• 9552
    fbjkli sürüden farklı olması gereken taraftar. kimisine göre çoktan grubu 4. bitirdik bile. el insaf, daha beş maç var. bu seviyelerde neler olabileceğini daha önce de gördük.

    gerçekten 4. de olabiliriz ama bu inançsızlık, bu negatif hava bize hiç yakışmıyor. ne takım ne hoca ne de yönetim bu kadar gömülmeyi hak ediyor. potansiyelimiz yüksek, çok daha iyi olacağımıza eminim.

    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
  • 9553
    bugün tribün maça çok iy başladı. hem savunmada hem atakta takımla beraberdi. hele top rakip kaleciye geldiğinde muazzam bir ıslık vardı. dakikalar geçtkçe goller kaçtıkça tribünde herkes düşmeye başladı. atamayana atarlar düşüncesi herkesin aklına düştü. nihayetinde golü de yiyince dağıldı tribün.

    kerem kötü bir ilk yarı geçirdi. üstüne birde ikinci yarı bir tane olumlu hareket yapmayınca ıslıklar yükseldi. hatta ıslık yükselince çoğu taraftar laf etti ıslıklayanlara.

    burada iki hata var. birincisi hocanın. adam ilk yarı kötü oynamış. neden ısrar edip adamı daha düşürüyorsun? kerem zaten genel olarak kötü başladığı maçları kötü bitiriyor. resmen yem oluyor adam.

    ikinci hata ıslıklayanların. kusura bakmayın beyler ama bu adamın 2 yıldır artıları daha fazla. hele hele sene başında, en yetenekli yerli oyuncunu ilk şampiyonlar ligi maçında ıslıklayamazsın. bunun akla mantığa yatan açıklaması yok.

    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
  • 9556
    stadyumdaki taraftar için konuşursak yenilen gol sonrası oldukça düşük mod takılmışlardır. takımı desteğiyle hiç havaya sokamadı. ne zaman ilk gol geldi taraftar yükseldi ardından ikinci gol oldu. sonrasında yapılan baskı belki 3'ü bile getirebilirdi.

    futbol sahada oynanıyor evet ama moral olarak sönen futbolcuyu yükseltmek bizim taraftarın işi. biz bu yükseltmelerle sayısız başarılara ortak olduk. nasıl ilk yarıda kurduğumuz baskılarla rakibi hataya zorlayıp pozisyonlar bulduysak ikinci yarıda buna devam etmemiz lazımdı.

    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
  • 9557
    sosyal medyasıyla, tribünüyle gün geçtikçe ortalaması yepyeni dipler keşfetmekte olan topluluk, hepimizin toplamı.

    eski toprakların sık kullandıkları bir söylem vardı. kulüp bir kez daha 14 sene şampiyon olamasa siz başka takımı bile tutardınız derlerdi eleştiriler arttığı zamanlarda. bana komik gelirdi. hatta biraz da suçu o dönemki taraftarlarda, o eski topraklarda bulurdum. neticede taraftar dediğin yeri geldiğinde kulübün yanlışına dur demeliydi, bir yerde isyan bayrağını açmalıydı.

    sosyal medyayı çok erken kullanmaya başladım diyebilirim. hatta bugün twitter'ın efsane dönemi diye anılan zamanda, anonim bir hesapta yazıyordum. kuvvetle ihtimal o dönemi hatırlayanlar kullandığım hesabı da hatırlıyorlardır. özellikle 2014'ten itibaren sosyal medyada bir tabir çıktı ortaya. yangıncı taraftar tabiriydi bu. galatasaray taraftarının diğer kulüp taraftarlarından farkını ortaya koyan bir tabirdi. biatçılıktan uzak, yanlışı eleştiren ve tepkisini belli edenlerin arasından ortaya çıkmış ve her gün yaygınlığı artacak olan bir isimdi.

    yıllar geçtikçe sosyal medya kullanımı arttı, sosyal medyanın kullananlara sağladığı menfaatler değişti ve gelişti, geleneksel spor medyasının gücü yok oldu. artık her şey fav sayısı içindi, her şey daha fazla tık almak içindi, pastadan pay elde etmek içindi ve en önemlisi 'ben demiştim' demenin kişisel tatmini içindi.

    20 temmuz 2017 galatasaray östersunds maçı belki de yakın tarihimizin en rezil avrupa anısıdır. o maçta tribündeydim. pek çok berbat futbolcu performansı izledim bu forma altında. en kötü geçen sezonlarda bile elimden geldiğince tribünde yerimi almaya çalıştım. ama galatasaray futbolcusunun bu kadar kolay değersizleştirildiği, galatasaray tribünlerinin bu kadar pasif olduğu bir dönem daha hatırlamıyorum. önceden hatırlarsanız galatasaray'ın bir deplasman fobisi vardı. bugün ise iç sahada maç oynamak kendi oyuncumuz için çok zorlaştı, deplasmanlar artık çok daha kolay gelmeye başladı. ilk olumsuzlukta tribünler cenaze evine dönüyor, sosyal medya uygulamalarına giren bin pişman oluyor, galatasaray tribünleri süperstarlarını tek maç üzerinden ıslıklıyor. tüm bu çirkinliklerin altında da yangıncı taraftar maskesi var. maskenin altında ise maymun iştahlılık, şovmenlik ve ilgi çekme ihtiyacının yattığına inanıyorum.

    20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçında gollerimize sevinecek tadım tuzum kalmadı dediğimde ufacık bir abartma payı bile yok. skor 0-1 olduğundan itibaren ''cehennem'' dediğimiz mabed, kopenhaglılar için arka bahçe gezintisine dönüştü. skor 0-2 olduktan sonra kerem aktürkoğlu, dries mertens, kerem demirbay gibi isimler oyundan çıkarken ıslıklandılar. neden? bu sorunun tek bir cevabı var. tribüne gelen taraftar birkaç bin tl'ye bilet alıyor, story çekmek ve böbürlenebileceği bir şeylere şahitlik etmek için sanki galibiyet taahhüt edilmişçesine maça geliyor, işler istenmediği gibi gittiği anda da kayış kopuyor. eskiden tribünümüzde bu 'seyirci' azken şimdi ezici çoğunluk bu gruptan oluşuyor. eskiden kelimeleri seçerek eleştiri yapan, eleştiri için doğru zamanı seçmeye dikkat eden galatasaray taraftarı bugün sahada oynanan maçı bırakıp küfür kıyamet oyuncularına saldırıyor. ama bunlar hep galatasaray iyiyken yaşanıyor. çünkü galatasaray kötüyse bu grubun ekseriyeti ilgiyi alakayı kesiyor.

    herkesi sağduyulu olmaya, rasyonel düşünmeye, galatasaray'a yakışır davranmaya haddim olmayarak davet ediyorum. şımarıklık seviyesindeki bu türden davranışlar kulübe başka hiçbir şeyin vermediği kadar zarar veriyor. bugün beraberliği bir şekilde kopartamasak tüm oyuncu grubunun psikolojisini allak bullak edip sezon boyu üzerimizden atmaya çalışacağımız bir travma yaşayacaktık ve bunun sebebi sahada mağlup olmak olmayacaktı. milyon dolarlar yatırım yapıp getirdiğiniz, büyük bütçelerle kurduğunuz kadro haftalarca üst üste kazanıp ilk mağlubiyetinde ıslıklanmayı kaldıracak zannetmeyin.

    kulübe de bunun önüne bir nebze geçmek istiyorsak sezon başlamadan satılan kombine sayısını azaltmayı, devir yasağı uygulamayı öneriyorum. 40 bin kombine satıyoruz, binlercesi her maç fahiş fiyatlara el değiştiriyor. sonra da kendi cehennemimizde boğuluyoruz. sıcak para akışı iyi bir şey fakat iç sahada, sami yen'de her maç kendi futbolcunun ayaklarının titremesine değmez. onbinlerce liralık kayıt dışı gelir kapısı olmuş tribünler. sosyal medyada da kendimce ürettiğim çözüm boş zamanlarımda hesap engellemek. sık sık karşıma saçmalıklar düşse de bir nebze daha sağlıklı bir spor timeline'ım var diyebilirim.
  • 9558
    bu sezon şu tarihe kadar maç kaybetmemiş takımın oyuncularını tek tek çöp ilan eder. maçın ortasında bir hareketle ıslıklar.

    tete vasattır, niye popülist medya şebekleri öyle dedi diye yahut oynadığı ilk maçta uçup kaçmadı diye.

    kerem öyledir, böyledir asla yetmez. daima ilk ıslıklanan olmalıdır. muslera ara ara 4.5 milyon avro alır ama rezalettir.

    daha geçen sezon şöyle 35 böyle 45 eden nelsson şampiyonlar ligi için vasattır.

    angelinho iğrenç bir yaratıktır.

    berkan ı gördüğümüz yerde itin bi yerine sokmak zaten farzdır. toreira’nın yedeği casemiro olmalıdır zinhar aksi düşünülemez.

    her oyuncumuz her an çöp olabilir. süreçle ilgilenilmez, anlık karar verilmelidir. sistemler, taktikler yalan dolandır. her oyuncunun verim verebileceği bir alan muhakkak vardır önermesi zinhar yalandır. kerem her çıktığı maçta takımı taşımalıdır. yoksa yuhalayıp sahaya gömmek elzemdir.

    bu spesifik olarak galatasaray taraftarının özelliği olmasa da bizi enterese eden galatasaray olduğu için vurgulamakta fayda var. günümüz dünyası böyle anlık yaşamayı gerektiriyorsa da lanet olsun bu düzene. 30 dakika bir maça konsantre olamayanlar mı yönetecek bu takımın kaderini…
  • 9559
    alternatifi olduğu müddetçe eldekini kötüleyen taraftar. daha ziyade türk halkının genel özelliği bu.

    azımsanamayacak düzeydeki bir kitle var ve hiçbir şekilde ikna edilemiyor, kredi sahibi olunamıyor kendilerinden. ne okan hoca ne de bazı oyuncular. en küçük tökezlemede saldırmanın karşılığı da "burası galatasaray, başarısızlığa tahammül yok."

    hiç düşünüyorlar mı acaba "bu başarısızlığın sebeplerinden biri de biz miyiz?" diye?
  • 9560
    gerçekten bazı konularda çok ayıp eden bir kitleye dönüşüyor. başarılı bir takım ilk tökezlemede yerden yere vurulmaz. fb taraftarı bu kafada olduğu için takımlarının beli doğrulmuyor. biz de gitgide onlara benzedik. hangi takım tüm maçları kazanmış? hangi takım her maç iyi oynamış?

    söylemek istemediğim bir gerçeği artık dillendireceğim. toplumdaki kutuplaşma öyle bir boyutta ki; berbat oynayan ama giydiği bir tişört ile bir tarafın parçasıymış gibi kabul edilen ikinci lig topçusunu sosyal medyada eleştirebilmeye en az 30 puanımız falan gittikten sonra imkan bulabildik. hala şu kadroda yeri olduğunu savunanlar az değil. ama bize kupalar kazandıran süper ligin en iyi bir kaç futbolcusundan birini ise maç öncesi yaptığı hareketin yalnızca öbür tarafa ait olduğunu sanan bir kitle sudan sebeplerle eleştiriyor. bunun sonu da gelmeyecek. hep bir şey bulacaklar. bir gün pas verdiği için öbür gün vermediği için elestirecekler.

    sağduyulu da çok ama toplumun hali ortada.
  • 9561
    galatasaray futbol takımı 100 maçın 99unu kazansa, 1 tanesini kaybetse veya berabere kalsa. ıslıklayan taraftar.

    bursalıyım, bursaspor taraftarından nefret ederim. gördüğünüz gibi bursasporun hali ortada.

    1 maçta yargı dağıtan taraftar, aman okan buruk şöyle, aman kerem böyle.

    benim gördüğüm, iyi oynadığımız bir maçta skor alamadık hepsi bu.

    tüm oyuncularımızın yüreğine sağlık.
  • 9562
    oyuncusunu ıslıklamayan kitledir. oyuncusunu en kritik (ya da en önemsiz) maçta ıslıklayan, 80. dakikada küfür ede ede çıkan, sosyal medya bağımlısı, müptelası, oradaki maymuları kendine otorite bilmiş maymun iştahlılar galatasaray taraftarı değil olsa galatasaraylı gibi görünen iki ayaklı canlılardır. bakalım tedbirler başladığında neler olacak?
  • 9564
    toplumun yaklaşık %40’ı.

    türkiye toplumunun yaklaşık 35-40 milyon kişilik bir alt kümesi. ülke toplumunun neredeyse bütün özelliklerini bire bir yansıtan bir alt kümesi.

    toplumun ortalama zeka seviyesinden memnun olacağımız gün, taraftarımızın da ortalama zeka seviyesinden memnun olacağız. ama mevcut şartlar altında maalesef o gün yaklaşmıyor, gittikçe uzaklaşıyor.
  • 9566
    dönem dönem şımarklığı zirveye vuran taraftardır. elimizdeki geçen seneyi şampiyon bitirmiş, bu sezonu namağlup götüren hocayı elinde olsa maç bitmeden kovacak adamlar var her yerde. bir de 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı özelinde ilk yarıda 3 atacak konumdayken. seneler önce mancini ile oynadığımız ilk yarısı 3-0 biten kopenhag maçından tek farkı topları içeri sokamamazdı.

    bu taraftara gerekecek şey şu dönemde okan hocayı gönderip şöyle sezon sonu kallavi bir 5.lik almaktır. sonra o şımarıklık yavaş yavaş söner.
  • 9567
    daha sezonun başında, herkesin iple çektiği ilk şampiyonlar ligi sınavımızda futbolcu ıslıklamaya başlayan taraftar topluluğu.

    bana göre asıl suç bu taraftara bileti dağıtanda. son birkaç yıldır kombinem var her maça gitmeye çalışıyorum. kapalı, eski açık, yeni açık, numaralı her tribünlen birçok maç izlemişimdir. maça gelmek isteyen eşim dostum için bilet ararken karşılaştığım bazı durumlardan bahsetmek istiyorum size;

    sözlük bilet aranıyor entrysinden sadece 1 kez bilet alabildim, onun dışında hep çeşitli bilet devir uygulamaları ve twitter üzerinden bilet aradım. özellikle geçen sezonda başlayan ve bu sezonda aynı şekilde devam eden bir çirkinlik söz konusu.

    bu işi(bkz: karaborsacı) meslek edinmiş insanlar var. çoğunun bilet kaynağının kimler olduğu da bu tribüne yıllardır emek veren birçok kişi tarafından tahmin edilebilir diye düşünüyorum. dün akşamki maçta (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı) sözde devir işlemleri yapılmıyordu. bu bahsettiğim karaborsacı arkadaşlar için ise hiçbir problem yok, sizden fahiş ücreti alıyorlar ve bir şekilde bilet size geliyor.
    liste usulü yükleniyor deniliyor biletler, liste usulü nedir açıklayayım size. siz ad soyad ve tc veriyorsunuz belki birkaç saate belki 1 güne bilet sizin adınıza sanki passo'dan satın almışsınız gibi geliyor. bu arada bu konu sadece iç saha maçları için değil geçen sezonun sonlarından beri deplasman maçları için de geçerli oldu.

    burada bence devreye kulüp tarafından bilet işleriyle görevlendirilmiş kişiler giriyor. isimler bu işle ilgilenen kişilere gidiyor ve onlar tarafından yükleme yapılıyor. yani karaborsaya parayı verirken arada kaç kişi nasipleniyor o verilen paradan belli değil.

    durum böyle olunca gerçekten tribün yapacak olan adam yerine, parasını ödedik kardeşim oynayacak bu adamlar diyen tayfa stadyuma doluşuyor ve stadyumun bir kısmı futbolcu ıslıklarken bir kısmı onları bastırmaya çalışıyor ve kendi içimizde çatışıyoruz.

    yani demem o ki; futbolcuyu daha ilk şampiyonlar ligi maçında ıslıklayan taraftar suçludur ancak bu taraftar profilinin stadyuma girmesine katkı sağlayan kim varsa en az ıslıklayanlar kadar suçludur. bana göre, asıl önüne geçilmesi gerekilen konu bu düzendir.
  • 9568
    her geçen yıl artan bir yüzdeyle gündelik taraftar kitlesine içinde barındıran taraftar grubudur. artık eski usul bizim gibi geleceği de düşünen, geçmişte yapılanlardan referans alan taraftar pek kalmadı.

    bu bahsettiğim ve son 5-6 yılda piyasaya çıkan yeni güruh, sadece maçın ilk düdüğü ile ortaya çıkan ve maç sonu sosyal medya paylaşımları ile taraftarlığını sona erdiren bir güruh. heyecanını yaşıyor, stresini atıyor, sonuca göre ya abartı şekilde övüyor ya da abartı şekilde sövüyor geçiyor. onun dışında hayatında galatasaray yok. dolayısıyla sen bu adama "bu maç kötü oynayan oyuncu 1-2 hafta önce böyleydi veya gelecekte şöyle olacak" diye anlatamazsın. denemeye bile gerek yok.
  • 9569
    çok uzun yıllar kombinemle maçlara gittim. uzun yıllardır da gitmiyorum. tribünde değişmeyen tek şey takımın sana ihtiyacı olduğu anda desteklemeyip herkes gergin bir şekilde bekliyor. beğenmediğim ultraslandan beğenmediğim tezahüratlarda olsa en azından cılız bir ses onlardan geliyor. onun dışında mesela dün ki maçta. adamlar kırmızı görene kadar taraftar yok. taraftar zaten adamın sarı alacağını anlamadı bile. bizim taraftarı da hakem uyandırdı biraz. maç berabere iken veya takım öne geçince herkes tezahurat yapıyor. önemli olan geri düşünce ateşlemek.
    sonra kendi evinde puan mı kaybedilir. sen sahadaki takıma kendi evinde olduğunu hissettir, tribünde yaşadığın gerginliği yansıtma bak o takım neler yapacak sahada.
  • 9570
    insanımız çok cahil. maalesef bu artık galatasaray taraftarına ve tribününü de yansımış durumda. çünkü insanlar artık izlediği ile değil okuduğu duyduğu ile şekil alıyor galatasaray'a karşı.

    muhtemelen şuan maçın son 10 dakikası tekrar oynanacak deseler ve stada dönsek muslera falan ıslıklanır. sosyal medya öyle yazdı çünkü.

    futbolu çok bilmeyen, futboldan çok anlamayan doğu batı alt taraftarı belliydi eskiden. genelde kel, zengin görünümlü abiler olurdu, en fazla alkış yaparlardı. ıslık mıslık bilmezlerdi. şimdi onların yerini futboldan hiç anlamayan genç şımarık turist ama her şeyi bildiğini sanan tayfa aldı. ıslık olayı arttı. cehaletin çözümü hala bulunumadı, galatasarayımız da bundan nasibini alıyor maalesef.
  • 9571
    oyuncularından her maç skor ve üstün performans bekleyen taraftarın beklentilerini doğru ayarlaması gerektiğini düşünüyorum, futbol arkadaşlar bu, basketbol maçı izler gibi atışlarda yüksek bir başarı yüzdesi bekleyemezsiniz.

    cl rekorunu hala beşiktaş'ın elinde tuttuğunu, maçların ortalama 2-3 gollü olduğunu göz önünde bulundurursak denemenin, denemekten vazgeçmemenin, ilk denemede atmaktan daha doğru olduğunu anlarsınız. çünkü biri size belki 1-2 maç kazandırabilir, diğeri ise muhtemelen sezonun tamamını kazandıracaktır.
  • 9572
    içlerinde bolca kötü insanın da bulunduğu topluluk. kombinelerini hiç tanımadıkları, tribün performanslarını hiç bilmedikleri insanlara fahiş fiyatlardan satıyorlar. bir de üstüne takımımıza kötü eleştirel yorumlar yapıp keyif kaçırıyorlar. hem ana mesleğinin yanında ek iş olarak karaborsacılık yapacaksın hem de bu takımı seviyorum diyeceksin, sizce de oksimoron değil mi? zamanında çok eleştirdiğim, hatta sucuk ekmekçi bunlar dediğim ultraslanın yaptığı tezahüratlar olmasa nasıl tribün desteği alacak bu takım?
  • 9573
    halkın ekonomik açıdan bir çıkar yol bulmaya çalışması ve şirketlerin de bir bir halka arza açılmasıyla birlikte biliyorsunuz bir borsa fenomeni oluştu. hayatında ilk defa bir hisse alan insanlar, aldığı minicik hisseyle o şirketin tezgahtarlarını kontrol etmeye, çalışanlara söz geçirmeye falan çalışıyorlar. tam anlamıyla cehalet özgüveni ile oluşan, popüler tabirle cringe bir durum.

    işte bizim galatsaray taraftarı da aynı bu hisse alan insanlar gibi. 5-10 yılda bir iyi kadro görünce dünyanın futbolla en ilgili taraftarı olup, bir youtube katıl üyesi olarak kendini takımın sahibi sanıyor. asıyor, kesiyor, onu gönderip, diğerini getiriyor. maç içinde büyük efor sarfeden oyuncusunu yuhluyor. hiçbir öngörü, hiçbir analiz yapmadan en ilkel dürtülerle hareket ediyor. sosyal medyadaki taraftarların söylemlerine göre takım yönetilseydi 365 gün transferin açık olması gerekirdi. çünkü bir günde bütün 11 bozulup baştan kurulabiliyor. hayatında sadece bir kere bile 100 metrelik bir mesafede orta seviye hızla bir defalığına koşsaydınız sahadaki sporcuların eforuna saygı gösterirdiniz. yanlış anlamayın topla da koşun demiyorum.

    neyse şu hissedar taraftar profili bir an önce ortadan kalksın da biz de takımımızdan zevk alalım. başarı da, başarısızlık da olağan durumlar. ağızdan salyalar çıkmadan, hepsinin keyfini çıkarmayı bilmek lazım.
  • 9574
    kendi kendini gazlayıp, beklentiyi arşa çıkararak ilk olumsuzlukta takımı dağdan taşa vuran bir garip kitle oldu son zamanlarda. ben bunu yeni kuşağın tüketimsel açlığına bağlıyorum. o gitsin, bu gelsin. bir de bunu deneyelim, yok bu da tutmadı. aa bu 10 maç iyi 1 maç kötü yuuuhhhhh nasıl olur? bu tepkilerle başa çıkmak futbolcunun kendisine bağlı. müşteri haklıdır, taraftar kurban ister. bu çok uzun zamandır böyle. ancak aklı başında futbolu bilen, geleceği okuyabilen ve geçmişten ders alan taraftarlar yangın için daha çok erken olduğunun farkında. geçen seneden daha iyi olmamıza rağmen beklentiyi gereksiz yükseltip uzay takımıyız gibi davranmaya başladık.
    bilmiyorum ya avrupa ligleri takip edilmiyor ya da gerçekten bu oyunun dokusu anlaşılmıyor.
    bu bakımdan o bunu ıslıklamış, o buna alkış yapmış demekten ziyade tribündeki bu evrenselliği ve çeşitliliği özümseyip zevk almak en doğrusu. sonuçta 5 parmağın beşi bir değil. stadımız da ali sami yen değil. 18-19 bin kişiyi organize etmek başka 52 bin kişiyi organize etmek başka.
    ua alkışlar, üni ıslıklar, tekyumurk küfreder, münferit aa ben nereye geldim şaşkınlığıyla mutluluktan tepkisiz kalır.
    önemli olan sabırdır. zaten 2 ay sonra ak mı kara mı göreceğiz. buradan bütün taraftarımızı itidale davet ediyorum.
  • 9575
    "galatasaray taraftarı" ve "statta yer alan galatasaray taraftarı" diye iki ayırmak lazım bu başlığı.

    ben tribünde ıslığa, tepkiye karşı bir adam hiçbir zaman olmadım, gerektiğinde yapılır ama bu sezon gereken bir durum yok. galatasaray stadında da genel olarak sağduyu hakimdir ve insanlar bilinçlidir. molde maçında da, kopenhag maçında da ıslık alkışla bastırıldı zaten. ancak ıslıklayan insanlara dair otokontrol mekanizmasına ve tepki gösterme hakkına sahip tek topluluk da yine stadın içerisindekilerdir. lig maçlarında doğu tribüne gitmenin bedeli 2.000, batı tribüne gitmenin bedeli 3.000 lira. şampiyonlar ligi maçında bedeller bu tutarların iki katı. exxen'e, bein'e küfür edip, kaçak yayın kovalayarak maç takip edenlerin; ömründe stada adım atmamış olanların; "bu taraftar mal ya, ne diye ıslıklıyor" diye tribündeki insanlara galatasaraylılık dersi vermeye kalkması saçmalık. o bedelleri ödeme gücüne sahip insanlar arasında çok sayıda vefakar, cefakar taraftar bulamazsınız. var elbette ama o tutarları ödeyebilmek için zorlanan, zorlandığı için de stada geldiğinde sadece ve sadece mükemmeli görmek isteyen tahammülu az bir bir kitle de var. ekonomik sorunu olmayan, bu tutarları kolayca ödeyebilen ancak başarısızlığa tahammülü olmayan ve genel olarak hayatında yüksek standartlara alıştığı için, aza veya kötüye tepki gösterme hakkını kendinde bulan bir kitle de var. bunların dışında pek farklı özelliğe, kişiliğe sahip insan da var. içinden o an ne geliyorsa onu yapıyor insanlar statta; büyütmek, abartmak yersiz. abartılı boyuta geldiği zaman zaten ıslıklayanlara yönelik küfüre ve hatta şiddete ulaşan boyutta reaksiyon oluyor. ama sorunu çözmek adına bir yöntem belirleme hakkına sahip olan insanlar da yine stattaki galatasaraylılardır. başkaları değil.

    stadın dinamiği ve bileşenleri hakkında sadece stadın içerisindekilerin konuşma hakkı olduğunu düşünüyorum kısaca. stad zaten kendi kontrol mekanizmasını ve frenleme sistemini kendi içerisinde oluşturuyor. galatasaray için maddi ve manevi emek vermeyen insanların, burada veya başka platformarda stadın içerisindeki galatasaraylılar hakkında amiyane tabirle racon kesmeleri yanlış. galatasaraylılık dersi alması gereken kimse yok statta. içeride yanlışlar olabilir ama içeride olanlar, içeride olabilmek için yaptıkları maddi ve manevi fedakarlıklarla zaten pek çok galatasaraylının önüne geçmişlerdir. maddi olarak durumu olmayanlara sözüm yok ama tamamen keyfi bir şekilde kulüp için herhangi bir şey yapmayan insanların hiç kimseye öğretebilecekleri bir galatasaraylılık yok. burada biraz herkesin yerini ve sınırını bilmesi lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın