• 9527
    tezahüratlarda geçen “yönetim, futbolcu, taraftar; şampiyonsun galatasaray” sözündeki taraftar faktörünün son 24 saatte ağırlığını koyarak sadece sözde etkili olmadığını göstermiştir. yönetime direk şu mesajı vermiştir taraftar; risk alacaksan da değme ihtimali olan futbolcuda(bkz: tanguy ndombele) al, içi geçmiş topçularda(bkz: matias vecino falero) değil.

    tek kelimeyle helal olsun, gurur duydum.
  • 9531
    vecino transferini veto eden taraftar. vecino yem miydi, menajer oyunu muydu yoksa gerçek miydi bilmiyorum. adamın uçak bilgisine kadar paylaşıldı sonuçta. ben ciddi şekilde transferin taraftar tarafından iptal edildiğini düşünüyorum. çok şeyler gördük yaşadık ama 3 eylül'ü 4 eylül'e bağlayan gece yaşanan şey çok ekstraydı. öyle bir hızla öyle büyüklükte bir yangın başladı ki sabahın 5'inde falan hala ortalık yıkılıyordu. galatasaray tarihinde de ''vecino yangını gecesinde ne yapıyordun?'' diye insanlar birbirine soracak artık.

    ben olanları gördükten sonra 3 gibi falan ''bu taraftar bu adamı aldırmaz.'' diye rahatladım. futbolcunun kendisinden tamamen bağımsız eğer taraftara rağmen o adam bugün istanbul'a inmiş olsaydı olacakları düşünemiyorum.

    ''ankara'dan ferman geldikten sonra istanbul'da padişah olsan kellen gider.''
  • 9532
    (bkz: #3719745)

    şu durumun farkında olan kaç kişi var acaba içlerinde? maalesef, düşmanının elemanı tarafından icra edilen operasyona katkı verdi büyük çoğunluğu.

    taraftar erden timur'u hak etmiyor ama erden timur daha iyi bir galatasaray'ı hak ediyor. bu paradoks içinde eğer kazanan taraftar olursa kaybeden galatasaray olacak. çok şey yazmak istiyorum ama hala eleştiri iyidir, biz biat etmeyiz, hür geldim hür giderim vs. diyerek bir algı operasyonuna figüran olduğunu fark etmeyecek çok mensubu var.

    erden timur'u eleştirmeye hakkı yoktur. ister sözlükten atın ister küfredin. ifade özgürlüğü, demokrasi, biat kültürü vs. hiç bir ifade erden timur'u eleştirmeyi haklı çıkarmaz. 2011'den burada yazarım. böyle bir tarzım yok ama bazı şeyleri direkt söylemek lazım.
  • 9533
    hiçbir şekilde memnun olmayacak taraftar. kronolojik olarak çok komik duruyor gerçekten. istediği şeyi alamadığında ağlayan bir çocuk gibi. sol bek? iyisinden alındı. kanatlar? belki en iyileri alındı. 10 numarada oynayabilecek adam? en iyilerinden biri geldi. forvet? yaşayan ve aktif en iyilerinden biri geldi. orta sahaya takviye yapıldı. form tutacak ve almanya gibi ligde 32 milyonları görmüş bir kariyer geldi. sonrasında bir isim düştü ve yangın başladı. olayın iç yüzünü bile bilmiyoruz doğru dürüst. sonrasında bitmedi kariyerine ol'da inanılmaz işler yapıp bir kamyon paraya pl yapmış bir adamı getirdin ki fransa milli takımında oynamış. tandeme 40 milyon bonservis görmüş kolombiya milli takım stoperi geldi.

    e tamam daha ne istiyorsun? yok.

    bu sefer de takım içi dengeleri düşünmemiz lazım. bilmem kim küser, bilmem kim baş kaldırır. dünyanın büyük bütün kulüplerinde bu iş profesyoneller tarafından yürütülüyor ve bu işin de arkasında daha düne kadar göklere çıkartılan bir adam var. erden timur. maaş yükü, bonservis bedellerini eşit miktarda ağırlık şeklinde kulüp ve sponsorlar arasında dağıtıldığını görüyoruz.

    şl'ye çıktık sonunda, şükür. bu saatten sonra evine ekmek götürürken zam alabilmek için, takımın içindeki takım oyuncusu olup, iyi işler yapan adamlar zammı kapacak. bu hangi şirkete giderseniz böyledir. profesyonel iş dünyasında takım içi dengeleri bozan adam grup dışına atılacağını bilmeli. şunu net bir şekilde gördük ki, değerini bulan yahut bulduğu değeri elinin tersiyle iten adamlar, bir şekilde ihraç olur, yerine yenisi gelir ve onun aynı hataları yapmaması için farklı stratejiler uygulanır.

    şu galatasaray kadrosunun içinde kendine yer buluyorsun ve eğer hakkın olmayan şeylerin peşinden koşarsan, şu kadronun içinde olup olmayı deli gibi arzulayan adamlara kendi elinle yol açmış olursun.

    aslında şunu demek istiyorum. birileri galatasaray iyiyken çelme takıp düşürmeyi çok seviyor. dört bir koldan yine sahada ezemeyecekleri adamları, saha dışında ezme görevi yine kendilerine verilmiş belli ki. istisna etmeden destek olmak bu kadar zor mu ya? galatasaray kültürü eleştiri kültürü falan diyerek işin içinden sıyrılamayız. galatasaray kültürü madem öyle "destek kültürüdür" de aynı zamanda.

    galatasaray'ın tarihinde şu kadroya yakın kadrolar belki çıktı ama bu kadro çıkmadı. hiç olmazsa sosyal medyada görünmemesi ve sporcuları mahçup etmemek adına, sesimizin tonunu düşürüp, sadece destek olarak onları bir nebze olsun motive edebiliriz. karşı taraf en ufak bir durumda üzerimize atlamaya zaten hazır.

    karar sizin.
  • 9534
    bir durum hakkında farklı düşüncelerini sahip ve bu konuda karşısındakiyle kanlı bıçaklı konuma gelebilecek, yine aynı adamla 1 gün sonraki maçta düşünmeden kolkola girebilecek topluluk.

    eleştiri ve kenetlenme. bu iki mantaliteye aynı anda şu kadar sahip başka bir taraftar bilmiyorum. şurada galatasaray taraftarı şöyledir, böyledir diye bile birbirimize girebiliyosak ciddiye alın bu dediğimi. gücümüzü gerçekten buradan alıyoruz. aslında çok süslü de konuşmak yersiz. daha net bir ifade kullanalım.

    aslolanın galatasaray olduğunu bilen taraftar.
  • 9535
    ortalama seviyesi fenerbahçe ve beşiktaş taraftarından yüksek olan taraftardır. hiç ''ya aynı toplumun parçası hepsi aynı'' kafasına girmesin kimse.

    galatasaray taraftarı pek çok konuda toplumla aynıdır. ama iş kulübe gelince değişir. misal para babası diye hiç bir başkana tapmaz, zengin diye x başkan olsun rüyaları kurmaz, kulübün anahtarını 1-2 kişiye teslim etmez. vasat oğlu vasat, puan yağmacısı başkanları olsa koltuğunda barındırmaz, 6 ayda sille tokat yollar. başarılı dahi olsa bir yöneticinin, bir başkanın ayıbını yanlışını gördüğü an tepkisini koyar. ama bilerek ama bilmeyerek ekseriyeti tevfik fikret'in de dediği gibi fikri hür, irfanı hür, vicdanı hürdür.
  • 9536
    geçen sene okan buruk’u göndermeye çalışanlar,
    transfer sezonunda erden timur’u komisyonculukla suçlayanlar,
    zaniolo, oliveira gibi oyuncularını değersizleştirenler,
    transferler geciktiği için erden timur’a hakaret edenler,
    transferler gelince maaş dengesinden bahsedenler,
    transferler yapılınca yabancı kuralı var sorun çıkacak diyenler,
    bugün durduk yere bakambu’ya sallayanlar…

    bana bu akış normal gelmiyor, sözlükte bir ekip sürekli kaos çıkarmaya çalışıyor gibi. bunu da galatasaray taraftarı farklı eleştirir fikrinin arkasına saklıyorlar. ama galatasarayın gerçek taraftarı birlik beraberlik sağlayan bölünmeyen taraftardır. kaos ortamından güçlü çıkandır, kaos çıkarmaya çalışan değil. son zamanlar sözlükte ve sosyal medyada normal olmayan olaylar oluyor, belki de birilerinin fıtratında olmayan şeylere hizmet ediliyordur.
  • 9537
    tarihinin en pahalı kadrosunu oluşturan takımımız. ayrıca bildiğim kadarıyla türk futbol tarihinin de en pahalı kadrosu. gerçekten de özellikle yabancı sınırı olmadığı noktalarda şampiyonlar liginde rekabet edebilecek düzeyde bir kadromuz oldu. tabi bunu ziyech, zaha ve ndombele'nin form tuttuğunu düşünerek yazıyorum. böyle bir durumda avrupada tam bir underdog takım oluruz ve baya bir can yakarız. yani işin hamur kısmı tamam. gerisi artık okan hoca ve ekibinde. uzun zamandır bu kadar geniş ve skoru her an değiştirebilecek nitelikte oyuncu barındıran bir 11'imiz olmamıştı. umarım uyumları da güzel olur ve harika bir sezon izletirler bize.
  • 9542
    hüsnükuruntu, her transfer döneminde galatasaray taraftarının kitlesel olarak büründüğü ruh hali. ingilizcede çok kullanılan wishful thinking tabirinin dilimizdeki ikizi. *

    2023-2024 yaz transfer döneminde bundan bolca gördük. örneğin kerem aktürkoğlu, önceki sezonu asist kralı olarak tamamlamış, formda, yaş olarak hala genç sayılabilecek bir noktada ve takımın kaptanlarından biri olmasına rağmen galatasaray taraftarının yaptığı ideal kadrolarda çoğu zaman kendine yer bulamadı. üstelik 3 yerli oyuncu oynatma zorunluluğu ve galatasaray'ın bu konudaki sıkıntısı belli olmasına rağmen. neden? çünkü kerem aktürkoğlu'nun futbol dünyasında tanınırlığı wilfried zaha ve hakim ziyech'e göre daha az. öndeki üçlüyü zaha-icardi-ziyech olarak yazdığında daha yakışıklı duruyor. fakat ben bu sezon başında yazılan ideal 11'lerin veya ideal hücum üçlülerinin hep beraber oynadıklarını pek görmedim. geçen sezonun ilk haftasında ideal ön taraf üçlümüz kerem-seferovic-yunus'tu ama sezonu bitirirken kerem-icardi-zaniolo üçlüsü sahadaydı. bu üçlüde değişmeyen tek ismin kerem olması da epey ironik.

    şimdi de leo dubois üstünden benzer şeyler görüyoruz. yaklaşık son 1 haftadır, kötü planlama kurbanı olan sözleşmeli oyuncu için düşük kalite istanbul takımlarına kiralık gönderme hüsnükuruntusu baş gösterdi. neden? çünkü dubois gidince kadrodaki yabancı sayısı tamam olacak. hadi git dubois. fm/cm diliyle; add to transfer list, offer to clubs: pendikspor, kasımpaşa, karagümrük, başakşehir, eyüpspor. olsa çok iyi olur ama kimse oyuncunun maaşını, hedeflerini, buraya gelirken kendisine verilen vaatleri, geçen sezonu nasıl geçirdiğini konuşmuyor. üstelik önümüzde linnes, maicon, luyindama ve hatta geçen seneden omar elabdellaoui örneği var. sen bu oyuncuları teneke bağlayıp göndermeye çalıştın, olmadı. akıllanmadın mı? "olsa çok iyi olur" noktası taraftarlar için muazzam bir sığınak ve tartışma/yorumlama kapatıcı hale geldi. aynı duygu yönetimlere de sirayet ediyor. realite ise herkesin duymaktan kaçındığı, önemsemediği ve bakmadığı bir olgu haline geldi. (ayrıca bkz: post-truth)

    sözlüklerde hüsnükuruntu tanımı; kanıt, rasyonellik ya da gerçeklik üzerine olmaktan çok, hayal etmesi zevk veren şeyler üzerine karar verme ve inanç oluşturma kavramı olarak geçer. daha basitçe ise, kişinin doğru veya iyi olmasını istediği şeye gerçeklik atfetmesi veya inanmak istediği şeyi zayıf bir şekilde gerekçelendirilmesidir. bunun sporda, özellikle futboldaki yansıması ise genelde transfer döneminde ve kadro planlamasında karşımıza çıkıyor. ileriye dair kulağa hoş gelen, hayal etmesi güzel fikirler olduğu zaman herkesin akıl melekeleri adeta uçup gidiyor. yoksa daha florya'dan içeri bile girmemiş olan davinson sanchez'in 5 gün sonraki kopenhag maçının ideal 11'ine yazılması başka nasıl açıklanabilir? veya tanguy ndombele'nin birden bire lyon günlerine geri dönüp 65 milyon euro bonservisli halini süper lig'de izleteceğine inanmak (hoca da sözlüden 100 verse) olsa olsa pollyanna temennisidir.

    ingiliz ünlü yazar christopher booker, hüsnükuruntu için "fantezi döngüsü" tanımını kullanmış. bu tanım aslında futbol ve taraftarlar için daha uygun sanırım. belki de, benim de çok sevdiğim fantezi futbol oyunu da biz taraftarların bu duygusunu sömüren bir oyundur.

    yine de şarkıda dendiği gibi "bir umuttu yaşatan insanı.. " diyelim ve wishful thinking içinde wishful thinking yaparak entry'i bitirelim. *
  • 9543
    geçen sezon ki (2022-2023) atmosferi bu sezon yakalayamamış taraftardır. hatta daha da ileri gidiyorum sezon öncesi yapılan imza töreninde bile daha büyük bir coşku vardı. 2 tribün açık olmasına rağmen başkan konuşurken oluşan uğultu çok iyiydi. bu sezon futbol müsabakası olarak içerdeki hiçbir maçta tribün performansı iyi değildi. sağolsun taraftarımız stadımızı dolduruyor, talep yüksek ama atmosfer olarak geri kaldık.

    16 eylül 2023 galatasaray samsunspor maçında apo'nun attığı 3. golde sevinç olarak 'heeeeey' diyen taraftarlar gördüm. 'heeeeey'in anlamı ne biliyor musun? 'lig artık sarmıyor, şu şampiyonlar ligi başlasa da heyecanımız geri gelse' rehaveti. yarın 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçıile başlıyoruz. buyurun sahne sizin...

    mesele tezahürat da değil. rakibe ve hakeme baskı, ıslık, uğultu ne bileyim takımı ateşleme vs. yeterli benim için. kendi özelimizde söylüyorum takım ve taraftar bütünleştiğinde yenemeyeceğimiz takım yok. sinerji bizden sorulur.
  • 9544
    futbolu tamamen futbolcular üzerinden okuyan taraftar grubu. büyük çoğunluğumuz kötü giden durumu değiştirmenin çözümünün pil değiştirir gibi oyuncu değiştirmekten geçtiğini düşünüyor. “şunu çıkar, bunu sok”, “şunu yolla, bunu al” ile her sorunun hallolacağına inanıyor. teknik direktör ne istiyor, nasıl bir oyun oynamaya çalışıyor, oynatılması istenen oyuncu ihtiyaca cevap verebilecek mi gibi sorular ile ilgilenilmiyor. sonra da, belli bir reputasyonun altındaki futbolcuların şiddetle reddedildiği transfer sezonunda, molde’nin no name topçuları tarafından haşat edilince şaşırıp kalıyoruz.

    bunların hepsi normaldir. ben de dümdüz bir taraftarım, süper lig haricinde en son ne zaman maç izledim onu dahi hatırlamıyorum. futboldan katiyen anlamıyorum. ama bildiğim tek bir şey var, futbol bu kadar tek boyutlu bir oyun değil. her oyuncunun birbirinden farklı yetenek setleri var ve bazıları teknik direktörün kafasındaki oyuna daha uygun. kötü de oynasa, o futbolcuyu kafasındaki seviyeye çekmek için üzerinde ısrar edebilir. hatta bizim kötü oynadığını düşündüğümüz futbolcudan istediklerini alıyor da olabilir.

    bu sebeple bizim biraz salmamız lazım şu işi. kendi kıstaslarımıza, kendi ölçütlerimize göre değerlendirdiğimiz futbolcuların üzerinde aşırı anlamsız baskı kuruyoruz. misal iki maç sonra angelino tribünde ıslıklansa şaşırmayacağım, yaşandı bunlar çünkü.

    taraftar çok kıymetlidir, evet. ama duracağı yeri de biraz bilmesi lazım.
  • 9549
    son yıllarda bizi diğer rakım taraftarlarından ayıran bir çok özelliğini yitirmeye başlayan taraftar. arkadaşlar bizim kültürümüzde maç oynandığı esnada futbolcusunu yuhalamak, ıslıklamak yoktur. kaldı ki bu maçta yuhalamayı gerektirecek bir şey de yoktu. evet iyi oynamayan futbolcularımız oldu ama her maç iyi mi olacak yahu bu adamlar? onlar da insan. bir maç birisi kurtarır, diğer maç birisi. sen taraftarsan destek vereceksin sonuna kadar. ha çok hevesliysen maç sonunda ne halt edeceksen et. ıslıkla, bağır, çağır. maç oynanırken futbolcuların ritmini düşürme. ayıp. bu takım şampiyon takım ve sezonun henüz başı. inanın tv karşısında çıldırdım. tribünde olsam ve ıslıklayanları görsem neler yapardım bilmiyorum. yazık etmeyin takıma. öyle taraftarlık olmaz. sosyal medyada yorum yapan bir iki zibidinin algılarına gelmeyin. bu takım bizim. sahip çıkın. şampiyonlar ligi zor kulvar. evvela orada devamlı olmamız lazım. bu da ligde şampiyon olmadan olmuyor. sezon uzun. futbolculara ihtiyacı olan desteği verelim sadece. kadro zaten kaliteli. gerekeni yapacaklardır. benim inancım tam.

    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
  • 9550
    sosyal medya mecralarındaki bir kısmı fatih terim’in hıncal uluç’u eleştirirken benzettiği firavun’a dönüşen taraftar grubudur.

    transferden, maaş yüküne, takım içi dengelere, futbolcu sağlığından, idman programlarına, sporcu beslenmesine, stad zeminine kadar geniş spektrumdaki konularda fikir ve söyleyecek söz sahibi olmak hakikaten inanılmaz bir bilgi birikimine sahip olmayı gerektiriyor ya da şişirilmiş bir özgüvene.

    bir gün emir timur dediğin insanı ertesi gün istifaya davet etmek. alkışladığın kerem’i stadda maç esnasında yuhalamak olmuyor, olmamalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın