• 7523
    maalesef alan fark etmeksizin her grubun olduğu gibi galatasaray taraftarının da ekseriyeti cahil cesaretine sahip, tez canlı, en ufak hatada gemileri yakmaya teşne gruptur. gazla çalışır. özellikle son yıllarda en ufak fikri olmadan, tamamen kar topu etkisine kapılıp bir ismi çoğunluk övüyorsa över, eleştiriyorsa fütursuzca eleştirir.

    herkesin hafızasında taze, gayet popülist 3-4 somut örnek vereceğim. taraftarın ekseriyetinin fikrinin ne kadar su köpüğü olduğunu görmek için öyle farklı kanallara gerek yok. sözlüğe bakmak yeterli durumun vahametini görmek için.

    *geçen sene henüz fenerbahçe'nin adı işe karışmadan vedat muriqi transferi olmak üzereyken hakkında yazılanlara bakın.

    *fernando sevilla'ya verilmeden önce son 2 ay kendisi hakkında yazılanlara lütfen bakın. (götüne teneke bağlanan adam ; la liga 3. sü sevilla ile +30 maç oynadı. uefa'da yarı finale çıktı. takımda orta sahanın rakipsiz lideri.)

    *yarım sezon oynayıp 16 milyon euro'ya satılarak en fazla bonservis getiren 2-3 isimden biri olan ndiaye osmanlıspor'dan alındığı dönem hakkında yazılanlara bakın.

    *linnes'in sözleşme yenilediği tarihi sıfır noktası kabul edip öncesi ve sonrasında başlığına yazılanlara bakın.

    *diagne geldiği gün yazılanlara bakın. mayısta şampiyon olduğumuz gün hakkında yazılanlara bakın. futbolcunun raf ömrü 3 ay çünkü. 10 gol atıp şampiyonlukta kilit rol oynasa bile.

    bugünde takımda 1 tane as orta saha yok ama taraftarın bir tane kulp bulmadığı adam yok.

    nzonzi temposuz, belhanda gamsız, seri fiziksiz, lemina sakat, mensah disiplinsiz , götze emekli, lerma dengesiz. sosyal medyaya göre kulüp yönetirsen sonu da bu olur. hee birde galatasaray seviyesi var o daha fecaat. neymiş abi galatasaray seviyesi anlatın bilelim. avrupa'da son 30 maçta 2 kere galip gelmişiz.

    mensah asıl takımı olan atletico madrid'den gidip getirilseydi vizyon transferi olurdu ama bütün ligi 16-17-18. sırada geçiren kayserispor'da göreceli disiplinsiz davrandı diye adam taraftar tarafından aforoz edilip kulübe bile yaklaştırılmadı. 500 bin euro gibi komik rakama rakibine gitti. ama kendisi bizim ndiaye'den elde ettiğimiz gibi bir para kazandırırsa beşiktaşa bu aforoz eden isimler en önce koşacak niye alınmadı diye eleştirmeye.

    hayır amaç ne yani. 22 kişilik takımının 15 tanesi sağdan soldan getirdiğin 22 yaş altı, scout transferi mi olsun. iş bu noktaya gelse, takım iyi bonservis kazansa bile 3-4 sene şampiyonluk görmezse o kadar eminim ki bu taraftar gene hem topçuları hem yönetimi hem teknik heyeti komple aforoz edecek.
  • 7368
    -sen kalk, galatasaray ekonomik olarak birazcık bile rahatlasın diye #yellowfriday yap.

    -yetmedi bidegrey weekend yap.

    -takıma moral olsun diye antrenmanlara 30 bin kişi git.

    -kar kış kıyamet demeden takımı desteklemek için maça git.
    .
    .
    .

    sana reva görülen ise "arda çok büyük bir galatasaraylıdır, jübilesini burada yapmayı hak etmiştir" olsun.

    durum tam olarak nedir biliyor musunuz?

    galatasaray taraftarı herkese karşı vefalı olacak ama kimse galatasaray taraftarına vefalı olmayacak.
  • 9757
    taraftar lige havlu atmış durumda. her yerde fbnin şampiyon yapıldığını okuyoruz. hâlbuki adamlar bile emin değil şampiyonluktan ve bunun için sürekli transfer yapıyorlar. çok kırılgan bir hale geldik. çok zor bir süreç içindeyiz ama boyun eğmek bu takıma, bu taraftara yakışmaz. öncelikle taraftarın konsantrasyonunu yükseltmesi ve şampiyonluğa odaklanması gerekir. kendimize gelelim.
  • 8915
    nef stadyumu tribün doluluk oranı şöyle:

    vs giresun 46 bin
    vs gaziantep 44 bin
    vs konya 47 bin
    vs alanya 45 bin
    vs beşiktaş 50 bin

    ortalama doluluk oranı %88,3. bundesliga mı kardeşim burası*
    dahası kupada kastamonu'ya karşı oynadığımız maçta bile 30 bine yakın taraftar vardı.
    her ne kadar tribünlerin agresif olmamasından şikayet etsek de, şu ekonomik ortamda, bizim stadyum yolunda çekilen çileye rağmen şu doluluk oranları takdiri hak ediyor.
  • 8965
    kimse kusura bakmasın ama kulübün kalitesinin gerisinde kalan taraftar grubudur.

    4 ocak 2023 galatasaray ankaragücü maçında taylan'ın golünden sonra taraftarın alkışladığını hayal ettim. güzel bir gol attı, sevinmedi. tamam derbi stresi var vs. ama kaliteli bir taraftar grubu öyle bir durumda oyuncusunu alkışlar. biz ne yaptık? oyundan çıkarken taylan'ı ıslıkladık.

    4 ocak 2023 galatasaray ankaragücü maçından sonra konuşan berkan kutlu 'taraftarımıza sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum onların desteği sayesinde iyi hissediyorum her geçen gün gelişiyorum' diyebilirdi ama taraftar konusu açılınca çocuğun morali bozuldu. canları sağ olsun dedi, gitti. böyle mi olmalı mk ya?

    abdülkerim bardakçı taraftarın desteği ile özgüven kazanabilirdi ama taraftara 'rağmen' toparladı.

    takıma yıldız oyuncular geliyor, seviniyoruz işte galatasaray seviyesi bu diyoruz. birkaç hafta sonra o yıldız isimler ıslıklanan oyuncuları teselli etmek zorunda kalıyor.

    çünkü taraftar galatasaray seviyesinde değil.
  • 7698
    en sevdiğim şeyi, bu hemen hepimizde var, "sorgulamak".

    galatasaray'a bugün messi'yi getir 100 m euro bonservis ver, kimisi yaşlandı en fazla 50 m ederdi, kimisi messi yerine niye ronaldo gelmedi, kimisi de maaşı çok yüksek takım içi dengeleri bozuyor :( derdi.

    bu ütopik ve saçma bu örnek kabul ediyorum ama ne söylemeye çalıştığımı aslında hepimiz biliyoruz.

    ya biz elimizde hesap makinesi ffp hesaplayan, oyuncu maaşlarını yıl yıl excel'de tutan insanlarız.

    8 şampiyonluk kazanmış türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük ismini deli gibi elistirebiliyoruz. ve o hoca bazı şeyleri fark edebiliyor.

    yani fatih terim fenerbahçeli olsa ve dese ki 'ben mesih'im" tövbe haşa 1 milyon müridi olur.

    galatasaray lisesi'nin işte burada galatasaray taraftarına kattığı bu akıl ve vizyon, taraftarına da sirayet etmiş.

    tabii ki biatçı, sorgulama yapmayan, düşünmeyen, diğerlerinden farklı olmayan milyonlar da var ama genel taraftar profiline bakınca net bir kalite farkı var.

    kulübün tarihiyle birlikte bu benim en büyük gurur duyduğum şeylerden biridir.

    teşekkürler büyük galatasaray taraftarı.
  • 8866
    (bkz: niteliksiz çoğunluk)

    bundan 10-12 sene evvel gençlerin ve çocukların büyük çoğunluğu galatasaraylıydı. türkiye’deki futbol ortamını yöneten, yönlendiren güruhun çoğunluğu ise 70’lerden kalma fenerbahçelilerdi. genç galatasaraylı nüfusun orta ve olgun yaşlara geldiğinde maddi ve manevi olarak bu hegemonyayı kıracağını ve fosilleşmiş fener lobisinin etkisinin biteceğini düşünürdüm. ne yazık ki geldiğimiz noktada niteliksiz çoğunluğa sahip olduğumuz gerçeğiyle yüz yüzeyiz. kitlelerde nitelik, tepkiyi doğru yere yöneltme iradesi ve yaptığı yanlışları görebilme izanı olmayınca kendine ve bağlı olduğu organizasyona zarar vermeye başladığını hepimiz biliyoruz.

    bakın, şu maçtan* sonra dahi hala;
    - okan buruk şunu soktu, bunu çıkardı, korkak, galatasaray hocası olmaz,
    - boey aptalca hata yaptı, topu şöyle böyle yapsa bu olmazdı,
    - kerem o topu nasıl kaptırır, hakkında düşündüklerimi söylesem pilot olurum, bencil, bundan sonra forma yüzü görmemeli,
    - icardi önü boşken neden aşırtma deniyor, şımarık, sorumsuz
    tarzında yorum yapabilen ve kendine galatasaraylıyım diyen hiç kimsenin kulübe ve takıma zerre faydası dokunmaz.

    yazmayın kardeşim. bu kadar zor değil ya. yazmayın. göz göre göre sana hodri meydan demiş, savaş açmış bir güruhun tetikçisinin 2 tane nizami golünü vermediği, 2 tane oyuncuna alakası olmayan pozisyonlarda kırmızı kart verdiği maçtan sonra kendi oyuncuna, hocana, paydaşına karşı eline, diline hakim olamıyorsan yazma. sağda solda yazıp çizip çoğunluğun niteliksizlik katsayısını zirvelere taşıyıp tek yürek olması ve tepkisini tek bir noktaya yoğunlaştırması gereken camiaya köstek olma. illa yazmak mı istiyorsun? illa o efsanevi analizlerini, destansı fikirlerini saçmak mı istiyorsun? aç kendine futbolsever, ultra tarafsız, über objektif bir youtube kanalı, sabahlara kadar anlat, konuş. zira bugün izlediklerimiz, senin yıllarca dile getirdiğin, “biz ne oynadık ki hakeme laf edelim?”, “galatasaray gerekirse hakemi de yenmeli.”, “ya hoca boş boş konuşup yine ceza alıp takımı yalnız bırakacaksın, sus!”, “tamam hakem şöyle böyle ama biz kendimize bakalım.” gibi dimağlar üstü, her zekanın anlayamayacağı fikirlerinin sistematik olarak sahneye konmuş hali.

    3 kupa almış hamza hamzaoğlu’nu yedin doymadın,
    5 hafta üst üste doğranmasına rağmen liderin 5 puan gerisinde 3. olan riekerink’i yedin doymadın,
    kulübün yaşayan en büyük efsanesi fatih terim’i yedin doymadın,
    adlarını zikretmeye başlasak saatler harcayacağımız kadar topçu yedin doymadın,
    şimdi okan buruk’u ya da hastalıklı fikir dünyanda takıntılarının kurbanı etmek istediğin bir kaç futbolcuyu yediğinde obezliğini tatmin edeceğini mi sanıyorsun? seni tefe koymuşlar, çalıyorlar, sen de nağme nağme türkülerini çığırıyorsun, adamların solistliğini yapıyorsun, haberin yok. yapma artık. bu camianın, senin suya götürsen susuz döneceği fikirlerine, en azından böyle anlarda, hiç ama hiç ihtiyacı yok, anla işte.

    bir kaç saattir fatih terim’le alakalı, “hocam aslında şöyleydi böyleydi, seni anlamadık, kusura bakma.” temalı tweetler ve yorumlar görüyorum. kimse(u: herkesi kastetmiyorum tabi, bazı taraftarlarımızın o dönemde yazdıklarına baktıktan sonra bunu söylüyorum) hata ettik diyerek bu kadar kolay sıyrılacağını düşünmesin. defalarca hoca’nın kendisi söyledi, aklı selim galatasaraylıların dilinde tüy bitti ama siz bildiğinizi okudunuz. şimdi pişmanlık, bir kaç hoş seda, kurulmasına yardım edip çanak tuttuğunuz bu adi düzen karşısında bize hiçbir şey kazandırmayacak.

    çok değil, daha bir sene önce şu satırları yazmışım.
    (bkz: #3261865)
    maalesef kere maalesef değişen hiçbir şey olmadı. ve yine değişmeyecek bir şey daha var; siz böyle yaptığınız sürece, bu mecraya sızarak yazan fareler dahil karşı cephedekilerin değirmenine su taşımaya devam ettiğiniz sürece bize yapılan her şey hak ve yaşadıklarımız müstahak.
  • 7222
    sezon* başından beri yokları oynayan takım, dünyanın en pahalı takımlarından ve kupanın favorisi ile orta sahada başa baş oynamış, son 10 dk korner direğinde zaman geçirtmiştir. futbolcularımız mücadelesi, hırsı ve ilk defa gözle görülür bir oyun ortaya koymuş bunla beğeni toplamış, maç sonunda taraftarlarımızın futbolculara güven aşılaması ve morallerini yükseğe çekmeye çalışması ise vasat sevicilik ile adlandırılmış olması gerçekten komik.
  • 9015
    (bkz: 1 şubat 2023 galatasaray ümraniyespor maçı)
    https://twitter.com/.../1620863867789185033

    bir şeye dikkat çekmek istiyorum. yukarıdaki an yaşandığında günlerden çarşamba ve saat 22:10 civarıydı. hava yaklaşık 2 dereceydi. insanlar seyrantepe'den evlerine geçmek için en az 1 saat yolculuk edeceğini, inanılmaz bir trafik, inanılmaz bir insan yoğunluğu olacağını biliyordu. fakat stadyum hıncahınç. ertesi gün okulu, işi gücü olacağını bilmesine rağmen kimse stattan ayrılmamış. herkes kutlama için kalmış. bu birlik beraberlik gerçekten çok ama çok önemli. oyuncuları, teknik ekibi, yönetimi bol bol övüyoruz ama buradan bir övgü de taraftara gelmiş olsun. bu sene yalnızca 2 maça gidebildim ama içerideki tüm maçlarda seyircimiz olağanüstü bilinçli bir destek veriyor.
  • 8356
    ülkenin genel romantizm mantığını bire bir gördüğümüz taraftarlar topluluğu.

    aslında bunun yerine "fatih terim taraftarı" diye bir başlık açıp oraya yazmam daha uygun olurdu ya, neyse.

    bilenler bilir, ülkede bir dönem arabesk müziği de sattırmak maksatlı bir romantizm dalgası oluşturuldu. romantizm dediğim de genel anlamında değil, böyle kuru kuruya anlamsız saçma platonik bir romantizmden bahsediyorum. hani 92 model şahini bir tepeye çekip yanına 3 bira alıp * 2 paket sigara içip * pioneer teypten cengiz kurtoğlu şarkıları dinleyip içen bir romantizm.

    cengiz kurtoğlu'nu da severim aslında. ama bizim taraftar şu anda şu şarkısı modunda:

    https://www.youtube.com/watch?v=LbuhuYdNyho

    --- alıntı ---

    geri dön.
    o eski yerimizde beklerim seni.
    üzülme sevgilim affettim seni.

    --- alıntı ---

    yani bu şarkıyı açıp da hocanın resmiyle içip ağlamanız eksik.

    babalar noluyoruz ya? iyi misiniz? kendinizde misiniz? depresyona girdi lan taraftar fatih terim'in gönderilmesinden sonra.

    kopamayan eski sevgili tribi. hani vardır böyle toksik ilişkiler, ayrılırsın barışırsın kavga edersin kavuşursun falan, böyle insanda belirli bir süre sonra kafaya sıkma isteği gelir. herkesin hayatında en az 1 kere olmuştur. bazıları o şansı vermez, pragmatist bakar ve bir kere koptuktan sonra yeniden bağlanan bir bağın tutmayacağını bilir ve kendini o ikilemden kurtarır ama bazıları da bundan keyif alır, o dediğim kuru romantizmin peşine düşer ya. o kuru romantizmin peşindesiniz abi hepiniz, terim gitti diye ortalığı yangın yerine çevirenlere ağlayanlara sözüm. o ilişkilerde de ayrılınca sağa sola saldırmak yakıp yıkmak falan modadır hani. o moddasınız abi. bire bir.

    bakın beyler, ben çok pragmatist bir adam değilimdir. ama gerçekler de ortada.

    şu tabloda terim yerine x bir teknik adam olsaydı hepiniz ortalığı yangın yerine çevirmiştiniz. atıyorum domenec torrent font sezon başında gelmiş olsa ve bu durumda olsak, yemin ediyorum adamın kellesini almaya kadar götürmüştünüz işi. hadi olmadı darağacı kurup sallandırmıştınız.

    terim yerine x bir teknik adamla ligde 20 maçta 27 puanda olsak var ya, aman aman aman. o teknik adamın ne anası ne avradı ne çocuğu kulağının arkası bile kalmazdı. yalansa yalan diyin abi.

    tam işte o dediğim romantik ilişkideki kopamayan sevgilisiniz. bire bir. o sevgilinin yaptığını başka bir kız yapsa "ya salla" der geçersiniz, yolunuza bakarsınız. ama o sevgili yapınca iş cengiz kurtoğlu ve tombul efese bağlıyor.

    beyler, zamanlaması tartışılır kabul ediyorum. ama hamlenin doğruluğu tartışılmaz kimse kusura bakmasın. yani sizin kıstasınız başarı ya da başarısızlık değil terim'in durması ya da gitmesi olmuş durumda.

    nasıl galatasaray taraftarlığı bu? galatasaray'ın başarısı yerine terim'i tercih ediyorsunuz farkında mısınız? terim çok başarılı bir teknik adam evet, bu kulübün en büyük bir kaç efsanesinden birisi evet, belki hayatımızın geri kalanı bir tane daha fatih terim aramakla geçecek, evet. hepsine kabul. ama şu andaki tabloda terim başarısız mı? evet. başarısız teknik adamın gönderilmesi normal midir? normaldir.

    sorun ne? ben anlamıyorum.

    galatasaray formasını makasla paramparça eden mi ararsın, evindeki galatasaray'a ait eşyaları atan mı ararsın, galatasaray küme düşsün diyeni mi ararsın. hangisini ararsanız arayın, içinde bulunduğunuz cepheye bakın orada göreceksiniz. aynaya bakın, o bile size bunu gösterecek.

    gelelim son mevzuya: terim'in evinin önüne giden ekibe.

    tamam, gitsinler. bak bu dediğim ilişki tipindeki insanlarla dolu. sevdiği kızın evinin önüne o şahini çekip son ses bu cengiz kurtoğlu şarkısını dinleten trip bu zaten de, orada değilim.

    şimdi iddia şu: hepimiz galatasaray taraftarıyız ve galatasaray'ı düşünüyoruz değil mi? tamam.

    buradaki şu cümleyi bana bir allahın kulu galatasaray taraftarı perspektifinden açıklayabilir mi?

    https://twitter.com/.../1480618689527525380

    "biz galatasaray'lıyız, onlar değil."

    bunu diyen kişi fahri yılmaz. florya metin oktay tesisleri müdürü. hatta kulübümüzün resmi sayfasında halen duruyor da buyrun görebilirsiniz: https://www.galatasaray.org/p/fahri-yilmaz/1152

    şimdi, kendine galatasaray taraftarı diyen sevgili romantik arkadaşlarım. fahri beyin bu açıklamasına göre burak elmas yönetiminin tamamı, terim'in daha önce defalarca istifa etmesini ve güzel bir ayrılık olmasını isteyen galatasaray taraftarları, kısacası fatih terim cephesinde olmayan herkes galatasaray'lı değil değil mi? açıklama bu yani, değil mi?

    bunu kendinize yedirip de nasıl orada durdunuz, nasıl halen bunları dinlemeye devam ettiniz, işte bende burada film kopuyor. o toksik romantik ilişkideki sevdiğiniz kız "sen beni sevmiyorsun be o seviyor" dese aynı manzarada ne yapıyorsunuz halen duruyor musunuz orada, "yeter lan" diyip bırakıp gidiyor musunuz?

    anlamıyorum. gerçekten anlamıyorum.

    bakın arkadaşlar, bakın kardeşler, bakın dostlar.

    fatih terim, evet bu ülkede şu anda yaşayan en büyük futbol adamıdır, galatasaray spor kulübü efsanesidir ve en başarılı teknik direktördür.

    ama şu bir gerçek: galatasaray > x.

    o sevgiliniz de dünyadaki en güzel kadın olabilir, en sevecen kadın olabilir, en size uyumlu kadın olabilir.

    ama şu da bir gerçek: siz > o.

    kendinize değer vermiyorsanız karşınızdaki kişi de size değer vermez. bu kadar basittir aslında bu denklem. ve siz galatasaray'dan daha çok x bir kişiye değer veriyorsanız siz kusura bakmayın ama galatasaray taraftarı değil, x'in taraftarısınız. x fatih terim de olsa böyle, ünal aysal da olsa böyle, burak elmas da olsa böyle, faruk süren de olsa böyle.

    ali sami yen 1905'te kurdu, göçtü gitti ama galatasaray baki kaldı.
    gündüz kılıç bu kulübün tarihinin en önemli figürlerinden birisi, göçtü gitti ama galatasaray baki kaldı.
    metin oktay galatasaray'ın bugünlere gelişinde ciddi emeği olan birisi, göçtü gitti ama galatasaray baki kaldı.

    daha önce bir entry'mde yazmıştım, kulüp üyelerimizden birisinin genel kuruldaki konuşmasından alarak:

    --- alıntı ---

    galatasaray kurulduğunda 2. abdülhamit tahttaydı.
    türkiye cumhuriyetinin kurucusu, bugünleri büyük bir saygı ve minnetle birlikte kendisine bundan 100 yıl sonra doğan her çocuğun bile borçlu olacağı mustafa kemal atatürk suriye'de kurmay yüzbaşıydı.
    galatasaray kurulduğundan beri 3 padişah, 13 cumhurbaşkanı, 66 cumhuriyet hükümeti, sayısız bakan ve milletvekili gördü.
    toplamda 6 farklı siyasi yapının iktidarında varlığını sürdürdü.

    --- alıntı ---

    ve ne oldu biliyor musunuz? galatasaray hep baki kaldı.

    ve ne olacak biliyor musunuz? galatasaray sonsuza kadar baki kalacak. bu bir gerçek. hiç değişmeyecek bundan emin olabilirsiniz. çünkü galatasaray kişilerin kurumların insanların başarının ya da başarısızlığın üzerinde bir fikirdir, bir idealdir.

    sizin için de olması gereken galatasaray'ın herhangi bir kişiden, kurumdan bağımsız olmasıdır. doğru olan, sağlıklı düşünce yapısı budur.

    faruk süren'le uefa kupası gelirken biz buradaydık.
    allah rahmet eylesin rahmetli özhan canaydın bu kulübün başkanlık koltuğundayken de biz buradaydık.
    allah rahmet eylesin rahmetli duygun yarsuvat emanetçi başkan olarak başkanlık koltuğundayken de biz buradaydık.
    dursun aydın özbek gelip 3 senede sayısız fiyaskoya imza atarken de biz buradaydık.
    allah rahmet eylesin rahmetli mustafa cengiz gelip dursun aydın özbek'ten bizi kurtarırken de, sonrasında hastalığı nedeniyle kötü bir yönetim gösterirken de buradaydık.
    bugün burak elmas başkanlığa seçilirken de buradaydık, yarın burak elmas bırakıp gittiğinde de biz burada olacağız.
    gelen başkan kim olursa onun zamanında da burada olacağız.
    ömrümüz vefa ederse, ettiğince buradayız.

    bak, kimin olduğu kimin olmadığı bir yana. biz galatasaray için buradayız.
    siz bunun için burada değilseniz, lütfen kendinize galatasaray taraftarı demeyin.
    siz "biz galatasaray'lıyız onlar değil" diyen kişilerin safındaysanız kendinize galatasaray taraftarı demeyin.
    siz de "biz galatasaray'lıyız onlar değil" diyorsanız, siz de kendinize galatasaray taraftarı demeyin. bu lafım da fahri bey'e ki anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

    biz hep buradayız beyler, çünkü biz galatasaray'lıyız.
    siz?
  • 7257
    fenerbahçe
    psg
    gençlerbirliği(d)
    real madrid

    galatasaray'ın son 5 resmi maçının 4'ünü tribünde izledim ve tek bir gol sevinci yaşayamadan döndüm. bir tane ya bir tane gol sevinci göremez mi insan 4 galatasaray maçı ve 3'ü de ali sami yen'de.(u: bir süre gitmeyeceğim zaten herhalde mevzu benimle ilgili :() (u: oturup x gün kaldı entrysi girerim daha iyi :()

    istanbul'daki 3 maç için her seferinde 1000 km yaptım sabahına da işe geldim, 22 ekim 2019 galatasaray real madrid maçından çıkıp 01.20'de otobüse bindim, evime uğramadan ne çoluğumu, çocuğumu gördüm, ne duşumu alabildim, direkt işe geldim, ağrımayan yerim yok, dayak yemiş gibiyim.

    maddi olarak verdiklerim helali hoş olsun, bir vurgun bu sevda bizim için, sefası da bizim cefası da...

    ama insan manevi olarak bir tatmin bekliyor bu kadar şeyden sonra.

    bakın psg maçında kaybettik ama zerre kadar üzgün değildim, takımın verdiği reaksiyon ve oyun muhteşemdi, taraftar gördüğüm en efsanelerden birisiydi, takım da canla başla oynadı ama olmadı... siklet farkı var, şans da yanınızda olacak böyle maçlarda.

    ben o maçtan sonra hiç üzgün ayrılmadım ve dönüş yolu koymadı bana hiç. sabah işe gelmek de koymadı.

    ve fakat 22 ekim 2019 galatasaray real madrid maçından sonra üzgünüm ve kızgınım.

    bakın arkadaşlar yıllık 4 m euro alıp da 8 haftadır top oynamıyorsan ve gevşek gevşek sahada geziniyorsan, bir de 10 numaralı formayı sana vermişlerse(u: "ben 10 numara değilim 8 numarayım" diyen arkadaş)* tüm bunların hakkını vermediğinde ıslıklanırsın.

    haydi 40-50 metreye pas atamıyorsun, şut özürlüsün zaten onları beklemiyoruz da bari 5 metre yanındaki adama düzgün pas ver de oyun aksın amk?!

    lan bu taraftar tugay kerimoğlu'nu, bülent korkmaz'ı, hakan şükür'ü ıslıklamış sen kimsin?

    ben çıkarken ilk ıslıklayanlardan değilim, çıkması gerektiğini düşünmeme rağmen ıslıklamamıştım ama sen taraftara küfür eder, taraftara cevap verir, laga luga yaparsan s...erler ruhun duymaz! burası galatasaray!

    her deplasmanda, maç öncesi/maç sonrası havaalanında moraller verilirken, gecesinden gündüzüne her yerde konvoylar yaparken iyi de top oynamadın diye tepki verince mi kötü oldu bu taraftar?

    galatasaray taraftarının gücünü kim hafife alırsa o kaybeder, baştan uyaralım da herkes ayağını denk alsın...
  • 9386
    iki senedir ne istediyse olmasına rağmen hala mutlu olmayan taraftardır. yıldız oyuncu istediler kralı geldi, güzel oyun istediler kralı oynandı, derbi galibiyeti istediler sadece bir derbi kaybettik, yardımcı antrenör dediler en iyisi alındı, hakemi de yenmek istediler koca sezon yene yene bir hal olduk, arazi istediler hepsi alındı, tesis istediler o da yolda, stat koltukları boyansın dediler o da yapıldı, sponsor dediler şehir efsanesi socar dahi sponsor oldu, bu transfer döneminde kim isteniyorsa alındı... ee daha ne isteniyor ben anlamadım. ciddi manada bir şımarıklık hali mevcut. "galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri sevmez" diyen koca koca adamlar efekan, berke can, elina nur, damla su, jujitsu, ebubekir sıddık bebek gibi şımarıyor. az biraz kendinize gelin artık.*
  • 7645
    uzun zamandır, yok o kadarda değil diyordum kendi kendime ama bu sezon sürecinde buna kesin karar verdim. kibir konusunda fener taraftarı ile kapisir. fener taraftarı yıllarca zengin kulüp olmaları ile bu kibre sahip oldu ve gerçekle yuzlesemiyor. galatasaray taraftarı da başarı ile sahip oldu ve o da yuzlesemiyor.

    bu takımın belhanda dışında orta saha oyuncusu yokken, sene başında ndiaye alınacağı zaman ortalık ayağa kalktı ve alinmayip yerine etobo geldi, salih uçan için bonservissiz olduğu dönemde ne işi var muhabbeti döndü, şimdi gelmesi isteniyor ama çoğu yorumda rotasyona katkı için ki, daha bizim yedekten oyuna girecek aytaç kara gibi vasat bir orta sahamiz bile yok. salih'i gs as kadrosuna yakıştıramıyoruz.

    bir kaç gün önce, lyundama için 15 milyon euro 'ya satılması ihanettir yazılırken, bugün gitmesi gerekir diye yazılıyor. başakşehir ile irfan can için takasa girmeyi düşünürken, futbolcu değil dediğimiz adamlari basaksehir'e vermeyi hayal ediyoruz. futbolcu değil dediğimiz adamlarla, ligin içinden geçmemiz gerektiğini söylüyoruz.

    gerekirse genç oyuncularla yenilelim diyoruz, ali yavuz kol, sekidika gibi oyuncular hata yapınca, darağacı hemen kuruluyor. çok umutlu olduğumuz kerem ve bartug da bir kaç maç kötü oynarsa aynısı yapılacak, ozan kabak buna en iyi örnek. emin bayram'i sehpaya çıkardık bile, tekmeleyecek zamanı bekliyoruz.

    futbolu kucumsuyoruz, ligikucumsuyoruz, rakip takım oyuncularıni kucumsuyoruz. karagümrük takımının kadrosu senden iyi mi diye eleştiriyoruz ama iyi olduğunu göremiyoruz. mesele isim bazında iyi olmak değil, hedef bazında iyi olmak. karagümrük takımının hedefi belli ve o hedef için oluşturulmuş çok iyi bir kadro, peki galatasaray'ın hedefi sampiyonluksa o hedefe uygun bir kadro mu? kalecisi şu an için vasat, defans rotasyonu eksik, orta sahasında adam yok, golcü desen uzun zamandır yok. nasıl olacak o zaman, emre akbaba yerine muhammed kerem oynayınca mi olacak. 2006 yılında yine aynı kanat için bir yıldız çıktı, adı arda turan'di. sakatlık ve ceza dışında formasını kimseye vermedi, mükemmel oynadı ligi o sezon 3. bitirdik ve sampiyonluk yarısında hiç olmadık. kerem'den süper yıldız da çıksa bu kadroyu tamamlayacak mi.

    beşiktaş'ın kadrosunu çok zayıf görüyoruz, nasıl ustumuzde olur bizim ayibimiz diyoruz, abubakar ve rosier dışında hiç bir oyuncusunu belki de takımımıza uygun görmeyiz, peki beşiktaş bizim kadromuzdan kaç oyuncuyu kendi ilk 11'ine yazar. ya da bizim alt yapı oyuncularını bile yazsak ulasamayacagimiz, fenerbahçe orta saha oyuncularını eleştirirken, bizim daha iyi olduğumuzu düşünüyoruz. fener'in kadrosu süper değil, ama sende olmayan bir çok şey onda var, sende olan ise marcao, belki bu sene ki çıkışı ile taylan, caner'e asist yapsa da gol yediriyor diyorsun, saracchi'de yediriyor, caner gibi de orta yapamıyor, caner'in herhangi bir takımda yüzünü bile girmek istemem o ayrı. diagne samatta takasini düşünmeden yapariz.

    kibrin, en onemli belirtisi asla hata yaptığını kabul etmemektir, o nedenle terim'e en çok yüklenilen noktalardan birisi de budur. hata yaptigini kabul etmiyorsun, çok kibirlisin, sürekli kendi egon var, biraz durul artık derken gs taraftarı olarak aynaya bakmamızın zamanı gelmedi mi?
  • 6279
    stadyumu doldurur,
    stordan alışveriş yapar,
    reklam verenlerin reklam verme sebebidir,
    sponsorların sponsor olma sebebidir,
    kulübü kulüp yapan temel taştır,
    mantık evliliği değil aşktır,
    takımını evladını sever gibi karşılıksız sever,
    diplomadan değil gönülden bağlıdır.

    kongre üyesi ne ipe yarar?

    pilav yer,
    devrecilik yapar,
    iş kovalar,
    prostat sahibidir,
    kendini kulübün sahibi görür,
    beleş bilet yoksa maça gitmez,

    düşünsenize göksel gümüşdağ bile galatasaray’ın geleceği ile ilgili karar verebiliyor, hayatının merkezine galatasaray’ı koyan taraftar galatasaray’ın geleceğine herhangi bir etki de bulunamıyor. ben böyle düzenin içine...
  • 2749
    neymiş efendim galatasaray futbol takımı maç seçiyormuş rakibe göre top oynuyormuş. önce sana sormazlar mı o zaman sen galatasaray taraftarı olarak neden manchester maçına karaborsadan 300 milyona bilet alıyorsun da gaziantepspor maçına 80 lira 100 liraya kapalıdan bilet almıyorsun diye. sen neden maç seçiyorsun o zaman?

    senin ne hakkın var o formayı terleten oyuncuya küfür etmeye, 90 dakika boyunca götü sırılsıklam olmuş oyuncuyu yuhlamaya ıslıklamaya ne hakkın var? 80 lira bilet parası verdin diye böyle bir hakka mı sahip olduğunu sanıyorsun? ya da gidip 120 lira verip aldığın forma mı veriyor sana bu hakkı? bu işler ne forma almakla ne bilet almakla ne maça gelmekle oluyor. eğer ali sami yen'e geliyorsan oraya yakışır bir şekilde davranacaksın. o çok para verdiğin bilette basılı olan armaya yakışır bir şekilde davranacaksın. o para verip aldığın formadaki armaya yakışan hareketler yapacaksın. 90 dakika koşan, emek veren topçuna, 250. maçına çıkan hocana küfür etmeyeceksin. ha eğer ediyorsan bu yenilgiyi sen zaten hak ediyorsun. sen zaten yenilmek için gelmişsin aslanım.
  • 10312
    https://x.com/...OfLvXQobHuTVK-G60tgQ

    büyük çoğunluğu yaşanan güzel günleri hak etmeyen taraftar topluluğu. maalesef daha hafif bir tanım bulamıyorum son dönemdeki akıl kaçkınlığına.

    nereden başlasam, nerede bitirsem bilmiyorum bu yazıyı. hissettiğim bu kötü duygularım yaş almakla alakalı mı diye de düşünmüyor değilim fakat sebebin bu olmadığını 72 yaşında hala aynı duygularla galatasaray’ı izleyen dedemden biliyorum. galatasaray bir aşk, bir tutku ve ömür boyu sürüyor burası kesin. fakat galatasaraylılar her geçen yıl, her geçen maç ve her kötü anda daha da umut kırıcı bir hale geliyor gibi hissetmekten kendimi alamıyorum.

    önce sosyal medya ile başladı bu çılgınlık. herkesin herkese her şeyi söyleyebildiği, şansı yaver gidenin veya kalemi kuvvetli olanın kendini bir noktaya getirebildiği bu ortamlar gün geçtikçe bireyleri zehirledi. 2010’lu yılların ortalarından itibaren başta twitter spor medyasını şekillendiren bir kimliğe büründü ülkemizde. ben de oradaydım; anonim bir hesapta, bugünden çok daha rahat ve özgür koşullarda zaman zaman çirkinleşen bir dille twitter’da varlık gösterdim. fakat zaman içinde kullanımın yaygınlaşması ve son dönemde parayla satılan mavi tiklerin, etkileşim karşılığı kazanılan cüzi miktardaki dolarların ardından iyice tiksinerek ve tamamen alışkanlıktan kullanılan bir platform haline geldi.

    yaygın kullanımın bir diğer sonucu da temelde koyun sürüsünden farkı olmayan kitlelerin güdülmesinin birkaç hesap vasıtası ile suni gündemler oluşturularak mümkün hale gelmesi oldu. toplumlar, en başta bizim toplumumuz olmak üzere, duymak istediklerine çok kolay inanırlar ve yüksek etkileşim alan bir paylaşımı teyit etme ihtiyacı gütmezler. böyle bir ortamda yeterince ısrarlı bir şekilde söylediğiniz her yalan bazı kesimler için bir kaide haline gelir. örneğin büyükekşi - galarasaray, 59 öncesi şampiyonluklar, cemaat - galatasaray, şike - fenerbahçe gündemlerinde bugün sıradan bir vatandaşın algısıyla sosyal medya üzerinden yalanlar kullanılarak müthiş bir düzeyde oynanmıştır. insanlar, işin doğrusunu ve hatta sadece birkaç yıl öncesini unutmuş hale gelmiştir.

    tüm bu düzenin içerisinde galatasaray taraftarı; aralarından biri olmanıza rağmen aklıselimi savunuyorsanız, makul olmaktan yanaysanız, durumları ve kişileri muhakeme ederek değerlendiriyorsanız, anlık tepkilerden, aşırılıktan uzak durmaya çalışıyorsanız ne yazık ki katlanılamaz bir hal aldı.

    galatasaray’ın taraftar profilinin değiştiğini söylemek için uzman olmaya gerek yok. çok değil sadece 5-6 sene öncesinin iç saha maçlarına bakılsa dahi aradaki fark siyahla beyaz gibi ortaya çıkıyor. sosyal medyaya, maç çıkışı uzatılan mikrofonlara ise değinmek dahi istemiyorum. tribünde yan yana, yeri geldiğinde omuz omuza olduğun insanların bu denli ekstrem düşüncelere ve çirkin üsluplara sahip olduğunu gördükçe insanın içi acıyor.

    çağın türettiği ve dünyayı kendinden ibaret zanneden, bu uğurda ağzından çıkanı kulağı duymayan ve 3 gün önceyi hatırlayamayacak insanların fikirleri ne yazık ki bir kıymete sahip. son dönemde muslera, icardi, torreira dahil olmak üzere sosyal medya üzerinden saldırılmayan ve oturulup eksik ararcasına analiz kasılarak zorlama eleştirilere maruz bırakılmayan futbolcumuz mevcut değil. bazı oyuncuların eşleri dahi buna maruz kalırken bazıları dönem dönem hesaplarını kapatmak zorunda kaldılar. çok eleştirilen ve fikrimce galatasaray’ın bir servet harcamadan yerini doldurmasının mümkün olmadığı kerem aktürkoğlu, deli gibi sevdiği galatasaray’dan ayrıldığından beri yüzüne can geldi. niye? hep kerem mi suçluydu? galatasaray’da olmak neden özellikle burada olmayı tercih edenler için, burada olmayı isteyenler için, buralı olanlar için bizzat galatasaraylıyım diyenlerce zor kılınıyor?

    galatasaray kulübü muhtemelen tarihinin en güzel ve benzersiz yıllarından birkaçını yaşıyor. puan kaybetmeyi, mağlup olmayı unutturan bir yapı var. kırılmayan rekor mevcut değil. fakat zaferlerde bir kelle seçip cılız seslerle işleyen, ilk tökezlemede ise ortalığı yakıp yıkan büyük bir kesime sorarsanız galatasaray tarihinde hiç berabere dahi kalmamıştır. çünkü tepkiler bu minvalde geliyor.

    28 eylül 2024 galatasaray kasımpaşa maçı benim için muhtemelen bir eşik oldu. ilgili tarihten 7 gün önce kadıköy’den rakibini ezerek zaferle dönen, 3 gün önce yunan ligi şampiyonunu arena’da darmadağın eden ve son 14 günde 5. maçını oynayan takım -saçma sapan bir şekilde de olsa- berabere kaldığı için yine takım dağıttı bizim dahi ve ulvi taraftarlarımız. twitter denen mecraya bana kalırsa ülkemizin en güzide platformlarından olan sözlüğün halini gördükten sonra hiç girmedim. burası böyle ise orada neler yazılıyordur kim bilir?

    eskiden müthiş bir keyif duyduğum galatasaray hakkında konuşma eylemini, galatasaray’ın en güzel dönemlerinden birinde bu doyumsuzluk ve çılgınlık halinden dolayı yapmaktan özenle imtina eder hale geldim. daha önce bununla yazarak, konuşarak mücadele etmeye çalışırken tarafıma mesaj gönderen pek çok yazar arkadaşımızdan bildiğim üzere bu yalnızca bana özel bir durum da değil. ‘yangın’ adı verilen ve tamamen saçmalıktan, kişilerin kendilerine olması gerekenden oldukça fazla değer atfetmesinden doğan saçma kültür galatasaray’dan değil fakat galatasaraylı’dan soğutuyor.

    bugünün tarihi itibariyle galatasaray spor kulübünün istikrarlı ve sürdürülebilir bir sportif başarıyı; başka bir tabirle dominasyonu sürdürmesinin önündeki en büyük engelin taraftarı olduğunu düşünüyorum. bu demek değil ki yönetimin, futbolcunun, teknik heyetin eleştirilecek yanları yok. sayın okan buruk, yönetim kadroları ve hatta oyuncu grubunun eleştirilecek pek çok tarafı var. fakat ben kendime, pek çok taraftarımızın yaşadığı gibi, sadece eleştirmek ve kelle istemek misyonunu yükleyemiyorum.

    dünyada istikrarlı başarıya ulaşan herhangi bir yapıda 2 senede kırılmadık rekor bırakmayan, her rakibini ezen, o kadar az kaybeden ki kaybettiği her maç zihinlerde hapsolan bir liderin adı bu kadar ağır, kötü ve sık şekilde sorgulanmaz. evet doğru, her zaman galatasaray rakiplerine göre bir nebze daha vefasız ve başarı odaklı olmuştur. fakat son dönemdeki gözü dönmüşlüğün bununla bir alakası yok. galatasaraylının kendi camiasını sürekli olarak incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle kaosa sürüklemesini hiçbir insana açıklama şansınız yok.

    bu kulübe gelen ve burada görev alan herkes bence dünyadaki en güzel mesleğe sahip. bugün florya’da çaycılık yapmak için başarılı olduğu mesleğini bırakır çoğumuz. fakat bu kapıdan giren herkes aslında benzeri ve anlamı olmayan bir baskının ve hatta bastırılmış nefretin odağı haline gelerek giriyor. sırf bu sebepten eleştirilerim, fikirlerim bir yana dursun; tüm oyuncularımıza, başta hocamız olmak üzere teknik heyetimize allah sabır versin ve yardımcıları olsun. yolda kaza mutlaka olur, diliyorum yolun sonu herkese ve her şeye rağmen 25 olsun.
  • 7041
    osmanlı imparatorluğu zamanında, özellikle de duraklama döneminden sonra yeniçeri iyice etkisini arttırmıştı. padişahları tahttan indirmeler, yerine padişah seçmeler, hatta hadlerini aşıp padişah öldürmeler...

    bu adamlar ne olursa olsun "istemezük!" der yaptırmazlardı. yeniliğe ve değişime kapalıydılar ve kendi içlerinde karar vermedikleri hiçbir şeyi yaptırmazlardı. yapanların da sonu belliydi zaten. hemen kazan kaldırırlar, isyan başlatırlardı.

    hatta 2. mahmut döneminde, devletin her kademesinde olduğu gibi saray mutfağında da bir değişime gidilmesi kararı verildi. mutfak çok pisti ve temizlenip çekidüzen verildi mutfağa. her şey pırıl pırıldı. fakat yeniçeriler "hoşafın yağını kestiler!" diye kazan kaldırdı. pislikten yağ bağlamış kaplarda pişen hoşaflar yağlı oluyordu doğal olarak. kimse de ulan hoşafta yağ mı olur demedi. ama temizlikten sonra hoşafın yağı kesildi diye isyan bayrağını çektiler.

    galatasaray taraftarının son halleri aynen bu yeniçerileri andırıyor işte. sabır yok, ölçme tartma yok. bugün elneny başlığına 55 entry girilmiş, 40 tanesi falan kötü oyuncu olduğunu yazmış. bu 40'ın 30'u elneny'yi 2 maç 90 dakika izlediyse ben bir daha yazarlık yapmayacağım sözlükte. öyle de iddialıyım.

    size bir şeyi beğendirmek için illa yeni ordu kurup kökünüzü kazımaya gerek yok, sizler aklıselim insanlarsınız. kalabalığın gazına gelip de coşmayın...
  • 7738
    burak elmas başlığındaki yorumlara bakınca anlaşılacağı gibi hala ali koç profilinde, yani çok zengin, soyadı çok önemli bir başkan adayı isteyen taraftarımız.

    neymiş burak elmas ali koç önünde ceket iliklermiş, neymiş marka isim değilmiş, neymiş serdar ali çelikler denen zat burakcığım diyormuş oynatırmış, işsizmiş... ne kadar ayıp ve yanlış yorumlar.. neymiş listesini şimdi niye açıklamış iyi niyetli değilmiş... seçime sadece 2 ay kaldığı için olabilir mi acaba? takım niye etkilensin bundan? seçim olacağı başkan adayı çıkacağı belli.. sanki darbe yapıyorlar.. listesini açıklamasa daha listesi bile yok diyecektiniz..

    ali koç türkiye'nin en marka isimlerinden biriydi.. görüyoruz halini.. iyi yöneticilik isimle değil iyi yöneticilik vasfı ile olur... burak elmas da yıllarca ceoluk yapmış birisi... ve gerçekten yönetiminde çok değerli isimler var..

    bu arada remzi sanver başlığında da çok garip yorumlar gördüm.. masonluğu suyun karşı tarafı tarafından kullanılabilirmiş.. biz korkuyor muyuz onlar şunu der vs diye? onların eleştirilerine göre mi hareket edeceğiz kulüp olarak? ya da sizin masonluğu bilmemenizden kaynaklı kendi hüsnü kuruntularınız mı? türkiye'nin en önemli ekonomistlerinden, hocalarından biri yönetime giriyor diye sevineceğimize, konuşulan şeylere bak..
App Store'dan indirin Google Play'den alın