. bir sorun varsa günceldir,

    okan buruk geçen sene avrupa'da da manchester'dan 4 puan aldı. bayern münih maçlarında ise hep beraber kaçan galibiyetlere üzüldük. geçmişten sadece kötü örnekleri çekip kopenhag, sparta prag* haklı olacağını zannedenler varsa istatistik bilimi tam olarak böyle götten sıkmaların önüne geçebilmek için çıkmıştır.

    öyle bugün kötü oldu diye hemen 2 yıllık emeğe de çıkartılan binbir türlü zorluklara rağmen alınan şampiyonluklara da bu yolda dökülmüş alın terine de laf getirebilmek bence büyük bir karakter zaafiyetidir.
  • 10209
    kimse kusura bakmasın ama biz 20 sene sampiyonluk bekledik filan diye çıkıpta eleştiri yapan insanları aforoz eden taraftar kısmının, biz yağ, şeker kuyruğunda bekledik siz ne gördünüz ki diyen tayfadan hiçbir farkı yok. koskoca galatasaray beğenmedikleri berkan kutlunun golü olmasa şampiyonluğu kendi evinde fenerbahçe’ye veriyordu. takımda herkes kafasına göre trip atıyor sanki futbol değil de gossip girls izliyoruz.

    birşeylerin yolunda gitmediği aşikar. takımdaki iletişim sorunu artık kırmızı alarm veriyor. tamam çalıştığı yerde illa hoşlanmadığı kişiler oluyor herkesin ama, takımda bir ayrışma var. bir sıkıntı olduğu çok açık ve madem herkes lisesi gibi davranıyor, çek çözüm noktası ise kocaman bir toplantı yapılıp herşeyin ortaya dökülmesi. ama yapılır mı? tabi ki hayır.
  • 10210
    kendi futbolcusunu çöp ilan etmekte üstüne olmayan taraftardır. tamam kadro revizyonu ve üstüne koyarak ilerleme gözünü kırpmadan yapman gereken bir şeydir ve bizim yönetimlerimizde bunu gerçekleştirebilecek herhangi bir kapasite yok bunu kabul etmek gerekiyor kesinlikle ancak yine de elimizdeki mevcut kadronun kapasitesinin farkında olup hangi hataları yapabileceklerini bilip ona göre hareket etmek de gerekiyor.

    birkaç örnek verelim:
    fernando muslera'nın her sezon 4-5 saçma gol yeme kontenjanı vardır. bunun karşılığında kalesini en az 15 maç gole kapatır mı? kapatır. burada etmemiz gereken dua, bu 4-5 saçma gol yeme kontenjanının önemli maçlara denk gelmemesidir. (genellikle bu kontenjanı zaten ekim, en geç kasım ayına kadar kullanır ve sonrasında performansı stabil hale gelir ve şubat gibi de şampiyonluk modunu açar, buna katılmayan var mı?)

    abdülkerim bardakçı: süpürücü bir stoper olarak rakibi ileride karşılamaya çıktığında ıska geçme ihtimali çok yüksektir. bunun uyarısı defalarca yapılmış olmasına rağmen bunu yapmaya ısrarla devam edecektir çünkü kendisi futbol fundamentali yerine özgüven ve motivasyon ile oynayan bir futbolcudur. açık alanda yakalandığında kim olursa olsun hamleli davranmak isteyecek ve rakibi karşılamadaki fundamental eksikliği sebebiyle de tek kalça darbesiyle ekarte olacaktır. kapalı savunma yapan bir takım olsaydık ama abdülkerim bardakçı çok daha üst seviye bir stoper olurdu. biz ise onun daha çok topu oyuna sokabilme özelliğinden yararlanmak için onu kullanıyoruz değil mi? ama abdülkerim'in sol çizgideki yani kendisine yakın olan taraftaki arkadaşlarına pas atabilme özelliğinin olmadığını da kabul etmemiz lazım. diagonal pasları atabilirken paralel pasları abdülkerim atamaz. dikine topla ileri çıkarken de kafasını kaldıramaz ve ilk koşullandığı şeyi yapmaya çalışır. hele bir de karşısına baskı gelirse içeriye havadan top yollamak dışında bir şey yapamaz. bu pozisyondan düzinelercesi gözünüzde canlanmadıysa (bir tanesi gol bile oldu icardi'nin kafayla attığı) siz bu takımı izlemiyorsunuz demektir.

    victor nelson: kasım ayına kadar hata yapma hakkını doldurur. şubat gibi şampiyonluk modunu açar. hücum kornerlerimizde top umarım kendisine gelmez diye de dua ederiz çünkü isabetli kafa şutu çekemez maalesef.

    kaan ayhan: yere yattığında yine mi kasık diye düşündürtür. sağ bekte ağır kalır ama futbol aklı sayesinde hücum dizilişimizi 2-3-5 yapabilmemizi sağlar. orta sahada ağır kalır ama savunma yerleşimi bilgisi sayesinde rakip geçiş hücumlarını genelde set hücumuna dönüştürme yüzdesini artırarak savunma güvenliğini sağlar. arada bir riskli hat kırıcı pas dener ancak basit oynamayı tercih eder. tıpkı nelsson gibi kaan ayhan'a da hücum kornerlerimizde kafa topu gelmesini istemeyiz. genelde vurur ama onun vurduğu kafalar gol olmaz.

    daha liste uzar gider.

    atıyorum, wilfried zaha için senede 10-12 gole katkısı olsa yeter bir gözle bakılması gerekir aslında ama maaşı ve ismi sebebiyle (kendisini hiç izlememiş kişiler tarafından özellikle) senede 20 gol 30 asist yapması beklenir. bu istatistiği yapmış olsaydı galatasaray'da oynamazdı zaten bunu bir kabul edelim. zaha'yı savunuyorum sanılmasın, onu denedim en ofsayt entry'lerimden biri oldu :) ama bu adam küçük takımın kendini beğenmiş duygusal bir oyuncusuydu. üst seviyeye çıkamadı ara ara iyi performanslar verse de. ama hiçbir zaman stabil performans veren bir oyuncu olmadı.

    diyeceğim şudur ki bu gerçekleri göremeyen taraftar yangın yapmaya devam edecek maalesef.

    dün akşamki 21 ağustos 2024 young boys galatasaray maçının ilk yarısı bittiğinde paredros aradı ve takımı sorguladı telefonu açtığımdan andan itibaren. üstelik bunları bilmesine rağmen bunu yaptı. dediğim tek şey şu oldu: ikinci yarı ziyech ve batshuayi girip maçı çevirirler sıkıntı yok. çevirdiler de. saçma sapan bir penaltı ile üçüncü golü yedik sadece sonrasında.

    çünkü biliyorum ki sezon başı biz böyle kötü ve konsantrasyondan uzak oynayacağız. biliyorum ki rakipte kalıplı santrfor varsa apo hata yapacak ve gol yedirecek. ama biliyorum ki rakibin 2-3 tane iyi çalışılmış bu numarası dışında başka bir şeyi yok (bunları iyi yaptılar bu arada saygıyı hakediyorlar, bunları durdurmaya yönelik takımımızın çalışmış ya da uyarılmış olduğunu düşünerek futbolcuların hatalarına yormak istiyorum, malum sezon başı) bu maçları kaliteli futbol ayaklarıyla kazanmak çok kolay. tıpkı geçen sezon başındaki şl eleme turlarındaki gibi.

    kaptan bülent'in defosu yok muydu galatasaray taraftarı? ya da popescu'nun? ya da 2000 kadrosundaki diğer oyuncuların? birbiriyle oynayabilen ve birbirlerinin açıklarını kapatabilenler kaldı, gerisi gönderildi takımdan yerine yenileri geldi. tugay mı tutuldu kadroda, tolunay mı? ya da ne bileyim neden bazı maçlar ergün oynuyordu, neden bazı maçlar küçük hakan? hepsinin bir defosu vardı, birlikte oynaya oynaya büyüdüler. ama oynayamayan da gönderildi. tugay kötü oyuncu muydu? ya da tolunay hiç yeterli değil miydi lig için de 18'lik emreyi kadroda tutmuştuk yerine? sergen?

    şu anki sorunumuz oynayamayanı gönderemeyip yerine yeni takviye yapamamak. kadroda sıkıntılar var, hatta geniş kadrodan önce halledilmesi gereken ilk 11 revizyonu vardı eksik bölgelerin tamamlanması ile birlikte. beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz sara ve jelert alındı eksik yerlere ama geri kalan ilk 11?

    davinson sanchez her ne kadar çok üst düzey oyuncu olsa da düzenli güvenip forma veremiyorsun. iyi bir paraya gönderip daha stabil performans alabileceğin birini takıma katabilirdin, katmadın. yanlış anlaşılmasın, sanchez'in mevcut stoperlerimiz sebebiyle kalmasını isterim ama dediğim gibi güvenemezsin her maç oynayacak diye. senede toplamda 30 ya da üstü lig maçına çıktığı en son sezon 17-18 sezonu. toplamda 40 maç oynadığı sezon sayısı da 1. ortalam 23-24 maç falan oynuyor ligde sezonda. bizde de geçen sezon 23 maça çıktı ligde.

    abdülkerim bardakçı zaten değerini bulduğu an çıkman gereken ilk isimdi. kerem aktürkoğlu ve barış alper yılmaz'dan önce değerini bulduğu an gönderilmesi gerekiyor. tamam sakatlanmıyor vs. ama futbol fundamentali eksik maalesef. ve oynadığımız açık oyunda hem ağır hem pozisyon bilgisi yok. nelson ağır olmasına rağmen pozisyon bilgisiyle kurtarabiliyor ama apo maalesef okan buruk'un ikinci sezonuyla birlikte oynatmaya başladığı gegenpressing ile birlikte sahada olamaz, olmamalı. kadrodan örnek vereceksek davinson sanchez oyunu gegenpressing. pas hatasını da yapar, hamle hatasını da yapar sanchez ama bilirsinki pozisyonun içinde kalır. tek hamle ile ekarte olmaz.

    köhn konusuna çok girmiyorum. okan buruk'un kullanım şekli sebebiyle bir kanat oyuncusu köhn. ve inatla taraftarımız sol bek derken köhn bizim sol bekimiz değil. kanat bekimiz. buradan gelmemiz gereken yer zaten şu: biz 4-2-3-1 oynamıyoruz arkadaşlar. biz, top bizdeyken 2-3-5 olarak sahaya yayılıyoruz, top rakibin geçişindeyken 3-3-4 yakalanıyoruz genelde ve top rakip setindeyken de 4-4-2 oynuyoruz. bu sebeple köhn'ün arkası geçişteki rakipler için çöldeki vaha. buradaki sorunlardan birisi de apo'nun açık alanda oynayamaması yine. sol iç tarafımızı sol iç oyuncumuz kapatırken sol çizgiyi de sol stoperimizin göbeğe top çıkarmayacak şekilde savunması gerekirken sol stoperimiz genelde tek hamlede ekarte oluyor. bunlar hep fundamental. nerede duracağını bilmek, rakibe ne kadar yakın durmak gerektiğini bilmemek, tutmakla sorumlu olduğun rakip oyuncu top almak için kendini gösterdiğinde önüne mi geçmeli yoksa arkasında mı beklemeli bunu bilmemek, senin kontrol etme görevini aldığın rakibinin topu rahat almasını ya da aktarmasını mı önlemeli yoksa pas arası mı yapmalı bunu bilmemek vs. vs. bunlar fundamental işte.

