9555
sosyal medyasıyla, tribünüyle gün geçtikçe ortalaması yepyeni dipler keşfetmekte olan topluluk, hepimizin toplamı.
eski toprakların sık kullandıkları bir söylem vardı. kulüp bir kez daha 14 sene şampiyon olamasa siz başka takımı bile tutardınız derlerdi eleştiriler arttığı zamanlarda. bana komik gelirdi. hatta biraz da suçu o dönemki taraftarlarda, o eski topraklarda bulurdum. neticede taraftar dediğin yeri geldiğinde kulübün yanlışına dur demeliydi, bir yerde isyan bayrağını açmalıydı.
sosyal medyayı çok erken kullanmaya başladım diyebilirim. hatta bugün twitter'ın efsane dönemi diye anılan zamanda, anonim bir hesapta yazıyordum. kuvvetle ihtimal o dönemi hatırlayanlar kullandığım hesabı da hatırlıyorlardır. özellikle 2014'ten itibaren sosyal medyada bir tabir çıktı ortaya. yangıncı taraftar tabiriydi bu. galatasaray taraftarının diğer kulüp taraftarlarından farkını ortaya koyan bir tabirdi. biatçılıktan uzak, yanlışı eleştiren ve tepkisini belli edenlerin arasından ortaya çıkmış ve her gün yaygınlığı artacak olan bir isimdi.
yıllar geçtikçe sosyal medya kullanımı arttı, sosyal medyanın kullananlara sağladığı menfaatler değişti ve gelişti, geleneksel spor medyasının gücü yok oldu. artık her şey fav sayısı içindi, her şey daha fazla tık almak içindi, pastadan pay elde etmek içindi ve en önemlisi 'ben demiştim' demenin kişisel tatmini içindi.
20 temmuz 2017 galatasaray östersunds maçı belki de yakın tarihimizin en rezil avrupa anısıdır. o maçta tribündeydim. pek çok berbat futbolcu performansı izledim bu forma altında. en kötü geçen sezonlarda bile elimden geldiğince tribünde yerimi almaya çalıştım. ama galatasaray futbolcusunun bu kadar kolay değersizleştirildiği, galatasaray tribünlerinin bu kadar pasif olduğu bir dönem daha hatırlamıyorum. önceden hatırlarsanız galatasaray'ın bir deplasman fobisi vardı. bugün ise iç sahada maç oynamak kendi oyuncumuz için çok zorlaştı, deplasmanlar artık çok daha kolay gelmeye başladı. ilk olumsuzlukta tribünler cenaze evine dönüyor, sosyal medya uygulamalarına giren bin pişman oluyor, galatasaray tribünleri süperstarlarını tek maç üzerinden ıslıklıyor. tüm bu çirkinliklerin altında da yangıncı taraftar maskesi var. maskenin altında ise maymun iştahlılık, şovmenlik ve ilgi çekme ihtiyacının yattığına inanıyorum.
20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçında gollerimize sevinecek tadım tuzum kalmadı dediğimde ufacık bir abartma payı bile yok. skor 0-1 olduğundan itibaren ''cehennem'' dediğimiz mabed, kopenhaglılar için arka bahçe gezintisine dönüştü. skor 0-2 olduktan sonra kerem aktürkoğlu, dries mertens, kerem demirbay gibi isimler oyundan çıkarken ıslıklandılar. neden? bu sorunun tek bir cevabı var. tribüne gelen taraftar birkaç bin tl'ye bilet alıyor, story çekmek ve böbürlenebileceği bir şeylere şahitlik etmek için sanki galibiyet taahhüt edilmişçesine maça geliyor, işler istenmediği gibi gittiği anda da kayış kopuyor. eskiden tribünümüzde bu 'seyirci' azken şimdi ezici çoğunluk bu gruptan oluşuyor. eskiden kelimeleri seçerek eleştiri yapan, eleştiri için doğru zamanı seçmeye dikkat eden galatasaray taraftarı bugün sahada oynanan maçı bırakıp küfür kıyamet oyuncularına saldırıyor. ama bunlar hep galatasaray iyiyken yaşanıyor. çünkü galatasaray kötüyse bu grubun ekseriyeti ilgiyi alakayı kesiyor.
herkesi sağduyulu olmaya, rasyonel düşünmeye, galatasaray'a yakışır davranmaya haddim olmayarak davet ediyorum. şımarıklık seviyesindeki bu türden davranışlar kulübe başka hiçbir şeyin vermediği kadar zarar veriyor. bugün beraberliği bir şekilde kopartamasak tüm oyuncu grubunun psikolojisini allak bullak edip sezon boyu üzerimizden atmaya çalışacağımız bir travma yaşayacaktık ve bunun sebebi sahada mağlup olmak olmayacaktı. milyon dolarlar yatırım yapıp getirdiğiniz, büyük bütçelerle kurduğunuz kadro haftalarca üst üste kazanıp ilk mağlubiyetinde ıslıklanmayı kaldıracak zannetmeyin.
kulübe de bunun önüne bir nebze geçmek istiyorsak sezon başlamadan satılan kombine sayısını azaltmayı, devir yasağı uygulamayı öneriyorum. 40 bin kombine satıyoruz, binlercesi her maç fahiş fiyatlara el değiştiriyor. sonra da kendi cehennemimizde boğuluyoruz. sıcak para akışı iyi bir şey fakat iç sahada, sami yen'de her maç kendi futbolcunun ayaklarının titremesine değmez. onbinlerce liralık kayıt dışı gelir kapısı olmuş tribünler. sosyal medyada da kendimce ürettiğim çözüm boş zamanlarımda hesap engellemek. sık sık karşıma saçmalıklar düşse de bir nebze daha sağlıklı bir spor timeline'ım var diyebilirim.
eski toprakların sık kullandıkları bir söylem vardı. kulüp bir kez daha 14 sene şampiyon olamasa siz başka takımı bile tutardınız derlerdi eleştiriler arttığı zamanlarda. bana komik gelirdi. hatta biraz da suçu o dönemki taraftarlarda, o eski topraklarda bulurdum. neticede taraftar dediğin yeri geldiğinde kulübün yanlışına dur demeliydi, bir yerde isyan bayrağını açmalıydı.
sosyal medyayı çok erken kullanmaya başladım diyebilirim. hatta bugün twitter'ın efsane dönemi diye anılan zamanda, anonim bir hesapta yazıyordum. kuvvetle ihtimal o dönemi hatırlayanlar kullandığım hesabı da hatırlıyorlardır. özellikle 2014'ten itibaren sosyal medyada bir tabir çıktı ortaya. yangıncı taraftar tabiriydi bu. galatasaray taraftarının diğer kulüp taraftarlarından farkını ortaya koyan bir tabirdi. biatçılıktan uzak, yanlışı eleştiren ve tepkisini belli edenlerin arasından ortaya çıkmış ve her gün yaygınlığı artacak olan bir isimdi.
yıllar geçtikçe sosyal medya kullanımı arttı, sosyal medyanın kullananlara sağladığı menfaatler değişti ve gelişti, geleneksel spor medyasının gücü yok oldu. artık her şey fav sayısı içindi, her şey daha fazla tık almak içindi, pastadan pay elde etmek içindi ve en önemlisi 'ben demiştim' demenin kişisel tatmini içindi.
20 temmuz 2017 galatasaray östersunds maçı belki de yakın tarihimizin en rezil avrupa anısıdır. o maçta tribündeydim. pek çok berbat futbolcu performansı izledim bu forma altında. en kötü geçen sezonlarda bile elimden geldiğince tribünde yerimi almaya çalıştım. ama galatasaray futbolcusunun bu kadar kolay değersizleştirildiği, galatasaray tribünlerinin bu kadar pasif olduğu bir dönem daha hatırlamıyorum. önceden hatırlarsanız galatasaray'ın bir deplasman fobisi vardı. bugün ise iç sahada maç oynamak kendi oyuncumuz için çok zorlaştı, deplasmanlar artık çok daha kolay gelmeye başladı. ilk olumsuzlukta tribünler cenaze evine dönüyor, sosyal medya uygulamalarına giren bin pişman oluyor, galatasaray tribünleri süperstarlarını tek maç üzerinden ıslıklıyor. tüm bu çirkinliklerin altında da yangıncı taraftar maskesi var. maskenin altında ise maymun iştahlılık, şovmenlik ve ilgi çekme ihtiyacının yattığına inanıyorum.
20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçında gollerimize sevinecek tadım tuzum kalmadı dediğimde ufacık bir abartma payı bile yok. skor 0-1 olduğundan itibaren ''cehennem'' dediğimiz mabed, kopenhaglılar için arka bahçe gezintisine dönüştü. skor 0-2 olduktan sonra kerem aktürkoğlu, dries mertens, kerem demirbay gibi isimler oyundan çıkarken ıslıklandılar. neden? bu sorunun tek bir cevabı var. tribüne gelen taraftar birkaç bin tl'ye bilet alıyor, story çekmek ve böbürlenebileceği bir şeylere şahitlik etmek için sanki galibiyet taahhüt edilmişçesine maça geliyor, işler istenmediği gibi gittiği anda da kayış kopuyor. eskiden tribünümüzde bu 'seyirci' azken şimdi ezici çoğunluk bu gruptan oluşuyor. eskiden kelimeleri seçerek eleştiri yapan, eleştiri için doğru zamanı seçmeye dikkat eden galatasaray taraftarı bugün sahada oynanan maçı bırakıp küfür kıyamet oyuncularına saldırıyor. ama bunlar hep galatasaray iyiyken yaşanıyor. çünkü galatasaray kötüyse bu grubun ekseriyeti ilgiyi alakayı kesiyor.
herkesi sağduyulu olmaya, rasyonel düşünmeye, galatasaray'a yakışır davranmaya haddim olmayarak davet ediyorum. şımarıklık seviyesindeki bu türden davranışlar kulübe başka hiçbir şeyin vermediği kadar zarar veriyor. bugün beraberliği bir şekilde kopartamasak tüm oyuncu grubunun psikolojisini allak bullak edip sezon boyu üzerimizden atmaya çalışacağımız bir travma yaşayacaktık ve bunun sebebi sahada mağlup olmak olmayacaktı. milyon dolarlar yatırım yapıp getirdiğiniz, büyük bütçelerle kurduğunuz kadro haftalarca üst üste kazanıp ilk mağlubiyetinde ıslıklanmayı kaldıracak zannetmeyin.
kulübe de bunun önüne bir nebze geçmek istiyorsak sezon başlamadan satılan kombine sayısını azaltmayı, devir yasağı uygulamayı öneriyorum. 40 bin kombine satıyoruz, binlercesi her maç fahiş fiyatlara el değiştiriyor. sonra da kendi cehennemimizde boğuluyoruz. sıcak para akışı iyi bir şey fakat iç sahada, sami yen'de her maç kendi futbolcunun ayaklarının titremesine değmez. onbinlerce liralık kayıt dışı gelir kapısı olmuş tribünler. sosyal medyada da kendimce ürettiğim çözüm boş zamanlarımda hesap engellemek. sık sık karşıma saçmalıklar düşse de bir nebze daha sağlıklı bir spor timeline'ım var diyebilirim.