kendi oyuncularını eleştirirken zaman zaman sınırları aşanların da barındığı taraftar. bunun en basit örneği
sabri sarıoğlu. insan kendisine saygı göstermezse bunu kimseden beklemesin der
murat menteş. bu durumu sabri ve galatasaray taraftarına yorduğumuz zaman şöyle gelişiyor. bir taraftar kendi futbolcusuna sahip çıkmazsa veya saygı göstermezse bu saygıyı diğer takımların taraftarlarından da beklemesin. sabri sarıoğlu sempatikliğinden dolayı herkesin espri malzemesi olmuştur. ama bunun da sınırı elbet vardır. ha ne oldu sabri gelişme gösterdi mi, hayır. gelişme göstermeye açık bir futbolcu mu, evet açık. yaşı da hala genç.
şimdi sabri'yi bir yana bırakıp
emre çolak üzerinden gidelim biraz da. 2011-2012 sezonun 14. haftasında fenerbahçe derbisinde görev aldı ve bunu layıkıyla yerine getirdi. ondan sonra da kendisini beğenerek izledik, hatta gün geçtikçe futbolunun üstüne koyuyordu. bu sezon açık bir şekilde form düşüklüğü var, ama bu form düşüklüğü onu yerden yere vurmamız anlamına gelmez. sahip çıkılan futbolcu her zaman topunu oynar, işini yapar. zaten sahip çıkmayıp, saygı dahi göstermezsek kusura bakmayın ama kazanacağımız yerde kaybederiz de.
fatih terim'in de dediği gibi bir kişiyi kaybetmek kolaydır ama kazanmak zordur diye. şimdi sözlüklere bakıyorum, twittera bakıyorum. tüm galatasaray taraftarı emre'ye ateş püskürüyor, vay efendim kendi ekseninde dönüyor, yok ergen twitleri atıyor, yok bilmem ne. ben eleştirilmesin demiyorum, ama eleştirilirken de dozunda ve yapıcı eleştiriler yapalım. diğer takım taraftarlarına malzeme vererek bu işi yapacaksak, potansiyeli olan emre'nin sonu da sabri gibi olacaktır, yani kaybedeceğiz. aynı durum aydın için de geçerli.
bize yakışan parçalıyı giyen her oyuncuya sahip çıkmak. eleştireceğiz de ama dozajında.