    köhn konusuna çok girmiyorum derken bir paragraf yazdım bile. neyse. gerçi onunla ilgili de yazmadım daha çok apo ve oyun kurgumuz ile ilgili yazmış oldum :)

    uzun lafın kısası: takımdan ne almanız gerektiğini bilirseniz gerçekçi olursunuz, gerçekçi olursanız sinirlenmez ve yangın yapmazsınız. tamam ben de daha iyisini istiyorum da ben isteyince olmuyor. bu kadar da beceriksiz ve kapasitesiz bir yönetim varken hiç olmayacak zaten. buraya kadar gelmemiz de muazzam bir başarı. bundaki aslan payı da tabii ki okan buruk'un ve sonra 2 sezondur sezon genelinde çok iyi performans veren oyuncu grubumuzun. ama limit bu kadar. bundan sonrası için revize ve iyileştirme gerekiyordu. topyekün değil elbette ama 40 maçlık sezonun en önemli 8 maçına (şl'ye kalırsak) önceki sene yaptıkları bireysel hatalarla efsane performansları hiç etmiş oyunculara da tekrar tekrar şans vermeye gerek yok takım alışık diye. raul gonzalez de senede 30 gol atıyordu. taraftar gözünde hala efsanedir ama kulüp gözünde bir futbolcudur. bu ayrımı yapmak gerekiyor. bu ayrımın yapılmaması gereken tarihte on futbolcu ve kulüp vardır örnek olarak sadece: lionel messi - fc barcelona ve maradona - napoli, maldini milan, totti roma, hagi galatasaray vs.

    benim bu kadrodan bu 2024-2025 sezonu için beklentim: şampiyonlar liginde oynayacağımız 8 maçta 2 galibiyet 2 beraberlik. bu alt limit ve bunu yakaladığımız ya da aştığımız müddetçe bu sezon başarılıyız demektir benim için. kötümser olduğumuzu düşünüyorsanız bana bundan daha iyi istatistiği olan bir şampiyonlar ligi sezonu sayın. 1 tane sayabilirsiniz, 2013-2014 sezonu. hadi belki 2001-2002'yi de ekleyebilirsiniz.

    lig mi? ligi hiç bilmiyorum. orada çok başka dinamikler var maalesef sadece saha içiyle açıklanamayan ama geçtiğimiz yılki gibi bir galibiyet serisi ve performansı beklemememiz gerekiyor bundan eminim. hiç yenilmeyeceğiz gibi düşünürseniz hatırlatma maçımızı da şimdiden oynadık:

    3 ağustos 2024 galatasaray beşiktaş maçı

    hatta 23-24 sezonunda da aynısından oynadık:

    19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı

    ve bu iki maçta da yenileceğimizi biliyordum önceden. çünkü gerçekçi değildik.

    hayaller, gerçekleri idrak ettiğiniz sürece hedefe dönüşür.

    sevgiler.

    edit: ben bunu yazarken kerem aktürkoğlu'ndan kaptanlığın alındığını kerem'in attığı tweet ile öğrendik. bu iletişim beceriksizliği galatasaray taraftarının yangın yapmasını körükleyen şeylerden birisidir aynı zamanda. tam yeri gelmişken belirtmek gerek.

    #yönetimistifa
  • 10212
    eleştiri başka bir şey, kendi değerlerini çöp ilan edip düşmanları evinde viski puro keyiflerine sokmak başka bir şey. uefa finalini kaybetsek hagi yumruk attı diye de çöp ilan ederdiniz, niye onu oynatıyor diye fatih terimi de çöp ilan ederdiniz siz.

    iş okan buruk, icardi ve muslera seviyesine geldiğine göre beyler ben sizden değilim onu anlıyorum. ha siz dediğim kimsiniz biliyor musunuz, kokuşmuş bir zihniyetle kendini galatasaray taraftarı sanan ama aslında kocaman bir ruh emici gibi etrafta dolaşan, rakiplerin keyiflerine keyif katan karakterlersiniz. kusura bakmayın galatasaray taraftarı falan değilsiniz, yetmez çünkü sizin hayattaki kıdeminiz buna.
  • 10213
    galatasaray çıtası bayern münih çıtasıdır, galatasaray sınırlar ötesi başarı ister mottosunu benimsemiş, bu mottodan gurur duyan taraftar kitlesidir. başarısızlık futbolun doğasında yok mu var, taraftar olarak hak eden her futbolcu, teknik ekip elemanı ve yönetici desteklenmeli mi sonuna kadar desteklenmeli. ancak ne her galatasaraylıyım diyen mantıklı ve rasyonel ne de futbol oyunu eskilerle yaşıyor. x yıl başarı geldi, şöyle fedakarlık yapıldı hep destek tam destek diye bir kavram olamaz.
    (bkz: 21 ağustos 2024 young boys galatasaray maçı) ardından okan hoca sabaha kadar eleştiri alır, vasıfsız her yönetici ölçüsünce yerden yere vurulur, futbolcu grubu eleştirilir sorgulanır. aksi düşünce romantikliktir ve yukarıda bahsi geçen hiçbir bayern taraftarı romantik değildir, çünkü genlerde eleştiri ve başarı kültürü vardır

    https://www.youtube.com/...?si=wfZvj2PC1Rb9hRoQ yayınında eleştiri olacak, çünkü başarısızlık da paylaşılmalı, herkes kendince hatları sıklaştırmalı.
  • 10215
    ne yazık ki içinde ciddi oranda okan buruk’a fenerli zekasıyla “bokan” diyecek kadar alçalan zavallı mahluklar mevcut.

    eleştiri kültürümüzü öteki takımlar seviyesine indireceksek ne anlamı var galatasaraylılığımızın.

    ultraslan menfaati geçip keşke galatasaraylılığa örnek olacak tavır takınsa.

    eleştiriyse eleştiri, destekse destek.. bunlarda ölçümüz ne olacak, galatasaraylılık ne demek!?.

    övgüde de ölçü zira; erden timur’u yem eden yine bu taraftar çünkü övgünün dozunu kaçırdı; 75 yaşındaki adamın egosunu hesaba katamadı..

    eleştiride ölçü çünkü; çakal medyanın verdiği ‘galatasaray taraftarı başarısızlığa sabretmez hemen indirir’ gazıyla değerlerini harcamak için tetikte bekliyor.

    bu takımda problem yönetimdir. yönetimde galatasaraylılığı kaldıracak tek bir isim, tek bir kafa yok. onların ve dışarda gelmek için fırsat bekleyenlerin ekmeğine yağ sürecek şekilde hocayı ve oyuncuları bitirmenin şu vakit hiçbir anlamı yok.
  • 10216
    uzun süredir büyük bir çoğunlugu eleştiri yapmıyor saf nefretle her şeye saldırıyor. yönetimle benim bağım kopalı çok oldu onlara ne dendiği gram umrumda değil ama takımıma ve hocama yapılan hakaretler kanıma dokunmaya başladı.

    takımına ve hocasına düşmanlık besleyen her galatasaray taraftarı şudur gözümde;

    https://gss.gs/B4x.mp4

    galatasaray'ın sütünü içtilerdiye kendilerini aslan zannediyorlar, açlıktan süt içen çakallar.
  • 10217
    2 sene önce küme düşmemeye oynadığını unutan güruh. rekorlar kıran hocasından 14 senelik efsane kalecisine -ki logodaki 4 yıldızdan neredeyse 2 tanesi kendisi ile alınmış- hakaretleri, iftiraları çok kolay kolay bir şekilde atabiliyor azımsanmayacak bir kısmı. fbjk salıncağıymış, federasyonmuş, koç medyasıymış, ya biz kendimizle bu sezonu nasıl geçireceğiz? hepsiyle uğraşırız da içerisi böyle olursa nasıl olacak bu işler?
  • 10218
    x platformunda etkileşim kasıp, 3-5 dolar kazanmak için efsanelerine hakaret eden, aptal aptal isimler takan, 2 sene full performans vermiş topçusunun 3-5 maçla ağza alınmayacak küfürlerle gitmesini isteyen ergen sürüsünü elinde bulunduran bir topluluk. internet ve sosyal medya iyi ki geç keşfedildi ve bizim yaş grubumuz uefa, 4 sene üst üste gibi başarıları tertemiz yaşadık. yoksa ne hagi'nin topçuluğu ne taffarel'in kaleciliği kalırdı. etkileşimini, 3-5 dolarını galatasaray efsanelerine laf atarak kazanan güruhu gördüğünüz yerde engelleyin.
  • 10219
    ne istediğini bilmeyen taraftar. her sezon kendine bir isim seçip onun başını yeme çalışmaları yapıp başarısız olacağını anlayınca sinip köşesine çekilir ama sonra yine en ufak fırsatta ortaya çıkar. geçtiğimiz sezonlarda bu isim muslera, keremdi şimdi yanlarına okan hocayı eklemişler. takım üzerinde hükmünün sürdüğünü, haklı çıktığını, haklı çıkmak için her yolu mübah görmeyi adet edinmişlerdir.
    21/22 sezonu avrupada işler gayet güzel yolunda giderken kıçı kırık süper lig şampiyonluğu için efsanesini sabah akşam yermiş ve yönetimin eline koz vermiştir. sonra yaşananları zaten biliyoruz. son üç sezonumuza bakıyorum yine sezon başı okan hocadan olmayacak falan derken yanıldılar, istedikleri olmadı. sonraki sezon başı yine benzer eleştiriler kasım ayını göremezler vs gırla havada uçuşuyordu sezon sonu yine malum gelen şampiyonluk. yeni sezon başındayız yine aynı şeyler. sabretmeyi asla bilmeyen bi topluluk ile karşı karşıyayız. lige iyi oynamasak da 2de 2 ile başladık, avrupa işini sıkıntıya soktuk ama hala şansımız var. ısrarla bu hocanın başını yeme çabasına anlam veremiyorum. avrupa takımlarına imreniyorsunuz ama onlar kadar ne hocanıza ne oyuncularınıza sabır gösteriyorsunuz. eleştiri adı altında saçma sapan söylemler, hakaretler. iki yıldır şampiyon yapmış hocaya tahammülümüz yok, her maça panik çıkıyor adam, kafası karışık ne dediğini bilmez duruma geldi. sürekli fatih terim ile kıyaslayıp oralardan vurmak. yıllarını galatasaraya vermiş ve bulunduğu noktaya, elde ettiği güvene, güce bir yılda değil yıllar içinde sahip olmuş efsane ile henüz üçüncü yılını bizimle geçiren hocamızdan fatih terim gibi davranmasını bekliyoruz. oyuncularıyla iletişim sıkıntısı yaşandığı iddia ediliyor ama bi bakıyorsun attığı her gol sonrası hocasına koşan bir barış alper, allah kalbine göre veriyor hocam diyen günay, eski çalıştırdığı takımdaki oyuncularının röportajlarını dinlemiştim tek kötü bir şey söyleyen yok.
    işin daha komiğini söyleyeyim hocanın iletişim sıkıntısı çektiği söylenen yerde kendisi ile kıyaslanıp övülen isim ana dilini bile düzgün konuşamayan ismail kartal. yani bu taraftara ne diyebilirsin ki. sizlere üçten fazla dil bilen hoca fazla lüks geldi. layığınız oyuncuları ile tercüman aracılığı ile iletişim kurabilen hocalar.

    çok uzatmışım taraftar konusunda aşırı doldum çünkü. ne olsun istiyorlar, her sezon başı sıkıntılı başlayıp mutlu sona ulaşmayı çok kez tecrübe etmesine rağmen nasıl keskin şekilde yargıya varabiliyorlar anlam veremiyorum. işin garibi bu kitleye karşı ne hocanı ne oyuncunu bile savunmana fırsat verilmiyor, anında aşağılanıyorsun. her şeyin en doğrusunu onlar biliyor çünkü.
    ben taraftar kitlesi olarak ikiye bölündüğümüz, herkesin sürekli kendini haklı gördüğü dahası haklı çıktım diyebilmek için inat edip uğraştığı sezonlarda mutlu sona ulaştığımızı hatırlamıyorum. üç sezon üst üste -yönetim tarafının da çok sıkıntılı olduğu bir dönemde geçerken üstelik- aynı başarıyı sürdürebilmek yeterince zor bir iş ve biz bunu başarmaya çalışanların yolunu daha da zorlaştırıyoruz.

    tanım: yönetim, hoca, oyuncular nasıl toparlanıp kendine çeki düzen vermesi gerekiyorsa taraftarın da bi kendine gelmesi lazım. başkalarını eleştirdikleri her konuda iki kat rezil davranışlar sergileyen ve sayıları oldukça da fazla olan grup.
  • 10220
    en önemli özelliği her şey olup bittikten sonra değil olma ihtimali belirdikten sonra tepki gösterebilmesidir.

    okan hoca türkiye standartlarında çok iyi bir hoca ayrıca oldukça kalitesiz bir ligde en azından kağıt üstünde harika bir kadrosu var. iki yıldır ligde çok iyi giderken geçen sene avrupada çok zorlandık. ön eleme maçlarında öldük öldük dirildik ve kaliteli ayakların devreye girmesiyle gruplara kalabildik. bayern’i zorlasak da kopenhag’a diş geçiremedik, prag maçları herkesin malumu.

    fiziksel kalitemiz düşük, size olarak avrupa ortalamasının gerisindeyiz, yaş ortalamamız yüksek. oyun kuramıyoruz, uzun topa girdiğimiz anda madara oluyoruz. buna rağmen saçma sapan profillerle ilgileniyoruz. hatta herhangi bir profil fenotipiyle de ilgilenmiyoruz, rüzgar nerden eserse onun adı çıkıyor.

    oyuncu satamıyoruz, değerini bulanı gönderip yerine ertesi gün ikamesini koyamıyoruz maalesef.

    bu saydıklarımda yönetimin de teknik ekibin de mesuliyeti var. eleştiri olmazsa ilerleme ve iyileşme olmaz. galatasaray’ın transfer sezonunu takip eden kimse ortada net bir planın varlığından bahsedemez.

    erden timur da çok hata yaptı ama insanlar onu sevapları hatalarından fazla olduğu için, iletişimi kuvvetli ve samimi olduğu için sevdi.

    okan hoca da bizi ayağa kaldırdı, 2 çok kıymetli şampiyonluk kazandı, avrupada başarılı olamasa da coşkulu ve baskılı oyunu ile bizi gururlandırdı. ama zaman zaman galatasaray oyun olarak aciz duruma düştü. oyuncularla iletişimindeki bozukluk gözle görülür bir şekilde ortada. oyunu sıkıştı, artık rakiplerin antitezine cevap veremiyor. çok isteyerek aldırdığı oyunculardan verim alamıyor. taraftar da haliyle eleştiriyor. çünkü istikamette bir sıkıntı var.
  • 10221
    sosyal medyada o kadar zehirli bir kitle belirdi ki, insanı galatasaraylılıktan soğutuyorlar. hocasına, efsanesi denecek futbolcularına öyle hakaretler ediyorlar ki insanın aklı almıyor. bu ergenler galatasaray yazarken rakip takım taraftarları gibi 6alata5aray falan yazmaya başladılar son günlerde hatta. sebebi nedir? etkileşim şımarıklığından başka bir şey değil. yarın öbür gün takım tekrar ilk devre bitmeden şampiyonluk yarışından koptuğunda bunlar ortadan kaybolacak tabii ki. türkiye gibi maç kazanmanın çoğunlukla psikolojik faktörlere dayandığı bir yerde rekor kırıp şampiyon olmayı kolay zannediyorlar tabii. fenerbahçe her şeyi devreye sokmasına rağmen şampiyon olamıyor, ondan bile ders çıkarmıyorlar.

    açıkçası bu tipleri görünce fenerlilerden daha beter olsunlar diye içimden geçirmiyor değilim ama kurunun yanında yaş da yanacak, olan bize olacak.
  • 10222
    büyük bir kısmı toxic olsa da cefakar topluluktur.
    hangi takımın taraftarı 2 yıla bir ''acaba biz soyuluyor muyuz?'' ''bizim sevmediğimiz adamlar neden yönetimde?'' ''bu takım lisenin mi, bizim mi?'' ''biz bu takım için sadece müşteri miyiz?'' düşünceleriyle boğuşuyor.
    yan branşları geç zaten yüz çevirip bakılacak durumda bile değil.
    futbol takımında ise;
    2 yıla bir maaş ödeme sıkıntıları, kadro dışı kalan futbolcular, yatak odası sırlarının paylaşılması, taraftarın en sevdiği adamların yenmesi, efsanelerin bizzat kulüp tarafından rezil edilmesi, siyasi saçma sapan spekülasyonlar, limit sorunu, her daim nakit problemi, her daim ekonomik sorun, avrupa'dan ceza yer miyiz korkusu, rakip başkanların bizim kulübümüz içerisinde etkisinin olması gibi sorunlarla uğraşıp duruyoruz.
    saha içi oyunu eleştirmeye kalksan, sen terimcisin, sen x'cisin, sen şımarıksın, sen şöylesin, sen böylesin baskıları.
    saha dışı konuşmaya kalksan, zaten galatasaray'da hiçbir zaman bu dert bitmiyor.
    ya hadi hepsini geçtim, senin benim gibi çinko karbon taraftarların bile terörist ilan edilmesine tepki göstermeyen kişiler tarafından yönetiliyoruz.
    yazık günah şu taraftara.
    mesela fb'nin başarısızlığında en büyük etken ali koç gibi görünse de aslında komplo teorileriyle kafayı yemiş, hayal dünyasında yaşayan taraftarlarıdır.
    galatasaray'da ise durum hiç böyle değildir, galatasaray başarısızsa bu başarısızlıktaki en masum olan kesim taraftarıdır.
  • 10225
    genelleyici ve içlerindeki çeşitliliği yadsıyan, bu yüzden de yanlış bir ifade biçimi. doğrusu galatasaray taraftarları.

    milyonlarca insanı içeren bir grup galatasaray taraftarları. ideal tip bir galatasaray taraftarı diye bir şey yok.

    bu milyonlarca insandan oluşan grubun içinde en yüce gönüllü insanlar da var, aşağılık katiller de. alanının en iyisi profesör de var karısını çocuğunu döven uyuşturucu bağımlısı da.

    sosyal medyadaki davranışlar bir takımın taraftarlarına özgü değil. tüm takımların taraftarları sosyal medyayı kullanıyor. içlerinde zehirli olanlar tüm takımların taraftarları arasında da mevcut.

    herkesin istediği herkesi ve her şeyi eleştirme hakkı vardır, hakaret sınırını aşamadığı sürece. kimsenin kimseye eleştiri yapıyorsun, sus deme hakkı yoktur. ifade özgürlüğü demokrasinin ve gelişmenin on koşuludur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın